530 likes | 1.26k Views
Hz. Muhammed’in (sav) hayatında Tertipli ve Düzenli Yaşamak & Söz ve Davranışların Güzelliği. turkes@gmx.com. ESTETİK. “Allah, ... size şekil verip de şekillerinizi güzel kılan ve sizi temiz şeylerle rızıklandırandır...” (Mü’min suresi 64. ayet)
E N D
Hz. Muhammed’in (sav) hayatındaTertipli ve Düzenli Yaşamak& Söz ve Davranışların Güzelliği turkes@gmx.com
ESTETİK • “Allah, ... size şekil verip de şekillerinizi güzel kılan ve sizi temiz şeylerle rızıklandırandır...” (Mü’min suresi 64. ayet) • “Allah güzeldir, güzelliği sever.” (Müslim, İman, 147) • Yukarıdaki ayet ve hadisi birlikte düşünerek, İslam’ın estetiğe verdiği önem hakkında neler söyleyebilirsiniz?
Tertipli ve Düzenli Yaşamak • Resulullah mescitte idi. İçeri saçı sakalı dağınık bir adam girdi. Resulullah eliyle ona, saçını ve sakalını düzelterek gelmesi için dışarıya çıkmasını işaret etti. Adam da saçını sakalını düzelttikten sonra gelince Resûlullah (onu göstererek) "Herhangi birinizin ... Saçı başı dağınık bir hâlde gelmesinden böyle gelmesi daha iyi değil mi?“ buyurdu. • ( Muvatta, Şa'r, 2)
Tarih boyunca, insan hep güzelliği aramış, onun peşinden gitmiştir. Tabiattaki güzelliklerden yola çıkarak güzel şeyler ortaya koymaya çalışmıştır. Bunun sonucu olarak da medeniyetler ortaya çıkmıştır.
Bütün insanlığa rahmet olarak gönderilen Hz. Muhammed Müslümanlar için en güzel rol modeldir. “Güzel insan kimdir?” sorusunun cevabı en açık biçimde onun hayatında ortaya çıkmıştır. Güzel ahlakı tamamlamak için gönderilmiş bir elçi olarak sözlerin, tavır ve davranışların hep en güzelini sergilemiştir.
İslam’ın güzellik anlayışı, temelini “Allah güzeldir, güzel olanı sever.” ilkesinden almıştır. Bu ilkeden hareketle müminler, rol modelleri olan Hz. Peygamberin örnekliğinde, tertip ve düzen içinde yaşamaya, söz ve davranışlarını güzelleştirmeye çabalamıştır.
Sahabeden biri şöyle anlatıyor: • “Bir gün dağınık bir kıyafetle Peygamberimizin ziyaretine gitmiştim. • Beni bu şekilde gören Efendimiz sordu: “ • Senin malın mülkün var mı?” • “Evet, var ya Resulallah!” dedim. • “Ne gibi malların var?” dedi. • Ben de; “Allah bana deve, koyun, at sürüleri, arpa ve buğday harmanları ihsan etmiştir” dedim. • Bunun üzerine Peygamber Efendimiz, “Allah sana mal mülk ihsan etmişse onun nimetinin ve ikramının eseri üzerinde görünsün.” buyurdu2.
O, bir keresinde; “Kalbinde zerre kadar kibirbulunan kişi cennete giremeyecektir.” buyurmuştu. • Kendisine; “İnsan elbisesinin güzel olmasını istiyor” diyen birine Peygamberimiz, “Allah güzeldir, güzelliği sever; kibir, hakkı kabul etmemek, insanları küçük görmektir.” (Müslim, İman, 147) cevabını vermiştir. • Efendimiz, kılık kıyafetin temiz ve düzenli olmasının yanında, insanın yaşadığı mekânların da tertipli ve düzenli olmasını arzu etmiştir.
