370 likes | 651 Views
TÜRKİYE’DE SAĞLIK ALANINDA İŞBİRLİĞİ SAĞLIK SEKTÖRÜNDE AR-GE. Prof. Tabip Tuğamiral Hayati BİLGİÇ GATA Gelişim Proj. Değ. Grubu Başkanı ve GATA Bilimsel Araştırma Kurulu Başkanı. Ankara Sağlıkta Yenilikçilik Hareketi ; inovankara Buluşma Toplantısı ve Kurucu Çalıştayı -2011.
E N D
TÜRKİYE’DE SAĞLIK ALANINDA İŞBİRLİĞİ SAĞLIK SEKTÖRÜNDE AR-GE Prof. Tabip Tuğamiral Hayati BİLGİÇ GATA Gelişim Proj. Değ. Grubu Başkanı ve GATA Bilimsel Araştırma Kurulu Başkanı Ankara Sağlıkta Yenilikçilik Hareketi ; inovankara Buluşma Toplantısı ve Kurucu Çalıştayı-2011
Bilimsel bilginin güce dönüşebilmesi için teknolojiye gerçek anlamda bir katkı sağlaması ya da doğrudan teknolojiye dönüşmesi şarttır. Elde edilen bilimsel bilginin teknolojiye dönüştürülebilme yeteneği ekonomiyi olumlu yönde doğrudan etkileyen bir faktördür.
Bilimsel bilginin teknolojiye dönüştürülmesinde en önemli ara kademe buluş niteliğinde bilgi üretebilme ve bunu patent ile tescil etmedir. Ülkelerin aldıkları patent sayıları teknolojiyi ekonomiye yansıtma ve bilimsel bilgiyi ekonomik gelişmede kullanmanın en önemli göstergesidir.
Dünyada teknolojiyi ekonomiye yansıtma gücü bakımından Amerika Birleşik Devletleri, İsveç ilk sıralarda yer alırken ülkemiz ilk 30 ülke içinde bulunmamaktadır. Bu ülkelerde yıllık alınan patent sayısı yüzbinli rakamlarla ifade edilirken ülkemizde 2000 civarındadır.
Ülkelerin teknolojik gelişmişlik düzeyleri ile uluslararası ekonomik güçleri arasında doğrudan bir ilişki söz konusudur. Teknolojik gelişmişlik düzeyi bir ülkenin diğer ülkeler arasındaki yerini ve saygınlığını da belirleyen en önemli faktördür.
Gelişmiş ülkeler bilim insanlarını önceden belirlenmiş araştırma politikaları ile yönlendirirler. Belli kurum ve kuruluşlara kısa, orta ve uzun vadeli görev tanımları yaparlar.
Ülkemizde bilim ve teknolojiye yaklaşım konusunda en büyük sorun, bilim ve teknoloji politikasının henüz tüm tarafların katılımı ile ulusal bir politika haline getirilememiş olmasıdır.
Ünivesiteler yapıları itibari ile eğitim görevi yapan, bilim üretme ağırlıklı, yayın çıkarma ve dünya bilimine katkıda bulunma amaçlı temel bilgi üreten kuruluşlardır.
2007 yılında dünyada en çok yayın, tıp, matematik, kimya, malzeme bilimi, biyokimya, çevre konuları alanında iken, Ülkemizde de benzer şekilde tıp, kimya, gıda ve veterinerlik alanında olmuştur.
Dünyada yıllık makale üretme potansiyeli yönünden 18. sıradaki ülkemizin, ürettiği makalelerin kazandırdığı bilimsel bilginin ekonomiye ve endüstriye dönüşmediği bir gerçektir.
Bilgi birikimini üretime dönüştürmenin en önemli araçlarından biri üniversite-sanayi işbirliğidir. Bu işbirliği yoluyla sanayinin ihtiyacı olan teknolojik bilgi, üniversitelerden firmalara aktarılmaktadır.
Üniversitelerde elde edilen temel ve teorik bilgilerin uygulamaya dönüştürülmesinin güzel bir aracı olarak üniversite-sanayi işbirliği çeşitli ülkelerde kullanılmaktadır.
Üniversite-sanayi işbirliğinin hızlandırılabilmesi için beyin gücünü araştırma-geliştirme faaliyetinde kullanacak sanayinin oluşması gerekmektedir.
Türkiye’de ilk olarak üniversite-sanayi işbirliği çerçevesinde İstanbul Teknik Üniversitesi ile İstanbul Sanayi ve Ticaret Odası arasında 1985 yılında bir teknopark uygulaması başlatılmıştır.
4691 sayılı Teknoloji Geliştirme Bölgesi Kanunu kapsamında Ar-Ge firmalarına sağlanan desteklerle, ülke ekonomisine ciddi katkılar sağlanacağı bir gerçektir.
Üniversite-sanayi işbirliği açısından teknopark uygulamaları ümit vericidir.
Aralarındaki küçük yapı farklarına rağmen bilim parkı, teknopark, araştırma parkı gibi farklı terimlerle ifade edilen teknokentler; üniversite, sanayi, araştırma merkezleri, girişimciler ve piyasalar arasındaki işbirliğini artırmak, bilgi ve teknoloji transferini kolaylaştırmak yoluyla yüksek katma değerli, Ar-Ge’ye dayalı ileri teknoloji ürün ve hizmetlerin üretilmesine uygun altyapı, üstyapı ve hizmetleri kaliteli fiziksel çevrede sunan organizasyonlardır.
Amerika Birleşik Devletleri’nin Kaliforniya eyaletinde Silikon Vadi gibi çok gelişmiş ve ün kazanmış teknopark uygulama alanları bulunmaktadır.
