570 likes | 1.1k Views
Yenidoğanda Geleneksel Uygulamalar. Yrd. Doç. Dr. Sevinç POLAT (Bozok Üniversitesi -YOZGAT). Sağlık Slaytları. http://hastaneciyiz.blogspot.com.
E N D
Yenidoğanda Geleneksel Uygulamalar Yrd. Doç. Dr. Sevinç POLAT (Bozok Üniversitesi -YOZGAT) SağlıkSlaytları http://hastaneciyiz.blogspot.com
Gelişmiş ülkelerde binde 10'ların altında olan bebek ölüm hızları ülkemizde yapılan başarılı çalışmalarla 1988 yılında binde 77.7’ye , 2010 yılında ise binde 10’a düşmüştür. • Bebek ölüm hızlarının azaltılmasında doğumdan itibaren yenidoğanlara verilen nitelikli bakımın yanı sıra ailenin kültürel özellikleri de önem taşımaktadır. (T.C. Sağlık Bakanlığı, Ana Çocuk Sağlığı Ve Aile Planlaması Genel Müdürlüğü, 2009)
Kültür; bireyin bakış açısını oluşturan, öğrenilen ve paylaşılan değerler, inançlar ve anlamlar bütünüdür. “Kültür bir toplumun kısaca tüm hayat biçimidir.” (Öztürk 2011)
SağlıkSlaytları <a href=“http://hastaneciyiz.blogspot.com”>sağlık</a>
Bir toplumun yaşama biçimi olarak da tanımlanabilen kültür, insanın sağlık algısını doğrudan etkiler. Bu konuda yapılan çeşitli çalışmalar toplumun kültürel özeliklerinin, bireylerin özellikle de bebeklerin sağlık ve hastalık durumlarını önemli şekilde etkilediğini göstermiştir.
Yenidoğanlarda Kullanılan Geleneksel Yöntemler • Ülkemizin farklı bölgelerinde gerçekleştirilen çeşitli çalışmalar yenidoğanda geleneksel yöntemlerin sıkça kullanıldığını ortaya koymuştur. • Türkiye’de geleneksel uygulama/ (TAT) kullanma sıklığının; yapılan çalışmalarda %26.1-%77 arasında olduğu bulunmuştur. • Amerikan Pediatri Akademisi sağlıklı çocuklarda TAT kullanım oranının %20-40 arasında olduğunu belirtmektedir. (Öztürk 2011)
Aileler tarafından kullanılan bu geleneksel inanç ve uygulamaların bilinmesi, bunlardan zararlı olanların ortaya çıkarılması ve yok edilmeye çalışılması, • Sürdürülmesinde sakınca olmayanların ise korunması ve kültürel özellikler ile geleneklere bir anlamda sahip çıkılması oldukça önemlidir. (Özyazıcıoğlu ve Polat 2004)
Literatür değerlendirmesi sonucu ülkemizde yenidoğan döneminde annelerin en sık başvurduğu geleneksel uygulamalar;
Yenidoğan Doğar Doğmaz Yapılan Geleneksel Uygulamalar • Tuza yatırma(bebek ilerde kokmasın,çabuk terlemesin, pişik olmasın, pişkin vücutlu olsun ve kibirsiz olsun, bebek küfürlü ve gereksiz konuşmasın ve yaralarının çabuk iyileşmesi amacıyla) • Bala yatırma • Gözüne sürme çekme(Kaşı, gözü güzel olsun diye) • Gamzesi olsun diye yanaklarını sıkma ve çenesine basmak • Gözüne limon sıkma(güzelleşmesi için) • Bebeğin başını, belini, alnını sıkıca bağlamak(düzgün olsun diye) (Demirelöz ve Ekşioğlu 2009)