Bir keresinde bir cenaze merasimine • katılmıştı. Cenazenin toprağa verilme işlemi sırasında, kabirde bir hata olduğu fark edildi. Bir taraf eğri görünüyordu. • Peygamberimiz, bunun hemen düzeltilmesini istedi. • Orada bulunanlar “Bu durum ölüyü rahatsız mı eder.” diye sordular. Peygamberimiz onlara, “Hayır böyle şeyler ölüyü ne sıkar, ne de rahatlık verir. Fakat bu sağ olanların gözüne güzel görünmesi için gereklidir.” diye cevap verdi
Peygamber (s.a.) bizi safl arda ok gibi düzene sokardı. Her konuda olduğu gibi saf düzeninde de ayrılığa düşmeyin ki kalpleriniz de birbirinize karşı değişmesin. Çarşı ve pazarlardaki kargaşadan da sakının”
Peygamber Efendimiz, günlük hayatın gerektirdiği faaliyetleri yerine getirirken, belli bir tertip ve düzen içersinde olunmasını arzu ederdi. • Örneğin, yemeğe besmeleyle başlanılmasını, yemeğin sağ elle ve önünden yenilmesini emrederdi. • “Ebu Seleme’nin oğlu Ömer, Resulullah’ın yanına girmişti. Efendimiz, o anda yemek yiyordu. • Resulullah, çocuğa: “Yaklaş, bismillah de, sağ elinle ve önünden ye.” buyurdular
İkrâş b. Züeyb anlatıyor; (Bir defa) Peygamber (s.a.)’e, içindebol miktarda tirit bulunan büyük bir çanak getirildi. • Biz de (çanağa yönelip) ondan yemeye başladık. Ben elimi düzensiz biçimde çanağın her tarafına soktum. Bunun üzerine Resûl-i Ekrem (s.a.) : Yâİkrâş, tek bir yerden (sana en yakın taraftan) ye. Çünkü bu, tek bir çeşit yemektir (her tarafı aynıdır), buyurdu. Sonra bize, içinde çeşitli yaş ve kuru hurma çeşitleri bulunan bir tabak getirildi. Bu sefer Resulullah (s.a.) ‘in eli tabakta dolaştı (yani tabağın muhtelif yerlerinden hurmalar aldı) ve: Ya İkrâş, dilediğin taraftan ye. Çünkü tabaktakiler aynı çeşit yemek değildir, buyurdu”
Toplumsal bir varlık olan insanın, diğer insanlarla birlikte yaşayabilmesi için özel hayatın gizliliği prensibine uygun davranılması gerekmektedir. Başkalarının özel hayatına saygı, Peygamber Efendimizin önem verdiği konulardan biridir. • Peygamber Efendimiz evlere girmek için izin hususunda; “İzin istemek üç defadır. İzin verilirse girersin, verilmezse geri dönersin.” (Buhârî, İsti'zân, 13) buyurmuştur.
Bir adam izni olmadan Resulullah Efendimizin evinin içine bakmıştı. Adamın bu davranışını fark eden Peygamber Efendimiz, onun bu davranışından hoşlanmadığını açıkça beyan ederek, • “İzin istemek, evin içerisi görülmesin diye emredilmiştir.” (Müslim, Âdâb, 40, 41) • buyurmuş ve izin istemeden evlere girilmemesini, evin içini görecek kadar yaklaşılmamasını istemiştir.
Peygamberimiz yolculuğa çıkan ashaptan bir gruba rastladı ve onlara hitaben şöyle buyurdu: “Sizler kardeşlerinizin yanına varacaksınız; binek hayvanlarınızı düzene koyunuz, elbiselerinize çeki düzen veriniz! Çünkü Allah çirkin görünüşü ve kötü sözü sevmez.
