600 likes | 910 Views
DİN HİZMETLERİNDE İLKELER ve TARİHİMİZDEN ÖRNEKLER. Prof. Dr. Ahmet KOÇ Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi akoc60@ hotmail .com http://www. ahmetkoc .org. انسان : یک قطرۀ خون است و هزار اندیشه İnsan , bir damla kan, bin türlü endişe Şeyh Sadi Şirazi. İNSAN ?.
E N D
DİN HİZMETLERİNDE İLKELER ve TARİHİMİZDEN ÖRNEKLER Prof. Dr. Ahmet KOÇ Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi akoc60@hotmail.com http://www.ahmetkoc.org
انسان: یک قطرۀ خون است و هزار اندیشهİnsan, bir damla kan, bin türlü endişeŞeyh Sadi Şirazi İNSAN ?
Dünyaya tertemiz bir fıtratla gelir • Ahsen-i takvim üzere yaratılmıştır • Bilgi vasıtalarına, akıl ve iradeye sahiptir
Eşref-i mahlûkattır • Her şey insan için yaratılmıştır • Göklerde ve yerde olanlar onun buyruğuna verilmiştir • Başıboş değildir. Emaneti yüklenmiştir • Allah’ın halifesidir
Hayvanlarla ortak özellikler taşıdığı gibi Meleklerle de ortak özellikler taşır Bir yandan ilkel isteklerin (beden), diğer yandan ilahi taleplerin (ruh)etkisi altında daima zıtların mücadelesini verir. Yüceldiğinde melekleri aşacak (alâ-ı ılliyyîn) alçaldığında hayvanlardan aşağı seviyelere düşecek (esfel-i safilîn) durumdadır.
Allah insanı kendi haline terk etmemiş peygamberlerle ve vahiyledesteklenmiştir İlk insan, aynı zamanda ilk peygamber [Adem (as)] olmuştur Yeryüzünde ilk inşa edilen yapı, mabedKâbeolmuştur (Âl-i İmran 3/96)
Allah, Kur’an’dakiler dışında da sayısını bilmediğimiz pek çok peygamber göndermiş ve peygamberler zinciri Hz. Muhammed (sav) ile kemale ermiştir.
Hz. Peygamber’in ahlâkı : KUR’AN Yetiştirdiği müslümanın görevi : KULLUK Kulluk görevinin inşa ve ihyasında merkez: CAMİ’ dir
Mescid-i Nebevi üç bölümden oluşmaktaydı: 1. İbadet edilen bölüm 2. Hz. Peygamberin ikamet ettiği bölüm (Ezvac-ı Tahirat’ın evlerinin bulunduğu bölüm), 3. Mescid’in arka kısmında eğitim öğretim işlerinin yürütülmesine tahsis edilmiş olan “Suffe”. Burada eğitim görenlere “Edyâfu’l-İslâm” denilmiştir.
İslam’ın ilk dönemlerinde mescitler ibadet mahalliolmanın dışında şu amaçlarla kullanılmışlardır. • Vaaz ve nasihat • Sosyal dayanışma merkezi • İlim müessesesi (Okul) • Kaza dairesi (Adliye) • Ordu karargahı • Misafirhane • Hastane • Hapishane • Talebe yurdu • Toplantı ve meşveret mahalli • Yabancı elçilerin kabul edildiği yer
İslam şehircilik planında cami şehrin merkezindedir Hayat cami merkezli külliyeler ile şekillenir. • Medrese, mektep, kütüphane, kitapçı dükkanları • Dâru’l-Kur’an, Dâru’l-Hadis • Dâru’ş-Şifa, Bîmârhane • İmârethâne, Aşevi • Tabhâne, Meşrûta, Hazîre, Türbe • Han, Hamam, Kervansaray, Çarşı • Şadırvan • Kahvehane, Kıraathane vb.
İslam tarihinin parlak dönemlerinde CAMİ GÖREVLİLERİ: • İMAM • HATİP • MÜEZZİN • KAYYIM • FERRAŞ • BEVVAB • KENNAS • İHLASHAN • SALAVAT-I ŞERİFEHAN, YASİNHAN, CÜZHAN, • KARİ, HATTAT • VAİZ, KUSSAS • KÜRSÜ ŞEYHİ, DERSİÂM vb. Bunlar vakıflar tarafından atanıyordu. III. Murad’ın (v.1595) inşa ettirdiği Manisa Muradiye Camii ve külliyesinde139 kişi, Süleymaniye Camii külliyesinde275 kişi görev yapıyordu.