Burnu sıkma(şekilli olsun diye) • Bıngıldağı çökmesin diye üzerine kolonya dökme • Bebeğin bacaklarına ve ellerine yeni doğmuş fare kanı sürme(tüyleri dökülsün diye) • Bebeğin yüzünü örtme(gözleri iri olmasın diye) • Şekerli pelte damlatma(Bebeğin ilerde ağzının kokmasını önlemek ve tatlı dilli olması için) • Eklem yerlerinde sorun olmasın diye 7 boğumlu çubuğu yakıp külünü sürme
Yenidoğan doğar doğmaz yapılan geleneksel uygulamalar • Bebeğin yüzüne limon, anne sütü ve göbek kanı sürme (bebeğin cildinin güzel olması, büyüyünce sivilce olmaması için) • Karın bölgesine balmumu ve rakıyı karıştırıp sürme • Mevlit okutma • Kurban kesme • Fakirlere yardım etme • Ağaç dikme • Yastığının altına haşhaş koyma(kolay uyuması için) • Ağzının içine un ve yağı kavurarak yapılan “miyane” denilen çorbayı damlatma (Akın ve ark.2011, Kostak ve Akarsu 2011, Koç ve ark.2011, Demirezen 2009,Tural ve ark. 2009, Kahriman 2007, Eğri 2006, Çalışkan 2005,Işık ve ark.2010, Çalışkan ve Bayat 2011, İz ve Ersoy 2011)
Yenidoğana yapılmasının sakıncalı olduğu düşünülen geleneksel uygulamalar • Yenidoğanın odasına et girmesi halinde bebeğin hastalanacağına hatta öleceğine inanma • Yenidoğanın ayağının altından öpülürse yürüyemeyeceğine inanma • Eve un girdiğinde, yenidoğanı üç kez besmele çekerek yere koyup-kaldırma aksi halde uğursuzluk olacağına inanma • Yenidoğan yerde yatarken üzerinden atlanırsa boyunun kısa kalacağına inanma • Ağlayan bebeğin babasının ayakkabısı ile üç yol olan bir kavşakta, ağzına vurulduğunda uslanacağına inanma • Uğursuzluk getireceği inancıyla eve çivi getirmeme • Yeni evli çifti eve almama (Işık ve ark. 2010, Kahriman 2007)
Yenidoğanı emzirmeye başlatma uygulamaları; • Doğumdan sonra 1-8 saate kadar bekledikten sonra emzirme • 1 gün sonra emzirme • 1 hafta sonra emzirme • 3-5 ezan vakti geçmesini bekledikten sonra emzirme • Üç ezan geçtikten sonra anne kıbleye karşı oturur ve sağ işaret parmağını Kuran-ı Kerim’e sürerek çocuğun dudaklarına dokunur.Böylece çocuğun ağzı açılmış olur. Kadının göğsü zemzem suyu ile yıkanır ve önce sağ göğsünü verir. • Taş ve arkadaşlarının çalışmasında annelerin %30.3’ünün geç emzirmenin bebeğe zararı olup olmadığını bilmedikleri, emzirmek için neden bekliyorsunuz sorusuna ise %90’nının büyüklerimizden öyle gördük cevabını verdikleri bulunmuştur. (Ezan vakti bekleme uygulaması, bebeğin daha zeki ve dindar olması amacıyla yapılmaktadır).
