410 likes | 1.05k Views
AVRUPA BİRLİĞİ SOSYAL POLİTİKASI, AVRUPA SOSYAL FONU ve SOSYAL DİYALOG . Prof. Dr. Berrin CEYLAN-ATAMAN Ankara Ünİversİtesİ , Eurochamber Projesİ Ankara, 9 Eylül 2009 Istanbul, 10 Eylül 2009. PLAN. AB Sosyal Politikası: Ana başlıklar ve Kavramlar AB sosyal politikasının kökleri
E N D
AVRUPA BİRLİĞİ SOSYAL POLİTİKASI, AVRUPA SOSYAL FONU ve SOSYAL DİYALOG Prof. Dr. Berrin CEYLAN-ATAMAN Ankara Ünİversİtesİ , Eurochamber Projesİ Ankara, 9 Eylül 2009 Istanbul, 10 Eylül 2009
PLAN • AB Sosyal Politikası: Ana başlıklar ve Kavramlar • AB sosyal politikasının kökleri • AB Sosyal Politikasın temel prensipleri • AB sosyal politikasının hukuki temelleri • Mali katkılar: Avrupa Sosyal Fonu • Sosyal Diyalog • AB’ye Entegrasyon Sürecinde Türkiye’nin Sosyal Politika Konusundaki Yükümlülükleri
1. AB SOSYAL POLİTİKASI:ANA BAŞLIKLARI ve KAVRAMLAR • Sosyal Ajanda (Öncelikler) • İstihdam (AİS) • Finansman (ASF) • Çalışma koşulları: sosyal diyalog işletmelerin sosyal sorumlulukları iş hukuku işçilerin serbest dolaşımı sosyal güvenliğin koordinasyonu • Entegrasyona dayalı bir toplum sosyal içerme (ayrımcılıkla mücadele ve eşitlik) sosyal koruma
2. AB Sosyal Politikasının Kökleri • 1957 Roma antlaşması: Sosyal politikaya ilişkin ayrıntılı düzenlemeler yoktur. • 1961 'Avrupa Sosyal Şartı‘: Çalışma hakkı, adil çalışma koşulları, sosyal güvenlik, örgütlenme hakkı, toplu pazarlık hakkı gibi konular düzenlenmiştir. • 1969 Konsey toplantısı ilk defa topluluk düzeyinde bir sosyal politika oluşturulması fikri ifade edilmiş ve onaylanmıştır. • 1972 Paris zirvesi :“sosyal eylem planı” yapılması düşünülmüştür. Bu zirvede ilk kez ekonomik bütünleşme ile sosyal bütünleşmenin aynı öneme sahip olduğu ifade edilmiştir. • 1974 Sosyal Eylem Programı: • Çalışma koşulları ve eşitlik • Sosyal ortakların karar alma mekanizması içinde yer almaları • Tam istihdam
2. AB Sosyal Politikasının Kökleri • Sosyal Avrupa” tartışması “kuralsızlığın” hakim olduğu 1980’li yıllarda hız kazanmıştır: • 1987’de “Avrupa Tek Senedi”nin yürürlüğe girmesiyle “Tek pazarın sosyal boyutu” üzerine çalışmalar artmıştır. • 1988’de (1961’de Torino’da imzalanan) Avrupa Sosyal Şartı’na ek protokol imzalanmıştır: • Kişilerin serbest dolaşım kuralları belirlenmiştir • Ekonomik ve sosyal uyum hedefi tanımlanmıştır • Sosyal politika hükümleri içeren bir topluluk hukukunun zorunlu hale getirilmesi üzerinde anlaşılmıştır.
