550 likes | 1.17k Views
ÇOCUKLARDA GÖRÜLEN UYUM VE DAVRANIŞ BOZUKLUKLARI. Fikriye MECİT Rehber Öğretmen.
E N D
ÇOCUKLARDA GÖRÜLEN UYUM VE DAVRANIŞ BOZUKLUKLARI Fikriye MECİT Rehber Öğretmen
Gelişim basamaklarında çocukların karşılaştığı sorunlar çok çeşitlidir. Bunların bir çoğu döneme özgü olan, anne babanın desteğiyle çözümlenebilir sorunlardır. Eğer çocuk karşılaştığı sorunlar karşısında uygun baş etme yolları bulamaz ve anne babadan da yeterli destek göremezse çocuğun içinde bulunduğu sorun, çözümlenebilecekken daha da karmaşıklaşır.
Çocuğun engellerle karşılaşıp onları aşarak yeni duruma uyma çabası kişilik gelişimini ve ruhsal gücünü arttırır. Sorunların aşılamadığı durumlarda ortaya çıkan duruma ise uyum ve davranışbozuklukları deriz
ÖRNEĞİN; 2-3 yaşlarında çözümlenmesi gereken tuvalet eğitimi başarılmaz, kendi başına yeme alışkanlığı verilmezse, bu sorunlar sonraki dönemlere aktarılır ve yeni dönem sorunlarıyla katlanarak büyür. Oyun çağında (3-6) oyuna doymamış ya da arkadaşlık ilişkileri kuramamış bir çocuk, okul çağında toplu oyunlara katılamaz, yaşıtlarıyla kaynaşamaz.
Uyum Ve Davranış Sorunları İstenmeyen davranışların çocuğun gelişim döneminin getirdiği bir davranış sorunu mu yoksa gerçekten bir davranış problemi mi olduğunu doğru yanıtlayabilmek için bu davranışları dikkatli bir şekilde değerlendirmek gerekir.
Bunun içinde dikkate alınması gereken bazı kriterler vardır: 1)ÇOCUĞUN GELİŞİM DÖNEMİ: Davranış belli bir gelişim döneminde görülen, geçici bir durum olabilir. Örn: 4-5 yaşına kadar olan alt ıslatmalar 2-3 yaşlarında ortaya çıkan uyku bozuklukları, kısa süren konuşma düzensizlikleri kaygı duyulmasını gerektirmez.
2) BELİRTİNİN SIKLIĞI: Çocuğun yaptığı davranışın ne kadar sıklıkta yapıldığı önemlidir. Ara sıra söz dinlememe, yaramazlık yapma, evde huysuz ve hırçın ama dışarıda uyumlu olan çocukların davranışları olağandır. Her söylenene zıt davranışlar gösteren, okulda ve çevrede sürüp giden davranışlar ruhsal açıdan incelenmelidir.
3) DAVRANIŞIN ŞİDDETİ: Davranışın yoğunluğu hat safhalara geldiğinde sorun sinyali verir. Örn;çocuk mikrop korkusundan sürekli ellerini yıkıyorsa, üstünün tozlanmasından huylanıp giysi değiştiriyorsa titizliği sorun boyutlarına ulaşmış demektir. 4) BİR DAVRANIŞIN BAŞKA HANGİ DAVRANIŞLARA EŞLİK ETTİĞİ: Örn: Sadece gece altını ıslatmak yeterli değildir bunun yanında kekemelik, korku, kaygı gibi durumlarda söz konusu ise uyumsuzluk olarak söylenebilir.
5) DAVRANIŞIN SÜREKLİLİĞİ: Süreklilik gösteren davranışlarla, bir müddet olup kaybolan davranışlar aynı düzeyde tutulamaz. Örn: kardeş kıskançlığı nedeniyle hırçın ve huysuz olan çocuk davranışı, normal problem davranış olarak nitelendirilebilir. Ancak sorunların sürmesi uyumsuzluk olarak saptanabilir.
