1.25k likes | 1.84k Views
ERMENİ SORUNU. GİRİŞ. GİRİŞ. 1970'li yıllarda Türkiye Cumhuriyeti, köklerini aldığı Osmanlı İmparatorluğu zamanından kalmış ve eski bir takım olayların intikamını alıyormuş izlenimi veren bir Ermeni sorunu /terörü ile meşgul edilmiştir.
E N D
GİRİŞ • 1970'li yıllarda Türkiye Cumhuriyeti, köklerini aldığı Osmanlı İmparatorluğu zamanından kalmış ve eski bir takım olayların intikamını alıyormuş izlenimi veren bir Ermeni sorunu/terörü ile meşgul edilmiştir. • Bu dönemde direkt olarak, Fransa, Kanada, Avusturya, ABD gibi dış ülkelerdeki üst düzey elçilik görevlilerimizi hedef alan ve büyük ölçüde başarılı olan vahşi bir terör kampanyası ile yüzyüze geldiğimiz henüz unutulmamıştır. • Türkiye Cumhuriyetinin çeşitli ülkelerdeki diplomatlarını hedef alan bu terör olayı nereden kaynaklanmaktadır?
GİRİŞ • Ermeniler'in iddiası şudur: • 1. Dünya savaşı yıllarında, Osmanlı İmparatorluğu, Orta ve Doğu Anadolu'da yerleşik Ermeni nüfusu, yaşadıkları yerden kopararak zorunlu göçe ( tehcir ) tabi tutmuş ve bir ırkın bilinçli olarak yokedilmesini hedeflemiştir. Yani, Ermeniler üzerinde soykırım uygulamıştır. Türkiye bu Soykırımı kabul etmeli ve tazminat ödemelidir.
Aslında Ermeniler, bu işten sorumlu tuttukları Enver ve Talat Paşaları, Berlin ve Tiflis'te yaptıkları suikastlerle öldürmüşlerdir.
Bir sorunu irdelerken veya anlatmaya çalışırken onu iyi tanımlamak ve değer yargılarımızı önceden saptamak gerekir.
Asırlarca bir arada yaşamış, iyi komşuluk ilişkileri geliştirmişbu iki toplum nasıl olmuş da birbirinin canına kasteden düşmanlar haline gelmiştir?
Bugün Ermeni sorunu diye karşımıza çıkan olaylar zinciri aslında asırlardır aynı toprakların üzerinde barış içinde yaşayan iki toplumun, bu topraklardan çıkar sağlamayı umanlar tarafından birbirine düşman edilmesidir. Yüzeyde görünen şey, gerçek köklerine inilmeden yalnızca 1. dünya savaşı sırasında, Orta ve Doğu Anadoluda oturan bir kısım Ermeni nüfusun, Osmanlı İmparatorluğu tarafından Irak ve Suriye çöllerine doğru zorunlu göçe tabi tutulması ve bu sırada bu nüfusun zayiat vermesinin sorumlulularının aranmasıdır
Olaylarbirazciddişekildeirdelendiğindeise, günümüzdeyaşadığımızbirçokolumsuzluğukolaylıklaanlamamızısağlayacakbaşkafaktörlerinbulunduğunugörmekteyiz. Bununiçindahagenişaçıdanvetarihifaktörleriortayakoyarakdurumuincelememizgerekir.
“ Ermeni sorunu, Ermeni ulusunun gerçek çıkarlarından çok dünya kapitalistlerinin ( emperyalistlerinin) ekonomik ve politik çıkarlarına göre çözümlenmek istenmiştir...” MUSTAFA KEMAL ATATÜRK
ERMENİ SORUNUN AŞAMALARI • SANAYİ DEVRİMİ’NİN TABİİ SONUCU OLAN SÖMÜRGECİLİK • 1774 KÜÇÜK KAYNARCA ANLAŞMASIYLA RUSYA’NIN OSMANLI DEVLETİNDEKİ HRISTİYAN MİLLETLERİN KORUNMASI GÖREVİNİ ÜSTLENMESİ • FRANSIZ İHTİLALİ VE AKABİNDE GELİŞEN MİLLİYETÇİLİK AKIMI • SIRP İSYANI (1806) , BULGARİSTAN’IN BAĞIMSIZLIĞINI ELDE ETMESİ, YUNANİSTAN’IN KURULMASI • 1839 TANZİMAT FERMANI VE 1856 ISLAHAT FERMANI • 1877-78 OSMANLI RUS SAVAŞI (93 HARBİ) • AYASTEFANOS (3 MART 1878) • BERLIN ANTLASMASI ( 13 HAZIRAN 1878)
Anadolu'nun tarihi coğrafyasına kısaca göz gezdirirsek şunu görürüz:
Balkanlar, Anadolu, Ortadoğu, Kafkaslar ve komşu denizlerin genel görünümü
Anadolu, çok sayıda insan topluluğunun yaşadığı ve gelip geçtiği bir coğrafya teşkil eder. üç ana kıta arasında tam bir geçiş köprüsü durumundaki Anadolu'da bir yandan yerleşik yaşayan toplumlar, bir yandan gelip geçenler, diğer taraftan da gelip yerleşenlerle çağlar boyunca çok zengin bir insan mozayiği ortaya çıkmıştır.