2. AB Sosyal Politikasının Kökleri • 1997 (Haziran) Amsterdam Antlaşması: İstihdamın ayrı bir başlık olarak belirlenmesi (128,129 ve 130. md. istihdama ayrılması) • 1997 (Kasım) Lüksemburg zirvesi: Avrupa İstihdam Stratejisi (AİS) Daha çok ve daha iyi işler • 2000 Lizbon zirvesi: • İstihdamın niceliksel ve niteliksel olarak iyileştirilmesi; • 2010’a kadar sosyal uyumun güçlendirilmesi; • AB’nin gelecek 10 yılda daha rekabetçi ve dinamik bir bilgi ekonomisi haline gelmesi, tam istihdama yeniden ulaşması, İstihdam oranını %70’e ve kadın istihdam oranını %60’a kadar arttırması. • Stockholm zirvesi (Mart 2001):Yaşlı çalışanların istihdam oranı 2010’a kadar %50’ye ulaştırılacaktır. 2000’li yıllar için sosyal politika ajandası kapsamındaki hedefler: Tam istihdam: Ekonomik bir hedef Daha uyumlu bir toplum: Sosyal Politika
3. AB sosyal politikasının temel prensipleri • AB’de sosyal politika temel bir alan olarak kabul edilmiş, fakat ortak bir politika olarak benimsenmemiştir. • Sosyal politika bir yandan entegrasyonun bir gereğidir diğer yandan ekonomik ve parasal birliğin bir tamamlayıcısıdır. • Avrupa Sosyal Modelinde bir yandan paylaşılan değerler vardır; diğer yandan her ülkenin tanımladığı öncelikler vardır. • Ekonomi, istihdam ve sosyal politika arasındaki ilişkinin kurulması önemlidir. • Sosyal dışlanma ve sosyal koruma sistemine önem verilmelidir. • Bilgi ekonomisine geçiş için hazırlanılmalıdır. • Beşeri sermaye yatırımına önem verilmelidir. • Her türlü ayrımcılıkla mücadele edilmelidir.
4. AB sosyal politikasının hukuki temelleri BELGELER • Yasalar • İçtihat kararları • ILO tarafından bugüne kadar kabul edilmiş tavsiye ve sözleşmeler • Uluslararası antlaşmalar YASALAR • Uluslar arası hukuk ile üye devletlerin iç hukuku arasında bir yer olan AB hukuku çok özel bir konuma sahiptir. • Sosyal politika alanında kural koyma yöntemleri: Koordinasyon: Üye devletlerin hukuk düzenlerinin birbirleriyle çelişmeyecek konuma gelmesidir: Tüzükler. Uyumlaştırma: Asgari ortak standartların belirlenmesi ve kabul edilmesi:Yönergeler. Mevzuatın birleştirilmesi:Üye ülkelerin yetkisindedir.
4. AB sosyal politikasının hukuki temelleri AB hukuki yapısında insan hakları, sosyo-ekonomik ve kültürel haklardan oluşan bir temel vardır: Evrensel normlar: • Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi (1948); • BM Anlaşmaları , • ILO (1919) Avrupa Normları • Avrupa Konseyi (1951), • Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi Söz konusu temel belgelerin yanı sıra ulusal ve uluslararası mevzuatın hazırlanmasına 19. ve 20.yy işçi hareketlerinin mücadeleleri de temel oluşturmuştur. Müktesebatın 19. Bölümü, 3. Madde; VIII. Başlık: 125’den 130’a kadarki maddeler istihdam uyumunu; 136’dan 148’e kadarki maddeler sosyal politika konularını düzenlemektedir.
4. AB sosyal politikasının hukuki temelleri • Aşağıdaki konuları kapsayan direktifler AB çalışma yaşamını düzenlemektedir: • Bireysel ve Toplu İş Hukuku (11 Direktif:Toplu işten çıkarmalar, işletmenin devri halinde çalışan haklarının korunması, çalışma koşullarının ve sürelerinin belirlenmesi) • İşçi sağlığı ve İş Güvenliği (38 Direktif: Asgari güvenlik önlemlerinin alınması her sektör ve işkolu için ayrıntılı düzenlemeler:Örnek: patlayıcı madde, iyonize radyasyon, biyolojik md. gemi, balıkçılık, inşaat, Vs.. ) • Sosyal Diyalog (2 Direktif:Yönetime katılma ve çalışanların bilgilendirilmesi) • Kadın –Erkek Eşitliği (11 Direktif: Eşit ücret, muamele eşitliği, ayırımcılıkla mücadele, ebeveyn izinleri, analık izinleri, sosyal güvenlik) • Ayrımcılığın Önlenmesi (2 direktif:Irk, din, etnik kökene bakılmaksızın; işyerinde, meslekte eşit muamele)…
5. Mali katkılar: Avrupa Sosyal Fonu Avrupa Sosyal Fonu (ASF) genel olarak işgücü piyasasındaki uyumsuzlukların ortadan kaldırılmasına yönelik projeler geliştirilmesi ve bu projelerin mali olarak desteklenmesi için oluşturulmuştur. Roma anlaşması ile kurulmuş en eski yapısal fonlardan biridir. • AB'de 1992 tarihli Maastricht Antlaşmanın 146. Maddesi ASF’nin işlevini tanımlar: Avrupa Komisyonu, sosyal politika alanında herhangi bir mevzuat düzenlemesi teklifi yapmadan önce sosyal taraflarla istişarede bulunacak ve onların görüş ve tavsiyelerini alacaktır. Sosyal tarafların AB düzeyinde sürdürecekleri diyalog, taraflar isterlerse bir sözleşmenin bağıtlanması ile sonuçlanabilmekte ve artık o konu AB boyutunda düzenlenmiş olmaktadır.
