490 likes | 790 Views
SAYGILI TUR ORGANİZASYON TİCARET LİMİTED ŞİRKETİ SUNAR. FİRMAMIZ YETKİLİSİ MUHTEREM BÜYÜĞÜMÜZ DEĞERLİ EĞİTİMCİ EMEKLİÖĞRETMEN, MAHMUT EMEK BEYEFENDİYİ SUNUMUNU YAPMAK ÜZERE HUZURLARINIZA ARZ EDERİZ. KUR’AN-I KERİM TİLAVETİ. MUHTEREM HOCAMIZ YENİ CAMİİ İMAM-HATİBİ RIDVAN ACAR
E N D
SAYGILI TUR ORGANİZASYON TİCARET LİMİTED ŞİRKETİ SUNAR. • FİRMAMIZ YETKİLİSİ MUHTEREM BÜYÜĞÜMÜZ DEĞERLİ EĞİTİMCİ EMEKLİÖĞRETMEN, MAHMUT EMEK BEYEFENDİYİ SUNUMUNU YAPMAK ÜZERE HUZURLARINIZA ARZ EDERİZ.
KUR’AN-I KERİM TİLAVETİ • MUHTEREM HOCAMIZ YENİ CAMİİ İMAM-HATİBİ • RIDVAN ACAR BEYEFENDİDEN BİR AŞR-I ŞERİF DİNLİYECEĞİZ. ALLAH (cc.) KENDİLERİNDEN RAZI OLSUN.
LEBBEYK KASİDESİ • FİRMAMIZ GÖREVLİSİ AHMET KUTLU’DAN GÖNÜLLERİMİZİ OKŞAYACAK BİR KASİDE DİNLİYECEĞİZ. ‘’GÖNÜL KULAĞIMA GELSE BİR SEDA’’ ‘’EY KULUM GEL HACCINI EYLE EDA’
SAYGILI HOCA • ŞİMDİ DE ŞİRKETİMİZİN SAHİBİ VE YÖNETİM KURULU BAŞKANI MUSTAFA SAYGILI HOCAMIZI ARZ EDERİZ…
HAC ve UMRE’NİN HİKMET ve FAZİLETLERİ AL-İMRAN 96-97 إِنَّ أَوَّلَ بَيْتٍ وُضِعَ لِلنَّاسِ لَلَّذِي بِبَكَّةَ مُبَارَكًا وَهُدًى لِلْعَالَمِي فِيهِ آيَاتٌ بَيِّنَاتٌ مَقَامُ إِبْرَاهِيمَ وَمَنْ دَخَلَهُ كَانَ آمِنًا وَلِلَّهِ عَلَى النَّاسِ حِجُّ الْبَيْتِ مَنْ اسْتَطَاعَ إِلَيْهِ سَبِيلًا وَمَنْ كَفَرَ فَإِنَّ اللَّهَ غَنِيٌّ عَنْ الْعَالَمِينَ Şüphesiz âlemler için, çok feyizli ve ayn-ı hidâyet olmak üzere konulan ilk ev (ma’bed) elbette Mekke’de olandır. Orada apaçık alâmetler, İbrâhim makamı vardır. Kim oraya girerse (taarruzdan) emin olur. Ona yol bulabilenlerin (gücü yetenlerin) Beyti hac (ve ziyaret) etmesi Allah’ın insanlar üzerine bir hakkıdır. Kim ki küfrederse şüphesiz ki Allah âlemlerden mustağnidir.
