440 likes | 1.1k Views
Eğitim Bilimine Giriş. Eğitimin Toplumsal Temelleri Eğitim Açısından Toplumsal Değişme ve Yenileşme Yrd. Doç. Dr. Hüseyin SERÇE. Eğitim ve Toplum İlişkisi
E N D
Eğitim Bilimine Giriş Eğitimin Toplumsal Temelleri Eğitim Açısından Toplumsal Değişme ve Yenileşme Yrd. Doç. Dr. Hüseyin SERÇE
Eğitim ve Toplum İlişkisi • Eğitim, insanların içinde yaşadıkları toplumun değerlerini, bilgilerini, becerilerini öğrenip kendilerinden sonra gelen nesillere aktarmalarıdır. Bu tanıma göre eğitim, toplumsallaşmayla eş anlamlıdır. • Belirli bir toplumda yaşamak, o toplumun değerlerini, inançlarını, alışkanlıklarını kısaca yaşam tarzını öğrenmeyi kaçınılmaz hâle getirmektedir. Bu aşamada devreye eğitim girmekte ve toplum eğitim aracılığıyla biçimlenip gelişmektedir. • Toplum çocuğu sosyalleştirme göreviniinformal ve formal olarak eğitim yoluyla gerçekleştirmektedir.
Çocuğun toplumsallaşmasında ilk ve en önemli öğe ailedir. Anadilini, gerekli alışkanlıkları, becerileri, kısaca insani özelliklerin pek çoğunu ailesinden öğrenmektedir. • Ailenin yaygın, düzensiz ve örgütsüz eğitimini, çocuğun toplumsallaşmasındaki ikinci önemli öğe olan okul tamamlamaktadır. Toplumun özelliklerine, beklentilerine ve ihtiyaçlarına uygun bir eğitim ile buna katkı sağlar. • Çocuğun toplumsallaşmadaki üçüncü öğe, bir toplumun genel yaşama biçimini ifade eden kültürdür. Her insan, yaşadığı toplumun kültürel bir ürünüdür. • Aile, okul ve kültür toplumsallaşma sürecine birlikte etki yapmaktadır. Birinin diğerinden üstünlüğü olmadığı gibi, bunlar birbirlerinin tamamlayıcısı ve vazgeçilmezidir.
Toplumsallaşma • *bireyin kişilik kazanarak belli bir toplumsal çevreye hazırlanması, toplumla bütünleşmesi süreci, sosyalleşmesidir. • *bir süreç olarak, bireyin doğumundan itibaren, yaşadığı toplumun üyeliğini kazanmasında geçirdiği aşamalardır. • * “insanın içinde yaşadığı topluma uyum sağlaması, toplumla bütünleşmesi ya da özdeşleşmesidir”. • Toplumsallaşma kişinin kendi kümesi ya da kültürü içinde yaşayanlar gibi davranmayı öğrenmesi, kısaca insan olma süreci olarak nitelendirilebilir. Bu yönüyle genel anlamda toplumsallaşma süreci bir eğitimdir.
Toplumsallaşma : • Bireylere toplumdaki temel kuralları ve davranış kalıplarını öğreterek onların toplumsal bir varlık hâline gelmesini sağlar. • Bireyin kişiliğinin oluşmasını sağlar. • Bireylere içinde yaşadıkları toplumun kültürünü maddi ve manevi yönleriyle birlikte öğretir ve benimsetir. • Bireyin toplum içindeki yerlerini bilmesini ve buna uygun hareket etmesini sağlar. • Toplumsallaşma, toplumun göreli sürekliliğini sağlar.
- Her kuşağın toplumsallaşması, topluma en az üç yoldan katkı sağlamaktadır: • Bireyindavranışlarının düzene konulması ve istenmeyen ya da toplum karşıtı içtepkilerindenetim altına alınması. • Bireyinkişisel gelişiminin güçlendirilmesi, kendi kültürünün diğer üyeleri ile etkileşime girmesine ve çevresine uyum sağlamasına yardımcı olacak bilgi ve becerilerin kazandırılması. • Toplumsal düzenin devamlılığının sağlanması.