5. AVRUPA SOSYAL FONU: Öncelikler Yakınsamaya (Covergence), Bölgesel Rekabet Edebilirliğe ve İstihdama katkıda bulunmak • Çalışanların ve girişimcilerin intibak yeteneğini güçlendirmek • İstihdama erişimi artırmak • Dezavantajlı insanların sosyal içermesini güçlendirmek ve ayrımcılıkla mücadele etmek • Beşeri sermayeyi geliştirmek • Kamu idareleri ve kamu hizmetlerinin kurumsal kapasitesini güçlendirmek Genelleştirme (mainstreaming) • Yenilikçi faaliyetler • Ulus üstü ve bölgeler arası işbirliği • Bilgi paylaşımı, deneyim sonuçları ve iyi örnekler aracılığıyla İyi yönetişim ve ortaklığın desteklenmesi • ASF’nin, üye ülke özgüllüklerine uygun olarak uygulanmasını sağlamak, • Sosyal ortakların daha geniş katılımı ve sivil toplum paydaşlarının danışmanlığı önemlidir, Cinsiyet eşitliği ve eşit fırsatlar • Uygulamada cinsiyet eşitliği ve eşit fırsatların nasıl destekleneceği tanımlanır
6. Sosyal Diyalog Yeni ekonomik şartların "işletme" ve "rekabet gücü" kavramlarını önemli kılması, işletme bazında da diyalog ve işbirliğini artırmıştır. (Ortak menfaatler)"İdeolojik sendikacılık" anlayışından "uzlaşmacı sendikacılık" anlayışına geçen işçi sendikaları, işveren ve hükümetle işbirliğini esas almaya başlamıştır. İşçi-işveren arasındaki çatışmaların çözüm platformu sosyal diyalog içinde olmaktadır. Bu uzlaşma platformu çalışma yaşamına ilişkin değişiklikleri de gündeme getirerek mevzuatın yenilenmesini sağlamaktadır. Kurucu antlaşmanın 138. maddesi zorunlu iki aşamalı bir danışma süreci öngörür: Sosyal taraflar sosyal politika konusunda görüş ve öneri bildirirken komisyon sosyal tarafları birliğin ortak eylemine doğru yönlendirmek için danışmanlık yapar.
6. SOSYAL DİYALOG: Aktörler Çalışanları temsil edenler: ETUC: Avrupa SendikalarKonfederasyonu Eurocadres (memur konseyi) ; FERPA(emekli ve yaşlıfederasyonu) İşverenleri temsil edenler: UNICE, 20 Ocak 2007’den itibaren “Business Europe” adını almıştır: (The Confederation of Euopean Business: Neden bu isim değişikliği? Çünkü “business” büyümenin temelindedir ve istihdam yaratmaktadır, Avrupa vatandaşının refah artışının temelindedir.) UEAPME (KOBİ Temsilcileri) CEEP: Kamu işletmeleri temsilcileri
6. SOSYAL DİYALOG:İkili, üçlü, mesleki ve sektörel düzeyde • İkili Sosyal diyalog: İşçi-İşveren (zorlayıcı gücü yoktur) • Üçlü danışma:İşçi-işveren-devlet: Makroekonomik diyalog • Meslekler arası sosyal diyalog: Açık koordinasyon metodu ile işgücünün niteliğini arttıracak önlemler alınır. • Sektörlere göre sosyal diyalog: Sektörel düzeyde yeni komitelerin kurulmasıve bunların danışmanlık yapmalarıdır
6. SOSYAL DİYALOG: Konular Ulusal düzeyde yapılan ikili ve üçlü anlaşma konuları: Rekabet gücünün korunması ve geliştirilmesi Dengeli ekonomik büyüme, Ekonomik istikrarın sağlanması, İstihdamın geliştirilmesi, işsizliğin azaltılması, Aktif istihdam politikaları, Gelirler politikası, İşgücü piyasası politikaları, Sosyal güvenlik Eğitim ve mesleki eğitim, Esneklik, Çalışma mevzuatı, Yeni teknolojiler ve ARGE, Çalışma barışı, Verimlilik, Çalışma koşulları, Vergi vb.
