310 likes | 906 Views
TOPRAK ANA CENGIZ AYTMATOV Günümüzün, bütün dünyaca taninmis ve eserlerinin hepsi, hemen bütün dillere çevrilmis Türk yazari Cengiz Aytmatov, 12 Aralik 1928’de Kirgizistan’in baskenti Biskek’te dogdu. Babasi 1937’de Stalin terörünün kurbani oldu.
E N D
TOPRAK ANA • CENGIZ AYTMATOV • Günümüzün, bütün dünyaca taninmis ve eserlerinin hepsi, hemen bütün dillere çevrilmis Türk yazari Cengiz Aytmatov, 12 Aralik 1928’de Kirgizistan’in baskenti Biskek’te dogdu. Babasi 1937’de Stalin terörünün kurbani oldu.
Üç kardeşiyle birlikte annesi tarafından büyütüldü. Çocukluğu İkinci Dünya Harbi’nin SSCB’yi adeta felce uğrattığı yıllarda geçti. Savaşın acılarını derinliğine yaşadı.Henüz 15 yaşında iken köyünün kolhozunda sekreter olarak çalıştı.
Savastan sonra Kazakistan’daki Cambul Veteriner Teknik Okuluna girdi.Bu okulu bitirdikten sonra Kirgizistan Tarim Enstitüsüne devam etti. Bu sirada Kirgiz Türkçesi’yle yazdigi bir hikayesi Rusça’ya çevrildi.Pravda’da yayınlandi.
Aytmatov, Türkiye’ye ilk defa 1975’te geldi. Cengiz Aytmatov son olarak Mayıs 1992’de kendisine İLESAMCA’ca takdir olunan “Türk Dünyası Edebiyatına Hizmet Ödülü”nü almak üzere Ankara ve İstanbul’a geldi.
Bir yıl sonra Tarım enstitüsünden mezun oldu ve hayvan yetiştirme uzmanı olarak göreve başladı. Böylece ülkesini ve insanları yakından tanıma fırsatı buldu.Yaşam tecrübesi yeni gözlemlerle zenginleşti....
Bir yandan gazetecilige ve tercüme işlerine devam etti.Kırgızistan’ın folkloru, kültür kaynakları, destan ve gelenekleri üzerinde derin araştırmalara girişti.
Türk folkloru araştırmaları, Aytmatov’un eserlerindeki başlıca orijinal özelliği teşkil etmektedir. 1956-1958 yılları arasında Gorki Edebiyat Enstitüsünde staj imkanını elde eden Cengiz Aytmatov, Moskova Üniversitesi Edebiyat Fakültesine de girdi.
Başarısı herkesçe alkışlanan bu önemli yazarın “İlk Öğretmen”, “Cemile”, “Deve Gözü”, “Selvi Boylum Al Yazmalım” gibi eserleriyle ard arda edebiyat ödülü kazandı.1968 yılında Büyük Sovyet Ödülüne de layık görüldü.
Aytmatov Türkiye’ye ilk defa 1975’te geldi. Son olarak Mayıs 1992’de kendisine ESAMCA’ca takdir olunan “Türk Dünyası Edebiyatına Hizmet Ödülü”nü almak üzere Ankara ve İstanbul’a geldi.
ESERLERİ:Aytmatov’un büyük kısmı Anadolu şivesinde de yayımlanan ve “Bütün Eserleri” halen Ötüken Neşriyatça yayınlanmakta olan başlıca roman ve hikayeleri şunlardır:Yüz yüze, Cemile, İlk Öğretmen,Servi Boylum Al Yazmalım, Deve Gözü, Toprak Ana,Al Elma,Gül Sarı...
Aytmatov ’un Eserlerinde Temalar:Aytmatov eserlerinde kullandığı temalar zengin ve çeşitli olan bir yazardır. Kırgız çölünde geçim sıkıntıları, açlık berbat çalışma şartları, Kolhozda geçimsizlikler, bürokrasinin zulüm ve haksızlıkları eserlerinde yer alır.
Efsaneler,inançlar, aşklar,tabiat ve çevre tahripleri, bozkırda mahrum hayatlar, hemen her hikaye ve romanda yer almak- tadır.İlk gençliğini 2. Dünya Harbi’nin Kır- gız Bozkırında geçiren yazar, o yıllarda, çektikleri sefalet ve acıları anlata anlata bitiremez.
e gidemeye Cepheye gidemeyen kadınlar,çocuklar,hastalar, yaşlılar, aciz kimseler,cephede savaşanları beslemek için en ağır çilelerle çalışmışlardır.Buna karşılık, o zamanda, savaş- tan sonraki yıllarda da, bir somun ekmekten, bir bulgur aşından mahrum bırakılmışlardır.
Aytmatov, Kırgız yurdunu ve yurdunun insanlarını, aşklarını,rüyalarını,özlemle- rini iyi ve kötü yanlarını yazarken, haklı olarak, onlardaki beşeriligi, evrensel özü bulup, bütün dillerde okutmayı amaçlar.
