460 likes | 922 Views
İNANÇ AÇISINDAN İNSANLAR. ALİ ÜNAL. SERDİVAN İLÇE MÜFTÜLÜĞÜ MRŞ. FEVZİ ÇAKMAK CAMİİ İMAM HATİBİ. İNSANIN TARİFİ. İNSAN; Arapça ins kelimesinden türetilmiştir. " Beşer, insan topluluğu " anlamına gelen ins . daha ziyade insan türünü ifade etmektedir.
E N D
İNANÇ AÇISINDAN İNSANLAR ALİ ÜNAL SERDİVAN İLÇE MÜFTÜLÜĞÜ MRŞ. FEVZİ ÇAKMAK CAMİİ İMAM HATİBİ
İNSANIN TARİFİ • İNSAN;Arapça ins kelimesinden türetilmiştir. • "Beşer, insan topluluğu" anlamına gelen ins. daha ziyade insan türünü ifade etmektedir. • Bu türün erkek veya dişi her ferdine insî, enesîyahut insan denmektedir. • Kelimenin aslının "unutmak" manasındaki nesydeninsiyân olduğu da ileri sürülmüştür. • DİA 22/320
KUR’AN-I KERİM’DE İNSAN • Kur'ân-ı Kerîm'de 65 yerde insan, • 18 yerde ins, • 1 yerde de insîgeçmektedir. • Ayrıca 1 âyetteenâsî. • 230 yerde nâs şeklinde çoğul olarak yer almaktadır. • DİA, 22/320
İNSAN ALLAH’IN; • وَاللَّهُ خَلَقَكُم مِّن تُرَابٍ ثُمَّ مِن نُّطْفَةٍilkin topraktan, sonra nutfeden,Fâtır 35/11 • لِمَا خَلَقْتُ بِيَدَيَّiki eliyle (özel bir yaratışla)Sâd 38/72 • فَإِذَا سَوَّيْتُهُ وَنَفَخْتُ فِيهِمِن رُّوحِي"ruhum" dediği varlık ilkesinden bir soluk üfleyerek Sâd 38/72 • وَمَاخَلَقْتُ الْجِنَّ وَالْإِنسَ إِلَّا لِيَعْبُدُونِkendine kulluk etsin diye Zariyat 51/5 • لَقَدْ خَلَقْنَا الْإِنسَانَ فِي أَحْسَنِ تَقْوِيمٍen güzel biçimde yarattığıTin 95/4 • وَهُوَ الَّذِي جَعَلَكُمْ خَلاَئِفَ الأَرْضyeryüzüne halife kıldığı, En’am 6/165 • وَلَقَدْ كَرَّمْنَا بَنِي آدَمَ Şerefli bir, İsra 17/70 • VARLIKTIR.
İNSAN İYİYE DE KÖTÜYE DE MEYİLLİDİR • وَنَفْسٍ وَمَا سَوَّاهَا {} فَأَلْهَمَهَا فُجُورَهَا وَتَقْوَاهَا • Nefse ve onu düzgün bir biçimde şekillendirip ona kötülük duygusunu ve takvasını (kötülükten sakınma yeteneğini) ilham edene andolsun. • Şems 91/7-8 • İnsanoğlu iyiye de kötüye de meyillidir.
