1 / 77

SOSYOLOJİ BÖLÜMÜ 1.SINIF II.ÖĞRETİM

SOSYOLOJİ BÖLÜMÜ 1.SINIF II.ÖĞRETİM. ÖZGE ŞENER(G.1002.10013) ASLI NUR ÖZBAY(G.1002.10069) FİLİZ MURAT(G.1002.10066) GÖNÜL YILDIZ(G.1002.10002) AYTEN SÖZER(G.1002.10055) GAMZE KAZANCIOĞLU MERVE YEŞİLYURT(1002.10004) CEMRE ASLAN(1002.10042). ÜNİTE:4.

anisa
Download Presentation

SOSYOLOJİ BÖLÜMÜ 1.SINIF II.ÖĞRETİM

An Image/Link below is provided (as is) to download presentation Download Policy: Content on the Website is provided to you AS IS for your information and personal use and may not be sold / licensed / shared on other websites without getting consent from its author. Content is provided to you AS IS for your information and personal use only. Download presentation by click this link. While downloading, if for some reason you are not able to download a presentation, the publisher may have deleted the file from their server. During download, if you can't get a presentation, the file might be deleted by the publisher.

E N D

Presentation Transcript


  1. SOSYOLOJİ BÖLÜMÜ 1.SINIF II.ÖĞRETİM

  2. ÖZGE ŞENER(G.1002.10013) ASLI NUR ÖZBAY(G.1002.10069) FİLİZ MURAT(G.1002.10066) GÖNÜL YILDIZ(G.1002.10002) AYTEN SÖZER(G.1002.10055) GAMZE KAZANCIOĞLU MERVE YEŞİLYURT(1002.10004) CEMRE ASLAN(1002.10042)

  3. ÜNİTE:4 TUTUMLAR

  4. Tutum sözcüğünü bu bölümde sosyal psikolojık açıdan inceleyeceğiz.Bu kavramın önemini sosyal davranışla ilişkisini,nasıl meydana geldiğini anlamaya çalışacağız. Tutumları örnek verirsek; Ahmet x partisine oy verdiği halde kardeşi Ayşe y partisine oy vermektedir.

  5. Önceleri toyota,opel ve renault otomobilleri arasında tercih yapamayan Özgür bunlardan birini aldıktan sonra onun diğerlerinden çok daha iyi bir otomobil olduğuna neden kesinlikle kanaat getirir.

  6. Bu örneklerde tutumlardan söz edilmekte,çoğunda tutum,davranışa dönüşmekte,bazılarında da tutum değişimi görülmektedir.

  7. Tutumlar uzun yıllardır sosyal psikolojinin ana konularından birini oluşturmuştur. Bunun nedeni hem sosyal algımızı hem de davranışlarımızı etkilemeleridir. Şimdi de bir çok sosyal psikolog tarafından kabul edilebilecek bir tanımı inceleyelim: Tutum Nedir?

  8. ’tutum, bir bireye atfedilen ve onun bir psikolojik obje ile ilgili düşünce,duygu ve davranışlarını düzenli bir biçimde oluşturan bir eğilimdir.’ Bu tanımı çözümlemeye çalışalım:

  9. Tutumun bir bireye ait olduğunu görüyoruz.Ancak,örneğin;örneklem surveyi gibi yöntemler kullanılarak çok sayıda bireyin tutumları ölçüldüğün de grup tutumlarından söz edilebilir. Tutum bir bireye atfedilen bir eğilimdir ve tutum,gözlenebilen ortaya konan bir davranış değil,davranışa hazırlayıcı bir eğilimdir.

  10. Tutum gözle görünmez;fakat gözle görülebilen bazı davranışlara yol açtığından,bu davranışların gözlemlenmesi sonucu bu tutumun var olduğu ileri sürülebilir.

  11. sebep Tutum Davranış Basit Tutum-davranış ilişkisi

  12. Tanımımızda geçen bir diğer önemli kavram ‘psikolojik obje’ dir. Bir birey için herşey psikolojik obje olabilir,örneğin;sevdiği kimseler nefret ettiği kimseler ,yeni taşınan komşu vb. gibi.

