380 likes | 871 Views
Normal ve Normal Dışı Davranışlar. ■ Sağlıklı bir birey, günlük hayata ayak uydurabilendir. Günlük hayatın gerektirdiği rutin işlerle baş edebilir.
E N D
■ Sağlıklı bir birey, günlük hayata ayak uydurabilendir. Günlük hayatın gerektirdiği rutin işlerle baş edebilir. ■ Sağlıklı bir birey, çevresindekilerle iyi geçinebilen insandır. Gerçeği anlayabilir ve onunla baş edebilir. Mesleklerinin gerektirdiğini yerine getirirler ve toplumun diğer ihtiyaçlarına da yanıt verebilirler. ■ Sağlıklı birey kendi içinde huzurludur ve kasıtlı olarak diğerlerine ya da kendisine acı çektirmek amacı gütmez. Kendi kimliği içinde huzurludur.
NORMAL DIŞI DAVRANIŞLARLA İLGİLİ YAKLAŞIMLAR • Duygu, düşünce ve davranışlarda değişik derecelerde tutarsızlık, aşırılık, uygunsuzluk ve yetersizliğin olması. • Bu özelliklerin az çok sürekli ya da yineleyici olup, bireyin verimli çalışmasını ve kişiler arası ilişkilerini bozmasıdır.
Psikodinamik Yaklaşım Psikodinamik yaklaşıma göre normal dışı davranışlar, çelişkinin ortaya çıkardığı kaygıyı bilinçaltında tutmak için yapılan savunma mekanizmalarıdır. • Yalnız bu savunma mekanizmaları bireyin kaygısını azaltmaz, aynı zamanda bireyin gerçekle ilişkisini keser. • Bu tutum daha ileriye giderse başka ruh hastalıkları da ortaya çıkar.
Davranışçı Yaklaşım • Davranışçı yaklaşım normal dışı davranışların aynen diğer davranışlar gibi öğrenilmiş davranışlar olduğunu savunur. • Normal dışı davranışların klasik koşullama, sosyal öğrenme ve edimsel koşullama kavramlarıyla açıklanabileceğini vurgular. Varoluşçu - İnsancıl Yaklaşım • Varoluşçu-insancıl yaklaşıma göre birey arzu ve ihtiyaçlarını tutarlı bir biçimde, kendi psikolojik gelişim ihtiyaçlarına göre ifade eder. • Bu ifadeler kendini bazen saldırganlık, bazen cinsellik, bazen de bağımsız olma biçiminde gösterir.
Biyolojik - Tıbbi Yaklaşımlar Bu yaklaşımı savunanlar normal dışı davranışın temelinde iki faktör olduğunu ifade ederler. Kalıtımsal faktör, genler yoluyla anne ve babadan geçen özellikleri ifade eder. Çevresel faktörler de, beslenme türü, ilaçlar, iklimde meydana gelen değişiklikler ve diğer çevresel etkiler altında bedende meydana gelen biyokimyasal dengesizlikleri belirtir.
NORMAL YA DA ANORMAL: KİM KARAR VEREBİLİR? Bir davranışın normal ya da anormal olduğuna karar verebilmek için o davranışı değerlendirmek ve yargılamak gerekir. Günümüzde, toplumumuzda, bireylerin normal olup olmadığına; 1)Toplum karar verebilir: 2) Kendi karar verir 3) Uzmanların karar vermesi 4) Psikolojik testlerle belirleme:
NEVROTİK BOZUKLUKLAR Günümüzde tedavi gören kişilerin çoğu nevrozdur. Nevroz nadiren hastanede tedavi olmayı gerektirir. Buna karşılık bireylerin yaşamı üzerinde de bozucu etkileri vardır. Normal ve nevrotik arasında kesin bir ayrım çizgisi yoktur.
Psikolog Karen Horney Temel Nevrotik Gereksinim1. Duygusallık ve Onay Gereksinimi : Burada diğer insanların beklentilerinden aşırı etkilenme, bunun sonucu olarak kendisi de dahil hiç kimseden hoşlanmama vardır. Bu kişiler reddedilmeye karşı aşırı duyarlı olup diğer insanlarla duygusal bağlantı kurmaktan korkarlar.2. Yaşamda Güçlü Bir Eş Bulma : Bu kişiler yalnız ve terk edilmiş olmaktan korkarlar. İncinmemek için aşırı itaatkar olurlar. Eğer diğer insanlar onun yaşamına giriyorlarsa, onlardan kendisine bebek gibi bakmalarını beklerler. Kendi isteklerini bastırırlar, kendi kimliliklerinin özelliğine önem vermezler.3. Kişinin Yaşamını Dar Sınırlarla Çevirmesi : çok dar sınırlar içerisinde varlıklarını ortaya koyarlar. Kendilerini hiç riske etmezler. Yeni kapılar açmazlar. Bir insan olarak kendilerini geliştirmezler. Onlar için gelişmekten çok güvenlik önemlidir.