İNANCIN TARİFİ: İnanç; gönülden bağlanma, kat'i kanaat, yakın. Şâmil İA
MÜ'MİN İNANÇ AÇISINDAN İNSANLAR ÜÇE AYRILIR • KÂFİR Nİ FAK KÜFÜR/ŞİRK İNKAR İMAN EDEN MÜNAFIK
1.MÜMİN: Allah'a, Hz. peygamber'e ve o'nun haber verdiği şeylere yürekten inanıp, kabul ve tasdik eden kimseye mümin denir. TDV. İslam ilmihali, 1/77 2. KÂFİR: İslâm dininin temel prensiplerine inanmayan, Hz. Peygamber'in yüce Allah'tan getirdiği kesin olan ve tevâtür yoluyla bize kadar ulaşmış bulunan esaslardan (zarûrât-ı dîniyye) bir veya birkaçını yahut da tamamını inkâr eden kimseye denir. TDV. İslam İlmihali, 1/77 3.MÜNAFIK:Allah'ın birliğini, Hz. Muhammed'in peygamberliğini ve onun, Allah'tan getirdiklerini kabul ettiklerini söyleyerek, Müslümanlar gibi yaşadıkları halde, kalpten inanmayan kimselere münafık denir. TDV. İslam İlmihali, 1/77
1. MÜMİN VE ÖZELLİKLERİ • İMANIN ŞARTLARI • Hz. Peygamber’in Cibril hadisi diye bilinen hadiste açıkladığı gibi, iman esasları şunlardır. • Cebrail (a.s.) Peygamberimiz'e: • "İman nedir?" diye sormuş, • Peygamberimiz de; • "Allah'a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhirel gününe, hayır ve şerriyle kadere inanmandır" cevabını • Vermiştir. (EbûDâvûd Sünnet, 15; İbnMâce, Mukaddime, 9)
الَّذِينَ يُؤْمِنُونَ بِالْغَيْبِ وَيُقِيمُونَ الصَّلاةَوَمِمَّا رَزَقْنَاهُمْ يُنفِقُونَ • والَّذِينَ يُؤْمِنُونَ بِمَا أُنزِلَ إِلَيْكَ وَمَا أُنزِلَ مِن قَبْلِكَ وَبِالآخِرَةِ هُمْيُوقِنُونَ 1-“Onlar gayba inanırlar, 2- namaz kılarlar, 3-kendilerine verdiğimiz mallardan Allah yolunda harcarlar. 4- sana indirilene ve senden önce indirilene iman ederler; 5-ahiret gününe de kesinkes inanırlar.” Bakara, 2/3-4)
الَّذِينَ هُمْ فِي صَلَاتِهِمْ خَاشِعُونَ {2} وَالَّذِينَ هُمْ عَنِ اللَّغْوِ مُعْرِضُونَ {3} وَالَّذِينَ هُمْ لِلزَّكَاةِفَاعِلُونَ 4} وَالَّذِينَ هُمْ لِفُرُوجِهِمْ حَافِظُونَ وَالَّذِينَ هُمْلِأَمَانَاتِهِمْ وَعَهْدِهِمْ رَاعُونَ 6- Onlar ki, namazlarında huşû içindedirler; 7- boş ve yararsız şeylerden yüz çevirirler; 8- Onlar ki, zekâtı verirler; 9- Ve onlar ki, iffetlerini korurlar; 10- Emanetlerine ve ahidlerine riayet ederler;(MÜ’MİNUN, 28/2,3,4,5,8)
إِنَّمَا الْمُؤْمِنُونَ الَّذِينَ إِذَا ذُكِرَ اللّهُ وَجِلَتْقُلُوبُهُمْ وَإِذَا تُلِيَتْ عَلَيْهِمْآيَاتُهُ زَادَتْهُمْ إِيمَاناً وَعَلَى رَبِّهِمْيَتَوَكَّلُونَ • 11- Allah anıldığı zaman yürekleri ürperir. • 12- O'nun ayetleri okunduğunda imanlarını arttırır ve • 13- yalnızca Rablerine tevekkül ederler. • (Enfal, 8/2)
وَالْمُؤْمِنُونَ وَالْمُؤْمِنَاتُ بَعْضُهُمأَوْلِيَاء بَعْضٍ • يَأْمُرُونَ بِالْمَعْرُوفِ وَيَنْهَوْنَ عَنِ الْمُنكَرِTevbe, 9/71 … • 14-Erkek ve kadın bütün müminler birbirlerinin dostları ve velileridirler. • 15-İyiliği emrederler, kötülükten • vazgeçirirler. • يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُواْ كُونُواْ قَوَّامِينَ بِالْقِسْطِ شُهَدَاء لِلّهِ… • 16- Adaleti ayakta tutun, Allah için şahitlik eden kimseler olunuz. (nisa, 4/135)