Bu mozaik içinde, Ermeniler, başlangıçta Van Gölü çevresinde, Urartular'a kadar ancak takip edilebilen bir geçmişte ve sonrasında, sayıları bir ikiyi geçmeyen ve çok uzun yaşamayan küçük krallıkların dışında, genel olarak o coğrafyada hakim toplulukların idaresinde yaşayarak yer almışlardır.
Türkler, anadolu coğrafyasında 1071 yılındaki Malazgirt savaşından sonra kendilerini göstermeye başlarlar. Türkler kendilerinden önce Anadoluya gelmiş ve yerli halkı ( Frigler, Klikyalılar, Likyalılar vs gibi) büyük oranda kendi potasında eritip ortadan kaldıran Roma ve, sonrasında Bizans İmparatorlukları'nın aksine asimilasyona girişmemiş ve farklı dinlere oldukça hoşgörü ile yaklaşmıştır.
1200'lü yılların sonunda Osmanlı Devleti kurulup Anadolu'da birlik sağlandıktan sonra da bu anlayış devam ettirilmiştir. İşte bu nedenledir ki Osmanlı İmparatorluğunda birçok farklı ırk ve kavmin insanı birbiri ile rahat komşuluklar geliştirip büyüme olanağı bulmuştur.
Ermeniler de bu ortam içerisinde, diğer bütün Anadolu yaşayanları gibi rahat ve görece güvenli bir ortamda hayatlarını devam ettirip çoğalmışlardır. Bu çoğalma sonrasında Anadolu'nun iç kısımları, Güney Anadolu, Kafkasya ve kısmen de Hazar denizinin kuzey batı kıyılarında, İran içlerinde, kuzey Mezopotamya ve Lübnan'da nüfuslarını artırmışlardır. Üstelik, müslüman olmayan toplumları askerlik ve askeri yükümlülüklerden muaf tutan Osmanlı idaresinde, tarım, ticaret ve sanatla uğraşarak hem ekonomik, hem de kültürel zenginlik yaratma olanaklarına kavuşmuşlardır.
Bu rahatvegüvenceliyaşam, batıdasanayidevrimidiyeadlandırılanbüyükdeğişimingerçekleşmesinekadarsürmüştür.
Aslında olayların başlangıcı, Barut, Matbaa ve Pusuladan sonra Top ve Yelken'e dayanmaktadır. Yükseliş dönemindeki Osmanlı ordusu, daha sonra Avrupalı'nın geliştirdiği, gemilerde kullanılabilen küçük, kıvrak ve etkili toplarla, uzaklara gidebilmeyi sağlayan pusula ve yelken teknolojisine ayak uyduramadığından önce denizlerde sonra da karada hakimiyeti kaptırmıştır.
Ortaçağınbitmesindensonra Reform veRönesansıyaşayanAvrupaülkeleriöncecoğrafikeşiflerlebilinendünyanınsınırlarınıçokgenişlettilersonradagerçekleştirilenbilimselkeşiflersayesinde, zamanıntek hakim gücüolanOsmanlı'nınönünegeçtiler.
YazıkkiOsmanlıbubilimselgelişmeleritakipedemeyerek, kendisigerçekleştiremeyerek hem ekonomik, hem de askerialandagerilemeyebaşladı. ZamanlaOsmanlı'nınyenilebilirolduğuortayaçıkmayabaşladı. SanayidevrimiilegüçlenmeyebaşlayanAvrupaülkeleri, keşfetikleriyenicoğrafyalardasömürgeciliğibaşlattılar.
Afrika bu sömürgecilikten her türlü kaynağının sömürülmesi ile en büyük yarayı alırken, Güney Asya ve Güney Amerika toprakları paylaşılarak talan edildi. Kuzeyde kurulan Amerika Devleti de sömürgecilikte başı çekenler arasında yer aldı.
ALMANYA • Almanya bu sömürgecilik işinde diğer devletlerden biraz geç kaldığı için, özellikle Afrika'nın çok zengin kaynakları olan bölgeleri başta İngiltere olmak üzere, Fransa, İtalya, Hollanda, Belçika gibi ülkeler tarafından sömürülürken, Almanya'ya yüzölçümü büyük fakat verimsiz alanlar kalmıştı.
