230 likes | 576 Views
ENZİMLERİN KLİNİK TANIDA ÖNEMİ II. Dr. Mustafa ALTINIŞIK ADÜTF Biyokimya AD 2009. Transaminazlar. Transaminazlar, amino asitlerle keto asitlerin birbirine dönüşümünü katalizleyen enzimlerdir. Klinik önemi olan transaminazlar aspartat transaminaz (AST) ve alanin transaminazdır (ALT). ALT
E N D
ENZİMLERİN KLİNİK TANIDA ÖNEMİ II Dr. Mustafa ALTINIŞIK ADÜTF Biyokimya AD 2009
Transaminazlar Transaminazlar, amino asitlerle keto asitlerin birbirine dönüşümünü katalizleyen enzimlerdir. Klinik önemi olan transaminazlar aspartat transaminaz (AST) ve alanin transaminazdır (ALT). ALT (GPT) AST (GOT)
Transaminazlar, özellikle eritrosit, kalp kası, karaciğer ve akciğerde daha fazla bulunurlar. Bu organlarda meydana gelebilecek yaygın doku harabiyetinde bu enzimler kana geçer ve kandaki konsantrasyonları artar. Klinik bakımdan transaminazlar, özellikle hepatitlerde ve sarılıklarda önem kazanır. Karaciğer hücrelerinde AST’nin %40 kadarı mitokondrilerde lokalizedir, ALT’nin ise tamamı sitoplazmadadır. Akut hepatitte hasar daha çok sitoplazmik olduğundan ALT artışı daha fazladır.
Transaminazlar, hem kolorimetrik hem de enzimatik kinetik metotlarla tayin edilebilirler. Piyasada her iki metoda dayalı ticari kitler bulunmaktadır. Kinetik metodun hem linearitesi çok yüksek hem de deney süresi çok kısadır. Rietman-Frankel metodu, transaminaz aktivite tayininde kullanılan bir kolorimetrik metottur.
Fosfatazlar Fosfatazlar, fosfat esterlerini yıkan hidroliz enzimleridirler. Klinik önemi olan fosfatazlar, alkalen fosfataz (ALP) ve asit fosfatazdır (ACP). ALP pH=9 ve ACP pH=5’de optimum aktivite göstermektedir.
ALP, en fazla kemiklerde bulunur; osteoblastik aktivite (kemik yapımı) sırasında kandaki seviyesi çok fazladır. Safra yolu tıkanmalarında karaciğerde daha fazla ALP sentezlenir. Dolayısıyla safra yolu tıkanmalarında ALP’ın kan seviyesi önemli oranda yükselir. Ekstrahepatik tıkanmalarda meydana gelen yükselme, intrahepatik tıkanmalardakinden çok daha fazladır. ALP aktivitesi, eskiden kolorimetrik Bessey-Lowry metodu ile tayin edilirdi; günümüzde kinetik metotla tayin edilmektedir.
ACP, en fazla prostatta bulunur; prostat dışında kemik, eritrosit, dalak, granülosit ve pankreasta bulunur. Prostatik ACP aktivitesi sodyum tartaratla inhibe edilir. Total ACP tayini yapıldıktan sonra sodyum tartaratla inhibisyon yapılır ve tekrar ACP tayini yapılır; bu, nonprostatik ACP aktivitesidir. Prostatik ACP (PAP)= Total ACP-Nonprostataik ACP
5'-Nükleotidaz (5'-NT) 5'-NT, sadece AMP gibi nükleozid-5'-fosfatlara etki eden bir fosfatazdır. 5'-NT’ın klinik önemi, serum düzeyinin hepatobiliyer hastalıklarda normalin 2-6 katı kadar artmasındadır. 5'-NT, hepatobiliyer hastalıklarda ALP ile aynı şekilde etkilenir; fakat 5'-NT’deki artış daha belirgindir ve ALP’a göre daha uzun süre yüksek kalır. 5'-NT aktivitesi, kolorimetrik ve kinetik UV metotlarla ölçülebilir. Piyasada kinetik metotla çalışan ve otoanalizörlere uyarlanabilen ticari kitler bulunmaktadır.
Laktat dehidrogenaz (LDH) LDH, anaerobik glikolizin son enzimi olup pirüvatın laktata dönüşümünü katalize eder. LDH, özellikle kalp kası, eritrositler, böbrek, iskelet kası, karaciğer ve akciğerde yaygındır.
LDH’ın, beş izoenzimi vardır. LDH1, LDH2 ve LDH3, en çok kalp kası, eritrosit ve böbrekte bulunur. LDH4 ve LDH5, en çok çizgili kas ve karaciğerde bulunur. LDH-X (LDH-6) adı verilen farklı bir izoenzimi de vardır.
Serum LDH aktivitesi, miyokard infarktüsü, akut hepatit, kas zedelenmeleri, pnömoni, hemolitik anemilerde artar. Serum LDH aktivitesi tayini için end-point ve kinetik metotlar vardır. Kinetik metot, kolorimetrik metoda göre daha hassas, linearitesi daha fazla ve deney süresi çok daha kısadır.
LDH tayininde kullanılan substrat, katalize ettiği reaksiyona göre laktat+NAD+ veya pirüvat+NADH olabilir. Substrat olarak laktat kullanan yöntem LDH-L ve pirüvat kullanan yöntem LDH-P olarak adlandırılır. LDH-L ve LDH-P yöntemlerinin normal değerleri birbirinden farklıdır. Çünkü reaksiyon hızı her iki yöne doğru eşit değildir.