…أَذِلَّةٍ عَلَى الْمُؤْمِنِينَ أَعِزَّةٍ عَلَى الْكَافِرِينَ يُجَاهِدُونَ فِي • سَبِيلِ اللّهِوَلاَ يَخَافُونَ لَوْمَةَ لآئِمٍ… • 17-müminlere karşı yumuşak, • 18-kâfirlere karşı da onurlu ve şiddetlidirler; • 19-Allah yolunda mücahede eder, • 20-hiçbir kınayıcının kınamasından da korkmazlar.(Maide, 5/54)
وَلَا تُطِعِ الْكَافِرِينَ وَالْمُنَافِقِينَوَدَعْ أَذَاهُمْ وَتَوَكَّلْ عَلَى اللَّهِوَكَفَى بِاللَّهِ وَكِيلاً21- Kâfirlere ve münafıklara itaat etme, onların ezalarını bırak (Ahzab, 33/48). • . ...لاَ تَتَّخِذُواْ الْكَافِرِينَ أَوْلِيَاء مِن دُونِ الْمُؤْمِنِينَ أَتُرِيدُونَ… 22- Müminleri bırakıp da kâfirleri dost edinmeyin. (Nisa, 4/144)
لا تَباغَضُوا ، ولا تحاسدُوا، ولاَ تَدابَرُوا ، ولا تَقَاطعُوا ، وَكُونُوا عِبادَ اللَّهِ إخواناً ولا يَحِلُّ لِمُسْلِمٍ أنْ يهْجُرَ أخَاه فَوقَ ثلاثٍ Enes radıyallahuanh'den: 1- Birbirinize kin tutmayınız, 2- hased etmeyiniz, 3- sırt dönmeyiniz ve 4- ilginizi kesmeyiniz. 5- Ey Allah'ın kulları, kardeş olunuz. 6- Bir müslümanın, din kardeşini üç günden fazla terketmesi helâl değildir." Buhârî, Edeb 57, 58, 62; Müslim, Birr 23, 24, 28, 30-32. Ayrıca bk. EbûDâvûd, Edeb 47; Tirmizî, Birr 24; İbniMâce, Duâ 5
HUDEYBİYE ANTLAŞMASI Hz. Peygamber, gördüğü bir rüya üzerine ashabıyla birlikte umre yapmak için Mekke'ye giderken Hudeybiye’de konakladı. 1400 -1500 Müslüman vardı. Müslümanlar umreye niyet edip ihramlarını giymiş ve yanlarına yetmiş adet kurbanlık deve almışlardı; barışçı amaç taşıdıkları için de silâhlar yoktu. Hz. Peygamber önce Hırâş b. Ümeyye'yielçi olarak yolladı; ancak elçi çok kötü şekilde karşılandı ve hatta öldürülmek istendi. Hz. Osman gönderildi, amaçlarının savaşmak değil sadece umre ziyareti yapmak olduğunu belirtti.
Kureyşliler Hz. Osman’a Kabe'yi tavaf edebileceğini bildirdiler; ancak Osman, "Hz. Peygamber tavaf etmeden ben asla tavaf edemem" diyerek bunu reddetti. O’nu üç gün yanlarında tuttular; bu arada onun şehid edildiği söylentileri Müslümanlara kadar ulaştı. Bunun üzerine Resûlullah, rıdvânBey'atıile Müslümanların Kureyş'e karşı kanlarının son damlasına kadar çarpışacaklarına dair söz aldı. Bu haberi duyan Kureyşliler telâşlanarak Hz, Osman'ı hemen serbest bıraktılar ve ardından Süheyl b. Amrbaşkanlığında bir heyeti elçi olarak gönderdiler. Kısa bir tartışmadan sonra Hz. Ali'nin kaleme aldığı barış antlaşması metni Hz. Peygamber ve Süheyl b. Amrtarafından imzalandı.
ANTLAŞMANIN BAZI ŞARTLARI 1. Müslümanlar o yıl Mekke'ye girmeden dönecekler, umre için ertesi yıl gelecek ve şehirde ancak üç gün kalabilecekler. 2. Mekkeli bir kimse Müslümanlara sığınırsa iade edilecek, fakat bir müslüman Mekke'ye sığınırsa iade edilmeyecek. EbûCendel ve EbûBasîr, Müslümanlara sığınıyor. Hz. Ömer dahil ashap bu anlaşmaya tepki göstermekle birlikte Resûlullah anlaşma şartlarını kabul ettiğini söyleyince herkes bağlılığını bildirdi. Hudeybiye'de on iki veya yirmi gün kalan Hz. Peygamber ve ashabı, antlaşmanın imzalanmasından sonra umre niyetiyle geldikleri İçin kurbanlarını keserek ihramdan çıktılar ve Medine'ye döndüler.