“(Ey Muhammed!) Rabb’inin yoluna, hikmetle, güzel öğütle çağır ve onlarla en güzel şekilde mücadele et. Şüphesiz senin Rabb’in, kendi yolundan sapanları en iyi bilendir. O, doğru yolda olanları da en iyi bilendir.” (Nahl suresi, 125)
“Kullarıma söyle: (İnsanlara karşı) en güzel sözü söylesinler. Çünkü şeytan aralarını bozar. Çünkü şeytan insanın apaçık bir düşmanıdır.” • (İsrâ suresi, 53)
Kim izzet ve şeref istiyor idiyse, bilsin ki, izzet ve şerefi n hepsi Allah'ındır. O'na ancak güzel sözler yükselir. Bu güzel sözleri de Allah'a amel-i sâlih (faydalı işler) ulaştırır. Kötülüklerle tuzak kuranlara gelince, onlar için çetin bir azap vardır ve onların tuzağı boşa çıkar.” • (Fâtır suresi 10)
Yukarıdaki ayetler size güzel söz ve güzel davranış (amel-i sâlih) hakkında nasıl bir fi kir vermektedir?
İnsanlar arasında iletişimi sağlayan birinci unsur dildir. “İnsanlar konuşa konuşa anlaşır” sözü, insanlar arasındaki iletişimin en çok bu yolla gerçekleştiğini ifade etmek amacıyla söylenegelmiştir. Başkalarıyla sağlıklı iletişim kurabilmenin yolu, güzel söz söylemekten geçer. • “Tatlı dil yılanı deliğinden çıkarır.” demiştir atalarımız. Bu atasözü, güzel sözün insanlar üzerindeki etkisini özlü biçimde ortaya koymaktadır. • Peygamber Efendimiz de “Söylenen sözde sihir vardır.” buyurarak, güzel sözlerin insanlar üzerinde güçlü bir etki bıraktığını ifade etmiştir.
Bir sahabi Peygamberimize gelerek “Ey Allah’ın Resulü! Falan kişinin nafi le olarak çok namaz kıldığından, çok sadaka verdiğinden, çok oruç tuttuğundan, ancak diliyle komşusuna eziyet ettiğinden söz ediliyor, ne buyurursunuz, dedi
Efendimiz “O cehennemde olacaktır.” buyurdu. Adam tekrar dedi ki: Ey Allah’ın Resulü! Bir kişinin de nafi le olarak az oruç tuttuğundan, az namaz kıldığından, az sadaka verdiğinden, ancak diliyle komşusunu rahatsız etmediğinden söz ediliyor, bunun hakkında ne dersiniz? Peygamberimiz “O da cennette olacaktır.” buyurdu” (Ahmet b. Hanbel, II, 440). İnsanın
“Kimin kötülüklerinden komşusu emin olmaz ise, o cennete giremez.” • (Buhari, Edebü’l-Müfred, 55)
Peygamberimiz kötü ve çirkin sözler söylemenin yanısıra, bu türden çirkin sözlerin başkalarına laf taşımak suretiyle yayılmasından, Allah’ın hoşnut olmadığını vurgulayarak şunları söylemektedir • “Çirkin lâf edenle onu yayan, günah işlemekte eşittir.” (Buhari, Edebü’l-Müfred, 120). • “Şüphe yok ki Allah, kötü söz kaçıranı, kasten kötü söylentiye yelteneni sevmez.” (Buhari, Edebü’l-Müfred, 265).
Peygamberimiz, sohbet ortamında konuşulan iyi şeylerin, başkalarına da aktarılmasını isterdi. Ancako ortamda konuşulan, boş ve anlamsız şeylerin, başkalarına aktarılmasından hoşlanmazdı • “İlim meclisinde oturup hikmetli şeyler öğrenen, sonra arkadaşına öğrendiklerinin Kötülerini/zararlılarını aktaranın hali şu (yolcuya) benzer: (Yolcu) bir çobana gelip der ki: Ey Çoban, bu sürüden bana bir koyun kes! Çoban da: Git, en iyisinin kulağından tut ve getir der. Adam Koyunların içine girer ve (maalesef) sürünün köpeğini kulağından tutup, getirir” (Ahmed b. Hanbel, II, 353).