8. Türkiye’de Sosyal Diyalog: Uluslararası Düzeyde • AB-Türkiye Ortak Danışma Kurulu (ODK) • 1995: Türkiye’deki sosyal taraflarla Avrupa Ekonomik ve Sosyal Komitesi (AESK) arasındaki en önemli ve organik sosyal diyalog platformu ODK’dır. • Sonuç: • AB ve Türkiye’deki örgütlü sivil toplum arasında karşılıklı etkileşimi arttırmıştır. • ODK’nın etkinlikleri sonucunda birbirinin kültürünü, tarihini, geleneklerini ve değerlerini tanımaları sağlanmıştır.
8. Türkiye’de Sosyal Diyalog: Uluslararası Düzeyde • AB-Türkiye Ortak Danışma Kurulu (ODK) • 1995: Türkiye’deki sosyal taraflarla Avrupa Ekonomik ve Sosyal Komitesi (AESK) arasındaki en önemli ve organik sosyal diyalog platformu ODK’dır. • Sonuç: • AB ve Türkiye’deki örgütlü sivil toplum arasında karşılıklı etkileşimi arttırmıştır. • ODK’nın etkinlikleri sonucunda birbirinin kültürünü, tarihini, geleneklerini ve değerlerini tanımaları sağlanmıştır.
8. TÜRKİYE’DE ÜÇLÜ SOSYAL DİYALOG MEKANİZMALARI: ULUSAL DÜZEYDE • 1. Ekonomik ve Sosyal Konsey (ESK): • Türkiye 12.07.1993’te, Uluslararası Çalışma Standartlarını Uygulamasının Geliştirilmesinde Üçlü Danışmaya İlişkin 144 sayılı ILO Sözleşmesini onaylamıştır. • ESK ilk defa 17.03.1995’te ekonomik ve sosyal meseleleri en üst düzeyde ele almak amacıyla yayınlanan bir Başbakanlık Genelgesiyle kurulmuştur. • 2001’de 4641 sayılı kanununla Ekonomik ve Sosyal Konsey yasası çıkmıştır. • Konseyin amacı: Ssosyal aktörler arasında konsensüs sağlanması ve demokratik katılımın ilerletilmesidir. • Borsaları Birliği, Esnaf ve Sanatkarlar Konfederasyonu, Ziraat Odaları Birliği ve STK’lar gibi ilgili aktörler Konseyde yer almaktadır.
8. TÜRKİYE’DE ÜÇLÜ SOSYAL DİYALOG MEKANİZMALARI: ULUSAL DÜZEYDE 2. Çalışma Meclisi: • 1945 yılında Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığıyla (ÇSGB) eş zamanlı olarak kurulmuştur. • Üçlü işbirliği konusunda atılmış ilk kurumsal adımdır. 3. Üçlü Danışma Kurulu (İş Kanunu, No. 4857, Madde 114). Amaç: • Çalışma barışının ve endüstri ilişkilerinin geliştirilmesi, • çalışma hayatıyla ilgili mevzuat çalışmalarının ve uygulamalarının izlenmesi 4- Sosyal Diyalog İçin diğer resmi üçlü platformlar • Türkiye İş Kurumu bünyesinde: • Genel Kurul, • Yönetim Kurulu, • İşsizlik Sigortası Fonu Yönetim Kurulu, • Mesleki Standartlar Komitesi, • İl İstihdam Kurulları • Sosyal Güvenlik Kurumu bünyesinde, Yönetim Kurulu
8. TÜRKİYE’DE İKİLİ SOSYAL DİYALOG MEKANİZMALARI • Ulusal düzeyde ikili sosyal diyalog platformu bulunmamaktadır. • Sektörel düzeyde, öncelikle mesleki eğitim alanında, metal, tekstil, inşaat ve çimento iş kollarında işçi ve işveren örgütleri arasında ikili danışma uygulamaları yaşanmıştır.
