500 likes | 861 Views
ALKOL. Alkol bağımlılık yapar. Aşırı alkol kullanımı önemli bir sosyal ve tıbbi sorundur. Alkolün zarar verici miktarının sınırı yoktur. Alkol miktarı arttıkça vücuda zararları artar. Alkol ;.
E N D
Alkol bağımlılık yapar. • Aşırı alkol kullanımı önemli bir sosyal ve tıbbi sorundur. • Alkolün zarar verici miktarının sınırı yoktur. • Alkol miktarı arttıkça vücuda zararları artar.
Alkol ; • Etilalkol değişmeden Mide ve İncebağırsaktan emilir.Ağız ve yemek borusundan da az miktarda emilimi olur. • Daha sonra kan düzeyi oranında vücudun tüm dokularına ve sıvılarına dağılır. • Alkolün zehirleyici etkisinden bu dağılım sorumludur. 3
İncebağırsaktan emilen alkol miktarı çeşitli faktörlere bağlıdır; *Midenin boş olması alkolün emiliminiarttırır. - *Mide ve incebağırsakta, özellikle büyük parçalı ve yağlı besinlerinbulunması midenin boşalmasını ve böylece alkolün emilmesini yavaşlatır.
Emilen alkolün; • %10’ndan daha azı değişmeden idrar,ter ve solunumla atılır. • %90 dan fazlası vücutta yakıt olarak kullanılır (Karaciğerde parçalanır) • Solunumla atılan miktar kandaki miktarla orantılıdır. (Nefes testinin temelini oluşturur) • 1 duble Rakı • 2 bardak Bira 50 promil • 3 duble Şarap
Sağlıklı karaciğer saatte 9 gram alkolü parçalar. • 1 gram alkol yakıldığında 7 kalori enerji açığa çıkar. • Alkol yüzdesi; %20 olan 120 ml şarap %20 olan360 ml bira %100 olan 30 ml içki sadece alkol içerikleriyle 80 kalori verir. • Bira ve tatlı şarabın şeker ve karbonhidrat içerikleri ek kalori verir.
Vitamin,mineralveyaprotein gibi önemli besin maddelerini içermediğiiçin alkolün besin değeri çok azdır.
Konuşmanız ve kaslarınız arasındaki bütünlük bozulur. BEYİN ve SİNİR SİSTEMİ ; • M.S.S.’i baskılar; • Alkol içerken ilkönce düşünme , duygu ve muhakeme alanları etkilenir. • İçmeye devam ettikçe beyindeki hareket kontrol alanları da etkilenerek konuşma ve denge bozukluğu oluşur ve tepkiler yavaşlar. • Sizi gevşetir, kendinizi kontrol etme yeteneğiniz azalır. • Ne kadar çok içerseniz o kadar çok sakileşirsiniz .
Geçici bellek kaybı ;Yeni içmeye başlayanlarda veya aşırı kullananlarda, içtikleri dönemin tümünü veya bir bölümünü unutmak sık görülen bir durumdur.İçki bırakıldıktan sonrada birkaç hafta süren bellek kaybı görülebilir.Ancak alkolden uzak durulduğunda bu sorunlar düzelir. • ØUyku bozukluğu ; Alkolün anestezik etkisi beynin yeterince REM uyku dönemi oluşturma yeteneğini etkiler. • Bütün gece uyuduktan sonra bile sabah yorgun kalkmaya neden olur.
Solunum durabilir. Giderek artan kan alkol düzeyi solunum kontrol merkezini (aşağı meduller merkez) baskılayabilir. • Vücudunuçkısımlarında (burun, parmaklar) duyu ve his kaybı.
Wernicke-Korsakoff Sendromu; • Uzun süre alkol kullanan , kötü beslenen (Tiamin (B1 vit.) eksikliği) alkoliklerde görülür. • Göz kaslarında ani güçsüzlük, çift görme • Zamanla hasta ayakta duramaz veya yürüyemez. • Bellek kayıpları olur.Özellikle yakın geçmişe ait olayları unutur,dönem dönem kim olduğunu bile unutabilir. • Kendi kendine konuşma • Bulunduğuyerinvezamanınfarkındaolmama • Halüsinasyonlar görülebilir. • Tedavisi; alkolden uzak durmak ve vitamin (B1 vit.) kullanmaktır.Ancak alkolün oluşturduğu hasar tamamen düzeltilemez.