Toplumsallaşma Ortamları • İnsanlar, sosyal gruplar içinde doğmakta ve toplumda yaşamak için gerekli olan bilgilere, değerlere, davranış kalıplarına ve toplumsal düşünme tarzlarına, bu sosyal gruplar aracılığıyla sahip olmaktadır. Bunları benimsedikleri ölçüde toplumun bir üyesi olmaktadırlar. • Çocuğun toplumsallaşmasında aile, okul, arkadaş grupları, sokak, kitle iletişim araçları, teknoloji, dini ortamlar, mesleki kuruluşlar ve buna benzer birçok öğe görev almaktadır. • Ancak burada, bireylerin toplumsallaşmasında en etkili kurumlardan ikisini oluşturan aile ve okul üzerinde durulmaktadır.
Toplumsal Bir Eğitim Ortamı Olarak Aile • Aile, aynı çatı altında yaşayan, ekonomik beraberliği ve işbirliği bulunan, çocuk yetiştirme hak ve sorumluluğuna sahip en temel ve en küçük toplumsal kurumdur. • Çocuğun sosyalleşmesinde ilk ve en etkili araç ailedir. Çocuk, iyi-kötü, güzel-çirkin gibi ahlaki normların, değer yargılarının, gelenek ve göreneklerin ilk bilgisini aile ortamında almaktadır. İnsanın en ilkel ve sürekli duyguları diyebileceğimiz zevk, hoşlanma, acı, kin çocukluk çağlarında oluşmaktadır. • 0-12 yaş, insan hayatının en önemli dönemidir. Toplum tarafından onaylanmayan davranışlar ve alışkanlıklar da yine bu dönemde öğrenilmektedir.
Sanayi öncesi toplumlarda çocuklar büyüklerince eğitilmekteydi. Erkek çocuğunun baba mesleğini ve davranışlarını; kız çocuğunun ise, annenin rol davranışlarını benimseyip davranışa dönüştürmesi beklenirdi. Toplum, beklentilerini gerçekleştirecek işlevleri bireylere değil de ailelere yüklemişti. • Sanayileşme sürecinde ailenin görevlerinde de değişmeler oldu. Yetişmiş işgücüne duyulan ihtiyaç artmaya, geleneksel bileşik aile yerini çekirdek aile olarak tanımlanan modern aileye bırakmaya, ailenin geleneğe özgü eğitim işlevi değişmeye başladı. Bu şekilde aile, eğitim ortamı olma işlevini fabrika, sokak, mahalle ve kent kültürü ile paylaşmaya başladı.
Aile yapısı, her ne kadar sanayileşme devriminden bu yana değişiklik göstermiş olsa da bugün hâlâ toplumsal yapının temelidir. Aile, çocuğa kişiliğini kazandıran tartışmasız en etkili toplumsal kurumdur. Aile yapı olarak zamanla değişmeye uğramış olmasına rağmen, toplum hayatında vazgeçilemeyen, alternatifsiz bir kurumdur. • Toplum yapısında ve sosyal sistemin işleyişinde ailenin bir toplumsal kurum olarak önemli bir yeri olduğu, Anayasamızın 41. Maddesinde de ifade edilmektedir: “Aile Türk toplumun temelidir.” Aile bir vasıta olduğu için değil, tabii ve gaye olduğu için ferdin mutluluğunun, üzüntülerinin ilk paylaşıldığı birim olduğu için temeldir.
Toplumsallaşma Ortamı Olarak Eğitim • Sanayileşme öncesi toplumlarda okula gitme, yalnızca bunu gerçekleştirebilecek zaman ve parası olan çok az sayıda kişi için söz konusuydu. Çoğunlukla büyümek; yaşlıları örnek alarak, aynı toplumsal alışkanlıkları ve çalışma becerilerini öğrenme anlamına geliyordu. Çocuklar çok küçük yaşlarda ev içindeki veya çiftlikteki zanaat işlerine yardımcı olmaya başlıyorlardı. • Sanayileşme süreci ile kentlerin genişlemesi, okullara duyulan gereksinimi arttırmış, insanlar artık birbirinden farklı pek çok işte çalışmaya başlamıştı. Becerilerin artık doğrudan, anne babalardan çocuklara aktarılması güçleşmekteydi.
