470 likes | 883 Views
UĞUR DERSHANELERİ ANKARA ŞUBESİ. DESTAN DÖNEMİ TÜRK EDEBİYATI (İslamiyet Öncesi Türk Edebiyatı ). DESTAN DÖNEMİ TÜRK EDEBİYATININ GENEL ÖZELLİKLERİ 1) Başlangıcı kestirilemeyen çok eski dönemlerde başlamış, X.-XI. yüzyıla kadar devam etmiştir.
E N D
DESTAN DÖNEMİ TÜRK EDEBİYATI(İslamiyet Öncesi Türk Edebiyatı)
DESTAN DÖNEMİ TÜRK EDEBİYATININ GENEL ÖZELLİKLERİ 1) Başlangıcı kestirilemeyen çok eski dönemlerde başlamış, X.-XI. yüzyıla kadar devam etmiştir. • Bu dönem ürünleri Orta Asya bozkırlarındaki göçebe yaşam biçiminin izlerini taşır. Avcılık ve hayvancılığın başlıca geçim kaynakları olduğu bu yaşam biçiminde Şamanizm, Budizm, Manihaizm gibi inançlar da belirleyici olmuştur.
Tengricilik ya da Göktanrı dini tüm Türk ve Moğol halklarının, şimdiki inanç sistemlerine katılmadan önceki inancıdır. Tengri'ye ibadet etmenin yanında Animizm, Şamanizm, Totemizm ve atalara ibadet etmek bu inancın ana hatlarını oluşturur. Büyük dağların, ağaçların ve bazı göllerin güçlü ruhları barındırdıklarına inanarak dualarını bu cisimlere yöneltirlerdi. Göğün ve yeraltının 7 katı olduğuna, her katta çeşitli ruhların var olduğuna inanılırdı. İnsanlar doğaya, ruhlara ve diğer insanlara saygılı davranıp belli kurallara uyarak dünyalarını dengede tutmaları sayesinde kişisel güçlerinin doruğuna varıp dışarıya yansıdığına inanırlardı. Eğer bu denge, kötü ruhların saldırısı veya bir felaketten dolayı bozulursa, bir şamanın yardımı ya da Tengri'ye verilen bir adak ile tekrar düzene sokulması gerektiğine inanılırdı.
3) Dil arı Türkçedir. Çince, Sanskritçe, Moğolca gibi yabancı dillerden geçen sözcükler yok denecek kadar azdır. Anlatım yalın ve içtendir. 4) Zamanımıza çok azı ulaşabilen bu dönem ürünleri anonim nitelikte olup sözlü edebiyat ürünleri ve yazılı edebiyat ürünleri olmak üzere iki gruba ayrılır. ev sözcüğünün Eski Türkçedeki biçimi ebdir. dizin Eski Türkçedeki biçimi tizdir
Sözlü edebiyat 1)Sözlü edebiyat ürünlerini besleyen üç önemli tören vardır. Bunlar “sığır” denilen av törenleri, “şölen” denilen kurban ve ziyafet törenleri, “yuğ” denilen yas törenleridir. 2)Bu törenlerde Türk boylarında ozan, kam, baksı, oyun, şaman adı verilen şairler, kopuz çalarak koşuk ve sagular söylerler.
4) Bu dönem şiirinde nazım birimi dörtlüktür.Uyak düzeni genellikle a b a b / c c c b ... dizilişindedir. Daha çok yarım uyak kullanılır ve rediften yararlanılır. Türkçenin kendi olanaklarından doğan hece ölçüsü, ahengin en önemli öğesidir. Yedili, sekizli ve 4+4+4 duraklı on ikili kalıplar çok sevilmiştir. 3) Sözlü edebiyat türleri, sav, koşuk, sagu ve destandır. 5)Yiğitlik, doğaya ve hayvanlara duyulan sevgi, binicilik, ata ve silaha bağlılık, avcılık, savaş, doğa olayları karşısında duyulan heyecan, aşk, din gibi konulara yer verilmiştir. 6)Sözlü edebiyat ürünleriyle ilgili başlıca kaynaklar Divanü Lugat’it-Türk adlı eser ve Çin belgeleridir.
