610 likes | 1.6k Views
İSLÂMDA İNANÇ ESASLARI . İNSAN DOĞASI . Dünyadaki bütün varlıklar bir amaca yönelik yaratılmışlardır. İnsan; yaratılmış varlıklar içinde iyilik ve kötülük yapabilme gücüne yani “iradeye” sahip olan yegane varlıktır. . İNSANIN YARATILIŞ GAYESİ.
E N D
İNSAN DOĞASI Dünyadaki bütün varlıklar bir amaca yönelik yaratılmışlardır.
İnsan; yaratılmış varlıklar içinde iyilik ve kötülük yapabilme gücüne yani “iradeye” sahip olan yegane varlıktır.
İNSANIN YARATILIŞ GAYESİ “Emaneti yüklenen” (Ahzab 33/72), “Kendisine sayısız nimetler verilen” (İbrahim 14/34), “Yerde ve gökte ne varsa hepsi hizmetine sunulan” (Lokman 3/20), İnsanın yaratılış gayesi nedir?
وَمَا خَلَقْتُ الْجِنَّ وَالْإِنسَ إِلَّا لِيَعْبُدُونِ “Ben cinleri ve insanları ancak bana kulluk etsinler diye yarattım!” (Zariyat 51/56)
İNSAN DOĞASI VE DİN İnsanı - kendisine kulluk etmesi için yaratan – Allah elbette ki insanı bu fıtrat üzere (Rum 30/30) yaratmıştır. “Her insan fıtrat üzere doğar, anne-babası daha sonra onu Mecûsi, Yahûdi veya Hıristiyan yapar.” (Müslim,Kader,6,(25),III/2048)
DİNİN TANIMI Din, Allah’tan gelen, peygamberler tarafından insana tebliğ edilen,insanları kendi istekleriyle hayırlı olan şeylere daha doğrusu dünya ve ahiret saadetine götüren ilahi kanunlar bütünüdür. • İlk Peygamber Hz. Ademden son Peygamber Hz.Muhammede kadar bütün peygamberlerin getirdiği hak dinlerin genel adı İslâm’dır. • Hak dinlerin inanç sisteminin özünü Tevhid, Nübüvvet ve Ahiret inancı oluşturur.
İNANÇ ( İMAN )’IN TANIMI Sözlükte; tasdik etmek, bir şeyin doğru olduğunu söylemek, inanmak, güvenmek, güven vermek anlamlarına gelir. Dini terim olarak; Allah’a ve Hz. Peygamberin Allah tarafından haber verdiği kesin olarak belli olan şeylerin doğru olduğuna tereddütsüz inanmak ve itiraf (söylemek) etmektir.
İMANIN SINIFLANDIRILMASI İcmali İman Tafsili İman
İMAN – AMEL İLİŞKİSİ الَّذِينَ آمَنُواْ وَعَمِلُواْ الصَّالِحَاتِ طُوبَى لَهُمْ وَحُسْنُ مَآب “İman edip sâlih amel işleyenlere ne mutlu! Zaten dönülecek en güzel yer onların (olacak)tır.” ( Ra’dsûresi 13/29 ) Amel ile iman aynı şey değildir. Fakat bir çok ayetlerde yanyana zikredildiği için aralarında sıkı bir bağ vardır.