Beyin dokusunda ufalma • Serebellum da (küçük beyin) bozulma
Alışkın olmayan içicilerde kan alkol düzeyleri ile M.S.S.dekibozukluğun derecesi arasında yakın ilişki vardır; • 100 mg /dlBelirgin uyarılma, neşe, dikkat artışı.Normal durumun yasal üst sınırıdır. • 200 mg /dlUyuşukluk • 300 mg /dlBaygınlık • 400 mg /dlÖlüm olmazsa derin koma Baygınlık ve kusma nedeniyle ölüm nadir görülür.
SİNDİRİM SİSTEMİ; Alkol uzun süre kullanıldığında Karaciğer, Mide, Yemek borusu ve Pankreas da telafisi zor hasarlara neden olur • Mide asit salgılanmasını arttırır. • Midenin iç yüzünü örten tabakayı tahriş ederek gastrite neden olur. • Mide tahriş nedeniyle iltihabi durumlara açık hale gelir.
Mide ve duodenum(on iki parmak bağırsağın)da ülser görülür. • Kusmaya yol açarak midenin üst bölümü ve yemek borusunun alt bölümünde küçük yırtıklara (Mallory–Weiss Yırtıkları) neden olur.Bu yırtıklardan kanama olabilir. Hayatı tehdit eder.
Alkolün zehirleyici etkisi doğrudan karaciğeri harap eder. • Karaciğerde yağlanma ve büyüme; Erkendönemlerdenitibarenbaşlar. Karaciğerde hasarın başladığını gösterir. • Alkolik hepatit; Karaciğer hücrelerinde çürümenin olduğu dönemdir. Acil müdahele gerekir.Geriye dönüşü olmayan yolun ortasıdır. 1
Siroz ; • Alkolün karaciğere verdiği zararın son safhasıdır.Geriye dönüş yoktur. • Alkoliklerin %3–%5 ‘inde Siroz görülür. • Sirozlu hastaların %50–%80’ni alkoliktir. • Sirozdakaraciğerdokusuharap olmuştur. • Karaciğer hücrelerinşeklibozulmuştur. • Karaciğer görevini yapamaz. • Siroz Karaciğer kanserine dönüşebilir.
Kolesterol Neden Önemlidir ? Kişinin kolesterol düzeyi ne kadar yüksekse, Kalp hastası olma ihtimalide o kadar yüksektir Kolesterolü 265’in üzerinde olan35-45 yaşlarındaki erkekde koroner damar hastalığı riski,220 nin altında olanlara göre 5 kat daha fazladır.
Kolesterol Çeşitleri LDL -Kolesterol (Kötü Kolesterol); • Kötü kolesteroldür. • Kanda kolesterolü taşıyan başlıca pakettir. • Kanda yüksek olduğunda damarların iç • yüzüne yapışıp buralarda plaklar oluşturur. • Kolesterol dışı bazı maddelerde plaklara eklenir.Plaklar büyür. • Plakların üzerinde oluşan çatlaklarda meydana gelen pıhtılar damarları tıkar. • Bu tabloya DAMAR SERTLİĞİ denir.
HDL –Kolesterol ; • İyi kolesteroldür. • Damarlarda kolesterolün birikimini önler. • HDL-Kolesterolü yüksek kişilerde kalp hastalığı daha az görülür.