PEYGAMBERİMİZ ALEYHTE OLAN BU ANTLAŞMAYI NEDEN KABULETTİ? • 1- 0 güne kadar müslümanları tanımayan, muhatap saymayan Kureyş müşrikleri bu antlaşma ile tanıyıp, muhatap almış oldular. 2- Bu antlaşma ile Kureyşliler'in Müslümanlara karşı fiilî düşmanlığı sona erdi. هُمُالَّذِينَ كَفَرُوا وَصَدُّوكُمْ عَنِ الْمَسْجِدِ الْحَرَامِ وَالْهَدْيَ مَعْكُوفاً أَن يَبْلُغَ مَحِلَّهُ وَلَوْلَا رِجَالٌ مُّؤْمِنُونَ وَنِسَاء مُّؤْمِنَاتٌ لَّمْ تَعْلَمُوهُمْ أَن تَطَؤُوهُمْ فَتُصِيبَكُم مِّنْهُم مَّعَرَّةٌ بِغَيْرِ عِلْمٍ لِيُدْخِلَ اللَّهُ فِي رَحْمَتِهِ مَن يَشَاءُ لَوْ تَزَيَّلُوا لَعَذَّبْنَا الَّذِينَ كَفَرُوا مِنْهُمْ عَذَاباً أَلِيماً Fetih 48/25
İnkâra sapan, sizi Mescid-i Harama sokmayan, (yolda) engellenmiş kurbanları yerine ulaşmaktan alıkoyanlar da başkaları değil, onlardır. Eğer Mekke'de kendilerini henüz tanımadığınız mümin erkekler ve mümin kadınlar olmasaydı, bunları bilmeden ezmeniz ve bu yüzden üzüntü ve zarara uğramanız ihtimali bulunmasaydı (Allah ellerinizi onların üzerinden çekmezdi). Dilediklerini rahmetine daldırmak için Allah böyle yapmıştır. Eğer birbirinden ayrılsalardı, inkâra sapmış olanlarına acı bir şekilde azap edecektik.
Hudeybiye'de engellenen müminlerin, Mekke'de ya kendilerini henüz tanımadıkları veya bulundukları yerleri bilmedikleri müslümanlar vardı. Eğer savaşa karar verip Mekke'ye hücum etselerdi kurunun yanında yaş da yanacak, bilmeden birçok müslümanın kanına girilecekti. Allah buna razı değildi, Mekke'nin daha uygun şartlarda ve kutsallığına yaraşır şekilde kan dökülmeden fethedilmesini takdir buyurmuştu, nitekim İki yıl sonra fetih böyle gerçekleşti. Önceleri benimsenmeyen Hudeybiye Antlaşması, aslında Hz. Peygamber'in Kur'an ile de teyit edilen en büyük siyasî zaferi idi. Bu antlaşma aynı zamanda Hayber'in ve Mekkennin fethine zemin hazırlamıştı. Kureyş müşriklerinin antlaşmayı bozmaları üzerine iki yıl sonra Mekke'yi fethetmişlerdir. DİA cilt.18, md. H. Ve DİB Kuran Yolu 5/30-31
2. K A F İ R VE ÖZELLİKLERİ KÜFÜR ŞİRK ŞİRK KÂFİR/KÜFÜR: sözlükte "örten" anlamına gelmektedir. Gerçek ve doğru inancı örttüğü, yanlış şeylere inandığı için böyle kimselere kâfir, inkâr etmeye de küfür denir. TDV. İslam İlmihali, 1/78 ŞİRK:Sözlükte ortak kabul etmek anlamına gelir. Terim olarak; Allah Teâlâ'nın tanrılığında, isim, sıfat ve fiillerinde, eşi, dengi ve ortağı bulunduğunu kabul etmek şirktir. Şirk koşana da müşrik denir. Müşrik Allah'ın varlığını inkâr etmezler. TDV. İslam İlmihali, 1/78
1-İman Etmezler إِنَّ الَّذِينَ كَفَرُواْ سَوَاءٌ عَلَيْهِمْ أَأَنذَرْتَهُمْ أَمْ لَمْ تُنذِرْهُمْ لاَ يُؤْمِنُونَ Kâfirlere gelince onları uyarsan da uyarmasan da farketmez; onlar iman etmezler. Bakara 2/6 2- Hz. Peygamberin Peygamberliğini İnkar Ederler.Bu elbette apaçık bir sihirbazdır, dediler?.Yunus-10/2 3-Kafirlerin Dostları Şeytanlar ve Tagutlardır. İnkar edenlerin ise dostları sahte tanrılardır. Bakara 2/257 şeytanları, inanmayanların dostları kıldık. Araf 7/27 K A F İ RLERİN ÖZELLİKLERİ