Bugün, modern bir toplumda bireyin bir takım bilgi ve becerilere sahip olabilmesi için ailenin sağladığı düzensiz ve örgütsüz, informal eğitim yeterli değildir. Bu noktada eğitimi planlı, düzenli, örgütlü ve amaçlı olarak gerçekleştiren okullar devreye girmektedir. • Okullar, çocuğun formal eğitim gereksinimlerini karşılamaktan sorumludur. Eğitimin temel amaçlarından birinin bireyin yaşama uyumunu sağlamak olduğu düşünüldüğünde, ailenin önemli bir eğitim hizmetini yerine getirdiği açıktır. Ancak, toplumların giderek daha karmaşık bir yapıya bürünmesiyle eğitim hizmetleri çeşitlenmiş ve değişik mesleklere eleman yetiştiren yaygın ve örgün eğitim programları ortaya çıkmıştır.
Toplum ve Okul İlişkilerinin Düzenlenmesi • - Okula atfedilen başlıca toplumsal görevler şunlardır: • Öğrencileri yetenekleri doğrultusunda geliştirmek, • Genel ve mesleki bilgi vermek, • Öğrencilerin topluma uyumunu sağlamak ve onları hayata hazırlamak, • Toplumsal farklılıkları en aza indirerek, herkese eşit şartlarda gelişme ve öğretim olanakları hazırlamaktır.
Eğitim, insanı toplumsal hayata hazırlamaktadır. Okul da bunun için önemli bir araçtır. Ancak bu aracın işlevsel hale gelebilmesi için toplumun çok iyi tanınması gerekmektedir. Toplumun ihtiyaçlarına cevap verebilmek için okulun ait olduğu toplumu, sosyo-kültürel çevreyi çok iyi tanıması gerekmektedir. Toplumdan ve hayattan kopuk bir okul programı, işlevsel olamaz. • Bugün okul-toplum ilişkisi denildiğinde akla ilk gelen, okul ile aile arasındaki ilişkilerdir. Bu ilişkiler, ülkemizde okul aile birlikleriyle sağlanmaktadır. Bu birliklerin amacı, okul ve aile arasındaki ilişkileri güçlendirmek ve velilerle öğretmenler arasında, çocukları daha iyi bir şekilde eğitmek ve yetiştirmek konusunda işbirliği sağlamaktır.
Eğitim ve Kültür İlişkisi • - Genel anlamda, kültür bir toplumda insan aklının ve emeğinin ürettiği maddi ve manevi tüm değerlerdir. Kısaca, “bir halkın yaşam tarzıdır”. • Toplum, ortak kültürü paylaşan ve birbiriyle etkileşimde bulunan insanların oluşturduğu sosyal yapıdır. • Toplum, kültür olmadan var olamaz. Kültür de kendini koruyan ve geliştiren toplum olmadan varlığını devam ettiremez.
Eğitim ile kültür arasındaki ilişkiye baktığımızda, eğitimin toplumu ayakta tutan, bütünlüğünü, sürekliliğini sağlayan ve evrimi sürecinde gelişip yeni biçimler, yeni buluşlar, yeni zenginliklerle gelişim göstermesini sağlayan bir özelliği olduğunu görüyoruz. • Eğitim, geçmişle geleceği uyumlu bir tarzda birbirine bağlayarak insan ve toplum arasındaki ilişkiyi düzenlemektedir. Toplum, kültür mirasınıbiriktirme, koruma, aktarma ve değiştirme işlevlerinieğitim aracılığıyla gerçekleştirmektedir.
Okul, ailenin ve sosyal çevrenin düzensiz ve rastgele yaptığı kültürü aktarma işini, düzenli, programlı, amaçlı ve bilimsel bir şekilde yapmaya çalışır. • Örgün ve yaygın eğitimle, yani okul yoluyla verilen kültüraklın, mantığın, deneyin ve gözlemin süzgeçlerinden geçirilerekgenç kuşaklarasunulur. • Böylece okul, bir yandantoplumun yüzyılların deneyim ve birikimi ile zenginleşmiş kültür hâzinesini genç kuşaklara aktarmakta, bir yandan da onları toplum hayatına, iş ve meslek hayatına hazırlamaktadır.
Birbirine çok sıkı bağlarla bağlı bulunan kültür ve eğitim karşılıklı olarak birbirine etki etmektedir. • Kültür, bir toplumun bütün maddi ve manevi güçlerinin, zenginliklerinin bir toplamı olduğuna göre; okul da çocukları ve gençleri eğiterek onlara bu güçleri ve zenginlikleri kazandıran ve böylece toplumun bütün kültürel değerlerini genç kuşaklara aktaran bir konumdadır. • Ancak, eğitimin görevi, yalnızca kültürel değerleri aktarmak değil; öğrencileri bu amaç için harekete geçirerek onları yeni değerler oluşturmaya yöneltmektir.