Din hizmeti, nebevî bir hizmettir. Yeryüzünün ilk din muallimleri ve hizmetlileri peygamberlerdir. Bütün peygamberler, bu şerefli hizmeti yapmışlar ve bunu bir emanet olarak vârislerine bırakmışlardır.
Hz. Adem’den Hz. Muhammed’e ve O’ndan sonra bugüne kadar her zaman ve şartta insanlara dini öğreten kişiler olmuştur. Bu şerefli görev, bugün bize ve size emanettir. İnsanlıkla yaşıt bir görev alanında hizmet vermeye çalışıyoruz.
İnsanlıkla yaşıt bir alanda görev yapmak demek; İnsanlığın bütün tarihsel süreçlerinden de haberdar olmak, üstelik de bunu felsefi boyutta (sorgulamak, yorumlamak, değerlendirmek) ifade etmek, bugüne taşımak ve yarına götürebilmek demektir. Demek oluyor ki;Entellektüelolmadan, insanlık tarihine ilgi duymadan din görevlisi olamayız.
DİN GÖREVLİSİ • KENDİNİ • MUHATABINI • YAPTIĞI İŞİN SORUMLULUĞUNU • Bilmelidir.
DİN GÖREVLİSİ • 1. GÜVENİLİR • A. UZMAN • - Alan Bilgisi • - Pedagojik Formasyon • - Genel Kültür • B. SAMİMİ • 2. ZARİF • -Giyim-Kuşam-Duruş • - Kişisel Bakım • - Tevazu ve Vakar • - Âdâb-ı Muaşeret • - Sosyallik
Din hizmetinde temel ilke Muhataba değer vermek, Ona sevgi ve merhametle yaklaşmaktır.
لَقَدْ جَاءكُمْ رَسُولٌ مِّنْ أَنفُسِكُمْ عَزِيزٌ عَلَيْهِ مَا عَنِتُّمْ حَرِيصٌ عَلَيْكُم بِالْمُؤْمِنِينَ رَؤُوفٌ رَّحِيمٌ Andolsun size kendi içinizden öyle bir peygamber geldi ki, Sıkıntıya düşmeniz ona çok ağır gelir, üstünüze titrer, inananlara karşı gayet merhametli ve şefkatlidir. [Tevbe 9/128.]
Hz. Ali anlatıyor “Rasulullah, birlikte oturduğu kimselerin seviyelerine göre her birinin hal ve hatırlarını sorarak onlarla yakından ilgilenirdi. Ashabına öylesine candan davranırdı ki, onunla bir arada bulunan kimselerin hepsi de, Hz. Peygamber’in yanında en değerli insanın kendisi olduğunu sanır, onu yakın bir dost olarak görürdü.” [Tirmizî, eş-Şemâil]
Din Görevlisi Yaptığı işin değerini bilir
ABDULLAH AZMİ HOCA (Eskişehir Reşadiye camii imam-hatibi) 1930-1935 yılları arasında Hanımı evde : 53 Kendisi camide : 40 hafız yetiştirmiş (1930 cami basılır)… “Yarın Yevm-i Kıyamette bu siyahlıklar senin için nur olacak ve sana şehâdetedecektir evlat!”
