1 / 94

İLİM , GÖSTERDİĞİN HASSASİYET VE HARCADIĞIN EMEK ÖLÇÜSÜNCE SENİNLE YAKINLIK KURAR

ÖĞRENME. İLİM , GÖSTERDİĞİN HASSASİYET VE HARCADIĞIN EMEK ÖLÇÜSÜNCE SENİNLE YAKINLIK KURAR. Öğrenme nedir?. İnsanlar yaşamları boyunca, çevrelerinden sürekli olarak kendisine ulaşan verileri değerlendirir ve bunun sonucu olarak düşünsel, duyuşsal veya davranışsal tepkide bulunur.

linnea
Download Presentation

İLİM , GÖSTERDİĞİN HASSASİYET VE HARCADIĞIN EMEK ÖLÇÜSÜNCE SENİNLE YAKINLIK KURAR

An Image/Link below is provided (as is) to download presentation Download Policy: Content on the Website is provided to you AS IS for your information and personal use and may not be sold / licensed / shared on other websites without getting consent from its author. Content is provided to you AS IS for your information and personal use only. Download presentation by click this link. While downloading, if for some reason you are not able to download a presentation, the publisher may have deleted the file from their server. During download, if you can't get a presentation, the file might be deleted by the publisher.

E N D

Presentation Transcript


  1. ÖĞRENME İLİM , GÖSTERDİĞİN HASSASİYET VE HARCADIĞIN EMEK ÖLÇÜSÜNCE SENİNLE YAKINLIK KURAR

  2. Öğrenme nedir? • İnsanlar yaşamları boyunca, çevrelerinden sürekli olarak kendisine ulaşan verileri değerlendirir ve bunun sonucu olarak düşünsel, duyuşsal veya davranışsal tepkide bulunur. Bu şekliyle bakıldığında öğrenme dinamik bir süreçtir. İnsan yaşadığı müddetçe sürekli bir şeyler öğrenir. Bir konuyu öğrenen insan artık öncekinden farklı biri olmuştur. Bu farklılaşma insanın “davranış ve tavırlarını, belki de kişiliğini bile değiştiren” farklılaşmadır.

  3. öğrenme nasıl oluşur? neyi,nasıl,hangi hızda öğreniriz?

  4. İlk önce işe, çeşitli bilim adamları ve Eğitim Psikologları tarafından verilmiş öğrenme tanımlarıyla başlayalım. Öğrenme ,

  5. Çevredeki etkileşimler yoluyla davranışların oluşması ya da var olan davranışların değiştirilmesi sürecidir. • Pekiştirmenin sonucu olarak, davranış ya da potansiyel davranışta sürekli bir değişme meydana gelmesidir. • Bir anda gerçekleşen bir olgu değildir, bir süreç içinde gerçekleşir. • İnsanın özünde var olan bir şeydir ve öğrenme sayesinde daha önce yapamadığımız şeyleri yapabilmeye başlarız. • Bireyin kendisi, başkaları ve çevresiyle etkileşimleri sonucundaki yaşantıların bireyde oluşturduğu şeylerdir.

  6. Davranış, Organizmanın gözlenebilen ( konuşma, yazma )ya da gözlenemeyen (düşünme, kalbin çalışması vb.) etkinliklerinin tümüdür. 1)Davranışta gözlenebilir bir değişme olması 2)Davranıştaki değişmenin nispeten sürekli olması

  7. Doğuştan Gelen Davranışlar : İçgüdüsel,Refleksif Geçici Davranışlar : Alkol,ilaç,hastalık vb. etkisi ile oluşan Sonradan Kazanılan Davranışlar .Öğrenme ürünü olan davranışlardır.

  8. Öğrenme ürünü olan davranışlar genel olarak iki yolla kazanılmaktadır. Bunlar: Planlı eğitim yoluyla, yani kasıtlı kültürleme ürünü davranışlar. Gelişi güzel kültürleme ürünü olan davranışlardır. Davranıştaki değişmeye ÖĞRENME diyebilmek için bu değişmenin içgüdüsel ya da refleksif olmaması, bir yaşantı sonucu meydana gelmesi ve nispeten kalıcı izli olması gerekmektedir. Eğer organizma, karmaşık davranış biçimini “YAŞANTI”dan bağımsız olarak üretirse, bu davranışa öğrenilmiş davranış demek mümkün değildir. O halde yaşantı ne demektir?