Kreatin kinaz (CK) CK, kreatin ile ATP arasında geri dönüşümlü bir reaksiyonla fosfat transferi yapar. Bu reaksiyon, kas kasılması için gerekli olan enerjiyi sağlar.
Kreatin kinazın üç izomeri vardır: CK-1 (CK-BB), beyin, prostat, akciğer, bağırsak, mesane, plasenta ve tiroidde bulunur. CK-2 (CK-MB), başlıca kalp kasında bulunur. CK-3 (CK-MM) başlıca iskelet ve kalp kasında bulunur.
Serum CK aktivitesi, iskelet kasının her çeşit distrofilerinde normalden çok yüksektir. CK ve CK-MB’nin klinikte en çok kullanıldıkları yer, miyokard infarktüsünün teşhisidir. Her ikisi de artar. Özellikle CK-MB’nin artışı ayırıcı teşhis bakımından çok önemlidir. CK tayini için ticari kitler vardır. CK-MB tayini, ya elektroforezle veya CK-MB için özel olarak imal edilmiş ticari kitlerle yapılır. CK-MB kiti seçiminde çok dikkatli olmalıdır.
Gamma glutamil transferaz (GGT) GGT (-GT), peptitlerden ve diğer bileşiklerden -glutamil grubunu herhangi bir akseptöre transfer eder; gamma glutamil transpeptidaz diye de bilinir. GGT, kas hücreleri hariç bütün hücrelerde ve serumda bulunur. Öncelikle hücre zarına yerleşmiştir; amino asitlerin ve peptitlerin hücre içine taşınmasını sağlar.
Serumdaki GGT’nin ana kaynağı hepatobilier sistemdir. Bütün karaciğer hastalıklarında serum GGT aktivitesi artar. GGT, tıkanma sarılığı, kolanjitis ve kolesistit teşhisinde ALP’dan daha kıymetlidir. Çünkü daha erken yükselir ve daha uzun süre yüksek kalır. Serum GGT aktivitesi, ağır içicilerde ve alkolik karaciğer sirozunda da artar. Prostat bezinde de GGT miktarı oldukça fazladır. GGT tayini için ticari kitler vardır.
Amilaz Amilaz, nişastayı bir disakkarit olan maltoza hidroliz eder. Amilaz, tükrük bezleri ve pankreas tarafından salgılanır; bir kısmı kana geçer ve idrarla atılır.
Özellikle akut pankreatitte serum amilaz aktivitesi artar. Kan veya idrar amilazı hem kolorimetrik hem de kinetik enzimatik olarak tayin edilebilir. Piyasada her iki metoda dayalı ticari kitler bulunmaktadır. Caraway metodu, amilaz aktivitesi tayininde kullanılan kolorimetrik metottur. Bu metot otoanalizörlere uyarlanamaz.
Lipaz Lipaz, trigliseridleri hidrolizleyen enzimdir. Kandaki lipazın çoğu pankreas kaynaklıdır. Akut pankreatitten sonra serum lipaz seviyesi 2-12 saat içinde normalin dört katından fazla artar ve 48-72 saat içinde normale döner. Bazen serum amilaz seviyesine göre çok daha uzun süre yüksek kalabilir. Serum lipaz aktivitesi, titrimetrik veya turbidimetrik metotlarla tayin edilebilir. Günümüzde en çok kullanılanı turbidimetrik metotlara dayalı ticari kitlerdir.
Kolinesterazlar Kolinesterazlar, asetilkolin asetilhidrolaz (asetilkolinesteraz, gerçek kolinesteraz, kolinesteraz I) ve açilkolin açilhidrolaz (yalancı kolinesteraz, psödokolinesteraz, kolinesteraz II) olmak üzere iki tanedir. Her ikisi de asetilkolini hidrolize ederler. Psödokolinesteraz, karaciğer, pankreas, kalp, beynin beyaz maddesi ve serumda bulunur. Klinik amaçla serumda tayin edilen bu enzimdir.
Serum psödokolinesteraz aktivitesi tayini, karaciğer fonksiyon testi olarak kullanılmakla beraber asıl önemi organik fosfor bileşikleri (böcek zehiri) ile olan zehirlenmeleri ortaya koymak ve genetik varyantlarına sahip hastaları teşhis etmektir. Doğuştan kolinesteraz aktivitesi düşük olan hastalarda ameliyatlarda kas gevşetici olarak kullanılan süksinilkolinin yeterli hızda yıkılamaması nedeniyle uzamış apne periyodu gözlenir. Psödokolinesteraz aktivitesi ölçümü, çeşitli metotlarla olabilmektedir.
Glukoz-6-fosfat dehidrogenaz (G-6-PD) G-6-PD, pentoz fosfat yolunun ilk enzimidir; glukoz-6-fosfatın yükseltgenmesini sağlar. Koenzimi NADP’dir ve bu yolla NADPH üretilir. G-6-PD enzimi, eritrositler için hayati öneme sahiptir. Çünkü bu enzim eksikliğinde NADPH üretimi yetersiz olur; okside glutatyonun (GSSG) indirgenmiş glutatyona (GSH) dönüşümü ve sonuçta H2O2’nin ortadan kaldırılması yetersiz olur. Çeşitli proteinler zarar görür ve hemoliz gerçekleşir. G-6-PD tayini yıkanmış eritrositlerde yapılır.