HADİS-İ ŞERİFLER • Ebu Hüreyre (r.a.) anlatıyor: “Bir umre, diğer umreye arada işlenenler için kefarettir. Hacc-ı Mebrûr’un karşılığı cennetten başka bir şey olamaz!” Buharî, Umre 1; • İbnu Abbâs (r.a.) anlatıyor: “Resûlullah (s.a.v) buyurdular ki: “Beyt’i (Kâbe-i Muazzama’yı) kim elli defa tavaf ederse, günahlarından çıkar ve tıpkı annesinden doğduğu gündeki gibi olur.” Tirmizî, Hacc 41 (866) • Sehl İbnu Sa’d (r.a.) anlatıyor: “Resûlullah (s.a.v.) buyurdular ki: “Telbiyede bulunan hiç bir Müslüman yoktur ki, onun sağında ve solunda bulunan taş, ağaç, sert toprak onunla birlikte telbiyede bulunmasın, bu iştirak (sağ ve solunu göstererek) şu ve şu istikâmette arzın son hududuna kadar devam eder.” Tirmizî, Hacc 14 (828)
TELBİYEHacca veya umreye giden kimsenin ihramını giyip iki rekat namaz kıldıktan sonra okuyacağı duadır ve “elest bezmi”nde verilen sözün bir karşılığı gibidir. Zencisi de, Arap’ı da, Japon’u da, Türk’ü de bu duayı okur. Bütün alt kimlikler gitmiş, yerine rengi ve dili farklı da olsa belli bir süre aynı dili konuşan, aynı dille ibadet eden Müslümanlar ortaya çıkmıştır. Bu, bütün hayat boyu devam ettirilmesi gereken bir sözdür. . “Lebbeyk, Allahümme Lebbeyk, La şerike leke lebbeyk. İnne’l-hamde ve’n-ni’mete leke ve’l-mülke lâ şerike leke: Sana geldim, buyur Allah’ım! Çağırdın koşup geldim, emrine hazırım. Sana geldim, ortağın yoktur, koşup geldim, hamd ve nimet Sana ait, mülk de Senindir. Ortağın yoktur Senin!”
NASIL GİDİLİR ? • Bilindiği gibi hac ve umre yolculuğu hava yoluyla yapılmaktadır. Uçuş programları, hacılarımızın bir kısmı önce Medine, bir kısmı da Mekke'ye gidecek şekilde planlanır. Uçuşlar İstanbul ve Ankara başta olmak üzere ülkemizin çeşitli noktalarından gerçekleştirilir. Hacılarımızı taşıyan uçaklar çoğunlukla Cidde Havalimanına iner. Medine Havalimanına inen uçaklar da vardır. Ancak bunlar az sayıda ve Suud Hava Yollarına ait uçaklardır. • Ülkemizden THY ve Saudi Airlines'e ait uçaklar Hac ve Umre sezonu dışında Pazartesi ve Perşembe günleri, Hac ve Umre sezonlarında ise yoğunluğa göre sefer düzenlemektedirler. Saudi Havayollarına ait uçaklar Medine ve Cidde şehirlerinde bulunan havaalanlarına, diğer havayollarına ait uçaklar ise Cidde King Abdulaziz Havalimanına iniş yapmaktadırlar. • İstanbul-Cidde arası ulaşım süresi uçakla yaklaşık 3 saat 40 dakika sürmektedir. • İstanbul-Medine arası ulaşım süresi uçakla yaklaşık 3 saat sürmektedir. • Medine-Cidde arası ulaşım süresi uçakla yaklaşık 30 dakika sürmektedir. • Ankara-Cidde arası ulaşım süresi uçakla yaklaşık 3 dakika sürmektedir. • Ankara-Medine arası ulaşım süresi uçakla yaklaşık 2 saat 40 dakika sürmektedir. • Cidde-Mekke arası karayolu ile yaklaşık 1 saat sürmektedir. • Cidde-Medine arası karayolu ile yaklaşık 5 saat sürmektedir. • Mekke-Medine arası karayolu ile yaklaşık 6 saat sürmektedir.