TÜRKİYE’DEKİ SOSYAL ORTAKLAR • İŞÇİLER: • Türk-İş (Türkiye İşçi Sendikaları Konfederasyonu) • Hak-İş (Hak İşçi Sendikaları Konfederasyonu) • DİSK (Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu) • İŞVERENLER: • TİSK (Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu) • KAMU ÇALIŞANLARI: • Memur-Sen (Memur Sendikaları Konfederasyonu) • Kamu-Sen (Türkiye Kamu Çalışanları Sendikaları Konfederasyonu) • KESK (Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu) • BASK (Bağımsız Kamu Görevlileri Sendikaları Konfederasyonu) • İşveren Sendikları Konfederasyonu UNICE’ye, İşçi Sendikaları Konfederasyonları da ETUC’a üyedirler.
8. Türkiye’nin de ASF’den yararlanma durumu • Avrupa Komisyonu 1999 yılında aday ülkelere de istihdam konusunda kademeli geçiş sürecine yönelik işbirliği başlatmıştır. • Komisyon Aday ülkelere istihdam stratejilerini Avrupa İstihdam Stratejisi ile uyumlu hale getirmek için mali ve teknik destek verecektir. Bu aynı zamanda yapısal fonlara hazırlık çalışmalarını da kapsayacaktır. • Türkiye 2000-2006 döneminde ~ 1.7 milyar € hibe mali yardım kullanmıştır. Bu miktarın ~1 milyarı katılım müzakerelerini de içeren 2004-2006 döneminde kullanılmıştır. • Katılım öncesi mali yardımlar aday ülkeler için önemli bir mali kaynak oluşturmaktadır. IPA (Instrument for pre-accession Assitance ) 2006 yılından beri Türkiye’ye katkı sağlar.
8. TÜRKİYE AÇISINDAN ANALİZLER:Aday Ülke Konumu Açısından Aday ülkeler müktesebata uygun olarak tüm yükümlüklerini ve yasal düzenlemelerini yapmış olarak üye olacakları için sosyal haklar bakımından birbirlerine yaklaşacaklar. Genişleme sürecinde istihdam ve sosyal politika konusundaki güncel tartışmalar • sosyal damping • serbest dolaşım • işsizlik
8. TÜRKİYE AÇISINDAN ANALİZLER:Bazı Göstergeler • İKO: AB %62 ;Türkiye %49 • Kadın İKO: AB %50; Türkiye %25 • Tarımın payı: AB %4; Türkiye %35 • Hizmetler sektörünün payı: AB %60.7; Türkiye%40 • Ücretlilerin oranı:AB%83; Türkiye %49 • Aday ülkelerle karşılaştırmalı işsizlik oranları (2007) • AB 27: % 6.8 • Euro Zone: % 7.3 • Hıvatistan: % 8.4 • Makedonya:%31.8 • Türkiye: % 9.8
8. AB’ye Entegrasyon Sürecinde Türkiye’nin Sosyal Politika ve İstihdam Konusundaki Yükümlülükleri ÖNCELİKLER I-AB Mevzuatının Türk İş Hukukuna Yansıtılması • 1.Bireysel ve Toplu İş Hukuku • 2. İş Sağlığı ve Güvenliği • 3. Sosyal Diyalog • 4. Kadın Erkek Eşitliği • 5 Ayrımcılığın Önlenmesi II- Halk Sağlığı Alanındaki AB Mevzuatına Uyum ve Halk Sağlığı Eylem Programına Katılım III-Sosyal Koruma ve Sosyal Katılımın Gerçekleştirilmes 1. Sosyal Güvenlik Sisteminin Geliştirilmesi 2. Sosyal Yardımların Geliştirilmesi IV- Avrupa İstihdam Stratejisi ile Uyumlu Bir Ulusal İstihdam Planının Oluşturulması V- Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığının AB‘ye Uyum Sürecinde İdari Kapasitesinin Geliştirilmesi ve Avrupa Sosyal Fonu ile Dublin Vakfı Çalışmalarına Katılım
Türkiye’de 1998-2008 dönemi ilerlemeler • 1999 yılında çıkan 4447 sayılı sosyal güvenlik yasası:Emeklilik yaşı yükseltilmiştir ve işsizlik sigortası uygulamasına karar verilmiştir. • 2001 yılında Ekonomik ve Sosyal Konsey yasası: Sosyal diyalog açısından önemlidir. • Ocak 2001: ILO’nun 182 sayılı sözleşmesi; Nisan 2001: çocuk işçiliği ile mücadele ve çocuk hakları Avrupa sözleşmesi imzalanmıştır. • 2001 yılı sosyal koruma yasası kabul edilmiştir.