Her büyük yazar gibi milliden beşeriye doğru yol alır.Evrensel olabilen her yazar öncelikle kendi soy vatan gelenek ve dilini en üstün ölçülerde bilip , kavrayıp yorumlamak durumundadır.
Aytmatov’ da mesajlar : İnsan düşünen ve üreten bir varlıktır.ve insan geçmişinden koparak yaşayamaz. Düşünmesine ve düşündüğünü ifade etmesine imkan verilmezse, yalnız emredileni yaparsa , o yarınlara bir insan olarak değil, bir robot olarak ulaşır.
DİL- ÜSLUP: Aytmatov, ana dili Kırgız Türkçesi olan ve edebi Rusça ile yazan bir hikayeci ve destancıdır.Üslubunu yoğuran, Kırgız-Kazak, Moğol-Hun folklorun- dan derlediği mecazlar, efsaneler, ifadeler, ibareler dünyasıdır.
Toprak Ana , ünlü yazar Cengiz Aytmatov’un en güzel romanlarından biridir.Bu eserde savaş meydanında eşini ve üç oğlunu kaybeden kahraman bir ananın zor zamanlarda dişi-tırnağı ile işlediği toprakla dertleşmesini okuyoruz.
İnsan sevgisinin, çalışkanlığın ve fedakarlığın nasıl kutsal bir yüceliğe ulaştığı en çarpıcı örnekleriyle bu romanda görülmektedir.Yetiştirdi- ği buğdayı kendisine bir avuç ayıramadan cephede ki asker için gönderen Kırgız köylüsünün çektiği sıkıntılar anlatılmaktadır.
Aytmatov, güçlü kalemiyle , aşk ve nefreti iyi ile kötüyü yüzleştiriyor, okuru heyecandan heyecana sürüklüyor ve düşündürüyor.İkinci Dünya Savaşı sırasındaki acıları anlatmaktadır Toprak Ana.
Toprak Ana, bir ölüleri anma gününde Tolgonay isimli bir kadının toprakla dertleşmesini anlatır. Tolgonay yaşam hikayesini baştan başa toprağa anlatır.Bir hasat mevsiminde Tolgonay Suvankul ile tanışmış ve onunla evlenmiştir.Suvankul o zaman on dokuz yaşındadır.
Tolgonay ve Suvankul’un evliliğinden üç oğul meydana gelir.Bunların isimleri: Kasım, Maysal- bek ve Caynak’tır.Tolgonay üçünü de arka arka- ya dünyaya getirir.Oğulları büyümekte yaşamları çalışarak, didinerek mutlu bir şekilde geçmektedir.
Bu sırada savaş başlar. Tolgonay’ın önce büyük oğlu Kasım sonra kocası ve diğer oğulları askere alınır. Kasım’ın karısı Ali- man ve Tolgonay birlikte yalnız kalırlar. Evin işlerini yapar, tarlaya gidip çalışırlar.
Geçimlerini sağlamak için canla başla çalışırlar. Erkeklerin yokluğunu aratmazlar.Fakat açlık her kapıya gelip dayanır. Bütün bunlara rağmen son güçleriyle tarlayı işlemekten geri kalmazlar. Tolgonay kolhozda ekipbaşı olur.Ondan iyi o çevreyi ve köylüleri bilen yoktur.
Bir süre sonra oğlu Kasım’ın ölüm haberi gelir. Gelini Aliman dul kalır. Sonra da Suvankul’un ölüm haberi gelir.Tolgonay’da dul kalır.
Savaşın üçüncü ve dördüncü yılları onlara hem büyük sevinçler hem büyük acılar getirir.Ordu, düşmanları adım adım geriletir. Topraklardan sürüp çıkartır. Günlük hayatta karşılaşılan güçlükler dayanılmaz boyutlara ulaşır.
Caynak ve Maysalbek’ten bir daha haber alınmaz. Aliman Tolganay’ı yalnız bırakmaz. 1946 yılının sonbaharında, komşu köyden genç bir çoban gelip onların köyüne yerleşir. Bu çobanın Alimanla ilişkisi olur.Aliman bir çocuk dünyaya getirir.
Aliman ölür. Tolganay doğan oğlan çocuğunu kendisi büyütür.Çocuğun adı Canbolat’tır. 12 yaşına gelir. Tolganay’ın herkesi bağrına basan Toprak Ana ile dertleşmesi biter.O yaşanılanları hiçbir zaman , ömrünün sonuna kadar unutmayacaktır.
Teknik açıdan Aytmatov’un eserleri: Hikaye ve romanları titiz bir plan içinde ölçülüp biçilmiş gibidir. Çevreler tasvirler hatta düşünceler yerlerine oturtulmuş- tur. Giriş , gelişme sonuç bölümleri hissedilirce- sine önceden düzenlenmiştir.
Eserlerinin mesajını dahi romanın örgüsü dışına taşırmadan yadırgatmadan vermektedir. Aytma- tov hikaye ve romanlarında klasik, modern, postmodern, hemen bütün kuruluş ve teknikleri kullanmaktadır.