500 likes | 816 Views
6.1. Riskin Tanımı. Risk sözcüğünün kökeni ya Arapça rızık/risk (risq) ya da Latince riziko (risicum) sözcüklerinden çıkmıştır. Rızık, kişiye Allah tarafından verilen ve üzerinde kar elde edilen herhangi bir şey olarak tanımlanmıştır.
E N D
6.1. Riskin Tanımı Risk sözcüğünün kökeni ya Arapça rızık/risk (risq) ya da Latince riziko (risicum) sözcüklerinden çıkmıştır. Rızık, kişiye Allah tarafından verilen ve üzerinde kar elde edilen herhangi bir şey olarak tanımlanmıştır. Burada, rızık rassal ve istenen iyi bir sonuç anlamı kazanır. Riziko ise, bir denizcinin karşılaştığı kayalık alan gibi bir engel olarak tanımlanabilir. Burada riziko, rassal ve istenmeyen kötü bir sonuç anlamına gelir.
6.1.1. Genel Olarak Risk Kavramı Riskin sözlük anlamı, gelecekte beklenmeyen bir durumun ortaya çıkma olasılığı, yaralanma, incinme ve zarara uğrama şansı (Ceylan, 1983) ya da arzu edilmeyen bir olay veya etkisinin ortaya çıkma olasılığıdır. (Donaldson, 1964) Finansal açıdan risk ise, beklenen getirinin gerçekleşen getiriden sapma olasılığıdır. (Hagin, 1979) Finansal varlıklara sahip olma, belli bir risk üstlenmeyi de beraberinde getirir. Risk kısaca, yatırımcının beklenen getirisinde oluşabilecek potansiyel değişiklikler olarak tanımlanabilir. Yani, yatırımcının yapmış olduğu yatırımdan sağlayacağı verimin, beklenen verimin altına düşme veya üstüne çıkma olasılığı söz konusudur. Bu olasılık, yatırımcı açısından yapmış olduğu yatırımın riskini oluşturur. (Akgüç, 1998) Bir finansal varlığın taşıdığı risk, ancak beklenen getirisi söz konusu riski telafi edebildiği takdirde kabul edilebilir. Örneğin, bir menkul kıymetin gerçekleşen getirisi, beklenen, tahmin edilen getiriden ne kadar büyük farklılık veya sapma gösteriyorsa, söz konusu menkul kıymetin riskinin o kadar fazla olduğu söylenebilir. (Bolak, 1991) Bankalar da varlıklar ve yükümlülüklerini risk-getiri amaçlarına en uygun olarak yönlendirebildikleri takdirde başarılı bir performansa ulaşabilirler.
6.2. Riskin Meydana Gelme Sebepleri Riskin meydana gelme sebepleri, altı başlık altında incelenecektir. • Doğal Nedenlerin Meydana Getirdiği Riskler • Zamanın Meydana Getirdiği Risk • Buluşlar Ve Moda • Yer Riskleri • Rekabet Riskleri • Politik Sebeplerin Ortaya Çıkardığı Riskler
6.2.1. Doğal Nedenlerin Meydana Getirdiği Riskler Tarım mallarının üretimi üzerinde hava şartlarının büyük etkileri vardır. Havanın iyi ve kötü olması tarım ürünlerinin üretim miktarı ve fiyatı üzerinde büyük etki yapar. Hava şartları, elinde tarım ürünleri bulunduran veya vadeli alım-satım yapan kurumların zararına sebep olabilir. Keza, giyim eşyası talebinde havaların büyük etkisi vardır. Deprem, su baskını hava şartları dolayısıyla depolarda veya taşıma araçlarında malların bozulması, doğal olayların meydana getirebileceği risklere örnektir.
6.2.2. Zamanın Meydana Getirdiği Risk Bir malın alınması ile satılması (ister sanayici, ister perakendeci olsun) arasında daima bir zaman süresi vardır.Bu süre içinde fiyatların değişmesi daima mümkündür. Her malın kendi arz ve talebine göre fiyatlarında değişiklik olabileceği gibi, konjonktür dalgaları denilen ve bütün iş hayatını kapsayan işlerin iyi veya kötü gitmesi olayı bir risk doğurur.
6.2.3. Buluşlar Ve Moda Yeni buluşlar ve modadaki değişiklikler önemli ölçüde riske neden olur. Buluşların uygulanması, belirli bir zaman alacağından buluşlarla ilgili riski zamanla ilgili riskler arasında düşünmek mümkündür.Yeni malların ve yeni üretim usullerinin bulunuşu, değişiklik yapmak isteyen ve buna örgütlenen işletmeleri, başarıya götürür; buna karşılık değişikliğe uymayan işletmeler büyük zararla karşılaşır.
6.2.4. Yer Riskleri Kurulacak işletmenin yerinin yanlış seçilmesi veya talebin işletmenin kurulduğu yerden başka yerlere kayması, yer riskini oluşturur.
6.2.5. Rekabet Riskleri Herhangi bir iş kurarken veya mevcut işimize dair stratejik kararlar verirken, mevcut rakipleri göz önüne almak doğaldır. Fakat ileride rekabetin ne olacağına dair yapılacak tahminlerde daima yanlışlar olabilir ve bu suretle bir risk ile karşılaşılmış olur.
6.2.6. Politik Sebeplerin Ortaya Çıkardığı Riskler İç ve dış politika çeşitli risklere sebep olabilir. Beklenmeyen politik olaylar, fiyatların azalması veya artması üzerinde çok etkili olmaktadır. Son zamanlarda devletin iktisadi hayata müdahalesinde devamlı artışlar, bir çok politik risklerin ortaya çıkmasına neden olmaktadır. (Türko,1994)
6.3. Başlıca Risk Faktörleri Başlıca risk faktörleri üç başlık altında incelenecektir. • Kredi Riski • Operasyonel Risk • Ülke Riski
6.3.1. Kredi Riski • Kredi riski tüm finansal kuruluşların karşı karşıya olduğu temel risk faktörlerinden biridir. Kredi riski borçlu kişi veya kuruluşun anlaşma şartları dahilinde taahhüt ettiği yükümlülükleri yerine getirmeme olasılığıdır. • Kredi riskinin ölçülmesinde en önemli nokta kredi riskinin kaynağının belirlenmesidir. Kredi riski iki kategoriden oluşmaktadır. • temerrüt olasılığı ve • temerrüt durumunda oluşacak kayıp.(Akgüç,1998) • Temerrüt, ek faiz ödememe durumu ya da herhangi bir sebebe dayanmaksızın borcu ödememekte direnmek demektir. Temerrüt faizi ise borcun zamanında ödenememesi sonucu daha sonra ödenen ek faizdir.(Akmut,1989) • Temerrüt olasılığı borçlunun finansal durumuna bağlı olup ülkenin ekonomik durumu gibi dış faktörlerden de etkilenmektedir. Temerrüt durumunda oluşacak kayıp ise bankanın kredi onayını verirken anlaşma şartlarında talep ettiği ipotek, teminat ve özel şartlara bağlıdır. Risk yönetimi temerrüt olasılığının ölçülmesi ile yüksek olasılıkların daha kapsamlı ipotek ve teminat şartları ile desteklenerek olası kayıpların en düşük düzeyde tutulmasını sağlar.