Başka kültürlerde emzirme; • ABD’de yaşayan Asyalı Hintli annelerin doğumdan 12 saat sonra, • Hintli annelerin ise 30 saat sonra emzirmeyi başlattıkları bulunmuştur. Doğumdan sonra emzirilmeye geç başlanılması; • Annenin süt yapımını ve emzirme süresini azaltabilmekte, • Anne bebek arasındaki ilişkinin erken dönemde gelişmesini engellemekte, • Çocuğun artan enerji ihtiyacını karşılayamayarak çeşitli olumsuzluklara neden olabilmektedir. ( Kostak ve Akarsu 2011, Akın ve ark. 2011,Taş ve ark.2011, Karaer ve ark.2011, Özyazıcıoğlu 2000, Vurur ve ark.2009, Kahriman 2007, Yatkın ve ark.2005, Özyazıcıoğlu ve Polat 2004, Hacıalioğlu 1990, Aksayan 1983,Kannan et al. 2004)
Annelerin doğumdan sonra bebeğe verdikleri ilk gıdalar; • Hoca tarafından okunmuş şekerli su verme • Anason veya portakal suyu verme • Mama/pirinç unu verme • Zemzem suyu verme • Dadak (çaylı ekmek) verme • Meyve suyu verme • Yasin okutulmuş şeker verme • Bal, şerbet verme (Tatlı şeylerin verilmesindeki amaç; çocuğun tatlı dilli olması, iyi huylu olması) (Kostak ve Akarsu 2011, Akın ve ark. 2011,Kahriman 2007, Özyazıcıoğlu ve Polat 2004, Yatkın ve ark.2005, Hacıalioğlu 1990, Aksayan 1983)
Yenidoğanın göbek bağı ile ilgili uygulamalar; Göbeğin düşmesini hızlandırmak için; • Göbeği, göbek bağı ile sıkıca bağlamak • Göbeğe bezden teker yapıp yerleştirmek • Göbeğe, göbek tozu sürmek • Göbeğe pudra sürmek • Göbeğe yağlı hamur koymak • Göbeğe margarin sürmek/ un koymak • Pise sürmek(Çam ağacının katranı) • Göbeğe oksijenli su/ alkol /kolonya sürme • Zeytinyağı,pudra ve kahve sürme • Mersin tozu sürme • Ağaç çürüğü / yanmış bez parçası koyma • Göbeğe çörekotu koyma
Göbek düştükten sonra yapılan uygulamalar; • Camiye gömmek • Kuran-ı kerim arasına koymak • Göbeği evde saklamak(evine bağlı olsun diye) • Göbeği ahıra ya da çöpe gömmek • Göbeği ateşe atmak • Cüzdana koymak, duvar dibine gömmek veya kitap arasına koymak • Göbek bağını yastık içine koymak(ayağı içerde, gözü dışarıda olmaması için) (Sivrikaya ve ark.2011,Şaşmaz 2011, Akın ve ark.2011, Kostak ve Akarsu 2011,Koç ve ark.2011,Işık ve ark.2010, Tural ve ark.2009, Eltaş ve ark.2009,Şen ve ark.2009,Vurur ve ark.2009,Vehbi Koç Vakfı-proje 2007, Eğri 2006,Özyazıcıoğlu 2000, Bayık 1989, Yalın 1988 , Aksayan 1983, Hotun 1990)
Cinsiyete göre göbek bağı ile ilgili uygulamalar; • Kız bebeklerin göbek bağını, dindar olsun diye Kuranı Kerim içine koyma • Ev kızı olsun diye evin çatısının arasına çakma • İş bilir olması için mutfakta ocak taşının altına koyma • Erkek bebeklerin göbek bağını çiftçi olsun diye sabana çakma • Alim olsun diye kitap arasına koyma • Malına sahip çıksın diye evin çatısındaki ana direğe bağlama • Fabrikada çalışsın diye fabrikada bir yere bırakma
Yenidoğanın göğsünün şişini indirmek için; • Bebeğin göğsünü banyoda ovalama • Göğsü sıkma • Göğsü emme • Hiçbir şey yapmama (Akın ve ark. 2011, Işık ve ark. 2010, Kahriman 2007)
Kundak • Kundak, amaç ve uygulama açısından geleneksel kabul edilmektedir. • Kundak uygulaması Doğu Anadolu Bölgesinde oldukça yaygındır. • Halkın inancına göre; “kundak ne kadar fazla sıkılırsa çocuk o kadar kuvvetli olur.” • Çocuk dermiş ki: “Ah şu anam babam bir kavga etseler de beni bir muhkem sıksalar” (Türkdoğan 1972, Başar 1972, Erzurum il Yıllığı 1967, Özyazıcıoğlu 2011)
Kundak yapmada amaç; *Çocuk rahat uyusun *Bacakları düzgün olsun *Boyu uzun olsun *Çocuk sıcak kalsın *Beli batmasın *Çelik gibi sert olsun *Kolay kucağa alınsın *Yüzünü yaralamasın *Güzel olsun *Gelenekler böyle olduğu için (Okumuş & ark.2011,Şaşmaz 2011,Çalışkan & Bayat 2011,Işık ve ark.2011,Akın ve ark.2011, Eğri ve Gölbaşı 2007, Biltekin ve ark. 2004, Özyazıcıoğlu ve Polat 2004)
Kundak yapmanın sakıncaları; • Kundak, çocukta kalça çıkığına eğilimi artırır. • Çocuğun kendisini sıkıntıda hissetmesine yol açar. • Kışın soğuk aylarda ilk 3 ay yarım kundak ya da gevşek olması koşuluyla tam kundak önerilebilmekle birlikte, • Günümüz tıp bilgileri çerçevesinde, kundaklama sakıncalı bulunan, terk edilmesini sağlamaya yönelik mücadele verilen bir uygulamadır.
