600 likes | 1.5k Views
SAKARYA MEYDAN MUHAREBESİ. Bu amaçla ordu mevcudunu 225.000 kişiye çıkarttı. Birliklerini yeni silah ve araçlarla donattı. Üç aylık bir hazırlıktan sonra Temmuz başında taarruza geçti. . Sakarya'da savaşmak üzere cepheye ilerleyen bir topçu birliği. .
E N D
Bu amaçla ordu mevcudunu 225.000 kişiye çıkarttı. Birliklerini yeni silah ve araçlarla donattı. Üç aylık bir hazırlıktan sonra Temmuz başında taarruza geçti.
Sakarya'da savaşmak üzere cepheye ilerleyen bir topçu birliği.
Türk cephesi, bir alay komutanının aymazlığı sonucu, Kütahya doğrultusunda yarılacaktır. Sonuçta Afyon, Kütahya ve Eskişehir elden çıkar. Ordu, savaşı daha elverişli bir alanda kabul etmek üzere Sakarya nehrinin doğusuna çekilir.
Düşmana hiçbir birlik kaptırılmamıştı ama ordu, kaçaklar yüzünden yarı yarıya erimişti. Ordu, hızla takviye edilmeli, donatılmalı, savaş boyunca ihtiyaçları karşılanmalıydı. Oysa para yoktu, zaman da yoktu. Umut Mustafa Kemal Paşa' da idi.
Sakarya Meydan Muharebesi'nde Türk subay ve Mehmetçikleri, her karış vatan toprağını canları pahasına savundular. Sakarya'da savaşmak üzere cepheye ilerleyen bir topçu birliği. Sakarya Meydan Savaşı için piyadeler Ankara, Kastamonu, Karaman, ve Kayseri'de topçular Çankırı'da, süvariler Kırşehir'de yetiştirilmiştir.
Başkomutan Mustafa Kemal Duatepe'de Sakarya Meydan Muharebesi'ni yönetirken (10 Eylül 1921) .
Yunan ordusu 14 Ağustos günü üç koldan Sakarya'ya doğru yürüyüşe geçti. Yunan ordusunun planı Türk ordusunun batıya dönük cephesi karşısına bir tümen bırakıp bütün birliklerini Sakarya güneyinde toplamak, Türk cephesini yarmak ve sol kanadını kuşatmaktı. Böylece milli orduyu sona erdirmiş olacaklardı. General Papulas ve kurmay kurulu bu sonucu alacaklarına güveniyorlardı.
23 Ağustos (1921) Salı sabahı Sakarya Meydan Muharebesi başladı.
Yunan ordusu bütün gücüyle taarruza geçti. Türk sol kanadını kuşatmak için sağ kanadını sürekli uzatıyordu ama karşısında daima o kanada kaydırılmış fedakar bir Türk birliğini buluyordu.
Mustafa Kemal Paşa ünlü emrini verdi. Bu yepyeni bir savunma anlayışıydı: "Savunma hattı yoktur, savunma alanı vardır. O alan bütün vatandır. Vatanın her karış toprağı vatandaş kanıyla ıslanmadıkça terk olunamaz." Kesin olarak gerekmedikçe bir küçük tepecik bile terk edilmeyecekti. Subaylar da Mehmetçikler gibi bir karış toprak için kanlarını dökecek canlarını feda edeceklerdi.
Bu alışılmamış ve özverili savunma düzeni karşısında Yunan ordusu hızla erimeye başladı. On binlerce kaybına karşı Yunan ordusu, cephe boyunca ortalama sadece on kilometre ilerleyebilmişti. Cephe gerisine sızan Türk süvarileri ikmal kollarını vurduğu için cephane, yiyecek ve benzin sıkıntısı da çekmeye başlamışlardı. Yunan karargâhındaki iyimserlik yerini giderek derin bir kaygıya bıraktı. Durum olgunlaşmış, taarruz sırası Türk ordusuna gelmiştir:
10 Eylül 1921 Cumartesi günü sabahı Türk karşı taarruzu başlar.Sağ kanatta ilk hamlede Duatepe geri alınır ve süngü pırıltıları içinde al sancaklar göğe yükselir. Sol kanatta da süvari kolordusu kaçan düşman atçılarının peşine düşmüştür.