6.3.1. Kredi Riski Temerrüt olasılığını ölçmek için geliştirilen bir çok model bulunmaktadır. Bunların dünyada en yaygın kullanılanları Moody’s KMV, Moody’s RiskCalc, Risk Metrics, McKinsey Creditview ve Kamakura Risk Manager’dir. Ayrıca, Altman Z-score gibi akademik çalışmalar da bir çok banka tarafından kullanılmaktadır. Temerrüt durumunda oluşacak kaybı ölçmek için geliştirilmiş model sayısı çok daha azdır. Bankalar temerrüt durumunda oluşacak kaybı ölçmek için pahalı modeller yerine ürün bazında tarihsel kayıp ortalamalarını kullanmayı tercih ederler. RMA tarafından önde gelen 16 ABD ve Kanada bankası arasında yapılan bir araştırmaya göre bireysel kredilerde temerrüt durumunda oluşacak ortalama kayıp ürün bazında aşağıdaki gibidir. Tablo 1:Temerrüt durumunda ürün bazında ortalama kayıplar (Akgüç,1998) Kurumsal kredilerde bu oranlar teminat düzeylerine göre %5 ile %60 arasında değişmektedir.( Akgüç,1998)
6.3.2. Operasyonel Risk Operasyonel risk, yetersiz ve sorunlu iş süreçleri, personel ve sistemlerden veya dış etkenlerden kaynaklanan kayıplardır. Teknolojinin ve ürünlerin hızla gelişmesi, iş süreçlerinin buna bağlı olarak karmaşıklaşması ve sistem üzerindeki kontrolün zorlaşması ile birlikte, hata veya doğrudan dolandırıcılıktan kaynaklanan operasyonel riskler olağanlaşmıştır. Diğer risk kategorilerinden farklı olarak, Operasyonel Risk bir çok nedenden kaynaklanabilir. Bütün bu değişik faktörlerin ölçülmesi ve buna bağlı VaR hesaplamalarıyla gerekli sermayenin belirlenmesi çok maliyetli bir işlem olabilir. Bu nedenle farklı yaklaşımlar önerilmektedir.
6.3.2. Operasyonel Risk • Basit Gösterge Yaklaşımı: Brüt gelir gibi bir göstergenin baz alınarak bu göstergeye bağlı oranda sermaye ayrılması yaklaşımıdır. • Standart Yaklaşım: Bankanın her iş koluna özel bir göstergenin baz alınarak bu göstergeye bağlı oranda her iş kolu için ayrı sermaye ayrılması yaklaşımıdır. Basit Gösterge Yaklaşımı'na çok benzemekle beraber değişik iş kollarındaki farklılıkları dikkate aldığı için daha doğru sonuç vermektedir. • Dahili Ölçüm Yaklaşımı: Bu yaklaşım bankanın gerçek kayıp verilerini kullanarak ortaya çıkaracağı kayıp dağılımları ve olasılıklar üzerine sermaye gerekliliğini hesaplamasıdır. Bu hesaplamanın yapılabilmesi için geçmiş verilerin detaylı bir şekilde toplanıyor olması gerekmektedir. Henüz çoğu banka bu seviyede değildir. Operasyonel risk’e karşı bankanın kendisini korumasında risk karşılığında ayrılacak sermaye kadar bir önemli faktör de bankanın olası operasyonel risklere karşı kendini sigortalaması ve operasyonlarının etkilenmesini en alt düzeye indirmek için gerekli altyapı yatırımlarını yapmış olması gerekmektedir.(Akgüç,1998) Terörizm örneğini ele alırsak, HSBC'nin İstanbul'da yaşamış olduğu olay sonrasında bankacılık işlemlerinin aksamadan yürütülebilmesi, maddi zararların sigorta şirketlerince karşılanması ile olası büyük olumsuz sermaye etkileri bertaraf edilmiştir.
6.3.3. Ülke Riski Ülke riski bir ülkenin ekonomik ve politik açıdan taşıdığı risklerin sermaye maliyetine ve dolayısıyla karlılığa olan etkisidir. Ülke riskinin sermaye maliyetine etkisi ülke risk primi üzerinden olur. Tablo 2: Ülkeler Bazında Risk Primi Hesaplamaları (23 Ocak 2004) (www.damodaran.com)
6.3.3. Ülke Riski Ülke Risk Primi aşağıdaki basit formül ile hesaplanabilir. Ülke riskinin iki önemli kaynağı Politik Riskler ve Ekonomik Risklerdir: ÜRP = Ülke Temerrüt Spredi * (s Hisse Senedi / s Hazine Bonosu) • Politik Riskler • Hükümet Problemleri • Savaş Hali • Kamulaştırma • Konvertabilite Olmaması • Vergi Oranlarında Artış • İthalat Vergi Oranlarında Artış • Yabancı Kaynaklı Dış Yatırım Teşviklerinin İptal Edilmesi • Yabancıların Sahip Olma Haklarındaki Kısıtlamalar • Yerel Hammadde Ve Malzeme Kullanma Zorunlulukları • Makroekonomik Riskler • Tutarsız Hükümet Politikaları • Yüksek Enflasyon • Yüksek Faiz Oranları • Ekonomik Durgunluk • Yetersiz Sağlam Para Stoğu (www.riskyonetimi.com)
6.4. Yatırımcı Açısından Risk Risk ve getiri arasında ilişki kurmak, portföy yönetiminin en önemli fonksiyonlarından biridir. Bilindiği gibi, herhangi bir menkul kıymete yatırım yaparken göz önünde tutulacak en önemli unsur, söz konusu menkul kıymete ait risk ve getiri arasındaki ilişkidir. Çünkü, yatırım araçlarının seçimi, büyük bir ölçüde bu iki unsurun karşılaştırılmasını ve bunlar arasında uygun bir değişimin saptanmasını gerektirir. Genellikle yatırımcılar, getiri oranı hakkında oldukça fazla bilgi sahibi oldukları halde, risk kavramı hakkında yeterli bir bilgiye sahip değildirler. Bu nedenle, risk türleri ve toplam riskin kaynaklarının neler olduğunun açıklanması, bilinçli yatırım kararlarının alınması yönünden çok büyük önem taşımaktadır. (Bekçioğlu, 1984) Geleneksel yatırım analizi, ortaya çıkış nedenlerine ve etkilerine bağlı olarak, farklı nitelikte risk çeşitleri ve farklı risk grupları üzerinde durmaktadır. Portföy teorisinde yatırımcının riski kontrol altına alabilme veya sınırlayabilme olanağının olup olmamasına göre toplam risk, sistematik ve sistematik olmayan risk olarak iki bileşenden oluşur.