İMAN ESASLARI يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُواْ آمِنُواْ بِاللّهِ وَرَسُولِهِ وَالْكِتَابِ الَّذِي نَزَّلَ عَلَى رَسُولِهِ وَالْكِتَابِ الَّذِيَ أَنزَلَ مِن قَبْلُ وَمَن يَكْفُرْ بِاللّهِ وَمَلاَئِكَتِهِ وَكُتُبِهِ وَرُسُلِهِ وَالْيَوْمِ الآخِرِ فَقَدْ ضَلَّ ضَلاَلاً بَعِيدًا “Ey iman edenler! Allah’a , Resûlü’ne, indirdiği kitab ( Kur’an)’a ve daha önce indirdiği kitaba iman edin.Kim Allah’ı meleklerini, kitaplarını, resûllerini ve ahiret gününü inkâr ederse muhakkak ki o, derin bir sapıklığa düşmüştür.” (Nisa 4/136)
Abdullah b. Ömer’in, babası Hz.Ömer’den naklettiği Cibril Hadisi şöyledir: "Bir gün Rasûlullah (s.a.s.)'in yanında bulunduğumuz sırada âniden yanımıza, elbisesi bembeyaz, saçı simsiyah bir zat çıkageldi. Üzerinde yolculuk eseri görülmüyor, bizden de kendisini kimse tanımıyordu. Doğru peygamber (s.a.s.)'in yanına oturdu ve dizlerini onun dizlerine dayadı. Ellerini de uylukları üzerine koydu. Ve: "Ya Muhammed! Bana İslâm'ın ne olduğunu söyle" dedi. Rasûlullah (s.a.s.): "İslâm; Allah'tan başka ilâh olmadığına, Muhammed'in de Allah'ın Rasulü olduğuna şehadet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman ve gücün yeterse Beyt'i hac etmendir" buyurdu. O zat: "Doğru söyledin" dedi. Babam dedi ki: "Biz buna hayret ettik. Zira hem soruyor, hem de tasdik ediyordu." "Bana imandan haber ver" dedi. Rasûlullah (s.a.s.): Âllah a, Allah'ın meleklerine kitaplarına, peygamberlerine ve ahiret gününe inanman, bir de kadere, hayrına şerrine inanmandır" buyurdu. O zât yine: "Doğru söyledin" dedi. Bu sefer: "Bana ihsandan haber ver" dedi. Rasûlullah (s.a.s.): " Allah'a O'nu görüyormuşsun gibi ibadet etmendir. Çünkü her ne kadar sen onu görmüyorsan da, o seni muhakkak görür" buyurdu. O zat: "Bana kıyametten haber ver" dedi. Rasûlullah (s.a.s.) "Bu meselede kendisine sorulan, sorandan daha çok bilgi sahibi değildir" buyurdular. (Müslim, İman 1)
ALLAH’A İMAN İman esaslarından ilki Allah’a imandır. O’nun varlığına, birliğine, yaratan, yaşatan, rızık veren olduğuna, ondan başka ibadete lâyık mabud bulunmadığına, bütün kemâl sıfatlarla muttasıp, noksan sıfatlardan münezzeh olduğuna kalben inanmaktır. • Evrendeki herşey Allah’ın isimlerini (Esmaü-l Hüsna), isimleri de sıfatlarını, sıfatları da zatını anlatmaktadır. Anladım işi sanat Allah’ı aramakmış Marifet bu gerisi yalnız çelik çomakmış. N.F.K
ALLAH’IN SIFATLARI Zâti Sıfatlar “Göklerin ve yerin yaratıcısı olan Allah’ın varlığında hiçbir şüphe yoktur.” ( İbrahim 14/10) Vücud: Var olmak, Allah(c.c ) vardır. Yokluğu düşünülemez. Düşünüyorum, öyle ise varım! Benim varlığım Allah’ın varlığının delilidir. Bu; bir hakikâti ifade eden geometrik bir ispattan daha hakikidir.
Kıdem: Allah’ın varlığının başlangıcının olmaması demektir. Beka: Allah’ın varlığının sonu olmaması demektir. هُوَ الْأَوَّلُ وَالْآخِرُ وَالظَّاهِرُ وَالْبَاطِنُ وَهُوَ بِكُلِّ شَيْءٍ عَلِيمٌ “O (Allah); hem ilk, hem sondur. Zâhirdir, Bâtındır. O herşeyi hakkıyla bilendir.” (Hadid 57/3)
Vahdaniyet: Allah’ın bir olması demektir. “De ki; O Allah tektir.” (İhlâs 112/1) قُلْ هُوَ اللَّهُ أَحَدٌ Bütün Semâvi Dinlerin özü Tevhid (birleme) ilkesidir. Özde, sözde, dilde, seste Allah bir Yer etikçe can kafeste Allah bir Böyle gelmiş böyle gitmek dileriz. İlk nefeste, son nefeste Allah bir.
