300 likes | 535 Views
WALL STREET AYAKLANMALARI (OCCUPY WALL STREET ).
E N D
Avrupa’da baş gösteren ekonomik kriz kendi içinde çözüm bulmaya çalışıyor… Başta Yunanistan olmak üzere İtalya, İspanya ve Fransa'da ekonomik kriz çalkantıları baş gösterdi… Dünyanın para ile ilgili politikaları pek başarılı gitmediği her geçen gün daha da net ortaya çıkıyor. Üretimdeki dengesizliğin tüketimdeki adaletsizliğe kadar olan zincirde oldukça fazla dengesizlikler göze çarpmaktadır… OccupyWallStreet (WallStreet'i işgal et)
Arap Bahar’ı ile başlayan ayaklanma hareketleri önce Avrupa ve Amerika Birleşik Devletleri (ABD)’ne oradan da tüm dünyaya kadar ulaşmayı başardı.Hepimiz, buna tüm insanlık da diyebiliriz, tarihin bir kırılma anına, tarihin büyük bir dönüm noktasına hem tanık oluyor hem de bu değişimin aktif öznesi olarak tarih yapımında bizzat rol almaktayız. OccupyWallStreet (WallStreet'i işgal et)
Arap Dünyasında süregelen gösteriler ne kadar demokratik,hak ve göstericiler ne kadar haklı ise, bugün New York, Boston, Los Angeles ve diğer eyaletlerde yapılan Occupy Wall Street (Wall Street'i işgal et) gösterileri de o kadar demokratiktir görüşünü savunmaktadırlar. Bu kez ayaklanılan diktatör bir lider değil belki, her gün milyonlarca insanı batağa sürükleyen bir ekonomik sistemin varlığıdır.
Adbusters adlı internet dergisi tarafından başlatılan kampanya fitili ateşledi. New York Borsası’nın ve dünya sermaye piyasasının kalbinin attığı Wall Street Zuccoti Park'ta binlerce genç çadılarlarını kurdular ve protestolara başladılar.Protestolar daha sonra tüm NewYork’a yayıldı.
Çoğunluğu 30 yaşın altındaki gençlerin oluşturduğu bu topluluğun ortak özelliği ekonomik sıkıntıları olmaları,birçoğunun işsiz ve borç batağında olmaları ve hatta evsiz barksız kalmış olmalarıydı.Gençler bankaları protesto ediyorlardı. Çünkü yakın geçmişteki banka krizinde (mortgage kredileri), iflas eden bankacılar kaçıp gitmiş, bankaların borçlarını yükselten vergiler,artan yaşam maliyetleri ile Amerikan halkına ödetmişlerdi.
11 Eylül saldırılarından sonra ABD Merkez Bankası (FED), faiz oranlarını 1%’e kadar düşürdü. Yatırımcılar, artık fazla getirisi olmayan FED hazine bonolarını almak istemediler. Onlar yatırım yapacak yer ararken, düşük faiz oranlarını fırsat bilen bankalar hemen para ödünç aldılar.Aldıkları paraları, daha yüksek faiz oranlarıyla satarak zenginliklerine zenginlik kattılar.Yatırımcılar da bu arada, paralarını yatıracak yer aradılar. En güzel yer, mortgage dediğimiz uzun vadede borçlanarak ev alma sistemiydi. Ev fiyatları yükseliyordu ve mortgage aracılığıyla ev alanların sayısı da artıyordu.Kazanç oldukça iyiydi. Ama daha çok mortgage satarak, daha çok kar etmek isteyen yatırımcılar, sigorta şirketleri, bankalar bu sefer güvenceli güvencesiz herkese mortgage dağıtmaya başladılar. Bu mortgage’ları satan yatırım bankacıları, milyonlarca para kazandılar.Herkes kendi karını veya riskini düşünüyordu. Satışı yapanlar, sattıktan sonra sorumluluğu üstlerinden attıklarını düşündüler.Taa ki, güvencesiz aileler mortgage taksitlerini ödeyemeyene kadar… Taksitleri ödeyemeyenler, evleri satışa çıkarmak zorunda kaldılar. Evlerin değeri düştü. Bankalar bir anda, bir avuç dolusu değersiz evle kaldılar. Bankalar iflas bayrağı çektiler.