6.4. Yatırımcı Açısından Risk Portföy teorisinde çeşitlendirme ile portföy riski arasında bir ilişki olduğu varsayılır. Çeşitlendirmede amaç, riski azaltabilmektir. Çeşitlendirme ile portföy riskinin azalıp azalmadığını bir şekil ile açıklamak mümkündür. Şekil 1’de görüldüğü gibi sistematik risk, yatay eksene paralel bir doğru ile gösterilmiştir. Bunun anlamı, portföy ne kadar çeşitlendirilirse çeşitlendirilsin, bu risk aynı düzeyde kalacaktır. (Akmut, 1989) Ancak sistematik risk, her zaman sabit değildir. Oluşturulan bazı portföyler için, söz konusu risk düzeyi, daha aşağı veya daha yüksek bir seviyede oluşabilir. Her portföy için mutlaka bir sistematik risk söz konusudur. Ancak portföyün çeşidine göre bunun seviyesi değişebilmektedir. Örneğin uluslararası sermaye piyasalarından oluşan bir portföyle, tek bir ülkedeki menkul kıymetlerden oluşturulan portföyün sistematik riski aynı seviyede değildir. Sistematik olmayan riski, iyi bir çeşitlendirme ile düşürmek mümkündür. Çok iyi çeşitlendirilmiş bir portföyde sistematik olmayan risk, sistematik risk seviyesine kadar düşürülebilir. Portföy riski Sistematik olmayan risk Toplam risk Sistematik risk Menkul kıymet sayısı Şekil 1: Risk Bileşenleri (Akmut,1989)
Menkul kıymet sayısı Portföy riski, s (%) p 28 Şirkete özgü, kaçınılabilir risk (sistematik olmayan risk) 25 B 20 C s 15.1 = M Ortalama hisse senetlerinin oluşturduğu portföye ait en düşük risk düzeyi 10 Toplam risk Pazar dalgalarına duyarlı kaçınılamayan risk (sistematik risk) 5 0 30 1500+ 10 A 20 40 6.4. Yatırımcı Açısından Risk Şekil 2’de yukarıda bahsedilen konuyu New York Menkul Kıymetler Borsası verileri kullanılarak yapılmış bir çalışma (Weston and Brigham, 1993) daha iyi açıklamaktadır. Grafiğin yatay ekseninde New York Menkul Kıymetler Borsasında işlem gören hisse senetleri arasından tesadüfi olarak seçilmiş hisse senetlerinin oluşturduğu çeşitli portföyler yer almaktadır. Şekil 2:Portföy Büyüklüğünün Portföy Riskine Etkisi (Weston and Brigham, 1993) Portföyleri oluşturan hisse senetleri sayısı 1 den 1500+ ya doğru 10 ar 10 ar artmaktadır. 1500+ borsada işlem gören tüm hisse senetlerini kapsayan “pazar portföyü”dür. Dikey eksen üzerinde ise her portföyün standart sapması gösterilmektedir. Bir hisse senedinden oluşan portföyün riski en yüksek, pazar portföyünün riski en düşüktür. (Sırasıyla %28 ve %15.1).
Menkul kıymet sayısı 6.4. Yatırımcı Açısından Risk Pazar portföyünde sistematik olmayan risk ortadan kalkmıştır ve %15.1 oranı sistematik riski temsil etmektedir. Sistematik risk bütün portföyler için aynı ve sabittir. Bu nedenle grafikte yatay eksene paralel bir kesik çizgi olarak gösterilmiştir. Bir hisse senedinin oluşturduğu portföyün toplam riskini gösteren standart sapma, portföylerin hisse senetleri sayısı arttıkça aşağıya çekilmekte, grafiğin sağında yaklaşmaktadır. Standart sapmaların oluşturduğu eğri, portföylerin toplam risk eğrisidir. Yatay eksen üzerindeki herhangi bir noktadan (A) çıkılacak dikey çizginin risk eğrisini kestiği (B) noktası dikey eksen üzerinde portföyün toplam riskini vermektedir. Çizginin AC bölümü “Pazar dalgalanmalarına duyarlı kaçınılamayan riski”, CB bölümü ise “şirkete özgü, kaçınılabilir riski” göstermektedir. Grafikten açıkça görüldüğü gibi, portföyü oluşturan hisse senedi sayısı arttıkça portföyün riski azalmakta, pazar portföyünde sistematik olmayan risk ortadan kalkmaktadır. (Brigham,1977)
6.4.1. Sistematik Risk Sistematik riskin kaynakları sosyal, ekonomik ve politik çevredeki değişmelerdir. Söz konusu değişmeler, menkul kıymet pazarlarını etkilemektedir. (Ceylan, 1991) Kuşkusuz bu etki, menkul kıymetler arasında farklılıklar gösterir. Genelde, temel endüstriyel maddeler üreten işletmelerde ve dolayısıyla söz konusu işletmelerin hisse senetleri üzerinde, sistematik riskin daha yüksek olduğu gözlenmiştir. Daha önce de belirtildiği gibi sistematik risk, portföyün çeşitlendirilmesi ile giderilemeyen risk olarak da tanımlanabilir. (Akgüç, 1998) Başka bir deyişle, sistematik risk, piyasada işlem gören tüm menkul kıymetlerin fiyatlarını aynı anda etkileyen faktörlerin neden olduğu risktir. Beklenen getirinin sistematik değişkenliği, hemen hemen tüm menkul kıymetler için değişken derecelerde mevcuttur. Çünkü, menkul kıymetlerin fiyatlarının çoğu, sistematik bir biçimde aynı yönde hareket eder ve sistematik risk kaynakları menkul kıymetlerin piyasa fiyatlarında düşüşe neden olur. Yatırımcılar açısından sistematik riskin kontrol olanağı yoktur. Bu nedenle, portföy yönetiminde tek belirsizlik kaynağının sistematik risk olduğu ifade edilebilir. • Satın alma gücü riski • Faiz oranı riski • Piyasa riski • Politik risk • Kur riski
