480 likes | 994 Views
Osmanlı’da Kardeş Katli Meselesi. Kadimden töredir kardeşe kıymak Atayı anayı gussalı komak Aşıkpaşazade. BÖLÜNENİ BÖRÜ YER. Türkler gerek anavatanı olan Orta Asya , gerekse yerleştikleri İran, Ortadoğu ve Anadolu’da irili ulaklı pek çok devlet kurulmuştur.
E N D
Osmanlı’da Kardeş Katli Meselesi Kadimden töredir kardeşe kıymak Atayı anayı gussalı komak Aşıkpaşazade
BÖLÜNENİ BÖRÜ YER • Türkler gerek anavatanı olan Orta Asya , gerekse yerleştikleri İran, Ortadoğu ve Anadolu’da irili ulaklı pek çok devlet kurulmuştur. • Kurulan pek çok devlette yıkılmıştır. • Yıkılmasındaki neden devlet hakimiyetinin, hanedanın ortak malı sayıldığı , eski bir Türk siyasi geleneğinin tesiri çok büyük olmuştur. • Hanedan erkeklerinin, küçük olsun büyük olsun tahta geçmek için kendini eşit hak sahibi görmesidir. • Eski Türk tarihinde bolca görülen hanedan kavgalarının esası, ülüş sistemi denilen gelenektir.
Bunun önüne geçmek için ; • Devleti parçalara ayırıp her bir Şehzade'nin idaresine verilmesi yoluna gidildiyse de, bu devletçikler düşmanlara karşı kolayca yutulmuşlardır. • Hun , Göktürk, Kutluk, Uygur, Kara hanlı, Gazneli, Gurganlı ve Selçuklu gibi Türk devletleri hep böyle yıkılmıştır .
Selçuklularda ise; • Veliaht tayin etme suretiyle merkeziyetçi bir usul gerçekleştirmeye çalıştılarsa da bu usul muvaffak olamamıştır. • İşte Selçuklulardan sonra Anadolu’da yeni bir güç olarak karşımıza çıkan Osmanlılar bu tecrübelerden ders almış, devletin böyle bir akıbete uğramaması için acı ilacı bizzat kendileri içmişlerdir. • Bu ilaç, halk arasında kardeş katli diye bilinen hanedan mensuplarının nizam-ı alem yani amme menfaati yolunda katledilmesidir.
Bu tatbikat Osmanlılara mensup değildi ; Sasaniler, Roma ve Bizans'ta hatta Müslüman Endülüs ve Mağrib devletlerinde sıkça rastlanmıştır • Ancak maksat devletin birliği ve milletin dirliği değildir. • Osmanlı Devletinde ise şehzade katli meselesi, tarihi ve siyasi yönden tetkik konusudur.
Eski Türk Devletlerinde Siyasi Hakimiyeti Anlayışı Ve Kut KavramıSiyasî Hakimiyet Anlayışı • Hâkimiyet veya egemenlik bilindiği üzere buyurma ve yönetme gücüdür. Buyurma ve yönetme gücünün kime ait olduğu meselesiyle ilgilidir. Eski devlet anlayışına göre bu güç hakan ve kağan adı verilen devlet başkanına aittir. Asıl mesele ise kağanların bu yüksek otoriteyi kimden aldıklarıdır. • Eski devlet hukukunda kut kelimesiyle bilinen siyasi hakimiyeti elde etme usulünü bir başka deyişle saltanata geliş yöntemini kesin belirleyen bir kural yoktur. Belirli bir husus varsa oda kimin devlet başkanı olacağını tayin edenin Tanrı olduğu inancıdır. • Eski Türklerin bu hâkimiyet anlayışları hukukî olarak imperium anlayışıdır. Bu anlayışa göre devlet başkanı gücünü ve yetkisini her ne kadar Tanrıdan almakta ise de ülke onun mülkü değildir.