Kültürler Arası Etkileşim • Kültürler arası etkileşim, öğrencilerinkendi kültürlerini ve diğer toplumsal ve ulusal kültürleri öğrenirken tutumlarını, bilgilerini ve becerilerini geliştirmelerini amaçlamakta, öğrencileri olaylara ve durumlara farklı bakış açılarından yaklaşmaya teşvik ederek hoşgörüyü ve saygıyı artırmaktadır. • Toplumların giderek daha açık toplumlara dönüşmesi, dışarıdan gelen kültürel değerlerin topluma yararlı ve yararsız etkilerini çoğaltmaktadır. Eğitim sistemi, toplumun karşı karşıya kaldığı bu durumda kendine düşen görevleri yerine getirmek için kendini de yenilemek zorundadır.
Eğitim Açısından Toplumsal Değişme ve Yenileşme • Toplumsal Değişme ve Değişimi Sağlayan Unsurlar • - Toplum; ortak inançları, değerleri, davranış ve tutumları olan, ortak bir kültürü paylaşan, ortak amaçlar etrafında toplanmış, etkileşim halinde olan bireylerdenmeydana gelmiş bir birliktelik, örgütlenmiş bir topluluktur. • Toplumun, onu oluşturan birey ya da unsurların toplamından çok daha farklı bir bütün olduğu asla göz ardı edilmemelidir.
Toplumlarstatik değil dinamik bir özellik sergiler. Her toplum dokusu, kendi içerisinde sürekli ve belirli oranlarda bir değişiklik, hareketlilik, yenilik yaşar. • Günümüz toplum yapısında teknolojide özellikle haberleşme-iletişim ağında meydana gelen bu kadar yenilik ve gelişim söz konusuyken bu durum adeta kaçınılmazdır. • Değişim, önceki durumdan ya da önceki davranıştan farklılaşmak demektir. Değişme, ister planlı olsun, ister plansız, herhangi bir sistemin, bir süreç veya ortamın belli bir durumdan, başka bir duruma dönüşmesidir. • Değişme içerisinde ileriye doğru bir hareket olabileceği gibi geriye doğru bir hareketlenme de olabilir.
Toplumsal değişme, toplum içinde meydana gelen, toplumu ilgilendiren her türlü yeni durumdur. Bu süreçte, toplumun temel ilişki alanlarında, yaşam kalıplarında meydana gelen değişiklikler vurgulanmaktadır. • Toplumsal değişme; toplum yapısının temel alanlarında aile, eğitim, kültür ve inançlar, ekonomi, siyaset gibi mevcut ilişkilerde meydana gelen farklılıklardır. • Toplumsal değişim süreciengellenemez ve vazgeçilemezbir süreçtir. Değişim sürecinde farklılaşmalar gelişmiş ve gelişmekte olan toplumlara göre bazen çok hızlı, yavaş, kontrollü, kontrolsüzkendiliğinden meydana gelebilmektedir. • Bu süreçte özellikle eğitimin kontrollü değişim açısından ciddi bir yeri ve önemi vardır.