Bu nedenle Almanlar, hem sömürgelerindeki yerel halka çok zalim, katı ve saldırgan davranmışlar, hem de bir süre sonra başkasının sömürgesine dokunmama kuralını çiğnemeye başlamışlardır. İşte 1. Dünya savaşının ve hatta 2. sinin temelinde yatan bu paylaşım kavgasıdır.
Sömürgecilikte geri kaldığını anlayan Almanya, yüzünü hem stratejik olarak çok iyi bir konumda olan, hem de zengin doğal kaynaklara sahip Anadolu'ya ve kısmen de Mezopotamya'ya çevirir. Önce dostane yaklaşımlar sergilerOsmanlı ordusunun modernizasyonunda görevler alırlar. İdari yapılanmada yardımlar ederler. Sonra gerçek niyetlerini ortaya koyarlar, Bağdat demiryolu işi gündeme gelir.
Bağdat demiryolunun yapımı, işletilmesi yanında, geçiş güzergahını yapımcılar belirlemek koşuluyla, demiryolunun her iki tarafındaki 20' şer km genişliğinde bir şerit içinde kalan bölgenin yer üstü ve yer altı zenginliklerinin kullanım imtiyazı da Almanlar'a bırakılmıştır.
İNGİLTERE • Bu durum İngiltere'ninhiçişinegelmez. ÇünküdoğuAkdenizbölgesindehakimiyetikaybetmekorkusuyanında, OrtaDoğu'nunAlmanetkinliğinegeçmesiikibakımdan son derecedesakıncalıdır: • 1- OrtaDoğu'daki petrol kaynakları • 2- O dönemİngilizhakimiyetialtındabulunanHindistan'ınvedahiMısır'ınkontrolününzorlaşması
Ekonomikgelişmeiçingereklihammadeleri, madenleri, yeraltıveyerüstüzenginlikleribulmak, üretilenmallarıyenipazarlarasunabilmekiçindiğerlerininolduğugibiİngiltere'nin deİran, Kafkasya, OrtaAsyaveOrtaDoğuüzerindeplanlarıolmasıkaçınılmazdır.
Orta Doğu'yu Almanlara kaptırmak istemeyen İngiltere, Arapları kendi özgürlüklerini kazanma bahanesi ile Osmanlı'ya karşı kışkırtırlar. Dindaşımız olan Araplar da bu kışkırtmaya dünden razıdırlar ve isyan etmekte gecikmezler. ( meşhur Arabistan'lı Lavrance hikayesini herkes bilmektedir ) Ayrıca Ermeniler de Doğu Anadolu ve Kafkasya için anahtar rolündedirler. Karadeniz üzerinden hakimiyet sağlamak için yerel müttefiklere gereksinim vardır. Ermenilerin yaşam alanlarının, bu bölgelerin transit yolları üzerinde olması, İngilter'nin seçimini çok hızlı yapmasına neden olmuştur.
Rusya • KuzeyAsyaveDoğuAvrupa'nınsoğuktopraklarıüzerindeoturanRusya'nınsıcakdenizlereaçılmaisteğiçokeskidenberibilinmektedir. Afganistan, Hindistanve Pakistan üzerinden Hint okyanusunaaçılmagirişimleridefalarcaengellenenRusya'nınbuisteğini en kolaygerçekleştireceğiyolAnadolu' dur.
Güçlü Osmanlı ordularının yenilebileceği ortaya çıkmıştır ama yine de ortamı hazırlayıp işi kolaylaştırmak gerekir. Küçük Kaynarca antlaşması ile (1774), Osmanlı topraklarında yaşayan Hıristiyanların dini haklarını kontrol ve koruma imtiyazını ele alan Rusya kendi topraklarında yaşayan Ermeniler'e farklı, Osmanlı Ermenileri'ne farklı davranarak istediği kararsız ortamıhazırlamaya girişir.
FRANSA • O yıllarda sanayi devriminin patlama yarattığı en büyük iş kolu tekstildir. Tekstilin beslenme kaynağı ise pamuk. Dünya pamuk alanlarının büyük bir kısmı Amerika ve İngiltere'nin elindedir (%92.4). Fransa bu bakımdan sıkışmıştır ve yeni pamuk ekimi yaptırabileceği verimli topraklara gereksinim duymaktadır.
Böyle bir gereksinimi karşılamak için, Çukurova, Harran ovası ve Mezopotamya' dan daha elverişli bir yer düşünülebilir mi?
Fransa'nın, kapütülasyonlarla birkaç yüzyıl boyunca Osmanlı' dan koparmış olduğu ayrıcalıklara rağmen, Onlar istiyor diye Osmanlı bu toprakları verecek değildir.
