190 likes | 460 Views
ANAOKULUNA UYUM SÜRECİNDE ANNE ÇOCUK İLİŞKİSİ. Anne-çocuk arasındaki yoğun bağımlı ilişki nedeniyle evden ayrılmaya tepki gösteren çocuklar olabilmektedir. Burada en önemli faktör, anne ve babanın bu bağımlı ilişkiyi sürdürmeye devam etmemesidir.
E N D
Anne-çocuk arasındaki yoğun bağımlı ilişki nedeniyle evden ayrılmaya tepki gösteren çocuklar olabilmektedir. • Burada en önemli faktör, anne ve babanın bu bağımlı ilişkiyi sürdürmeye devam etmemesidir. • Pek çok anne, böyle bir tepki gösteren çocuğun okula başlamasını geciktirmektedir.
Çocuk okulda, anne evde ağlamaya devam etmektedir. • Böyle durumlarda önce anneye yardım etmek gereklidir. • Bu kadar önemli bir süreçte bazı sorunların yaşanması son derece normaldir ve olağan karşılanmalıdır.
Bu sorunların süreç içinde çözüm bulacağına inanmak ve durumun doğallığı düşünülerek abartılı tepki ve çözüm arayışlarından kaçınmak gerekir.
Bu dönemde; • Çocuğunuzun, okulda güvende olduğunu hissetmeli, doğru bir iş yaptığına emin olmalı ve bu duygusunu ona yansıtmalısınız. • Çocuğunuz ve sizin içinde bulunduğunuz kaygı durumunu yumuşatarak çözümleye çalışılmalısınız.
Herhangi bir iletişim engeli kullanmadan ( “Bak herkes alıştı sen hala ağlıyorsun.”, “Ahmet hiç ağlamıyor ama.” vb. ) çocuğunuzu etkin bir şekilde dinlemeli ve kaygı duyduğu konuları belirlemelisiniz.
Çocuğunuzun rahatlamasını sağlamalı, duyduğu kaygının normal olduğunu ve bu kaygıdan dolayı suçluluk duymaması gerektiği mesajını verilmelisiniz.
Çocuğunuz, anlaşıldığını hissetmelidir. • Çocuğunuzla herhangi bir inatlaşmaya gitmemeli, ona okulun zevkli, heyecanlı ve eğlenceli bir yer olduğunu hissettirmelisiniz.
Bu dönemde, okul ve aile sıkı bir işbirliği içinde olmalısınız. Çocuğunuzun okuldaki problemlerini eğitimciler ile paylaşmalı, onların görüşlerini almalısınız. Sorunları sadece çocuğunuzdan dinlemeniz, çözüm için etkili olmayacaktır.
Objektif düşünebilmeli anne ve baba olmanın getirdiği duygusallığın etkili olmasına izin vermemelisiniz. • Çocuğunuzu okul konusunda bilgilendirmelisiniz. Bu bilgiler çocuğunuzun kaygı duyabileceği alanlarda olmalıdır. Abartılı ve çocuğunuzun fazla bir beklentiye girmesine neden olacak türde olmamalıdır. Çocuğunuzun kaygı duyduğu alanları, çocuğunuzun kendisi söylemelidir. Kaygı duymadığı konularda sanki kaygı duyuyormuş gibi önceden bilgilendirmemelisiniz.
Evinden ayrılan bir çocuk için kaygı duyacağı konular ve düşünceler:
Burası nasıl bir yer? Acaba kaybolur muyum? • Evim okula yakın mı? Acaba annem veya babam beni almaya gelecek mi? • Servis beni evime götürebilir mi? Servis şoförü evimi biliyor mu? • Annem babam almaya gelmezse ve servisi de kaçırırsam eve nasıl giderim?
Burası çok kalabalık… Bir sürü yaramaz çocuk var. Acaba bana zarar verirler mi? • Öğretmenim beni sevecek mi acaba? Ya benimle ilgilenmezse?
Öğretmenim de annem gibi olur mu? • Başaramadığım bir şey olursa benimle alay ederler mi? • Evde fazla kural yoktu. İstediğimi yapıyordum. Burada bir sürü kural var.
Ben bunları çizmeyi biliyorum. Ama bilmeyen çocuklar var. Ne sıkıcı. • Yaramazlık yaparsam bana ne yaparlar? • Tuvaletimi nereye yapmalıyım? • Karnım acıkınca ne yiyeceğim? Doymazsam bana yine yemek verirler mi?
Çocuklar bu ve buna benzeri sorulara yanıt arayışı içerisindedir. Bu dönemde çocuğunuza her zamankinden daha yakın olun. • Çocuğunuz kaygı duyduğu alanlardaki sorularının yanıtını tam olarak bulamazsa, okulu reddedebilir ve okula gitme konusunda şiddetli isteksizlik duyar.
Zaman zaman bütün çocuklar okula gitmeme talebinde bulunurlar. Bu durum normaldir, ancak sıklığı ve çocuğun tavrı önemlidir. Bu isteksizliğin kaynağı araştırılmalıdır.
Bu isteksizlik bazen çocuğun öğrenim yaşantısının bütününü etkileyecek problemlere temel olabilir. Bu nedenle sorunun mutlaka çözümlenmesi şarttır. Okuldan almak çözüm değildir. Bu çocuğunuza sorunları çözmekten çok kaçınmayı öğretir.