Yenidoğanın ilk banyosuna ilişkin uygulamalar • Üçüncü gün yıkaması (Yenidoğanın sırtının avuç ortası ile ovulması böylelikle tüylerinin dökülmesinin sağlanması, bir başka deyişle “diken çıkarılması”) • Yarı kırkını bekleme(20 gün) • Kırkının çıkmasını bekleme(40 gün sonra yıkama) (Sivrikaya ve ark.2011, İz ve Ersoy 2011, Kostak ve Akarsu 2011,Egelioğlu ve ark.2011, Koç ve ark.2011,Işık ve ark.2010, Eltaş ve ark.2009, Kahriman 2007, Özyazıcıoğlu ve Polat 2004,Hacıalioğlu 1990)
Yenidoğanın ilk banyosuna ilişkin uygulamalar; • Mevlit okutma • Yenidoğanın ilk banyo suyunun içine; taş, çatal,süpürge teli, çörek otu, soğan kabuğu, miras altını(yüzük) atma • Banyo suyuna süt koyma • Bebeği içine iğne, sarımsak kabuğu ve gümüş atılan sudan 40 fincan dökerek yıkama • Bebeği,içine kırkar tane arpa, buğday,nohut, mercimek ve kırk tane taş/ güzel kokulu yeşil yapraklar koydukları su ile yıkama • Bahçeden toplanan dere taşlarını suyun içinde kaynatma ve bu suyu önce evin her yerine serpme, sonra kalanıyla lohusa ve yenidoğanı yıkama • Ağız içi de dahil olmak üzere vücudunun her yerine ıslak tuz sürerek bekletme(3-4 saat veya daha fazla )
Yenidoğanın 40 günü doluncaya kadar/dolduğunda yapılan geleneksel uygulamalar Kurban kesme 40’ ı çıkana kadar halının altına kirli bezini koyma Kırk güne kadar gözlerini kapama (şaşı olmasın diye) Bebeğin ağzı akarsa dayısının kirli çorabını yıkanırken ağzına sürme Kucağa alışır inancı ile kucağa almama Kırkı doluncaya kadar tırnaklarını kesmeme(ömrü kısa kısalır diye) • Tepesinden aşağı 40 defa su dökme • Başının altına ekmek koyma • Babasının gömleğini yatağının başına asma • Uzak bir yere gezmeye götürme (Yenidoğanın ömrünü uzatacağı düşüncesi ile) • Bebeğin çamaşırlarını gece ipte bırakmama • Kırk gün boyunca adetli kadına göstermeme • Helva dağıtma (Akın ve ark.2011,Koç ve ark.2011, Çalışkan ve Bayat 2011, Işık ve ark.2010, Demirezen 2009,Tural ve ark.2009, Eltaş ve ark.2009, Kahriman 2007, Çalışkan 2005)
Yenidoğanın 40 günü doluncaya kadar/ dolduğunda yapılan geleneksel uygulamalar • Bebeği gece dışarı çıkarmama • Bebeğe kırmızı giysi giydirme • Lohusa ve bebeği yalnız bırakmama • Başka lohusalarla karşılaşmamaya çalışma(kırkı karışmasın diye) • Gece dışarıya sıcak bir şey dökmeme • Çocuğun başına süpürge asma • Üzerine çengelli iğne takma • Yastığının altına bıçak koyma • Çocuğun yüzünü örtme ve eve gelene dikkat etme (Kahriman 2007, Egelioğlu ve ark. 2011)