Toplumsal Değişimde Etkili Unsurlar • Toplumlarda değişime yol açabilen hem kendi başına etkili hem de diğer faktörlerle etkileşim içinde olan birçok unsurdan söz etmek mümkündür. Değişimin yönü de, bu farklı unsurların toplumu nasıl ve ne derece etkilediğine göre farklılık göstermektedir. Başlıca unsurlar: • 1. Eğitim • 2. Bilim ve teknolojideki gelişmeler • 3. Hızlı kentleşme, köyden kentlere göç • 4. Demografik (nüfusla ilgili) etmenler • 5. İnsan ihtiyaç ve beklentilerindeki yenilikler
6. Yönetim anlayış ve uygulamasındaki yenilikler 7. Yüksek öğretim (toplumların eğitim düzeylerinin yükselmesi) 8. Özel eğitimin gelişmesi (engellilere yönelik eğitim - yeniden yapılanma) 9. Toplumlar arası siyasi, ticari, turistik vb. ilişkilerdeki farklılık (insanların hayata bakış açılarındaki değişiklik, kültürel kabul ya da ret etme) 10. Savaşlar, reformlar, ihtilal ve inkılaplar
11. Coğrafi etmenler (bölge yapısı, iklim, yaşayış farklıkları) 12. Medya (yazılı, görsel ve sözel yayınlar - yayın organları) 13. Ekonomi (devletin ekonomik olarak güçlü ya da zayıf, gelişmiş ya da gelişmekte olması) 14. Din (din değişikliği toplum yaşantısını etkileyen çok önemli bir unsurdur. Örneğin, Türklerin Müslüman olduktan sonraki yaşamlarında, toplumsal kuramların yapı ve işleyişinde, devlet yönetim anlayışlarındaki değişmeler) 15. Modernleşme
Toplumsal Değişim ve Eğitim • Eğitim kurumu toplumsal değişim sürecinde hem etkileyen hem etkilenen ve hem de değişimleri yaşama aktarmak zorunda olan bir misyon yüklenmektedir. Eğitim kuramlarının kendilerini yenilemeleri ve öncelikle kendilerini değiştirerek, bu değişim ve yeniliğe hazırlamaları gerekmektedir. • Eğitimin yeni bilgileri üretme ve yayma; toplumun birikimleri olan kültürel değerleri yeni kuşaklara aktarma, geliştirme ve yenileme; bireylere demokratik beceri ve tutum kazandırma; toplumun ihtiyaç duyduğu bilgi ve becerileri kazandırma; bireylerin hem kendi toplumlarına uyumu hem de dünyaya uyumunu sağlama ve kolaylaştırmagörev ve sorumluluğu vardır.
Değişmeye uyum sağlayabilecek, değişmeyle beraber yenilenecek görev ve sorumluluklarında başarılı olacak bireyleri yetiştirmekte eğitimin sorumluluğudur. • Günümüzde bireylerin eleştirel düşünme becerilerine sahip olarak yetiştirilmesi, araştıran, sorgulayan, yapıcı, yaratıcı, yenilikçi bireyler olarak yetiştirilmesi gerekmektedir. • Bu süreçte etkin roleğitim kurumlarına ve öğretmenlere düşmektedir.
Toplumsal Hareketlilik ve Etkili Unsurlar • Bazı önemli ve ilgili kavramlar: • Toplumsal tabaka, toplumsal ve sosyo-ekonomik özellikleri, eğitim düzeyleri, makam, servet, güç, yaşam şekilleri vb. bakımlardan birbirine benzeyen veya yakın olan insanların oluşturduğu bütündür. Toplumu oluşturan bireylerin eğitim düzeyleri, yaşam biçimleri ve gelirlerine göre hiyerarşik olarak farklılaşmaları da toplumsal tabakalaşmayı meydana getirir. • Toplumsal sınıf, toplumsal tabakalaşmanın bir başka formu, modern topluma özgü örneğidir. Toplumsal sınıflar eğitim düzeyleri, gelir düzeyleri, yaşam şartları, toplum içerisindeki saygınlıkları açılarından birbirlerine benzeyen ortak özellikler taşıyan bireylerden oluşurlar.
Statü, konum, mevki, toplumsal yapının en küçük birimidir. İnsanların toplum içindeki yeri, konumudur. Statüler iyi, kötü, yüksek, düşük, değerli, değersiz gibi nitelenmektedir. Bu nitelikler statünün saygınlığının göstergesidir. Statüler 1) verilmiş, edinilmiş statüler (yaşlı, kadın, erkek gibi), 2) kazanılmış statüler (öğretmen, doktor gibi) olarak ikiye ayrılır. • Rol, statünün davranış boyutudur. Statüye sahip olunur fakat rol oynanır. Rol belirli bir statünün gerektirdiği görevleri yapma, ayrıcalıklarından ve haklarından yararlanma biçimidir. Her rolün gerektirdiği görev ve sorumluluklar vardır. Bireylerin rollerini doğru bir şekilde oynamaları saygınlıklarını artıracaktır. • Prestij, bireylere işgal ettikleri statüleri içerisinde üstünlük sağlayan durumdur.