6.4.1.1. Satın Alma Gücü Riski Satın alma gücü riski, enflasyon riski olarak da ifade edilebilir. Enflasyonun sözlük anlamı, paranın değerinin ani, hızlı bir şekilde düşmesi, fiyatlar genel seviyesinin yükselmesi, dolayısıyla dolaşımdaki para miktarının artmasıdır. Satın alma gücü riski, fiyat düzeylerindeki değişmeler nedeniyle satın alma gücündeki potansiyel kayıplar olarak da tanımlanabilir. Bu durumda, bir yatırım, paranın satın alma gücündeki azalmaya bağlı olarak verim değişkenliği olasılığı ile karşı karşıyadır. Enflasyon etkisinden arındırılmış gerçek verim şu formül kullanılarak hesaplanır: Burada; r0 = Reel Satın Alma Gücü r = Faiz Gelirini ΔP/P = Enflasyon Oranını Göstermektedir Enflasyon hakkında yatırımcıların bekleyişlerinin borçlanma ve sahipliği temsil eden finansal varlıklar üzerinde değişik yönde etkide bulunacağı söylenebilir. Borçlanmayı temsil eden finansal varlıklar sabit getirili oldukları için, enflasyon en çok onların getirileri ve verimleri üzerinde olumsuz etkide bulunur. Sahipliği temsil eden hisse senetleri ise, enflasyonist kârlar nedeni ile daha fazla parasal gelir elde etme ve böylece enflasyonun etkisini azaltma olanağını verebilmektedir. Genel fiyat düzeyindeki yükselme menkul kıymetlerin fiyatlarını farklı derecede etkilemektedir. Bu nedenle enflasyonun tahvil ve hisse senetlerine olan etkisini ayrı ayrı incelemekte yarar vardır.
6.4.1.1.1. Tahviller ve Enflasyon Riski Bir tahvilin kalitesi, yatırımcıyı enflasyona karşı koruma kabiliyeti ile ölçülür. Yapılan araştırmalar, sabit getiri sağlayan menkul kıymetlerin fiyatlarında enflasyonun etkisinin daha şiddetli olduğunu göstermektedir. (Akgüç, 1998) Satın alma gücündeki azalma, tahvillerin verimini azaltmaktadır. Bu nedenle, enflasyon oranı iyi tahmin edilemez ve gelişmenin yönü saptanamazsa, tahvillerin reel değeri ve geliri, gerçeğe yakın olarak saptanamayacaktır. Böylece, tahvile yatırım yapan tasarruf sahipleri, satın alma riskiyle karşılaşacaklardır. (Aşıkoğlu, 1983)
6.4.1.1.2. Hisse Senetleri ve Enflasyon Riski Hisse senetlerinin enflasyondan tahvillere göre daha az etkilendiği söylenebilir. Hisse senetlerinin enflasyona karşı dayanıklı olduğu fikrini ileri sürenler, enflasyonla birlikte, işletmenin varlıklarının değeri ile satış ve kârının artacağını düşünmektedirler. Bunun sonucu olarak da dağıtılan kâr payları ve hisse senedinin fiyatı yükselecek, yatırımcı enflasyondan zarar görmeyerek kârlı çıkabilecektir. Diğer bir görüş ise, satışın artmasının direkt olarak hisse senedi fiyatlarına yansımayacağını , çünkü işletmenin enflasyonla birlikte maliyetlerinin de artacağını öne sürmektedir. Bundan dolayı hisse senetlerinin enflasyona dayanıklı olmadığı ifade edilmektedir. Fakat, hisse senetlerinin enflasyondan en az etkilenen finansal varlıklar olduğu değerlendirilmektedir. (Teziş, 1987)
6.4.1.2. Faiz Oranı Riski Faiz oranı riski, piyasa faiz oranının yükselme veya düşme olasılığını ifade eden bir kavramdır. Piyasa faiz oranında meydana gelen değişmeler, belirli faiz getirisine sahip menkul kıymetlerin piyasa fiyatlarında ve dolayısıyla verimlerinde değişmelerin meydana gelmesine yol açmaktadır. Faiz oranı riski, sabit faizle borçlanmayı mümkün kılan menkul kıymetler için esas olan bir risk türüdür. Sabit getirili menkul kıymetlere yatırım yapan yatırımcı, piyasa faiz oranının yükselmesi durumunda bundan zarar görür. (Amling, 1978) Makro-ekonomik istikrarsızlık ve faiz oranlarındaki belirsizlik nedeniyle faiz riski Türk bankacılığının karşı karşıya olduğu en önemli risk faktörlerinden biri olmuştur. Faiz riski bankanın aktif ve pasifleri arasındaki Bağlanma (Duration) farkının faiz oranlarındaki beklenmedik değişimler nedeniyle bankanın Net Faiz Geliri ve Ekonomik Değerini olumsuz etkilemesidir. Faiz oranlarındaki değişimler, faiz gelirlerini etkilediği gibi faiz dışı gelirleri de etkilemektedir. Bu sebeple bankanın faiz riski hesaplanırken faiz dışı gelirlere etkisi de hesaplanmalıdır.