  13. Ayrıca tutum da düşünce,duygu ve davranışların düzenliliği de söz konusu olmaktadır. Demek ki bir tutumu meydana getirdiği sadece bir davranış eğilimi ya da bir duygu değil, düşünce-duygu-davranış eğilimi bütünleşmesidir.

  14. Tutum, bireyin düşünce,duygu,davranış eğilimlerini birbirleri ile uyumlu kılar.Tutumlar da genellikle birbirleriyle uyum halinde bulunan bu üç faktöre tutumların öğeleri denir. Bunlar; bilişsel,duygusal ve davranışsal öğelerdir. Tutumun öğeleri

  15. Öğeler bir tutumu kendi içinde tutarlılığı olan bir sistem haline sokar. Tutumlar olayları inceleme de ara değişken olarak da kullanılabilir.

  16. TUTUM VEDAVRANIŞ

  17. Tutum tek başına davranışı meydana getirebilir mi? Bir kimsenin bir konuda tutumu biliniyorsa o konudaki davranışı önceden tahmin edilebilir mi? Tutumu ölçmenin önemi?

  18. Bu sorulara cevap olarak yapılan vebugün klasik kabul edilen ilk araştırma La Piere adında bir sosyolog tarafından 1934’de Amerika Birleşik Devletleri’nde gerçekleştirilmiştir. O dönemde ABD ‘de Uzak Doğululara ve Çinlilere karşı bir önyargılı ırk ayrımı vardı.

  19. La Piere, genç bir Çinli karı kocayla 66 otel ve lokantaya gitti ve her gittikleri yerde kabul edildiler.Sadece 3’üncü sınıf bir otele kabul edilmediler.Bu ilk deneyden altı ay sonra La Piere bütün gittikleri yere mektup yazarak rezervasyon yapmak istediğini, Çinli müşterilerin kabul edilip edilmeyeceğini sordu.

  20. Mektupların yarısına cevap geldi.Bu cevap yazan yerlerin %92’si Çinlilerin kabul edilmeyeceğini bildirdi.%8’i kesin bir cevap vermedi,sadece %1 kadarı olumlu cevap verdi! Burada açıkça daha önce gösterilen olumlu davranış ile daha sonra belirtilen olumsuz tutum arasında bir çelişki ortaya çıkmaktadır.

  21. Kutner, Wilkins ve Yarrow aynı deneyi bu kez Çinli yerine zenci kimselerle yaptılar ve benzer sonuçlar elde ettiler. Bu araştırmacılar önce beyaz ve zenci karışık bir grupla 11 lokantaya gittiler ve hepsinde de kabul edildiler. Daha sonra bu yerlere mektup yazarak zencilerin beyazlarla birlikte müşteri olarak kabul edilip edilmeyeceğini sordular. Mektuplarına cevap alamadılar, telefon edip sorduklarında 6 lokantadan red cevabı aldılar. 5 lokanta ise zorlukla kabul etti!

  22. Bir başka araştırma da başka bir ortamda yapılmış ve tutum ile davranış uyuşmazlığı bakımından benzer bir sonuç vermiştir. Minard ABD’nin güneyinde bir kömür ocağında çalışan beyaz ve zenci işçilerle bir araştırma yapmıştır. Bu araştırmada, beyaz işçilerin %60’ının zencilerle kömür ocağında konuştukları, şehirde ise konuşmadıkları görüldü,çünkü kömür ocağında iş kuralları hakimdi. Kurallara göre konuşmaları gerekirdi.Şehirde ise konuşmalarını önleyen sosyal normlar söz konusuydu.

  23. Beyaz işçilerin %20’sinin kömür ocağında da şehirde de zencilerle konuştukları; %20’sinin ise hiç bir yerde zencilerle konuşmadığı saptandı.Bu %20’lik gruplardan birisinin zencilere karşı olumlu diğerinin ise olumsuz tutumları olduğu ve bu bakımdan tutumlarına uyan davranışlar gösterdikleri söylenebilir.Ancak %60’lık çoğunluk için böyle bir yorum yapamayız.Onların zencilerle konuşma konusunda gösterdikleri zıt davranışı hangi tutumla açıklayabiliriz?

