1 / 30

CENGİZ AYTMATOV (1928-2008)

CENGİZ AYTMATOV (1928-2008). HAYATI. 12 Aralık 1928 tarihinde Kuzeybatı Kırgızistan’daki Talas eyaletinin Şeker köyünde doğdu. Adı, Cengiz Han’dan esinlenerek konulmuştur .

Download Presentation

CENGİZ AYTMATOV (1928-2008)

An Image/Link below is provided (as is) to download presentation Download Policy: Content on the Website is provided to you AS IS for your information and personal use and may not be sold / licensed / shared on other websites without getting consent from its author. Content is provided to you AS IS for your information and personal use only. Download presentation by click this link. While downloading, if for some reason you are not able to download a presentation, the publisher may have deleted the file from their server. During download, if you can't get a presentation, the file might be deleted by the publisher.

E N D

Presentation Transcript


  1. CENGİZ AYTMATOV(1928-2008)

  2. HAYATI • 12 Aralık 1928 tarihinde Kuzeybatı Kırgızistan’daki Talas eyaletinin Şeker köyünde doğdu. • Adı, Cengiz Han’dan esinlenerek konulmuştur . • Babası Torekul Aytmatov, Sovyet Kırgızistanında seçkin devlet adamı idi, ancak 1937′de tutuklandı ve 1938′de kurşuna dizildi. • Tatar kızı olan annesi Nagima Hamziyevna Abdulvaliyeva tiyatro aktrisiydi.

  3. Gençliği sıkıntılı bir döneme denk gelmişti. O dönemde zaten yeni yerleşmeye başlayan siyasal sistem, bir de savaşla mücadele etmek zorundaydı. • Çok genç yaşta çalışmaya başladı; çünkü II. Dünya Savaşı’nın SSCB üzerindeki etkileri gençleri de etkiliyordu, yetişkinler savaşta olduklarından, gençlere büyük iş düşüyordu. • On dört yaşında köyündeki sekreterliğe girdi. Burada tarım makinelerinin sayımı, vergi tahsildarlığı gibi işlerde çalıştı.

  4. Köyünden, Kazakistan’a giderek Cambul Veterinerlik Teknik Okulu’nda okudu. • Daha sonra şimdiki Kırgızistan’ın başkenti olan Bişkek’e giderek burada Frunze Tarım Enstitüsü’nde öğrenimine devam etti. • Ardından Maksim Gorki Edebiyat Enstitüsü’ne geçti ve 1956 ile 1958 yılları arasında Moskova’da okudu.

  5. Yazmaya bu yıllarda Pravda gazetesinde başladı. • Yazdığı eserleriyle büyük üne kavuştu ve 1957 yılında Sovyet Yazarlar Birliği’ne üye kabul edildi. • 1963′te Lenin Ödülü’nü aldı. • Yapıtları yüz ellinin üstünde dile çevrildi. • 1990-1994 yıllarında Sovyetler Birliğini ve Rusya Federasyonunu, • 2008 yılına kadar Kırgızistan Cumhuriyetini büyükelçi olarak temsil etti. • Cengiz Aytmatov; edebi çalışmalarına ek olarak, Avrupa Birliği, NATO,UNESCO ve Benelüks ülkelerinin Kırgız delegeliğini üstlenmiştir.

  6. Aytmatov, Gün Olur Asra Bedel romanının film çekimleri için gittiği Rusya-Kazan’da rahatsızlanarak böbrek yetmezliği teşhisiyle tedavi için Almanya’ya getirildi. Almanya’nın Nürnberg kentindeki Klinikum Nord’da tedavi gören Cengiz Aytmatov, burada komaya girdi. 10 Haziran 2008 tarihinde Nürnberg’de yaşamını yitirdi.

  7. ESERLERİ • Yüz Yüze: Bir asker kaçağı olan İsmail‘in insanî değerleri kaybedip acınacak ve kınanacak bir duruma düşmesini anlatıyor. • Cemile: Dünyanın en güzel aşk hikâyelerinden biri olan bu eser, Aytmatov’u ümit veren bir yazar olarak belli bir yere getirmiştir. Seyit’in  resimlendirmesiyle Cemile ve Danyar’ı unutmayacaksınız. • Al Yazmalım Selvi Boylum: Zaten siz bu kitabı Türkan Şoray ve Kadir İnanır’ın oynadığı filmle tanımıştınız. Uzatın o zaman elinizi kitaba.