  9. Yaşantı; bireyin çevresiyle belli bir düzeydeki etkileşimleri sonucunda bireyde kalan izdir. Ancak, bireyin çevresiyle yaptığı her tür etkileşim bireyde iz meydana getirmez. Yaşantının oluşabilmesi için, etkileşimin yaşantı eşiğini aşması gerekir.

  10. DEMEK Kİ ÖĞRENME SONUNDA;1)Davranışta gözlenebilir bir değişme olması • 2) Davranıştaki değişmenin nispeten sürekli olması gerekir

  11. Kimi Bilim Adamlarına Göre Öğrenme Beyinde Gerçekleşen Nörofizyolojik Bir Olaydır

  12. Beyin kabuğunda bulunan yapılar, beş duyumuzun bilinçli değerlendirilmelerinin yanı sıra, düşünme, plan yapma, alınan verilerin değerlendirilmesi, eski bilgilerle karşılaştırılması, kişilik özellikleri, ince el becerileri, mantık, matematik, sanat, soyut düşünce gibi işleri yapar

  13. Sinir sisteminin ana işini yürüten hücreler, nöron (=sinir hücresi) denen özel hücrelerdir. Bu hücreler, istisnaları olmak üzere, bir gövde, ağaç gibi yan dallar (dendritler) ve bir de, bazen dallanabilen ve hücrenin “kararlarını” diğerlerine ileten, tek bir uzantı (akson)dan oluşurlar.

  14. Sinir hücreleri aynı zamanda birbirleri ile ilişki halindedirler. Bu sıkı ilişki, sinirsel işlevin temelini oluşturan bilgi akışını sağlar. Hücreler arası bu bilgi geçiş noktalarına SİNAPS adı veriliyor. Sinapslar, değişik tip ve özelliklerde olmalarına karşın, hemen hepsi bilginin iletimi işlevinden sorumludur.

  15. Öğrenme Nasıl Oluşuyor ?Kısa Süreli BellekUzun Süreli Bellek

  16. Bellek Sistemi

  17. İnsanların Nasıl Öğrendiklerini Anlamak İçin Robotların Kullanımı • Kawato ve ekibi, insanların nasıl öğrendiklerini ve sorunlara nasıl çözüm ürettiğini anlamak için Robotlar’ı kullanıyorlar.

  18. Toddler Adım Atmayı Öğrenen Robot

  19. İnsanlar yeni şeyler öğrenmeden hayatlarını idame ettiremezler

  20. Öğrenmenin önemi • Birey ve onların oluşturdukları gruplar bilinçli veya bilinçsiz olarak devamlı surette öğrenme süreci içindedirler. Bu doğal öğrenme yanında, bir de bilinçli öğrenme ve eğitim ortamları yaratılmaktadır. Bunun sonucunda bireyin bilgi, düşünce, duygu ve tecrübelerinde değişiklikler meydana gelmektedir.

  21. ÖĞRENME METOTLARI

  22. ÖĞRENME MODELLERİ • BULUŞ YOLUYLA ÖĞRENME MODELİ • PROGRAMLI ÖĞRENME • BİREYSELLEŞTİRİLMİŞ ÖĞRETİM SİSTEMİ (KELLER PLANI) • BLOOM’UN TAM ÖĞRENME MODELİ • GAGNE’NİN ÖĞRENME MODELİ • ANLAMLI ÖĞRENME • CARROL’UN OKULDA ÖĞRENME MODELİ • GLASER’İN TEMEL ÖĞRETME MODELİ

  23. BULUŞ YOLUYLA ÖĞRENME MODELİ Bruner ve arkadaşları öğrenmenin bir keşfetme işi olduğunu, öğrencinin öğrenmeye hazır oluşunu yükseltecek bireysel yaşantıların sağlanması, içeriğin temel kavram ve ilkelere dayandırılarak anlamlı ve somuttan soyuta bir bütünlük gösterecek şekilde yapılanması, öğrenme yaşantılarının özellikle küçük yaşlarda sözel olmayan iletilerle başlamak koşuluyla zihinsel evrelerine göre oluşturulması ve keşfetme yoluyla yaparak yaşayarak öğrenilenlerin pekiştirilmesi gerektiğini ifade etmişlerdir.