HARUN SOYDAŞ (1924-2011) Bursa Ulu Camii- Emir Sultan Camii imam-Hatibi
Köyde hâfızlığımı tamamladıktan sonra babam beni “hıfzımı daha da ilerletmem için” İstanbul’a götürmek istediğinde akrabalarımızdan Kütükçü Cemal olarak bilinen kişi babama: “Şakir, nereye gidiyorsun?” diye sordu. Babam: “Oğlanı İstanbul’a hâfız kursuna götürüyorum,” dedi. Bunun üzerine Kütükçü Cemal: “Şakir, senin zeki bir tek oğlun vardı, onu dilenci mi yapmak istiyorsun?” dedi. Babam: “Sen bu davadan bir şey anlamazsın. Bir gün gelir de senden bir şey isterse, bir şey verme!..” dedi. Ben gittim, okudum ve Allah’ın izni ile kendimi bu sahada geliştirdim. Ve bir gün geldi, Kütükçü Cemal’in karısı öldü. Mevlit okumam için beni çağırdılar. Ben: “Gitmem” dedim. Fakat babam beni zorla gönderdi. Gönderirken de: “Sana para veya herhangi bir şey vermek isterse, kesinlikle alma…” diye de ısrarla tenbih etti. Mevlidi okudum. Ayrılırken Kütükçü Cemal bana bir zarf vermek istedi. Ben ise almadım. Ben o anda dilenci konumuna düşmedim. Ama o benim karşımda ezildi… “Hafız Harun Hoca, ilimde de, ahlakta da örnek bir şahsiyetti. Ömrü Kur’ân’la geçen hocanın, vefat anları da öyle oldu. Son anına kadar, hep talim esnasında yaptığı el işaretlerini yaptı. Vefat ederken, 4 elif miktarını işaret etti parmaklarıyla…” Vefat ettiğinde 60 civarında kız öğrenciye Kur’an okutuyordu.
Din Görevlisi İşini severek yapar, samimi ve idealisttir
وَقُل رَّبِّ أَدْخِلْنِي مُدْخَلَ صِدْقٍ وَأَخْرِجْنِي مُخْرَجَ صِدْقٍ وَاجْعَل لِّي مِن لَّدُنكَ سُلْطَانًا نَّصِيرًا De ki: Ey Rabbim, (girişeceğim her işe) doğruluk ve samimiyetle girmemi; (Bırakacağım her işten de) doğruluk ve samimiyet göstererek çıkmamı sağla. Ve bana katından destekleyici bir güç, bir tutamak bahşet! [İsra 17/80]
Bir talebenin yetişmesi için bin münafığın kahrını çekerim! Gül yetiştiren adam… Yar için ağyara minnet ettiğim aybeyleme Bağıban bir gül için bin hare hizmetkar olur Hacıveyiszade Mustafa Efendi (Kurucu) (1889-1960) Emniyette ifade vermak için beklerken
Hasan Şimşek (Hoca Dayı) Boyabat-Sinop 42 yıllık görevinde hiç resmi izin kullanmamış 40 yıl hatimle teravih kıldırmış Camide en geç 15 günde bir mukabele okuyarak hatim yapmış.
Din Görevlisi Sosyal ilişkilerde hoşgörülü ve yapıcıdır
Mahir İZ (1895-1974) Allah’ın ve Rasulünün istediği müslüman, cami içinde anlaşılmaz... Müslümanın hakiki ölçüsü cami dışındaki, muamelatından meydana çıkar.
Hâfız Hasan Akkuş (1885-1972) Bize bir kaside oku hocam….
Gönenli Mehmet Efendi (1901 -1991) • Denizli Hapishanesi • Hacı Bayram Kaftani Camiinde talebe sayısı 700-800 çıkmış. Nuri Topbaş’ın çocukları • Seksen beş yaşında haftada 30 vaaz
Din Görevlisi Tevazu ve nezaket sahibidir
Din Görevlisi • İmkansız gibi görüneni, mümkün • Mümkünü, kolay • Kolayı da, zarif ve zevkli yapmaya çalışır.