Amerika • Kapitalizminemperyalizmedönüşgösterdiği 18 ve 19. yüzyılda, KuzeyAmerika'dakurulanBirleşikDevletler de öncebüyükbirkapitalist, sonradaemperyalistgüçolarakortayaçıkmaktadır. Bugünolduğugibi, o gündedünyanınheryerindegözüolanbuemperyalistgüç, yoğunenerjirezervlerivezenginmadenyataklarıdolayısıylaHazarbölgesiniveOrtaDoğu'yuyakındanizlemektedir.
Amerika, bu düşüncelerini gerçekleştirmek üzere, diğer ülkelerin izlediği bir yolu daha da abartarak ve akıllaca uygulamaya koymuştur. İlk adımda: Anadolu'ya misyonerler göndermiştir. Bu misyonerler, gayet masum bir şekilde yalnızca kendi dinlerini yaymak amacı güder görünmüşlerdir. Öbür yayılmacıların misyonerleri gibi, önce Müslümanları Hıristiyan yapmak istemişler fakat bunun zor olduğunu görünce mevcut Hristiyanları daha kolay kontrol edebilecekleri kendi mezheplerine döndürmeye çalışmışlardır.
Misyonerler hiçbir zaman kendi başlarına ve tekil çalışmamışlardır. Yalnızmış gibi görünmelerine, tanrı adamı rolü oynamalarına rağmen son derece örgütlü çalışan ve Osmanlı'yı içerden kemiren sistemin parçası olarak görev yapmışlardır. Daha sonra çıkarılacak bölgesel isyanlarda kullanılan silahların kiliselerde depolanıp saklanmasını sağlamışlardır.
Misyoner teşkilatları, basit propagandalarla yetinmeyip okullar kurmuşlardır. (ikinci adım) 1914 yılına gelindiğinde bu Amerikan misyonerlerinin Anadolu'da kurduğu okul sayısı 400'ün üzerindedir. Robert Kolej bunların ilkidir. Aslında okul yapımına ilk olarak Fransızlar başlamıştır. Osmanlı topraklarında ilk kurulan okul Saint Benoit dır.
Bu okullar dil öğretme yanında, vakti geldiğinde Osmanlı'nın parçalanma ateşini yakacak bölgesel isyanların yönetim kadrolarını yetiştirmiştir. Bulgaristan'ı Osmanlı'dan koparan kadro işte bu Robert Kolejde eğitilmiştir. Daha sonra Ermeniler de bu yoldan geçecektir.
İşlenmemiş yeraltı, yerüstü zenginlikleri, madenleri, zengin doğal kaynakları ile, dünya fosil enerji kaynaklarının büyük bir kısmını içeren jeopolitik cazibe ve üç kıtanın birleşim yerini merkezinde barındıran staretejik bir Osmanlı toprağı.
Balkanlar, Anadolu, Ortadoğu, Kafkaslar ve komşu denizlerin genel görünümü
Bunu paylaşmak için sabırsızlanan İngiltere, Fransa, Almanya, Rusya ve Amerika.
Amerika'nın Anadolu ile ilk ilgilenmesi 1830 larda olmuştur. Amerika'nın planları daha uzun vadelidir ve günümüze dayanmakta hatta aşmaktadır.
Anadolu'yu sömürge yapmak planları günümüzden en az 150-200 yıl öncesine dayanmaktadır ve bu plan 1. Dünya savaşından sonra Sevr Antlaşması ile tam yürürlüğe konmak istenmiş, ancak Kurtuluş savaşı ile durdurulmuştur.
Bu gelişmeler karşısında, Osmanlı, düşmanla işbirliği yapan Ermeni çetelerinin lojistik destek aldığı yerleşik Ermeni nüfusu, bu lojistik desteği kesmek için, zorunlu göçe tabi tutar. İşte bugün Ermeni soykırımı diye önümüze çıkarılan olay, bu zorunlu göç sırasında yaşanan olumsuzluklardır.
Soykırım iddiasında olanlar, birbuçuk milyon Ermeni'nin bilinçli olarak bu göç sırasında öldürüldüğünü söylerler. Ancak kayıtlara göre, zorunlu göçe tabi tutulan bölgelerde, ogünlerde yaşayan Ermeni nüfus bir milyonu biraz geçmektedir. Kaldı ki, göç ettirilenlerin önemli bir kısmı da yeni ikamet bölgelerine ulaşmışlardır. Bunların çoğu daha sonra Avrupa ve Amerika'ya gidip yerleşmiştir. Bugün Ermenistan dışındaki Ermeni nüfusun büyük oranda kökeni bu Ermenilerdir.
ERMENİ MİLLİYETÇİLİĞİNİN UYANIŞINDA ROL OYNAYAN ETKENLER • 1863 ERMENİ MİLLETİ NİZAMNAMESİ • MİSYONER FAALİYETLERİ • ERMENİ KİLİSESİ • ERMENİ KOMİTELERİ