6.4.1.2. Faiz Oranı Riski Faiz riski dört ana bileşenden oluşur: Yeniden Fiyatlandırma Riski (Parallel Shift Risk) Faiz oranlarının artması veya azalması sonucu bankanın aktif/pasif durumuna göre Net Faiz Gelirinin ve Ekonomik Değerinin olumsuz etkilenmesi riskidir. Gelir Eğrisi Riski (Yield Curve Twist Risk) Gelir eğrisinin eğiminde oluşacak değişimlerin Net Faiz Gelirini ve Ekonomik Değerini olumsuz etkilemesi riskidir. Baz Riski (Basis Risk) Bankanın ikili anlaşmalarda baz olarak kullandığı iki farklı faiz oranından birinin diğerine göre artması veya azalmasından oluşan risktir. Opsiyon Riski (Option Risk) Bankanın içinde olduğu opsiyon anlaşmalarının değerindeki değişim riskidir. (www.riskyonetimi.com)
6.4.1.2. Faiz Oranı Riski Faiz oranı riski iki yönlü ele alınabilir. Bir taraftan faiz oranındaki değişmeler menkul kıymetlerin fiyatını etkilerken, öte yandan, faiz oranındaki yükselme yatırımcı için kaybedilmiş bir fırsat olarak ortaya çıkmaktadır. Çünkü, faiz oranındaki yükselme menkul kıymetin fiyatının düşmesi demektir. Bu nedenle, yatırımcı için enflasyon riskinde olduğu gibi zarar söz konusu olmaktadır. Sabit getirili menkul kıymetlerin vadesi, faiz oranları değiştiğinde fiyat üzerinde önemli bir etkiye sahiptir. Çünkü, menkul kıymetlerin fiyatı ile piyasadaki faiz oranları arasında ters yönlü bir ilişki bulunmaktadır. Buna göre, faiz oranlarındaki yükselme, fiyatların düşüşünü, faiz oranlarındaki düşüş ise, menkul kıymetlerin fiyatlarının yükselişini ifade eder.
6.4.1.2. Faiz Oranı Riski Unutulmaması gereken konulardan birisi, piyasa faiz oranı ile enflasyon arasında sıkı bir ilişkinin varlığıdır. Piyasa faiz oranının fazla bir değişkenlik göstermemesi için, enflasyon oranının kabul edilebilir bir seviyede olması gerekir. Çünkü enflasyonist ortamlarda faizler anlamını yitirmektedir. (Ertuna, 1986) Faiz oranı riskinden korunmak için, kısa vadeli tahvillere yatırım yapılabilir, kısa vadeli tahvillere yatırım yapan yatırımcılar, tekrar kısa vadeli yatırımlara girişirlerse, bu riskten kurtulma olasılıkları azalır. Eğer yatırımcılar, gelecekteki faiz oranlarında önemli değişiklikler bekliyorlarsa, hisse senetlerine yatırım yaparak söz konusu risklerini azaltabilirler. Faiz riski iyi yönetildiği taktirde bankalar için önemli bir kârlılık kaynağıdır. Faiz oranlarındaki değişimi tahmin etmek ve buna göre pozisyon almak suretiyle bankalar kârlılıklarını artırmayı amaçlarlar. Fakat, unutulmamalıdır ki; faiz oranındaki değişimlerin doğru tahmin edilmesi çok zordur. Bu nedenle bankaların faizlerdeki olumsuz değişimlere karşı kendini muhafazakar bir Aktif-Pasif yönetimiyle korumalıdır.
6.4.1.3. Piyasa Riski Sermaye piyasasında, zaman zaman belirli bir neden veya nedenlere bağlanabilen, bazen de hiçbir geçerli nedeni olmadan, finansal varlıkların pazar fiyatlarında büyük düşüşler olabilir. İşte, böyle bir fiyat düşüşünün yatırımcının verimi üzerindeki olumsuz etkisi piyasa riskini oluşturur. (Sarıkamış, 2000) Piyasa riskinden kaynaklanan fiyat değişmeleri, şirketin denetimi dışındadır. Beklenilmeyen bir savaşın başlaması veya bitmesi, seçim yılı olması, politik faaliyetlerin artması, piyasada spekülatif faaliyetlerin artması gibi faktörler, piyasayı etkileyen psikolojik faktörlerdir. (Amling, 1978) Yatırımcıların gelecek hakkındaki bekleyişlerinin karamsar ya da iyimser olmasını etkileyen bir çok neden, piyasa riskinin etkinliğini arttırıcı ya da azaltıcı rol oynayabilir. (Sarıkamış, 2000)
6.4.1.3. Piyasa Riski Piyasa riski, yüksek kaliteli finansal varlıklardan ziyade düşük kaliteli finansal varlıklar üzerinde daha fazla hissedilir. Aktif olmayan pazarlarda, aktif pazarlara kıyasla daha yüksek piyasa riski söz konusudur. Piyasa riski, hisse senetlerini tahvillerden daha fazla etkiler. Çünkü, tahvil ve bunlar gibi borçlanma senetlerinin gerçek değerleri, hisse senetlerinin değerlerinden daha hassas tahmin edilebilir. Bu özellik, tahvil piyasa fiyatının, bir hisse senedi fiyatına göre piyasa riski nedeni ile daha az dalgalanmasına neden olur. Yatırımcının çeşitlendirme yoluna giderek piyasa riskini azaltması veya ortadan kaldırması oldukça uzak bir ihtimaldir. Çünkü, piyasa riskinin ortaya çıkmasıyla birlikte, tüm menkul kıymetler aynı yönde hareket etmektedirler. Ancak, kendisini piyasa riskine karşı korumak isteyen yatırımcı, satın almayı düşündüğü hisse senedinin fiyatının piyasada meydana gelen değişkenliklere karşı olan duyarlılığını hesaplamalıdır.
