430 likes | 840 Views
İstiklal Marşımızın Kabulü ve Çanakkale Zaferi. www. beskubbelicami .com. 12 Mart 1921’de İstiklal Marşımız TBMM’de kabul edildi. Bugün 91.Yılını idrak ediyoruz. 18 Mart 1915’de Çanakkale zaferini kazandık. Bugün 97.Yılını idrak ediyoruz. www. beskubbelicami .com. M.Akif ERSOY
E N D
İstiklal Marşımızın Kabulü ve Çanakkale Zaferi www.beskubbelicami.com
12 Mart 1921’de İstiklal Marşımız TBMM’de kabul edildi. • Bugün 91.Yılını idrak ediyoruz. • 18 Mart 1915’de Çanakkale zaferini kazandık. • Bugün 97.Yılını idrak ediyoruz. www.beskubbelicami.com
M.Akif ERSOY 1873 -1936
1873 yılında İstanbul Fatih’te doğdu. Babası Tahir Efendi, annesi Hacce Emine Hanımdır. Temiz,dindar,medeni ve duygusal bir ailenin çocuğudur.
Okul yıllarında Arapça,Farsça ve Fransızcayı çok iyi seviyede öğrenmiştir. Arapçayı babasından öğrenmiştir. Şiire merakı okul yıllarında başlamıştır.
Birinci Dünya savaşı sonrasında Anadolu işgal edilince içine bir ateş düşer. Balıkesir ve Kastamonu’da vaazlar vererek halkı işgal güçlerine karşı direnişe çağırır. Ankara’ya gelir ve Taceddin dergahında kalmaya başlar
İstiklal savaşı yıllarında TBMM de Burdur mebusu olarak bulunur. • Abbas Halim Paşa’nın daveti üzere Mısır’a gider ve vefat ettiği 1936 yılına kadar Mısırda bulunur. El-Ezher Üniversitesinde Türk Edebiyatı dersleri verir. Mısırda çekilmiş bir resmi
Mısır’a gitmeden önce Diyanet işleri başkanlığı kendisinden bir Kur’an-ı Kerim meali yapmasını ister. Bu görevi kabul etse de başladığı bu işi kendine has bazı özel sebeplerden dolayı tamamlamaz ve yaptığı çalışmayı yakar. Kur’an mealinin, aslı gibi sanılmasından endişe eder. www.beskubbelicami.com
1936 da Türkiye’ye döner. Hasta ve bitkindir. Bütün dostları ile görüşür ve helalleşir. 27 Aralık günü akşamüzeri vefat eder. Cenaze namazı Beyazıt camiinde kılınır.
Duyulmadığı için cenazesine İstanbul üniversitesinde okuyan öğrenciler ve bazı vatandaşlar katılır ve İstanbul Edirnekapı Mezarlığına defnedilir.
M.Âkif zamanın M.Eğitim bakanlığımın açtığı Milli Marş yazma yarışmasına para ödüllü olduğu gerekçesiyle katılmadı. • Ancak arkadaşlarınca ikna edilerek şiiri yazmaya başladı. • Eser, Şubat 1921 de tamamladı. 1 Mart 1921 de TBMM de Milli Eğitim Bakanı, Hamdullah Suphi Tanrıöver tarafından okundu.
Her kıtası büyük bir coşku ile alkışlandı. • 12 Mart 1921 de TBMM tarafından milli marş olarak kabul edildi. • Ödül olarak verilen 500 lirayı o an için çok ihtiyacı olduğu halde almayıp devlete bağışladı. • Şiirini de millete armağan ettiğinden, Safahat isimli eserine koymadı.
Çanakkale Zaferimiz 18 Mart 1915[95.Yıl]
İnsan çalışarak pek çok rütbe ve ünvanlar elde eder. • Bu rütbelerin başında hiç şüphe yok ki, şehitlik ve gazilik gelir. Çünkü bu rütbeler hayat karşılığında elde edilmekte ve inanç sayesinde kazanılmaktadır. Hem Hak katında ve hem de halk yanında şehadet mertebesine yükselmek, büyük bir mazhariyettir. • Kur’an ve sünnete bir bakalım.Ne buyuruyor?