Açıklama: • Erkek çocuk kırk günlük olunca, kız çocuk ise kırkına birkaç gün kala kırklanır. Aradaki fark, kadının“eksik” olduğu görüşünden kaynaklanmaktadır. • Kırklı olmanın özelliği, annenin bu süre içerisinde tabu yani pis sayılmasıdır. Kırklanmadan sonra anne ve çocuğun her türlü pislikten arındığına, hastalıklara karşı direnç kazandıklarına ve kötü ruhların etkisinden kurtulduklarına inanılır. • Bu inanışın psikolojik bir rahatlık sağlayabileceği düşünülebilir. (Şaşmaz 2011,Okumuş & ark. 2011,Çalışkan & Bayat 2011, Işık ve ark.2011,İz ve Ersoy 2011, Kostak ve Akarsu 2011, Eğri &Gölbaşı 2007, Aksayan 1983, Işık ve ark.2010, Ünver 1938, Acıpayamlı 1961, Kahriman 2007 )
Pamukçuk • Annenin lezyonları kendi saçıyla/ iki kumalı kadının saçıyla/kız doğurmuş kadının saçı ilesilmesi ve uzak bir yere atması • Lezyonların üzerine anne sütü, şeker tozu, tuz veya un sürme • Lezyonların üzerine küfle böceği ve sarımsağı ezerek karıştırıp sürme veyaanne sütü ile sarımsağı karıştırarak sürme • Lezyonları iğne ile patlatma/ kanatma • Lezyonları çivitle silme
Çocuğun ağzındaki pamukçuğu gidermede; • Bebeğin ağzına tuz, çay, gül suyu, vazelin ve tarçın sürme, • Ağzında çakmak çakma • Lezyonları pamukçuk şekeri/ yankı şekeri/ pamukla silme • Lezyonların üzerine mürekkep sürme • Ağıza limon sıkma • Soda ile su karıştırarak lezyonları silme (Okumuş ve ark. 2011, Işık ve ark.2010, Şen ve ark. 2009, Kahriman 2007,Vehbi Koç Vakfı-proje 2007, Çimen ve ark. 2006, Eğri 2006, Çalışkan ve ark. 2005, Çalışkan 2005, Özyazıcıoğlu ve Polat 2004, Biltekin 2004, Aksayan 1983)
Pişiği gidermek için yapılan uygulamalar: • Pudra kullanma • Kül/ kuru saz külü sürme • Sabunla yıkama • Anne sütü sürme • Sıvı yağ, tereyağı, yoğurt veya kaymak sürme • Sıcak toprağa sarma(höllük) • Ölünün yıkandığı sabunla yıkama • Soda ya da kil sürme • Bebeğin altını ışığa tutmak • Beşik otu veya rufiye otunu kurutup üzerine dökme • Ziyaret mağarasından gelen su ve sabunla çocuğu 3 çarşamba yıkama (Aksayan 1983, Hacıalioğlu 1991, Çalışkan ve ark. 2005, Çalışkan 2005, Eğri 2006, Kahriman 2007, Vehbi Koç Vakfı-proje 2007,Tural ve ark. 2009,Okumuş ve ark.2011)
Höllük: Bebeğin sıcak kalması ve sağlam olması için bacaklarının arasına elenmiş ve kavrulmuş toprağın konulmasıdır.Höllük ; • Bebek pişik olmasın • Bebeğin altı kolay temizlensin • Gaz sancısı olmasın • Topraktan gücünü alsın • Üşümesin, sıcak kalsın • Bebek rahat uyusun, çabuk büyüsün • Büyükler istediği/tavsiyesi doğrultusunda uygulandığı belirtilmektedir. Bebeğin höllüğe yatırılması, tetanosa neden olabileceği için sakıncalı kabul edilmektedir. (Eğri 2006, Meriç 2004, Aksayan 1983, Bahar 1985)
Kolik İçin Yapılan Uygulamalar • Küfle böceği ile anne sütünü karıştırıp verme, • Bebeğin karnına güvercin dışkısı sürme • Sirkeli su, sıvıyağ ve elma yağı ile karnını ovma • Sallama ve yalancı emzik kullanma, bitkisel çay verme • Biberiye, papatya, kekik ve nane çayı verme • Tereyağlı ve şekerli mama verme(dadak) • Hocaya 7 renkli ip bağlatma • Muska takma
