230 likes | 416 Views
BİZ NE YAŞIYORUZ? DENETLEMEDE NE YAPMALIYIZ? NE OLACAK BU İŞİN SONU?. BİZ NE YAŞIYORUZ?. Denetlemeler mutlaka olmalı. Buna kimse itiraz edemez. Ancak normal şartlar altında
E N D
BİZ NE YAŞIYORUZ? DENETLEMEDE NE YAPMALIYIZ? NE OLACAK BU İŞİN SONU?
BİZ NE YAŞIYORUZ? Denetlemeler mutlaka olmalı. Buna kimse itiraz edemez. Ancak normal şartlar altında bakanlık müfettişleriülke genelindeki tüm kurumları tek tek gezip denetleme yapmaz. Yerel bir problem vardır, çözülemiyordur veya önemi dolayısıyla detaylı incelenmesi gerekiyordur bu durumda bakanlık müfettişleri görevlendirilir.
BİZ NE YAŞIYORUZ? Şimdi ne oldu da bakanlık müfettişlerimiz denetlemeye çıktı? Bunu kimse net olarak bilmiyor. Çok farklı senaryolar çiziliyor, konuşuluyor. Ödemelerin bütçede çok yer tutması, Ülke genelinde sözde yolsuzluklar, Rehabilitasyon merkezleri sistemini bitirip okullaşmayı teşvik, Sektör büyüdü, belli bir yere geldi ve bu pasta el değiştirecek vs vs...
BİZ NE YAŞIYORUZ? Bu sebeplerin ve daha başka sebeplerin hangisine bakarsak bakalım ortada normal olmayan bir durum var. Bundan anlaşılacağı üzere ülke genelinde bizler normal olmayan bir denetleme geçirdik, geçiriyoruz, geçireceğiz. Yani; aslında şu anki denetlemelere şöyle bir baktığımızda insanın aklına ister istemez “niyet üzüm yemek değil bağcıyı dövmek” atasözü geliyor.
BİZ NE YAŞIYORUZ? Ama bu alanda canla başla çalışan, en temiz duygularla bu kutsal vazifeyi yapan kurumlarımızın haksız bir uygulamaya tabi tutulması da akılla bağdaşmamaktadır. Her sektörde olabileceği gibi bizim sektörümüzde de düzgün çalışmayanlar varsa en şiddetli şekilde cezalandırılmasını en başta biz istiyoruz. Derneklerimizin kuruluş amacı da bu değil mi zaten.
DENETLEMEDE NE YAPMALIYIZ? Bu gerçekleri göz önüne alarak denetleme için; tutarlı ve mantıklı yol haritası çizmek durumundayız. Denetlemede rest çekerek, kavga ederek bir yere varamayız. Kendi yasal haklarımızı bilip buna göre gayet seviyeli, kibar ama bir o kadar da haklarından ödün vermeyen bir tavrımız olmalı. Bizden işlerimizle ilgili istenen her türlü belgeyi ibraz etmek zorundayız.
DENETLEMEDE NE YAPMALIYIZ? Şimdi gelelim istenen belgelere; 1- Rehber öğretmen / psikologların girdiği derslerin ücretinin AYNEN iadesinin istenmesi Biz bu güne kadar ne yaptık; Biz bu güne kadar zorunlu personel olarak bizden istenen ve bakanlığımızın görüşleri doğrultusunda bu meslek elemanlarına seans yazdık ve ücretlerine aldık. Yaptığımız uygulama Genel Müdürlüğümüz, İl ve İlçe MEM’lerimizin talimatlarına uygun olarak yapılmıştır. Genel müdürlüğümüzün bu meslek elemanlarının derse girip imza atabileceklerine dair net görüş yazısı elinde olmayan varsa lütfen bizden istesin.