Türkiye’de 1998-2008 dönemi ilerlemeler • Mart 2002: 4447 sayılı yasa: işsizlik sigortası uygulanmaya başlamıştır . • iş güvenliği ve işçi sağlığıiçin minimum güvenlik ve sağlık ihtiyaçları tedariki için yasa kabul edilmiştir. • Ağustos 2002: 4773 sayılı iş güvencesi yasası resmi gazetede yayınlanmıştır. (Ancak işverenlerin tepkisi dolaysıyla yasa ancak 15 Mart 2003’de yürürlüğe girebilmiştir: Bugün yeni iş yasası ILO’nun 158 sayılı sözleşmesine uygun olarak iş güvencesini sağlamaktadır. Ancak iş güvencesi en az 30 kişi çalıştırılan iş yerleri için ve en az 6 aylık kıdemi olanlar için geçerlidir.) • Mayıs 2003: 4857 sayılı iş yasası kabul edilmiştir. Yeni iş yasasında çalışma süreleri, atipik çalışma biçimleri ile ilgili düzenlemeler, işletmenin iflas durumunda işçinin korunması, çocuk emeğinin korunması, kadın-erkek eşitliği düzenlemeleri, eşit işe eşit ücret, eşit muamele düzenlemeleri yer almaktadır. • . • Haziran 2003’de Türkiye İş Kurumu Yasası çıkmıştır
Türkiye’de 1998-2008 dönemi ilerlemeler • Ekim 2003 - Ağustos 2006: Türkiye’de Avrupa İstihdam Stratejisine (AİS) uyum çalışmaları yapılmıştır. Aktif İşgücü Piyasası Politikaları (AİPP) çerçevesinde IŞKUR tarafından AB projeleri yürütülmüştür. Toplam 239 nihai raporun incelenmesi sonucunda projelerdeki gerçekleşme oranı%97,5’dir. • Ulusal eylem planı kapsamında İstihdam Durum Raporu hazırlanmıştır: Türkiye işgücü piyasanın fotoğrafı çekilmiştir. AİS kapsamında Türkiye’nin hazırlaması gereken “Ortak Değerlendirme Raporu”nun hazırlanamamış olması önemli bir eksiklik olarak durmaktadır.
Türkiye’de 1998-2008 dönemi ilerlemeler • 2004: İş güvenliği ve işçi sağlığı açısından iç hukuka yansıyan bir dizi yönetmelik çıkarılmıştır. • 2004: İşverenin ödeme güçlüğüne düşmesi halinde çalışanların korunmasına yönelik müktesebatın iç hukuka aktarılması amacıyla, Ücret Garanti Fonu kurulmasına dair yönetmelik yürürlüğe girmiştir. • 2004: Özel İstihdam Bürolarına izin verilmiştir. • 2005: Özürlüler Hakkında Hakkında Kanun kabul edilmiştir. Kanun, özürlülere karşı ayırımcılıkla mücadele edilmesi gereği ile yeni Türk Ceza Kanunu’na gönderme yaparak özürlülüğe dayanan ayrımcılığın suç olduğunu vurgulamaktadır. Türkiye Avrupa Sosyal Şartı’nın fiziksel ya da zihinsel olarak özürlü kişilerin mesleki eğitim, rehabilitasyon ve topluma kazandırılma haklarına ilişkin 15. maddesini halen onaylamamıştır.
Türkiye’de 1998-2008 dönemi ilerlemeler • Ocak 2002: Medeni yasada kadın erkek eşitliği hakkında bazı iyileştirmeler yapılmıştır. 2005’de yürürlüğe giren yeni Türk Ceza Kanunun kadınların temel haklarında köklü iyileştirmeler gerçekleştirmiştir. Halen ebeveyn izni, eşit ücret, istihdama erişim, ispat yükümlülüğü, yasal ve mesleki sosyal güvenlikle ilgili olarak daha fazla uyumlaştırma gerekmektedir. • Ocak 2005: Sosyal güvenlik kuruluşlarına ait tüm hastanelerin Sağlık Bakanlığı’na devrini öngören bir kanun kabul edilmiştir. Sosyal Güvenlik sisteminde reform yapmaya ve sosyal güvenlik kurumlarını tek bir çatı altında toplamaya yönelik bir çabadır. • Şubat 2005: Sosyal sigorta sisteminden yararlanan herkes ilaçlarını tüm eczanelerden alma hakkını kazanmıştır. • Sağlık hizmetlerinin kapsadığı kişi sayısının artırılması ve bu hizmetlere adaletli erişimin geliştirilmesi için sağlık alanında daha fazla çabaya ihtiyaç
Türkiye’de 1998-2008 dönemi ilerlemeler • 5 Ekim 2005: Müzakereler açıldığında Türkiye’de istihdam ve sosyal politika alanında önemli ilerlemeler kaydedilmiştir: • 2005-2008 dönemi ilerleme raporları birbirine çok benzemektedir. (Yasal düzenlemelerin birçoğu zaten Kopenhag kriterleri ve uyum süreci döneminde çıkarılmıştır. Çok hızlı ilerlemeler beklememek gerekir). İstihdam ve sosyal politika başlığı altında bundan sonra yapılması gereken, yasaların hayata geçirilmesi için harcanacak çabadır. İlgili tarafların (kurum veya kişi) değişimleri içselleştirmesi ve yaşayarak hayata geçirmesi gerekir.