Kolik İçin Yapılan Uygulamalar Bebeğin yatağına odun kömürü, sıcak bez, taş, sıcak toprak koyma(höllük) Rezene çayı ,anason çayı,papatya çayı içirme Badem yağı, zeytinyağı içirme Sıcak suya oturtma Mendilin üzerine çörek otu koyup ütüyle kızdırma ve karın üzerine koyma Limon, armut, havuç veya kayısı suyu içirme (Işık ve ark. 2010,Vehbi Koç Vakfı-proje 2007,Yearwood 2007, Kahriman 2007, Özen ve Özgür 2006,Çalışkan ve ark. 2005, Çalışkan 2005, Çiftçi 2005, Özyazıcıoğlu 2000, Weizmann and Sumwerbell 1995, Aly 1994,Taş 1994)
Konak için yapılan uygulamalar • Kafasına zeytinyağı sürme • Kafasına zeytinyağı+karbonatı karıştırıp sürme • Vazelin sürme • Hiçbir şey yapmama (Çalışkan ve Bayat 2011, Işık ve ark. 2010, Yearwood 2007, Vehbi Koç Vakfı-proje 2007,Özen ve Özgür 2006,Çalışkan ve ark.2005, Çalışkan 2005 ,Çiftçi 2005, Özyazıcıoğlu 2000, Weizmann and Sumwerbell 1995, Aly 1994, Taş 1994)
Sarılığı iyileştirmeye yönelik uygulamalar; • Tavuk ciğeri yedirme • Anne sütünü kesme • İki kaşının arası, alın, üst dudak ya da dilinin altından kan akıtma, parmaklarının arasını jiletle kesme • Bebeğin tırnağını banyo suyuna katma • Papatya,zemzem,limon suyu ile banyo yaptırma • Bebeğin vücuduna sıvıyağ, tereyağı sürme ve 3 gün bekletme • Tatlı şerbet verme veya cami hocasına okutma • Sarı ışık yakma • İçine altın, yumurta sarısı, sarılık otu/ yayla çiçeği atılmış suda yıkama • Erkek çocuğun idrarını içirme (Hacıalioğlu 1991, Gözüm 1992, Özyazıcıoğlu ve Polat 2004, Erdem ve Taş 2005, Geçkil ve ark 2006, Çalışkan ve Bayat 2007, Ergin ve ark.2007, Eğri ve Gölbaşı 2007, Kahriman 2007, Bölükbaş ve ark.2009, Sivrikaya ve ark.2011, Şaşmaz 2011)
Sarılığı iyileştirmeye yönelik uygulamalar; • Kara incir odununu kaynatıp içirme, bu su ile banyo yaptırma • Bebeğin üzerine sarı lira koyma • Tütsü yapma, emzirme • Kırk anahtarlık takma • Çocuğun kendi idrarını karpuz kabuğuna koyarak zerdali ile kaynattıktan sonra bir gece dışarıda bekletip çocuğa içirme • Güneş ışığı alsın diye camın önüne koyma • Bebeğin alnına bal mumu ile küçük bir altın yapıştırma • Sarı renk (altın, boncuk, kıyafet) kullanma, yüzüne sarı örtü örtme
Sarılığı iyileştirmeye yönelik; Sarılığı iyileştirmek için anneler tarafından yapılan uygulamalar; “Bebeklerin sepsisten ölmelerine, ileriki yaşlarda metabolik ve enfeksiyon hastalıklarına yakalanma risklerinin artmasına neden olabilmektedir.” “Bebeğe sarı giysiler giydirilmesi, bebeğin sarardığının fark edilmesini engelleyebildiği için tavsiye edilmemektedir.” (Özyazıcıoğlu 2011,Işık ve ark. 2010, Şen ve ark.2009, Eğri 2006, Meriç & Elçioğlu 2004, Biltekin 2004, Şenses ve ark. 2002, Şenses 2002, Aksayan 1983, Sreeramareddy ve ark.2006)