Yazılı edebiyat 1)Büyük ölçüde sözlü bir edebiyat olan bu dönem edebiyatında yazılı ürünler çok azdır. 2)En eski metinler Göktürklere ait “Yenisey Yazıtları”dır. Ancak ilkel bir tarzda yazıldıkları için bu metinler edebi değer taşımazlar.
3) VIII. yüzyıla ait “Göktürk Yazıtları” (Orhun Kitabeleri ) ise Türk edebiyatının ilk yazılı ürünleri sayılır. Bu yazıtlarda Göktürklerin Çinlilerle yaptıkları savaşlar, Göktürk Devletinin parçalanışı ve yeniden kuruluşu anlatılmakta; Göktürklerin komşularıyla ilişkileri, gelenek görenekleri hakkında bilgi verilmektedir. Yazıtların bir yüzü Çince olup diğer yüzleri 38 harfli Göktürk alfabesiyle ve düzyazı biçiminde yazılmıştır. Bu metinlerde kullanılan dilin işlekliği, anlatımın yoğun, özlü ve içten oluşu, Türklerin VIII. yüzyıldan önce de - yaygınlaşmasa da- gelişmiş bir edebiyat ve yazı diline sahip olduklarını düşündürmektedir.
Tarih, anı ve söylev türünün bir bakıma ilk örnekleri sayılabilecek yazıtlarda Bilge Kağan ve Kül Tigin, Türk ulusuna, Türk beylerine seslenmekte, onları ulusal benlik ve bilince sahip kılmak için birleşmeye çağırmakta, onları uyarmaktadır. Göktürk Yazıtları ilk olarak Ruslara esir düşen İsveçli subay Strahlenberg tarafından 1722’de bulunmuştur. Yazıtlar, 1893–1895 yıllarında Danimarkalı Thomsen tarafından okunarak bilim dünyasına tanıtılmıştır. Tarih, edebiyat ve toplum bilimi açışından çok değerli belgelerdir.
Anıtların olduğu yerde yalnızca dikilitaşlar değil, yüzlerce heykel, balbal, şehir harabeleri, taş yollar, su kanalları, koç ve kaplumbağa heykelleri, sunak taşları bulunmuştur.
Tonyukuk Anıtı: 725 yılında Vezir Tonyukuk tarafından yazdırılmıştır. Metin yazarı olan Tonyukuk, Türk edebiyatının adı bilinen ilk yazarı sayılır. BİRİNCİ TAŞ (Batı Cephesi) Ben Bilge Tonyukuk'um. Çin ülkesinde doğdum. Türk milleti Çin'de tutsak idi. Türk milleti hanını bulmayınca Çin'den ayrıldı, han sahibi oldu. Hanını bırakıp yine Çin'e tutsak düştü. Tanrı şöyle demiş: Han verdim, hanını bırakıp tutsak düştün. Tutsak düştüğün için Tanrı öldürdü. Türk milleti öldü, bitti, yok oldu. Türk Sır milletinin yerinde boy kalmadı. Doğu cephesi
Kül Tigin Anıtı: 732’de Bilge Kağan tarafından ölen kardeşi Kül Tigin adına yazdırılmıştır. Yolug Tigin’in yazdığı bu metinde Bilge Kağan konuşmaktadır. Kültigin Yazıtı (Doğu cephesi) Batı cephesi
Bilge Kağan Anıtı: 735 yılında Bilge Kağan adına onun ölümünden sonra yazdırılmıştır. Yazarı Yolug Tigindir.
