480 likes | 765 Views
ALACAĞIN TEMLİKİ YOLUYLA KOLLEKTİF TAZMİNAT TALEPLERİNE İMKÂN VEREN BİR MODEL GELİŞTİRİLEBİLİR Mİ?. YRD. DOÇ.DR. AYHAN KORTUNAY Pamukkale Üniversitesi Ticaret Hukuku Anabilim Dalı. SUNUM PLANI. TAZMİNAT DAVALARININ REKABET HUKUKUNDAKİ YERİ VE ÖNEMİ REKABET HUKUKUNDA TOPLU DAVALAR
E N D
ALACAĞIN TEMLİKİ YOLUYLA KOLLEKTİF TAZMİNAT TALEPLERİNE İMKÂN VEREN BİR MODEL GELİŞTİRİLEBİLİR Mİ? YRD. DOÇ.DR. AYHAN KORTUNAY Pamukkale ÜniversitesiTicaret Hukuku Anabilim Dalı
SUNUM PLANI • TAZMİNAT DAVALARININ REKABET HUKUKUNDAKİ YERİ VE ÖNEMİ • REKABET HUKUKUNDA TOPLU DAVALAR • ALACAĞIN TEMLİKİ YOLUYLA TAZMİNAT TALEPLERİ TOPLU ŞEKİLDE İLERİ SÜRÜLEBİLİR Mİ? • SONUÇ VE TESPİTLER
TAZMİNAT DAVALARININ REKABET HUKUKUNDAKİ YERİ VE ÖNEMİ Rekabet hukuku yaptırım sistemi içerisinde tazminat davaları önemli bir yere sahiptir. Bu davalar zararın giderilmesine hizmet etmekle kalmaz, aynı zamanda rekabet ihlalleri üzerinde caydırıcı bir etki yaratırlar. Bu bakımdan kamu hukuku yaptırımlarını tamamlayıcı bir fonksiyona sahiptirler.
TAZMİNAT DAVALARININ REKABET HUKUKUNDAKİ YERİ VE ÖNEMİ ABD’de tazminat davalarının sayısı idari yaptırımlarla kıyaslandığında oldukça yüksektir. Örn: 1980-1990 yılları arasında açılmış olan 11.569 davadan 10.471’i (%90’ı) tazminat davasıdır.
TAZMİNAT DAVALARININ REKABET HUKUKUNDAKİ YERİ VE ÖNEMİ AB’de ise, rekabet ihlali sebebiyle açılmış olan davaların sadece %5’ini tazminat davaları oluşturmaktadır. Üye devletlerin hukuklarının birbirinden farklı olması ve tazminat davalarını teşvik edici ve kolaylaştırıcı düzenlemelerin yeterli olmaması tazminat davalarından istenilen faydanın sağlanmasını engellemiştir.
TAZMİNAT DAVALARININ REKABET HUKUKUNDAKİ YERİ VE ÖNEMİ Son yıllarda AB bünyesinde tazminat davalarına etkinlik kazandırmaya yönelik çalışmalar yapılmaktadır. Komisyon tarafından 2008 yılında “AB Rekabet Hukuku’nun İhlali Sebebiyle Açılacak Tazminat Davalarına İlişkin Beyaz Kitap” yayınlanmıştır.
TAZMİNAT DAVALARININ REKABET HUKUKUNDAKİ YERİ VE ÖNEMİ Beyaz Kitap’ta, • davacılar lehine ispat kolaylığı getirilmesi, • yargılama giderleri bakımından davacılar lehine düzenlemeler yapılması, • toplu dava imkânının getirilmesi, • tazminat davalarının pişmanlık programları üzerindeki olumsuz etkilerinin azaltılması, • zamanaşımı sürelerinin tazminat davalarının önünde engel oluşturmayacak biçimde düzenlenmesi gibi çeşitli öneriler yer almaktadır.
TAZMİNAT DAVALARININ REKABET HUKUKUNDAKİ YERİ VE ÖNEMİ Hukukumuzda tazminat davalarını teşvik edici bazı düzenlemelere (örn. üç kat tazminat yaptırımı) yer verilmiştir. Ancak, tazminat taleplerinin ileri sürülmesini kolaylaştırıcı başkaca kurallar öngörülmemiştir.