Burun tıkanıklığı için; • Buruna zeytinyağı/ tereyağı koyma • Anne sütü sağma • Burnu çengelli iğne ile temizleme • Bıngıldağına koyun yağı sürme, • Terletme • Ihlamur,nane,portakal,limon içirme • Burnuna tuzlu su sıkma “Bu uygulamalar, yağ aspirasyonuna sebep olabileceği için sakıncalıdır.” (Sezen 1994,Yaman 1990, Kahriman 2007,Koç proje 2007,Özyazıcıoğlu 2011)
Nazar • Nazar (göz) değmesi inancı, halkımız arasında çok eskiden beri yaygındır • ”Hatta insanın kendi kendine dahi nazar değdirdiğine inanılır” • Halkın inanarak veya görerek kötü gözlerin kurbanlarını kabul ettiği gibi, fıkıhçılar tarafından mezardaki ölülerin üçte birinin “ göz değmesinden” öldüğü söylemektedir. • Nazarın varlığını İslam dini de kabul etmekte, ancak nazarlık gibi bütün fetiş malzemelerini şiddetle reddetmektedir. (Özyazıcıoğlu 2011, Egelioğlu ve ark.2011, Şaşmaz 2011,Koç ve ark.2011, Akın ve ark. 2011, Bölükbaşı ve ark.2009, Şen ve ark. 2009 Tural ve ark.2009, Eğri ve Gölbaşı 2007, Özyazıcıoğlu ve Polat 2004, Biltekin ve ark.2004,Çıkman 1980 )
Bebeği Nazardan Korumak İçin; • Bebeğe ayet, cevşen, kuran, muska takma ve dua okuma (efsunlama, çörek otu) • Çocuğu gözlerden uzak tutmaya çalışma • Bilerek pis gezdirme • Kurşun döktürme • Üzerlik tüttürme • Şapı beze sarıp omuzuna koyarak gezdirme • “Maşallah” “subhanallah” deme • Çıraya şekil verip nazar boncuğu yerine takma, yastığın altına çıra koyma • Emzirirken bebeğe bakmama
Nazarda • Başının üstünde tuz çevirme • Gümüş takı takma • Anneye/Nazarla bakan kişiye okutma • Fildişi, mavi(göz) boncuk takma, mavi giysi giydirme • Sarımsak/ Yumurta kabuğu takma • Yenidoğanın kirli bezini paspasın altına koyma • Çamaşırlarını ters giydirme • Yüzüne-alnına kömür(is) sürme • Beşiğine türbe bezi bağlama
Kolay uyutmak için; • Bebeğe ninni söyleme • Ayakta veya battaniye içinde sallama • Yüzünü/gözlerini bezle örtme “Bebekleri ayakta veya battaniye içinde sallama yöntemi, kalıcı beyin hasarlarına veya ölümle sonuçlanan gelişmelere neden olabileceğinden sakıncalı kabul edilmektedir.” (Şaşmaz 2011, Özyazıcıoğlu 2000)
Yenidoğana yönelik geleneksel uygulamaların tıbbi açıdan sakınca arz edenlerinin başlıcaları KUNDAKLAMA TUZLAMA kalça çıkığı hassas cildi tahriş GÖZE SÜRME ÇEKME-LİMON SIKMA Konjonktivite 3 EZAN VAKTİ BEKLEME bebekte kan şekeri düşmesi, emzirmeye başlamada zorluk • Öneri: ilk emzirme seansı doğumu izleyen yarım saat içinde gerçekleştirilmeli ve bebeğe anne sütü dışında hiçbir gıda verilmemelidir.
