1 / 32

İLERİ GELİŞİM PSİKOLOJİSİ YETİŞKİN PSİKOLOJİSİ Ders 2

İLERİ GELİŞİM PSİKOLOJİSİ YETİŞKİN PSİKOLOJİSİ Ders 2. Yrd. Doç. Dr. Şaziye Senem BAŞGÜL Çocuk ve Ergen Psikiyatristi Hasan Kalyoncu Psikoloji Lisans 2. Sınıf, 2013-2014. C . Erikson : İnsanın Sekiz Çağı. K linik gözlemlere ve kuramsal psikolojiye dayanır.

hilda
Download Presentation

İLERİ GELİŞİM PSİKOLOJİSİ YETİŞKİN PSİKOLOJİSİ Ders 2

An Image/Link below is provided (as is) to download presentation Download Policy: Content on the Website is provided to you AS IS for your information and personal use and may not be sold / licensed / shared on other websites without getting consent from its author. Content is provided to you AS IS for your information and personal use only. Download presentation by click this link. While downloading, if for some reason you are not able to download a presentation, the publisher may have deleted the file from their server. During download, if you can't get a presentation, the file might be deleted by the publisher.

E N D

Presentation Transcript


  1. İLERİ GELİŞİM PSİKOLOJİSİYETİŞKİN PSİKOLOJİSİ Ders 2 Yrd. Doç. Dr. Şaziye Senem BAŞGÜL Çocuk ve Ergen Psikiyatristi Hasan Kalyoncu Psikoloji Lisans 2. Sınıf, 2013-2014

  2. C. Erikson: İnsanın Sekiz Çağı Klinik gözlemlere ve kuramsal psikolojiye dayanır. Bugüne kadar ileri sürülmüş en kapsamlı açıklamadır. Tüm yaşam boyunca gelişimin çeşitli yönleri (bilişsel, duygusal, toplumsal yönleri) arasında bağlantılar kurulmuştur ve disiplinlerarasıbir kuramdır.

  3. İnsan doğumla birlikte sosyal bir çevreye doğar ve sosyal çevrenin varlığında varlığını sürdürebilir. Sosyal çevreyle ilişki yaşam boyu sürer ve her aşamada çocuğun gereksinimleri ile toplumun çocuktan beklentileri değişir. Erikson'agöre "eğer her şey çocukluk dönemiyle açıklanırsa, o zaman her şey bir başkasının kusuru olarak değerlendirilir ve insanın kendi sorumluluğunu üstlenme gücüne duyulan güvende azımsanmış olur". Eriksonbireyin cinsel gelişimi yerine onun sosyal gelişimini ön plana çıkarmaktadır. Bu nedenle onun kuramı psikososyal kuram adını alır.

  4. Erikson’un Freud’dan bir diğer farkı gelişim sürecinin ömür boyu sürdüğünü ileri sürmesidir. Çocuğun sosyal ve duygusal gelişimi, duygusal, hareketsel ve bilişsel gelişimine paralel olarak oluşur ve değişik aşamalardan geçerek onun topluma girmesini hazırlar. Her evrede benlik, belli bir takım gelişmeleri tamamlamakta; sorunları çözmekte ve evreye özgü bir psikososyal bunalımı atlatmaktadır . Erikson'unepigenetik kuramı da Freud'un psikanalitikkuramı gibi çocukluk gelişimine ağırlık verir ve ilk dört evresi büyük ölçüde Freud'un çocukluk evrelerinin genişletilmiş biçimidir.

  5. Epigenetik oluşum ilkesi • Gelişme evrimsel olarak saptanmış bir taban plana göre olur • Organizmanın parçaları taban plana göre belli zamanda ve belli sırada gelişir. • Her dönem kendisinden sonra gelen dönem için basamak oluşturur. • Bir dönem, önceki dönemlerin etkisi ile biçimlenir. • Önceki dönem sonraki dönemlerde gelişecek olan çekirdek özellikleri içinde taşır.