  24. Bruner; Öğretmenin görevinin pekiştirici dağıtmak değil, öğrenciyi kendi kendini denetleyerek içten gelen bir istekle öğrenmeyi öğrencinin zihinsel gelişimine bağlı olarak aşamalandırmalı ve bu aşamalılık konu alanının temel kavramları etrafında yapılandırılmalıdır. Bruner ve arkadaşları, karmaşıklık düzeyinin, öğrencinin zihinsel gelişimine uygun olarak düzenlendiği sürece aynı konu alanının her yaş dilimine öğretilebileceğini savunmuşlardır.

  25. PROGRAMLI ÖĞRENME Programlı Öğrenme, bilişsel eğilimli öğretmenlerden çok, davranışçı eğilimli öğretmenler tarafından kullanılan bir modeldir. Materyalleri hazırlarken edimsel koşullama ilkeleri temele alınmaktadır. Ünlü psikolog Skinner tarafından pekiştirme ilkeleri esas alınarak geliştirilmiş olan bu model temelde öğretimin bireyselleştirilmesi ve hatanın en aza indirilmesi gibi iki önemli yenilik getirmektedir.

  26. Skinner’ın Modelinin temelini, • Küçük adımlar ilkesi, • Etkin katılım ilkesi, • Başarı ilkesi, • Anında düzeltme ilkesi, • Kademeli ilerleme ilkesi, • Bireysel hız ilkesi oluşturur.

  27. BİREYSELLEŞTİRİLMİŞ ÖĞRETİM SİSTEMİ (KELLER PLANI) Geleneksel sınıf ortamında yer alan öğrenciler çeşitli özellikleri bakımından birbirlerinden farklılaşmakta iken, tüm öğrenciler için anlatılan konu, anlatış tarzı ve kullanılan araç gereçler bakımından aynıdır. Bunun sonucunda öğrencilerden büyük bir bölümünün öğrenme çabaları başarısızlıkla sonuçlanmaktadır. Bireyselleştirilmiş öğretimde her öğrencinin kendi yetenek düzeyine uygun bir biçimde yönlendirilmesi, kendi düzeylerine uygun öğrenme tekniklerinin uygulanması ve sonuçta her bireyin kendine özgü düzeylerde davranması beklenmektedir.

  28. Bireyselleştirilmiş öğretimde, Bireyler sahip oldukları özellikler göz önünde bulundurularak bir sınıfta toplanabilirler. Yani yetenekleri bakımından aynı özellikleri gösterenler aynı gruba yerleştirilebilirler. Bu durumun beraberinde getireceği problemler dikkate alınarak farklı yaklaşımlar da geliştirilmiştir. Bunlar; tamamlayıcı sınıflarda özel ders verme, derecelendirilmiş okullar, farklı sınıf ya da ders geçme programları, özel faaliyetler vb. olarak sıralanabilmektedir.

  29. Bireyselleştirilmiş öğretimin yapıldığı derslerin düzenlenmesi şu dört aşamada gerçekleşir: 1-Derste işlenecek materyali ya da konuyu belirleme. 2-Konuyu ya da materyali kendi içinde bütünlüğü olan birimlere bölme. 3-Öğrencinin verilen her birimi başarma derecesini belirlemek üzere değerlendirme yöntemlerini belirleme. 4-Bir öğrenme biriminden diğerine, öğrencinin kendi hızıyla ilerlemesine olanak tanıma .

  30. BLOOM’UN TAM ÖĞRENME MODELİ Tam Öğrenme Modelinin Ana Değişkenleri Öğrenci nitelikleri, Öğretim hizmetinin niteliği ve Öğrenme ürünleri olarak belirlenmiştir.

  31. Öğrenci nitelikleri; Öğrencilerin bir dizi öğrenme ünitesini öğrenebilmeleri için gerekli olan bütün bilgi, beceri ve yeteneklerini kapsayan bilişsel giriş özellikleri ile öğrencilerin belli bir dersle ilgili olan duyuşsal özelliklerini içermektedir.

  32. Öğretim hizmetinin niteliği; Tam öğrenme modelinin ana değişkenlerinden biri de öğretim hizmetinin niteliğidir. Bu kapsam içinde, öğrenciye neyin öğrenileceğini açıklayıcı mesajlar olan ipuçları, bir davranışı gösterme eğiliminin güçlendirilmesi süreci olan pekiştirme, öğrencinin öğrenme süreci sırasında kendine sunulan ipuçları ve yönergeler doğrultusunda yaptığı şeyler olan katılım ve öğrencilere neyi öğrenip neyi öğrenemediklerini bildiren dönüt ve düzeltme işlemleri yer alır. Öğrenci nitelikleri ve öğretim hizmetinin niteliği gereken düzeye ulaşınca tam öğrenme gerçekleşmektedir.

