30 likes | 186 Views
KEMAH ŞEHRENGİZİ. Ne vakittir gurbette şu gönlüme el eden, Kara suyu dinledim arınmışım çileden, Yol buldum Tanasur’a o heybetli kaleden. Yavuz’un makamına çıktım sende Kemah’ım Kimliğin zayi değil, canlar canı bilesi. Zaman denen törpünün işlemiyor hilesi.
E N D
KEMAH ŞEHRENGİZİ Ne vakittir gurbette şu gönlüme el eden, Kara suyu dinledim arınmışım çileden, Yol buldum Tanasur’a o heybetli kaleden. Yavuz’un makamına çıktım sende Kemah’ım Kimliğin zayi değil, canlar canı bilesi. Zaman denen törpünün işlemiyor hilesi. Şehirlerin şehri sen, kalelerin kalesi, Burçlarından ecdada baktım sende Kemah’ım. Munzur Dağına varıp, yeşil ile yunmuşum. Gülcü Baba yanında, marazlardan onmuşum. Ne varsa hüzün diye, Karasu’ya sunmuşum. Kapıldım köpüğüne aktım sende Kemah’ım
Munzur Dağı’na varıp, yeşil ile yunmuşum. Gülcü Baba yanında, marazlardan onmuşum. Ne varsa hüzün diye, Karasu’ya sunmuşum. Kapıldım köpüğüne aktım sende Kemah’ım Dağlarının başında, aşk ile eser yelin, Sevmişim seveceğim, hükmü yoktur engelin Fırat’ın sularında yüzün yıkayan gelin, Sevda için sefere çıktım sende Kemah’ım İstersen ateşle gel, ister isen ayazla. Benim gönlümde yarsın, giydirdiğim beyazla, Gülabibey içinde eylediğim niyazla; Dualarla boynumu yıktım sende Kemah’ım.
Erenlerden özgedir, bu diyarın yapısı. Gelene açık elbet, Melik Gazi kapısı. İkram diye sunulur saadetin tapusu, Gögsüme şeref şanı, taktım sende Kemah’ım Sözlerim kifayetsiz, daha çok diyeceğim. Üşürsem seherinde aşkımı giyeceğim. Çılbır ile cimri’yi yalnız mı yiyeceğim? Dost meclisinde ateş yaktım sende Kemah’ım. İbrahim Şaşma