TOPRAK SARMA(höllük) BINGILDAĞA ÇİVİT SÜRME Tetanos cilt tahrişi, kapanmamış bıngıldağa zarar PAMUKÇUĞA ANNE SAÇI SÜRME Ağızda enfeksiyonun geçmemesi, başka enfeksiyonlar Yenidoğanın erken sütten kesilmesi ŞİŞ MEME DOKUSUNU OVMA tahriş
Ülkemizde yapılan çalışmalarda; Çocukların sağlık ve hastalık durumlarında başvurulan geleneksel uygulamaların sayısını artıran en önemli demografik verilerin;İleri anne yaşı ve düşük eğitim düzeyi olduğu belirlenmiştir. Yurt dışında ve yurt içinde yapılan çeşitli çalışmalarda da annenin eğitim seviyesi yükseldikçe, çocuk beslenmesi ve bakımı konusunda geleneksel uygulamalara başvuru oranının azaldığı tespit edilmiştir. Taywan’da yapılan bir çalışmada, geleneksel uygulamaların eğitim düzeyi düşük, primipar ve işi olmayan kadınlar arasında yaygın olduğu bulunmuştur. (Öztürk 2011, Kostak ve Akarsu 2011, Eğri 2006, Özyazıcıoğlu ve Polat S 2004-2005, Erdem ve Taş 2005, Özyazıcıoğlu ve Polat 2004, Kaewsorn 2003, Aksayan 1983, Şenses ve ark 2002, İnsanbilimleri.com. 2004)
Hem geleneksel hem de çağdaş uygulamalarda bireyin amacı; sağlığına kavuşmak, sağlığını geliştirmek ve sürdürmektir. • Yapılan çalışmalarda, anne-babalar/bakım vericilerin yarıdan fazlasının çocuklarının hastalık ve rahatsızlıklarında geleneksel tedavi yöntemlerine başvurduğu ancak neredeyse tamamının sağlık ekibine uyguladıkları bu yöntemler hakkında bilgi vermedikleri belirlenmiştir. (Öztürk 2011, Sawni 2008, Wong ve Eaton 2001)
Günümüz tıbbi bakış açısı, geleneksel uygulamaların zarar potansiyeline odaklanmakta ve bu zarar potansiyelini iki şekilde açıklamaktadır. 1-Yapılan uygulamaların çoğu tahrişe ve enfeksiyon yatkınlığına yol açabilmektedir. 2-Bazıları ise çağdaş tıbbın olanaklarının devreye girişini yani tedaviyi geciktirerek, durumun daha da ciddileşmesine neden olmaktadır. (Çiftçi ve ark. 2005, Senol ve ark. 2004)
Unicef'in Çocuk Haklarına Dair Sözleşmesinin 24. maddesinde çocukların sağlığı için zararlı geleneksel uygulamaların ortadan kaldırılması amacıyla uygun ve etkili her türlü önlemin alınması gerekliliği üzerinde durulmaktadır.” (Unicef Çocuk Haklarına Dair Sözleşme, 2010)
SONUÇ; • Çocuk sağlığı düzeyinin yükseltilmesi, korunması ve sürdürülmesinde, hastalık hallerinde verilecek tedavi ve bakımın toplumun yapısına ve kültürüne uygun olması gerektiğinden modern tıp uygulayıcılarının(doktor ve hemşirelerin)hasta sorgulamalarında bu durumu dikkate alması, • Çok kültürlü dünyamızda, insanları kültürel özellikleri ile kabullenerek ve bu özelliklerin sağlık ve hastalık davranışlarına etkisini göz önüne alarak bakımın planlanması, • Farklı kültürlere sahip olan insanların sağlık gereksinimlerinin de farklılık gösterebileceğinin bilinmesi, • Ebeveyn ve çocukla güvene dayalı bir ilişki kurarak kültürel tanılama yapılması,