6.4.1.4. Politik Risk Dünyada meydana gelen siyasi ve ekonomik krizler, savaşlar yatırımcıların davranışları üzerinde oldukça etkilidir. Politik riskin bir başka boyutu da, uluslararası ticaretin hacmi ile ilgilidir. Koruma girişimleri, kotalar, döviz kurundaki dalgalanmalar veya yabancı sermaye yatırımları, bu riskin unsurlarını oluşturmaktadır. Politik risk, politik koşullardaki değişmelerin menkul kıymetlerin getirilerinde meydana getireceği değişiklikleri tanımlamakta kullanılan bir risk türüdür. Politik risk, ulusal ve uluslararası siyasi gelişmelerin bir yansıması olarak ortaya çıkabilir. (Francis, 1986) Politik Risklerin neler olduğunu yukarıda maddelemiştik. Yine de vermek gerekirse; • Hükümet Problemleri • Savaş Hali • Kamulaştırma • Konvertabilite Olmaması • Vergi Oranlarında Artış • İthalat Vergi Oranlarında Artış • Yabancı Kaynaklı Dış Yatırım Teşviklerinin İptal Edilmesi • Yabancıların Sahip Olma Haklarındaki Kısıtlamalar • Yerel Hammadde Ve Malzeme Kullanma Zorunlulukları (www.riskyonetimi.com)
6.4.1.5. Kur Riski Dünya sermaye hareketlerinin baş döndürücü bir hızla artışı döviz kurlarının dünya finans sistemi içindeki önemini arttırmıştır. Artık, döviz işlemleri hacmi içinde dövizin dış ticarette ödeme aracı olma fonksiyonu küçük bir yer tutmaktadır. Döviz piyasalarında en belirgin işlem hacmi, dünya üzerinde en kârlı yatırım olanakları peşinde koşan uluslar arası sermaye tarafından yaratılmaktadır. Döviz piyasasında başlıca katılımcılar: Büyük ticari bankalar, İnterbank piyasasında işlem yapan döviz simsarları, uluslar arası şirketler, merkez bankaları, yatırım fonlarıdır. Merkez bankaları döviz kuru dalgalanmalarını kontrol altına almak, hedef döviz kurunu tutturmak, rezervlerini ve ülkenin dış borçlarını yönetmek gibi amaçlarla döviz piyasalarında etkinlik gösterirler. Ticari bankalar ve yatırım bankaları, spekülasyon, riskten korunma, arbitraj gibi amaçlarla kendi hesaplarına veya müşteriler hesabına piyasalarda yer aldıkları gibi; uluslar arası ticarette döviz ticaretine de aracı olurlar.
6.4.1.5. Kur Riski Döviz simsarları da piyasanın oluşmasında, döviz arz-talep dengesinin oluşmasında rol üstlenirler, buna karşılık büyük yekünler tutan küçük komisyonlar alırlar. Uluslar arası şirketler de farklı ülkelerdeki birimleri arasında fon transferi, döviz riskinden korunma, uluslar arası yatırımlar yanında, bazen spekülasyon amacıyla da döviz piyasasında yer alırlar. Döviz kurları, faiz oranları ve enflasyon oranları; mali politikalar, para politikaları, yatırım ve büyüme politikaları, ödemeler dengesi gibi kompleks ekonomik parametreler sonucunda dengeye ulaşırlar. (www.riskyonetimi.com) Bir çok şirket gibi bankalar da kur riskinden etkilenirler. Kur riskinin doğrudan etkisi uluslararası piyasalarda aktif olan veya FX işlemi (Foreign Exchange = kambiyo) yapan bankalara olsa da, sistemdeki tüm bankalar dolaylı olarak portföylerindeki şirketlerin olumsuz etkilenmesi ve portföyün kredi riskini artmasıyla kur riskinden etkilenirler. (www.gencbilim.com)
6.4.1.5. Kur Riski Tablo 3: 30.09.2003 İtibariyle Kur Riskine İlişkin Bilgiler (www.hazine.gov.tr)
6.4.1.5. Kur Riski Döviz alım satımında belirsizliğin artması, daha fazla risk anlamına gelir. Daha fazla risk üstlenmenin karşılığında da daha fazla kâr beklenir ki, bu da döviz alım (bid), satım (ask) fiyatları arasındaki marjın açılmasını gerektirir. Bu marj, ekonomik dengelerin oturmadığı dövizlerin geniş bir salınım yaptığı dönemlerde artar. Aynı şekilde ekonomileri dengesiz, enflasyonu yüksek, buna bağlı olarak paraları hızla dalgalanan ülke paraları içinde alım-satım marjı büyüktür. Döviz riski, belli etkenlerle (ödemeler dengesi açığı, siyasal olaylar v.b.) ulusal para birimlerinin yabancı paralar karşısında değerinde meydana gelebilecek olumlu veya olumsuz değişimlerdir. Döviz riski, döviz kurlarında meydana gelen değişimlerden dolayı işletmelerin bilançoları veya yatırım portföyleri üzerinde kâr veya zarara neden olmak suretiyle ortaya çıkmaktadır. Döviz kuru riski ekonomik ve muhasebe riski olarak ikiye ayrılabilir. Muhasebe riski döviz kurundaki değişmeler sonucu, döviz cinsinden aktif ve pasiflerin yerel para karşılığının değişmesidir. Ekonomik risk ise gelecekteki nakit akışlarının yerel para cinsinden değerinin döviz kuruna bağlı olarak değişmesidir. Muhasebe riskinden farkı akışların henüz bilançoya yansımamış olmasıdır. (www.riskyonetimi.com)
6.4.1.5. Kur Riski Kur riskinin etkileri üç kategoride özetlenebilir: Kur riski Türk bankaları için önemli bir risk faktörüdür. 2001 yılında tüm bankacılık sisteminin kambiyo zararı yaklaşık 7 katrilyon TL olmuştur. Kur riskinin daha iyi yönetilmesi amacıyla kurulan vadeli işlem piyasası halen kur oranlarındaki oynaklık nedeniyle istenilen düzeye ulaşmamıştır. Vadeli işlemlerin tabana yayılması ile bankaların portföylerindeki şirketlerin kur riskinden olumsuz etkilenmeleri en alt düzeye indirilebilir, bankalar tarafından da aktif ve pasiflerin kontrollü bir şekilde yönetilmesiyle işlemsel etkiler azaltılabilir. Böylece kur riskinin bankacılık sistemini 2001'deki gibi derinden etkileyen bir faktör olmaktan çıkarabilir. (www.gencbilim.com) Operasyonel Etkiler : Gelecekteki nakit akışlarının kurdaki değişiklik nedeniyle ortadan kalkması riskidir. (örnek: batık kredilerin artması, kredilerin zamanından önce geri ödenmesi, bazı ürünlerin pazarının yok olması v.b.) İşlemsel Etkiler : Yabancı para aktif ve yabancı para pasifler arasındaki fark (açık pozisyon) olduğu durumlarda, kurdaki değişiklik sonucunda ortaya çıkacak farktan dolayı oluşan risktir. Muhasebeleştirme Etkileri: Finansal raporlamada muhasebesel hesaplamalardan yabancı para kayıtların Türk Lirası kaydı nedeniyle kaynaklanan farkların oluşturduğu risktir.