4. Güç Gereksinimi : bu şu sözle ifade edilebilir: "Eğer güç sahibi olursam diğer insanlar beni incitmez." Bu türde güç diğer insanları dışlama, kontrol etme ve yönetme tutumlarını kapsar. Temelinde yardımsızlık duygusu yatar. Bu tür kompensasyonda (telafi) diğer insanlar üzerinde üstünlük kurarak güvenliklerini sürdürmeyi hedeflerler. Bu insanlar güç kazanırlarsa aşağılık duygularının görülmez olacağını zannederler. 5. Diğer İnsanları Kullanma : kişinin kendi gereksinimleri için başkalarını kullanma eğilimidir. Kişi kendi ego değerini arttırmak için başka insanlarla ilişki kurar ve onları değil kendisini düşünerek ilişkiyi düzenler. 6. Prestij Elde Etme : Prestij ve elde etme tek başına bir nevrotik gereksinim değildir. Ancak kişi kendini değerli bulmayı, sahip olduğu prestijle sınırlandırmışsa bu nevrotiktir. Sürekli olarak dışarıdan, kendilerinin değerli olduğunun doğrulanmasını isterler.
7. Kişisel Hayranlık Gereksinimi : Sürekli olarak diğer insanlara hayranlık uyandıracak bir tablo sunmaya çalışırlar. Böylece düşük benlik değerinin yarattığı acı hissedilmez.8. Kişisel Başarı Gereksinimi : Kişi kendisini kendisine kabul ettirmek ve anksiyeteden korunmak için, kompulsif tarzda, aşırı bir dürtüyle başarı elde etmeye çalışılır. Gerçekçi olmayan standartlara, mükemmeliyetçiliğe sahiptirler. Hiçbir başarı onları doyurmaz. Başka yolla edemedikleri sevgiyi böylelikle kazanmaya çalışır.9. Benlik Yeterliliği ve Bağımsızlık İçin Gereksinim : Bağımsızlık gereksinimi nevrotik değildir. Ancak kendisini diğer insanlardan ayırma, doyumlu ilişkiler elde edebilmek için sürekli bir arayış içinde ise nevrotiktir. 10. Mükemmel Olmak İçin Hata Yapma Korkusu ve Bundan korkma Korkusu : Bu kişiler "eğer ben mükemmel olursam kimse beni eleştiremez" diye düşünürler. Bu kişiler sürekli kendi açıklarını ararlar. Aşırı hassasiyete sahip olup kendilerini gizlemeye çalışırlar.
Nevroz Çeşitleri 1. Kaygı bozuklukları 2. Somatoform bozuklukları 3. Dissosiyatif bozukluklar 4. Duygudurum bozuklukları
Kaygı Bozuklukları • Obsesif - Kompulsif Bozukluklar: • Obsesif kişinin düşünce alanında, Kompulsif ise kişinin davranışlarında görülen bir bozukluktur. • Bir düşünceye veya bir davranışa saplanma çoğu kez bir arada ortaya çıkar ve böyle bozukluklara Obsesif - Kompulsif adı verilir. • Obsesif – Kompulsif bozukluklar olan bireylerde, devamlı olarak şüphe etme, bulaşıcı hastalıklarla ilgili düşünceler ve bireyin kendine ya da başkalarına zarar verme gibi kaygıları vardır.
Kompulsif davranışlar • Tekrar edilen, bir çeşit geleneğe bağlı fakat mantıksal bir yanı olmayan davranışlardan meydana gelir. • Hemen hemen herkesin bir çeşit bastırılmış olan batıl inançları vardır. • Bu bireyler genellikle davranışlarının anlam taşımadığının farkındadırlar, ama onu kontrol edemezler. • Bu kişiler, her kapı tokmağını ellediklerinde, ellerini yıkamak isteyebilirler. • Odalarındaki her eşyanın aynı yerde durmasını isteyebilirler.