Kime nasip olacağı belli olmayan kut ’a erişebilmek için Türk devletlerindeki hanedan üyeleri her fırsatta şanslarını deneyip tahta geçmek istemekteydi. • Osmanlı devletinde görülen kardeş katli uygulamaları ile kut kavramı arasında ki ilişki açıktır. Padişahlar diğer sebeplerin yanı sıra kutlarının devam etmesi diğer hanedan mensuplarını kut’ larının devam etmemesi için kardeş katli uygulamalarına gidilmiştir. • Kut ‘un kan yoluyla babadan oğullarının hepsine birden intikal ettiği inancı, babalarının ölümünden sonra oğulları arasında meydana gelen taht kavgalarında iç huzursuzluklara ve eğer içlerinden biri tam başarı sağlayamazsa devletin parçalanmasına sebep olabilmekteydi.(Dr. Mehmet Akman, Osmanlı Devletinde Kardeş Katli , syf:27-33)
Fatih’in Meşhur kanunnamesi • Osmanlı ‘da bilinen ilk şehzade katlinin ,1298 yılında o zaman aşiret sayılan Osman bey ’in amcası Dündar Bey'i öldürmesi sayılır. • Taht iddiasında bulunan şehzadeler arkalarına Anadolu beylikleri hatta Bizans’ı alarak ayaklanmış, devletin başına büyük gaileler açmışlardır • Osmanlıların mağlubiyetiyle biten Ankara Meydan Muharebesi (1402) akabinde memlekette büyük bir otorite boşluğuna düşmüştür. Eski Padişah’ın Yıldırım Beyazıd’ın birbirinden değerli dört şehzadesi arkalarında binlerce kişi olduğu halde yıllarca süren bir taht mücadelesi ne girmişti.
Bu fetret devri sonunda, Padişah’ın küçük oğlu Mehmed Çelebi kardeşlerini bertaraf ederek tahtın sahibi oldu. • Bu devrin sonunda, Fatih Sultan Medmed’in Teşkilat Kanunnamesi’ n de ki meşhur maddeyi doğurmuştur. • ‘‘Ve her kimesneye evladımdan saltanat müyesser ola, karındaşların nizam-ı alem içün katl itmek münasibdir. Ekser ulema dahi tecviz etmişlerdir. Anınla amil olalar’’ • Titizlikle yazıldığı anlaşılan bu maddenin metni hanedan mensuplarının öldürülme sebeplerine bu bunun hukuki mesnedine de açıkça işaret ediyor. • Bir de kanunnamede ki, kardeş katli için münasibdir maddesi , münasibdir kelimesini kullanıp, lazımdır veya vaciptir demeyişi dikkat çekicidir.
Anlaşılıyor ki; • Kanunname bu haliyle, tahtın hedeflerine şehzade katli hususunda bir mükellefiyet yüklemeyip izin vermektedir. • Bazıları bu arada son devir İslam-Osmanlı hukukçusu olan Ali Himmet BERKİ (1976), bu kanunnamenin sahte olduğu, böyle bir maddenin bulunmadığını ileri sürmüş olsa da(Ali Himmet BERKİ: Fatih Sultan Mehmed ve Adalet Hayatı), zamanımızdaki ilmi çevirilerde kanunnamenin sahte olmadığı hakimdir(Abdülkadir Özcan: Fatih’in teşkilat kanunnamesi ve Nizam-ı Alem için Kardeş Katli).
"Rumeli senin, Anadolu benim olsun" • Önceki devirlerde meydana gelen şehzade isyanlarının, Fatih'te mühim bir tecrübe hasıl ettiği görülüyor. Nitekim Fetret Devri'nde kardeşlerin mücadelesiyle ülkenin parçalanma, hatta yıkılma raddelerine gelmesi; öldürülmeyip sağ bırakılan şehzadelerin hemen hepsinin isyan etmesi; isyan eden şehzadelerin çoğunun Bizans, Venedik gibi düşman ülkelerce desteklenmeleri, hatta rehin tutulması acı birer tecrübe idi. • Fatih Kanunnamesi‘ n deki meşhur maddede geçen "Ve her kimesneye evladımdan saltanat müyesser ola..." ifadesi, Osmanlılardaki saltanat veraseti telakkisini gösteriyor. Bu maddeye göre Osmanlı hanedanının erkek mensuplarından, güç itibariyle padişahlığa en uygun olup, talihi de yaver gidenin tahta çıkması bahis konusudur. Saltanat müyesser olanın, bu vasıfları haiz olduğu kabul edilir. Osmanlılarda ilk asırlarda muayyen bir veraset usulü bulunmamasının en mühim amillerinden birisi de, Eski Türklerdeki ülüş geleneği idi. Hanedanın her erkek mensubu taht üzerinde eşit hak sahibi ve birer padişah varisi olmak itibariyle kendilerini bu makama ehil görmekteydi. Yeni bir veraset usulünü, hanedanın birden kabullenebilmesi kolay değildi. Ülüş geleneğinin neticesi olarak, kendisini tahta ehil gören şehzadeler taht için mücadele edecekti.