4- Kafirler Allah’ın Nurunu Söndürmek İsterlerAllah'ın nurunu ağızlarıyla söndürmek isterler. 9/Tevbe-32 5-Kafirler Allah’ın Ayetlerini İnkar EderlerAyetlerimiz onlara okunduğu zaman, «İşittik, işittik! İstesek biz de aynını söyleyebiliriz; bu sadece eskilerin masallarıdır» derlerdi. 8/Enfal-31 • 6- Kafirler Ahireti İnkar Ederler Onlar ahireti de inkâr edenlerdir. Araf 7/45 «Hayat ancak bu dünyadakinden ibarettir, biz dirilecek değiliz» dediler.6/Enam-29 7-Kafirler Mallarını,Allah Yolundan Çevirmek İçin Harcarlar إِنَّ الَّذِينَ كَفَرُواْ يُنفِقُونَأَمْوَالَهُمْ لِيَصُدُّواْ عَن سَبِيلِ اللّهِ فَسَيُنفِقُونَهَا ثُمَّ تَكُونُ عَلَيْهِمْ حَسْرَةً ثُمَّ يُغْلَبُونَ وَالَّذِينَ كَفَرُواْ إِلَى جَهَنَّمَيُحْشَرُونَ Hak dine inanmayanlar servetlerini, insanları Allah'ın yolundan engellemek için harcarlar, yine harcayacaklar Enfal, 8/36
وَالَّذينَكَفَرُواْ بَعْضُهُمْ أَوْلِيَاء بَعْضٍ إِلاَّ تَفْعَلُوهُ تَكُن فِتْنَةٌ فِي • الأَرْضِ وَفَسَادٌ كَبِيرٌ • 8-Kafirler Birbirlerinin Yardımcılarıdır. İnkar edenler birbirlerinin dostlarıdır. Eğer siz aranızda dost olmazsanız yeryüzünde kargaşalık, fitne ve büyük bozgun çıkar.8/Enfal-73 • 9-Kafirler Nankördürler. Bunu kendilerine verdiğimiz nimete nankörlük etmek için yaparlar. 16/Nahl-55 • 10- Kafirler Müminleri Saptırmak İsterler. Onlar, Allah yolundan alıkoyan ve onu eğip bükmek isteyen zalimlerdir. Onlar ahireti de inkâr edenlerdir. 7/Araf-45 • 11-Kafirler Müminlerle Alay Ederler. İnkar edenlere, dünya hayatı güzel görünür, onlar, inananlarla alay ederler, oysa, Allah'a karşı gelmekten sakınanlar kıyamet günü onların üstünde olacaklardır. Allah dilediğini hesabsız şekilde rızıklandırır. Bakara-2/212.
MÜŞRİKLERİN ÖZELLİKLERİ: 1-Müşrikler Allah'ın varlığını inkâr etmezler. O'ndan başka ilâh olduğunu kabul edip, taparlar. TDV. İslam İlmihali, 1/78 2-Verdikleri söze nasıl güvenilebilir ki Tevbe 9/8-9 3-Allah'ın âyetlerini basit bir menfaate değiştiler, böylece insanları Allah yolundan engellediler. Tevbe 9/8-9 4-İman edenlere karşı düşmanlık yönünden insanların en şiddetlisi olarak yahudileri ve Allah'a ortak koşanları bulursun. Maide 5/82 5-Allah'a ortak koşanlardan size eziyet verici bir çok söz işiteceksiniz. Ali İmran 3/186
ŞU İKİ ADAMDAN BENİ KURTAR! Suriye atabeklerinden NureddinZengi, 12'nci asrın sonlarına doğru Ortadoğu'ya akın etmiş Haçlı askerlerini küçücük ordusuyla püskürtüp, o günkü İslâm dünyasını Haçlı tasallutundan uzun müddet koruyan büyük bir devlet adamıdır. Haçlılarla mücadele bayrağını kendinden sonra, SelâhaddinEyyubî'ye bırakarak Halep civarında ruhunu teslim etmiştir. Nurettin Zengi, bir gece, Halep'te Hz. Resülüllah'ı rüyasında görür. Kendisine tebessüm ederek bakan Resûl-i Ekrem Efendimiz, iki mübarek parmağıyla iki adamı işaret ederek: - Nureddin, şu iki adamdan beni kurtar! Diyerek, iki kır saçlı kimseyi göstermektedir. Heyecanla uykudan uyanan NureddinZengi, bir müddet düşünceye dalar ve tekrar uyur; fakat aynı rüyayı, aynı gece üç defa görür.
