520 likes | 1.06k Views
CAHİT SITKI TARANCI. ABİDİN GÜNEŞ 1090320123. Cahit Sıtkı Tarancı. İçindekiler. Cahit Sıtkı Tarancı’nın Hayatı Öğrenim Serüveni Paris Yolculuğu Cavidan Hanım’la Tanışma ve Evlilik Hastalığı ve Ölümü Şiirler. Cahit Sıtkı Tarancı’nın Hayatı.
E N D
CAHİT SITKI TARANCI ABİDİN GÜNEŞ 1090320123
İçindekiler • Cahit Sıtkı Tarancı’nın Hayatı • Öğrenim Serüveni • Paris Yolculuğu • Cavidan Hanım’la Tanışma ve Evlilik • Hastalığı ve Ölümü • Şiirler
Cahit Sıtkı Tarancı’nın Hayatı • Şiiri hayatı yegane mihveri yapan ve bir ihtiras halinde ona bağlanan Cahit Sıtkı,Diyarbakır’ın en köklü ve en saygın ailelerinden biri olan Pirinçzadeler’e mensuptur.
Cahit Sıtkı Tarancı’nın Hayatı(devam) • Hacı Ali Efendinin büyük oğlu Arif Efendi,Diyarbakır’da belediye başkanlığı yapmış ve 1.Meşrutiyet’in ilanından sonra Diyarbakır’da milletvekili seçilmiştir.
Cahit Sıtkı Tarancı’nın Hayatı(devam) • Bölgede keskin bir nüfusa sahip dedesi Hacı Ali Efendi oldukça varlıklı ve aydın bir insandır.
Cahit Sıtkı Tarancı’nın Hayatı(devam) • Ailenin ticaret ve ziraat işlerini yürüterek baba mesleğini devam ettiren Bekir Sıtkı,devrin fikri ve edebi faaliyetlerine de yabancı kalmaz.
Cahit Sıtkı Tarancı’nın Hayatı(devam) • Çocukluk yıllarında evin içinde oldukça neşeli,esprili ve enerjik olan Cahit Sıtkı,evin dışında daima içe kapanık,suskun ve çekingendir.
Cahit Sıtkı Tarancı’nın Hayatı(devam) • Fiziksel olarak cılız,naif bir yapıya sahiptir.Bu yüzden sık sık hastalanır ve ailesi bu ilk çocuğun başına pervane kesilir.
Cahit Sıtkı Tarancı’nın Hayatı(devam) • Özellikle baba Bekir Sıtkı,ataerkil aile kabulündeki ‘oğul’ imgelerinin bütün ümitlerini,hülyalarını onun üzerine kurmuştur.
Cahit Sıtkı Tarancı’nın Hayatı(devam) • Babasıyla arasındaki mesafeli ilişkiyi hep bu ileriye dönük hülyalar kurmaktadır.
Öğrenim Serüveni • Okul çağı geldiğinde ailede şenlik havası vardır. • Dualar okunur,sadakalar verilir. • İlköğrenimine Nümüne-i Terakki-i Hamid-i Mekteb-i İptidaisinde başlar(1917).
Öğrenim serüveni(devam) • Okumak üzere ailesinin sıcak ilgisinden uzaklaşan Cahit Sıtkı,yeni çevrede büyük bir yabancılık duygusu ile karşılaşır. • İstanbul,o koca şehir ve insanları,anne şefkatine muhtaç bu çekingen çocuk ruhunda bir labirent çıkmazı oluşturur.
Öğrenim serüveni(devam) • Dört yıl Saint-Joseph Lisesinde başarılı bir öğrenim gördükten sonra,intibak sınavlarını verip Galatasaray Lisesi orta kısmı son sınıfına nakleder.
Öğrenim serüveni(devam) • Cahit Sıtkı’nın gerek Saint-Joseph’te okurken gerekse Galatasaray Lisesi’ne kaydolduğu ilk yılda arkadaşlarıyla sağlıklı iletişimler kuramayışı,biraz da onlardan gördüğü anlayışsız,kötü muamele onu daha içe kapanık,ürkek ve kötümser yapar.
Öğrenim serüveni(devam) • 1928-1929 ders yılında o dönem sınıfta kalmış olan Ziya Osman Saba ile tanışırlar.