Batı Cephesi Komutanı İsmet (İnönü) Paşa, Sakarya Meydan Muharebesi'nde Yunan birliklerinden ele geçirilen topları incelerken karargah subaylarıyla birlikte.
Yunan hükümeti ordunun geri çekilmesini onaylar. Oysa Yunan ordu karargahı Sakarya batısına geçmiştir bile. General Papulas, ordusunu, bütünüyle mahvolmadan savaşın dişlerinden kurtarıp geriye çekebilme telaşı içindedir.
Yunan Genelkurmay Başkanı General Dusmanis durumu şöyle özetleyecektir: "Kaçmaktan başka bir karar verebilecek güçleri kalmamıştı."
Yunan ordusu muharip kuvvetinin yarısını Sakarya'da bırakmış, taarruz gücünü yitirmiş bir şekilde bütünüyle Sakarya nehrinin batısına geçmişti.
22 gün ve gece süren Sakarya Meydan Muharebesi sona ermiştir. 13 Eylül 1921 günü bir bildiriyle millete ve dünyaya Türk zaferi ilan edilmiştir.
Ünlü tarihçi Toynbee diyor ki: "Bu savaş 20. yüzyılın en büyük savaşlarından biridir."
Gazeteci Claire Price da şöyle diyor: "Batı 200 yıldan beri ihtiyar Osmanlı Devleti'ni parçalamaya çalışıyordu. Fakat Sakarya'da Türk'ün kendisiyle karşılaşmış ve ona dokunduğu anda da tarihin yönü değişmiştir. Tarih bu olayı devrimizin en büyük olaylarından biri olarak kaydedecektir."
Türkiye Büyük Millet Meclisi, Türk tarihinde bir dönemeç niteliği kazanan bu büyük savaş ve görkemli zaferden sonra Başkomutan Mustafa Kemal Paşaya "mareşallik" rütbesi ve "gazi" sanı verdi. Bundan sonraki aşama emperyalizmin desteklediği son düşmanı da denize dökmekti. Bunun için 26 Ağustos 1922'ye kadar bir hazırlık yılı beklemek gerekecekti.
SAKARYA MEYDAN MUHAREBESİ’NİN SONUÇLARI • Savaşın kazanılması bütün yurdu sevince boğdu. • Yunanlıların saldırı gücü yok edildi. • İşgalcilerin, Türk topraklarını ele geçirme umutları kalmadı. • Yunanlılar kesin yenilgiye uğramamak için savunmaya çekildiler. • Düşmanı yurttan atma ümit ve gücümüz arttı. • Kafkas Cumhuriyetleri ile Kars antlaşması yapıldı. • Fransızlar ile Ankara antlaşması imzalandı. • Anlaşma devletleri barış önerisinde bulundular. • İngilizler ile esirlerin değiştirilmesi konusunda anlaşma yapıldı. • Malta’da sürgünde bulunanlar yurda döndüler.
BAŞKOMUTANLIK MEYDAN MUHAREBESİ (BÜYÜK TAARUZ)
Dört yandan kuşatılmış, yoksul, silahları elinden alınmış, ordusu dağıtılmış bir millet, kuzey, doğu ve güneydeki bütün cepheleri tasfiye etmiş, hemen hemen hiçten yola çıkarak bu noktaya gelmiştir. Karşısında yalnız İngilizlerin desteklediği Yunan ordusu kalmıştır. Şimdi Türk'ün zamanıdır.
Başkomutan Mustafa Kemal Paşa Batı Cephesindeki hazırlıkları gözden geçirmek için geldiği Çay'da törenle karşılanıyor (30 Mart 1922).
Ordu kesin zafer için Yunanlıları ve İngilizleri uyandırmadan, büyük bir gizlilik içinde taarruz hazırlıklarına başlar. Ordu pek çok güçlük aşılarak insan, silah, uçak ve araç bakımından takviye edilir.