Sabah namazını kıldığı Cami'deki Hoca Efendi'ye, bu rüyasını anlatır. Hoca efendi: - Hz. Resûlüllah, bir tehlikeye maruzdur. Derhal gitmelisin! Diye rüyayı tabir eder. Hemen bir askeri birlikle yola çıkan NureddinZengi, bir çok kıymetli hediyelere ,Medine'ye doğru ilerler. Bir haftadan fazla süren bir yolculuktan sonra, nihayet Peygamber şehri Medine-i Münevvere'ye varır. İlk iş olarak, Hz. Resûlüllah'ın kabrini ziyaret eder. Sonra bütün Medine halkını, hediyeleri dağıtmak üzere toplar. - Sizler, Hz. Peygamberin aziz komşularısınız, bu hediyelerimi lütfen kabul edin, diyerek herkese yardımda bulunan NureddinZengi; rüyasında gördüğü adamlara, gelenler içinde rastlayamaz.
Bu defa tekrar sorar: • - Buraya gelmeyen kimse kaldı mı acaba? • - Evet, derler. İki sene evvel batıdan gelmiş iki kimse var ki, onlar hiçbir hediye almazlar, sön derece cömert kimseler, gece gündüz evlerine kapanıp ibadetle meşgul olurlar. İçimizde en sâlih kimseler olarak görünürler. İşte o iki zât burada yoklar. Evleri de Resûlüllah'ınkabr-i saadetinin yakınında, şurada... • Derhal bu iki şahsın yanına giden NureddinZengi, güç belâ kapıyı açtırınca, bir de bakar ki, Hazret-i Resûlüllah'ın rüyada gösterdiği kır saçlı iki adam bunlardır. Evin ortasında büyükçe bir hasır serili, fakat başka hiç bir şey yok. • Etrafı iyice tetkik eden Zengi'nin aklına bir ara şüphe gelir. • - Şu hasırı kaldırın bakayım, der.
Kır saçlı adamlar hasırı kaldırınca, altında büyükçe bir merdivenin yerin altına doğru uzandığı görünür. Adamlar, tam altına geldikleri Ravza-i Mutahhare'yi delip, Resûlüllah'ın mübarek vücudunu çalmaya hazırlanmışlardır. Daha sonra da ilk fırsatta mübarek naşı Avrupa'ya kaçırmayı düşünmektedirler. Hükümdar NureddinZengi'nin sıkıştırması üzerine her şeyi Resûlüllah'ın mübarek vücudunu kaçırmak için torbalar dolusu altına pazarlık yaptıklarını apaçık söylerler. Medine halkını hayretlere düşüren bu olay üzerine, suçlular gereken cezayı görürler. Daha sonra da Ravza-i Mutahhare'nin etrafını kazdırarak kurşun duvar çektiren NureddinZengi, Resûlüllah'ın rüyadaki işaretiyle böyle gizemli bir olayı ortaya çıkaran kimse olur.Mehmet Dikmen “Esrarengiz Olaylar” s:20
MÜNAFIK Münafık; kaybolmak, eksilmek, geçmek ve tükenmek anlamında “n-f-k” kökünden türemiştir. Din ıstılahında ise; kalbi ile inanmadığı halde inkarını saklayıp, dili ile inandığını söyleyerek mümin görünen kimseye denir. Yapmış olduğu bu davranış şekline ise nifak denir. Dini Kavramlar Sözlüğü, DİB. Yayınları, s.496
MÜNAFIKLARIN ÖZELLİKLERİ 1-وَمِنَ النَّاسِ مَن يَقُولُ آمَنَّا بِاللّهِ وَبِالْيَوْمِ الآخِرِ وَمَا هُم بِمُؤْمِنِينَ İtikatları bozuk: İnsanlardan, inanmadıkları halde, “Allah’a ve ahiret gününe inandık” diyenler de vardır. 2- يُخَادِعُونَ اللّهَ وَالَّذِينَ آمَنُواAllah’ı ve mü’minleri aldatmaya çalışırlar. 3-وَلَهُم عَذَابٌ أَلِيمٌ بِمَا كَانُوا يَكْذِبُونَ Söyledikleri yalana karşılık da onlara elem dolu bir azap vardır. 4-وَإِذَا قِيلَ لَهُمْ لاَ تُفْسِدُواْ فِي الأَرْضِ قَالُواْ إِنَّمَا نَحْنُ مُصْلِحُونَ أَلا إِنَّهُمْ هُمُ الْمُفْسِدُونَ Yeryüzünde fesat çıkarmayın” denildiğinde, “Biz ancak ıslah edicleriz!” derler. İyi bilin ki, onlar bozguncuların ta kendileridir.
