430 likes | 758 Views
ALTYAPI ve KENTSEL DÖNÜŞÜM HİZMETLERİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ. 6306 sayılı AFET RİSKİ ALTINDAKİ ALANLARIN DÖNÜŞTÜRÜLMESİ HAKKINDA KANUN. Suna KOTAN Genel Müdür Yardımcısı. Ülkemizdeki Afet Gerçeği ve 6306 sayılı Kanunun Hazırlanma Gerekçeleri:
E N D
ALTYAPI ve KENTSEL DÖNÜŞÜM HİZMETLERİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ 6306 sayılı AFET RİSKİ ALTINDAKİ ALANLARIN DÖNÜŞTÜRÜLMESİ HAKKINDA KANUN Suna KOTAN Genel Müdür Yardımcısı
Ülkemizdeki Afet Gerçeği ve • 6306 sayılı Kanunun Hazırlanma Gerekçeleri: • Ülkemiz, Dünya’nın en aktif deprem bölgelerinden birisinde yeralmakta ve Ülkemizde depreme yolaçan, yaklaşık 15.000 km’si ana aks olmak üzere, toplam 24.500 km. uzunluğunda canlı fay hattı bulunmaktadır. • Özellikle Kuzey Anadolu Fay Hattı, doğu sınırımızdan Çanakkale İli’ne kadar Anadolu'yu bir baştan bir başa kat etmektedir. Kuzey Anadolu Fay Hattı içinde hem nüfus bakımından kalabalık ve hem de ekonomimizin can damarı olan İstanbul, Bursa, Kocaeli, Sakarya, Erzincan, Balıkesir ve kısmen Samsun gibi büyük İller yer almaktadır.
Nüfusumuzun % 98’i deprem açısından tehlikeli bölgelerde yaşamaktadır. • Yine, Ülke varlıklarımızın % 90’ı ciddî deprem riski altıdadır. • Ülkemizde, 1903 yılından günümüze kadar hasar doğuran 130 depremde 100 bin can kaybı ve yaklaşık 2 milyon ev kaybedilmiştir. • Son 100 yıl içinde meydana gelen depremlerde ortalama her yıl millî gelirimizin % 1’i kaybedilmiştir.
1939 yılında meydana gelen Erzincan Depremi’nde 60 saniye içinde 33.000 vatandaşımız hayatını kaybetmiştir. • 1999 yılında meydana gelen Doğu Marmara Bölgesi depremlerinde, 18 bin vatandaşımız hayatını kaybetmiş ve millî gelirimizin % 10’u birkaç dakika içinde yok olmuştur. • Son yaşanan Van depremlerinde yıkılan veya ağır hasar gören konut sayısı yaklaşık 30.000’dir.
İstanbul ve çevresinde olması ihtimali yüksek olan bir depremde; • 20 ilâ 50 bin binanın ağır hasar göreceği, • 100 milyar $’lık maddî zararın oluşacağı, • Can kaybının 20 ilâ 50 bin kişi arasında olacağı ve 100 binlerce kişinin önemli derecede bedeni zarara uğrayıp sakat kalacağı, • 1 ilâ 2 milyon kişinin evsiz ve yine 1 ilâ 1,5 milyon kişinin işsiz kalacağı, • tahmin edilmektedir.
Ülkemizde son 60 yılda meydana gelen doğal afetlerin yol açtığı yapısal hasarların oranları şöyledir: % 61 depremler % 15 heyelanlar % 14 su baskınları % 5 kaya düşmeleri % 4 yangınlar% 1 çığ, fırtına ve diğer afetler.
Ülkemizdeki yapı stoku incelendiğinde; • Mevcut yapıların büyük kısmının mühendislik hizmeti almadan inşa edildiği, • Yapıların büyük çoğunluğunun yalıtımsız ve enerji verimliliği açısından yetersiz olduğu, • Kentlerimizin altyapısının eski ve yetersiz kaldığı, • Büyük kentlerdeki yapılaşmanın büyük bir kısmının mevcut imar planlarına aykırı ve kaçak olduğu, • görülmektedir.