Türk toplumunda HDL –Kolesterol değeri düşük bulunmuştur. • Sigara içme-Şişmanlık;HDL-Kolesterolü düşürür • Düzenli egzersiz ;HDL-Kolesterolü yükseltir
Kan Kolesterol Düzeyleri Toplam Kolesterol; • 200 mg/dl Normal • 200-240 mg/dl Sınırda Yüksek • 240 mg/ dl Yüksek
LDL –Kolesterol; • 130 mg/dl Normal • 130-159 mg/dl Sınırda Yüksek • 160 mg/dl ve Yüksek
HDL-Kolesterol ; 40 mg/ dl Normal 60 mg/ dl Yüksek
Kolesterol yüksekliği herhangi bir şikayete neden olmaz. • Kolesterol yüksekliğinin yol açtığı kalp krizi veya felç gibi hastalıklar kolesterolün damar duvarında birikmesiyle yıllar sonra ortaya çıkar. • 20 yaşın üzeri kişiler kan kolesterol düzeyini bilmeli ve bunun gerektirdiği yaşam tarzı değişikliklerini uygulamalıdırlar. • Anne,baba veya kardeşlerinde erken yaşta kalp hastalığı olduğu bilinen kişiler, şeker hastaları mutlaka kan kolestorolünü ölçtürmelidir.
Besinlerdeki Yağ Çeşitleri • Doymuş yağ asitleri; • En fazla hayvansal yağlarda bulunur. • Koyun-sığır eti, yağlı süt ürünleri, sert margarinler • Kolesterolü çok fazla arttırırlar. • Tekli doymamış yağ asitleri; Zeytin yağında bulunur • Çoklu doymamış yağ asitleri;Ay çiçek yağı, mısırözü yağı
Kalp Hastalığından Koruyucu, Kolesterol Düşürücü Diet ; • Kilosu fazla olanlar toplam kalori alımını azaltıp,hareketlerini arttırarak kilo vermelidirler.Kilo artışı kolesterol yükseltici bir faktördür. • Etlerdeki görünen yağlar pişirilmeden önce ayrılmalı,sakatat tüketimi çok azaltılmalıdır. • Sosis,salam,sucuk gibi işlenmiş et ürünleri doymuş yağları fazla içerdiğinden az tüketilmelidir. • Tavuk,hindi ve balık eti tercih edilmelidir. • Karides ve kabuklu deniz hayvanları kolesterolden zengindir. • Tahıl,sebze ve meyve tüketimi arttırılmalıdır.Bu besinler yağdan fakir, vitamin ve posadan zengindirler.
Kalp Hastalığından Koruyucu, Kolesterol Düşürücü Diet ; • Eriyebilen posadan zengin yiyecekler; • Yulaf, çavdar, fasulye, bezelye, pirinç kabuğu, turunçgiller, çilek • Kolesterolü düşürücü etkileri vardır. • Erimeyen posadan zengin yiyecekler; • Kepek,havuç, turp, lahana, karnabahar, meyve kabukları • Kolesterole etkileri yoktur. • Barsağın normal çalışmasını sağlarlar. • Az yağlı veya yağsız süt ürünleri tercih edilmelidir(yağsız peynir-yoğurt) • Pasta, krema,dondurma doymuş yağlar ve yumurta sarısı içerdiğinden az tüketilmelidir. • Haftada 3-4’den fazla yumurta yenmemelidir.
Diet Dışında Neler Yapılmalı ? • Sigara bırakılmalıdır. • Kolesterolün damar duvarında birikmesine ve biriken yağ plaklarının çatlayarak damarı tıkamasına neden olur. • Sigara, kandaki HDL-Kolesterolün(iyi kolesterol)azalmasına neden olur. • Fizik aktivite arttırılmalıdır. • Kötü kolesterolü düşürür.İyi kolesterolü yükseltir. • Günlük en az 30 dk. Sürecek yürüyüş kalp hastalığı riskini azaltır.
TRİGLİSERİD NEDİR? • Yağın doğada bulunduğu şeklidir. • Hem vücutta yapılır hem de besinlerle alınır. • Kandaki değeri yüksek olanlarda kalp hastalığı daha sık bulunmuştur.