Türkiye’de 1998-2008 dönemi ilerlemeler • 2005-2008 döneminde: Sosyal güvenlik reformları kapsamında iki yasa vardır: İlk olarak, Sosyal güvenlik kurumlarının sorumluluk, güç ve yapılarını düzenleyen 16.05.2006 tarih ve 5502 sayılı yasadır. Bu yasa kapsamında kurumsal reformlar çevresinde bir sosyal güvenlik kurumu ÇSGB bünyesinde oluşturulmuştur ve böylece üç farklı sosyal güvenlik kurumu birleştirilmiştir. İkinci olarak 31.05.2006 tarih ve 5510 sayılı yasa ile genel sağlık sigortası çıkarılmıştır. • İş Hukuku alanında 2007’de,toplu işten çıkarmalar, işletmelerin devri ve bireysel çalışma koşulları hakkındaki yönergeler iç hukuka aktarılmıştır. İş Kanununun uygulama alanı halen çok kısıtlıdır, belirli sektör veya iş kategorileri (örneğin, 50’den az işçi çalıştıran tarım işletmeleri) kapsam dışında bırakılmıştır.
Türkiye’de 1998-2008 dönemi ilerlemeler • Çocuk İşçiliği ile mücadele ve çocuk hakları bakımından 2006-2008 dönemi raporlarında,sokaklarda çalışan çocuklar dahil, çocuk işçiliğinin sorun olmaya devam ettiği belirtilmiştir. • 2008 ilerleme raporunda Türkiye’nin halen Avrupa Sosyal Şartı’nın “Çocukların ve gençlerin korunması hakkı” başlıklı 7. ve “Çocukların ve gençlerin sosyal, yasal ve ekonomik korunma hakkı” başlıklı 17. maddesini onaylamadığı ifade edilmiştir. • 2008 raporunda Kadınların işgücüne katılımıbakımından Türkiye % 25.4 ile OECD ülkeleri içinde halen düşük orana sahip olan ülkedir. Pek çok kadın halen kayıt dışı olarak çalışmaktadır, sosyal güvenlik sistemi kapsamında değildir. Türkiye Avrupa Sosyal Şartı’nın çalışan kadınların analık hakkına ilişkin 8. maddesini onaylamamıştır.
Türkiye’de 1998-2008 dönemi ilerlemeler • İstihdam Politikası önceliklerine ilişkin Ortak Değerlendirme Belgesi (JAP) ve Ortak İçerme Belgesinin (JIM) (Joint Inclusion Memorandum) çalışmalarının sonlandırılması üzerinde çalışmaya başlamış ve ilerleme kaydedilmiştir. • Kadınlar, gençler ve özürlü kişiler için istihdam imkanlarını teşvik etmeye özel olarak odaklanan ve işsizlik sorunlarını ele almayı amaçlayan bir İstihdam Paketi, 2008 Mayıs ayında kabul edilmiştir: • İşverenin yeni işe alınan kadın çalışanlar için ödemesi gereken sosyal güvenlik primlerinin, ilk yılda % 100’le başlayarak beşinci yılda % 20’yle son bulması suretiyle İşsizlik Sigorta Fonu’ndan karşılanacaktır. • 2008 kayıtdışı istihdamla mücadele yılı olarak ilan edilmiştir.