Fatih Kanunnamesi‘ yle, tahta güç bakımından en uygun ve talihi de yaver giden şehzadenin geçeceği ve hanedanın taht iddiasında bulunabilecek diğer erkek mensuplarını bertaraf edebileceği esası formüle edilmiştir. • Bu, Osmanlı siyaset geleneğinde mühim bir inkılâbı temsil eder. Fatih'ten itibaren, İslam hukukundaki hakimiyetin bölünmezliği prensibi Osmanlı siyaset hayatına iyice yerleşti. Hanedan mensuplarının canları pahasına da olsa. Üstelik eğer muayyen bir kimsenin padişah olması önceden şart edilseydi, tahta daha uygun şehzâdelerin önü kapanmış olacaktı. Bu ise, liyakatli olanın başa geçmesini öngören İslâm amme hukuku prensibine aykırı olurdu . İşte biraz da bu sebeple, Fatih, yeni bir veraset usulü koymaktan kaçınmıştır. • Osmanlı Devleti'nin ilk asırlarında, her şehzade merkeze eşit uzaklıktaki sancaklara bey olarak gönderilir, burada bir nevi staj görür; babalarının vefa- tında kim önce merkeze gelirse o padişah olurdu.
Nitekim Sultan II. Bayezid'in oğlu Şehzade Selim, kendisinin tayin edildiği sancağın, merkeze diğerlerininkinden daha uzak oluşundan hoşnut kalmamıştı • Bu usulün de bir takım mahzurları vardı. Her şehzadenin arkasında o sancağa ait büyük bir askerî güç teşekkül ediyordu. Saray halkı, asker, ulema, vezirlerin vs. teşkil ettiği bir takım klikler de, istikballerini bağladıkları bir şehzadeyi taht iddiasına itiyordu.
Tarihteki hadiseler, Osmanlı halkının hanedana eski Türk geleneğinden kaynaklanan bir sadakatle bağlı olduğunu göstermektedir. Öyle ki, taht üzerinde hak sahibi olarak ancak bu hanedan mensupları görülürdü. Başka bir şahsın veya ailenin Osmanlı tahtına çıkması tasavvur bile edilmemiştir. Osmanlı tarihinde sıkça rastlanan isyanlarda, sözgelişi Sultan IV. Murad zamanındakilerde, askerin şehzadeleri tahta çıkarmakla padişahı tehdit ettiği de bir vakıadır. Bir başka deyişle biçare şehzadeler, isyanlarda parmakları olmasa bile sadece varlıklarıyla devletin ve milletin emniyetini tehdit eden potansiyel bir tehlike teşkil etmiştir. • "Nizam-ı alem" Fatih Kanunnamesi‘ n de ki meşhur maddede geçen "nizam-ı alem" ifadesi, ammenin, yani cemiyetin çoğunluğunun menfaati manasına gelmektedir. Nizam-ı alem, yani dünyanın düzeni ammenin menfaati ile kaimdir. İslam siyaset telakkisinde, devletin misyonu i'la-yı kelimetulllahtır. Bu da İslamiyet'in yayılması demektir. İslam hukuku, bu misyonu akamete uğratacak her şeyi bertaraf etmeyi tabii ve meşru görmüştür. (Prof. Dr. Ekrem Buğra Ekinci’nin Osmanlı Hukukunda Kardeş Katli Meselesi Makalesi)
ESKİ TÜRK DEVLETLERİNDE RASTLANILAN KARDEŞ KATLİ VA ‘KALARINA BİR BAKIŞ • Eski Türk devletlerinde tespit edebildiğimiz ilk hanedan içi öldürme vak ‘ası Oğuz destanında geçmektedir. Oğuz Han, babası Kara Han ile Küz Han’ı öldürmüştür. Oğuz Han’ın tek Tanrıya inanması ve babasıyla amcasının kendisini bu sebepten öldürmek istemesi üzerine çıkan ihtilafta Oğuz Han muhaliflerini bertaraf ederek tahta çıkmıştır. • Hun İmparatoru Mete, küçük kardeşini ve annesini öldürerek tahta çıkmıştır. • Göktürk ve Uygurlarda bu vak‘alara rastlanılmamıştır.