  8. Toprak Ana: İkinci DünyaSavaşı’nın ardından Kırgızistan’ın bir köyündeki değişiklikler ve zorluklarla örülü bir roman. On yedi yaşından başlanarak anlatılan, türlü cefalar çeken Tolunay’ın, ömrünün son demlerinde torunuyla bulmaya çalıştığı mutluluk mücadelesi. • Elveda Gülsarı: En güzel romanlarından sadece biri. Toplumsal yapının düzelmesi için bir örnek. Tanabay ve onun atı Gülsarı. Zorlu bir hayat macerası. • Kızıl Elma: Mutluluğun simgesi. Mevsimin sonunda kalmış en sonmeyve. Meşakkatli bir sevgi.

  9. İlk Öğretmenim: Mesleğiniz ne? diye sorulunca, öğretmen , diyorsanız şayet, o zaman  bu kitap ilk önce size kapılarını açıyor. Hepimiz bir Duyaşen olsak keşke. Aytmatov yine Cemile’de olduğu gibi resimliyor bir Kırgız köyünü. • Deve Gözü: Bir gencin liseyi bitirdikten sonra arkadaşları gibi yapmayıp kendi yurdunda kalarak gönlünü verdiği toprağıyla mücadelesini anlatıyor. Ama Abakir adındaki traktör sürücüsüyle mücadelesi daha zor. Aytmatov  bu eserinde bizlere, bir işin yapılmasından ziyade o işin nasıl yapılması gerektiğinin önemini vurguluyor.

  10. Elveda Gülsarı: En güzel romanlarından sadece biri. Toplumsal yapının düzelmesi için bir örnek. Tanabay ve onun atı Gülsarı. Zorlu bir hayat macerası. • Kızıl Elma: Mutluluğun simgesi. Mevsimin sonunda kalmış en sonmeyve. Meşakkatli bir sevgi. • Oğulla Buluşma: Bir babanın, askere giden oğlunun geri dönmesini umutla beklediği bir ömür çilesi.

  11. Fuji – Yama: Aytmatov’un, bir başka Kırgız yazar olan Muhammedcanov’la birlikte yazmış oldukları oyunda, lise yıllarında II. Dünya Savaşına gönüllü olarak katılan dört Kazak erinin (aydınının)  etrafında gelişen olaylar örgüsü. • Sultanmurat:  Bir köy, II. Dünya Savaşı, bütün çocukların babası savaşta. Topraklarını yaşatması gerek o çocukların. Babadan kalma bir at, Sultanmurat’ın atı. Atıyla koştururlar hırsızların peşinden. Ve ne kalır geriye?

  12. Deniz Kıyısında Koşan Ala Köpek: İşte bütün çocukların, gençlerin ve büyüklerin ve dedelerin okuması gereken bir hikâye daha. Koşan bir ala köpek mi var yoksa bir dağ mı? Krisk, denizlerin avcısı olarak yetiştirilecek bir çocuk. Denizlerin elifbasını öğrenmesi gerekiyor öncelikle. Bunun için babası, amcası ve Orhan Atasıyla sulara açılıyorlar. Suya açılmak, denize açılmak mıdır? Su, bir damla. Okuyun, ama mutlaka. • Gün Olur Asra Bedel: SSCB Devlet Sanat Ödülü alan bu eser, özgürlük için yürekler sızlatan bir mücadeleyi sunuyor bizlere. Eski bir asker ve demiryolu işçisi olan Yedigey tarafından hayatı yorumlama çabası.

  13. Dişi Kurdun Rüyaları: Bu eser, Kültür Bakanlığı tarafından 1993 yılında, Kırgız ve Türkiye Türkçesi olarak karşılaştırmalı tek bir kitap hâlinde, Kader Ağı (Kıyamat) adıyla da yayımlandı. Romanda, dinî merkezli bir konu ele alınır ve yatılı rahip okulundaki bir gencin, kilisenin tutumuna karşı aldığı duruşu, iyiliği yaymak ve kötülüğü  yok etmek için gösterdiği çabayı anlatır. Diğer bir tarafta ise dişi bir kurt Akbara’nın, erkek kurduyla insanlar tarafından çektikleri işkenceleri  öç ve evlat acısıyla birlikte yoğrularak sunulur bizlere. • Cengiz Han’a Küsen Bulut: Devletini yöneten Cengiz Han, subaylarına çocuk sahibi olmasını yasaklar ve emrine itaat etmeyeni cezalandırır. Beyaz bulut, Cengiz Han’a küser ama küsen bulut nereye gider? Eser, Gün Olur Asra Bedel romanını tamamlar mahiyette.

