110 likes | 316 Views
Yüksek Beklentilerle Benlik Algısını Yitiren Çocuk. Yüksek beklenti içinde olan anne-babalar, daima çocuğun derslerdeki başarısını kapasitesinin üzerinde değerlendirme eğilimindeler.
E N D
Yüksek beklenti içinde olan anne-babalar, daima çocuğun derslerdeki başarısını kapasitesinin üzerinde değerlendirme eğilimindeler. Başarısı yeteneğinin üstünde değerlendirilen çocuk, kendini sürekli başarısız bulacaktır. Böyle bir değerlendirme gerçeklere aykırı olduğu için çocukta özgüven yitimine ve cesaretin kırılmasına neden olur.
Anne dokuz aylık çocuğunun önüne bul-tak koymuştu. Küp biçiminde olan bul-takın üst kapağında üçgen, kare, daire ve yıldız şekillerinde delikler vardı. Deliklerde geçebilecek ebatlarda şekiller de küpün yanında duruyordu. Anne çocuğun görmesini sağlamak için, dikkat çekici hareketlerle şekilleri uygun deliklerden geçiriyordu. "Şimdi sıra sende, hadi al üçgeni delikten geçir." diyerek üçgeni çocuğun eline tutuşturdu. Çocuk üçgeni aldığı gibi ağzına götürdü. "Ağzına değil yavrum, deliğe koyacaksın!" diye sert bir ses tonuyla çocuğu azarladı anne. Sonra çocuğun elinden tutarak üçgeni deliğe koydurdu. Kadının eşi, "O daha bunu kavrayacak yaşta değil, ne diye zorluyorsun ki?" diye tepki gösterince, kadın şu karşılığı verdi: "Ama çok kolay, yapabilir." Adam, "Sen çekil!" diyerek kendisi çocuğun yanına oturdu. Küpün kapağını açtı ve şekilleri tek tek çocuğa verdi. Önce fiziksel yardımla çocuğun elinden tutarak küpün içine şekilleri atmasını sağladı. Birkaç denemeden sonra çocuk, aynı işlemi keyifle yapmaya başladı.
Annenin beklentisi çocuğun kapasitesinin üzerindeydi, bu yüzden çocuk yapamıyordu. Kadının hiçbir çabası fayda vermeyecekti; hatta çocukta birtakım olumsuz durumların ortaya çıkmasına yol açabilirdi; örneğin, o tür etkinliklere karşı ilgilisi azalabilirdi. Adamın beklentisi ise daha gerçekçiydi. İşe çocuğun yapabileceği seviyede başladı, ilerleyen zamanlarda çocuk şekilleri uygun deliklerde geçirebilecek beceriye sahip olacaktır.
Kimi çocuklar, anne-babasının etkisi olmadan da kendilerine dair beklentilerini yüksek tutarlar. Anne-babanın görevlerinde biri de çocukta potansiyelinin üstünde bir beklenti hissettikleri zaman, bunu önleyerek, gayret göstererek yapabilecekleri kadarı içine sokmaktır. Çocuk başarısız ağlar ve üzüntüsünde bir şey yiyemez olur. Birçok çocuğun bu duruma gelmesinde anne-babasının da büyük payı vardır. Böyle bir durumla karşılaşan anne-baba, çocukla konuşarak bu beklentisinin yersiz olduğunu, başarısız olmanın her şeyin sonu olmadığını söyleyebilir.
Çocukların potansiyellerinin ve becerilerinin üzerinde beklenti içine girmek , her alanda başarılı görmek istemek ,yüksek beklenti ve aşırı motivasyon çocuk için yıkım olabilir...
Aşırı özgüven AŞIRI ÖZGÜVEN BELİRTİLERİ Eğer çocuğunuz her şeyi kendi başına yapabileceğine inanıyorsa, başarısızlığı asla ama asla hazmedemiyorsa, başkalarından gelen önerileri küçümsüyorsa, yaşıtlarının hal ve hareketlerini beğenmiyorsa, kendisini üstün bir kişi görüyorsa ve gösteriyorsa, çevresindekileri sık sık eleştiriyorsa, yaşıtlarını beğenmeyip onlardan uzak kalıyorsa, başarısızlık durumunu sezdiğinde kaçıyorsa çocuğunuzda aşırı özgüven olabilir. Aşırı özgüven sahibi çocuklar “Her şeyi ben bilirim!” havasındadırlar. Konuşmaları ile dikkatleri üzerlerine çekip, kendilerine hayran bırakabilirler. Zeki çocuk görünümündedirler. Çokbilmiş edaları vardır. Küçükken sevimli görünen bu durum çocukları ileride gururlu, kibirli bir kişiliğe doğru iter. Törpülenmeyen özgüven uç noktada narsistik kişilik bozukluğuna doğru uzanabilir. Bu nedenle aileler, çocuklarına özgüven aşılarken dikkatli olmalıdır. Genel olarak baktığımızda çocuklarda aşırı özgüvene neden olan birkaç yanlış anne-baba tutumu vardır.
