490 likes | 931 Views
ANLAMINA GÖRE CÜMLELER. Olumlu Cümle. Olumsuz Cümle. Soru Cümlesi. Ünlem Cümlesi. Şart Cümlesi. Emir Cümlesi. Olumlu Cümle. Yargının gerçekleştiğini anlatan cümleye. olumlu cümle denir. ÖRNEKLER. Gece, köyün genç ve ihtiyar kadınları hep. toplandık.Alevlerin etrafında halka olduk.
E N D
ANLAMINA GÖRE CÜMLELER Olumlu Cümle Olumsuz Cümle Soru Cümlesi Ünlem Cümlesi Şart Cümlesi Emir Cümlesi
Olumlu Cümle Yargının gerçekleştiğini anlatan cümleye olumlu cümle denir.
ÖRNEKLER Gece, köyün genç ve ihtiyar kadınları hep toplandık.Alevlerin etrafında halka olduk ve konuştuk.Savaş hikayeleri onları çok ilgilendiriyor.(DÇK)
ÖRNEKLER Yengem, piyanonun üstünden rast gele bir şey alarak dışarı çıktı.Bu aldığı şeyi sofada elinden atarak parçalaması bile mümkündü.O kadar sinirli bir yürüyüşü vardı.(DHK)
UYARI: Yapı bakımından olumsuz görünen bazı cümleler, anlamca olumludur.Yükleminde olumsuzluk unsuru taşıyan bir cümle ’’değil’’ edatı ile birleşince, olumlu bir anlam kazanır.İki olumsuz unsur, cümlenin anlamını olumlu yapar.
ÖRNEKLER Kabilelerden çoğunda ateş yakmak, kumaş boyamak,çamur pişirmek, taştan silah yapmak ve avcılık bilinmiyor değildi.(GG) Falakadan korkmayan, titremeyen yoktur.(SH)
UYARI: ’’-den başka’’ kalıbı, ’’değil’’ edatı ile birlikte, cümleyi olumlu yapar. ÖRNEK: Bir güllesiyle kaleyi yıkacak olan bu korkunç top, siyaha boyanmış kocaman bir kütükten başka bir şey değildi.(SH)
UYARI: Yapı bakımından olumsuz olan bazı cümleler, soru yoluyla olumlu bir anlam kazanırlar. ÖRNEK: Söylediklerinizi anlamaz olur muyum ? Vatan al bayrağın dalgalandığı yer değil midir ?(SH)
UYARI: ’-den başka’’ kalıbı, bir soru kelimesi ile birlikte, cümleyi olumlu yapar. ÖRNEK: Manasız çocukluk, tatsız gençlik, olgunluk çağına hazırlanmaktan başka nedir ?(BG)
OLUMSUZ CÜMLE Yargının gerçekleşmediğini anlatan cümlelere olumsuz cümleler denir.
ÖRNEKLER Sanat eserleri, tabiattan kopya edilmiş değildir.(BG) Salih’i artık çarşıda gören yoktu.(KA) Yok bizi arayan soran kimsemiz.(S) Söylediğin türküler, bizim türkümüz değil.(D)
ÖRNEKLER Paris’in havasına giren adam, mektup yazmak için artık vakit bulamaz, böyle şeylerle meşgul olmayı hiç düşünemez.(BG)
UYARI: ’’ne...ne...’’ bağlama edatı da cümlenin anlamını olumsuz yapar. ÖRNEK: Ne şair yaş döker, ne aşık ağlar.(HD) Ne bir vefa gördüm, ne fayda buldum.(AV)
UYARI: Yapı bakımından olumlu olan bazı cümleler anlamca olumsuzdur.Soru eki olumlu bir cümleye olumsuz bir anlam kazandırabilir. ÖRNEK: Ben bu sözü söyler miyim?(söylemem) Benim bu kadar eşyayı almaya param mı yeter?(yetmez)
SORU CÜMLELERİ Soru yoluyla bilgi almayı amaçlayan cümlelere soru cümlesi denir.Soru sıfatları, soru zamirleri, soru zarfları, soru edatları ve soru eki –mı / -mi, bir cümleye soru anlamı kazandıran unsurlardır.