Yumuşak davranamayan kimse bütün hayırlardan mahrum kalır [Müslim, Birr 74-76]
Mehmet Rüştü Aşıkkutlu [1901-1980] Kara lastik Ormanda öğrencileriyle
Ali Ulvi Kurucu anlatıyor: Yıl 1932... Konya alimlerinin bulunduğu bir davete gitmiştik dedemle. Yemekte Konya’nın o zamanlar en meşhur vaizi Aksekili Mehmed Efendi de vardı. Sert bir zat idi. Dedem her zamanki gibi sofradaki ekmek kırıntılarını topladı. Bunun üzerine hoca efendi yüksek bir sesle: “Hacı Veyis Efendi! Bırak canım, herkes döktüğü ekmeği kendi toplasın. Sofranın huzurunu kaçırma” diye çıkıştı. Ertesi gün dedem komşulardan gelmiş bir tas yoğurdu görünce nineme dedi ki: Yahu hanım, şu yoğurdu bir çıkıya bağlasan da, Aksekili Hoca’yı gücendirdik, götürsem de barışsam hoca ile.” Yoğurdu götürdük, hoca efendi kapıyı açtı. Dedem dedi ki: Efendim komşulardan yoğurt gelmiş. Boğazımdan geçmedi, size getirdim” Aksekili hoca coştu, gözyaşları ile: “Hacı Veyis Efendi, sen beni her yerde geçtin, nedir bu kemâlat ya hu. Nedir bu ahlâk-ı Peygamberi” diye dedeme sarıldı. Birlikte ağlaştılar. Hacı Veyis Efendi (1858-1935)
Din Görevlisi Problem üretmez problem çözer
Peygamber efendimizin; • Camiyi kirleten bedeviye tavrı • Ramazanda eşine yaklaşan kişiye tavrı • "Sizin yanınızda dar görüşlülük ve anlayışsızlık, Resûlullah (s.a.s)’ın yanında ise hoşgörü ve güzel anlayış buldum.” • Zina için izin isteyen gence tavrı • Hurmayı taşlayan çocuğa tavrı
1950’li yılların başında, astsubay olan Hekimoğlu İsmail, Ömer NasûhiBilmen’i makamında ziyaret eder. O tarihte yeni namaza başlamanın heyecanı içindedir. Hocaya şu soruyu sorar: • Hocam, görevim gereği beş vakit namazı tam olarak ve zamanında kılamıyorum. Acaba eğitim sırasında, namazı ima ile kılmam caiz olur mu? • Ömer Nasuhi Bilmen, bu soru karşısında çok duygulanır ve gözyaşları içinde: • - Kıl evladım, kıl. Allah kabul etsin… Sen o halde bile, namaz derdinde olursun da, Allah senin namazını kabul etmez mi? Hem de senin o namazın benim namazımdan daha sevaplı olurder. Ömer Nasuhi Bilmen (1882-1971)
Din Görevlisi Serdengeçtidir
"Ders tatil edilmez.” “Ya Rab. Sen şahit ol. Ben bırakmadım. Bana bıraktırdılar.” Hüsrev (Aydınlar) Efendi 1884-1953
Talebesi merhum Mahmud Bayram Efendi şöyle anlatmaktadır: “Hocam Hüsrev Efendi'nin kızı hastalanmıştı. Kullanacağı ilaç o günün parası ile 60 lira idi. Hoca'nın maddi durumu müsait değildi, alamadı. Çocuk hastalıktan kurtulamadı, vefat etti. Hoca, kızının öldüğü gün derse geldi. Mezarlığa, dersi bitirip gitti. Mezarlıktan döndükten sonra da yine derse geldi. Üzgündü. Gözlerinden yaşların süzüldüğünü görüyorduk. Dersi tatil etsek mi, diye soracak olduk."Yok" dedi. "Ders tatil edilmez.” Bir talebesi anlatıyor: “Vefat ettiği 1953'e kadar ondan ders almaya devam ettik. En son Çengelköy'de oturuyordu. Ölümünden üç gün evveline kadar derse devam etti. En son gittiğimizde kitabı tutacak hali yoktu ve eli titriyordu. Biz dedik ki 'Hocam artık bırakalım. İyi olduktan sonra derse devam ederiz.' Hoca o zaman ağlayarak kitabı bıraktı ve ellerini açtı ve dedi ki 'Ya Rab. Sen şahit ol. Ben bırakmadım. Bana bıraktırdılar.”
Müftüler vukûattan Vaizler tulûattan İmamlar zuhûrattan
Din Görevlisi Vakûrve heybetlidir. Dengelidir.
“Bu zâtlara bu kadar i'zâz etmezsek ehl-i Kur'an'a himmetlerini ve yardımlarını temin edemeyiz?” • “Biz buraya arz-ı hal etmeye geldik, arz-ı endam etmeye gelmedik” • Teşvikiye’dekievinden Sultan Ahmet’e kadar belediye otobüsüyle gelip; oradan Beyazıt Camii’ne taksiyle gelir… • Hac Yolculuğunda masrafını karşılayan zata karşı tavrı…
Din Görevlisi Azimli ve gayretlidir