Yazıtlardan Seçme Sözler Türük Oguz begleri, budun eşiding. Üze tengri basmasar, asra yir telinmeser, Türük budun, ilingin törüngin kim artatı udaçı erti ? Günümüz Türkçesi : Türk Oğuz beyleri, ulusu işitin; üstte gök basmasa, altta yer delinmese, Türk ulusu, ilini töreni kim bozabilecekti ?. Türük budun tokurkak sen. Açsar tosık ömez sen, bir todsar açsık ömez sen. Günümüz Türkçesi : Türk ulusu tokluğun değerini bilmezsin. Acıksan tokluk düşünmezsin. Bir doysan açlığı düşünmezsin
4)Bu dönemin yazılı ürünleri Göktürk Yazıtları’ndan sonra Uygur Türkçesi ile yazılan ürünlerle sürmüştür. Bunlar Göktanrı inancını terk edip Mani ve Buda dinlerini benimseyen Uygur Türklerine ait dinsel nitelikli ürünlerdir. Turfan Metinleri olarak bilinen bu metinlerin başlıcaları Sekiz Yükmek, Altun Yaruk Altın Işık), İki Kardeş Hikâyesi (Prens Kalyanamkara ve Papamkara) ve Irk Bitig adlı kitaplardır.
Sekiz Yükmek(Sekiz Yığın) Çinceden çevrilen Sekiz Yükmek’te Burkancılığa ait dinî-ahlâkî inanışlar ve bazı pratik bilgiler vardır. Uygurlar arasında çok yayılan bu eser; kısa cümleleriyle, içten anlatımı ve zengin söz varlığıyla dikkati çeker. 1. budaya saygı, dini kurallara saygı, topluma saygı 2. tanrılar tanrısı burkan yerde ve gökte vaaz etmiş 3. gökte ve yerde parlamış, aydınlatmış kutsal sekiz yükmek... 4. ...adlı dini kaideler kitabı bir ulaştırmadır. 5. benim işittiğim ya da izlediğim şöyledir: 6. yine bir zaman ulular ulusu tam bilgin, bilgili tanrılar tanrısı buda,vayşalı denilen... 7. yasa ve düzenin kurulduğu şehirde geniş sarayda önden ...
Altun Yaruk(Altın Işık): Burkancılığın temellerini, felsefesi- ni ve Buda’nın menkıbelerini içerir. Bunlardan en meşhurları Şehzade ile Aç Pars Hikâyesi (Açlıktan ölmek üzere olan parsı kurtarmak için kendini feda eden şehzadenin hikâyesi), Dantipali Beğ Hikâyesi (Emrindeki geyikleri kurtarmak için kendini feda eden geyikler beğini Dantipali Beğ öldürür ve korkunç alevler de Dantipali Beğ’i yutar) ve Çaştani Beğ Hikâyesi (Ülkesindeki insanlara hastalık ve bela getiren şeytanlarla Çaştani Beğ’in mücadelesi)dir.
Kalyanamkara ve Papamkara Hikâyesi (İyi Düşünceli Şehzade ile Kötü Düşünceli Şehzade): Burkancılığa ait bir menkıbenin hikâyesidir: İyi düşünceli şehzadenin bütün canlılara yardım etmek ve canlıların birbirlerini öldürmelerini engellemek için bir mücevheri elde etmek üzere yaptığı maceralı yolculuk anlatılır.
Irk Bitig (Fal Kitabı): Göktürk yazısıyla yazılmış bir fal kitabıdır. Her biri ayrı fal olarak yazılan 65 paragraftan oluşur. Çeşitli inanışlar ve masal unsurlarının bulunduğu kitapta günlük dile ait pek çok kelime de vardır.