Çocukların hepsi ruhsal sorunlarını dışa vurmaz. Dıştan belirti göstermeyen, içten bir çok sorun yaşayan çocuklar vardır. Ancak çocuğun her zaman uyumlu ve dengeli davranması beklenemez. Yaşadığı sorunlarla kendisinin başa çıkmaya çalışması ve yorulması sonucu belirtiler ortaya çıkar.
GENEL OLARAK DAVRANIŞ BOZUKLUKLARININ NEDENLERİ 1-DİKKAT ÇEKMEK 2-YETERSİZLİK GÖSTERİSİ 3-İNTİKAM 4-GÜÇ GÖSTERİLERİ
1-DİKKAT ÇEKMEK: Çocuklar; önce olumlu bir biçimde dikkat çekmeyi dener. Bunu başaramaz ise uygun olmayan yollara başvurur. Bu şekilde dikkat çekmeyi başarırsa davranışını sürdürür. Dikkat çekerek varlığını ortaya koymaya çalışır. Çocuğa gerekli sevgi ve ilgi gösterilmediğinde ya da yeterli zaman ayrılmadığında dikkat çekmek için davranış bozukluklarına yönelir.
NE YAPMALIYIZ? • Dikkatini olumlu yollardan da çekebileceğini anlatmalıyız. • Olumlu davranışları üzerinde durmalı, olumlu çabalarını fark ettiğimizi hissettirmeliyiz. • Sadece talep edildiğinde ilgi göstermek yanlış olur. • Olumlu yönlerini teşvik edip pekiştirerek olumsuz davranışları zamanla ortadan kaldırabiliriz.
2- YETERSİZLİK GÖSTERİLERİ Yetersizlik ve becerisizlik sergileyen çocuklar kendilerini çaresiz ve umutsuz hissederler. Özgüvenini yitirmiş bu çocuklar kendisinden istenen yüksek beklentilere ulaşmaya çalışsa da başaramayınca pes etmiş çocuklardır. Anne-baba kendini çaresiz hissedip, vazgeçmeye ya da tümüyle teslim olmaya kalktığında ise bunun tam da çocuğun istediği bir şey olduğunu bilmelidir.
NE YAPMALIYIZ? • Eleştiriyi bir yana bırakıp çocuğun iyi yanlarına dikkati yoğunlaştırmak gerekir. • Çocuğun özgüvenini arttırıcı yönde yaklaşmak, çocuğun başarısından çok çabalarına odaklanarak, çabalarını fark ettiğinizi belirtmek gerekir. • Ona geçmiş başarılarını hatırlatın, başarması için onu yüreklendirin.
Kesinlikle başkalarının başarıları ile onunkini kıyaslamayın. Kendisini kendisi ile kıyaslayarak kaydettiği ilerlemeleri ona fark ettirin. • Düzelme belirtileri ne kadar az olursa olsun çocuk yüreklendirilmelidir.
3-İNTİKAM İSTEĞİ • İntikam peşindeki çocuk kendisinin sevilmediğini düşünür. İncinmiş hisseder ve karşıdakini de aynı şekilde incitmek ister. Çocuklar bunu bilinçli ya da bilinçsiz yapabilir. • Başkalarının canını acıttığında önem kazandığını sanır. • Sizin ona değer vermediğinize inanır. Size karşı olan güven duygusunu yitirmiş olabilir. • İntikam çabaları pasif de olabilir. Küsme davranışı gösterebilir.
NE YAPMALIYIZ? • Çocuklarının intikam duygularının onların umutsuzluklarından kaynaklandığını bilmelisiniz • Öncelikle onunla güvene dayalı bir ilişki kurmalısınız. • Onu sevdiğinizi, sizin için değerli olduğunu bilmelidir. • Yardım edebilmenin ilk şartı, anne-babanın misilleme duygusundan vazgeçmesidir. Misilleme ve ceza olumsuz davranışını pekiştirecektir.