  6. Kişilik gelişmesi, yaşamın ilk günlerinden başlayarak birbiri üzerine binen; birbirini hazırlayan basamaklardan ilerleyerek gerçekleşir. • Her dönemin özgül gereksinimleri, görevleri, sorunları, duyarlı yönleri ve özgül bir dönemeci (crisis) vardır. • Normal kişilik gelişmesi döneme uygun gereksinimlerin karşılanması, sorunların çözülmesi, görevlerin tamamlanması, dönemecin atlatılması ile gerçekleşir.

  7. Erikson gelişimi 8 evreye ayırmıştır: 1. Evre: Temel Güven-Güvensizlik (0-1,5 yaş) 2. Evre: Özerklik-Utanç ve Şüphe (1,5-3 yaş) 3. Evre: Girişim-Suçluluk Duygusu (3-5 yaş) 4. Evre: Üreticilik-Aşağılık Duygusu (6-12 yaş) 5. Evre: Kimlik-Kimlik Karmaşası (12-20 yaş) 6. Evre: Yakınlık–Yalnızlık (20-40 yaş) 7. Evre: Üreticilik–Verimsizlik (40-60 yaş) 8. Evre: Benlik Kaynaşımı-Çökkünlük ve Bezginlik (60 yaş ve üstü) 

  8. 1. Evre: Temel Güven-Güvensizlik (0-1,5 yaş)  Temel güven duygusu; yaşamın ilk yıllarındaki deneyimlerden çıkarılan, dünya ve diğer insanlara yönelik yaygın olan tutumlardır. “güven” kavramı, bireyin kendisine olan güven duygusu olduğu gibi, diğer insanlara olan temel güven duygusunu da ifade eder.

  9. Doğumdan sonraki ilk bir yıl içinde, bebekler anababalarıyla ilişkilerinin sonucu ya temel güven duygusu kazanır ya da güvensizlik geliştirir. Yani bebek temel güven duygusu kazanamazsa bunun yerini güvensizlik alır. Erikson’agöre temel güven yaşamsal bir kişiliğin ve bir kimlik duygusunun temel yapısıdır. Diğer kişilerin bizimle ilgili olumlu duyguları olduğu, onlara inanabileceğimiz, güvenebileceğimiz, yardım alabileceğimiz, diğer kişilere bağlanabileceğimiz gibi olumlu duygu ve düşüncelerin temelini oluşturur.

  10. Güvensizlik ise; diğer kişilere karşı olumlu duygu ve düşünceler geliştirmeyi engeller ya da sınırlar. Bu temel yapı bireyde uyumsuz ve normal dışı davranışların kaynağı olarak kabul edilir

  11. 2. Evre:Özerklik-Utançve Şüphe (18ay-3 yaş) Bu dönem çocuğun kas sistemindeki gelişmenin etkisi altındadır. Çocuklar özellikle bu dönemde psiko-motor hareketlerindeki kontrol ve öz-yeterliliği denemek ve bundan haz almak isterler. Bu dönemde çocuklar bağımsızlık kazanmak için çaba gösterirler. Bağımsızlık çocuğun hareketlerini ve vücudunu kontrol etmesi olarak değerlendirilir. Bu dönemi başarıyla atlatan çocuklar yeterlik duygusunu, kendine güveni, ayrıca öz değerlerini kazanmış olurlar. Bu yeterliliği yerine getiremeyen veya engellenen çocuklar bağımlılık duyguları yanında utanma ve kendi değerliliklerine yönelik şüpheyi yaşarlar.

  12. 3. Evre: Girişimcilik- Suçluluk Duygusu (3-6 yaş) Erikson, bu dönemde çocuğun bir kişi olarak kendisine güçlü bir şekilde inanma duygusunun başladığını ve bir kişi olarak yapabileceklerinin neler olduğunu keşfetmeye çalıştığını ifade etmektedir. • Çocuklar giderek daha çok özgür bir şekilde çevrede hareket etmeyi öğrenir ve bu yüzden kendisi için daha geniş ve limitsiz bir şekilde amaçlarını gerçekleştirebilecekleri bir alan kurarlar. • Çocuklar anlamadığı konuları tam olarak anlamaya çalışır ve sayısız konular hakkında durmadan sorular sorabilirler. • Çocukların düşüncelerinde ve hayal gücünde bir artma gözlenir.