REKABET HUKUKUNDA TOPLU DAVALAR Rekabet ihlalleri çoğu zaman küçük ve yaygın (atomize) zararlara neden olurlar. Zarar görenlerin ayrı ayrı dava açması davacı, davalı ve yargı organları bakımından külfetli olabilir.
REKABET HUKUKUNDA TOPLU DAVALAR Toplu davalar, sadece küçük ve yaygın zararların giderilmesine hizmet etmekle kalmaz, çok sayıda uyuşmazlığın tek bir dava ile çözümüne imkân vermesi bakımından usul ekonomisine de önemli katkılar sağlar. Grup davaları (class action) ABD hukukunda rekabet ihlalleriyle mücadelede önemli bir enstrümandır. (ABD’de opt-out model söz konusudur).
REKABET HUKUKUNDA TOPLU DAVALAR AB üyesi birçok devlette toplu dava modeli mevcut değildir. Komisyon, Beyaz Kitap’ta ikili bir sistem önermiştir: Birlik Davası (Verbandsklage) ve Grup Davası (opt-in model).
REKABET HUKUKUNDA TOPLU DAVALAR Hukukumuzda bazı hukuka aykırılıkları giderme imkanı veren toplu dava türleri mevcuttur (Örn. Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun madde 23/4; Ticaret Kanunu madde 58/3; yeni HMK madde 113). Ancak tazminat istemli grup davalarına yer verilmiş değildir. (İstisna: yeni TTK madde 191).
REKABET HUKUKUNDA TOPLU DAVALAR Hukukumuzda tazminat istemli toplu davalara yer verilmemiş olması önemli bir eksikliktir. Mevcut düzenlemeler ışığında toplu davalara alternatif yöntemler geliştirilebilir mi? Bu sorunun cevabı henüz öğreti ve uygulamada tartışılmamıştır.
ALACAĞIN TEMLİKİ YOLUYLA TAZMİNAT TALEPLERİ TOPLU ŞEKİLDE İLERİ SÜRÜLEBİLİRMİ? “Zementkartell” Davası (CDC Modeli) 1990 yılında Alman Çimento Sanayicileri Birliği’nin toplantısına katılan bazı teşebbüsler piyasa paylaşımı, fiyat tespiti, rakip işletmeleri devralarak atıl tutmak ve ithalatı engellemek suretiyle rekabeti kısıtlamışlardır.
“Zementkartell” Davası (CDC Modeli) Söz konusu ihlallerin 2002 yılında pişmanlık başvurusu ile ortaya çıkması üzerine Alman Rekabet Kurumu (Bundeskartellamt) 6 büyük çimento üreticisine 661 milyon €, 6 orta ölçekli üreticiye ise 41 milyon € para cezası vermiştir.
“Zementkartell” Davası (CDC Modeli) Zarar gören teşebbüslerden 29’u, rekabet ihlalinden kaynaklanan tazminat alacaklarını merkezi Belçika’da bulunan Cartel Damages Claims S.A. (CDC) ünvanlı bir anonim şirkete devretmişlerdir. (CDC’nin faaliyet alanı, endüstriyel alıcıların ulusal/uluslararası rekabet hukuku kurallarının ihlalinden kaynaklanan tazminat taleplerinin ileri sürülmesidir).
“Zementkartell” Davası (CDC Modeli) Taraflar arasındaki anlaşma uyarınca, CDC devraldığı taleplerin karşılığı olarak başlangıçta 100 € gibi sembolik bir ödeme yapacak, ayrıca dava sonunda hükmedilecek tazminatın bir kısmını (%75 ila 85’ini) zarar görenlere verecektir. Taleplerini devreden teşebbüsler ise dava masraflarına iştirak edeceklerdir.
“Zementkartell” Davası (CDC Modeli) Anlaşmanın ardından CDC ihlal ve zararın ispatı için gerekli verileri toplamaya başlamıştır. Bu kapsamda kaydedilen belge sayısının 2 milyon civarında olduğu ve bunlardan yaklaşık 260 bin adedinin tazminat davasına dayanak teşkil ettiği belirtilmektedir!