DENETLEMEDE NE YAPMALIYIZ? 2- Ücretsiz öğrenci kontenjanı %3 uygulaması ve bu kontenjandan dolayı alınmış olan ödeneklerin AYNEN iadesinin istenmesi Biz bu güne kadar yine Genel müdürlüğümüzün yazılı talimatları doğrultusunda a) bazı kurumlar %3 lük öğrencilerine hiç fatura kesmedi b) bazı kurumlar % olarak çocukların kuruma olan maliyeti dikkate alınarak fazla seans vermek yoluyla ücretsiz kontenjanını tamamladı. Bunlar bize seçenek olarak sunuldu ve isteyen istediğini seçti. Şimdi niye seçeneklerden diğerini seçmedin deniyor. O zaman seçenek vermenin ne anlamı var. Ayrıca sektörün bir gerçeği olarak rapor yenileme dönemlerinde verilen ücretsiz seansların kontenjan hesabını da vicdanlara havale ediyoruz.
DENETLEMEDE NE YAPMALIYIZ? 3- Özel Eğitim Değerlendirme Kurul Raporunda Grup eğitimi önerilen ve aynı zamanda okula giden öğrencilerin grup ücretlerinin AYNEN iadesi. Bu durum başlı başına trajikomik bir durumdur. Özel Eğitim Değerlendirme Kurulu mademki ödemeye esas olan raporu vermeye yetkilidir, herhalde bir bildiği vardır. O çocuğun gerçekten grup eğitimine ihtiyacı vardır ki grup eğitimi önerilmiştir. Madem grup eğitimi almayacaktı niye rapora yazdınız? Yani bunu çok konuşmaya gerek yok. Bu noktada ben sizlerle şunu paylaşmak istiyorum.
DENETLEMEDE NE YAPMALIYIZ? Bir çocuğun özel eğitime ihtiyacı ya vardır ya yoktur arkadaşlar. Özel eğitim bireyseli ve grubuyla bir bütündür. Çocuğun gerçekten eğitime ihtiyacı olup olmadığı bir kenara bırakılarak sadece daha az para ödensin düşüncesi ile grup eğitiminin raporlara yazılmaması; A-Başlı başına özel eğitimin bilimsel zeminine, B- Gelişimin bir bütünlüğü ilkesine, C- 5378 sayılı özürlüler kanununa Aykırı bir durumdur. Eskiden bu durum dikkate alınarak çocuğun sadece özel eğitim alıp alamayacağı raporlara yazılır, eğitimin içeriğinin kararı kuruma bırakılırdı. Şimdi RAM bırakılmıştı, meğer ona da bırakılmamış
DENETLEMEDE NE YAPMALIYIZ? 4- Aday öğretmenlerin hiç seansa girememesi, hazırlayıcı temel eğitimden sonra ise sadece 20 saat seansa girebilmesi ve bu ücretlerin AYNEN iadesi. Bu konu sanırım en çok başımızı ağrıtacak konudur.Burada bazı kurumlarımız hiç hazırlayıcı temel eğitim almamış personeline seans yazmış durumda, bazı kurumlar ise hazırlayıcı temel eğitimi aldıktan sonra 40 saat yazmış durumda. 1995 yılında yayınlanmış olan disiplin ve sicil amirleri yönergesi bu konudaki uygulamalara esas oluşturmaktadır. Bu yönerge etraflıca incelendiğinde, ve çıkış tarihi göz önüne alındığında bizim sektörümüzün gerçekleri ile bağdaşmamaktadır.
DENETLEMEDE NE YAPMALIYIZ? Yönergede dikkat çeken bazı noktalar; 1- Yönerge hazırlandığı tarihte MEB bünyesinde psikolog ve fizyoterapist gibi meslek elemanları çalışmıyordu ve en önemlisi özel eğitim giderleri MEB bütçesinden karşılanmıyordu. Dolayısıyla bu gerçekler ortada yokken hazırlanmış bir yönerge bu gerçeklere uydurulmaya çalışılıyor. 2- Yönerge de aday tanımı yapılırken İLK DEFA göreve başlayan diyor. Peki 6 ay bir kurumda çalışmış ayrılmış Şimdi ikinci kez bir kurumda başlıyor yani ilk değil o zaman adayda değil. 3- Aynı öğretmen aynı kurumda aynı çocukla derse giriyor, ders saat ücretli ise 40 saat asıl görevli ise hiç giremiyor, hazırlayıcı temel eğitimden sonra 20 saat girebiliyor. Bu anayasanın eşitlik ilkesine terstir.