NE GÖTÜRÜLÜR ? • - Kendi sağlınızla ilgili ilaçları yanınıza alınız. • - Para için fermuarlı veya cırt cırtlı bel kemeri almalısınız. • - İhram sabunu (kokusuz sabun) bulundurmalısınız. • - Terlik yada ayakkabılarınızı koymak için çanta bulundurunuz. • - Hac için gidiyorsanız eğer, Mina-Arafat-Müzdelife-Mina arasında gece ve açıkta kalabileceğinizi hesap ederek tedarikli olunuz. • - Yola çıkmadan önce yanınıza mutlaka sabır… sabır... bir de sabır... alınız • - Kutsal topraklara giderken Allah’a en yakın olabileceğimiz bir zaman dilimini değerlendirme niyetiyle gitmeli ve bunu elde etmek için azami gayret sarf etmeliyiz. • - Kutsal topraklarda dünyevi hiçbir beklenti içine girmemeliyiz. Oraya, yakınlarımıza hediye almak, çarşı pazar dolaşmak için değil, kulluk hayatımıza yeni bir ivme kazandırmak ve Allah’la irtibatımızda yeni sayfalar açmak için gitmeliyiz. • - İbadetlerde kalb huzuru, Allah’ın huzuruna giderken kalbimizi de yanımızda götürmek demektir • - İnsan fıtraten acizdir ve ihtiyaçları çoktur. Hac ve Umre için ihramın giyilmesi, dünyevi hiçbir makam, mevki ya da statünün orada bir ayrıcalık sebebi olmaması bunun bir ifadesi gibidir. İnsan acz ve fakrının farkında olarak orada bulunmalı ve ibadetini bu lisanla yerine getirmelidir. • - Hac ve Umre ibadetimizi yerine getirirken farklı coğrafyalardan, çeşitli milletlere mensup kardeşlerimizle buluşacağız. Bunun bilincinde olarak oraya, yeni dostluklar kurma, kardeşlerimizin dertleriyle dertlenip sevinçlerini paylaşma ve İslâm kardeşliğini iliklerimize kadar yaşama düşüncesiyle gitmeliyiz. • - Cenab-ı Hakk’ın huzuruna geçmiş günahlarımızı tövbe ve istiğfarla temizleyerek hazır bir şekilde gitmeliyiz. • - Bu topraklarda yaşayan güzel âdetlerden bir tanesi de mübarek beldelere gidenlerle Nebi’ye (s.a.v.) selam göndermektir. • Programlar yemekli olduğu için giyecekten başka bir şey götürmeyiniz.Giyecekleriniz açık renk ve ince olmalı erkekler mutlaka ihram bezini ve terliklerini yanlarına almalıdırlar.
Ve… MEDİNE-İ MÜNEVVERE İlk imar edildiğinde yaklaşık 2475 m. kare büyüklüğünde olan Mescid-i Nebî, tarih boyu süren çeşitli inşa faaliyetleri sonunda 12271 m. kare genişliğe ulaşmıştır. Bugün ise yeniden büyük genişletme çalışmalarıyla bu alan birkaç katına çıkarılacak şekilde büyütülmüş bulunmaktadır.
Mescid-i Nebevi, Mescid-i Haram ve Mescid-i Aksa'dan sonra, yeryüzündeki mescitlerin en faziletlisidir. Bu konuda Resulullah (s.a.s)'den bir çok hadis varit olmuştur. • Mescid-i Nebî'de, bir bölüm vardı ki, Resulullah (s.a.s) burayı Cennet bahçelerinden bir bahçe olarak nitelemiştir. Ayrıca minberini de aynı şekilde vasıflandırmıştır. • Bir hadiste şöyle denilmektedir: • "Resulullah, bir hurma kütüğüne yaslanarak hutbe okurdu. Ashabdan biri şöyle dedi: "Ya Resulullah! Senin için bir şey yapalım ki, cuma günü üzerine çıktığın zaman insanlar sizi görsün ve hutbenizi duyabilsinler" dedi. Bunun üzerine Resulullah; "olur" dedi. Üç basamaklı bir minber yapıldı. Daha önce yaslanıp hutbe okuduğu kütüğü geçince, kütükten on aylık gebe devenin inlemesi gibi iniltiler gelmeye başladı. Resulullah onu eliyle meshetti ve ses kesildi (Buhârî, Cuma, 26; Nesaî, Cuma, 17; İbn Mâce, İkame, 199; İbn Sa'd, a.g.e.,I, 239-254). • Resulullah (s.a.s), bu minberin üzerine çıktığı zaman şöyle demişti: • "Evimle minberimin arası Cennet bahçelerinden bir bahçedir ve minberim de Cennet bahçelerinin üzerindedir (Ahmed b. Hanbel, II, 36, 450, 534; V, 41). Diğer bir hadis de; "Evimle minberimin arası, Cennet bahçelerinden bir bahçedir ve minberim havzımın üzerindedir" (Ahmed b. Hanbel, II, 236) şeklindedir. • Resulullah (s.a.s)'ın şöyle söylediği rivayet edilmektedir: Mescitimde namaz, Mescid-i Haram hariç, diğer mescitlerde kılınan bin rekât namazdan daha hayırlıdır
CENNET-ÜL BAKİ Hz. Fatımat–üz Zehra validemiz Efendimizin amcası Hz. Abbas.,Hz. Ali’nin oğlu, Hz. Hüseyin, Hz. Hüseyin’in oğlu Zeynel Abidin Zeynel Abidin’in oğlu Muhammed Bakır (ra) ve onun oğlu Caferi Sadık’ın kabirleri var. Efendimizin kızları Zeynep Rukiye ve Ümmü Gülsüm’ün Peygamber Efendimizin Eşleri Hz. Aişe, Sıddıka, Hafsa, Sevde, Zeynep binti Cahş, Ümmü Habibe Ümmü Seleme, Cuveyriye ve Safiye validemiz, Efendimizin süt kardeşi Süfyan Bin Harise ve Hz. Ali’nin kardeşi Akil (ra) Hz. Osman Bin Affan Efendimize ait.Peygamber Efendimizin süt annesi Halime–i Sadiyye validemiz ve binlerce sahabe medfun.