ÖRNEKLER Hangi dilden konuşacaktı?(SÜ) Niçin Bursa’yı bu kadar çok seviyoruz?(YG) Dağlar mı yassılaştı, ovala mı delindi?(KGK) Neden coşkun suların sesi gittikçe dindi?(DHK)
UYARI: Soru –mı / -mi, yalnız yüklemin değil, diğer unsurların da sorusunu hazırlar. ÖRNEK: Yalın ayaklarınla koştun mu tarla tarla?(D) Evimi zorla mı sattıracaksın?(ÇE)
ÖRNEKLER Acaba bu sudan kaplanlar mı içti?(GG) Acaba yanlış mı aklımda kaldı.(SH) Biz mi ona yanlış gelmiştik?(YG)
ÜNLEM CÜMLESİ Aşırı heyecan, korku, şaşma, öfke, usanç, hayranlık ,acıma vb. duyguları ifade eden cümlelerdir.Ünlem cümleleri asıl ünlemlerle veya ünlem özelliği kazanmış sözcüklerle kurulur.
ÖRNEKLER Ah gençlik ah! Çabuk dışarıya çıkın! Arkadaş, yurduma alçakları uğratma sakın! Ey Türk gençliği! Hey yeter artık yeter be!
UYARI: Parantez içinde; alay, yargı, küçümseme, güvensizlik anlamında kullanılır. ÖRNEK: Dürüstlüğü (!) sayesinde şirket bu duruma geldi.
ŞART CÜMLESİ Cümlede birden fazla yargı vardır.Bir işin gerçekleşmesi veya gerçekleşmemesi, oluşması veya oluşmaması başka bir işin gerçekleşmesine veya oluşmasına bağlıdır.
ÖRNEKLER Yağmur yağarsa ürün bol olur. Bilet bulabilirsek maça gidebiliriz. Düzenli çalışmazsan başarılı olamazsın. Zamanımız olursa kitap okuyabiliriz.
ÖRNEKLER Paramız olursa yiyecek alabiliriz. Arabamız olursa kullanabiliriz. Kalemimiz olursa yazı yazabiliriz.
EMİR CÜMLESİ Bir işin yapılmasını veya yapılmamasını bildiren cümlelerdir.
ÖRNEKLER Lütfen çimenlere basmayınız. Sınav başlamadan önce kitapçıklarınızı açmayınız. Kimseye kötülük etme, herkesle iyi geçin. Lütfen makineleri kurcalamayınız.
ÖRNEKLER Çabuk bana koşup bir bardak su getir bakayım. Hemen derslerinize çalışmaya başlayın. Hemen şu kapıyı örtüp odadan çık.
FIKRA Fıkra ikiye ayrılır. Bunlardanbiri de gülmece nitelikli olanıdır. Kişileri güldürmek amacıyla yazılır.
Temel ve Cin Bir Fransız bir İngiliz ve bir de Temel bir gemi kazasından sonra ıssız bir adaya çıkarlar. İngiliz kumsalda bir lamba bulur. Fransız bunun Alaaddin'in lambası olabileceğini söyler ve lambayı ovuşturur. Gerçektende lambadan bir cin çıkar. "Ne dilerseniz dileyin benden" der. İngiliz "Ben ailemin yanına İngiltere’ye gitmek istiyorum" der. Cin isteği yerine getirir. Sıra Fransız’a gelir. Oda ailesinin yanına Fransa’ya gitmek ister. Onun isteği de yerine gelir. Sıra Temeldedir. Temel biraz düşünür. Cin çabuk olmasını söyler. Temel etrafına bakar ve cine dileğini söyler. "Arkadaşlarımda gitti ben bu ıssız adada yalnız kaldım onun için arkadaşlarımı geri getirmeni istiyorum" der.
FIKRA ( KÖŞE YAZISI) Gazete ve dergilerde yayımlanan güncel,siyasal,toplumsal sorunları ele alan yazılardır.Gülmece nitelikli fıkralar da olmakla birlikte yazılı kompozisyon türü olarak fıkra,düşünsel ağırlıklı kısa yazılardır. Fıkralarda siyasal ve toplumsal olaylar ele alınırken belgelere,kanıtlara,aşırı ayrıntılara yer verilmez.Makaleler gibi iddialı ve ispatlayıcı yönü ağırlıklı değildir.Fıkra yazarı,geniş kitlelere seslendiği için dili kolay anlaşılır bir dil olmalıdır.Her konuda fıkra yazılabilir.