Öğrenim serüveni(devam) • Saint-Joseph’te başarılı bir öğrenci olan Cahit Sıtkı,yeni okulunda da aynı çizgiyi devam ettirmekte ve her soruyu cevaplamak üzere ileri atılmaktadır.
Öğrenim serüveni(devam) • Para sıkıntısının baş göstermesi üzerine okul hayatı ikinci,hatta üçüncü plana itilmiş durumdadır.
Paris Yolcuğu • Yaşar Nabi’ye yazdığı 8.1.1938 tarihli mektubunda “hala bir baltaya sap olamadım” diyen şair,Kasım 1938’de sevgi ve güvenlerini kazandığı Nadir Nadi ve Doğan Nadi’nin ayrıca yine babasının da maddi yardımıyla Paris’e gider.
Paris Yolculuğu(devam) • Burada Sciences Politiques’e devam edecek ve Cumhuriyet gazetesine hikayeler,yazılar yazacaktır.
Paris Yolculuğu(devam) • Fransa’ya gittikten ve okula kaydını yaptırdıktan sonra,Paris Radyosu Türkçe Yayınlar Servisinde spiker olarak bir de iş bulur. • Oradan aldığı 180 Franklık aylığa babasının gönderdiği 50 liralık harçlık da eklenince toplam 3500 Frank gibi bir gelire sahip olmuştur.
Cavidan Hanım’la Tanışma ve Evlilik • Çalışma Bakanlığı’ndaki yeni görevine başlamak üzere hazırlanan Cahit Sıtkı,Otuz Beş Yaş ödülünü kazanmış meşhur bir şairdir.Kendisini herkes tanımaktadır.
Tanışma ve Evlilik(devam) • Görev yapacağı büroda daha o gelmeden büyük bir sevinç ve heyecan yaşanmaktadır.Özellikle onun bekar olduğunu duyan genç kızlar adeta gizli bir yarış içinde meşhur şairle tanışma fırsatını kollamaktadırlar.
Tanışma ve Evlilik(devam) • Aynı kurumda üç yıl İstanbul üniversitesi Edebiyat Fakültesi Felsefe Bölümü’nde okuduktan sonra Ankara’da D.T.C.F.’de öğrenimini tamamlayan Cavidan Hanım da çalışmaktadır. • Cahit Sıtkı aynı büroda çalışan bir kıza aşık olmaktan dolayı işine daha çok sarılmaktadır.
Tanışma ve Evlilik(devam) • Ara sıra Cavidan Hanım’ın çalıştığı servise gidip kalem,kurutma kağıdı,mürekkep ve toplu iğne alma bahanesi ile Cavidan Hanım’ı tanıma ve onunla daha yakın ilişki kurma yollarını aramaktadır. • Zaman zaman karşılıklı konuşmalarına,sohbet etmelerine rağmen Cahit Sıtkı,Cavidan Hanım’a onu sevdiğini bir türlü söyleyememektedir.
Tanışma ve Evlilik(devam) • 15 Şubat 1949 günü yazdığı evlenme teklifi mektubunu bir türlü cesaretini toplayıp veremez.Ancak üç gün cebinde taşıdıktan sonra 18 Şubat’ta verebilir. • Cavidan Hanım ilk teklife 12.1949 tarihli kısa bir mektupla olumsuz cevap verince şairin sıkıntıları yeniden başlar
Tanışma ve Evlilik(devam) • Cahit Sıtkı’nın 7.6.1950 tarihli mektubu onun tahammül sınırlarını aşmak üzere olduğunu gösterir.
Tanışma ve Evlilik(devam) • Uzun ve çileli bir sınavdan geçen şair,sonunda “dağları düz eden “sabrı ve aşkı ile Cavidan Hanım’ın ailesinden evliliği onaylayan kararı alır. • Kısa sürede aileler görüşüp anlaşırlar.
Tanışma ve Evlilik(devam) • Üç yıla yakın bir zaman süren bu gönül macerası,4 Temmuz 1951 günü Ankara Anadolu Kulübü’nde yapılan nikah töreni ile taçlanmış olur.