Birçok gelişmiş Batı’lı ülkede teknopark uygulamaları bu ülkelerin ekonomik gelişme programları içinde önemli bir araç olarak görülmüş ve sayıları hızla artmıştır.
Dünyada hızla gelişen bilişim sektöründeki yeniliklerin ülkemize kazandırılmasında ve yeni inovatif fikirlerin geliştirilmesinde Teknokentlerin rolü tartışılmaz özelliktedir.
ABD, İngiltere, Fransa, Japonya, Çin, Kore, Hindistan, İsrail, Finlandiya gibi bir çok ülkede üretim ve hizmet sektörleri ürettikleri katma değerin önemli bölümü teknoparklar bünyesinde yürütülen AR-GE çalışmalarına borçludur.
Tıbbi uygulamalarda kullanılabilecek biyomalzemeler ve bunların hücre içeren hibrit ürünlerinin tasarımı, geliştirilmesi, biyomalzeme ve doku mühendisliği alanında faaliyet gösteren kurum ve kuruluşlarla işbirliği konusuna GATA büyük önem vermektedir.
GATA Araştırma Merkezi Tıbbi- Kanser ve Laboratuar Araştırma Kısmı’nda bulunan yaklaşık 35 adet cell line (hücre dizisi) ile yeni kemoterapötik ilaçların sitotoksisite çalışmaları ve sitotoksisitenin mekanizması moleküler yöntemlerle incelenmektedir.
İlk insan çalışması olarak, karaciğer sirozlu vakalarda kemik iliği kökenli otolog mezankimal kök hücrelerin karaciğer rejenerasyonu üzerine etkisinin araştırıldığı Sanayi Bakanlığı destekli projede 20. vaka alınmıştır.
Kranium kemik defektleri, gerek travmatik gerekse non-travmatik nedenlerle olsun kapatılması zor ve uzun süreç gerektiren hasarlardır. Bu defektler kozmetik sorunların yanı sıra işlevsel (nörolojik) bozukluklara da neden olabilir.
GATA,bioseramiklerin insan kranium kemik defektlerinin kapatılmasında kullanılıp kullanılamayacağını ortaya koymak ve bunların ileri dönem sonuçlarını incelemek için çalışmalar başlatmıştır.
Bu proje ile üretilen materyallerin ticari kullanıma girmesi ile birlikte gerek metil metakrilat gerekse poröz polietilen için yurtdışına döviz çıkışı engellenmiş olacak ve bu materyallerden daha etkili, güvenli ve biyouyumlu bir madde tıbbın hizmetine sunulmuş olacaktır.
Doku mühendisliği genel anlamıyla doku ve organların yapı ve fonksiyonunu restore etmek, geliştirmek ve sağlığına yeniden kavuşturmak amacıyla biyoloji, tıp, diş hekimliği ve mühendislik dallarının birlikte çalıştığı multidisipliner bir bilim alanı olarak tanımlanmaktadır.
Periodontoloji alanında dental doku mühendisliği önceki yıllarda sadece deneysel bir ilgi alanıyken günümüzde klinik olarak uygulanan ve önemli başarılar sağlayan bir tedavi yaklaşımı olmuştur.
Doku mühendisliğinin dişhekimliği uygulamalarındaki en önemli etkisini mineralize dokuların tedavisi konusunda göstereceği düşünülmektedir. Özellikle periodontal defektlerin tedavisi, maksiler ve mandibular greftleme prosedürlerinin geliştirilmesi ve diş kayıplarının tedavisine yönelik beklentiler bulunmaktadır.
GATA projeleri kapsamında, alveoler kemik rejenerasyonu ile ilgili bir doku mühendisliği çalışması olarak “Dişhekimliğinde meydana gelen kemik kayıplarının doku mühendisliği yöntemiyle rejenerasyonunun sağlanmasına yönelik yeni bir tedavi modeli oluşturmak” isimli araştırma çalışmaya konmuştur.
Üniversite sanayi işbirliği; Üniversitelerde araştırma-geliştirme faaliyetlerinin artırılması yanında sanayiinin araştırma-geliştirme faaliyetleri sonucu teknolojik bilgileri sanayiye uyarlayıp kalitenin, standartın ve verimliliğin artışını uluslararası seviyelere taşıyacaktır.
Kendi üretim teknolojisini üretebilen bir sanayi uluslararası pazarlarda rekabet edebilme yeteneğine kavuşabilir. Bilginin elde edilmesi ve bunun üretimde kullanılması üniversite-sanayi işbirliğinin iyi kullanılması ile daha kolay gerçekleşecektir.
112 yıldan beri milletimize yasal mevzuatlar doğrultusunda en yüksek seviyede sağlık hizmeti sunan GATA, bu süre içerisinde tıp teknolojisi alanında birçok ilklere imza atmıştır.
GATA, ülkemizde sağlık teşkili olarak bünyesinde Biyomedikal Mühendislik Merkezini bulunduran ilk kurumdur. Tıp teknolojilerinin giderek etkin hale getirilmesi için öncü rolünü oynamaya ve katkı sağlamaya devam edecektir.
“Ankara Sağlıkta Yenilikçilik Hareketi Çıkış Toplantısı ve Yol Haritası Çalıştayı” na Diğer üniversiteler gibi Gülhane Askeri Tıp Akademisi de destek verecektir. Ülkemizde ve Dünyada örnek olan bu çalışmalara katkı sağlayan tüm kurum ve kuruluşlara teşekkür ediyor, çalışmalarını takdirle kutluyoruz.
TEŞEKKÜRLER Prof. Dr. Hayati BİLGİÇ