Ülkemizde Mevcut Yapılara İlişkin Verilerilere Bakıldığında: • Yaklaşık 19 milyon yapı bulunmaktadır. • Bu yapıların; • - % 55‘i ruhsatsız ve kaçak… • - % 60‘ı 20 yaş üzeri… • - 6-6,5 milyondan fazlası riskli yapı… olarak değerlendirilmektedir. • Özellikle 1998 yılından önce yapılan yapıların büyük bir kısmı güvensiz ve günümüz mevzuatına aykırı niteliktedir.
Ülkemizde, 6306 sayılı Kanun’dan önce, kentsel dönüşümü sağlamak üzere yürürlüğe konulmuş mevzuat hükümleri incelendiğinde; bu mevzuatın bir kısmının “dolaylı olarak”, bir kısmının da “doğrudan” kentsel dönüşüm öngördüğü görülmektedir. • II- ÜLKEMİZDE KENTSEL DÖNÜŞÜM ÖNGÖREN • HUKUKÎ TANZİMLER
Dolaylı olarak kentsel dönüşüm öngören mevzuat hükümleri: • 7269 sayılı Umumî Hayata Müessir Afetler Dolayısıyla Alınacak Tedbirlerle Yapılacak Yardımlara Dair Kanun • 775 sayılı Gecekondu Kanunu • 2981 sayılı İmar ve Gecekondu Mevzuatına Aykırı Yapılara Uygulanacak Bazı İşlemler ve 6785 sayılı İmar Kanununun Bir Maddesinin Değiştirilmesi Hakkında Kanun • 2985 sayılı Toplu Konut Kanunu • 5543 sayılı İskân Kanunu • 3194 sayılı İmar Kanunu • Doğrudan kentsel dönüşüm öngören mevzuat hükümleri: • 5366 sayılı Yıpranan Tarihî ve Kültürel Taşınmaz Varlıkların Yenilenerek Korunması ve Yaşatılarak Kullanılması Hakkında Kanun • 5104 Sayılı Kuzey Ankara Girişi Kentsel Dönüşüm Projesi Kanunu • 5393 sayılı Belediye Kanunu’nun 73 üncü maddesi
Sayılan bu (9) ayrı mevzuatın hiçbirisi şehirlerimizin en ciddi problemlerinden biri olan “kentsel dönüşüm”ü bir bütün olarak ele alan ve düzenleyen mevzuat niteliğinde değildir. • Bu düzenlemelerin, sadece belirli kurumlara “dönüşüm”e ilişkin yetkiler veren bir muhtevaya sahip olması; farklı kanunlarda farklı hükümler bulunması ve mevzuatın dağınık olması, akıcı, akılcı ve kaynakta tasarruf sağlayıcı uygulama süreci sağlayamamıştır. • Kentsel dönüşümü bir bütün olarak ele alan mevzuatın ve kurumlar arası koordinasyonun eksikliği, düzenlemelerin finansman boyutunun zayıf olması ve yeterli yaptırım gücünün bulunmaması, “kentsel dönüşüm” uygulamalarında istenilen neticenin alınmasına engel olmuştur.
6306 sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun; 31.5.2012 tarihli ve 28309 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe konulmuştur. • Bu Kanun: • Afetler meydana gelmeden önce zarar azaltmaya yönelik gerekli tedbirleri içeren, • Pratik ve hızlı müdahaleyi sağlayacak uygulama araçları öngören, • Yaptırıma yönelik hükümleri olan, • Finansal yapısı olan, • Vatandaşı mağdur etmeyecek yardım ve destek alternatifleri olan, • bir Kanundur.