  24. Bu araştırmaların hepsinde ortaya çıkan tutum-davranış tutarsızlığı ya da davranışın tutum tarafından belirlenemeyişi, günümüzde Türkiye’de ve dünyada yapılan bazı nüfus araştırmalarının sonuçlarında da ortaya çıkmaktadır.Bu çeşitli araştırma bulgularının ışığı altında tutumla davranış arasındaki ilişki için basit nedensel ilişkinin yetersiz kaldığı ortadadır.Bu doğrudan ilişki yerine bir başka etkeni tutum ile karşılıklı etkileşim halinde ortaya koymak gerekir.

  25. La Piere , Kunter , Wilkins ve Yarrow araştırmalarında tutumun mektup ya da telefonla belirtildiğini;davranışın ise yüz yüze bulunma ortamında ortaya çıktığını gördük.Kuşkusuz tanımadığımız birisini mektup hatta telefonla reddetmek ya da mektubuna cevap vermemek, onu karşı karşıya bulunduğumuz zaman reddetmekten daha kolaydır.Demek ki ortam davranışı belirlemede tutumdan daha etkili olabiliyor.Ancak güçlü tutumlar ortamsal engelleri aşıp her durumda aynı davranışa yol açabilir.

  26. Tutum-Ortam-Davranış İlişkisi Bu şekil bize, tutumun ortamsal etkenlerle etkileşim halinde davranışı meydana getirdiğini göstermektedir.

  27. Tutum-davranış tutarsızlığını ortaya çıkaran araştırmalardan sonra çok sayıda sosyal psikolog tutumların neden her zaman davranışları belirleyemediği üzerine araştırma yapmıştır. Aşağıda bu konuda yapılmış çalışmaları başlıklar altında toplayıp inceleyeceğiz.

  28. Tutum-Davranış İlişkisi Zaman Faktörü Tutumun Güç Derecesi Tutumun Ulaşılabilirliği Farkındalık

  29. A)Tutum-Davranış İlişkisi Tutumlara dayanarak davranışı öngörme çalışmalarında bir ölçüm sorunu yaşanmıştır.Örneğin La Piere’in araştırmasında insanlara Çinli müşteriler hakkındaki genel tutumları sorulurken, davranış belli bir Çinli çiftin otele ve lokantaya alınıp alınmamasına dayanarak ölçüldü.Bu Çinli çift çok iyi İngilizce konuşan ve iyi giyimli bir çiftti hatta yanlarında bir beyaz Amerikalı ile gelmişlerdi.Burada tutum çok genel ölçülen davranışsa çok belirlidir.

  30. B)Zaman Faktörü Davranışların tutumlara dayanarak tahmin edilmesinde rol oynayan başka bir faktör de zamandır.Tutum ile davranışı ölçme arasında geçen zaman ne kadar uzunsa o kadar çok tutum-davranış ilişkisini etkileyecek değişkenler işin içine girebilir;dolayısıyla tutumla davranış arasında tutarlılık gözlenme olasılığı düşer.

  31. Buna en güzel örneği seçimler sırasında yaşarız.Örneğin bir seçmenin kime oy vereceği konusunu ele alalım.Seçimlerden 1 ay önce yapılan seçim anketlerinin gerçek seçim sonuçlarına benzerliği, seçimden 1 hafta önce yapılan anketlerin sonuçlara benzerliğinden daha azdır.(Fishbein&Coombs,1974)

  32. Her tutumun bir gücü vardır.bir tutumun gücü her üç öğesinin (zihinsel,duygusal,davranışsal) gücünün toplamı olarak düşünülebilir.Hem tutumlar ,hem de öğeleri,güç bakımından farklılıklar gösterirler.Genellikle yerleşmiş köklü tutumların hem bir bütün olarak gücü hem de tek tek öğelerinin gücü yüksek olur.Genellikle aşırı tutumların aynı zamanda güçlüde olduğunu görüyoruz. Çok olumsuz tutum ,nötr ,çok olumlu tutum Güçlü tutumlar davranışın tahmin edilmesinde daha belirleyicidir.Ama burada ilk olarak soracağımız soru şudur;Bir tutumun ”güçlü” kılan nedir? Yapılan araştırmalar, bir tutum objesi hakkında bilgi sahibi olmanın, o objeyle ilgili tutumların güçlenmesine neden olduğunu göstermektedir. c)Tutumun güç derecesi