Peygamber Efendimiz, daima güzel söz söyler ve insanlara karşı yumuşak davranırdı. Aşırılıktan, öfkelenmekten kaçınırdı.
Abdullah b. Amr, “Peygamberin söz ve davranışlarında hiçbir aşırılık yoktu. İyi biliniz ki sizin en güzel huylunuz, en hayırlı olanınızdır, derdi.” demişti (Buhari, Menakıb, 23)
Peygamberimiz müminleri sert tavırlı olmaktan sakınmaya çağırır, yumuşak huylu olmaya davet ederdi.
Ashaptan Cerir, Efendimizin insanlara karşı yumuşak ve güzel muamelesi hakkında şöyle demektedir: • “Müslüman olduğumdan beri Resulullah, beni kapısından geri çevirmemişti ve her gördüğünde tebessüm ederdi.” • (Tirmizi, Menâkıb, 41).
Bir şeyde şiddet olursa, muhakkak o şeyi çirkinleştirir. Allah yumuşak huyluluğu sever.” • (Buhari, Edebü’l-Müfred, 165)
İnsanlara karşı daima merhametle ve yumuşak huylulukla muamele edilmesini emredenPeygamberimiz; • Bir kimse yumuşak davranmaktan mahrum ise, hayırdan mahrum olur” • (Müslim, Birr ve Sıla, 74) diyerek • insanlar arasında dostluk ve muhabbetin meydana gelmesinin yolunun, yumuşak huyluluktan geçtiğini belirtmektedir.
Sevgili Peygamberimiz, insanlara cana yakın davranan, yumuşak huylu olup insanlara işleri kolaylaştıranlar için cehennemden kurtuluş olduğu müjdesini vermektedir:
Kendisi Cehennem ateşine, cehennem ateşi de kendisine haram olan bir kişiyi size bildireyim mi? Her cana yakın, yumuşak huylu, kolaylaştırıcı kimsedir.” • (Tirmizi, Sıfatü’l-Kıyâme, 45). • Peygamber Efendimiz; • “Nerede olursan ol, Allah’a (karşı gelmekten) sakın! Kötülüğün peşine hemen iyilik yap ki, onu yok etsin, insanlara da güzel huyla davran!” • (Darimi, Rikak, 74)
Peygamber Efendimiz, mümini şöyle tanımlamaktadır • “Müslüman, başka Müslümanlara el ve diliyle zarar vermeyen kişidir. • (Buhari, İman, 4).
“Bir kişi bir söz söyler de o sözden dolayı cehennem ateşine düşeceği hatırına gelmez. Bir kimse de bir söz söyler, bu sözden dolayı Allah’ın kendisini cennete koyacağı aklına gelmez” (Muvatta, Kelâm, 2).
insanı cennete götüren davranışların takva ve huy güzelliği olduğunu; cehenneme götüren davranışların da kötü sözler ve iffet yoksunluğu olduğunu ifade etmiştir. (İbn Mâce, Zühd, 29).
Hz. Lokman'a "Gördüğümüz bu fazilete seni ulaştıran nedir? Diye sorulduğunda, Lokman: "Doğru konuşmak, emaneti yerine getirmek ve gereksiz işleri terk etmek" diye cevap verdi. (Muvatta, Kelâm, 7).
Bir sohbette biri Peygamberimize, “Ey Allah'ın Resulü! Bana (kötülük ve sıkıntılardan) Allah'a sığınacağım bir dua öğret” dedi. Efendimiz dedi ki: 'Kulağımın, gözümün, dilimin, kalbimin, tenimin kötülük yapmasından sana sığınırım' diye söyle.” (Nesai, İstiâze, 4).
Resulullah (s.a.)’e bir sahabiye şöyle tembihte bulunmuştu. “Diline sahip ol; evin başına dar gelmesin...” (Tirmizi, Zühd, 60).