6306 sayılı Kanun’un ikincil mevzuatı olarak: • Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanunun Uygulama Yönetmeliği, • Dönüşüm Projeleri Özel Hesabı Gelir, Harcama, Kredi ve Kaynak Aktarımı Yönetmeliği, • 6306 sayılı Kanun Kapsamında Hak Sahiplerince Bankalardan Kullanılacak Kredilere Sağlanacak Faiz Desteğine ilişkin Bakanlar Kurulu Kararı, • Bakanlığımızca hazırlanmış ve yürürlüğe konulmuştur.
Kanun’un temel amacı;Afet riski altındaki alanların dönüşümünü ve riskli yapıların yıkımını sağlayarak, Ülke genelinde, sağlıklı güvenli ve yaşanılabilir çevreler oluşturmaktır.
Kanunun uygulanmasında Bakanlığın en büyük paydaşları • İdare ve TOKİ’dir. • İdare: Belediye ve mücavir alan sınırları içinde belediyeleri, bu sınırlar dışında il özel idarelerini, büyükşehirlerde büyükşehir belediyelerini ve Bakanlık tarafından yetkilendirilmesi hâlinde büyükşehir belediyesi sınırları içindeki ilçe belediyelerini, • TOKİ: Toplu Konut İdaresi Başkanlığını, • İfade etmektedir. • - Kanun kapsamında uygulama yapılabilmesi için, ya “riskli yapı”, ya “riskli alan” yada “rezerv yapı alanı” tespiti yapılması gerekmektedir.
Riskli yapı: Riskli alan içinde veya dışında olup ekonomik ömrünü tamamlamış olan veya yıkılma veya ağır hasar görme riski taşıdığı ilmî ve teknik verilere dayanılarak tespit edilen yapı olarak tarif edilmiştir.
Riskli Yapı Tespiti • Riskli yapıların tespiti, malikler tarafından, Bakanlıkça lisanslandırılan kurum ve kuruluşlara yaptırılacak. • Maliklerce riskli yapı tespiti yaptırılmadığı takdirde, tespitler Bakanlıkça veya belediyelerce veyahutta il özel idarelerince yapılacaktır. • Riskli olarak tespit edilen yapılar, tapu kütüğünün beyanlar hanesine işlenecek, böylece satış ve kiralamalarda yapının riskli olduğunun bilinmesi sağlanır. • Riskli yapı tespitine karşı maliklerce 15 gün içerisinde itiraz edilebilir. İtirazlar; Üniversitelerce belirlenen 4 üye ve Bakanlıkça belirlenen 3 üyeden oluşan (7) kişilik Teknik Heyetlerce incelenecektir.
Riskli yapıların yıktırılması • Riskli yapı tespitinin kesinleşmesinden sonra Çevre ve Şehircilik İl Müdürlükleri’nce, “riskli yapının yıktırılması” ilgili belediyesinden istenilecek, • İlgili belediyece; riskli yapıların yıktırılması için maliklere 60 günden az olmamak üzere süre verilecek, bu süre içinde riskli yapıların yıktırılıp yıktırılmadığı kontrol edilecek, yıktırılmamış ise, yapının idarî makamlarca yıktırılacağı belirtilerek 30 günden az olmak üzere ek süre verilecektir. • Verilen bu süreler içinde riskli yapılar maliklerce yıktırılmaz ise yıktırma işlemleri belediyece yapılacaktır.
Riskli yapının yıktırılmasından sonra arsa hâline gelen taşınmazların değerlendirilmesi: • Riskli bina yıkıldıktan sonra arsa hâline gelen taşınmazlarda daha önce kurulmuş olan kat irtifakı veya kat mülkiyeti, ilgililerin muvafakatleri aranmaksızın tapu müdürlüğünce re’sen terkin edilerek, malikleri adına payları oranında tescil edilecektir. • Bu taşınmazların sicilinde bulunan aynî ve şahsî haklar ile temlik hakkını kısıtlayan veya yasaklayan her türlü şerh, hisseler üzerinde devam edecektir.