  33. Kallgren ve Wood (1986) bir araştırmada deneklere önce çevre konuları hakkında bilgi ve tutumlarıyla ilgili sorular sordular , daha sonra da çevre yararına çalışmalara katılmalarını istediler. Çevre konuları hakkında çok bilgisi olanların ve bu konuda güçlü tutumlara sahip olanların tutumları ve davranışları arasında, bu konuda fazla bilgi sahibi olmayanlara ve zayıf tutumları olanlara oranla daha yüksek tutarlılık buldular. Tutumun gücünü etkileyen bir başka faktörde ,kişinin tutum objesiyle olan ilişkisine bağlıdır.Bazı konular kişileri çok fazla ilgilendirmezken diğerleri çok fazla önem taşıyabilir

  34. .Örneğin üniversitelerde yıllık harçların artması bir esnafı çok fazla ilgilendirmezken, bir üniversite öğrencisi için büyük önem taşıyabilir;buda öğrencinin bu konudaki tutumunun güçlü olmasına yol açar.Demek ki tutum objesi ile(harçlar) doğrudan ilgili olmak ,o objeyle ilgili tutumun (olumlu veya olumsuz) güçlenmesine neden olur.Sonuç olarak güçlü tutumlara dayanarak yapılan davranış tahminlerinin daha sağlıklı olacağını söyleyebiliriz. • Güçlü tutumların değişmesi zordur. • Demek ki bir tutum ne kadar aşırı ve güçlüyse , onu değiştirmek de o derece zordur.

  35. Tutumun objesi bellekten çağrılan tutum tutum objesi ve durumun algılanışının değişmesi Tutum objesine karşı davranışın etkilenmesi d) Tutumun ulaşIlabİlİrlİğİ

  36. Zihinsel kestirme yöntemler vardır.Bu yöntemlerden bir tanesi de ulaşılabilirliğe dayanan zihinsel kestirme yöntemidir.Bu yöntemde önemli olan bir bilginin zihnimize gelme çabukluğudur. Fazio tarafından oluşturulan tutumun ulaşılabilirliği modeline göre tutumun ulaşılabilirliği tutum –davranış ilişkisinde anahtar rol oynar. Hangi tutum bellekten çağırılmalı? Tutum ulaşılabilirliği modeline göre tutum objesiyle onun değerlendirmesi arasındaki bağlantı gücü hangi tutumun bellekten çağrılacağını ve davranış üzerinde etkili olacağını belirler. Son yıllardaki bulgular, tutum objelerinin tutumları aslında otomatik bir biçimde aktif hale getirdiğini gösteriyor. Bu otomatik tutum harekete geçirme etkisi Bargh ve arkadaşları tarafından yapılan araştırmalarla ortaya konmuştur

  37. Birçok tutum, ilişkide oldukları tutum objeleri tarafından otomatik bir şekilde harekete geçiriliyorlar.Harekete geçirildiklerinde de davranışları etkilemek üzere bilinçte yerlerini alıyorlar. Objeler ve tutumlar araştırması e)farkındalık Farkındalık, kişilerin kendi tutum ve davranışlarının ne ölçüde farkında olduklarını belirtmek için kullanılan bir terimdir. Yapılan araştırmalar yüksek farkındalığın tutum –davranış ilişkisini güçlendirdiğini gösteriyor. Sosyal psikoloji literatüründe farkındalığın neden tutum-davranış ilişkisine etki ettiği sorusuna iki cevap verilmektedir:

  38. 1)Farkındalık, tutumlara ulaşmayı kolaylaştırır; farkındalığımız yüksek olduğunda herhangi bir konudaki tutumumuzun ne olduğunu daha iyi biliriz ve tutumlar belleğe daha kolay çağrılır,dolayısıyla davranışları daha kolay etkiler. 2)Bir davranışta bulunmamızı gerektiren durumlarda, o durumla ilgili tutumumuza odaklanırız ve bu tutumun davranışımıza öncülük etmesine izin veririz. Farkındalığın yüksek olması kısaca şu anlama gelir:” Harekete geçmeden önce dur ve düşün. Bu konuda neyin doğru olduğuna inanıyorsan, bunu düşün ve inandıklarının doğrultusunda nasıl davranman gerektiğine karar ver.”