4-GÜÇ GÖSTERİLERİ • Baş edilmesi zor çocuklardır. Sınırlarınızı zorlar. Bir şey yapmasını istediğinizde ya karşı çıkar ya da kendi bildiği gibi davranır. • Çocuk karşı çıktığı zaman anne-baba kızar ve öfkelenir, çocuk istenmeyen davranışı sürdürür ya da geçici olarak susar. Ama daha sonra yeniden başlar, hem de daha şiddetle…
NE YAPMALIYIZ? • Şiddete, otoriteye,baskıya dayalı aile tutumu ile yetişen çocuklarda daha sık görülür. • Çocuğun güç edinme isteğine, güç taktikleriyle karşı koymak onun bu duygularını daha da güçlendirir. • Bu gücü sadece size karşı değil arkadaşlarına karşı da uygulamaya çalışacaktır. • Çocuk ile işbirliği içinde yapılabilecek etkinlikler planlanmalı.
Güce güç ile cevap vermek çocuğa gücün etkili bir yöntem olduğunu öğretmekten ve olumsuz davranışını pekiştirmekten başka bir işe yaramaz. • Eğer çocuk anne – babasını yenemeyeceğini kavrarsa bu kez üçüncü amaca, intikam almaya yönelir. • Yapılabilecek işler için onun yardımına ihtiyaç duyduğunuzu belirterek bazı paylaşımlarda bulunmalısınız.
ÇOCUKLARDA SIK GÖRÜLEN UYUM VE DAVRANIŞ BOZUKLUKLARI 1)Davranış Bozuklukları: Çocuğun ruhsal ve bedensel etkenlere bağlı olarak iç çatışmalarını davranışın aktarması sonucu ortaya çıkar. İnatçılık Yalan söyleme Çalma Saldırganlık Sinirlilik, geçimsizlik, kavgacılık
2) Duygusal bozukluklar:Çocuğun çevresinden çok kendisini tedirgin eden ruhsal belirtilerdir. • Korkular • Aşır Kaygı • Ayrılık kaygısı ve Okul fobisi • Obsesiflik (kuruntu ve saplantılı düşünceler) • Tikler • Uyku bozuklukları • Beslenme sorunları • Kekemelik
3. Alışkanlık bozuklukları :Alışkanlıkların düzensizliği ile ilgilidir. • Parmak emme • Tırnak yeme • Altını ıslatma • Dışkı kaçırma
İNATÇILIK İ N A T Ç I L I K
İNATÇILIK İnatçı çocuk saldırganlığını pasif direniş yoluyla açığa vurur. Anne-babaların en çok dile getirdikleri problemlerden biridir inatçılık. Çünkü her yaş döneminde görülür. 2-3 yaşlarında ilk görülmeye başlar. Varlıklarını ve bağımsızlıklarını kabul ettirmeye başlamaları yanı sıra keşfetme merakları bu inatlaşmaları tetikler. Çocuklar sadece anne-babalarıyla değil çevresindeki diğer insanlarla da inatlaşmaya girer.
İNATÇILIĞIN NEDENLERİ Anne ve babanın çocuğa karşı tutumlarının tutarlı olmaması, Örneğin; Annenin “evet” dediği bir konuda babanın “hayır” demesi Çocuğun ilgi ve ihtiyaçlarının zamanında karşılanmaması, Çocuğa ihtiyacı olan bağımsızlık duygusunun verilmemesi, İnatçı olan bir çocuğun inatçılık davranışını pekiştirebilecek ve devamını sağlayacak her türlü tutum ve davranışlardan kaçının
SALDIRGANLIK Morrison ve Smith, çocuk psikiyatrisindeki acil durumları, “Çevresindeki belli başlı erişkinlerin de, çocuğa anksiyetesini dizginlemede yardımcı olamadıkları, onun için ego desteği ve kontrolü sağlayamadıkları durumlar” olarak tanımlamışlardır.
Saldırganlık insanda var olan bir dürtüdür. Var olan bu dürtü yok olmaz veya tümüyle bastırılmaz ancak biçim değiştirir. Saldırganlığın sözel, fiziksel, pasif ve aktif olmak üzere çeşitleri vardır. • 1-4 yaşları arasında fiziksel saldırganlık daha çok görülürken, 4-5 yaşlarında ise sözel saldırganlık ifadeleri artar. Orta çocukluk döneminde çocukların saldırganlığı daha amaçsaldır.