  13. Bu dönemde yakın ve uzak çevredeki yetişkin rolleri fark edilmeye ve yetişkinlerin dünyasına yönelik her ayrıntı büyük bir merakla soruşturulmayabaşlanır. Değişik rolleri tanıyan ve özdeşim yapan çocuk, yalnızca düşleri ve oyunlarında kendini bu rollere sokmakla kalmaz, gerçek yaşamda da özendiği rolleri oynama denemelerine girişir. Tüm bu rol denemelerinden çocuğun çıkardığı özellik “girişim” duygusudur. Bu düşlerini gerçekleştirmek için işe girişmek, amaçlarına ulaşmak doğrultusunda girişimde bulunmayı ifade eder.

  14. Çocuklardaki bu girişimci duygu ebeveynler tarafından desteklenmelidir. Çocukların koşmaları, atlamaları, oynamaları ve fırlatmaları için fırsatlar ve ortamlar hazırlanmalıdır. Çünkü çocuklar kendilerinin kim olduklarını yapabildikleri, başarabildikleri şeylerle tanımlarlar. Ebeveynler çocuklardaki bu doğal girişimci davranışları şiddetle cezalandırdıklarında çocukta suçluk duygusu gelişir.

  15. 4. Evre: Çalışkanlık-Aşağılık Duygusu (6-12 yaş) Erikson, çocuğunun bu dönemde istekli bir şekilde ve çabucak öğrenme konusunda hiçbir zaman olmadığı kadar hazır olduğunu ifade etmektedir. Ona göre bu dönemde, girişimcilik döneminin sonunda olduğundan daha fazla bir şekilde, çocuğun görev paylaşımı, disiplin ve bir şeyler yapabilme duygusunda büyük bir artma ortaya çıkmaktadır. Çocuk bu dönemde diğer çocukları bir şeyler yapmaya zorlamak ya da kızdırmak yerine, planlı ve yapıcı bir paylaşım duygusu içerisinde onlarla birlikte bir şeyler yapmaya eğilimlidir.

  16. Bu yaşta çocuk pek çok kültürde okul eğitimine başlamıştır. Çocuk akranları arasında en iyisi olmak için çalışma duygusu geliştirir. Çocuğun doyurulmaz merak ve enerjileri okuldaki akranları ve sosyal çevresini tanıma ve bu ilişkilerde başarılı olma amacıyla kullanılır. Bedensel gelişimi bir önceki döneme göre yavaşlar, sosyal ve cinsel roller daha belirgin bir şekilde algılanmaya başlar. Bu dönemde çocuk ya çalışkan olma duygusunu kazanacak ya da yaptığı şeyler yeterince ödüllendirilmediği veya engellendiği için bu duyguyu kazanamayacaktır. Başarısız olduğu her deneyimden sonra yetersizlik, aşağılık duyguları geliştirecektir. Çocuk çalışkanlık duygusunu yaparak, yaşayarak, ödüllendirilerek, onaylanarak geliştirir. Eriksonkişinin ileriki hayatındaki çalışkanlığı ve çalışmaya karşı geliştirdiği tutumların bu dönemde oluştuğunu ve beslendiğini söyler

  17. 5. Evre: Kimlik Kazanmak-Kimlik Karmaşası (12-21 yaş) Ergenlik dönemi, çocukluk ve yetişkinlik dönemi arasındaki, belirgin ve bilinçli bir evreyi ifade eder. İlkokul yıllarının sonlarında ergenler, cinsel olgunlaşma ilgili fizyolojik değişimler ve önündeki yetişkin rollerindeki belirsizlik ile uğraşmak durumunda kalırlar. Ergenler, günlük hayattaki ideal örneklerle, daha önceki dönemlerde sahip olduğu beceriler ve roller arasında nasıl bir bağlantı kuracağı sorusunu sıklıkla düşünür.