Kızlar "Kızlar İmam Hatip olamadığı halde İmam Hatiplerde ve İlahiyatlarda ne işleri var?" Bu soru, İmam Hatip olayına negatif bakanların,etkinliğinden emin olarak kullandıkları bir malzemeden yola çıkıyor. Ne var ki gördüğü boyut, at gözlüğü takmış olanlardan daha geniş değil. Bir kere, din hizmeti, sadece imam veya hatiplikten ibaret değil. Belki Türkiye'de pek çok sorun, din alanına sadece imam veya hatiplikpenceresinden bakmaktan kaynaklanıyor. İmam Hatiplerin ilk açıldığı zamanlarda Cihad Baban "memlekette ölü yıkayacak din adamı kalmadı" diye bir yazı yazmış ve Ankara, dinadamı ihtiyacını o zaman idrak etmiş. Şimdikiler "ölü yıkayıcı din adamı" statüsünden "imam ve hatip" liğe açılım yaparak gene de insaflı sayılırlar! Değil mi ama, ölü yıkamak için bu kadar da kadro ve dolayısıyla kontenjan gerekmiyordu
"Kızlar ne olacak?" a gelelim. Bir kere Türkiye nüfusunun yarıdan fazlası kadın olduğuna göre ve kadınların da din ile irtibatları bulunduğuna göre onlara yönelik bir "din eğiticisi" ihtiyacı neden söz konusu olmasın? Nitekim şu anda müftülükler, değişik camilerde yetişkin bayanlara yönelik Kur'an eğitimi kursları düzenliyor ve bunlar için "İlahiyat mezunu" genç kızları istihdam ediyor. Ama "İmam Hatipli kızlar" konusu da, genel anlamda tıpkı İmam Hatipli erkek çocuklar gibi "din görevlisi" çerçevesinden çok öte bir mahiyet arzediyor.
Bunu anlamak, aslında bir bakıma "Türkiye gerçeği"ni anlamak demek. Ya da tersinden bakarsak, "Türkiye gerçeği"ni anlayabilenlerin kolay anlayabileceği bir olay "İmam Hatipli kızlar" olayı... Buna dair bir cümle daha kurulabilir: "Türkiye gerçeği"ni anlamak yerine, kendi gerçekliklerini Türkiye'ye dayatmak isteyenler ne İmam Hatip olgusunu anlayabilir ne de İmam Hatip'te kız öğrenci olgusunu...
Ayşe Özgün, halkla yakın temas içinde bir tv programcısı. Aynı zamanda Vatan gazetesinde yazı yazıyor. "Kızlardan imam ve hatip olmadığına göre aileler neden gönderir kızlarını İmam Hatip'lere?" sorusunu, tanınmış bazı kişilere sormuş ve aldığı cevapları sütununda yayınlamış. (15 ekim 2003) Söz konusu kişilerin kızları İHL'de değil. Belki İHL konusuna mesafieli durdukları bile tahminolunabilir. Ama kullandıkları kelimeler tartışılabilir olsa bile verdikleri cevaplar ilginç. Demet Akbağ'ın yanıtı: 1- "Çocuğum bir an evvel orucunu tutsun, namazını kılsın, başını örtsün" diye emrediyorsa,
3- Anne ve baba da aynı okuldan mezunlarsa, çocuklarını imam hatiplere göndermekteler. Can Ataklı'nın yanıtı: Belli kesimler, normal okullarda kızlarının rahatsız olacağından ve namuslarına halel geleceğinden endişeleniyorlar. İmam hatip okulları dışındaki okulların pislik olduğuna inanıyorlar. Zil çalıp dar kapıdan tüm çocuklar bir anda geçmeye çalışınca, kızlarının bedenlerinin elleneceğinden korkuyorlar. İmam hatipte böyle durumlar yaşanmaz diye düşünüyorlar. Bu anne babaların sosyal kaygıları var. Ahlâk ve namus anlayışı sonucu kızımı kimse ellemesin, çocuklarımız da televole kültürüne kaymasınlar diye imam hatip okullarına gönderiyorlar.
Hakan Aygün'ün yanıtı: Erkeklerden uzak dursunlar, kimse sataşamasın, sağda solda görüp cinselliğini yaşayamasın. Evden uzaklaşsa bile namuslu olsun, aileye güven veren bir okula devam etsin. Oya Başar'ın yanıtı: 1- Aile yapısına ve görüşlerine uygun olarak siyasal amaçlarla gönderiliyorlar, 2- Kız çocuğunun korunması gerektiğine inanıyorlar, 3- Maddi açıdan zorluk yaşayan aileler, çocuklarını bu okullara göndererek parasal destek almış oluyorlar. Çocuklarını okutmak için gerekli maddi yük üzerlerinden kalkıyor ve çocuk da bir lise mezunu olabiliyor.