KUBA MESCİDİ Medine`de bulunan Kuba Mescidi. Peygamber Efendimiz, Hz. Ebûbekir ile Mekke`den Medine`ye hicret ederken önce Kuba Köyü`nde birkaç gün misafir olmuş, daha sonra Medine şehrine girmiştir. Kendisi burada iken Kuba Mesci`nin temelleri atılmıştır. Kur`ân`ı Kerîm`de Yüce Rabbimiz Allah bu mescidi şöyle vasıflandırmaktadır: ``... İlk günden takvâ üzerine kurulan mescit içinde namaz kılman elbette daha doğrudur. Onda temizlenmeyi seven adamlar vardır. Allah da çok temizlenenleri sever.`` (Tevbe Suresi 9/108
MESCİD-İ CUMA Peygamberimiz (a.s.), M. 622 yılında Mekke’den Medine’ye hicreti esnasında Kuba köyünde 14 gün kaldıktan sonra bir Cuma günü Medine’ye hareket etti. Yolda Rânûna denilen yerde ashâbı ile birlikte ilk defa Cuma namazı kıldı ve hutbe okudu. Daha sonra burada bir mescid yapıldı ve bu mescide, Mescid-i Cuma denildi.
MESCİD-İ KIBLETEYN İki kıbleli mescid demektir. Namazlar önceleri Kudüs’teki Mescid-i Aksâ cihetine yönelerek kılınıyordu. Peygamberimiz kıblenin Mekke’deki, ortasında Kâ’be bulunan Mescid-i Haram cihetine çevrilmesini arzu ediyordu (Bakara, 2/144). Hicretin 2. yılı Şaban ayının 15’inde ashâbı ile birlikte Medine’de Seleme oğulları Mescidinde öğle namazı kılıyordu. Namazın iki rekatını kılmıştı. Bu esnada namazın Mescid-i Haram cihetine dönülerek kılınması ile ilgili Bakara sûresinin 144. âyeti indi. Peygamberimiz hemen yönünü Kâ’be cihetine çevirdi. Son iki rekatı da bu şekilde kıldı. Bu mescide iki kıbleli mescid denildi. Bu mescidin yerine şimdi büyük bir mescid yapılmıştır.
HENDEK YEDİ MESCİDLER Milâdî 627 yılında Mekke müşrikleri on bin kişilik bir ordu ile Medine üzerine yürüdüler. Müslümanlar kendilerini savunmak için Medine’nin çevresine hendek kazdılar. Bu savaşa hendek savaşı denildi. Bu savaşın yapıldığı yerde birbirine yakın 7 küçük mescid yapılmıştır. Bu mescidlere 7 mescidler denir. Hacıların ziyaret yerlerinden biridir.