Trigliserid Değerleri; 150 mg/dl Normal 150-199 mg/dl Sınırda Yüksek 200-499 mg/dl Yüksek 500 mg/dl ve Çok Yüksek
Kan kolesterol düzeyinindiyetle veya ilaçlarla düşürülmesinin; Kalphastalığıbulunmayanlardahastalığın oluşma olasılığınıazalttığı,kalp hastalığı bulunanlarda yaşam süresini uzattığı kesin olarak gösterilmiştir.
ŞEKER HASTALIĞI (DİABETES MELLİTUS) • Vücudun, kan glukoz düzeyini normal sınırlar içinde tutma yeteneğini kaybetmesidir. • Insulin hormonunun eksikliği yada kullanılamaması sonucu ortaya çıkan metabolizma hastalığıdır.
Normal koşullarda ; • İnsulin hormonu pankreastan salgılanır. • Besinlerden elde edilen veya karaciğerdeki depolardan kana salınan glikoz(şeker), pankreas tarafından salgılanan insulin hormonunun yardımıyla hücre içine girer ve orda yakılarak enerjiye dönüşür • Hücre, enerjisinin %90'ından fazlasını glikozdan sağlar.
Diyabetin çeşitleri; • Tip 1 (Insüline bağımlı) diyabet, • Tip 2 (Insüline bağımlı olmayan) diyabet • Sekonder nedenlere bağlı diyabet
Tip 1 diyabet; • Pankreasta bulunan ve insülin üreten beta hücrelerinin otoimmün bir süreç sonunda harabiyeti ile gelişir. • Genellikle 40 yaşın altında ortaya çıkar. • Hastalar mutlak veya göreceli bir insülin yetersizliği nedeniyle ömür boyu insülin hormonunu dışardan (enjeksiyon yolu ile) almak zorundadırlar • Toplumdaki diyabet vakalarının %10'unu Tip 1 diyabet vakaları oluşturmaktadır. • .
Tip 2 diyabet; • Sıklıkla erişkinlerde ve obez(şişman) kişilerde görülmektedir. • İnsülin salgılanmasındaki bozukluk ya da dokulardaki insülin reseptörlerindeki(direnç) sonucunda glikoz metabolizması bozulmaktadır. • Tip 2 diyabetin kuvvetli genetik yatkınlık zemininde geliştiği bilinmekle birlikte, genetik mekanizmalar tam olarak aydınlatılmamıştır.
Tip 2 diyabetliler hastalıklarının başlangıcında ve genellikle çok uzun bir süre insülin ihtiyacı olmaksızın yaşamlarını sürdürebilmektedirler. • Genel olarak erişkin nüfusta %4-8 oranında Tip 2 diyabet görülmektedir.
Diyabetin belirtileri; • Diyabete bağlı klinik bulgular vücuttaki karbonhidrat,protein ve yağ metaboliz - masının bozulmasına bağlıdır. • POLİDİPSİ(ÇOK SU İÇME); Insülin eksikliği veya insülin direnci nedeniyle hcrelere giremeyen glikoz belli bir serum düzeyini (180 mg./dl) aştığında idrarla atılmaya başlar. Böbreklerden atılan glikoz beraberinde sıvı atılımını da arttırır ve sonuçta çok su içilir. • İŞTAH ARTMASINA RAĞMEN KİLO KAYBI; Organizma, enerji kaynağı olarak glikozu kullanamayınca bir taraftan iştah artması diğer taraftan yedek enerji depoları olan yağlar ve proteinler yıkılmaya başlar ve bunun sonucunda iştah artmasına rağmen kilo kaybı olur. • ÇABUK YORULMA • GÖRME BULANIKLIĞI • SIK DERİ ENFEKSİYONU • KADINLARDA VAJİNAL MANTAR
Diabet Teşhisinin Konması; • Klasik diyabet bulguları olan bir kişide herhangi bir zamanda ölçülen plazma glikoz düzeyinin 200 mg/dl olması. • En az 8 saatlik aç bir kişide plazma şekerinin 126 mg/dl. ve üstü olması. • c)Şeker yükleme testinde (OGTT) 2.saatteki plazma glikoz düzeyinin 200 mg/dl. ya da üstü olması
Kan şekerini etkileyen yiyecekler; • Karbonhidrat içeren yiyecekler kan glikoz düzeyini etkiler • Komplek karbonhidrat içeren besinler(ekmek,pirinç,makarna, kurubaklagiller,sebzeler) ; Kan şekerini az etkilerler. • Basit karbonhidrat(glikoz,fruktoz gibi) içeren besinler( şeker, şekereleme, lokum, reçel, marmelat, bal, reçelitatlılar, hazır meyva suları, kurutulmuş meyveler v.b.) ;Kan şekerini fazla etkilerler. • Daha hızlı kana karışırlar ve hiperglisemiye neden olurlar.