Fobiler Akrofobi Yükseklik Aerofobi Uçmak Agorafobi Açık alan Ailorofobi Kediler Amaksofobi Araba sürmek Anthofobi Çiçekler Arakfobi Örümcekler Astrafobi Şimşek gürültüsü Brontofobi Gök gürültüsü Klostrofobi Kapalı yerler Sinofobi Köpekler Demetofobi Delilik Sefirofobi Köprüler
Somotoform Bozukluklar( somatik) • Kaygının neden olduğu bedensel (somotoform) bozukluklar herhangi bir neden olmadan kendini gösterir. • Bedensel hastalıkların oluşumunda duygusal belirleyicilerin önemi büyüktür. • Bu tür hastalıklarda duyguların boşalımını sağlayan yollar kapanmış olduğundan, gerilim iç organlar yoluyla olur. • Bu süreç bilinç dışında oluşur. Bu tür kişiler, hiçbir belirti taşımayan bedensel hastalıklardan yakınırlar. • Diğer bir deyişle, onların hiçbir bedensel rahatsızlıkları yoktur. Bu tür rahatsızlıklarda ortaya çıkan belirtiler, duygulara normal olarak eşlik eden bedensel tepkilerin abartılmış biçimleridir.
Dissosiyatif Bozukluklar Dissosiyatif bozukluklar söz konusu olduğunda birey stres ya da kaygıyı azaltarak kendi kişiliğinden kaçar. Bireyin bilinci bölümlere ayrılır ve ilişkisiz biçimde işlemeye başlar. Üç temel Dissosiyatif bozukluk vardır Amnezi: Bellek kaybıdır. Belleğin parçasal ya da tümden kaybı anlamına gelir. Bireydeki bellek kayıpları ya beyinde oluşan organik bozukluklardan ya da psikolojik nedenlerden oluşur. Psikolojik amnezi organik hiçbir nedeni bulunmayan bellek kaybına verilen isimdir. Fug (Tüm bellek kaybı): Bireyin bütün belleğini kaybetmesine verilen isimdir. Birey nerde olduğunu, niçin orada olduğunu bilemez. Bu durum birkaç saat veya en fazla bir ya da iki gün sürer. Çok ender durumlar da birkaç yıl sürebilir. Çoklu kişilik: Genellikle erkeklerde kadınlardan daha fazla görülür. Bireyler birden fazla kişilik gösterirler. Temel kişilik kibar, sakin ve temkinli ise, ikinci kişilik kaba, faal ve uçarı bir özellik gösterir. Bazı bireyler bir - iki - üç hatta dört kişilik gösterir.
Duygudurum Bozuklukları • Nevrotik bozuklukların son tipidir. En yaygın depresyon tipidir. Hemen hemen herkesin kendisini bunalımda hissettiği anlar olabilir. Bununla birlikte, kişi bu duygudan kurtulamıyorsa ve bu durum hep devam ediyorsa bireyin nevrotik olduğu düşünülür. • Örneğin aileden bir yakınımızı kaybedersek normal olarak aylarca bunalımda olabiliriz, ama bu süresiz devam ederse, kendi içimize kapanır, suçluluk ve değersizlik duygularına tutsak düşer ve gelecekten umudumuzu keseriz. • Bu durumda depresyon durumumuz ciddi boyutlarda demektir. Çoğu vakalarda birey işe ya da okula gitmek istemez. Boşluğa bakarak gözlerini dikerek çoğu zaman öylece oturur. Hayatın sadece karamsar yönünü görür. • Bazı durumlarda ise birey çok hareketli ya da durgun haller gösterir, yemek yemez, gece uyumaz, hatta intihara bile teşebbüs edebilir. Bu durumlarda, kendi iyiliği için, bireyin hastanede tedavi görmesi gerekir(manikdepresif)
PSİKOZ ÇEŞİTLERİ Psikoz önemli psikolojik bozukluklara verilen addır ve genellikle hastanede tedavi görmeyi gerektirir. Psikozlar fonksiyonel ve organik psikozlar diye ikiye ayrılır. Psikoz herhangi bir beyin zedelenmesine veya bozukluğuna bağlanmadığı zaman fonksiyonel psikoz adı verilir. Fonksiyonel olanlar şizofren ve psikotik duygusal bozukluklardır. Beyin zedelenmesi, beyin tümörü, ya da beynin çalışmasındaki aksaklıklardan doğan psikozlara organik psikozlaradı verilir.