MESCİD-İ GAMAME Peygamber Efendimiz (s.a.v.)’i hayatı boyunca başı üzerinde bulunarak gölgelendiren bulutlar, Efendimiz (s.a.v.)’i âlem-i bekâya göçünden sonra da, onu hemen terk etmemişler. Bir vefâ isareti olarak semâda bulunduklari konumda iki, üç gün beklemişler. Mescid-i Nebevî yakınında bu mevkiye, küçüklü büyüklü beyaz kubbeleri ile öbek öbek bulutları andıran Mescid-i Gamame inşa edilmiş
UHUD ŞEHİTLİĞİ Medine yakınında bir dağın adıdır. Burada 27 Mart 625 Cumartesi günü Mekke müşrikleriyle Müslümanlar arasında “Uhud Gazası” diye anılan savaş yapılmıştır. Bu savaşta müşrik ordusu 3000 kişi idi. 700’ü zırhlı, 200’ü atlı idi. 3000 de deve vardı. İslâm ordusu ise sadece 700 kişi idi. 100’ü zırhlı, ikisi atlı idi. Savaşın başında Müslümanlar başarı gösterdi. Müşrikler 20 ölü verdiler, ilk etapta bozguna uğradılar. Müslümanlar, kaçan müşrikleri takip yerine ganimet toplamaya başladılar. Ayneyn geçidinde görev alan Müslüman askerlerin bir kısmı görev yerlerini terk edip ganimet toplamaya indiler. Pusuda bekleyen Halit ibn Velid, 250 kişilik süvari ile hücuma geçti, kaçan düşman geri döndü. Müslümanlar dağıldı. Hz. Peygamber (a.s.)’in alt dudağı yarıldı, dişi kırıldı. Müslümanlar 70 şehit verdiler. Müşrikler savaşı kazanmıştı, ancak bir netice alamadan dönüp gittiler. Uhud şehitlerini Peygamberimiz kanlı elbiseleri ile Uhud’da ikişer ikişer defnetti. Cenaze namazlarını da 8 yıl sonra kıldı.
MEKKE-İ MÜKERREMEYE GİDİŞ Medine’nin mikad sınırı olan zulhuleyfe mescidinde ihrama giriş.
ŞECERE MESCİDİ Mescid-i Cinin hizasında bir mesciddir. Peygamber Efendimiz mescid-i cinin bulunduğu yerde cinnilerden gelen bir heyetle görüşmüştür. Bu hususu İbn-i Mesud Hz. söyle anlatıyor; Cinler peygamber efendimize, “senin Allah’ın resulü olduğuna kim şahitlik eder?” diye sordular. Yakınlarında bir sakız ağacı vardı. Peygamber efendimiz o ağaca işaret ederek cinlere dedi ki; “Şu ağacı gördünüz mü? O şahitlik ederse iman eder misiniz? Cinler “ evet iman ederiz” dediler. Bunun üzerine Peygamberimiz ağacı çağırdı, ağaç dallarını budaklarını sürükleyerek geldi; “benim Allah’ın resulü olduğuma şahadet eder misin? Diye sordu. Ağaç; “Şahadet ederim ki sen Allah’ın resulüsün” dedi. O ağacın bulunduğu ve bu mucizenin tahakkuk ettiği yere mescid yapıldı.
HUDEYBİYE PEYGAMBER EFENDİMİZİN PARMAKLARINDAN SU FIŞKIRMA MÜCİZESİ
CİRANE MESCİDİ En uzak mikad sınırı
CİDDE GEZİSİ • RAHME CAMİİ • HAVVA ANNEMİZİN KABRİ Ülkenin ana giriş kapısı olan bu şehir, sahil şehri olma özelliği ile klasik bir görüntü arz etse de deniz içindeki camisi, Hz.Havva annemizin kabrinin bulunması, kısas yapılan camii ve çok büyük ticaret merkezlerinin varlığı ile görülmeye değer bir konuma sahiptir. Günübirlik yapılabilecek bir gezi ile hem hoş bir gün geçirmiş hem de Hz.Havva annemizin kabri başında dua edip onun aziz ruhuna bir fatiha bağışlamış oluruz.