- Hareketlilik genel olarak bireylerin zamanda, fiziksel ortamda ve toplumsal yapılardaki her türlü devinimi ya da göçünü içerir. Fiziksel hareketlilikgenelde göç olarak adlandırılırken toplumsal hareketlilik, birey ya da grubun toplumsal statüsünün değişimini içermektedir. - Toplumsal hareketlilikbireylerin ya da grupların sosyal yapı içerisindeki yerlerini, statülerini değiştirmesidir. Genel anlamıyla toplumdaki bireylerin toplumsal hiyerarşide bir statüden başka bir statüye geçmesidir. Bireyin gelir düzeyinin, grubunun, üyesi olduğu derneğin, işinin, yaşam biçiminin değişmesi toplumsal hareketlilik olarak nitelendirilebilir.
Bireyler toplumsal hayatta işgal ettikleri statüleriisteyerek ya da istemeden değiştirebilirler. • Toplumsal hareketliliği şu unsurlar etkiler: eğitim sürecindeki yeni yapılanmalar, ailenin değişen yapısı, teknolojideki değişim ve ilerleme, siyasal etmenler, kitle iletişim araçlarının önlenemez etkisi, küreselleşme, bireylerden beklenen yeni nitelikler ve sorumluluklar, ortaya çıkan yeni meslek grupları, sanayileşme, modernleşme, yaşam anlayışındaki değişen beklentiler ve sorumluluklar, iç - dış göçler, meslek yapılarının gerektirdiği yeni nitelikler, değişen iş yaşam profili, demografik etmenler, ekonomik etmenler vb..
Eğitimin giderek yaygınlaşması, zorunlu eğitim sürecinin uzatılması, bireylerde giderek artan eğitim görme isteğitoplumsal hareketlilik üzerinde etkili olmaktadır. Eğitim süreci bireylere farklı beceri ve nitelikler kazandırmaktadır. Bu süreç bireylerin aynı zamanda yeni meslek gruplarına hazırlanmalarına ve toplum içinde hareketliliklerine neden olmaktadır. • Cumhuriyet Türkiye’sinde eğitimin sağladığı hareketlilik daha net gözlemlenebilmektedir. Cumhuriyetin ilk yıllarında okur-yazarlığı askerde öğrenmiş bireyler öğretmen olabilmekte iken, bu statübugün üniversite mezunu olmayı gerektirmektedir.
Toplumsal Hareketliğin Yönü • - Toplumsal hareketlilik yatay (aynı ya da benzer statüler arasında) ve dikey (farklı statüler arasında) olmak üzere iki biçimde gerçekleşmektedir. • Yatay hareketlilik • Hareketliliğin aynı ya da benzer statüler arasında olmasıyla meydana gelen hareketliliktir. Aynı toplumsal tabaka içinde yer alan statüler arasındaki geçişlerdir. • En çok iç-dış göçler ve gelir düzeyleri açısından aynı olan meslekler arasındaki geçişlerde yaşanan bir hareketliliktir.
Örneğin, bir kamu kurumunda şube müdürü olan bir bireyin aynı kurum içinde başka bir birime veya başka bir kuruma şube müdürü olarak geçmesi. • Yatay toplumsal hareketliliğin toplumsal değişimdeki en büyük yansımasıgecekondu olgusudur. • - Eğitim yatay hareketlilik sürecindeki bireylerekentsel yaşamın kurallarını, sorumluluklarını öğretmek ve bireylerin yeni yaşamlarına dolayısıyla yeni sorumluluklarına alışmalarına fırsat vermek zorundadır. Konuşurken seçilecek sözcüklerden, duruma ve zamana uygun giyinmeye kadar birçok yeni toplumsal kural ve sorumlulukların öğretimi eğitim kurumlarının yeni işlevleri olarak kendini gösterecektir.
Dikey hareketlilik • Bireyin bir toplumsal tabakadan diğerine yükselmesi ya da düşmesi ile oluşur. Yaşanan dikey hareketlilik aşağıdan yukarı olabileceği gibi yukarıdan aşağıya da olabilir. Bireylerin yukarı doğru hareketlilikle geldikleri statülerini kaybetmelerineaşağıya doğru hareketlilik; yeni statüler kazanmalarına ve sınıf atlamalarına neden olan hareketliğe yukarı doğru hareketlilik denilmektedir. • Örneğin; Bir şirketteki memurun zamanla aynı veya farklı bir kurumda müdür olması, bir öğretmenin profesör olması, bir konfeksiyon sahibinin iflas ederek terziliğe başlaması.