Türkiye’de 1998-2008 dönemi ilerlemeler • 2006-2008 dönemi ilerleme raporlarında işçi sağlığı ve iş güvenliği alanındaki olumlu ilerlemelere dikkat çekilmiştir. • 2008 yılında işçilerin gerekli mesleki eğitimi almadan, ağır ve tehlikeli işlerde çalışmalarını yasaklamak üzere İş Kanunu gözden geçirilmiştir. Kimyasal maddelerden kaynaklanan tehlikelere dair sağlık ve güvenlik önlemleri uygulama mevzuatı değiştirilmiş ve Mart 2008’de yürürlüğe girmiştir. • Çalışma Teftiş Kurulu, teftiş uygulamalarını uyumlaştırmaya başlamış ve kapasitesini daha da geliştirmiştir. • 2008: Üçlü sosyal diyalog toplantıları daha sık düzenlenmiştir, ancak Ekonomik ve Sosyal Konsey düzenli toplanmamaktadır. • Belirli sektörlerde, ikili sosyal diyaloğa ilişkin bir miktar ilerleme olmuştur; ancak özerk ve ikili sosyal diyalog yapıları her düzeyde kurulamamıştır. • Toplu sözleşme kapsamındaki işçilerin sayısı hala düşüktür. • Sendikal haklar Türkiye’de bütünüyle tesis edilmemiştir. Mevcut Sendika, Toplu Sözleşme, Grev ve Lokavt Kanunları’nı ILO ve AB standartlarıyla uyumlaştırmaya yönelik taslak mevzuat henüz kabul edilmemiştir. • Sosyal diyalog alanında Türkiye henüz hazır değildir.
Türkiye’de 1998-2008 dönemi ilerlemeler • Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu 2008 Ekim ayında yürürlüğe girmiştir:18 yaşın altındaki herkes genel sağlık sigortası kapsamındadır. Bu bir yıldan uzun süredir Türkiye’de ikamet eden ve kendi ülkelerinde sosyal sigortası olmayan yabancı uyrukluları da kapsamaktadır. Sağlık primlerini ödeyemeyecek kişiler de devlet tarafından sigorta edilmektedir. • İstihdamlarını teşvik edebilmek için, özürlülerin sosyal güvenlik primlerinin devlet tarafından karşılanması hususu, İstihdam Paketi’nde yer almaktadır. Kırsal kesimde, çalışan yoksullar ve çocuklar arasında fakirliğe sıkça rastlanmaktadır. JIM’in (Ortak İçerme Belgesi) sonuçlandırılmasına yönelik ilave bir ilerleme yaşanmamıştır
Türkiye’de 1998-2008 dönemi ilerlemeler • Sosyal koruma alanındaki ilerlemeler sınırlıdır. Sosyal yardım ve hizmetlere ilişkin yeni bir mevzuat hazırlığı vardır. • Ayrımcılıkla mücadele ve eşit fırsatlar konusunda sınırlı ilerleme kaydedilmiştir. Kadınların istihdam oranları ve eğitime erişim olanakları AB üyesi ülkeler arasında en düşük düzeydedir. • Ulusal mevzuatta, doğrudan ve dolaylı ayrımcılığın tanımlanması gibi, önemli genel esaslar ve tanımlar eksiktir. • Irk, etnik köken, din veya inanç, özür, yaş ve cinsel eğilim temelli ayrımcılık hakkındaki müktesebatın aktarılması henüz tamamlanmamıştır. • Ayrımcılığın önlenmesi ve eşit muamelenin teşviki için, etkin ve bağımsız bir “Eşitlik Kurumu”nun tesis edilmesine halen ihtiyaç duyulmaktadır. Ayrımcılıkla mücadele alanındaki hazırlıklar halen erken bir aşamadadır.
SONUÇ • Sosyal politika ve istihdam alanındaki sorunlar Türkiye’de iki ana başlık altında tartışılmaya devam edecektir: • Sendikal haklar • Kadın istihdamı ve kadın-erkek eşitliği. • Çalışma yaşamını düzenleyen kurallar bakımından Türkiye’nin ILO standartlarını yakalaması ile AB istihdam ve sosyal politikasına uyumu paralel gitmelidir. • Kimi eksikliklere rağmen AB’ye uyum kapsamında Türkiye’de işgücü piyasası yapısında ve sosyal politikalarda yapılan düzenlemeler olumlu sonuçlar vermiştir. • Öncelikle Türkiye’deki çalışma yaşamına ilişkin sorunların tanımlanması ve çözüm önerileri (modelleri) değişim sürecinin başlatılması açısından itici bir güç oluşturmuştur. Bu bakımdan AB süreci ülkedeki çalışma yaşamındaki dönüşümleri yöneten ve iç dinamikleri harekete geçiren bir süreç olarak tanımlanabilir.