  18. Genç bireyin bir erişkin olarak yaşama hazır olduğunu duyumsayabilmesi için kimlik duygusunun yeterince oturmuş olması gerekir. Bu yüzden özellikle gençliklerinin sonuna yaklaşmış bireylerde kimlik duygusunu yeterince oturtamamış olma bir sorun oluşturur ve kimi zaman uyumlarını belirgin biçimde bozar. Ergenin ne olduğuna ve ne yapmak istediğine karar vermede yaşadığı zorluk onu kimlik karmaşasına götürür. Bunun tam tersi durumda ise kimlik kazanımı sağlanmıştır.

  19. Erikson’a göre, ergenlikte bir kimlik krizinden geçmek normal gelişimin bir parçasıdır. Bu kriz dönemi, önceden kabul edilen fikirlerin, değerlerin ve inançların sorgulanmasını, farklı inanç sistemlerinin ve hayat tarzlarının keşfini içerir. Kriz dönemi seçilen bir hayat yoluna ve inanç ve değerler sistemine bağlılıkla sonuçlanır.

  20. 6. Evre: Yakınlık-Yalıtılmışlık (20-40 yaş) Cinsel yakınlık kapasitesi ergenlikte başlıyor olsa da, birey kimlik karışıklığı sorununu yeterince çözmeden tam bir yakınlık ilişkisi kurmayı başaramaz. Bireyin bir başkasının özel (tek) oluşunu ve onunla kaynaşabilmesi için önce kendisinin tam olduğu konusunda belirli bir görüş sahibi olması gereklidir. Daha önceki romantik yakınlıklar genellikle bireyin kendini romantik ilişki aracılığıyla tanıma çabalarından başka birşey değildir.

  21. Erikson, «Cinsel yakınlık ile anlatmak istediğim yakınlığın sadece bir parçasıdır" demektedir. «Cinsel yakınlıklar bireyin gerçek ve karşılıklı psikososyalyakınlık kapasitesi geliştirmesinden önce de yaşanabilir. Arkadaşlıkta olsun, erotik karşılaşmada ya da ortak çalışmada olsun, kendi kimliğinden emin olmayan genç, kişilerarası yakınlıktan kaçınacak ve sürekli olarak yüzeysel ilişkilere girecektir."

  22. 7. Evre: Üretkenlik-durgunluk (40-60 yaş) Yaşamın bu yedinci evresi en uzun evre olabilir, çünkü insanın anabalalık ve iş başarıları ile kendisinden de çok yaşayacak bir şeyler üretmesi olanağını içerir. Bu evre, bireyin tüm üretkenliğini kapsayan ve genç yetişkinlikten yaşlılığa dek uzayan bir evredir ve yaşamda doyuma ulaşma duygusunu sağlamada önemli bir yer tutar. Bu evrenin olumsuz çözümü ya da çözümsüzlüğü, durgunluk, sıkılma, yoksullaşma duygularıyla ve bireyin fiziksel ve psikolojik gerileyişiyle aşırı uğraşmasıyla kendini gösterir.

  23. 8. Evre: Bütünleşme-umutsuzluk (60 yaş üstü) Bu evre, gittikçe artan bir biçimde yaşamın sınırlı olduğu ve ölüme yakınlaşıldığı duygusuyla yaşanır. Bu oluşum çoğu zaman emekliye ayrılma ya da bir sağlık bozukluğuyla hızlanır. Bu evrenin en önemli görevi, bireyin kendi yaşamını ve elde ettiklerini değerlendirerek yaşamının tarih içinde anlamlı bir serüven olduğu sonucuna ulaşmasıdır. Önceki evrelerdeki başarılar ve elde edilenler bu bunalımın atlatılmasında önemli bir rol oynarlar. Bu evrenin olumsuz çözümü ise umutsuzluk, çaresizlik duygularıdır. Bu, varoluşçu anlamda tam bir anlamsızlık duygusudur, bütün yaşamının boşa gitmiş olduğu ya da başka türlü yaşanmış olması gerektiği duygusudur.