Mesleklerin gerektirdiği bilgi ve becerilerle donanmış bireyler toplum içinde dikey hareketlilik yaşayacaklardır. Buna ek olarak bireylerin doğuştan sahip olduğu bazı özel yetenekler, ailenin ve sosyal çevrenin hazır olarak sunduğu fırsatlar da bireyin dikey hareketlilik sürecindeki şansı olarak değerlendirilebilir. • 1970’li yıllarda bir mesleğe girebilmek için lise mezunu olmak yeterli iken bu yıllardan sonra yükseköğretim mezunu insan olma gereksinimi doğmuştur. Bugün bunun dışında bitirilen bölümün türü ve niteliği, yabancı dil ve bilgisayar becerileri gibi özellikler de önem kazanmıştır. Alt sosyo-ekonomik düzeydeki ailelerin çocuklarına bu tür nitelikler kazandırılarak toplumda dikey hareketlilik sağlanmaktadır.
Toplumsal Değişim, Yenileşme, Eğitim ve Öğretmen • Yenileşmeönceden planlanmış belirli bir değişmedir. Değişme kendiliğinden oluşabilir, yenileşme ise amaçlı ve planlıdır. Yenileşmenin yönü pozitifken, değişme negatif yönde de olabilir. Değişme eski sisteme dönüş şeklinde de görülebilir. • Yenileşme, örgütün normal çalışma rutinin bir parçası olarak yeni düşünceler yaratma, onları uygulamaya koyma sürecidir. Bir şeyler yapmanın daha iyi bir yolu konusundaki sonuçlar olaraksüreç yenileşmeleri, mal ya da hizmetlerin yaratılması sonucuürün yenileşmeleri olarak ortaya çıkar. • Yenilikler; kültürel, bilimsel ve teknolojik yenilikler ve insan ihtiyaçlarındaki farklılaşmalar olarak ifade edilebilir.
Toplumsal değişim ve yenileşme sürecindeeğitimanahtar bir rol üstlenmektedir. Bireylerinçağdaş bilgi ve becerilere sahip olması, ortaya çıkan yeni meslek gruplarının gerektirdiği beceri ve niteliklere sahip olabilmesi ve küreselleşme süreci ile başa çıkabilmesinde, eğitim ve öğretmenlerin çok önemli katkıları vardır. • Eğitim süreci kendi içinde değişim ve yenileşme sürecini yaşarken; amaçlarını, öğretim ilke ve yöntemlerini, öğrenme ortamlarını, öğretim teknolojilerini, öğretmenlerini yenilemelidir. • Toplumsal değişmeler sonucu oluşacak yenilikler ile başa çıkabilmenin yolu eğitim kurumlarının bunlara daha önceden hazırlıklı olmalarını gerektirmektedir. Eğitimin geleceğe yönelik yapılanması bu doğrultuda olmalıdır.
Öğretmenin birey ve toplum üzerinde yadsınamayacak bir katkısı vardır. En temelde eğitimin toplumsal amaçlarını gerçekleştirmesindeki en unsur öğretmendir. • Sağlıklı bir toplumsal değişim ve olumlu yenileşmeler ile güçlü bir eğitim sistemi ve nitelikli öğretmenler arasında paralel bir ilişki mevcuttur. • Ancak 1950’li yıllardan buyana uygulanan öğretmen yetiştirme politikasına göz atıldığında sağlıklı bir süreç yaşanamadığı görülmektedir. İzlenen öğretmen yetiştirme politikalarında çeşitli belirsizliklerin olduğu, benzer belirsizliklerin eğitim sisteminin yapılanması içinde de görüldüğü dikkate değerdir.
Öğretmeler, öğrenciler ve toplum içinörnek rol model kimliğine sahiptirler. Bu bağlamda öğretmenlerin liderlik davranış ve özeliklerine de sahip olması kaçınılmazdır. • Türkiye’de Cumhuriyetten sonra yaşanan değişim sürecinde özellikle yeni alfabenin, yaşanılacak yeniliklere uyumun sağlanmasındaöğretmenlerden aktif sorumluluklar beklenilmiştir. • Öğretmenlertoplumu aydınlatan ve aynı zamanda sergiledikleri örnek davranış modelleriyle yönlendirici olmaları beklenen kişiler olmuşlardır.
Teşekkürler • Ders sunuları için: • https://huseyinserce.wordpress.com