Selçuklulardaise kardeş katli uygulamalarına oldukça sık rastlanılmıştır. • Tuğrul Bey; rey’ de vuku bulan savaşta esir aldığı kardeşi İbrahim Yınal’ı ve yeğenleri Ahmed ve Mehmed’i idam ettirdi. • Alp Arslan’ın oğlu Melik Şah tahta geçtiğinde amcası Kavurd Bey yeğenin hükümdarlığına karşı gelmişti. Bu nedenle Kavurd Bey yayın kirişiyle boğdurularak öldürülmüştür. • Sultan Mesut, taht mücadelesi için I. Kılıç Arslan’ın ise oğlu Şahin Şah’ın ilk önce gözlerine mil çekti. Kör olmadığı anlaşılınca saltanat mücadelesine girmesini önlemek için boğduruldu.
Anadolu Selçuklu da ise ; • II. Kılıç Arslan tahta çıktığında rakip gördüğü ortanca kardeşini öldürmüştür. • II. Gıyaseddin Keyhüsrev’ in , bir erkek çocuğu olunca , Sadeddin Köpek isminde devlet adamının da kışkırtmasıyla Salahattin Eyyubi hükümdarı, İzzettin Kılıç Arslan ile Rüddeddin Süleyman’ı boğdurtmuştur. • Sultan Mesut, III. Gıyaseddin Keyhüsrev’ i Erzincan’da öldürttü. • Anadolu beyliklerinde de yine kardeş katli vakalarına çokça rastlanmaktadır.
Osmanlı Devletindeki Kardeş Katli Uygulamaları
Osman Gazi’nin Amcası Dündar Bey’i Katli • Osmanlı tarihinde hanedan arasında rastlanan ilk kardeş katlidir. • Neşrî ‘de: Bilecik tekfurunun eğlencesi sırasında Dündar Bey’in Osman Bey’e elini öptürmek istemesi.. • Osman Bey’in bu durumu onur kırıcı bulması ve beyliğin başına geçince Dündar Bey’den intikam almak istemesi.. • Son dönem tarihi kaynaklarında ise Dündar Bey’in Osman Bey aleyhinde çalışması ve bilecik tekfuruyla anlaşıp Osman Bey’e suikast düzenlemesi.. • Bu suikastın Köse Mihal tarafından durumu Dündar Bey lehine çevirmesi ve bunda başarılı olduğu kaynaklarda geçmektedir • Hayrullah Efendi ise Dündar Bey’in Pişmanlığının fayda etmediğini ve hayatına son verildiğini anlatmaktadır.
I. Murad’ın, kardeşleri Halil ve İbrahim Beyleri Katli • Orhan Gazi’nin Süleyman Paşa, Murad , İbrahim, Halil , Sultan ve Kasım isimlerinde altı oğlu olmuştu. • Öldüğünde sadece İbrahim, Halil ve Murad hayattaydı. • I. Murad devlet işlerinde büyük nüfusu olan ahilerin yardımıyla tahta çıktı. • Halil ve İbrahim’in Murad’ın tahta çıkmasına yönelik isyanları sonucunda öldürüldüler. • İlk Osmanlı tarihçisi olarak olaya tanıklık eden Ahmedî olayı şöyle ifade etmektedir: • Oldılar yâğî ana kardeşleri/ kamunun yitdi elinde işleri/ Kılıcından oldılar cümle tebâh/ olmışîdi âna Hak lutfi-penâh.
I. Murad’ın, oğlu Savcı Bey’i Katli • Savcı Bey, I. Murad’ın en küçük oğludur. Büyük oğlu Beyazid ve Yakub Beydi. O dönemde şehzadeleri sancağı tayin ederek devlet işlerine alıştırma usulü yeni çıkmıştı. Lalanın görevi ise şehzadenin eğitimine ve öğretimine nezaret etmekti. • Şehzadelerinin bulunduğu yerde nüfuz sahibi olmaları ve askerlere sahip olmaları onların vaktinden önce tahta çıkmalarına sebep olmaktaydı. Savcı Bey bunlardan biriydi. • Bizans 1371 çirmen savaşında Osmanlı padişahına tâbi bir devlet haline gelerek vergi ve Osmanlının taraf olduğu savaşlarda kendi kuvvetleriyle katılmayı kabul etmişti. • Savcı Bey Bizans ve bazı fesatçıların kışkırtması ile kendi namına bir hutbe okutarak fiilen isyana başladı. Bazılarına göre kendi adına para bastırdığı rivayet edilir.