“Değişim” sloganıyla göreve gelen Amerikan Başkanı Barack Obama, doymak bilmeyen işlevi yüzünden hem toplumu hem dünyayı zora sokan finans sektörünü düzeltmek yerine, bankacılarla aynı masaya oturup onları iflastan kurtarınca, “değişim” sloganının güvenilirliği sorgulanır oldu ve o zamana kadar bir umutla bekleyenler, “Wallstreet’i İşgal Et” hareketiyle sokaklara döküldüler. Çünkü halk, bankaların devlet tarafından kurtarılacaklarını bildikleri için aç gözlülükle hareket etmeye devam ettiğini ve siyasetçilerin de yolsuzlukla bu sektörün arkasını kolladığına inanıyor. WALL STREET’İ İŞGAL ET
Karl Marx'ın Komünist Manifesto'da yazdığı gibi protestocuların "zincirlerinden başka kaybedecekleri hiçbir şey yok. Kazanacakları bir dünya var!" Bu toplumsal hareketin ne kadar süreceği ve protestoculara neler kazandıracağı ya da kaybettireceğine ilerleyen zamanda hep beraber tanık olacağız.Peki, kim bu protestocular?
Resmi olmayan sitelerinde kendilerini lidersiz toplum hareketi olarak tanıtan protestocular "farklı renk, cinsiyet ve politik seçimleri" olan insanlardan oluşuyor. "Hepimizin ortak yönü yüzde 1'in açgözlülük ve yozlaşmasına artık tahammül etmeyecek olan yüzde 99'dan biri olmamızdır" açıklamasını yapan grup Devrimci Arap Baharından ilham aldıklarını ve katılımcıların güvenliği için şiddet içermeyen eylemler yapacaklarını ifade ediyorlar. Şimdiye kadar yaptıkları eylemlerde bu sözü yerine getirdiler. WallStreet’i İşgal Et Hareketi;
Peki nedir bu %1 lik ve %99 luk kesim? Hükümetin Hedge fon yöneticisi olan New York merkezli Paulson & Co'nun kurucusu John Paulson, medya devi Rupert Murdoch, petrolcü David Koch yani New York eyaletinin en zengin yüzde 1'lik kesime uyguladığı vergi indirimi ve 31 Aralık 2011 itibariyle yaklaşık 5 milyar dolara ulaşan paranın protestocuların büyümesindeki en önemli etkeni oluşturmakta ve bu paranın %99’luk kesim olan halka verilmesi istenmesidir.
Göstericilerin"Amerikan Rüyası"nın ellerinden çalındığını, bankaların, büyük şirketlerin ve elbette büyük patronların açgözlülüğü ve yozlaşmaları yüzünden geride kalan yüzde 99'a fatura kesildiğini, temel ihtiyaçlarını karşılayamadıklarını, gelecekten endişe duyduklarını yüksek sesle haykırıyorlar. Orta Doğu'daki ayaklanmalarda olduğu gibi onlar da Facebook, Twitter ve Google Grupları aracılığıyla hareketlerini yaygınlaştırıyor ve kendi aralarında iletişim sağlıyorlar. Her ne kadar medya onları görmezden gelme ya da hippi anarşistler diye küçümseme yoluna gitse de her yaştan destekçileri gün be gün artmaktadır.
''Wall Street'i İşgal Et'' grubundan yürüyüşe ilişkin yapılan açıklamada, milyarderlere karşı girişilen yürüyüşün amacının, ''New York'ta eşitsizliği yaratan kesimi gözler önüne sermek ve toplumun yüzde 99'luk kesimi için gerçek ekonomik değişim talep etmek'' olduğu bildirildi. Yürüyüş sırasında ve evlerin önünde protestocular sık sık ''Biz yüzde 99'luk kesimiz, sizse yüzde 1'lik kesimsiniz, bizi kontrol etmeye hakkınız yok'', ''Zenginleri Vergilendirin'', ''Benim Kurtarma Planım Nerede?'', ''Bu Açığı Nasıl Kapatırız?'' ''Wall Street'in Ahlak Eksikliği Var'', ''Açgözlülüğe Son'' gibi sloganlar attılar.
Protestoları balkonlardan ellerinde şampanya ve şarap kadehleriyle izleyerek bir bakıma yüzde 99 ile dalga geçen Wall Street sakinlerinin bu sosyal hareketi dikkate almadıkları kesin.
Wall Street İşgali'nin en büyük önemi, sistemin tam kalbinde gerçekleşmesi. Bu biçimi almış bir kapitalizm, büyük kitlelere hiçbir yaşama hakkı tanımamasıdır.
Dünyanın dört bir yanındaki başkentlerde sokaklara dökülen on binlerce insan, ekonomik krizin sorumlusu olarak gösterdikleri politikacı ve bankları protesto ederken, birçok kentte şiddet olayları yaşandı. İtalya ve İspanya’da protestocular polisle çatıştı, bankaları yağmaladı ve çok sayıda aracı ateşe verdi. İtalyan polisi, dün başkent Roma'da yaklaşık 200 bin kişinin protesto gösterilerine katıldı.