  39. Bir davranışta bulunmadan önce içinden geçilen bu tür bilişsel bir süreç, davranışların çevresel faktörlerden çok tutumlardan etkilenmesine yol açar.Dolayısıyla tutum-davranış ilişkisi güçlenir. Bu konuda Froming(1982) ve arkadaşlarının yaptığı bir deneyde farkındalığın önemi ortaya çıkmaktadır. Aynaya bakma (Özfarkındalık) (Çevre farkındalığı) Deneylerinde farkındalığın tutum-davranış ilişkisini güçlendirdiğini göstermekte, aynı zamanda da farklı tür farkındalıkların farklı tür davranışlara yol açtığına işaret etmektedir.

  40. Planlanmış Davranış ve Kuramı Tutumların davranışları nasıl ve ne zaman etkilediği ile ilgili son yıllarda gerçekleştirilen çalışmaların çoğu Ajzen’in oluşturduğu “Planlanmış Davranış Kuramı”ndan etkilenmiştir.Bu kuram Ajzen Planlanmış Davranış Kuramı’nda, niyete etki eden 3 öğeden söz etmektedir. Bunlar, Fishbein’la beraber oluşturduğu “Mantıksal Eylem Kuramı”nın bir uzantısıdır. Her iki kuram da,davranışların belli bir nedene dayandığı varsayımı üzerine kuruludur.Bu kuramlara göre,bir davranışı belirleyen doğrudan tutum değil,niyettir. Tutum niyeti.niyet de davranışı etkiler. Ajzen a)kişinin davranışına yönelik tutumu b)öznel değerler(normlar) c)fark edilen davranışsal kontroldür.

  41. a)Bir kişinin davranışına yönelik tutumu iki olgudan etkilenir: I)Davranışın sonuçlarıyla ilgili düşünceler II)Olası sonuçların değerlendirilmesi Bireylerin aynı konuda farklı tutumlara sahip olması,bu iki olgudan biri veya her ikisi hakkında farklı düşüncelere sahip olmalarından kaynaklanır. b)Öznel değerler. Bu öğe,sosyal bir içerik taşır,şöyle ki;kişinin,başkalarının onun davranışları hakkında ne düşüneceği ile ilgili inançları ve kişinin bu beklentilere ne ölçüde uyacaği,iyi niyeti etkiler.

  42. Ajzen’ın Planlanmış Davranış Kuramı Davranışa Karşı Tutum Davranışa Karşı Tutum Öznel Değerler Niyet Davranış Farkedilen Davranışsal Kontrol

  43. c)Modeldeki üçüncü öğe,fark edilen davranışsal kontroldür.Bu öğede belirtilmek istenen,bazı davranışları diğerlerinden daha fazla kontrol altında olduğudur. Ajzen’e göre,burada önemli olan kişinin kontrolle ilgili düşünceleridir. Bu üç öğe, tutum-öznel değerler ve fark edilen davranışsal kontrol,kişiyi belli bir davranışa yönelten “niyet”e etki eder.Miller ve Grush ,benlik kavramını özellikleriyle üç öğeyle olan ilişkisini şöyle açıklamıştır:

  44. -Tutumlarının farkında olan ve başkalarının ne düşündüğünü çok fazla önemsemeyen kişilerin, bu üç öğe arasından “tutum” öğesinden etkilenmeleri daha olasıdır. -Bu kişilere kendini denetlemeye eğilimi olmayan kişiler denir. Bu kişiler çoğunlukla başkalarının beklentilerine göre değil,kendi tutumlarına göre davranırlar. -Kendini denetleyen kişi için,başkaları üstünde nasıl bir izlenim bıraktığı,başkalarının onun hakkında ne düşündüğü önemlidir.Bu nedenle kendini izleyip,başkalarının beklentilerine göre davranır,kendine çeki düzen verir.