I. Murad bu isyanı ortadan kaldırmak için Bursa’ya hareket ederek bir sürek avı tertip etmişti. Savcı Bey ava katılmayıp ve savaş hazırlıkları başladı. Bu olay üzerine Kete ovasında ki ordu karşılaştı ve Savcı Bey’in ordusu dağıldı. İlk Osmanlı kaynakları Savcı Bey’in orada gözlerine mil çekildiği söylemekte ve idam konusunda sessiz kalmaktadırlar. • Başka bir kaynağa göre ise Savcı Bey’in bu isyanının sebebi babasından sonra tahta çıkacak olan kardeşlerinin kendisini öldüreceğinden korktuğu için annesi Hristiyan olduğu için Bizans’la bir olarak isyan etmiştir. Savcı Bey’in babasına karşı isyan eden ilk şehzade olarak belirtilmektedir. Böylece I. Murad oğlunu öldürmek zorunda kalan ilk padişahtır.
Yıldırım Beyazid ’in, Kardeşi Yakub Bey’i Katli • Osmanlı tarihinde rastladığımız gerçek anlamda ilk kardeş katli vakası, Beyazid’ in kardeşi Yakub’ u öldürmesidir. II. Murad’ın, Amcası (Düzme) Mustafa’yı Katli • Yıldırım Bayezid’in oğullarından şehzade Mustafa, Ankara Savaşından sonra ortadan kaybolmuştu. Sonradan Mustafa’nın, babası Bayezid ve kardeşi Musa ile birlikte Timur‘a esir düşmüştü. Şehzade Mustafa Timur’un ölümünden sonra serbest bırakıldı. • Şehzade ilk önce Karamanoğlu Beyliğine sığınmış sonrada Bizans ‘a sığınmıştı. Amacı kardeşi Mehmet Çelebiye karşı Bizans ‘ın desteğini almaktı. • Bizans bu durumu kullanarak Mustafa Çelebi'nin Osmanlı tahtında hissesi olabilmesi için imparator , Osmanlı’ya elçi göndermişti. Elçileri Mehmet Çelebi reddetmişti. I. Mehmed sağlında, Mustafa Çelebi’yi bertaraf etmeye çalıştı ama muvaffak olamadı.
Mustafa için düzmece denmesini nedeni: Aşıkpaşazade ‘‘ Selanik'te bir düzme vardı ‘Ben Beyazid Han’ın oğlu Mustafa’yım derdi’’ şeklinde Mustafa Çelebi’nin Yıldırım Beyazid ‘in oğlu olmadığını ifade eder. • Tâcü’t-Tevârîh ve Târîh-i Sâf’da düzme oğlu olmadığı ifade eder ve düzme kelimesini kullanır. • Feridun Bey ise şehzadeye yalancı sıfatını uygun görmüştür. Bütün bu müelliflerin Mustafa’nın Yıldırım Beyazid’ in oğlu olmadığını bilmemelerine imkan yoktur. Devlet ileri gelenlerinin Şehzade Mustafa’yı inkar etmekten başka çareleri bulunmadığı için ona Düzme adını vermişlerdir. • I. Mehmet ölüm döşeğinde iken iki husususun yerine getirilmesini istemişti. Birincisi Şehzade Murad’ın tahta getirilmesi ikincisi diğer oğullarının hayatta kalması için diğer oğullarının teslim edilmesiydi. Bu vasiyetin doğru olabileceğini söyleyen Uzunçarşılı kaynak olarak bize Françes ve Dukas’ ı göstermektedir.