“Zementkartell” Davası (CDC Modeli) Söz konusu veriler hukukçu ve ekonomistlerden oluşan uzman bir ekip tarafından değerlendirilerek piyasa analizi yapılmış ve bilhassa rekabet ihlali gerçekleşmeseydi piyasada oluşacak olan (farazi) fiyat tahmini yapılmıştır.
“Zementkartell” Davası (CDC Modeli) CDC dava dilekçesinde, • kartel süresince fiyatların 61 ila 69 € civarında seyrettiğini, • ihlalin ortaya çıkarılmasından sonra fiyatların 43 ila 45 €’ya kadar gerilediğini, • taleplerini devreden teşebbüslerin rekabet ihlali sebebiyle 152 milyon €’dan fazla bir zarara uğradıklarını iddia ederek bu zararın %75’ine tekabül eden 113.987.885,31 €’dan az olmamak üzere -mahkemece takdir edilecek bir tazminata hükmedilmesini talep etmiştir.
“Zementkartell” Davası (CDC Modeli) Davalılarca ileri sürülen ilk itirazlar ilk derece mahkemesi olan Düsseldorf Eyalet Mahkemesince reddedilmiştir. Davalıların red kararına karşı yaptıkları itirazlar da gerek İstinaf Mahkemesi (OLG Düsseldorf) gerekse Temyiz Mahkemesi’nce (BGH) yerinde görülmemiştir.
“Zementkartell” Davası (CDC Modeli) Davalı teşebbüslerin birinci itirazı: Yetkisizlik Mahkeme: “Davalı teşebbüslerin Almanya’daki piyasa paylarının %80-90 civarında olması nedeniyle rekabet ihlalinin etkilerini tüm ülke çapında gösterdiği ve dolayısıyla mahkemenin davaya bakmaya yetkili olduğunun kabulü gerekir”.
“Zementkartell” Davası (CDC Modeli) Davalıların ikinci itirazı: Dava dilekçesinde tazminat tutarı net olarak belirtilmeyip, tazminatın mahkemece tayini istenemez. Mahkeme: “Davacının zararının tam olarak belirlenmesinde önemli güçlükler söz konusu ve zararın tespitine esas alınacak hususlar davacı tarafından yeterli ölçüde mahkemeye sunulmuş ise tazminat mahkeme tarafından takdir edilebilir (§ 287 ZPO)”.
“Zementkartell” Davası (CDC Modeli) Davalıların üçüncü itirazı: CDC’nin davayı takip yetkisi (Prozessführungsbefugnis) bulunmamaktadır. Zarar gören teşebbüsler ile CDC arasındaki sözleşme “temlik” başlığını taşımakla birlikte, tarafların asıl amaçları bir temlik işlemi yapmak değildir. Gerçekte, CDC’ye “ifayı kendi adına talep yetkisi (Einziehungsermächtigung)” verilmesi söz konusudur!
“Zementkartell” Davası (CDC Modeli) Gerek CDC’nin hükmedilecek tazminatın büyük bir kısmını zarar gören teşebbüslere iade edecek olması, gerekse söz konusu teşebbüslerin dava masraflarına katılmaları bu iddiayı desteklemektedir.
“Zementkartell” Davası (CDC Modeli) Alman Hukuki Müşavirlik Yasası’na göre ise, alacağı kendi adına talep yetkisi verilen bir teşebbüs (Inkossounternehmen) bunu sadece dava dışı yollarla gerçekleştirebilir; alacağın tahsili için dava açma ve açılan bu davayı takip etme yetkisi yoktur. Ayrıca, asıl gayeleri temlik işlemi yapmak olmayan tarafların bu davranışı hakkın kötüye kullanılması teşkil eder.
“Zementkartell” Davası (CDC Modeli) Mahkeme: “Anlaşma hükümleri incelendiğinde, tarafların amacının davacıyı (CDC) tazminatı tahsile yetkili kılmakla sınırlı olmayıp, onu söz konusu hakların bizatihi sahibi yapmak olduğu anlaşılmaktadır. Dolayısıyla, davacının hak sahibi bir üçüncü kişi hesabına talepte bulunması söz konusu değildir; bilakis temlik neticesi sahibi olduğu hakları bizzat kendi nam ve hesabına ileri sürmektedir.