Beytullah'ta Ben Bir sancak altında kaç milyon insan, Ne tenleri benzer, ne dilde lisan... Olmuşlar... Tek yürek, tek beden de can; İnsanlığı gördüm... Beytullah'ta ben... Yedi bağın gülü, aynı destede, Yetmiş iki millet, aynı listede, Kaç milyon ''Âmin'' der, aynı bestede; Tevhîd'le haşroldum... Beytullah'ta ben... Rabb'in o davetli misafirleri; Doldurmuş, Mekke'de her karış yeri. Dillerinde dinmez, ''LEBBEYK'' sesleri, Arş'a yollar gördüm... Beytullah'ta ben... Bir damla misâli, kapılmış sele; Zengin, fakir, paşa, nefer elele... Yan yana secd'eder, sultanla köle; Mahşerle tanıştım... Beytullah'ta ben... Kimi, ayağında yarım çarığı; Kaç yerinden kanar, topuk yarığı... Meğerse; kefenmiş başta sarığı, Ne âşıklar gördüm... Beytullah'ta ben... Baktım... Sofrasında, nice melekler; Bir tas zemzem suyu, kuru ekmekler, Gözleri Kâbe'de iftarı bekler, Tokluğuma yandım... Beytullah'ta ben... Kimi bahardadır, görmemiş yazı, Kiminin geçiyor, Mevlâ'ya nazı; Kılınır Kâbe'de vedâ namazı, İmrendim.. El açtım, Beytullah'ta ben... Kiminde kalmamış, derman bacakta; İki büklüm yürür, gitmez kucakta... Erimiş.. Kaybolmuş.. Cenâb-ı Hakk'ta Pervaneler gördüm.. Beytullah'ta ben... O kambur sırtında, eski torbası, Torbasında sanki, Cennet urbası.. Hele bir, kıyamda var ki durması; Göz göz oldum, doldum... Beytullah'ta ben... Bin rütbeyi, bir secdede atlayan, Bir secdeyi, yüz binlere katlayan, Bu kârını meleklerle kutlayan, Ne tâcirler gördüm... Beytullah'ta ben...
Dağlar, taşlar, secde gelmiş kavrulur, Kum tanesi, ''Allah'' diye savrulur... Göz nereye baksa, Rahman'ı bulur, Ne zikirler duydum... Beytullah'ta ben... Ter döktüm.. Susadım, nefsimden yana, Başkası bir lezzet vermedi bana; Dediler: ''Bu zemzem, şifadır cana'' İçtim kana kana... Beytullah'ta ben... Mescid-i Haram'da dokuz minâre; Diyor ki: ''Bendedir, gaflete çâre'' Bir günde beş kere, yürek bin pâre; Ezanlar dinledim... Beytullah'ta ben... Bir mânâ sarayı, Mescid-i Haram; O ne ince nakış, o ne ihtişam... Her kalbe, Muhammed Aleyhisselâm; Bin taht kurmuş gördüm... Beytullah'ta ben... Vah ki bana! Bunca yıldır gülmezdim, Gözlerimden böyle yaşlar silmezdim. Vah ki bana! Huşû nedir bilmezdim; Tattım o lezzeti... Beytullah'ta ben... Hacerü'l-Esved'de adın yazdıran, Îman pençesinde, nefsi ezdiren, Yücelen ruhuna, Arş'ı gezdiren, Ne veliler gördüm... Beytullah'ta ben... Bir sevdâ seli var, Safâ Merve'de; Damlalar köpürmüş, vecde girmede. Nice peygamberler, nice zirvede; Durup bakar gördüm... Beytullah'ta ben... İbrahim Makâmı, sultan sofrası; Sunulur herkese, bir kevser tası... Bir cennet şöleni, perde arkası, Ne sahneler gördüm... Beytullah'ta ben... Durdum da, tavâfı seyrettim hayran; Gördüm: Bir kâinat misâli devran... Hangisi melektir, hangisi insan? Şaşırdım çok zaman... Beytullah'ta ben... Yaş desem... Yaş değil, gözlerden akan, Bir sel ki, günahlar bendini yıkan... Kâbe göklerinden, semaya çıkan; Merdivenler gördüm... Beytullah'ta ben...
Yıllar geçti, aramakla özümü; Dünya malı kör etmişti gözümü, Unutmuştum, ''Kâlû Belâ'' sözümü; Gör ki hatırladım... Beytullah'ta ben... Çekildi kanımdan, şeytân-ı kebir, Çekildi kanımdan, zorbalık cebir, Ne bir hased kaldı, ne gurur kibir; Yerle yeksan oldum... Beytullah'ta ben... Bir zaman derdim ki: ''Yâ Rabbî neden, Bir daha istiyor, bir kere giden? '' Meğer bilemezmiş, insan gitmeden; Aldım cevabımı... Beytullah'ta ben... Gördüm ki; bu dünya bir oyalanma, Halime bakıp da, mutluyum sanma. Bedenim Kâbe'den uzakta amma; Gönlümü bıraktım... Beytullah'ta ben...