  33. Özetle Tam öğrenme modeline göre, öğrencinin bilişsel giriş davranışları, duyuşsal giriş özellikleri ve öğretim hizmetinin niteliği, onun yeni öğrenme ünitesi ya da ünitelerindeki öğrenme düzeyini, öğrenme hızını ve duyuşsal özelliklerinin belirlemektedir. Öğrencinin giriş özellikleri ve öğretim hizmetinin niteliği olumlu olduğu zaman, öğrenme ürünlerinin düzeyi ve niteliği artmakta ve öğrenciler arasındaki başarı farkları en aza inmektedir.

  34. GAGNE’NİN ÖĞRENME MODELİ Gagne’e göre öğrenme, gözlenebilen davranışlardan dolaylı olarak anlaşılır ve öğrenme beyinde gerçekleşir. Buna göre, öğrenmede yalnız pekiştirme, bitişiklik ve tekrar gibi dış etkilerin değil, iç faktörlerin de etkisi vardır. Modele göre öğrenme işinin düzenlenmesinde planlama, öğrenecek birey için yapılmalıdır. Eğitim etkinlikleri sistemli olarak düzenlenmeli ve bu düzenlenmeler bilimsel verilere dayalı olmak zorundadır.

  35. Öğretimin düzenlenmesinde sırayla şu adımlar atılmalıdır: 1-Dikkati sağlama 2-Öğrenciyi hedeften haberdar etme 3-Yeni öğrenme ile ilgili daha önceden öğrenilmiş olan bilgileri hatırlatma 4-Uyarıcı materyalleri sunma 5-Öğrenciye rehberlik etme 6-Davranışı ortaya çıkarma 7-Dönüt verme 8-Değerlendirme 9-Kalıcılığı sağlama

  36. ANLAMLI ÖĞRENME Bu öğrenme modeli Ausubel tarafından ortaya atılmıştır. Modelde; sunuş yoluyla öğretimin etkili olduğu, örgütleyiciler yardımıyla basitten karmaşığa doğru düzenlenmiş bir içeriğin ön öğrenmeler ile öğrenilecek malzeme arasında bağ kurmasına olanak tanıyacağı, benzerlik ve farklılıkların daha iyi kavranacağı, dolayısıyla ders kitaplarının örgütleyiciler kullanılarak düzenlenmesinin anlamlı öğrenmeyi sağlayacağı vurgulanmaktadır. Bu modelde öğretmenin amacı, öğrencinin bilgiyi anlamasını sağlamak için daha önceki öğrendikleri ile yeni bilgileri birleştirmesine yardım etmektir; çünkü Ausubel, insanların yeni bilgileri, kendi bilgi birikimleri ve sistemleri içinde yerleştirerek öğrendiği görüşündedir.

  37. CARROL’UN OKULDA ÖĞRENME MODELİ Carrol, modelinin öğelerini zaman kavramı içinde açıklamıştır. Ona göre öğrenme düzeyi; etkin olarak öğrenmede geçen zaman süresinin, öğrenme için gerekli olan zaman süresine oranının bir fonksiyonudur.

  38. Carrol’un okulda öğrenme modelinin beş öğesi: Yetenek:Bir öğrenme birimini en iyi öğrenme koşullarında öğrenmek için gereken zaman, Öğretimden yararlanma yeteneği: Öğrencinin belli bir öğrenme biriminin öğrenebilmesi için hazır oluşu, Sebat: Öğrencinin gönüllü olarak öğrenmeye harcadığı zaman, Fırsat: Öğrenme için verilen zaman, Öğretimin niteliği: Yeteneğe bağlı olan sürenin dışında ek zaman gerektirmeyecek öğretme hizmetidir.

  39. GLASER’İN TEMEL ÖĞRETME MODELİ Glaser’in modelinde öğretme süreci, Öğretme hedefleri, Giriş davranışları, Öğretme yolları Değerlendirme

  40. Modele göre öğretme, Hedeflerin saptanması ve davranış olarak ifade edilmesi ile başlar. İkinci aşamada, öğrenme için gerekli giriş davranışlarının ortaya konması gerekir. Her yeni öğrenmenin daha önceki öğrendikleri ile bağ oluşturarak öğreneceği ilkesi, öğretme işinin başında öğrencinin öğrenme ortamına getirdiği davranışların hedef yönünün ayrıntılı olarak belirlenmesine katkı getirir.