Prof. Dr. Nur Vergin'in yanıtı: Türkiye'de kırsal kesimde birçok aile kızlarının okumasını bile istemiyor. Okumanın kızları bozduğunu düşünüyor. Taassup ön planda. İmam hatipler din yoğunluklu olup namus, örf ve âdetlere halel getirmiyor. Bence bu konu siyasi yönden ziyade bir zihniyet meselesidir. Uzun vadede siyasi sorunlara yol açsa bile genel kitle bundan muaftır. Ülkemizde bu konuda hiçbir kapsamlı araştırma da yapılmadı. Bütün bu insanlar "Aile" diyorlar, "belli kesimler" diyorlar, "kırsal kesim" diyorlar... Yani bir toplumsal gerçekliğin altını çiziyorlar.
Tercih şu: Ya bu toplum gerçeğini kabul edip, onların taleplerinin de önemli olduğunudüşüneceksiniz, ki, demokrasi bunu gerektirir, ya da "Her şeyi bizbiliriz ve biz yukardan aşağı toplumun dinini, kültürünü,ahlakını, siyasi yargılarını dizayn etme hakkına sahibiz" deyip, dayatmaya yönelirsiniz. Türkiye gerçek demokrasiye geçip geçememe sancısını yaşıyor ve İHL'ler de burada cidditercih noktalarından birini oluşturuyor.
Türkiye'de birileri, insanların çocuklarına isim koyma hakkının bile yukardan aşağı tanzim edilebileceği zihniyetinden geliyor ve bundan kurtulamadığı için, insanların çocuklarına hangi eğitimi vereceğini "devlet baba"nın re'sen tayin etmesini öngörüyor. Türkiye İHL'lerle birlikte pek çok şeyi tartışacak. Onun için tepeden inmecilerin işi zor. YAZAR: Ahmet TAŞGETİREN
SORULAR 1-Aşağıdaki cümlelerden hangisi şart cümlesidir? • Çalışmalısın ki başarasın. • Bu dersi çok sevdiğim için çalışıyorum. • Bireyleri çalışmayan ulus geri kalır. • Onu görmek isterseniz bekleyin. CEVAP: C
2-Aşağıdaki cümlelerin hangisi anlamca olumsuzdur? • Öğrencilerin başarısında ailenin etkisi yok değil. • Okumanın bu kadar önemli olduğunu anlamış değil. • Etrafında olup bitenlerden sıkıntı duymuyor değil. • Bütün bunların neye mal olduğunu bilmiyor değil. CEVAP: B
3-Aşağıdakilerden hangisi biçimce olumsuz anlamca olumludur? • Bu işler bize göre değil. • Yıllardır ne arayanım var ne soranım. • Bu konuyu seninle tartışacak değilim. • Ben de konuyu anlamıyor değilim. CEVAP: D
4-Aşağıdakilerden hangisi soru cümlesi değildir? • Sınav sorularını gözden geçirdin mi? • Evden çıkmadan önce musluğu kapattın mı? • Dördüncü soruyu mu çözemedin? • Onu arasam mı aramasam mı diye düşünüyorum. CEVAP: D
5-Aşağıdakilerden hangisinde yüklem olumsuz olduğu halde cümlenin anlamı olumludur? • Bugün hava soğuk değil. • Bu öğrenciler sanıldığı kadar başarısız değil. • Geç kalacağını söylesen olmaz mıydı? • Ne zaman döneceğini söylemedi mi? CEVAP: B
6-Aşağıdaki cümlelerin hangisinde koşul anlamı vardır? • Yaz gelse de köye gitsek. • Şu soruları da çözüp çıksam diye düşünüyorum. • Cihanın yurdu her çiğnense, çiğnenmez senin yurdun. • Tahtada ne görüyorsanız onları defterlerinize geçiriniz. CEVAP: A
7-’’Gelirsen parka gideriz.’’cümlesi anlamına göre nasıl cümledir? • Soru cümlesi • Şart cümlesi • Olumsuz cümle • Ünlem cümlesi CEVAP: B
8-Aşağıdakilerden hangisi ünlem cümlesidir? • Sabah erken geliniz. • Öğretmenimiz hasta mı olmuş • Yetişin, hırsız var • Bu akşam geliyorum. CEVAP: C