Paranoyak şizofren: Büyüklük ya da eziyet etme hayalleri paranoyak şizofrenler için geçerlidir. Kendilerini büyük görürler. Başkalarının kendilerine eziyet ettiklerinden, arkalarından konuştuklarından kısacası aldatıldıklarından kuşku duyarlar. Birey, çoğu zaman düşman, kuşkucu ya da saldırgan olabilir. Özellikle de saldırgan davranış yaygındır Katatonik şizofren: Burada her türlü devinim birden yitirilir ve kişi belirli bir beden durumunu değiştirmeksizin, bir heykel gibi, saatlerce hatta günlerce bulunduğu yerde kalır. Katatonik donmada gözler boş bakar, yüz anlatımsızdır, tehditlere ve acı veren uyaranlara tepki gösterilmez.
Basit şizofren: Bu tür rahatsızlık yavaş biçimde gelişir. Erinlik döneminden sonra bireyde ilgisizlik artar, çevresiyle bağlar kopmaya başlar ve okul başarısında düşme görülür. Ailesiyle ve arkadaşlarıyla ilgilenmez. Karşı cinse ilgisiz kalır. Hiç bir şeye dikkatini vermez.Çalışmak için çaba göstermez. Birey çok az konuşur. Hebefrenik şizofreni: Çocuksu konuşma ve kıkırdama, bağlantısız konuşma, el ve kol hareketleri ve yüz mimikleri, kendi kendine konuşma, nedensiz bir kahkahayı izleyen ağlama nöbetleri vardır. Dışkı ve idrara aşırı ilgi, dışkının elbisesine, duvarlara silmesi ya da yemesi, utanç duygusunun tümden ortadan kalkarak cinsel organlarını göstermesi, öfke nöbetleri ve saldırganlık Hebefrenik şizofreninin belirtileridir.
PSİKOTİK DUYGUSAL BOZUKLUKLAR Depresyon (Duygusal Çöküntü) Bu dönemde kişi değersizlik, suçluluk ve umutsuzluk duyguları içindedir. Bazı hastalar sık sık ağlar, bazıları hayal ürünü günahlarından sürekli söz ederler, bir kısmı da yemekten içmekten kesilirler. Normal yaşantılarıyla ilgileri kalmaz. Genellikle giyinme ve temizlenme gibi gündelik görevlerini yerine getiremezler. Duygusal çöküntüler şiddetlenir ve kişi kendi kendine bakamaz hale gelirse, bu duruma psikotik depresyon adı verilir. Mani (Duygusal Coşku) Depresyonun tam tersidir. Birey bu dönemde neşelidir. Kendine güveni vardır. Kendisini devamlı olarak büyük görür ve gücünün yetemeyeceği işleri yapmaya kalkar. Geçmiş yaşantılar ya da gelecek projeler hakkında ayrıntılı fikirler geliştirir. Çok konuşur ve konudan konuya atlar. Kendine göre bir süper stardır.
İntihar Duygusal çöküntü olan her 1000 kişiden biri intihar eder. Yapılan araştırmalara göre intihar edenler çoğunlukla erkeklerdir. İntihar bireyin içinde bulunduğu ruh halinin etkisiyle ortaya çıkar. Bu devre kısadır. Birey bu dönemi, atlatabilirse intihar etmez. İntiharın belirtileri genellikle duygusal çöküntü, sessizlik, kendini beğenmeme ve küçük görme, kendini suçlama, yaşamı anlamsız görme biçimindedir.
KİŞİLİK BOZUKLUKLARI Herhangi bir bireyin davranışları toplum düzenini bozucu nitelikte olup çok sayıda kişiye zarar verdiği halde, birey bir suçluluk ve pişmanlık duygusu duymazsa, bireyde kişilik bozukluğuvardır. Kişilik bozukluğu, hatalı kişilik gelişmesinden meydana gelen davranış bozukluğudur. Bu tür kişiler topluma ve diğer bireylere uyum sağlamada zorluk çekerler. Sorunları olgunlaşamama, toplumsallaşamamadır. Ben-merkezci; sorumsuz ve düşüncesizce davranan bireylerdir.
Şizoid Kişilik Bazı yönlerden Şizoid kişiler şizofrenilere benzerler, ancak sanrı geliştirmemişlerdir. Şizoid diğer kişilerden uzaklaşması, eksantrik düşünceler vardır Bunlar soğuk, mesafeli duygusal bağlardan korkan, rekabeti sevmeyen, hayalleriyle yaşayan kişiliklerdir. Anti sosyal Kişilik Kişilik bozukluklarından biri de psikopat ya da sosyopat adıyla bilinen anti sosyal kişiliktir. Psikopatlar, normal zekâya sahiptir ve kendilerini kolayca sevdirebilirler. Psikopata örnek olarak soğukkanlı katilleri verebiliriz. Bu tip, diğerleri için şefkat, merhamet gibi duygular beslemez. Yalnız bu ailelerin ortak özellikleri çocuklarına sıcaklık ve sevgi ortamı hazırlamada cimri davranmalarıdır. Fiziksel cezalandırma yaygındır.