  41. Modelin üçüncü öğesi Öğretim yöntemlerinin seçimi ve öğretim ortamının düzenlenmesi ile ilgilidir. Ancak bu aşama birinci ve ikinci aşamalara bağlı olarak yapılmalıdır. Modelin son öğesi ise öğrenme sürecinin sonunda öğrenmenin ne dereceye kadar gerçekleştiğini anlamak için yapılan işlemdir. Bu işlemin sonunda öğrenmede eksiklikler kalmışsa tamamlanır, yanlışlar düzeltilir ve öğrenciye başarısı hakkında bilgi verilir.

  42. Glaser ayrıca, öğretimi düzenlemenin yapılaştırma ve basitleştirmeyi gerekli kıldığını, bu nedenle bilim adamları için çok iyi olan bir kuramın sınıftaki uygulamalar için geçerli olmayabileceğini, öğretme işinin düzenlenmesinin en iyi sınıftaki öğretmen tarafından yapılacağını vurgulamıştır.

  43. ÖĞRENME STRATEJİLERİ

  44. ÖĞRENME STRATEJİLERİ • Genel olarak strateji bir şeyi elde etmek için izlenen yoldur • Öğrenme veya öğrenci stratejisi, öğrencinin kendi kendine öğretebilmesi için kullandığı işlemlerdir • Öğrenme stratejisi öğretiminin temel amacı, öğrencilerin kendi öğrenmelerini kendilerinin sağlamasına yardım etmektir.

  45. Öğrenme stratejileri öğrencilerin bağımsız olarak kendi öğrenme görevlerini gerçekleştirmelerini sağlayan teknikler, ilkeler ya da alışkanlıklardır • Bu stratejilerden en çok kullanılanlar dikkat anlamlandırma örgütleme tekrar duyuşsal stratejileridir.

  46. Dikkat stratejileri • Çevreden gelen bilginin birey için gerekli olanlarının kısa süreli belleğe geçişini sağlayan en önemli süreç dikkattir • Bu nedenle öğretimde yerine getirilmesi gereken ilk işlev, öğrencinin dikkatini belirginleştirmek ve arttırmaktır. Kendi kendine öğretim, öğrencinin birkaç dikkat stratejisinden birini benimsemesi, nesnel öğrenen olmasına dayanır.

  47. Dikkat yöneltmede kullanılan stratejilerden biri, metindeki yazıların altını çizmektir. • Ancak altını çizme, okunan metinde önemli düşüncelerle, önemli olmayanın ayırt edilmesini dayanır • Altını çizme anahtar noktalara, temel düşüncelere okuyanın dikkatini odaklayacağı stratejilerden biri olmasına karşın, küçük sınıflardaki öğrenciler için uygun değildir

  48. Dikkati çekmede kullanılan bir başka strateji de metnin kenarına not almaktır. • Altını çizme gibi not almanın etkililiği, dikkati içeriğe ve anlamı destekleyen işleve yoğunlaştırma derecesine bağlıdır. • Metnin kenarına not alma, öğrencinin tekrar etmesine yeni bilgiye hazır olmasına ve kodlamasına yardımcı olur.

  49. Dikkatin odaklaşmasında metindeki başlıklar alt başlıklar, şekil, grafik, şema v.b. etkili rol oynar • Öğrenciler, öğrenmeye ihtiyaç duydukları bilgiye dikkatlerini daha kolay yöneltirler. • Öğrencilerin dikkatlerini bir konuda toplamalarına yardım eden bir başka faktör de öğrencilerin öğrenme hedeflerine sahip olmalarıdır

  50. Anlamlandırma Stratejisi • Anlamlandırma stratejisinde, öğrencinin yeni gelen bilgileri belleğindeki eski bilgileriyle ilişkilendirerek uzun süreli belleğe kodlaması söz konusudur. • Bu ilişkilendirme çeşitli biçimlerde olabilir. Bunlar arasında zihinsel imgeler oluşturma, anahtar sözcük ve bellek destekleyiciler kullanma, kendi sözcükleriyle özetleme, benzerlikler kurma, soruları yanıtlama ve kendi düşünceleri ile not alma sayılabilir.

More Related