Muhâlefetünli’l- havâdis: Allah sonradan yaratılan hiçbir şeye benzemez. “O’nun benzeri hiçbir şey yoktur.” (Şura 42/11) Kıyâmbi-nefsihî: Allah’ın varlığının kendinden olması demektir. “O, Sameddir(başkasına ihtiyaç duymayandır).” (İhlâs 112/2)
Subûti Sıfatlar Hayat: Allah’ın diri ve hayat sahibi olmasıdır. “…Allah hayat sahibidir…” (Âl-i İmrân 3/2) “Allah göklerin ve yerin gaybını bilendir…” (Fâtır 35/38) İlim: Allah’ın olmuş ve olacak her şeyi bilmesidir. “…Allah şüphesiz her şeyi işiten ve görendir.” (Hacc 22/61) Sem’i: Allah’ın her şeyi işitmesi demektir. “…Biliniz ki Allah yaptıklarınızı görür.” (Bakara 2/233) Basar: Allah’ın her şeyi görmesi demektir.
“ Bir şeyin olmasını istediğimiz zaman sözümüz sadece “ol” demektir ve hemen oluverir.” (Nahl 16/40) İrade: Allah’ın dilemesi demektir. Kudret: Allah’ın dilediğini yapmaya gücü yetmesidir. “…Gerçekten Allah herşeye gücü yetendir.” (Bakara 2/20) Kelâm: Allah’ın konuşması demektir. “…Allah Musa ile konuştu.” (Nisâ 4/164) Tekvin: Allah’ın yoktan var etme, yaratma sıfatıdır. “…De ki: Allah her şeyin yaratıcısıdır…” (Ra’d 13/16)
Selbi Sıfatlar Allah hakkında düşünülmesi mümkün olmayan ve O’nu tenzih eden sıfatlardır. Ayet ve hadislerde bildirilen ancak mahiyetini insanların tam kavrayamadığı sıfatlardır. Haberi Sıfatlar Fiili Sıfatlar Allah’ın rızık vermesi, canlıların hayatına son vermesi gibi sıfatlardır.
MELEKLERE İMAN Meleklerin Özellikleri • Allah’a isyan etmezler. Asla günah işlemezler.(Nahl 16/50) • Nurdan yaratılmışlardır. • (Müslim, Zühd,60, IV,2294) • Yemek, içmek, uyumak, evlenmek, dişilik, erkeklik gibi vasıflardan uzaktır.(İsrâ 17/40 , Sâffat 37/150 , Zuhruf 43/19) • Çeşitli şekil ve kılıklara bürünebilirler. (Cebrâil ashaptan Dihye şeklinde görünmüştür.)(Meryem 19/16-17) İnsanlara aslî şekilleriyle görünmezler. ( Cibril Hadisi: Müslim, İmân, 1) Gaybı ancak Allah bildiğinden meleklerde gaybı bilmezler. (Bakara 2/31-33)
MELEKLERİN TÜRLERİ ve GÖREVLERİ Cebrâil Vahyi peygamberlere iletir. (Nahl 16/102) Mikâil Tabiat olaylarıyla ilgilenir. İsrâfil Sûr’a üflemekle görevlidir. Azrâil Eceli gelenlerin canını almakla görevlidir.
Kiramen Kâtibin İnsanların yaptıklarını kaydederler. (Kâf 50/17-18) Münker ve Nekir Kâbirde sorgu ile görevli iki melektir. Hamele-i Arş Arşı taşıyan meleklerdir. (Mü’min 40/7) Mukarrebûn ve İlliyyûn Allah’ı tesbih ve anmakla görevli meleklerdir. (Nisâ 4/172)
KİTAPLARA İMAN لَقَدْ أَرْسَلْنَا رُسُلَنَا بِالْبَيِّنَاتِ وَأَنزَلْنَا مَعَهُمُ الْكِتَابَ وَالْمِيزَانَ لِيَقُومَ النَّاسُ بِالْقِسْطِ وَأَنزَلْنَا الْحَدِيدَ فِيهِ بَأْسٌ شَدِيدٌ وَمَنَافِعُ لِلنَّاسِ وَلِيَعْلَمَ اللَّهُ مَن يَنصُرُهُ وَرُسُلَهُ بِالْغَيْبِ إِنَّ اللَّهَ قَوِيٌّ عَزِيزٌ “Andolsun, biz elçilerimizi açık mucizelerle gönderdik ve beraberlerinde kitabı ve mizânı indirdik ki insanlar adaleti yerine getirsinler…” (Hadid 57/25)