“Zementkartell” Davası (CDC Modeli) Taraflar arasındaki devir sözleşmesinde, “CDC’ye devraldığı haklarla ilgili olarak üçüncü kişilerle devir, rehin ya da feragat gibi işlemler yapma yasağı” getirilmiş olması da bunu desteklemektedir. Zira, bu tür tasarruflar ancak bir hakkın maliki tarafından yapılabilir, kendisine ifayı talep yetkisi verilmiş kişilerce değil.
“Zementkartell” Davası (CDC Modeli) Devir sözleşmesinde, elde edilecek tazminatın bir kısmının alacaklarını devretmiş olan teşebbüslere verilecek olması da bu sonucu değiştirmez, aksine bu husus tahsil amacıyla temlikin (Inkassozession) bir göstergesidir.
“Zementkartell” Davası (CDC Modeli) Davacıların itirazlarının reddedilmesinin ardından dava ilk derece mahkemesi olan Düsseldorf Eyalet Mahkemesinde esastan görülmeye devam etmektedir. Yargılama henüz sonuçlanmamış olmakla birlikte, ilk derece ve üst derece mahkemelerinin şu ana kadar serdettikleri görüşler davanın başarıya ulaşacağı yönündeki kanaatleri güçlendirmiştir.
CDC Modelinin Türk Hukukunda Uygulanabilirliği İlk soru(n): Konusu tazminat alacaklarının talep edilmesi olan bir anonim şirketin kurulabilir mi? TTK madde 271 uyarınca, anonim şirketler kanunen yasak olmayan her türlü iktisadi amaç ve konular için kurulabilirler. Hukukumuzda, gayesi mevcut veya müstakbel alacakları temellük ve tahsil etmek olan anonim şirketlerin kurulması mümkündür. Faktoring şirketleri bunun en bariz örneğidir.
CDC Modelinin Türk Hukukunda Uygulanabilirliği İkinci soru(n): Konusu rekabet ihlallerinden kaynaklanan tazminat alacaklarının temellük ve tahsili olan bir anonim şirketin faktoring şirketi olarak kurulması mecburiyeti ve dolayısıyla mevzuatımızdaki sıkı kurallara tabi olması söz konusu mudur? 90 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname’nin 3. maddesinde faktoring şirketlerinin konusu açıkça mal ve hizmet satışlarından kaynaklanan alacakların temellük, tahsil ve finansmanına ilişkin faaliyetler olarak gösterilmiştir.
CDC Modelinin Türk Hukukunda Uygulanabilirliği Üçüncü soru(n): Tazminat davasında zarar miktarı gösterilmeksizin, zararın tayini mahkemeden talep edilip edilebilir mi?
CDC Modelinin Türk Hukukunda Uygulanabilirliği Borçlar Kanunu (BK) madde 42/1: “haksız bir fiil nedeniyle zarara uğradığını iddia eden kimse zararı ispat etmeye mecburdur. Ancak, zararın gerçek miktarının tesbiti bilhassa rekabet ihlallerinde mümkün olmayabilir. BK madde 42/2’de hakime geniş bir takdir yetkisi tanımıştır: “zararın gerçek miktarının tespit edilemediği durumlarda hakim, halin mutat cereyanını ve mutazarrır olan tarafın yaptığı tedbirleri dikkate alarak zararı adalete tevfikan tayin eder”.
CDC Modelinin Türk Hukukunda Uygulanabilirliği Üzerinde durulması gereken bir diğer düzenleme yeni “belirsiz alacak davası” başlıklı HMK madde 107’dir. HMK 107: “Davanın açıldığı tarihte alacağın miktarını yahut değerini tam ve kesin olarak belirleyebilmesinin kendisinden beklenemeyeceği veya bunun imkânsız olduğu hâllerde, alacaklı, hukuki ilişkiyi ve asgari bir miktar ya da değeri belirtmek suretiyle belirsiz alacak davası açabilir”.
CDC Modelinin Türk Hukukunda Uygulanabilirliği Dördüncü soru(n): Alacağın temliki yoluyla tazminat taleplerinin toplu olarak ileri sürülmesi mümkün olabilir mi? BK madde 162/1 uyarınca alacaklıalacağını bir üçüncü bir kişiye devredebilir.