  14. Yıldırım Sesli Manasçı: Cenaze törenine katılmak için başka bir köye yetişmek gerek. Ama saygın baba manasçı Senirbay hasta, kafilenin önüne geçip cenaze töreninde bulunması gerekiyor. Oğul Eleman ne güne duruyor. Kapıda, ülkelerine saldıran Orazmatlar var. Savaş, kan; dün yok, bugün, yarın... • Beyaz Yağmur: Bir umudun, topraklarının simgesidir Beyaz Yağmur. Saadet ve anası Zeynep. Anacığından habersiz evlenir Saadet. Anası Zeynep’in gücüne gider bu. Dışarıda beyaz bir yağmur yağmaktadır. Yağmur, Zeynep Anayı eski günlere götürür. • Kasandra Damgası: Aytmatov’un en son romanı olan Kasandra Damgası, komünist ve kapitalist düzenlerin insanı tüketen taraflarını işliyor. Romanda din ile ilgili düşüncelerini bir roman üslûbuyla bizlere açıklamaya çalışıyor. Gelecekte bir kıyamet var. Kıyamet, ama nasıl?

  15. Cengiz Aytmatov hakkında söyleyebileceklerimiz bu kadar. Ama şunu da belirtelim ki Aytmatov, bu kadar güzel eserlerini oluştururken bizlere kendi dünyasını ve eserlerini daha iyi tanıtabilecek bir eser daha sunmuş. Hatıralarını, çocukluğunu anlattığı Çocukluğum kitabı. Aytmatov’un eserlerini tanıyanların “Bir kitabı eksik kaldı, hem de en önemli kitabı. Unuttunuz mu yoksa, yoksa habersiz misiniz o kitaptan?” diye sorduklarını duyar gibiyim. Olur mu hiç. Beyaz Gemi unutulur mu?! En önemli eseri Beyaz Gemi. Bir kitabından başlanacaksa ilk okunacak kitabı Beyaz Gemi. Ne söylense, ne yazılsa eksik kalır. Bilmem; belki de bu şiir de...

  16. Beyaz Gemi Aldın mı o çocuğu yanınaÇünkü Geyik AnaDönmeyecek toprağına bir dahaBeyaz GemiBir şey istemek için sendenKuruyan ırmaklardanBoynu düşen dağımdanAşıp geldim sanaYüzümün çizgilerine bakmaBilirsin her zamanAynı yaşta kaldım onunlaBeyaz GemiGeçtim evimden kusurlarımlaTayfan olmaya evine geldimBeni geri çevirmeyin ..

  17. Eserlerine dair: • II. Dünya Savaşı sonrası yazarları arasında yer alan Aytmatov, Cemile’den önce bir kaç kısa hikâye ve Yüzyüze`yi yazdı. Ancak yazarın kendini kanıtlamasını sağlayan kitap Cemile oldu; Louis Aragon Cemile`yi “dünyanın en güzel aşk hikâyesi” olarak tanımlamıştır. • Eserlerinde mitolojiye oldukça yakın durdu; ancak onunki antik anlamından farklı olarak mitolojiyi çağdaş bir zeminde sentezlemek ve yeniden yaratmaktı. Eserlerinde mitlere, efsanelere ve halk hikâyelerine göndermeler yapmıştır.

  18. Cengiz Aytmatov’a Dair: “Aytmatov en başta sıra dışı, özgün ve farklı bir yazar. Çünkü o sadece bir edebiyatçı, romancı değil; aynı zamanda ve özellikle de insanın, dünyanın gidişatı üzerine kafa yoran; daha erdemli bir dünya arzulayan; anti insanî yönelişleri onurlu bir karşı çıkışla sorgulayan, bunun için kaygılanan ve uyarıcı eserler üreten bir aydın.”(Olcay YAZICI)

  19. Aşkın Lirik Destanı “Ön planda, aşkın ve hüznün lirik destanının yazıyor gibi görünse de, onun usta bir sembolizmle bezediği ve âdeta şiir cümlesi gibi yoğun bir psikoloji, yoğun bir sosyal gönderme/çağrışım, soyutlama, ve telmih yüklü anlatışının arka planını sezebilenler, ondaki insanı ezen sosyal baskılara karşı çıkışı, insanın tarafını tutuşu kolaylıkla görebilirler. Aşk ve lirizm Aytmatov’da, insanı derinden yakalamak, düşüncesini sarsmak ve duygusallığa açılan pencereden ufuk ötesine açılarak; kültürel kimlik şuurlanışına uzanmak için bir vasıtadır. Evet, Aytmatov aşkın yazarıdır belki, fakat aşkın ötesinde daha aşkın misyonlar, sosyal realiteler, psikolojik bilenmeler besler ana kaynak olarak…” (Dr.Mustafa ÇETİN)