Riskli yapının yıktırılmasından sonra arsa hâline gelen taşınmazların malikleri tarafından değerlendirilmesi esas olacak ve yapılacak uygulamalara sahip oldukları hisseleri oranında paydaşların en az 2/3 çoğunluğu ile karar verilecektir. • 2/3 çoğunluk ile alınacak karara katılmayanların bağımsız bölümlerine ilişkin arsa payları, rayiç değerinden az olmamak üzere anlaşma sağlayan diğer paydaşlara açık artırma usulü ile satılacak. • Paydaşlara satış gerçekleştirilemediği takdirde, bu paylar, rayiç bedeli Bakanlıkça ödenmek kaydı ile Hazine adına tescil edilecek ve maliklerce yapılan anlaşma çerçevesinde değerlendirilmek üzere Bakanlığa tahsis edilecektir • Maliklere yapılacak tebligatı takip eden 30 gün içinde en az 2/3 çoğunluk ile anlaşma sağlanamaması hâlinde, Bakanlık, TOKİ veya İdare tarafından acele kamulaştırma yoluna gidilebilir…..
Riskli alan: Zemin yapısı veya üzerindeki yapılaşma sebebiyle can ve mal kaybına yol açma riski taşıyan, Bakanlık veya İdare tarafından Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığının görüşü de alınarak belirlenen ve Bakanlığın teklifi üzerine Bakanlar Kurulunca kararlaştırılan alanıifade etmektedir.
Bir alanın “riskli alan” olarak belirlenebilmesi için alanın büyüklüğünün asgarî 15.000 m2 olması gerekir. • Ancak, Bakanlıkça uygulama bütünlüğü bakımından gerekli görülmesi halinde, parsel veya parsellerin büyüklüğüne bakılmaksızın ve 15.000 m2 şartı aranmaksızın riskli alan tespiti yapılabilecektir. • Riskli alan ilan edilmesinden sonra, artık bu alan içerisindeki yapılar için tek tek riskli yapı tespiti yapılmasına gerek yoktur.
Rezerv yapı alanı: Kanun uyarınca gerçekleştirilecek uygulamalarda yeni yerleşim alanı olarak kullanılmak üzere, TOKİ’nin veya İdarenin talebine bağlı olarak veya resen, Maliye Bakanlığının uygun görüşü alınarak Bakanlıkça belirlenen alanları ifade etmektedir.
Rezerv yapı alanı, Bakanlıkça re’sen veya belediyelerin, il özel idarelerinin veyahautta TOKİ’nin talebi üzerine Bakanlıkça belirlenmektedir. • Gerçek veya özel hukuk tüzel kişileri de, Bakanlıktan rezerv yapı alanı belirlenmesi talebinde bulunabilir. Böyle bir durumda, talebin, bütün maliklerinin muvafakati ile yapılması ve taşınmazın yüzölçümünün % 25’inin mülkiyetinin, Bakanlığın uygun gördüğü, bağlı veya ilgili kuruluşuna veya İdareye veya TOKİ’ye devrine muvafakat edilmesi gerekir.
6306 sayılı Kanun kapsamında yapılacak yardımlar: • Anlaşma ile tahliye edilen yapıların; maliklerine, kiracılarına ve sınırlı ayni hak sahibi olarak bu yapıları kullananlara en fazla 18 ay süre ile ve aylık 600 TL’sından çok almamak üzere kira yardımı yapılabilecektir. • Anlaşma ile tahliye edilen, yıktırılan veya kamulaştırılan yapıların; maliklerine, kiracılarına ve en az bir yıldır bu konutları sınırlı ayni hak sahibi olarak kullananlara konut, işyeri veya kredi verilebilir. • Kanun kapsamında bakanlardan kredi kullanılması halinde, bu kredinin faizinin (4) puanı Bakanlıkça ödenecektir.