6.4.2. Sistematik Olmayan Risk Toplam riskin diğer bir bölümü olan sistematik olmayan risk, bir şirket veya sektöre özgü olan risktir. İşçi grevi, yönetim hataları, keşifler, reklam kampanyaları, tüketici tercihlerindeki değişmeler, şirket gelirinde sistematik olmayan değişmelere yol açabilir. Sistematik olmayan faktörler, diğer endüstriler ve genel olarak menkul kıymetler piyasasını etkileyen faktörlerden bağımsızdır. (Teziş, 1987) Sistematik olmayan risk, çok iyi çeşitlendirilmiş bir portföyle ortadan kaldırılabilecek bir risk türüdür. (Bekçioğlu, 1984) Sistematik riskin kontrol edilmesi imkansızken, sistematik olmayan riskin kaynaklarında yapılan değişmelerle ve yönlendirmelerle azaltılması veya yok edilmesi mümkündür. Sistematik olmayan riskin kaynakları şunlardır: Finansal risk İş ve endüstri riski Yönetim riski
6.4.2.1. Finansal Risk Finansal risk, işletmenin borç ödeme yeterliliğinin azalmasıdır. Buradaki risk, firmanın faaliyetlerini öz kaynaklarla veya yabancı kaynaklarla finanse etmesine bağlı olarak ortaya çıkar. Finansal risk, firma gelirlerinin borçlanma sonucu sürekliliğini kaybetmesi ve başta ekonomik olmak üzere, çevresel koşullarda özel ya da genel bir değişikliğe ayak uyduramayarak, faiz ve kar payı ödemelerini gerçekleştirecek gelir düzeyinin altına düşmesi tehlikesidir. (Sarıkamış, 2000) Finansal risk, finansal kaldıraç derecesi ile belirlenir. (Akmut, 1989) Hisse senedi ile tahvil karşılaştırıldığında hisse senedinin finansal riskinin daha yüksek olduğu görülecektir. Çünkü, işletmenin durumu ne olursa olsun, tahvil sahiplerine olan faiz borcu öncelikle ödenir. Finansal risk, endüstrideki değişik firmaların menkul kıymetlerinden oluşturulacak çok iyi bir portföyle azaltılabilir veya ortadan kaldırılabilir. (Jones, Tuttle and Heaton, 1977)
6.4.2.2. İş ve Endüstri Riski Bazen bir veya birkaç iş kolunda faaliyet gösteren firmaların, karlarında meydana gelen değişmeler, bu firmalara ait hisse senedi fiyatlarında belirgin dalgalanmalara neden olmaktadır. Söz konusu hisse senetlerine yatırım yapan yatırımcı, sermaye ya da gelir kaybına uğramaktadır. (Amling, 1978) Endüstride meydana gelmesi beklenen değişmeler, yalnızca o endüstri içindeki işletmeleri etkilemekte, endüstri dışındaki işletmeleri etkilememektedir. Endüstride meydana gelmesi beklenen değişmeler, ekonomik koşullarda meydana gelen değişmelerle, yasalarda ve tutumlardaki değişmelerden kaynaklanmaktadır. Endüstri koşullarında meydana gelebilecek değişmeler dikkate alınıp, işletmenin gelir ve giderlerinin ne yönde etkilenebileceğini tahmin etmek gerekir. Sistematik olmayan risk türlerinden olan iş ve endüstri riskini de iyi bir çeşitlendirme yardımıyla kontrol etmek mümkündür.
6.4.2.3. Yönetim Riski Yönetim riski, işletmelerin iyi veya kötü yönetilmelerine göre ortaya çıkan bir risk türüdür. İşletmelerin başarıları büyük ölçüde yönetici kadroların yeteneklerine bağlıdır. Yapılan araştırmalar, işletmelerin başarısızlıklarının yönetim hatalarından kaynaklandıklarını ortaya koymuştur. Yönetim hataları sonucu, işletmelerin satışları ve karı azalabileceği gibi riski de artabilir. Bu gelişmeler kuşkusuz hisse senetleri fiyatlarında düşüşe yol açar. (Akgüç, 1998) Bundan dolayı, sermaye piyasasının geliştiği ülkelerde, işletmelerin başına başarılı yöneticilerin getirilmesi ile birlikte, işletmelerin hisse senetlerinin fiyatlarının arttığı görülmüştür. Yönetim riski, hisse senedi sahiplerini tahvil sahiplerine göre daha fazla etkileyen bir risktir. Bu nedenle hisse senedine yatırım yapan kişiler veya kurumlar, yatırım yapacakları işletmenin yöneticilerinin kalitesine büyük önem verirler. (Kepekçi, 1983) Yönetim riskini de çok iyi çeşitlendirilmiş portföy yardımıyla ortadan kaldırmak mümkündür.
6.5. Finansal Piyasalarda Değişen Risk Türleri Finansal piyasalarda değişen risk türleri dört başlık altında incelenecektir. • Mali piyasalarda sistem riski • Ödeme riski • Likidite riski • Kurumsal düzenleme riski
6.5.1. Mali Piyasalarda Sistem Riski Sistem riski veya sistematik risk, “piyasalardaki kurumsal ve yapısal düzenlemelerden kaynaklanan ve sistemin üyelerini grup olarak etkileyen mali risk” biçiminde tanımlanmaktadır. Daha somut olarak sistem riski; “bir mali şirketin ödeme güçlüğüne düşmesinin, diğer şirketler kanalıyla tüm mali sistemi felce uğratması” veya “bankacılık sisteminde genel bir likidite kıtlığının ödemelerin kesilmesine yol açması ve mali sistemin bütün ekonomiyi etkileyecek sarsıntılar geçirmesi riski” biçiminde de ifade edilmektedir. Burada ödemelerin kesilmesi gibi bir teknik sorun olarak algılanan kavram, aslında özellikle krizin yayılma sürecini açıklamaktadır. Genel bir ifadeyle burada,bireylerin karşılaştıkları risklere verdikleri yanıtların bireysel risklerin iyi bir dağılımını sağlamayıp genel bir güvensizlik durumuna yol açması söz konusudur. Bu anlamda sistem riski, mali piyasaların Arrow -Debreu tam rekabet modeline göre çalışmadığını belirtmektedir. Ayrıca, böyle bir global riski özel sigorta sistemlerinin karşılaması imkansızdır. Böylece kavram, serbestleştirme hareketine karşı Keynesyen geleneğin bir uyarısı biçimini de almaktadır. Bu saptamayı sistem riskini geçici bir mali krizden ayıran temel unsurlar da doğrulamaktadır: İlk aşamada belirsizlik, sınırlı akıcılık, eksik ve heterojen bilgi, ahlaki tesadüf gibi mali piyasaların etkin çalışmasını etkileyen unsurları sıralayabiliriz. Bunlar; • Menkul kıymet piyasasında, • Banka sisteminde ve • Elektronik ödemeler sisteminde.