ALLAH TEALA BUYURUYOR Ki وَلاَ تَقُولُواْ لِمَنْ يُقْتَلُ فِي سَبيلِ اللّهِ أَمْوَاتٌبَلْ أَحْيَاء وَلَكِن لاَّ تَشْعُرُونَ “Allah yolunda öldürülenlere “ölüler” demeyin. Hayır, onlar diridirler. Ancak siz bunu bilemezsiniz.”Bakara2/154
ALLAH TEALA BUYURUYOR Ki وَلَنَبْلُوَنَّكُمْ بِشَيْءٍ مِّنَ الْخَوفْ وَالْجُوعِ وَنَقْصٍ مِّنَ الأَمَوَالِ وَالأنفُسِ وَالثَّمَرَاتِ وَبَشِّرِ الصَّابِرِينَ “Andolsun ki sizi biraz korku ve açlıkla, bir de mallar, canlar ve ürünlerden eksilterek deneriz. Sabredenleri müjdele”.2/155 الَّذِينَ إِذَا أَصَابَتْهُم مُّصِيبَةٌ قَالُواْ إِنَّا لِلّهِ وَإِنَّـا إِلَيْهِ رَاجِعونَ“Onlar; başlarına bir musibet gelince, “Biz şüphesiz (her şeyimizle) Allah’a aidiz ve şüphesiz O’na döneceğiz” derler.”2/156
HADİS-İ ŞERİF Bir kimse Allah yolunda şehit olmayı can-u gönülden isterse, yatağında ölse dahi Allah onu şehitler derecesine ulaştırır. Müslim, İmâre, 46.
HADİS-İ ŞERİF ما أَحدٌ يدْخُلُ الجنَّة يُحِبُّ أنْ يرْجِعَ إلى الدُّنْيَا ولَه ما على الأرْضِ منْ شَيءٍ إلاَّ الشَّهيدُ ، يتمَنَّى أنْ يَرْجِع إلى الدُّنْيَا ، فَيُقْتَلَ عشْرَ مَرَّاتٍ ، لِما يرى مِنَ الكرامةِ "Cennete giren hiçbir kimse, yeryüzündeki her şey kendisinin olsa bile dünyaya geri dönmeyi arzu etmez. Sadece şehit, gördüğü aşırı itibar ve ikram sebebiyle tekrar dünyaya dönmeyi ve on defa şehit olmayı ister.”Buhârî, Cihâd 21
HADİS-İ ŞERİF عيْنَانِ لا تَمسُّهُمَا النَّارُ : عيْنٌ بكَت مِنْ خَشْيةِ اللَّهِ وعيْنٌ باتَت تحْرُسُ في سبِيلِ اللَّهِ “İki göze cehennem ateşi dokunmaz: Allah korkusundan ağlayan göz ve Allah yolunda nöbet bekleyerek geceleyen göz."Riyazü’s-Salihin, Hadis No: 1308 "Allah yolunda hudutta bir gün nöbet tutmak, başka yerlerde bin gün nöbet tutmaktan daha hayırlıdır."Riyazü’s-Salihin, Hadis No: 1296 "Allah yolunda yaralanan bir kimse, kıyamet gününde yarasından kan akarak Allah'ın huzuruna gelir. Renk, kan rengi, koku ise misk kokusudur." Buhari, Cihad, 10
HADİS-İ ŞERİF Ebû Zerr (r.a.) Peygamberimize diyor ki, - Ey Allah'ın Resûlü, hangi amel daha faziletlidir? diye sordum. Peygamberimiz: - “Allah'a iman etmek ve O'nun yolunda savaşmaktır” buyurdu.
ALLAH TEALA BUYURUYOR Ki • Şehitlik Rütbesinin hayat karşılığında satın alındığını söylemiştik. • Hayat karşılığı ŞEHİTLİK rütbesi var ve karşılığında CENNET. ''Allah mü'minlerden mallarını ve canlarını, kendilerine (verilecek) cennet karşılığında satın almıştır. Çünkü onlar Allah yolunda savaşırlar, öldürürler, ölürler.