MESCİD-İ DIRÂR • Yesrib'deki (Medine) Hazrec kabilesinin ileri gelenlerinden Ebû Âmir isimli bir şahıs Hıristiyanlığı benimsemiş ve bilgilerini ilerletip Rahip olmuş. Bu yüzden Ebû Âmir Medine'ye geldiği günden itibaren Hz. Peygamber'e muhalefet etti ve onun düşmanları olan Mekkeli müşriklerle ittifak içine girdi. • Ebû Âmir'in Medine'deki münafıklarla yaptığı iş birliği çerçevesinde hazırlanan oyunlardan biri mescit süsü verilen bir toplanma yeri İnşa edilmesiydi. Mescid-i Kubâ ve Mes-cid-İ Nebî'ye uzakta oturan yaşlıların cemaate yetişemediklerini, diğer insanların da soğuk ve yağmurlu gecelerde anılan mescitlere ulaşmalarındaki zorlukları bahane ederek Sâlİm b. Avfkabilesinin bulunduğu yerde bir mescit inşa ettiler.
Resûlullah'ın onayını alıp bu yapıya meşruiyet kazandırmak üzere kendisinden mescidi ibadete açmasını ve dua etmesini İstediler. Hz. Peygamber o sırada Tebük Seferi'nin hazırlıklarıyla meşgul olduğunu belirtti ve "İnşaallah döndüğümüzde orada namaz kılarız" buyurdu. Tebük seferi dönüşünde münafıklar tekrar aynı taleple müracaatta bulundular, İşte Resûlullah gerçekte fesat ve nifak yuvası olarak inşa edilen bu mescitte namaz kılmak üzere oraya gitmeye hazırlanırken şu ayet nazil oldu.
وَالَّذِينَ اتَّخَذُواْ مَسْجِداً ضِرَاراً وَكُفْراً وَتَفْرِيقاً بَيْنَ الْمُؤْمِنِينَ وَإِرْصَاداً لِّمَنْ حَارَبَ اللّهَ وَرَسُولَهُ مِن قَبْلُ وَلَيَحْلِفَنَّ إِنْ أَرَدْنَا إِلاَّ الْحُسْنَى وَاللّهُ يَشْهَدُ إِنَّهُمْ لَكَاذِبُونَ {107} لاَ تَقُمْ فِيهِ أَبَداً لَّمَسْجِدٌ أُسِّسَ عَلَى التَّقْوَى مِنْ أَوَّلِ يَوْمٍ أَحَقُّ أَن تَقُومَ فِيهِ فِيهِ رِجَالٌ يُحِبُّونَ أَن يَتَطَهَّرُواْ وَاللّهُ يُحِبُّ الْمُطَّهِّرِينَ Tevbe 9/107-108 Bir de şunlar var ki, zararlı eylemler gerçekleştirmek, inkarcılıklarını pekiştirmek, müminlerin arasına ayrılık sokmak ve daha önce Allah ve Resulü'ne savaş açmış kişi lehine fırsat kollamak üzere bir mescit yapmışlardır. "Amacımız sadece iyilikti" diye de yemin edecekler, Allah şahit, onlar kesinkes yalancıdırlar.Orada asla namaza durma!... Âyetteki bu uyarı üzerine Hz. Peygamber anılan mescidi yıktırdı. Mescid-i Dırâr, zararlı eylemler gerçekleştirmek üzere yapılmış mescid" anlamına gelmekterir. DİB KUR’AN YOLU 3/83-84
الْمُنَافِقُونَ وَالْمُنَافِقَاتُبَعْضُهُم مِّن بَعْضٍ يَأْمُرُونَ بِالْمُنكَرِوَيَنْهَوْنَ عَنِ الْمَعْرُوفِ وَيَقْبِضُونَ أَيْدِيَهُمْ نَسُواْ اللّهَ فَنَسِيَهُمْإِنَّ الْمُنَافِقِينَ هُمُ الْفَاسِقُونَ • 5-Münafık erkekler ve münafık kadınlar. birbirlerindendir (birbirlerinin benzeridir). 7- Kötülüğü emredip, iyiliği yasaklarlar, 8- ellerini de sıkı tutarlar. 9- Onlar Allah’ı unuttular; Allah da onları unuttu. 10- Şüphesiz münafıklar, fasıkların ta • kendileridir.Tevbe, 9/67
وَإِذَا قَامُواْ إِلَى الصَّلاَةِ قَامُواْ كُسَالَى يُرَآؤُونَ النَّاسَ وَلاَ يَذْكُرُونَ اللّهَ إِلاَّ قَلِيلا 11-namaza kalktıkları zaman tembel tembel kalkarlar, 12-insanlara gösteriş yaparlar ve • 13-Allah’ı pek az anarlar.” Nisa, 4/142