DENETLEMEDE NE YAPMALIYIZ? 4- Bir öğretmen MEB bünyesinde görev aldığında başladığı ilk günden itibaren asıl görevliler gibi derse girerken açılacak ileri tarihli bir hazırlayıcı temel eğitime kayılıp adaylığını kaldırırken, Özel sektörde görev alan aynı öğretmen niçin başladığı ilk gün hazırlayıcı temel eğitim tamamlanana kadar hiç seans alamıyor, bu da anayasanın eşitlik ilkesine ters bir durumdur. Üstelik bazı ilçelerde hazırlayıcı temel eğitim kursunu ilçe mem sadece kendisi açıyor ve 6-8 ay gibi süreyle personelimizi hiç derse girdiremiyoruz.
DENETLEMEDE NE YAPMALIYIZ? Toparlarsak; denetlemede doldurmamız ve imzalamamız istenen evrakları dolduracağız. PDR, %3 kontenjanı, okula gidenlerin grupları, aday öğretmenlerin girdikleri seanslar konusundaki evrakları KAYITLARIMIZA UYGUNDUR Şeklindeki ifadelerin altına imza atıyoruz. Bunda herhangi bir sakınca yok.
DENETLEMEDE NE YAPMALIYIZ? Son olarak hazırlanan ve imzalamamız istenen tutanağı madde madde okuyoruz. Burada düzeltilmesini istediğimiz ifadeler varsa düzelttiriyoruz. Yukarda açıklamış olduğumuz noktaların dışında Bir durum yoksa “Bakanlığımız, İl ve İlçe Milli Eğitim Müdürlüğümüzün yazılı talimatları doğrultusunda bu güne kadar eğitim verdim. Buna rağmen çıkartılmış olan ödemeyi kabul etmiyorum. Yasal haklarım saklı kalmak şartıyla bu belgeyi imzalıyorum.” diye not düşerek imzalayın. Hiç imzalamama hakkımızda var. İmzadan imtina etmiştir diye not alıp giderler.
DENETLEMEDE NE YAPMALIYIZ? “Bakanlığımız, İl ve İlçe Milli Eğitim Müdürlüğümüzün yazılı talimatları doğrultusunda bu güne kadar eğitim verdim. Buna rağmen çıkartılmış olan ödemeyi kabul etmiyorum. Yasal haklarım saklı kalmak şartıyla bu belgeyi imzalıyorum.”
DENETLEMEDE NE YAPMALIYIZ? Mevcut mevzuatlara aykırı durumlarınız tespit edilmiş ise mesela mükerrer ödeme, yazılmayacak personele seans yazma vb. gibi. Bu durumda bunları içeren maddelerin numarasını yazıyorsunuz. Örn. “3 ve 5. maddelerde belirtilen hususları kabul ediyorum diğerlerini etmiyorum” şeklinde. Her ne şekilde olursa olsun borcumuz çıkmışsa ASLA ama ASLA sözel ifadelere dayanarak ödeme yapmayın. Bu konu çok önemli. Borcunuz 500 ytl de olsa ödeyip kurtulayım mantığıyla lütfen hareket etmeyin.
NE OLACAK BU İŞİN SONU? - Eğer dimdik durursak ve tutarlı olursak haklı olduğumuzu kanıtlamamız ve olumlu netice elde etmemiz kolaylaşır. - Bakanlığımızla mahkemelik olarak netice elde etmeyi biz istemiyoruz. Ancak bulunduğumuz noktada buna mecbur kalıyoruz. -Bakanlığımızın yaptığı denetleme sonuçlarına göre ödememizi istedikleri parayla ilgili bize yazılı bildirimde bulunmasını bekleyeceğiz. - Bildirim gelince ya hemen, ya taksitlendirerek ödeyeceğiz ya da itiraz edeceğiz. Haklı olduğumuzu düşündüğümüz noktalar için şu an mahkemeye müracaat etmekten başka yol görülmemektedir.