Efendimiz, boş ve anlamsız sözler söylemekten insanları sakındırmıştır • “Bir kimsenin lüzumsuz ve boş şeyleri terk etmesi iyi bir Müslüman oluşundandır.” • (Tirmizi, Zühd, 11). • Efendimiz bir başka hadiste • güzel Müslüman olmanın gereklerinden birinin de insanın kendisini ilgilendirmeyen konularda konuşmaması olduğunu ifade ederek; “Kişinin İslam’ının güzelliği, kendisini ilgilendirmeyeni konuşmamasıdır.” (İbn Hanbel, I, 201) diye buyurmuştur
Hz. Ali'nin oğlu Hz. Hüseyin naklediyor: Babam Hz. Ali'den, Peygamber Efendimizin, meclisinde bulunan dost ve arkadaşlarına karşı nasıl davrandıklarını sorduğumda şöyle anlattılar: “Resulullah Efendimiz; her zaman güler yüzlü, yumuşak huylu ve alçak gönüllü idiler. Asla asık suratlı, katı kalpli, kavgacı, kusur bulucu, kıskanç değildiler. Hoşlanmadığı şeyleri görmezlikten gelir; kendisinden beklentisi olan kimseleri hayal kırıklığına uğratmaz ve onları, isteklerinden tamamen mahrum bırakmazdı
. Üç şeyden titizlikle uzak dururlardı: Ağız kavgası, boşboğazlık ve kendilerini ilgilendirmeyen konular! Şu üç husustan da titizlikle sakınırlardı: Hiç kimseyi kötülemezler, kınamazlar ve hiç kimsenin ayıbı ile gizli tarafl arını öğrenmeye çalışmazlardı. Sadece yararlı olacağını ümit ettikleri konularda konuşurlardı.” (Tirmizi, Şemail, 160)
Sevgili Peygamberimiz, güzel sözlü olmanın aynı zamanda doğru sözlü olmak anlamına geldiğini ifade etmiştir
Doğruluk insanı iyiliğe, iyilik de cennete ulaştırır. İnsan doğruluk yapa yapa bu ahlakıyla sıddîk yani en doğrukimselerden olur. Yalancılık da insanı kötülüğe götürür. Kötülük de cehenneme götürür. İnsan sürekli yalan söyleyince, sonunda Allah katında çok yalancı bir kimse olarak yazılır.” • (Buhari, Edeb, 69).
Sevgili Peygamberimiz komşuları rahatsız edecek söz ve davranışlardan kaçınılmasını emretmiştir.Misafi re ikram etmeyi ve güzel söz söylemeyi Müslümanın özelliklerinden kabul etmiştir. O bu konuda şöyle söylemektedir • Allah’a ve ahirete iman eden kişi komşusuna eziyet etmesin, Allah’a ve ahirete iman eden her kişi konuğuna ikram etsin. Allah’a ve son güne iman eden her kişi ya hayır söylesin yahut sussun
Hz. Peygamber, hediye kabul eder ve karşılığında hediye verirdi.Çünk hediyeleşmek kalpleri birbirine yakınlaştırır. İnsanlar arasında sevgi ve muhabbet duygularının gelişmesini sağlar. Hediyeleşmek, insanların vefa duygularıyla birbirlerini hatırlamalarına da yardımcı olur. Efendimiz, karşılıklı hediyeleşmek ve yapılan iyiliğe iyilikle karşılık vermek hususunda şöyle demektedir:
Kime bir iyilik yapılırsa hemen o iyiliği iyilikle karşılasın. Eğer o iyiliğe iyilikle mukabele etmek için imkân bulamazsa kendisine yapılan bu iyiliği övsün. Kendisine yapılan bu iyiliği öven kimse onun şükrünü yerine getirmiş olur. Bu iyiliği kimseye söylemeyerek gizleyen kimse de onu inkâr etmiş olur” • (Ebu Davud, Edeb, 11)