Türk Taarruz planı çok kısaca şöyle özetlenebilir: Çok iyi tahkim edilmiş Afyon cephesini yararak sayıca ve silahça daha üstün olan Yunan ordusunun İzmir'le bağlantısını kesmek ve sarıp yok etmek.
Kuzeydeki büyük birlikler düşmana sezdirilmeden, sessizce Afyon karşısında toplanır. 24 Ağustos günü İstanbul ve dünya ile haberleşme kesilir ve sınırlar kapatılır. 25 Ağustos'ta taarruza katılacak bütün birlikler yerlerini alırlar. Başkomutan Mustafa Kemal Paşa, taarruzu, yarma bölgesini bütünüyle gören Kocatepe' den yönetecektir.
26 Ağustos 1922 günü sabah saat 5.30'da Kocatepe'de tüm topların gürlemesiyle Türk büyük taarruzu başlar. Gece Ahır Dağı'nı aşmış olan Türk süvari kolordusu da Yunan cephesinin gerisine geçmiştir. Demir yolu ve telgraf bağlantılarını keser, çala kılıç Yunan birliklerinin arasına dalar. Ordu fırtına gibi esmektedir. Yunanlıların onca emek ve umutla tahkim ettikleri tepeler ard arda düşmeye başlar.
Kocatepe'de iken. Büyük Taarruz'un henüz sonu belli olmayan saatlerinde çekilmiş meşhur resmin tamamı.
Erkekler cepheye gidince, cephe gerisi hizmetler kadınlara kalmıştı. Demir yollarının yapım, bakım ve onarımında köylü kadınlarımızın büyük hizmetleri dokunmuştur.
O kadar güvenilen Yunan cephesi ertesi günü öğleye doğru yarılır. Birlikler sel gibi Afyon'un arkasındaki ovaya akarlar. Yunan ordusu bir vuruşta üçe bölünmüştür. Büyük bölüm eriye eriye, daha önceden tahkim edilmiş olan Dumlupınar hattına çekilmeye çalışır. Ama başaramaz.
29 Ağustos gecesi Yunan ordusunun çekilme yolu bir Türk tümeni tarafından kesilecektir. Plan amacına ulaşmış, Yunan ordusunun büyük bölümü 30 Ağustos günü Dumlupınar önünde sarılmıştır. Başkomutan bu son aşamayı ateş hattına kadar gelerek izlemiş ve gerekli emirleri vermiştir.
Birinci ve İkinci Yunan Kolordusu'nun komutan ve karargahları, bağlı birlikleri, beş tümen ve yüzlerce top ateşten çemberin içinde kalır. Dağ yolundan kaçabilenler de iki gün içinde yakalanıp esir edileceklerdir. Yunan başkomutanı ile bir kolordu ve üç tümen komutanı Türk ordusuna teslim olur.
Başkomutan Mustafa Kemal Paşa 1 Eylül 1922 günü ordulara bir emir yayımlar. Emir şu ünlü cümleyle bitmektedir: "Ordular! İlk hedefiniz Akdeniz'dir, ileri!" Ordu kanatlanmış gibi Akdeniz'e doğru akmaya başlar.
Piyade süvari ile, kağnılar kamyonla yarışmaktadır. Vatan, uğrunda kan ve can veren çocuklarına geri dönmektedir
Türk süvarileri, 9 Eylül 1922 günü üç yıldır bayrağına hasret halkın sevinç çığlıkları ve gözyaşları arasında İzmir'e girer. Kuzeydeki 11. Yunan Tümeni de komutanıyla birlikte esir edilecektir. 18 Eylül' de kurtulabilen bir avuç son Yunan askeri de gemiye binerek Anadolu' dan ayrılır. Acı günler sona ermiş, vatan geri alınmıştır.
9 Eylül 1922. Türk Ordusu uzun zamandır hasretini çektiği güzel İzmir'e giriyor.