En şiddetli protesto eylemine ise dün Roma sahne oldu. Kendilerini Indignati (Öfkeliler) olarak tanımlayan protestocu grup, San Giovanni Meydanı'nda polisle çatışmaya girdi. Yüzlerini kapatan yüzlerce eylemci çok sayıda aracı ateşe verdi, dükkan ve bankaların camları aşağı indi, sokak levhaları ve trafik lambaları devrildi. Polis, öfkeli göstericilere göz yaşartıcı bomba ve su püskürterek karşılık verse de dağılmayan protestocular geç saatlere kadar sokakları cehenneme çevirdi. Sis bombası atan göstericiler, taşıdıkları bayrak ve dövizlerle ekonomik politikanın yoksulları daha da kötü bir hale getirdiğini belirtti. Roma Belediye Başkanı Gianni Alemmano, dün tüm gün boyunca polisle “Öfkeliler” grubu arasında yaşanan çatışmaların kente en az bir milyon euro ya mal olduğunu belirtti.
LİZBON’DA 20 BİN KİŞİ YÜRÜDÜAvrupa’nın sahne olduğu en büyük gösterilerden biri Portekiz’in başkenti Lizbon’da yaşandı. 20 bin gösterici, Uluslararası Para Fonu (IMF) ve bankaları protesto ederek, parlamento binasına yürüdü. PORTEKİZ'DE 20 BİN KİŞİ YÜRÜDÜ Atina’da yürüyüş düzenleyen 4 bin Yunanlı ise “Yunanistan satılık değil” sloganları atarak, hükümetin uyguladığı sert kemer sıkma yöntemlerini protesto etti.G20 zirvesine ev sahipliği yapacak Fransa’nın başkenti Paris’te ise bin kadar gösterici bir araya gelerek belediye binası önünde müzik çalarak protesto eyleminde bulundu.MADRID VE VALENCIA'DA BİNLERCE İSPANYOL SOKAKLARDA Madrid’de Puerta del Sol Meydanı’na yürüyen 2 bin kişi bankalar aleyhine slogan attı. Almanya’da ise başkent Berlin başta olmak üzere Hamburg, Leipzig ve Frankfurt’ta gösteriler düzenlendi.
ASYA VE OKYANUSYA HAREKETLENDİSdyney kentinde dün bir araya gelen yaklaşık 2 bin kişi, Avustralya rezerv bankasına yürüdü. Japonya’nın başkenti Tokyo’da yüzlerce kişi protesto yürüyüşü düzenlerken, Tayvan’ın başkenti Taipei’de ise yüzlerce kişi Taipei menkul kıymetler borsasına yürüyerek, Wall Street protestolarının sloganı haline gelen “Bizler Tayvan’ın yüzde 99’uyuz” dövizleri taşıdı. Wall Street protestocuları, ekonomik krizin toplumun yüzde 1’i temsil eden zenginleri daha da zengin, yoksulları ise daha fakir kıldığını ifade etmek için, “Bizler yüzde 99’uz” sloganını benimsemişti. Hong Kong’da ise Goldman Sachs dahil küresel yatırım bankalarının olduğu caddeye yürüyen yüzü aşkın protestocu, “bankaların kanser olduğunu” belirten dövizler taşıyarak sloganlar attı.
PEKİ ÜLKEMİZDEKİ YANKISI NE OLDU? Büyük bir yankı uyandırdığı söylenemez. İşsizliğin üst boyutlara ulaşmış olmasına, gençlerin devletin şeffaflığına olan güveninin sarsılmasına, adaletsizliğin yaşamın her alanında boy göstermesine, 500 öğrencinin tutuklu olmasına rağmen merkezinde pasif direniş olan bu küresel protesto ülkemizde destek bulmadı. Occupy Together adlı internet sitesinden, tüm dünyada daha eşit bir yaşam için işgal çağrısı yapan grup, Türkiye’de 4 şehirde örgütlenmeye çalışıyor: İstanbul, Ankara, Adana ve İzmir. Pankart açmanın bile sıkıntı yarattığı ve gözaltına alınma hatta tutuklanma sebebi olduğu ülkemizde, aslında sorunları birebir yaşayan genç toplumun sokağa dökülmemesi, her şeyin güllük gülistanlık olduğu anlamına gelmiyor. Önümüzdeki günlerin neler göstereceğini bilemeyiz. Herkes şeffaflık, demokrasi, adil, insanca bir yaşam peşinde. İşgalcilerin ortak noktası bu. Medya yeteri kadar yansıtmasa da, peşinde oldukları şey her gün artan bir şekilde destek görüyor.
Gandhi şöyle der : Önce yok sayarlar, sonra alay ederler, sonra saldırırlar, sonra da kazanırsın.