370 likes | 632 Views
ABANT’IN ÇIĞLIĞI. Abant’ta uygulanacak plansız yatırımlar için giriş kapısında Valilikçe dikilen, yatırımları gösterir kroki tabelası. Yeni yapılacak yollar farklı renklerde gösterilmiştir. . HERŞEY BU SETLE BAŞLADI.
E N D
Abant’ta uygulanacak plansız yatırımlar için giriş kapısında Valilikçe dikilen, yatırımları gösterir kroki tabelası. Yeni yapılacak yollar farklı renklerde gösterilmiştir.
Gölün her tarafında artan su seviyesi ile birlikte göl çevresindeki piknik alanları, ağaçlar ve yollar sular altında kaldı.
Gölde artan su seviye ile birlikte göl kenarındaki ağaçlar su içinde kaldı
Yollar su altında kalınca, yolun kotunu yükseltmek için kamyonlarla -belki binlerce kamyon- toprak, yol yüzeyi ve göl kenarına döküldü.
Toprak dolgusu için iş makineleri göl kenarından ve yamaçlardan kazılar yaptı. Bu alanlarda belki de “son sığınak” olarak, göl kenarına yerleşmiş bazı canlıların olabileceği düşünülmedi.
Hiçbir doğa koruma önlemi alınmaksızın ve tamamen plansızca yapılan bu müdahaleler sonucu, kesilen ağaçlar ve kazılan topraklardan sonra çıplak kalan yamaçlar, artık erozyona açık sahalardır.
Gölün etrafında yol seviyesi yükselince, yolun dışında yeni küçük gölcükler oluşarak buradaki ağaçlar ve ormanlık alanlar su altında kaldı.
İğne yapraklı ağaçlarda (özellikle çamlarda) kök boğazı, su veya toprak ile doldurulduğunda,kök havalanması yapılamayacağı için ağaçların hayatiyeti ciddi tehdit altındadır.
Buradaki ağaçların kurtarılabilmesi için, • su seviyesinin düşürülmesi, • ağaç köklerindeki suyun boşaltılması • ve yeniden kök havalanmasının sağlanmasının gerekliliği hatırlatıldı… Aksi takdirde ağaçların hayatinin ciddi tehdit altında olduğu belirtildi.
Ağaçların kök boğazını taşkın sularından kurtarmanın yolu olarak, kökleri yeniden toprakla doldurmak yoluna gidildi. • Kök havalanması iyice güçleşeceği için, ağaçlar için kaçınılmaz son daha hızlandırılmıştır.
Bütün bu plansız ve beklenmedik gelişmeler olurken, hiç beklemediğimiz şekilde 20m genişliğinde yollarımız olmuştu.
Yer yer neredeyse bir otoban genişliğinde yapılan yeni Abant Tabiat Parkı yolundan sonra, erozyona açık çıplak yamaçlar ve tahrip edilmiş bir kıyı ekosistemi kaldı.
Bilindiği üzere; bir su ekosisteminde en önemli yaşam alanı “niş” adı verilen, akarsu ve göl kıyı alanlarındaki girinti ve çıkıntılı alanlardır. Özellikle gözle göremediğimiz küçük canlıların en önemli yuva ve yumurta bırakma alanları bu kıyılardır.
Abant Gölü kıyı ekosistemi belki de geri dönüşümü mümkün olmaksızın kaybedilmek üzeridir.
Yapılan yanlışlıklar ve olumsuz sonuçlar artık gözler önündedir. • Su seviyesini düşürmek için, plansızca ve belki de gereksizce yapılan setin bir kısmı kesilmiştir. • Fakat bu set bile göl ekosistemi ve civarı için yine de yüksek bir seviyedir.
Set üzerinde açılan yeni deliklerde su seviyesini düşmesine yetmemektedir.
Suyun eski seviyesine çekilmesi doğaya yapılabileceğimiz en büyük iyiliktir. • Fakat bu fazla suyu motorlu su tahliye edicilerle başaramayız.
Yaban hayatının yaşam alanı olan bu kıyılardaki sazlık ve çalılıkların yok edildiği dereler.
Tüm uyarılar ve tepkilere karşın endemiklerin son sığınağı doğal çayır ve meraların tahribine devam ediliyor
Yeni yapılan yolların dolgu yüksekliğinin düzeyi ağaçların neredeyse tüm gövdesini kaplamıştır.
Toprak dolgusundan ağaçların boğulduğunu görebilirsiniz
Korunan Alanlarda Master Plan izin vermediği için yeni yol yapılamaz. Ancak Valiliğin yapmayı düşündüğü yolların güzergahlarını belirleyen kazıklar çakılmış durumdadır.
Çayırların göle dönüştürülmesine koyunlar ve çobanlar bile isyan ettiler.
Doğadaki yuvarlak ve yumuşak çizgilere inat, erozyonu tetikleyen sert ve dik yamaçlar oluşturulmuştur.
Devletin yaptığı plansız ve izinsiz yeni yoldaki ağaç katliamına herkes isyan ediyor.
İzinsiz ve plansız yol inşaatlarının neden olduğu orman tahribatı
Orchis simia (Maymun orkidesi için Abant’ta da tahrip olmuştur.
Yerden 2-2,5m yükseğe çakılan bu uyarı tabelaları, yol yüzeyine yapılan dolgu ile zemine inmiştir.
Bir zamanlar bu çalılıklar, su samurlarının yaşam alanı ve yuvalarıydı.Artan su seviyesi ile birlikte yuvalar tahrip oldu ve belki de o su samurları can çekişmekteler