  20. Sembollerin Dili “Cengiz Aytmatov yüzyılın tartışmasız en güçlü yazarıdır. En güçlülerden biri değil, biriciği. Tek olanıdır. Öyle ki, dünya edebiyatının devi diye nitelendirilen Dostoyevski bile, eğer yaşıyor olsaydı, Aytmatov’un insanı derinden sarsan büyüleyici üslubu karşısında hasedinden ölürdü. Özellikle, “Gün Uzar Yüzyıl Olur” ya da özgün adı ile “Asra Bedel Gün”, romanın 20. Yüzyıldaki tartışmasız zirvesidir. Bu hüküm asla sübjektif ve hissi değildir. Romanı, edebiyatın evrensel kriterleri ile titiz bir şekilde kıyaslayarak söylüyorum bunu. Yani yazarımızı, tipleme, somutun olduğu kadar, soyutun da ince duyarlıklarla tasvir ve tahlilini yapma gücü, sağlam ve sarsılmaz karakterler oluşturma becerisi, etkileyici, şiirsel üslup üstünlüğü; insan denen meçhulü entellektüel mercek altında irdeleme kudreti, sosyal ve psikolojik ruh çözümlemeleri maharetiyle, âdil bir şekilde değerlendirerek bu hükme varıyorum.”(Dr.Mustafa ÇETİN)

  21. Mankurtizim Kavramı “Cengiz Aytmatov’un, bir Kırgız efsanesinden esinlenerek dünya edebiyat literatürüne kazandırdığı “mankurt” ve “mankurtizm” kavramı bütün dillerde aynen kullanılmaktadır. Sistemin baskısı ya da insanın kendi özüne yabancılaşması neticesinde şahsiyetini ve sosyal/kültürel hafızasını kaybetmesini; zihnî yönden köleleşmesini çarpıcı bir şekilde izah eden mankurtizm, Beyaz Gemi’de, Gün Uzar Yüzyıl Olur’da, Cengiz Han’a Küsen Bulut’ta, Dişi Kurdun Rüyaları’nda ve diğer romanlarda da kullanılır. Şüphesiz bu kavramı doğuran, o coğrafyanın sert ve acımasız sosyal yapısıdır.” (Dr.Mustafa ÇETİN)

  22. Aytmatov’un bütün bu özgün ve üstün yönlerini vurgulamakla birlikte, gerek ona, gerekse meslektaşı Takavi Aktanov’a (Aytmatov’un romanlarıyla benzerlikler taşıyan “Boran”ın yazarı) yöneltilen bir eleştiri var. Bu eleştiri, merkezî hükümetin yazarlar için biçtiği, “görünüşte milliyetçi, muhtevada sosyalist” gömleğini giymiş olmalarıdır.

  23. Uyanış ve Dirilme “ Ancak Aytmatov’un yakın arkadaşı Prof. Dr. Tevfik İsmail’in de belirttiği gibi, Aytmatov’u dünya çapında şöhret yapan faktörlerin başında, kitaplarını çok büyük bir coğrafyada konuşulan ve dönemin edebî mahfillerinde etki uyandıran Rusça ile yazmış olmasıdır. Eğer romanlarını Kırgız Türkçesi ile yazsaydı, bugünkü Aytmatov olmaya bilirdi. Bir yanı ile sisteme eklemliymiş gibi görünse de, Aytmatov’un hemen bütün romanlarında kimlik arayışının/köklerle yeniden buluşmanın, satır aralarına gizlenmiş edebî, estetik çığlığını duymak mümkündür. Olanı anlatır Aytmatov. Cemiyete tutulan ayna gibi gerçeği yansıtır. Mankurtlaştırmaya karşı çıktığı kadar, kendiliğinden/gönüllü olarak mankurtlaşmaya (güdülmeye müsait mizaca, pasifliğe) de karşı çıkar. Dirilmeye, uyanmaya, aktif olmaya çağırır insanı. Töresine, örfüne, geleneğine ve geleceğine sahip çıkmasını ister.” (Dr.Mustafa ÇETİN)

  24. “Özetlersek, Kitapları bütün dünyada hayranlık duyularak okunan Cengiz Aytmatov, lirik, mitolojik ve kozmik unsurlar taşıyan seçkin, çarpıcı eserleriyle olağanüstü bir yazar, bir fikir adamı ve çağdaş bir bilgedir. Fikir ve edebiyat dünyasının, önünde saygıyla eğileceği bir yazar. Yüzyılın tartışmasız en güçlü yazarı...”

  25. TEŞEKKÜRLER..

More Related