SALDIRGANLIĞIN NEDENLERI Televizyonun ve kitle iletişim araçlarının olumsuz etkisi Olumsuz anne-baba tutumları Aile içi şiddet Beyin zarı iltihabı, beyin zedelenmesi gibi fizyolojik sorunlar
AİLEYE ÖNERİLER Çocuğa saldırganlık modeli olmayın. Saldırgan davranışlara tolerans göstermeyin. Saldırgan davranışları kesinlikle dayakla cezalandırmayın. Başkaldırma yerine uysal davranmanın kendi yararına sonuçlandığını gördüğünde saldırganlık davranışı azalır
Çocuk gergin ve sinirliyken onunla tartışmayın, sakinleşmesini bekleyin, daha sonra davranışı ile ilgili konuşun. Çocuğa sosyal olgunluğuna uygun çeşitli sorumluluklar verin, başarma duygusunu yaşamasını sağlayın.
Çocuk saldırgan davranışları ile isteklerini elde edemeyeceğini, görmeli ve yaşamalıdır. Olumlu davranışı görüp pekiştirin, olumsuz davranışı görmezlikten gelin. Her yaş ve dönemde çocuğun temel ihtiyaçları zamanında yerine getirin. Çocuğun dışarıda oynamasına izin verin. Bu çocuğun gerilimini azaltır ve enerjisini boşaltır Kızgınlıktan kurtulmak için alternatifler bulun.
ALTINI ISLATMA Çocuklar mesane kontrolü gerçekleşinceye kadar gece ve gündüz altlarını ıslatırlar. Gündüz kontrol 2 yaş dolaylarında, gece kontrol ise 3,5 - 4,5 yaşları arasında kazanılır. Alt ıslatma davranışı 4 yaşından sonra hala devam ediyorsa bir sorun olabileceği düşünülebilir. İki biçimde görülebilir. Bunlardan ilki sinir kas kontrolünün gelişmesindeki gecikmeden kaynaklanabilir. İkincisinde ise tuvalet kontrolü oluştuktan sonra bir gerileme durumu söz konusudur. İkinci durum daha çok ruhsal nedenlere bağlıdır.
ALTINI ISLATMANIN NEDENLERİ Genellikle %75 kalıtımsal olduğu bilinmektedir Organik bozukluklar; Mesane kapasitesinin yeterli olmaması, ağır uyku, böbrek ve bağırsak bozuklukları gibi
Psikolojik faktörler: Kaygının bilinçdışı ifade edilmesidir. Karşıt olma, karşı gelme bozukluğu. Sosyo-ekonomik durumu düşük ailelerin çocuklarında sık görülür. Travmatik yaşantılar etkiler. Çocuğun sık sık üşütmesi, Yanlış ve baskıcı tuvalet eğitimi verilmesi. Örn: Anne-babanın çocuğu zamanında tuvalete götürmemesi ve çocuk altına yaptığında dövülmesi, korkutulması.
ALTINI ISLATMA KONUSUNDA AİLEYE ÖNERİLER Öncelikle çocuğunuzu mutlaka bu konuda uzman bir doktora götürün, Çocuğunuzun tıbbı tahlillerini mutlaka yaptırın ki sorunun biyolojik mi psikolojik mi olduğu anlaşılsın, Çocuğunuza karşı kesinlikle baskıcı ve cezalandırıcıyaklaşmayın, Onunla alay edip başkalarına söylemekle tehdit etmeyin, başkalarının yanında utandırmayın
Çocuğunuza bunun bir sorun olduğunu ama üstesinden gelinebilecek bir sorun olduğunu anlatın, İletişiminizi güçlendirerek yaşadığı duyguları sizinle paylaşmasını sağlayın, Çocuğunuzu başkalarıyla kıyaslamayın, Önlem amacıyla da olsa kesinlikle bez bağlamayın, Çocuğunuzun bu sorununu tüm yaşamına ve kişiliğini mal etmeyin.