Yanlış Övgü Çocukları överken bazı anne-babalar, çocukları ufacık bir iş başarmış olsa bile tonlarca övgü yağdırırlar. Yemeğini yiyen bir çocuğa “Aferin benim süper çocuğuma, ban nasıl da yemeğini bitirdi. Gel bir öpeyim seni.” gibi abartılı tepkiler verirler. Çocuğun zaten yapması gereken işlerde ona verilen aşırı övgü çocukta sahte ve şişkin bir benliğin gelişmesine neden olur. Elbisesini zaten kendi giymesi gereken bir çocuğa elbisesini giydi diye övgüler yağdırmak, onun kişiliğine zarar verir. Bu durumlarda abartılı övgüler yerine “Güzel! Bak, kendi işini kendin yapabiliyorsun” gibi dengeli tepkiler verilmelidir. Bunun yanında övgüler çocuğun yaptığı işe değil de kişiliğine yönlendiriliyorsa, çocuk yine zarar görür. Odasını toplayan bir çocuğa “Sen harikasın, aferin benim biricik yavruma” diyerek onun kişiliğini övmek yerine, “Odanı çok güzel toplamışsın” diyerek yaptığı iş övmek daha doğrudur. Güzel bir resim çizen çocuğa “Sen süpersin” demek yerine “Resmin süper olmuş” demek sağlıklı bir övgüdür. Performansa, işe değil de kişiliğe yapılan övgüler çocuklarda aşırı özgüvene neden olmaktadır.
Olmayanı Olmuş Gibi Göstermek Bazen çocuklar, bir çalışma yapıp anne-babalarının yanına gelirler ve “Nasıl olmuş?” derler. Anne-babalar yapılan işi beğenmeseler de çocuklarına “Aaa çok güzel olmuş!” benzeri tepkiler verirler. Mesela, bir çocuk boyama defterinden bir sayfayı boyar. Sadece kahverengi rengini kullanır ve boyarken de hep dışarı taşırır. Boyadığı resmi koşarak annesine getirir. “Anne, resmim nasıl olmuş?” diye sorar. Anne, resmi aslında pek beğenmez. Buna rağmen tepkisi “Benim oğlum ne güzel de resim yaparmış. Harika olmuş. Aferin sana!” şeklinde olur. İşte bu gerçek dışı tepkiler de çocuklarda “Bak işte ben her yaptığımı en iyi yapıyorum” duygusu uyandırır. Bunun yerine anne, “Hmm, güzel bir resim çizmeye çalışmışsın. Şuralarını çok beğendim. Bu ağacın dallarını yeşile boyasaydın bence daha güzel olurdu.” gibi tepkiler verirse hem çocuk takdir görmüş olur hem de yaptığı işi daha iyi yapmanın yolunu öğrenir.
Sonuç : yukarıda saydığımız durulardan kaçınan aileler çocuklarına sağlıklı bir özgüven aşılayabilirler. Çocuk üzerinden yapılan her işlem gibi özgüven aşılama işlemi de dikkat gerektirir. Sağlıklı bir özgüven için öncelikle gereksiz övgülerden kaçınmamız gerekir. Bununla birlikte performansa değil de kişiliğe yapılan övgü çocuklarımıza zarar verir. Yaratıcıdan bağımsız verilen özgüven ileride sorunlara yol açabilmektedir. Aşırı beklenti ise, çocukları sahte bir özgüven balonu içine hapsetmektedir. Her şeyde olduğu gibi özgüven konusunda da rahatlıkla diyebiliriz ki, özgüvenin azı karar, ortası yarar, çoğu ise zarar.
Bu da Geçer Padişahım Padişahın biri bir gün bir yüzük yaptırmak istemiş. Bir sürü sanatçıyı toplamış, onlara demiş ki: - Bana öyle bir yüzük yapın ve içine öyle bir söz yazın ki her gördüğümde eğer üzgünsem ve mutsuzsam benim yüzümü güldürsün, bir teselli olsun. Eğer çok mutluysam, heveslere düşecek kadar uçuyorsam havada , bana gerçekleri anlatsın. Doğru yola itsin.Sanatçılar, uzun bir süre çalışmış ve bir yüzük yapmışlar padişaha. İçine de şunu yazmışlar:"Bu da geçer!" Kaynak:Mehmet Teber Çetin ÖzbeyPsikolojik Danışman & Pedagog