Sultan Murad tahta çıkınca, Bizans İmparatoru Manuel bir elçi göndererek küçük kardeşlerinin Bizans’a tesliminin gerektiği yolundaki mesajını iletti. İsteği yerine getirilmezse şayet elinde ikinci bir padişahın bulunduğu, kısa zamanda kendisine rakip olacağını belirterek açık bir tehdit etti. • Sultan Murad cevaben şunları söyledi: ‘‘Müslüman çocuklarının kâfirler tarafından iaşe ve terbiye olunmaları münasip olmadığı gibi peygamberin dinî hükümlerine muhaliftir. ..İmparatorun bunlara vesayet etmesi kabul haricindedir.’’ bu cevap üzerine imparator, Mustafa’yı Gelibolu adasına çıkarttı. Mustafa Çelebi Rumeli'nde epeyce taraftar topladı ve hükümdarlığını ilan etti. II. Murad bu gaileyi bertaraf etmek için bir hayli uğraşmak zorunda kaldı. • Nihayet II. Murad’ın kuvvetleri Mustafa Çelebi’yi Edirne’ni kuzeyinde yer alan Kızılağaç Yenicesi’nde ele geçirildi. Edirne ‘ye getirildikten sonra normal bir kişi gibi meydanda asılmasını emretti.
II. Murad ‘ın Kardeşi Mustafa’yı Katli • Sultan Murad tahta geçtiğinde kardeşlerinin hayatlarına dokunmayarak kardeş katli âdetini devam ettirmemişti. Şehzade Mustafa’nın henüz on üç yaşında bir çocuk olduğu anlaşılmaktadır. Dolayısıyla çevresinin yani lalasının tesirinde kalması zor bir şey değildi. • İstanbul’u kuşatmadan kurtarmak isteyen Bizans, Şarabdar İlyas ismindeki lalayı çeşitli menfaatler vaadi ile elde ederek, şehzadeyi isyana teşvik ettiler. • Sultan Murad , tahta çıkışından itibaren kendisine karşı saltanat mücadelesi veren kardeşi Mustafa’yı bertaraf ettikten sonra diğer iki küçük kardeşi olan Mahmud ve Yusuf’unda gözlerine mil çekmişti.
Fatih Sultan Mehmed’ in Kardeşi Ahmed’ i Katli • II. Mehmet tahta ikinci kez çıktığında henüz süt emme çağındaki kardeşi Ahmed’i boğdurduğu bütün Osmanlı tarihi kaynaklarında geçmektedir. Aksine bu zamana kadar rastlanılmamıştır.
Fatih Sultan Mehmed’ in Şehzade Orhan’ Katli • Fatih’in, İstanbul’u fethi sırasında Orhan isimli bir şehzadeyi bulup idam ettirdiği bazı kaynaklarda anlatılmaktadır. • Orhan’ın kim olduğu hususu hakkında bilgi yoktur. Süleyman Çelebi’nin oğlu olduğu kuvvetli muhtemeldir. II. Beyazid’ in Kardeşi Cem Sultan’ın Oğlu Oğuz Han’ın Katli • Sultan Beyazid ‘ın hükümdarlığı sırasında Cem Sultan’ın oğlu Oğuz Han’ın hayatına dokunmamıştı. Fakat değişen hadiseler sonucu Cem Sultan’ın saltanata ortak olma iddiasında bulunması üzerine önce Cem taraftarı olduğunu düşündüğü Gedik Ahmed Paşa’yı sonra da Oğuz Han’ı öldürttü.
Yavuz Sultan Selim’in, Babası II. Bayezid'i Zehirlettiği • Sultan Bayezid Han’ın vezirleri şehzade Ahmed ’in padişah olmasını istiyorlardı. Şehzâde Ahmed, padişah olursa yine vezir olabileceklerini, azledilmeyeceklerini biliyorlardı. Padişah'ın meyli de, yaşının büyüklüğü sebebiyle şehzâde Ahmed’ e idi. Bu sırada Selim'in ziyaret maksadı ile Kırım’a gitmesi, aleyhindeki devlet adamlarını harekete geçirdi. Bunlar Selim'in saltanat için hazırlandığını ileri sürerek, üzerine Rumeli beylerbeyi Hasan Paşa’nın gönderilmesini sağladılar. Hasan Paşa muharebeye girmeyerek geri çekildi. Bunun üzerine Padişah'ın bizzat Selim'e karşı harekete geçmesi sağlandı. • Yavuz Sultan Selim’in işte böyle olağanüstü şartlar altında saltanatı elde etmişti. Bazı önemli kaynaklarda, dinlenmek üzere Dimetoka’ya doğru yola çıkan II. Beyazid’ in bu sefer esnasında Sultan Selim tarafında zehirletilerek hayatına son verildi.