  24. Erikson'un kuramında son iki evre yaşam döngüsünün orta ve ileri yıllarnıiçermektedir. Robert Peck, orta ve ileri yaşların önemli dönüm noktalarını daha kesin olarak belirleyebilmek için yeni bir düzenleme gerçekleştirmiştir: Orta yaştaki sorunlar • Akla karşı fiziksel güce değer verme • İnsan ilişkilerinde toplumsallaşmaya karşı cinselleşme. • Duygusal esnekliğe karşı duygusal yoksullaşma • Zihinsel esnekliğe karşı zihinsel katılık Yaşlılıktaki sorunlar • Ego ayrışmasına karşı iş rolünün ağırlık kazanması • Bedenin aşılmasına karşı bedene aşırı ilgi • Ego aşkınlığına karşı egoya aşırı ilgi

  25. Akla karşı fiziksel güce değer verme (orta yaş): Kırk yaş dolaylarında bir dönüm noktası yer almaktadır. Fiziksel güçlerine sıkı sıkıya sarılan ve bu güçler azaldıkça çöküntüye uğrayan bireyler ile zihinsel güçlerini öne alarak daha başarıyla yaşlanan bireyler söz konusudur.

  26. İnsan ilişkilerinde toplumsallaşmaya karşı cinselleşme(orta yaş): Erkek ve kadınlar bu evrede cinselliğin gittikçe daha az yoğunluk taşıdığı arkadaşlar olarak kendilerini yeniden düzenleyebilirlerse, kişilerarası ilişkiler daha bir derinlik ve anlayış kazanmakta ve evliliğe yeni bir boyut katmaktadır.

  27. -Duygusal esnekliğe karşı duygusal yoksullaşma (orta yaş): Bu evrede duygusal alanda bir açıklık öngörülmektedir. Anababanın ölmesi, eski dost çevresinin dağılması, çocukların evden ayrılması ile bireylerin daha önce hiç yaşamadıkları çeşitli insan çevrelerine uzanmalarına olanak sağlar. Yetişkinler çocuklarının aileleriyle yine duygusal bağlar oluşturabilirler.

  28. Zihinsel esnekliğe karşı zihinsel katılık (orta yaş): Bu evrede bireyin yeni deneyim ve yorumlara açık olabilmesi ya da geçmiş yaşantıların bireyi güncel sorunlara farklı yanıtlar bulmaktan alıkoyması söz konusudur.

  29. Ego ayrışmasına karşı iş rolünün ağırlık kazanması (yaşlılık): Buradakigörev değişik etkinlikler edinebilmektir. Bu etkinlikler, işin yitirilmesi (emeklilik) ya da alışılmış rollerin yitirilmesi (çocukların evden ayrılması) durumlarında insanı doyum duygusuna ulaştırabilirler.

  30. - Bedenin aşılmasına karşı bedene aşırı ilgi (yaşlılık): Hemen bütün yaşlı insanlar hastalıktan, artan ağrılardan ve çeşitli rahatsızlıklardan geçerler. Buna karşın bazıları insan ilişkileri ve yaratıcı etkinlikleriyle yaşamdan tat almayı sürdürerek yaşlanan bedenlerini aşmayı başarırlar.

  31. - Ego aşkınlığına karşı egoya aşırı ilgi (yaşlılık): Çocuklarla, kültüre yaptıkları katkıyla ve dostluklarıyla insanlar kendi davranışlarının önemini yaşamlarından sonraya da uzatabilirler. Ölüm kaçınılmazdır ve bu gerçek bütün ağırlığıyla ilk kez ancak yaşlılıkta algılanabilir; ama insan yine de ailesinin ve insan tümünün gelecek kuşaklarında, ürettiği kendi fikirlerinde yaşamına doyurucu bir anlam katabilir.

  32. Kaynaklar: • Prof. Dr. BEKİR ONUR GELİŞİM PSİKOLOJİSİ • Arı, R. (2005). Gelişim ve Öğrenme. Ankara: Nobel Yayın Dağıtım. • Dereboy, İ.F. (1993). Kimlik bocalaması, Anlamak, Tanımak, Ele Almak. Malatya: Özmert Ofset

More Related