İLÂHİ KİTAPLAR Suhuf (Sayfalar) Kitaplar Hz.Adem– 10 Sahife Tevrat – Hz. Musa Hz. İbrahim – 10 Sahife İncil – Hz. İsa Hz. Şit – 50 Sahife Zebur – Hz. Davud Hz. İdris – 30 Sahife Kur’an -Hz.Muhammed
KUR’AN-I KERİM Yüce Allah tarafından vahiy meleği Cebrâil aracılığıyla Hz. Muhammed’e peyderpey olarak indirilen nesilden nesile tevatür yoluyla aktarılan mushaflarda yazılı “Fatiha sûresi” ile başlayıp “Nassûresi” ile sona eren, okunmasıyla ibadet edilen ve kıyamete kadar Allah’ın muhafazasında olan muciz bir kelâmdır. قُل لَّئِنِ اجْتَمَعَتِ الإِنسُ وَالْجِنُّ عَلَى أَن يَأْتُواْ بِمِثْلِ هَذَا الْقُرْآنِ لاَ يَأْتُونَ بِمِثْلِهِ وَلَوْ كَانَ بَعْضُهُمْ لِبَعْضٍ ظَهِيرًا “Andolsun, bu Kur’an’ın bir benzerini ortaya koymak için eğer insanlar ve cinler, bir araya gelseler bir benzerini ortaya koyamazlar. Birbirlerine yardımcıda olsalar bunu yapamazlar.” (İsrâ 17/88)
PEYGAMBERLERE İMAN إِنَّا أَرْسَلْنَاكَ بِالْحَقِّ بَشِيرًا وَنَذِيرًا وَإِن مِّنْ أُمَّةٍ إِلَّا خلَا فِيهَا نَذِيرٌ “Şüphesiz ki seni, müjdeci ve bir uyarıcı olarak hak ile gönderdik. Hiçbir ümmet yoktur ki, aralarında bir uyarıcı gelip geçmiş olmasın.”(Fâtır 35/24)
Peygamberlerin görevi Allah’ın emir ve yasaklarını insanlara ulaştırmaktır. • İlk Peygamber Hz. Adem, son Peygamber Hz. Muhammed(s.a.v)’dir. • Hadis-i Şeriflerde yüzyirmidörtbin peygamber geldiği bildirilir. • Kur’an-ı Kerimde yirmibeş peygamberin ismi geçer. • Ülü’l-azm peygamberler; Hz. Nuh, Hz. İbrahim, Hz. Musa, Hz. Muhammed (s.a.v)’dir. • Peygamberlerin, peygamberliklerini doğrulamak için Allah’ın yardımıyla mucize gösterirler. • Peygamberlik kesbî değildir.
AHİRETE İMAN • Ahiret sözlükte; “son, sonra olan ve son gün” anlamlarına gelir. • Terim olarak; İsrâfîlin Allah’ın emri ile kıyametin kopması için sûra ilk defa üflemesi ile başlayacak olan ebedi hayattır. • Ahiret hayatı Allah’ın adaletinin gereğidir. • Ahiret hayatının safhaları; Ölüm, kabir, kıyamet, ba’s, haşr, mahşer, suâl, hesap, mizân, sırat, cennetve cehennem. “Sizi sadece boş yere yarattığımızı ve sizin hakikaten huzurumuza geri getirilmeyeceğinizi mi sandınız…” (Mü’minûn 22/115)
KADER ve KAZA Kader: Yüce Allah’ın ezelden ebede kadar olacak büttün şeylerin zaman ve yerini özellik ve nitelikleriyle ezeli ilmi ile bilip takdir etmesine denir. Kazâ: Yüce Allah’ın takdir ettiği şeylerin meydana gelmesine denir. “…O’nun katında her şey bir ölçü iledir.” (Ra’d 13/8)
الَّذِينَ آمَنُواْ وَتَطْمَئِنُّ قُلُوبُهُم بِذِكْرِ اللّهِ أَلاَ بِذِكْرِ اللّهِ تَطْمَئِنُّ الْقُلُوبُ “ O kimseler ki, iman edenler ve gönülleri Allah’ın zikriyle sukûnete erenlerdir. Bilesiniz ki, kalpler ancak Allah’ı anmakla huzur bulur.” (Ra’d 13/28)
KOCAALİ MÜFTÜLÜĞÜ Alandere Mahallesi Kuran Kursu Hazırlayan ve Sunan: Aynur BALTA