Yavuz Sultan Selim’in Sekiz Yeğenini Katli • Yavuz Sultan Selim olağanüstü şartlar altında tahta oturduğu ülke hâlâ istikrara kavuşmuş değildi. Bir yanda şehzade Ahmed tahta geçememenin kızgınlığıyla çeşitli tertipler peşindeydi. • İşte böyle bir ortamda Sultan Selim, dedesi Fatih’in kanunnâmesini uygulayarak kardeş çocuklarının öldürülmesi emrini vermişti.
Yavuz Sultan Selim’in, Kardeşi Korkut’u Katli • Şehzade Ahmed ’in tahta çıkma ihtimalinin azalması üzerine, Selim’in Aleyhtarları bu kez de şehzade Korkut’u hükümdar yapmak için teşebbüse girmişlerdi. Yavuz Sultan Selim, tahta çıktığında kardeşi Şehzade Korkut’u öldürtmeyip, kendisine valilik vermişti. Bu arada merkezden eski padişaha mensup bazı vezirler ve askerler mektup yazarak kendisini padişah görmek istediklerini, bunun için şartların hazır olduğunu bildirdiler. Bu teklife müsbet cevap vermek, üstelik padişah olduğunda maaşlarını arttıracağını vadetmek talihsizliğinde bulunan Şehzade Korkut'un mektubu Yavuz Sultan Selim'in eline geçti. Aynı zamanda hukuk bilgisiyle meşhur olan şehzade, hadiseyi inkar edemedi ve bu onun sonu oldu.
Yavuz Sultan Selim ‘in Ahmed’i Katli Kanuni Sultan Süleyman’ın, Oğlu Mustafa ve Onu Oğlu Mustafa Ve Oğlu Mehmed’i Katli Kanuni Sultan Süleyman’ın Oğlu Beyazid ve Onun Beş Oğlunun Katli III. Murad’ın Beş Kardeşini Katli III. Mehmed ’in on dokuz Kardeşini Katli III. Mehmed ’in, Oğlu Mahmud ‘u Katli II. Osman’ın Kardeşi Mehmed’i Katli IV. Murad’ın Kardeşleri Bayezid, Süleyman ve Kasım’ı Katli III. Osman ‘ın, Amcazadesi Şehzade Mehmed’i Katli
Kardeş Katli Uygulamalarının İnfaz Şekli • Kardeş katli uygulamalarında , öldürülen hanedan mensubunun kanlarının akıtılmaması esastır. • Köprülü’nün bir çalışmasında konu olan bu husus Türk egemenlik anlayışıyla ilgilidir. Bilindiği üzere Türk geleneğinde egemenlik ilâhî kaynaklıdır. Egemenliğin sahibi olan hanedan ailesi kutsaldır. • Doğu toplumlarında rastlanan kan tabusu, kutsallık atfedilen canlıların kanlarının akıtılmamasına dayanmaktadır. • Eski Türk geleneğindeki hâkimiyetin ilâhî kaynaklı olması İslamiyet'in kabulünden sonra kader inancıyla karışarak varlığını sürdürmüştü. • Osmanlı hanedanı mensuplarının özelikle yay kirişi kullanılarak boğdurulmasının sebebi budur.
Selçuklu devletinde de hanedan üyesi boğdurularak öldürüldü. Tuğrul Bey, kardeşi İbrahim Yınal ve yeğenleri Ahmed ile Mehmed’i hanedan mensup oldukları ve sebeple kanlarının akıtılmaması için yay kirişiyle boğdurularak idam edilirdi. • Bazı kardeş katli uygulamalarında değişik idam biçimlerde olmuştur: II. Murad, amcası Düzme Mustafa’yı halkın ortasında asarak öldürmüştür. II. Murad bu şekilde düzmece bir hanedan üyesi olduğunu göstermek istemiştir. • Orhan kafası kesilmek suretiyle öldürülmüştür. Yavuz Sultan Selim kardeşi Şehzade Ahmed ’in oğlu Kasım önce boğdurulmuş sonra başı kesilerek padişaha yollanmıştır. Doğar doğmaz bertaraf edilmeleri gereken bebeklerin de göbek bağları düğümlenmek suretiyle öldürüldükleri belirtilmektedir.