Kanun uyarınca yapılacak olan işlem, sözleşme, devir ve tesciller ile uygulamalar; noter harcı, tapu harcı, belediyelerce alınan harçlar, damga vergisi, veraset ve intikal vergisi, döner sermaye ücreti ve diğer ücretlerden ve banka ve sigorta muameleleri vergisinden müstesnadır. • Ancak, riskli alanlarda, Bakanlık, İdare veya TOKİ’nce değil de, gerçek ve özel hukuk tüzel kişilerince uygulamada bulunulması halinde, bu alanlardaki yapıların mevcut alanları için daha önce belediyelerce alınan harç ve ücretlere ilave olarak, sadece kullanım maksadı değişiklikleri ve yapı alanındaki artışlar için hesaplanan harç ve ücret farkları alınacaktır.
Etkin bir şekilde uygulama yapılmasını sağlamaya yönelik Kanun hükümleri: • Kanun uyarınca tesis edilen idarî işlemlere karşı tebliğ tarihinden itibaren 30 gün içinde dava açılabilir. Ancak, bu davalarda yürütmenin durdurulmasına karar verilemez. • Riskli yapıların tespiti, tahliyesi ve yıktırma iş ve işlemleri ile değerleme işlemlerini engelleyenler hakkında Türk Ceza Kanunun ilgili hükümleri uyarınca Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulunulacaktır. • Riskli yapıların tespiti, tahliyesi ve yıktırılması iş ve işlemlerine dair görevlerini yerine getirmeyen kamu görevlileri hakkında, tabi oldukları ceza ve disiplin hükümleri uygulanacaktır.
İhtiyaç duyulması hâlinde; Hazine’nin özel mülkiyetindeki taşınmazlar, Kanun kapsamında kullanılmak üzere, Bakanlığa tahsis, edilebilecektir. • Kanunun öngördüğü uygulamaların zaruri kılması hâlinde, Orman Kanunu, Turizmi Teşvik Kanunu, Kıyı Kanunu, Mera Kanunu gibi özel kanunların bu Kanunun uygulanmasını engelleyen hükümleri ve diğer kanunların bu Kanuna aykırı hükümleri uygulanmayacaktır, • Kanun kapsamındaki proje ve uygulamalar süresince her türlü imar ve yapılaşma işlemlerini geçici olarak durdurabilecektir. • Riskli alanlardaki yapılar ile riskli yapılara verilen elektrik, su ve doğal gaz gibi hizmetler ilgili kurum ve kuruluşlar tarafından durdurulabilecektir.
Uygulama yapılan alan içinde kalan sağlam yapıların aynen korunması mümkün ise aynen korunacak, ancak, bu yapılardan uygulama bütünlüğü bakımından Bakanlıkça gerekli görülenler Kanun hükümlerine tabi olacaktır. • Riskli alan ve rezerv yapı alanı dışında olup, Kanunun öngördüğü amaçlar bakımından güçlendirilebileceği teknik olarak tespit edilen yapılar güçlendirilebilecektir.Güçlendirme için, 634 sayılı Kat Mülkiyeti Kanunu’nun 19 uncu maddesine göre, ya bütün kat maliklerinin 4/5’inin yazılı rızası ile güçlendirme kararı alınması veya maliklerden biri veya birkaçı tarafından, yapının güçlendirilmesinin zorunlu olduğunun mahkemeye tespit ettirilmiş olması gerekir.
Bakanlık, Kanun kapsamındaki alanlara ilişkin olarak: • - Her tür harita, plan, proje, arazi ve arsa düzenleme işlemlerini yapmaya, • - Planlama işlemlerine esas teşkil edecek standartları belirlemeye, • - Özel standartlar ihtiva eden planlar yapmaya, onaylamaya ve kent tasarımları hazırlamaya, • yetkilidir. • Kanun uyarınca yapılacak planlar, 3194 sayılı İmar Kanunu’nda ve diğer mevzuatta belirtilen kısıtlamalara tabi olmayacaktır. • Bakanlık, Kanunda belirtilen iş ve işlemlere ilişkin olarak TOKİ’ye veya İdareye yetki devrine yetkilidir. • Bakanlık, bu Kanun kapsamındaki uygulamalarda kullanılmak üzere dönüşüm projeleri özel hesabından TOKİ, İdare ve İller Bankası Anonim Şirketine kaynak aktarabilir.