NE OLACAK BU İŞİN SONU? • AKLINIZDA BULUNSUN!!! • Müfettişler karar ve icraa mercii değildir. • Raporlarını hazırlarlar ve raporunu bağlı bulunduğu kurum başkanlığına bildirir. • Bu rapor doğrultusunda eğer yasal işlem • başlatılacaksa başlatılır. • Bu başlatılan işlem her halükarda bize yazılı tebliğ edilmek durumundadır. Paranın direk kesilmesi de tebliğ sayılır. Bu noktadan sonra 60 gün içerisinde bizlerde yasal işlem başlatmak durumundayız. Bu süre hak düşürücü bir süredir.
NE OLACAK BU İŞİN SONU? -Bizim için en büyük handikap ilçe Milli Eğitim Müdürlerinin müfettişlerin sıkıştırmalarına boyun eğerek paramızı bir sonraki alacağımızdan toplu olarak haksız yere kesmesidir. Bunu yaptırtmamak için 9. İdare mahkemesinin kararını ilçelerimize ibraz edebiliriz. Çünkü ilçe yapmış olduğumuz protokole göre paramızı kesecek, mahkeme kararı ise protokole göre para kesmenin idari anlamda usulsüz olduğunu kanıtlıyor. Bunu ilçelerimize iyi anlatalım.
NE OLACAK BU İŞİN SONU? Tüm bunlar bir kenara unutmamamız gereken şeyler; 1 - Bakanlık bizim önümüze net bir yol çizdi de biz buna uymadık mı? 2 – Madem bir şeyler yanlıştı 2006 dan bugüne kadar niye beklediniz? 3 – Birşeyler yanlış ise yada yanlış anlaşıldı veya yorumlandı ise tüm Türkiye’de nasıl yanlış anlaşılmış olabilir? Edirne’den Hakkari’ye aynı uygulama yapılmış. 4 – Biz Bütün evraklarımız tüm detayları ile birlikte ilçe/il müdürlüklerimize sunuyoruz. İnceleniyor bazıları iade ediliyor. İnceleme sonucunda OLUR çıkıyor. Evraklar birde mal müdürlüğünde inceleniyor. Oradan da OLUR çıktıktan sonra hesaplarımıza geçiyor.
NE OLACAK BU İŞİN SONU? 5 – Kamu alacaklarının tahsiline ilişkin olarak idarenin 60 gün içerisinde bunu tespit edip müdahale etmesi gerekiyor. Tespit edilememiş ise 60 günden daha önceki alacaklar tahsil edilmiyor. Burada yalan/yanlış beyan, açık hata gibi durumlar istisna tutuluyor. Yani yalan/yanlış evrak veya beyan verilmişse, veya çok bariz yapılmaması gereken bir fiil yapılmışsa bu dururumda 60 günden daha ileriye gidilerek alacak tahsil ediliyor.
NE OLACAK BU İŞİN SONU? 6 - MEB’e geçildiğinden bu yana aranızdaki çürükleri temizleyin, eğitim kalitenizi artırın, bizde mevzuatlarımız düzelteceğiz, RAM lar daha hızlı rapor verecek, geçiş dönemlerinde aksilikler olabilir zamanla yoluna girecek dendi. Çürükleri ayıklamak görevi MEB’e ait ama ülke genelinde 1 tane kurum kapatılmadı. RAM’larda rapor süreçleri malum halen ortada. En üzücü olan ise hiçbir kurumda denetlemenin EĞİTİM KALİTESİ adına yapılmamış olmasıdır. Sadece parasal açıdan denetleme yapılmasının yorumunu sizlere bırakıyor hepinize Teşekkür ediyorum.