Diyabette beslenme tedavisinin amacı; Diyabetlinin tüm yaşamı boyunca uygulayabileceği en ideal beslenme programını oluşturarak; • Glisemi ve hipoglisemiyi önlemek, • İdeal vücut ağırlığını sağlamak ve korumak, • Hastalıkla ilgili olarak uzun dönemde gelişebilecek komplikasyonları önlemek, • Çocukluk ve adölesan döneminde normal büyüme ve gelişmeyi sağlamak, • Gebelik ve emziklilikte yeterli ve dengeli beslenmeyi sağlamak, • Hastanın yaşam kalitesini arttırmak ve yaşam süresini uzatmaktır
Diyet ürünleri;Yeterli ve dengeli beslenmeye katkıdabulunabilecek ürünler olmaması ve diyet olmayan benzerlerine kıyasla daha fazla yağ içermeleri nedeniyle önerilemez. • Alkol; Glisemi kontrolü kötü olan diyabetiklere önerilmiyor. Glisemi kontrolü iyi olan diyabetikler aklollü içki içmek isterlerse, sınırlı miktarda beyaz veya kırmızı şarap ya da akolsüz bira alabilirler.
Günümüzde diyabetli ve diabetli olmayan bireylere önerilen beslenme şekli farklı değildir • Diyabeti olmayan bir kişinin de rafine şeker tüketimini kısıtlaması, doymuş yağ ve kolesterolden zengin olan et, süt, yoğurt, peynir, yumurta gibi yiyecekleri belirli bir miktarda tüketmesi, az az ve sık sık yemek yemesi gerekmektedir.
Diyabet komplikasyonları; • Gözleri, böbrekleri, sinirleri ve kalp damar sistemi etkiler. • Diyabet küçük ve büyük damarlarla birlikte sinirlerin de hasar görmesine neden olabilir. • Akut komplikasyonlar ; Hipoglisemi, • Diabetik ketoasidoz koması, • Hiperozmolar hiperglisemik nonketotik komadır. • Kronik komplikasyonlardır; Retinopati (gözlerin hasar görmesi) • Diyabetik ayak (ayak ülserleri) ve • Empotans,. • Diyabetin akut ve kronik komplikasyonları hem tip I hem de tip 2 diyabetik hastalarda görülebilir.
A TİPİ KİŞİLİK; • Stresli, aceleci ve agresif kişilerdir. • Koroner damar hastalığına daha sık rastlanmaktadır.
DOĞUM KONTRO HAPI; • Doğum kontrol hapı kullanan kadınlarda kan kolesterol seviyeleri, kullanmayanlara oranla %20 daha yüksek bulunmuştur. • İnfarktüs (kalp krizi) geçirme oranı 50 yaş altındaki hap kullananlarda, kullanmayanlara göre 3-4 kat daha yüksektir. • Genç kadınlarda koroner kalp hastalığı riski erkeklere oranla düşüktür, fakt bu oran 60-70 yaşlarında her iki cinsiyette eşitlenmektedir
ŞİŞMANLIK(OBESİTE); • İdeal vücut ağırlığının % 30 veya daha fazla üzerinde olan şişmanlık (obesite) koroner kalp hastalığı için bir risk faktörüdür. • İdeal vücut ağırlığına dönen şişmanlarda koroner damar hastalığından ölüm riski belirgin şekilde düşmektedir