وعن عبدِ اللَّهِ بن عمرو بن العاص رضي اللَّه عنهما ، أنَّ رسول اللَّه صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم قال:« أرْبع مِنْ كُنَّ فِيهِ كَانَ مُنَافِقاً خَالِصاً . ومنْ كَانَتْ فِيه خَصلَةٌ مِنْهُنَّ كانَتْ فِيهِ خَصْلَة مِن النِّفاقِ حَتَّى يَدَعَهَا • Abdullah İbniAmrİbniÂsradıyallahuanhümâ’dan rivayette Resûlullahsallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: • Dört huy kimde bulunursa, o tam münafık olur. Bu huylardan biri bulunursa kişi, o huydan vazgeçinceye kadar onda münafığın özelliklerinden biri var demektir. O dört huya sahip olan kimse:
إذا اؤُتُمِنَ خَان ، وإذَا حدَّثَ كذَبَ ، وَإذا عَاهَدَ غَدَر ، وَإذا خَاصَم فَجَرَ 1-Kendisine bir şey emanet edilince hiyânet eder, 2- Konuşunca yalan söyler, 3- Bir antlaşma yapınca sözünde durmaz, 4- Düşmanlık yapınca da aşırı gider.” Buhârî, Îmân 24, Mezâlim 17, Cizye 17; Müslim, Îmân 106. Ayrıca bk. Tirmizî, Îmân 14; Nesâî, Îmân 20 • Müslüman bu huylardan şiddetle kaçınmalıdır. Bu davranışlardan birini istemeyerek yapmışsa, bir daha yapmamaya gayret etmelidir.
KAFİR VE MÜNAFIKLARIN AHİRETTEKİ DURUMU وَعَدَ اللّٰهُ الْمُنَافِقينَ وَالْمُنَافِقَاتِ وَالْكُفَّارَ نَارَ جَهَنَّمَ خَالِدينَ فيهَا هِىَ حَسْبُهُمْ وَلَعَنَهُمُ اللّٰهُ وَلَهُمْ عَذَابٌ مُقيمٌ "Allah erkek münafıklara, kadın münafıklara ve kâfirlere içinde ebedî kalmak üzere cehennem ateşini vaat etmiştir. O, onlara yeter. Allah onlara lânet etmiştir! Onlar için devamlı bir azap vardır” (Tevbe, 9/68)
MÜMİNLERİN AHİRETTEKİ DURUMLARI • إِنّالَّذِينَ آمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ أُوْلَئِكَ هُمْ خَيْرُ الْبَرِيَّةِ {7} جَزَاؤُهُمْ عِندَ رَبِّهِمْ جَنَّاتُ عَدْنٍ تَجْرِي مِن تَحْتِهَا الْأَنْهَارُ خَالِدِينَ فِيهَا أَبَداً رَّضِيَ اللَّهُ عَنْهُمْ وَرَضُوا عَنْهُ ذَلِكَ لِمَنْ خَشِيَ رَبَّهُ {8} İman edip iyi işler yapanlara gelince, halkın en hayırlısı da onlardır. Onların Rableri katındaki ödülleri, zemininden ırmaklar akan, içinde devamlı kalacakları Adn cennetleridir. Allah onlardan razı olmuş, onlar da Allah'tan razı olmuşlardır. İşte bu, rabbini sayıp O'ndan korkanlar içindir. Beyine 98/7-8
SONUÇ Allah'ı, Peygamberi, Kur'ân'ı ve Peygamberin haber verdiği kesin olarak sabit olan şeyleri şeksiz şüphesiz kalbiyle kabul eden kimse mümindir. Mümin Allah ve Peygamberin emir ve yasaklarına uyar, Uymalıdır. Uymazsa günahkâr olur, ama dinin emir ve yasaklarını, helal ve haramlarını inkâr etmediği veya küçümsemediği, hafife almadığı sürece mümindir. Mümin olarak bu dünyadan ayrılabilirse Allah onu cennetine koyacaktır Müşrik, iman veya ibadetinde Allah'a ortak koşan, münafık kalbiyle iman etmediği halde diliyle iman ettiğini söylen, kâfir ise iman esaslarından birini veya tamamını inkâr eden veya dini hükümlerden birini beğenmeyen ve küçümseyen kimseye denir. Şirk, nifakveküfür, en büyük günahtır.Müşrik, münafık ve kâfir dünyada iman edip tövbe etmezse âhirette ebedî olarak cehennemde kalır. Allah onları affetmez