Hastalığı ve Ölümü • O sıralar kalbinden şikayeti olan Cahit Sıtkı’ya alkol ve sigarayı kesin olarak yasaklamışlardır. • Böyle şiddetli bir yasağın olduğu 18 Ocak 1954 günü saat 10.00 sularında ani bir krizle tere yığılır kalır.
Hastalığı ve Ölümü(devam) • Üç aylık bir süre hastanede kaldıktan sonra evine çıkarılan Cahit Sıtkı,ev ve hastane arasında sağlık kürlerine devam eder. • Ağustos ayı başında İstanbul’a gönderilmesi kararlaştırılır.Doktorların umudunu kesmesi üzerine memleketi Diyarbakır’a gönderilir.
Hastalığı ve Ölümü(devam) • Cahit Sıtkı,12 Ekim 1956 günü hayata gözlerini yumar. • “Bir de bakmışım ki ölmüşüm,dünya sönmüş baş ucumda,bir türlü gözümden gitmez”.sözleri hep akıllarda kalmıştır.
Otuz Beş Yaş Yaş otuz beş,yolun yarısı eder. Dante gibi ortasındayız ömrün. Delikanlı çağımızdaki cevher, Yalvarmak,yakarmak nafile bugün, Gözünün yaşına bakmadan gider
Otuz Beş Yaş(devam) Neylersin ölüm herkesin başında. Uyudun,uyanamadın olacak. Kim bilir nerde,nasıl,kaç yaşında? Bir namazlık saltanatın olacak, Taht misali o musalla taşında.
Ömrümde Sükut Çıngıraksız,rehbersiz deve kervanı nasıl, İpekli mallarını kimseye göstermeden, Sonu gelmez kumlara uzanırsa muttasıl, Ömrüm öyle esrarlı geçecek ses vermeden.
Şubat Günü Kim ne bilsin neydi beni uyutan? Uyanmadığım o sabah uykudan.
Yalnızlık Gördüm yapraklarımın bir bir döküldüğünü Baharda yaşamanın nedir bilmedim tadı Gemi yüzü görmeyen bir limanın hüznünü Kimsesiz gönlüm kadar hiçbir gönül duymadı
Şaşırdım Kaldım Şaşırdım kaldım nasıl atsam adım; Gün kasvet,gece kasvet. Bulutlar,sisler içinde bunaldım; Gök mavisine hasret.
Paydos Paydos bundan böyle çılgınlıklara; Sert konuşmaya başladı aynalar. Yetişir koştum aşkın peşi sıra; Bitirdi beni bu içki,bu kumar.
Kar ve Ben Esiyor tane tane yine beyaz bir rüzgar. Söyleyin hangi kuşun kanatları yolundu? Yine hangi ağaçtan döküldü bu yapraklar?
Abbas Haydi Abbas,vakit tamam; Akşam diyordun işte oldu akşam. Kur bakalım çilingir soframızı; Dinsin artık bu kalp ağrısı.
Batan Gemi İnsanlar dalgasına tutulmuş bir gemiyim! Sağa sola sallanıp,bakın,çırpınıyorum;
Ben Aşk Adamıyım Dolaştığım denizlerce düşünüyorum, Bineceğim son gemi değil midir? Hayır sahibi omuzlarda giden tabut.
Bugün Cuma Dilerim duasında unutmasın beni; Günahkar olduğumu hatırlayarak.
Desem ki Desem ki vakitlerden bir nisan akşamıdır, Rüzgarların en ferahlatıcısı senden esiyor, Sende seyrediyorum denizlerin en mavisini, Ormanların en kuytusunu gezmekteyim.
Güneşe Ait Çocuk Güneşin arkasında görünen çocuk, Eliyle güneşi gösterir durur. Camlar arkasında düşünen çocuk, Hırsından camlara yumruk savurur.
İlk Aşklar Felek ne kadar kahretse kalbimize, Zaman zaman hatırladığımız olur. Hangi dilber ilk aşkı tattırdı bize; Bir bahtiyarla yaşadığımız olur.
Her Günkü Ölüm Şehirde bir kasvet, Rüzgarda bu davet, Enginde hürriyet, Serde gençlik varken.
Korktuğum Şey Gün çekildi pencerelerden; Aynalar baştan başa tenha. Ses gelmez oldu bahçelerden; Gök kubbesi döndü siyaha.