Kanun uyarınca kamu kaynağı kullanılarak gerçekleştirilen her türlü mal ve hizmet alımları ile yapım işleri, 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu’nun 21/b. maddesine göre pazarlık usulü ile ihale edilecektir. • Bu Kanunda belirtilen iş, işlem ve hizmetlere tahsis edilmiş taşınır ve taşınmazlar, her türlü hak ve alacaklar, para ve para hükmündeki kıymetli evrak, kamu yararı amacına tahsis edilmiş sayılır ve bunlar hakkında haciz ve tedbir uygulanamaz. • Riskli yapılar, riskli alanlar ve rezerv yapı alanları hakkında 7269 sayılı Umumî Hayata Müessir Afetler Dolayısıyla Alınacak Tedbirlerle Yapılacak Yardımlara Dair Kanun’un uygulanıyor olması bu Kanunun uygulanmasına engel teşkil etmeyecektir…..
Kanun’un etkin bir şekilde uygulanması halinde: • Riskli yapı stoku bertaraf edilecek, daha sağlıklı ve güvenli yaşama alanları oluşturulacaktır. • Afetlere bağlı olarak meydana gelen can ve mal kayıpları büyük ölçüde azaltılacaktır. • Kanun kapsamındaki alanlarda, bütüncül bir plânlama anlayışı ve yeni altyapı ve ulaşım sistemleri ile şehirlerimiz daha düzenli hâle gelecektir.
Yapılar, yerel mimarî ve malzemeler kullanılarak inşa edilecek ve üretim sektörü ve buna bağlı olan diğer sektörler hareketlendirilecektir. • İnşaat ve teknik müşavirlik sektörü ciddî manada gelişecektir. Bu sayede, işsizlik ve yoksulluk azaltılacak ve ekonomik hareketlilik sağlanacaktır.
Düzenli yapılaşma sayesinde kaynak israfı engellenecektir. • Yalıtımı tam olarak sağlanmış; enerji tasarrufu sağlayan ve en önemlisi de çevre dostu binalar sayesinde daha güzel yaşama çevreleri oluşturulacaktır….
Kanun’un yürürlüğe girmesinden sonra yapılan çalışmalar • Kanun’un yürürlüğe girmesinden sonraki 3,5-4 aylık süre içerisinde Kanun’un ikincil mevzuatı hazırlanmış ve yürürlüğe konulmuştur. • 6306 sayılı Kanunkapsamında 20 yıllık bir süreçte, riskli olduğu tahmin edilen 6,5 milyon yapının yıkılması planlanmaktadır. • - Ülkemizde yıllık ortalama 4 milyon ton “inşaat ve yıkıntı atığı” üretilmekte iken, bu rakamın 6306 sayılı Kanun kapsamındaki uygulamalarda 2’ye katlanması beklenmektedir. • - Kentsel dönüşüm uygulamalarında ortaya çıkacak hafriyat toprağı ile inşaat ve yıkıntı atıklarının “geri kazanım” odaklı olarak yönetilmesi önem arzetmektedir.
- Belirtilen sebeplerle; • Yıkımın, kontrollü olarak ve malzemenin niteliğine göre aşama aşama sökülerek yapıldığı “seçici yıkım”ı ve atıkların kaynağında ayrı toplanmasını esas alan, • İnşaat ve yıkıntı atıkları ile hafriyat toprağının geri kazanılmasına odaklanmış, • bir Yönetmelik Taslağı hazırlanmıştır. • Yönetmelik Taslağına göre, inşaat ve yıkıntı atıkları ile hafriyat toprağından geri kazanılmış ürünler, ilgili standartların teknik gereklerini sağlamak şartı ile yeni malzemeler ile birlikte veya ayrı olarak kullanılacaktır.
Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten bugüne kadar riskli yapıların tespitini yapmak üzere, toplam 419 kurum veya kuruluş Bakanlığımızca lisanslandırılmıştır. • Kanun kapsamında, başta İstanbul, İzmir, Ankara, Sakarya, Diyarbakır, Erzurum, Bursa, Ağrı, Trabzon, Gaziantep, Van, Erzincan, Aydın ve Kahramanmaraş gibi iller olmak üzere, 35 farklı bölgede, 3 bin 37 hektar alan Bakanlar Kurulu kararıyla “riskli alan” olarak ilân edilmiştir. Bu alanlarda 486 bini aşkın kişi yaşamakta ve 79 bini aşkın da yapı bulunmaktadır.
Yine, 14 ayrı riskli alan teklifi Bakanlar Kurulu’na sunulmuş ve 48 tane riskli alan teklifi ise Bakanlığımızca inceleme aşamasındadır. • Yine, Kanun kapsamında değerlendirilmek üzere, İstanbul, Ankara ve Bursa illerinde olmak üzere (9) ayrı alan rezerv yapı alanı olarak belirlenmiştir. • Riskli alanların dışında, çeşitli illerde olmak üzere, 1497 tane riskli yapı tespiti yapılmıştır. • Ülke genelinde 46,489 konutun yıkım işlemi gerçekleştirilmiştir….
İzmir İli bakımından değerlendirme • Bilindiği üzere, İzmir İli 1. derece deprem bölgesi içerisinde kalmaktadır. • Kent bütünündeki yapı stoğununbüyük bölümü; kaçak, plansız veya plana aykırı olarak gelişmiş ve inşaat kalitesi son derece yetersiz binalardan oluşmaktadır. • 1/25.000 ölçekli İzmir Kentsel Bölge Nazım İmar Planı’nda, 18 adet ve toplam 4700 hektar büyüklüğünde “yenileme-sağlıklaştırma alanı” tespit edilmiştir. • Kent nüfusunun yaklaşık % 42’sinin bu alanlarda yaşamaktadır. • Gecekondu ve ıslah planları ile oluşan bu alanlarda; sağlıksız, güvensiz ve standartlar açısından yetersiz konutlar bulunmakta olup, bu konutların ivedilikle yenilenmesi gerekmektedir.
Bakanlığımızca, 6306 sayılı Kanun kapsamında; • İzmir-Karabağlar’da 540 hektar büyüklüğünde bir alan riskli alan olarak ilan edilmiştir. • İzmir-Menemen’de 44 hektarlık bir alan için hazırlanan riskli alan teklifi Bakanlar Kurulu’nda imza aşamasındadır. • Yine, İzmir-Narlıdere/Karabağlar-buca/Karşıyaka/Kemalpaşa İlçelerinde olmak üzere, (4) ayrı riskli alan teklifi Bakanlığımızca inceleme aşamasındadır. • Ayrıca, 5393 sayılı Kanun’un 73 üncü maddesi kapsamında, İzmir-Bayındır/Gaziemir/Karabağlar/Karşıyaka/Konak/Torbalı İlçelerinde olmak üzere, (7) ayrı alan “kentsel dönüşüm ve gelişim proje alanı” olarak ilan edilmiş olup, aynı kapsamda bir alana ilişkin teklif de inceleme aşamasındadır…..
TEŞEKKÜRLER… ALTYAPI ve KENTSEL DÖNÜŞÜM HİZMETLERİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ Suna KOTAN Genel Müdür Yardımcısı sunak@csb.gov.tr Tel: 0 (312) 474 05 25 Fax: 0 (312) 474 03 59