Kardeş Katlinden Sonrası • Kafes, Osmanlı imparatorluğuharemi içinde tahta çıkması muhtemel şehzadelerin muhafızlar tarafından sürekli olarak ev hapsinde tutuldukları yerdir. • İmparatorluğun ilk dönemlerinde Fatih Kanunnamesinde belirtildiği gibi saltanatın varlığının sürdürülebilmesi için kardeş katli onaylanmıştır. Yeni tahta geçen sultanın kendisine ileride rakip olabilecek kardeşlerini bir arada öldürmesi sık yaşanmıştır. Ancak bu uygulamalar nedeniyle tahtın varisleri azalmış ve Osmanlı soyunun tükenmesi tehlikesi ortaya çıkmıştır. Olası varislerin kafeste ev hapsinde tutulması sistemi hanedanın sürmesinin güvencesi olmuştur. Ancak bu kez de tahta geçen yeni hükümdarların halktan kopuk ve devlet yönetiminden habersiz olması sorunları baş göstermiştir.
Topkapı sarayındaki Çifte Kasırlar veya Veliaht Dairesi olarak bilinen yapı şehzadeler için kafes olarak kullanılmıştır
Sonuç • Eski Türk kamu hukukunun temel kavramlarından biri olan kut kavramının Osmanlılarda yaşanan kardeş katli hâdiseleriyle yakın bir irtibatı bulunmaktadır. Osmanlılar bu kavramı seleflerinden tevarüs etmiş ve saltanata geçme hakkını Allah’ın takdirine bağlı olarak Osmanlı hanedanın bütün erkek üyelerine ait olduğunu kabul etmişlerdir. Osmanlılar diğer taraftan üç yüz senelik Selçukluların dağılmasına yol açan taht kavgalarının yaşanmaması için kardeş katli uygulanmasına başvurmuşlardır. Bu noktada Bizans ve İran’da görülen kardeş katli uygulamalarının da Osmanlıları etkilediği belirtilmeli ancak Selçuklu tesirinin altı bir yere çizilmelidir. • Normal şartlar altında kardeş katli’ni ilk uygulayan padişah Fatih Sultan Mehmed’le birlikte hakimiyetin bölünmezliği ilkesi benimsenmiş ve devleti ön plana alan bir anlayışla taht adayı olsun olmasın bir gün tahta çıkabilecek olan kardeş , yeğen ve torunları yok etme yönüne yani izalesi cihetine gidildi. İslam hukukunca kendilerinden ölüm saldırısı gerektiren bir fiil saldırı olmayan kişilerin hayatlarına son verilmesi uygun değildir.
Kardeş katlini esas itibariyle İslam hukuku ana dairesi içerisinde yer alan ancak bir kısmı bu dairenin dışına taşmış bulunan ikinci daire olarak tasvir ettiğimiz örfî hukukla temellendirmekteyiz. Kanaatimize göre kardeş katli uygulaması, örfi hukuk ve İslam hukuku dairelerinin çakıştığı alanın dışındadır. • Kardeş katli uygulamasının bir sonucu olarak kan bağına dayalı bir asiller aristokrasisi meydana gelmemiştir. Osmanlı soy ağacı incelendiğinde padişahlığın kural olarak alt soy intikal ettiği, padişah ve onun torunundan ayrı olarak bir hanedan ailesinin kökleşemediği görülür. • Kardeş katli uygulanması günümüz anlayışı ve insani kurallara aykırı olmakla birlikte her tarihsel olay gibi çağının şartlarına göre değerlendirilmektedir.
Kardeş katli ile ilgili son tahlilde ülke istikrarına hizmet ettiği ya da en azından, suiistimaller hariç tutulursa, bu endişe ile uygulandığı söylenebilir. Avnî, Selimî ve Muhibbî mahlaslarıyla bilinen Fatih, Yavuz ve Kanuni gibi şair padişahların, devletinin bir miras gibi taksim edilip dağıtılmaması için Kardeş Katlinden daha etkili bir usul geliştiremedikleri ve bu sebeple istemedikleri halde bu yola başvurdukları ifade edilebilir.
Kaynakça : • Ekrem Buğra EKİNCİ. OSMANLI HUKUKUNDA KARDEŞ KATLİ MESELESİ, MAKALESİ • Dr. Mehmet AKMAN, OSMANLI DEVLETİNDE KARDEŞ KATLİ, Eren yay., İstanbul 1997.