İslam için ve müslümanlar için büyük bir felaket olan Haçlı ordularını bu ruh ve heyecanla durdurmuş,
İşte bu ruh ,1071 tarihinden itibaren Anadolu'yu müslüman Türk'e anavatan yapmış,
Aynı ruh; 29 Mayıs 1453'de İstanbul'un fethiyle Bizans imparatorluğunu yıkarak orta çağı kapatıp yeni çağı açmış,
لتفتحن القسطنطينية فلنعم الأمير أميرها ولنعم الجيش ذلك الجيش • “İstanbul elbette fetholunacak.Onu Fetheden komutan ne güzel komutan ,onu fetheden ordu ne güzel ordudur” (Ahmed İbn.Hanbel ,Müsned) www.beskubbelicami.com
Ve ÇANAKKALE… 18 Mart 1915’te Çanakkale Zaferi,
30 Ağustos 1922'de Dumlupınar Meydan Savaşını kazanarak ülkeyi düşmandan temizlemiştir. www.beskubbelicami.com
Yakın tarihte 1974'de yine bu ruh ile Mehmetçik Kıbrıs'ta savaşmış, soydaş ve kardeşlerini Yunan mezaliminden kurtarmıştır. www.beskubbelicami.com
ÇANAKKALE…1 Metre kareye 6 bin merminin düştüğü savaşın adı..Öyle ki mermiler havada çarpışıyor.. işte belgesi www.beskubbelicami.com
Ecdadımız 1914 yılında Çanakkale’de yedi düvele karşı muazzam bir savunma savaşı vermiştir. • Bu savaşta 250.000 yiğit şehit verdik.. www.beskubbelicami.com
M.Kemal o gün cephede yaşananları şöyle anlatıyor: • “Erlerimiz siperlere yerleşmiş bir elinde silah diğer elinde Kur’an, düşmanı bekliyor. Ön cephedekiler kahramanca çarpışarak şehit oluyor, arka siperlerde bekleyen askerler hiç tereddüt etmeden ön cepheye, gözü önünde şehit olan arkadaşının yerini alıyor ve az sonra kendisinin de şehit olacağını çok iyi biliyor. Ama en ufak bir korku ve yeis yok. Biraz sonra o da şehit oluyor.” www.beskubbelicami.com
Çanakkale’de imanın zaferini görmezden gelenlere,Çanakkale’de Allah’ın yardımını inkar edenlere bu ve bunun gibi çok misaller çoktur. • Cenab-ı Hakkın manevi desteğini inkar ederek Çanakkale zaferi nasıl izah edilecek? • İmansız bir insan bile bile ölüme nasıl gidecek? • Şehidliğin ne manaya geldiğini bilmeyen,”şehid olursam cennet vardır” inancı olmayan nasıl 7 düvele karşı savaşabilir? www.beskubbelicami.com
Seyit Onbaşı’nın " Ulu ve yüce Allah' tan başka hiçbir güç ve kuvvet yoktur. " duası ile 276 kiloluk top mermisini kaldırıp topa sürmesi .. Neyle izah edilir ki? ingilizler' e ait "Ocean" isimli zırhlı, bu merminin isabetiyle korkunç yara aldı.
Mehmet Akif Ersoy da Çanakkale Şehitlerine ithafen yazdığı şirinde şöyle diyor: Şu Boğaz Harbi nedir ? Var mı ki dünyada eşi ? En kesif orduların yükleniyor dördü beşi, -Tepeden yol bularak geçmek için Marmara'ya- Kaç donanmayla sarılmış ufacık bir karaya, Eski Dünya, Yeni Dünya, bütün akvâm-ı beşer, Kaynıyor kum gibi... Mahşer mi, hakikat mahşer, Çehreler başka, lisanlar, deriler, rengârenk. Sâde bir hadise var ortada: Vahşetler denk.
Kimi Hindû, kimi Yamyam, kimi bilmem ne belâ... Hani tâûna da züldür bu rezil istîlâ... Ölüm indirmede. gökler, ölü püskürmede yer; O ne müthiş tipidir: savrulur enkaz-ı beşer... Kafa,göz, gövde, bacak, kol, çene, parmak, el, ayak; Boşanır sırtlara, vadîlere sağanak sağanak. Bu göğüslerse Hüdâ'nın ebedî serhaddi; "O benim sun-u bedîim, onu çiğnetme!" dedi.