TEDAVİLER Aileye danışmanlığı veya aile terapisi: Ailenin soruna bakışını ve çocuğa karşı davranışlarını hedef alır ve aile bu konuda bilgilendirilir. Tutumlarını belirlemelerine yardımcı olunur. Davranış tedavisi: Bu tedavide öncelikle çocuğun ağır uykusundan uyanıp tuvalete gitmesini yani şartlanmasını sağlamak amacıyla bir alarmdan yararlanılır.
Çocuğa kaslarını güçlendirmesi için idrarını tutup bırakarak (en az 5-7 kez) yapması istenir. • İlaç Tedavisi: Davranış tedavisiyle beraber ilaç tedavisi de kullanılır. Bu ilaçlar uyku hafifletici, kas güçlendirici ve sidik torbasını büzücü ilaçlardır. Doktor kontrolünde uygulanır ve sonlandırılır • Psikoterapiden yararlanılır.
Tedavide klasik olarak; çocuğun asla bezlenmemesi, akşam sıvı alımının kısıtlanması, ıslatmadığı geceler için ödüllendirilmesi de önerilir.
TIRNAK YEME Ruhsal gerilim, sıkıntı veya saldırganlık duygularının açığa vurulmadığı durumlarda, çocuğun kendi kendine yönelik saldırganlık dürtüsünün bir belirtisi olarak kabul edilir. Huzursuz ve sinirli çocuklarda sıklıkla rastlanır
TIRNAK YEMENİN NEDENLERİ Çocuğun kendisini güvende hissetmemesi Baskıcı, cezalandırıcı anne-baba tutumları Ailede başka tırnak yiyenin olması Ev veya okul ortamındaki gerilimler, Çocuğun ihtiyacı olan güven ve sevgiyi alamaması, Çocuğun korku, stres, öfke ve heyecan durumlarına maruz kalması,
AİLEYE ÖNERİLER Çocuğunuza karşı baskıcı ve eleştirel yaklaşmayın. 3-4 yaşına kadar görmezlikten gelin. Çocuğunuza tırnak yediği için şiddet uygulamayın. Çocuğunuza ellerini meşgul edecek uğraşlar verin. Zarar vermeyen şeyler; mesela acı oje sürün Çocuğunuza bu alışkanlığın üstesinden gelebileceğine inandırın.
Çocuğunuz tırnaklarını derin kesin. • Çocuğunuzu korku, kaygı yaratacak durumlardan uzak tutun • Çocuğu azarlamak, korkutmak, ceza vermek gibi zorlayıcı yöntemler uygulamayın. • Çocuğunuzun hangi durumlarda tırnak yediğini belirlemeye çalışın. • Sinema, televizyon izlerken, ağzını çiğneyecek bir şeyle meşgul etmek tırnak yemenin yerine gelecek bir etkinlik olabilir.
PARMAK EMME Normal çocuklarda herhangi bir sebep olmaksızın 3-4 yaşlarına kadar görülen bir davranıştır. Bebeklerin çoğu başparmaklarını ya da diğer parmaklarını emerler. Zararsız bir davranış olan parmak emmeye hemen hemen bebeklerin tümünde rastlamak mümkündür. Genellikle uykuya dalarken veya sıkıldıkları anda parmak emerler
AİLEYE ÖNERİLER Çocuğunuza karşı sakin, sabırlı ve anlayışlı yaklaşın. Asla şiddet uygulamayın, Yaptığı davranışın bulunduğu yaş grubuna ait olmadığını ve bebekçe bir davranış olduğunu anlatın, Küçük yaşlardaki çocuklar için zararsız bir faaliyet olduğunu unutmayın, Çocuğunuza, ellerini meşgul edecek uğraşlar verin, Çocuğunuzun bu davranışı üzerinde fazla durup sık sık uyarmayın!
ÇOCUKLAR GELECEĞİMİZDİR HEP BERABER GELECEĞMİZE SAHİP ÇIKALIM