6.5.1.1. Menkul Kıymet Piyasalarında Sistem Riski Sermaye piyasalarında sistem riski sorunu 1980’li yıllardaki mali serbestleştirmeye bağlanabilir. Sermaye hareketlerinin serbestleştirilmesi (Döviz kontrolünün kaldırılması), borsalara yabancı operatörlerin girebilmesi, diğer geçişi engellerinin kaldırılması, büyük kurumsal yatırımcıların aktif çeşitlendirmesine yönelmeleri, teknolojik gelişmeler, uzmanlaşmanın sona ermesi ve yeni mali araçlar, bireysel riskleri yeniden dağıtmaya yönelirken riskleri arttırmak gibi bir sonuca da yol açmışlardır. Kurumsal yatırımcıların ellerinde büyük miktarda fonların toplanması ve bazı mali aracıların kısa dönemli yüksek kar arayışına girmeleri, piyasalardaki dalgalanmaları şiddetlendirmiştir. Fiyatlardaki dalgalanmalardan daha önemli bir gelişme de ulusal piyasalar arasında ve borsa ile banka sistemi arasındaki ilişkilerin yoğunlaşmasıdır. Sermaye piyasasındaki krizler, çeşitli ortak özellikler göstermektedirler. • Kriz, ödünçlerde önemli bir artış, aktif stokunda büyüme, düşük risk primleri ve risk yoğunlaşmasını izlemektedir. • Belirsizlik, krizin en temel nedenlerinden birisi olarak ortaya çıkmaktadır. • Krizler, sıkı bir para politikası ve durgunluk dönemini izlemektedir. • Fiyat ve miktar etkileriyle kredi tayınlaması, mali krize eşlik etmektedir. • Krizin uluslar arası yayılımı oldukça hızlıdır.
6.5.1.2. Banka Sistemi ve Sistem Riski Banka sistemi sermaye piyasasından kaynaklanan krizden, kredi bağlantıları ve faiz oranlarındaki değişmeler nedeniyle etkilenmektedir. Kriz, kredi talebindeki düşme veya geri dönmeyen krediler nedeniyle kredi tayınlamasını ve böylece yüksek faiz oranları durgunluk sürecine yol açmaktadır. Öte yandan, kriz bankacılık sisteminden de kaynaklanabilmektedir. Klasik olarak kredi riski ve likidite riski ile karşı karşıya olan bankalar, belirsizlik durumunda risk düzeyini belirleyememektedirler.
6.5.1.3. Ödemeler Sistemi ve Sistem Riski Elektronik ödemeler, kağıt para ve çek kullanımını beklendiği oranda ikame etmekten uzaktır. “Perakende sektörde” ödeme tekniklerin güçlü bir rekabet söz konusu olsa da, kağıt para ve çek ödemeler sisteminde önemli bir yer tutmakta, hatta ATM’ler nakit kullanımının artmasına neden olmaktadırlar. Buna karşılık elektronik ödemeler, bankalar arası para piyasasında ve menkul kıymet piyasasında önemli bir yer kazanmıştır. Böylece günlük para piyasası ve kamu kağıtları piyasası, milyarlarca dolarlık, gün içinde yaratılan, dağıtılan ve geri ödenen kredilerden oluşan bir günlük kredi mekanizmasına bağlı olarak çalışmaktadırlar. Sonuç olarak elektronik ödeme sistemleri sistem riskini arttıran en önemli faktör haline gelmiştir.
6.5.2. Ödeme Riski Bankacılık çevrelerinde en çok tartışılan konulardan biri ödeme riskidir. Son yirmi yılda yaşanan hızlı teknolojik gelişme yasaların ve hukuki düzenlemelerin yeniden ele alınması, hisse senedi fiyatlarındaki oynak gelişmeye bağlı olarak artan duyarlılık sonucu finansal faaliyetlerde çok büyük bir artış görülmüş ve bu durum ödemelerin miktar ve değerinde ulusal ve uluslar arası düzeyde büyük artış gözlemlenmiştir. Eğer sistemdeki bir banka iflas ederse veya iflas belirtileri göstermeye başlarsa takas sistemindeki karşı taraf da ödemelerini yerine getirmede güçlük çekebilir. Şubat 2001 krizi, en yakın örnek olarak gösterilebilir.
6.5.3. Bağımlılık Riski Yerel olarak sistemlerde birçok bankanın iflası açıklanmadığında öngörülmeyen acil bir likidite ihtiyacı yaratabilmektedir. Böyle durumlar da gerçek durumu yansıtmadığında sistemi derinden etkileyebilmektedir. Eğer ödeme güçlüğüne düşen banka küçük ve mevduatları sigortalı ise iflasın yayılma maliyeti önemsiz bir düzeyde kalacaktır. Ancak bu ödeme güçlüğüne düşen bankanın büyüklüğüne göre dikkat çekmeyebilir. Banka büyüklüğüne bağlı olarak bağımlılık riski de artacaktır.
6.5.4. Likidite Riski Sahip olunan bir finansal kıymetin istendiği anda nakde çevrilmesinde karşılaşılan güçlüklerin yarattığı riskler yada bu kıymetin cari piyasa değerinin altında elden çıkarılması riskidir.
6.5.5. Kurumsal Düzenleme Riski Her geçen gün daha rekabetçi bir yapı kazanan piyasalardaki gelişmeleri daha iyi takip edebilmek yasal mevduat ve düzenlemeleri iyileştirmek piyasa şartlarındaki gelişmelere uydurmak amacıyla hareket eden sanayileşmiş ülkelerdeki finans otoritelerinin büyük çaba sarf ettikleri görülmektedir. Bu çalışmalar önemli aşamalar kaydetmiştir. Bankaların piyasa ve kredi riskini azaltmak için daha sağlıklı bir “risk-temelli sermaye” ihtiyacı üzerinde yoğunlaşıldığı izlenmektedir.