CDC Modelinin Türk Hukukunda Uygulanabilirliği Öğreti ve içtihatlardaki baskın görüş henüz malvarlığının aktifinde mevcut olmayan, ileride doğacak (müstakbel) bir alacağın da temlik edilebileceği yönündedir. Bu bağlamda, haksız fiillerden (ve bu nitelikteki rekabet ihlallerinden) kaynaklanan tazminat alacaklarının temliki mümkündür.
CDC Modelinin Türk Hukukunda Uygulanabilirliği Beşinci soru(n): Alacağın temliki yoluyla tazminat taleplerinin toplu olarak ileri sürülmesi hakkın kötüye kullanılması teşkil eder mi? Tazminat davasının, rekabet ihlalinden gerçekte zarar gören teşebbüsler yerine temellük eden tarafından açılması davalılar aleyhine bir durum yaratmayacağından kanaatimizce hakkın kötüye kullanılmasından bahsedilemez.
CDC Modeli Klasik Grup Davalarına Alternatif Olabilir Mi? Grup davaları, gerek usul hukukuna hakim olan tasarruf ilkesi ve hukuki dinlenilme hakkı ile bağdaşmamaları, gerekse kötüye kullanmaya müsait olmaları nedeniyle eleştirilmektedir. CDC modeli grup davaları hakkındaki bu kaygıları büyük ölçüde bertaraf etmekle birlikte, bazı dezavantajları da bulunmaktadır.
CDC Modeli Klasik Grup Davalarına Alternatif Olabilir Mi? Dezavantajları: 1- CDC modeli çok küçük miktarlardaki zararların talep edilmesine elverişli değildir. 2- Anlaşmaya uygun biçimde iadenin gerçekleşmemesi durumunda asıl zarar görenlerin (bu kez temellük edene karşı) dava açmaları gerekecektir. Oysa grup davalarında verilen hüküm kural olarak taraflar dışında, üçüncü kişileri (davaya katılmamış olan grup üyelerini) de bağlayıcı bir etkiye sahiptir
CDC Modeli Klasik Grup Davalarına Alternatif Olabilir Mi? Grup davalarının sağladığı yararlar karşısında, tasarruf ilkesi ve hukuki dinlenilme hakkı ile bağdaşmaması ve kötüye kullanmaya müsait olması gibi sakıncalarının göz ardı edilebilir nitelikte olduğunu düşünüyoruz. Çok küçük zararlar nedeniyle zarar görenlerin tek başlarına dava açmaya yanaşmadıkları durumlarda katlanacakları zararın, grup davasında hukuki dinlenilme haklarını kullanamamanın yaratacağı olumsuzluğa nazaran daha ağır olacağı da gözden kaçırılmamalıdır.
CDC Modeli Klasik Grup Davalarına Alternatif Olabilir Mi? CDC modelinin dezavantajları nedeniyle, grup davalarına ciddi bir alternatif olarak görmek güç ise de, mevcut düzenlemelerle barışık ve belirli koşullarda başvurulabilecek bir yöntem olduğu söylenebilir.
SONUÇ Rekabet hukukuna dayalı tazminat istemlerinin etkin biçimde ileri sürülmesinde toplu davalar ve bilhassa grup davaları önemli bir yere sahiptir.
SONUÇ Yeni TTK madde 191’deki sınırlı düzenleme bir tarafa bırakılacak olursa, hukukumuzda tazminat istemli toplu dava modeli henüz mevcut değildir. Bu konuda Türk kanun koyucusu dünyadaki gelişmeler ve toplumun ihtiyaçlarına maalesef gözlerini kapamıştır.
SONUÇ Geriye mevcut düzenlemelerin dar kalıpları içerisinde çözüm aramaktan başka çare kalmamaktadır. CDC modeli bu çözüm yollarından birisi olarak görünmektedir. Ancak bazı dezavantajları bulunan bu yöntem, gerekli düzenlemeler yapılıncaya kadar bir “ara çözüm” olarak takdim edilebilir.
SONUÇ Nihai çözüm, yasa koyucu tarafından yeni TTK’da benimsenen yaklaşımın rekabet hukuku bakımından da benimsenmesi ve grup davalarına (tazminat davalarını etkin hale getirici diğer önlemlerle birlikte) pozitif hukukumuzda yer verilmesidir.