SAVUNMA MEKANİZMALARI Her birey psikolojik bütünlüğünü sürdürmek ve benliğinin değerlerini korumak amacıyla çeşitli savunma mekanizmaları kullanır. Birey kaygıdan kurtulmak için, bilinçsizce savunma mekanizmalarını kullanmaya başlar. Savunma mekanizmaları kaygımızı azaltmada gerçekten etkilidir ve herkes tarafından kullanılır ve normal bir davranış biçimi olarak kabul edilir. Sürekli olarak kullanılan savunma mekanizmaları ise tam aksine çevreye uyum yapmamızı bozar ve sağlıksız sonuçlara sebep olur.
Bastırma Konuşurken yerinde kullanılmayan sözcük düşlerde ortaya çıkan cinsel istekler, beklenilmeyen bir davranış, bastırma sonucu engellenen dürtülerin biçim değiştirerek bilinç alanına gelmesidir. Mantığa Büründürme Ders çalışmamayı baş ağrısına bağlamak gibi. Bir başka örnek, dişçiye gitmekten korkan birisi, dişçiye olan randevusunu unutabilir. Yansıtma(suçlama) Örneğin okulda başarısız olan çocuk, bu durumundan ana, babasını veya öğretmenini suçlar. Ya evde ona çalışma olanağı verilmediğini, ya da öğretmeninin onu sevmediğini ileri sürer.
Hayal Kurma Örneğin sekreterlikten hiç hoşlanmayan bayan kendini hayal dünyasında başarılı bir müdür gibi düşünerek, sekreterliğin verdiği kaygıdan kurtulur. Gerileme Arzularımız engellendiğinde veya kızdığımız zaman mantık dışı ve fevri davranışlar gösteririz. Sıkıntılı durumlarda yetişkin bir insan kekeler, kızarır, yaşının altında bir genç gibi davranır. Örneğin, altmış yaşındaki bir ihtiyar, gerilim karşısında 25 yaşında bir delikanlı gibi tepki gösterebilir.
Saplanma Çocukluk yaşantısında, iz bırakmış bir dönemde, bir bireye, nesneye, duruma bağlı kalmaktır. Freud’a göre, ego gelişimi sırasında geçtiği basamaklardan birine saplanan birey o dönemi atlatamaz, o dönem özelliklerini bir sonraki döneme taşır. Örnek, uzun süre parmak emme, altına ıslatma sigara, çok konuşma gibi. Yer değiştirme Ofisteki müdüre kızan sekreter, kızgınlığını evde bulunan kardeşinden alır
Özdeşim Kurma Örneğin Galatasaray’ın ünlü teknik direktörü Fatih Terim’e duyulan hayranlık nedeniyle, onun tanıtımını yaptığı ürünü satın alarak kendisini Fatih Terim gibi hissetme. Yüceltme Erkeklerin ilgisini çekemeyen çirkin bir kadın, yaratıcı bir artist ya da sanatçı olabilir; böylece cinsel dürtüleri yüceltmiş olur. Ödünleme Karşı cinsten ilgisini çekemeyip tatmin olamaması, onun spora yönelerek bu alanda başarılı olmaya çabalaması buna örnektir. Bir başka örnek, kısa boylu bir adam, siyasetle uğraşarak erkekliğini gösterme çabasına girebilir.
Soyut Kavramlara Bürünme Yakını ölen birey, bu kimseyi bir daha hiç göremeyeceğini bildiği halde, ölümü son derece soyut bir olay yaparak duyduğu acıyı bastırmaya çalışır. Karşı-Tepki Geliştirme Bu durumda, saldırgan ve olumsuz duygular daima sevgi örtüsü altında kalırlar. Bazı üvey anneler, eşlerinin eski çocuklarına, yapmacık ve gösterişle bir sevgi gösterirler. Bazen görülen bu davranışlar, karşı tepki geliştirmeye örnektir.
Telafi Örneğin, zihinsel yetenekleri kısıtlı olan bir kimse spor alanında büyük başarılar kazanarak bu eksikliğini giderebilir. Kadınların dikkatini çekemeyen çirkin bir erkek başarılı bir ressam ya da heykeltıraş olarak ilgi çekebilir. İnkar Çirkin bir davranışta bulunan birey, “Hayır ben hiçbir zaman o kişiye kaba davranmadım, sürekli saygılı davrandım” diyerek daha önceki davranışı inkar eder.