270 likes | 843 Views
İSTANBUL BOĞAZI’NIN OLUŞUMU. Kadriye Özkul 200910106003. İstanbul Boğazı 4. Jeolojik zamanda oluşmuş olmakla birlikte nasıl oluştuğuna dair Söylemler kesin olarak kanıtlanmış değildir. Bizim de amacımız ders sonunda kesin bir Yargıya varmak değil İstanbul Boğazının
E N D
İSTANBUL BOĞAZI’NIN OLUŞUMU Kadriye Özkul 200910106003
İstanbul Boğazı 4. Jeolojik zamanda oluşmuş olmakla birlikte nasıl oluştuğuna dair Söylemler kesin olarak kanıtlanmış değildir. Bizim de amacımız ders sonunda kesin bir Yargıya varmak değil İstanbul Boğazının nasıl oluştuğuna dair teoriler hakkında bilgi sahibi olmaktır. Ders sonunda bizim de kendi teorilerimiz olabilir
İstanbul Boğazı’nın Konumu • - İstanbul şehrini Avrupa ve Anadolu yakası olmak üzere ikiye bölen • İstanbul Boğazı kuzeydoğu- güneybatı uzantılıdır. • Karadeniz ve Marmara Denizlerini birbirlerine bağlayan bir su geçidi • konumundadır. • Boğazın her iki yakasına yayılmış yerleşim bölgesine ise Boğaz İçi adı • verilir. • İstanbul Boğazı, Marmara Denizi ve Çanakkale Boğazı ile birlikte • Türk Boğazları olarak da adlandırılmakta ve Avrupa/ Asya Kıtalarını • birbirinden ayran doğal sınırlardan biri olarak kabul edilir.
Avrupa Asya
Kıtaların Oluşumu Videosu (Videoyu oynatmak için üzerinde çift tıklayın)
Marmara Denizi’nin Genel Özellikleri • Yerbilimciler arasında Marmara Denizi’ nin oluşumu hakkında görüş birliği yoktur. Ancak, bu denizin genç bir deniz olduğu görüşü paylaşılmaktadır. Marmara Denizi’ nin oluşum evresinin başlangıcı için ileri sürülen dönemlerden hiçbirisi 20 milyon yıldan geriye gitmemektedir. • Yüzölçümü yaklaşık 11.350 km2 olan Marmara Denizi kıtasal bir kabuk üzerinde bulunur. • Miyosen denizinin Sarmasiyen döneminin bir kalıntısı olarak değerlendirilen bu deniz, küçük bir iç deniz niteliğindedir. • Denizin K-G doğrultusunda en geniş yeri 80 km D-B doğrultusunda en uzun ekseni 280 km’dir.
Kuzey Anadolu Fay Hattı’nın (KAF) batı bölümünün kuzey kolunu da barındıran bu üç adet derinliği 1100m’den fazla olan çukur, doğudan batıya sırası ile; Çınarcık Çukuru (1238m), Marmara Ereğlisi Çukuru (1390m) ve Tekirdağ Çukuru’dur (1112m).
ORKOZ ? • Marmara Denizinde, Karadeniz’den İstanbul Boğazı yoluyla bir üst akıntı mevcut iken Akdenizden ise bir alt akıntı mevcuttur. • Bunun nedenleri ise farklıdır; Karadeniz’in fazlalık veren su bütçesinden kaynaklanan düz bir yüzey akıntı sistemi ile, kıyısal topoğrafiden ve sürtünme direnci, başta lodos olmak üzere güneyden kuvvetli rüzgârların Marmara'nın sularını kuzeye yığması, yoğunluk farklılıklar bu akıntının oluşmasının nedenlerinden bazılarıdır.
Karadeniz’in Genel Özellikleri • 461.000 km² alana sahip ve 492.564 km³ hacmindedir. • Maksimum derinlikleri 2.210 metredir. Denizin kuzey sahilleri ve Boğaz açıkları sığ olup, Anadolu sahilleri derindir. • Tuzluluk oranı %1,8 dolayındadır. • Yer yer 150 yer yer de 200m seviyelerinde yüksek oranda metan gazı bulunmaktadır bu nedenle Karadenizde bu seviyelerin altında canlı yaşamaz.
İstanbul Boğazı’nın Genel Özellikleri • Uzunluk : 29,9 km • En Geniş Yeri : 3,6 km • En Dar Yeri 698 m • En Derin Yeri : 120 m • Karadeniz’den Marmara Denizine yılda 660 milyar metreküp su akar.