….. Vurulup tertemiz alnından uzanmış yatıyor; BİR HİLÂL uğruna, yâ Rab, ne GÜNEŞLER batıyor! Ey, bu topraklar için toprağa düşmüş, asker!.. Gökten ecdâd inerek öpse o pâk alnı değer. Ne büyüksün ki kanın kurtarıyor TEVHÎDİ... BEDR'in arslanları ancak, bu kadar şanlı idi... Sana dar gelmeyecek makberi kimler kazsın? "Gömelim gel seni târîhe!" desem, sığmazsın. Ey şehid oğlu, isteme benden makber, Sana âğûşunu açmış duruyor PEYGAMBER.
Anzaklı Ömer: 1957 yılında ABD ye ihtisas yapmak üzere giden Ömer Muşluoğlu anlatıyor: New York’ta Medical Center Hospital da görev almış. 75 yaşlarında bir kanser hastasına serum takacağı zaman hastanın pazısında ay yıldız dövmesi görmüş. “Türk müsün? diye sormuş. Hayır, Avustralya Anzaklarındanım” demiş. Bu dövmeyi neden pazına kazıttın diye sormuş. Önce anlatmak istememiş. Türk doktor, “Bakın ben Türk’üm, bunu bilmek benim açımdan önemli, anlatırsanız, memnun olurum’ demiş. Bunun üzerine adam anlatmaya başlamış:
Yıl 1915 idi. İngilizler bizi, “Barbar Türkler, Müslüman olmayanları kesiyor, diğer insanları kurtarmak için savaşmalıyız, bu savaş insanlık için çok önemli” diyerek bizi askere aldılar. Önce gemilerle Mısıra gittik, orada iki ay askeri eğitim gördükten sonra Çanakkale’ye götürüldük. Orada karşımızda kahramanca savaşan bir ordu gördük. Ben, başımdan aldığım bir dipçik darbesi ile yıkıldım ve esir düştüm. Başım kanıyordu, Türk askerler benim başımı sardı, bana kendi kumanyalarından yemek verdiler. Türkler bana çok iyi davrandı, isteselerdi beni öldürebilirlerdi. O zaman Türklerin, İngilizlerin anlattığı gibi barbar değil, çok insancıl bir millet olduğunu anladım.
Ülkeme döndükten sonra da Türk milletine ve İslam’a karşı içimde hep sevgi besledim. Bu sevgiden dolayı ay yıldız dövmesini koluma kazıttım. Müslüman olmayı da düşündüm ama İslam’ı öğretecek birini bulamadım” diyerek hikayesini anlatmış. Tanışmışlar. Hastanın adı, Josef Miller, Doktora senin adın ne demiş. O da “Ömer” deyince Ömer’in anlamını sormuş. Sohbeti koyulaştırmışlar. Adam Müslüman olmak istediğini söylemiş. Bizim doktor, kelime-i şehadet getirterek ve bildiklerini anlatarak Müslüman olmasını sağlamış. Hasta, ” halde bundan böyle benim adım da Anzaklı Ömer olsun” demiş. -Anzaklı Ömer bir gün iyice ağırlaşmış. Türk doktoru çağırtmış ve bizim Türk doktorun kolları arasında kelime-i şahadet getirerek ruhunu teslim etmiş.
Geçmişimizi çok iyi bilmeliyiz. Geçmişi olmayan bir milletin geleceği de olmaz. Bizler, şehitlerimizin ve gazilerimizin uğruna mücadele ettiği davaya sahip çıkarak, bu ülkenin bağımsızlığını koruyarak, bu vatanın imarı ve ıslahı için çalışarak şehitlerimize layık torunlar olabiliriz. Şehitlerimizi ve gazilerimizi rahmetle anıyoruz. Ruhları şad olsun, Allah şefaatlerine bizleri nail eylesin. Amin. www.beskubbelicami.com
BEŞ KUBBELİ CAMİ SUNDU @-POSTA: beskubbelicami@hotmail.comFacebook : Beş Kubbeli Cami www.beskubbelicami.com