SÖZLÜ EDEBİYAT TÜRLERİ KOŞUK Sığır ve şölen törenlerinden ozanların kopuz eşliğinde söyledikleri, genellikle konusu aşk, yiğitlik, doğa sevgisi olan şiirlerdir. Koşuk Keldi esin esneyü Kadka tükel osnayu Kirdi bodun kasnayu Kara bulıt kükreşür. Ördi bulut ıngraşu Aktı akın möngreşü Kaldı bodun tanglaşu Kükrer takı mangraşur Kar buz kamuğ erüşdi Tağlar suvı akışdı Kökşin bulıt örüşdi Kayguk bolup üğrişür Günümüz Türkçesiyle (bahar) Rüzgârı eserek geldi. (ama bu rüzgâr) Kar tipisine benziyordu. Halk soğuktan titreyerek (evlere) girdi. (gökyüzünde) Kara bulutlar gürlüyor. Bulutlar gürleyerek yükseldi ve seller şarıldayarak aktı. Halk (bu anî sağanak karşısında) hayret içinde kaldı; bulutlar gürlüyor (ve insanlar) bağrışıyorlar. Karlar ve buzlar hep eridi; (böylece) dağların suyu (seller hâlinde) aktı. (gökyüzünde) Mavimtırak bulutlar belirdi; (bunlar deniz üstündeki) kayıklar gibi (havada) sallanıp duruyor.
SAGU : Yuğ törenlerinde ölen kişinin yiğitlik,cömertlik, iyilikseverlik gibi erdemlerini dile getiren, kopuz eşliğinde söylenen şiirlerdir. Bu şiirlerde doğa betimlemelerine de yer verilir. Sagu Erdi aşın taturgan Yavlak yağığ kaçurgan Oğrak süsin kaytargan Bastı ölüm ahtaru Yağı otın öçürgen Toydın anı köçürgen İşler üzüp keçürgen Teğdi okı öldürü Turgan uluğ ışlaka Tirgi urup aşlaka Tumluğ kadır kışlaka Kodtı eriğ umduru Günümüz Türkçesiyle (o konuklarına) Yemeğini tattıran, kötü düşmanı kaçırtan (ve) Oğrak ordusunu geri püskürten (bir yiğit) idi. Ölüm (onu yere) yıkarak bastırdı.. (o) Düşman ateşini söndüren, (düşmanları) karargâhlarından (çıkartıp) göç ettiren (ve çetin) işlerin üstesinden gelen (bir yiğit) idi. (feleğin) Oku (ona) isabet etti (ve) öldürdü. (o) Büyük işler yapan, soğuk (ve) şiddetli kışlarda (bile) ziyafet sofraları kurup (konuklarını doyuran bir yiğit) idi. (ölümü ile) insanları (cömertliğini) umar (ve bekler) bıraktı
SAV Atasözlerinin en eski biçimleridir. Çoğunda ölçü ve uyak kalıntıları görülür. Günümüzde biraz değişmiş olarak hâlâ kullanılırlar. • Günümüz Türkçesiyle • 1. Beş parmak düz değildir. • 2. Alplerle (yiğitlerle) vuruşma • beğlerle duruşma (karşı gelme). • 3. Ağaç ucuna yel değer, • güzel kişiye söz gelir. • 4. (sana) Su vermeyene (sen) süt ver. • 5. Erinene bulut (dahi) yük olur • 6. Od (ateş) demekle ağız yanmaz. • Ululara (yaşlı› kişilere) saygı gösteren kut • (mutluluk, uğur) bulur. • 8. Tencere der dibim altın, kaşık der ben nerdeyim? • 9. Kanı kan ile yumazlar (yıkamazlar). • 10. İt ısırmaz, at tepmez deme. Sav Örnekleri 1. Biş ernek tüz ermes. 2. Alplar birle uruşma Begler birle turuşma. 3. Yıgaç ucunga yel tegir. Körklüg kişige söz kelir. 4. Suv birmeske süt bir. 5. Ermegüge bulut yük bolur. 6. Ot tese ağız köymes. 7. Ulugla uluglasa kut bolur. 8. Aşıç ayur tibüm altun, kamış ayurmen kayda men. 9. Kanı kan bile yumas. 10. İt ısırmas at tepmes time
DESTAN • Ulusal edebiyatların başlangıç eserleri olan destanlar, evrenin yaradılışıyla ilgili kimi efsanelerin ya da toplumu derinden etkileyen savaş,kahramanlık, göç, doğal afet gibi olayların kolektif hayal gücüyle zenginleştirilmiş uzun manzum hikâyeleridir. • Başka ulusların edebiyatlarında olduğu gibi Türk edebiyatının da ilk örnekleri destanlardır. • Ancak, İslamiyetten önceki dönemde oluşan Türk destanlarının hiçbirinin tam ve orijinal metni yoktur. Bunun sebebi bu destanların yazıya geçirilmemesi, yani Homeros veya Firdevsi gibi büyük bir destan şairi tarafından derlenerek yeniden ve kişisel bir üslupla biçimlendirilmemesidir. • Bu destanlar hakkında bugünkü bilgilerimiz Divan-ı Lügat-it Türk’ ten ve başta Çin, İran, Arap belgeleri olmak üzere çeşitli kaynaklardan derlenmiştir.