İstanbul Boğazı’nın Adının Kökeni Nereden Geliyor???? • Boğazın en eski yerleşimcilerinden olan Bizanslılar buraya BosPoros adını verirler. Bu sözcük inek ya da öküz anlamına gelen ve yol, geçit anlamına gelen (poros) adının birleşmesiyle türemiştir. • Yunan mitolojisinde baştanrı Zeus’un İo adında bir kıza aşık olmasıyla birlikte başlayan olaylar silsilesine dayanır. • Zeus bir gün İo’yla gizlice buluştuğu sırada Hera’ya yakalanmak üzereyken kendini bir buluta, İo’yu ise bir ineğe çevirir. Bu durumu öğrenen Hera ise ineği kendisine hediye olarak ister ve onu Zeus’tan uzak tutmak için Argos Panoptis adlı canavarın gözetimine bırakır. • Daha sonra Zeus Hermes’i yollayıp Argos’u öldürür. Bunun üzerine Hera io’ya sinekleri musallat eder, Sineklerden kurtulmak için var gücüyle kendini boğazın sularına atan İo karaya çıktığı yerde Keroessa adında bir kız çocuğu doğurur. Daha sonra Keroessa, Poseidon’la evlenerek Byzas’ı doğurur. O da Byzastion kentini kurar
Başlıca Teoriler • Boğazın eski iki akarsu yatağına ait bir oluk olduğu görüşü • Genç tektonik faaliyetlerin etkisi olduğu görüşü • Hem tektonik hem flüviyal etkenlerin etkili olduğu görüş • Nuh Tufanı ile ilişkilendirenler
Boğazın Eski İki Akarsu Yatağına Ait Bir Oluk Olduğu Görüşü • Bu görüşe göre biri Karadeniz’e diğeri ise Marmara’ ya akan iki farklı akarsuyun geriye aşındırma yaparak daha sonra birleşmesi sonucu İstanbul Boğazı açılmış ve Karadeniz ile Marmara’yı birleştiren suyolu açılmıştır.
Genç Tektonik Faaliyetlerin Etkisi Olduğu Görüşü • Bu görüşe göre İstanbul Boğazı’nın açılmasında genç faylar etkili olmuş ve bu faylar sahanın kuzey – güney yönünde bir oluk oluşturacak şekilde çökmesine neden olarak bölgenin morfolojisini değiştirmişlerdir.
Hem Tektonik Hem Flüviyal Etkenlerin Etkili Olduğu Görüş • Kuzey ve güney yönünde akışa sahip olan iki farklı akarsu aşındırma faaliyetlerini sürdürürken aynı zamanda tektonik hareketler de sahayı düşey ve yatay yönde deformasyona uğratarak morfolojide değişikliklere neden olmuşlardır.
4)Nuh Tufanı • Marmara Denizi'nin suyla dolarak Karadeniz'le birleşmesi olayı, mitolojide bilinen ve kimi kutsal kitaplarda da yer alan Nuh Tufanı ile de ilişkilendirilmiştir. Bu konuda da pek çok araştırma yapılmış ve 2001 yılında ABD'li araştırmacı Robert Ballard‘ ın bulgu ve savları büyük yankı uyandırmıştır. Çalışmaları 2001 yılı mayıs ayında National Geographic adlı coğrafya dergisinde de yayınlanmıştır.Ballard‘a göre Buzul Çağı'nda Karadeniz, çevresinde verimli tarım alanları bulunan büyük bir tatlı su gölüydü. Günümüzden 12.000 yıl önce başlayan buzul çözülmeleriyle birlikte ortaya çıkan sular, İstanbul Boğazı'nın güneyindeki engelin ardında birikmeye başladı. En sonunda bu engeli aşmayı başaran sular muazzam bir hızla Karadeniz'e akmaya başladı. Bir tatlı su gölü olan Karadeniz'e tuzlu deniz suyu doldu ve bu süreç boyunca Karadeniz'in suları günde 15 cm kadar yükseldi. Su seviyesindeki toplam yükselmenin 150 metre olduğu kabul edildiğine göre bu süreç 1000 gün yani yaklaşık 3 yıl sürdü. Tufan savını savunan bilim insanlarına göre verimli tarım alanlarını ve göl çevresi yerleşimleri yutan bu olağanüstü su yükselmesi kuşaktan kuşağa Nuh Tufanı olarak aktarılarak günümüze dek ulaştı.