  45. Miller ve Grush bu varsayımları test etmek için bir araştırma yapmışlar ve burada deneklerin tutumları,değerlerini,farkındalık ve kendini denetleme düzeylerini ölçmüşlerdir.Sonuçlar; *Yüksek düzey farkındalığa sahip ve düşük düzeyde kendini denetleme eğilimi olan kişilerde tutumların davranışları belirleyici rol oynadığı görülmüştür. *Diğer düzeyde farkındalığa sahip ve yüksek düzeyde kendini denetleme eğilimi gösteren kişiler ise,öznel değerler davranış ilişkisi yüksek çıkarken,tutum-davranış ilişkisi önemini yitirmiştir. Planlanmış davranış kuramı,davranışları öngörebilme konusunda önemli katkılarda bulunmuştur.

  46. Planlanmış Davranış Kuramına Yöneltilen Eleştiriler Bazı davranışların planlanmamış,düşünülmeden yapılan davranışlar olduğu,bir kısmının da alışkanlıklara dayandığıdır.Planlanmış davranış kuramında,insanların düşünüp,karar verip,ondan sonra harekete geçtikleri varsayılmıştır.Örneğin; -Birbirleriyle kavga eden iki kişinin,önceden bu konuda düşünüp,sonuçlarını değerlendirip harekete geçtiği durumlar pek sık değildir.İnsanlar kızgın olduklarında,gözleri genellikle hiçbir şeyi görmez. Planlanmış davranış kuramının bu tür davranışları açıklaması mümkün değildir. Bu kuramın açıklayamadığı başka bir davranış grubu da,kişi için alışkanlık haline gelmiş ve artık düşünmeden yaptığı,otomatik hale gelen davranışlardır.Böyle davranışların öncesinde yer alan tutumları ölçmek mümkün değildir,çünkü çoğunlukla belli bir tutuma dayanmazlar. Bu kuram,gördüğümüz gibi planlanmış davranışların tahmininde çok yararlı olsa da,tüm davranışların öngörülmesinde geçerli değildir.

  47. Tutumların Gelişmesi ve Kalıplaşması İnsanlar tutumlara sahip olarak doğmazlar,tutumları sonradan öğrenirler. Peki,insanlar belli konular,objeler ya da kişiler hakkındaki tutumlarını nasıl oluştururlar? Bu sorunun tek bir cevabı yoktur.Bazı tutumlar insanların kendi deneyimlerine dayanırken,bazıları başka kaynaklardan elde edilir. Tutumlar genellikle doğrudan deneyim,taklit,sosyal öğrenme gibi yollardan elde edilebilir.

  48. Tutum Objesiyle Doğrudan Deneyim Bir konu ya da objeyle ilgili tutum sahibi olmanın en açık yolu,o konu ya da objeyle ilgili bir deneyim geçirmiş olmaktır.Bazen hakkında bir tutum geliştirmemiş olduğumuz objeyi,hakkında tutum sahibi olduğumuz bir objeyle bağlantılandırınca,bu tutumumuzu diğer objeye de taşırız. -Pavlov’un deneyinde görülen klasik şartlanmanın(köpeğin zil sesini duyunca,normalde yiyeceğe gösterdiği fiziksel tepkiyi göstermesi)tutum oluşumunda da görüldüğünü ileri sürmüştür. Tekrar…

  49. Giyinme, Saç biçimi Davranış tarzı Onay alma /Pekiştirme/Ödül Sosyal öğrenme/Taklit Tutumlar, sosyal alanda oynadığımız roller sonucu oluşur. Anne-babalar ve arkadaşlar

  50. MEDYANIN ETKİLERİ • Ana-baba,arkadaş çevresi ve sosyal rollerimizden başka medya ve özellikle televizyon tutum oluşumuna etki etmektedir.(Oscamp,1988;Roberts & Mc Coby,1985). Araştırmalar,medyanın hem tutum oluşumuna hem de var olan tutumların gelişmesine etki ettiğini göstermektedir. • *Örn:Çocukların hangi yiyeceği istedikleri,bu yiyeceklerin televizyonda ne kadar sık reklamının çıktığıyla doğru orantılıdır. • Medyanın tutum oluşumuna etkisi,izlenilen reklamlarla da sınırlı değildir.Bir çalışmada,Eskimo çocuklarına ilk defa televizyon izlettirilmiş ve diğer kültür ve değerlerle ilgili programlar gösterilmiştir.Bu programları izleyen çocukların diğer kültürlerle ilgili inanışlarında ciddi değişmeler gözlenmiştir.(Caron,1979)

More Related