Altay - Yakut destanı: YARADILIŞ DESTANI Türk destanları arasında en eskisidir. Evrenin yaratılışını, iyilik ve kötülüğün kaynaklarını, evrendeki düzeni konu edinen Yaradılış Destanı, Şamanizm izlerini taşır. Bu dine göre, dünyada ölen iyi ruhlar bir kuş kılığına girerek iyilik derecelerine göre gökteki ışık âlemine; kötü ruhlar ise kötülüklerinin derecesine göre yer altında karanlıklar âlemine giderler.
Saka Türkleri dönemi: ALP ER TUNGA DESTANI Saka Türklerinin İranlılarla savaşları ve Alp Er Tunga’nın yiğitliği anlatılır. Alp Er Tunga M.Ö. VII. yüzyılda yaşamış bir Saka hükümdarıdır. Türk-İran savaşlarında ün kazanmış İran hükümdarı Keyhüsrev'e yenilerek öldürülmüştür.
Saka Türkleri dönemi: ŞU DESTANI: Saka Türklerinin Makedonya hükümdarı İskender’le olan savaşları ve Şu’nun yiğitliği anlatılır. Destana kahraman olarak adını veren Şu, M.Ö. IV. yüzyılda yaşamış bir Türk hükümdarıdır. Bu destan, Türkler arasında XI. yüzyıla kadar yaşamış ve bu yüzyılda Kaşgarlı Mahmud tarafından kayda geçirilmiştir.
Hun Türkleri dönemi: OĞUZ KAĞAN DESTANI: M.Ö. II. yüzyılda doğduğu anlaşılan Oğuz Destanı, ancak XIII. yüzyılda yazıya geçirilebilmiştir. Hun Hakanı Mete’nin yiğitlikleri ve ülkesini genişletip oğulları arasında nasıl bölüştürdüğünü anlatan destandır.
Göktürkler dönemi: BOZKURT DESTANI Düşmanları tarafından yok edilen Göktürklerin dişi bir kurttan yeniden türeyişinin destanıdır.
Göktürkler dönemi: ERGENEKON DESTANI Göktürklerin yok edildiği bir düşman saldırısında sağ kalan az sayıda Türkün, Ergenekon denilen küçük bir yurtta çoğalmalarını ve demir bir dağı delerek oradan çıkmalarını anlatır. Ergenekon Destanı, önce XIII. asır Moğol tarihçisi Reşidüddintarafından yazıya geçirilmiştir. Yazarın Câmi'ü't-Tevarih,adlı kitabına kaydettiği bu rivayet, Farsçadır.
Uygur Türkleri dönemi TÜREYİŞ DESTANI Eski Hun hakanlarından birinin, ancak bir tanrı ile evlenecek kadar güzel iki kızı olduğunu ve Dokuz Oğuzların bu kızlarla evlenen bir bozkurdun çocukları olarak çoğaldıklarını anlatır.
Uygur Türkleri dönemi GÖÇ DESTANI Çin prensesiyle evlenen Uygur hakanının kutsal bir kayalığı parçalatarak Çinlilere vermesiyle görülen uğursuzluğun büyük bir kıtlığa neden oluşunu ve bunun üzerine Türklerin Beşbalıg bölgesine göç edişini anlatır.