MARMARA DENİZİ 2000 SEMPOZYUMU BİLDİRİLER KİTABINDA • BOĞAZLARIN GELİŞİMİ • İstanbul boğazının bölgenin peneplenleşmesi sırasında bile belirgin olan yayvan bir oluğun içinde Pliyosen sırasında gelişmeye başlamış olma olasılığı yüksektir. Boğaza dönüşen akarsu vadisinin gelişimini, varlıkları en azından Miyosen öncesi döneme ait olan, kuzeydoğu-güneybatı ve kuzeybatı-güneydoğu gidişli makaslama kırıkları denetlemiştir. Bu kırık sistemi boğaz çevresindeki pek çok akarsuyun, bu arada, Büyükçekmece, Küçükçekmece, Haliç, Riva vadisini de yönlendirmiştir. Bu kırık sisteminde Kuvaterner'de bir atımın meydana gelmemiş olduğu, bu kırıkların diri olarak değerlendirilemeyecekleri görülmektedir. Çanakkale Boğazı’nın da bir akarsu sistemi tarafından, İstanbul boğazına benzer şekilde, daha önceden var olan KD-GB ve KB-GD zayıflık zonlarından yararlanarak açılmış olduğu anlaşılmaktadır.
Çanakkale boğazının şekillenmesinde etkili olmuş olan bu fayların Holosen’de etkinlik göstermemiş oldukları görülmektedir. İstanbul boğazı dışında Karadeniz ile Marmara'nın olası bağlantısı için bir aday olarak ileri sürülen Sakarya-Sapanca-İzmit körfezi güzergahı, kanımızca bu işlevin kanıtı olabilecek morfolojik özellikleri taşımamaktadır. Ayrıca, bu seçenek Sakarya ırmağının da İzmit körfezine boşalmasını gerektirmektedir. Oysa, gerek İzmit körfezi sondajlarında gerekse Sapanca ile İzmit körfezi arasında kalan bölgede yapılmış olan, yeraltı suyu arama amaclı derin sondajlarda büyük bir akarsuya ait çökellere rastlanmamaktadır. Aslında, yukarıdaki açıklamaların ışığında, İstanbul boğazına bir seçenek aramak gereği de yoktur. Adapazarı ovası-Sapanca gölü-İzmit körfezi bölgesinin temel morfolojik özellikleri, bu arada, Kiraz dere ile Çark boğazının yanal ayrılım miktarı, Sakarya ırmağının olası en büyük atımı, bu kuşak boyunca toplam 20-30 km lik bir sağ yanal atıma sahip bir doğrultu atımlı fay sisteminin,önceden varolan bir çöküntü sistemindeki etkinliği ile açıklanabilmektedir. Bu atım miktarı ise, İznik-Mekece fayının zaman zaman devreye etkin olarak girmiş olabileceği göz önüne alınsa bile, Geç Pliyosen'den bu yana , İzmit bölgesinde etkin olan bir fay sistemi ile sağlanabilecek düzeydedir.
Sonuç • Günümüzdeki yaygın görüş, jeolojik açıdan İstanbul Boğazı'nın deniz suları ile dolmuş bir fay çöküntüsü olduğudur. Buna göre, İ.Ö. 20.000 ilâ 18.000 yılları arasında, Buzul Çağı sonlanmış ve dünyanın büyük bölümünü kaplayan buz kütleleri erimeye başlamıştır. Binyıllarca süren bir erime sürecinin sonucunda, İ.Ö. 8.000 ilâ 7.000'lerdeAkdeniz'in suları ilk hâlinden yaklaşık 150 metre daha yukarı çıkmıştır.Deniz seviyesindeki bu büyük ölçekli artış nedeniyle Akdeniz'in suları Marmara'yı basmış; Marmara Denizi'nin suları da devam eden yükselmeler sonucunda Karadeniz ile birleşmiştir. Boğaz'ın derinliğinin kuzeyden güneye azalma göstermesi, geçmişte kuzeydeki bu yükseltilerin Marmara'nın sularına karşı bir set görevi gördüğü ve bunların deniz seviyesindeki yükselmeyle aşıldığı savını güçlendirmektedir. • Son buzul dönemi günümüzden 75.000 ile 11.700 yıl önce gerçekleşmiştir.
Nuh Tufanı ve Karadeniz ile ilgili belgeseli izlemek isterseniz klasörde bulabilirsiniz….
TEŞEKKÜRLER TEŞEKKÜRLER TEŞEKKÜRLER TEŞEKKÜRLER TEŞEKKÜRLER TEŞEKKÜRLER TEŞEKKÜRLER