E N D
EKONOMİ 1
Atatürk diyor ki; Ekonomik bakımdan güçsüz olan bir millet, yoksulluktan kurtulamaz; güçlü bir uygarlığa, refaha ve mutluluğa kavuşamaz; toplumsal ve siyasal hastalıklardan yakasını kurtaramaz. Ülke yönetimindeki başarı, ekonomik yönden sahip olduklarının derecesiyle orantılıdır.
MODÜL:1 EKONOMİDE ÜRETİM VE SANAYİ 3
A-EKONOMİDE KULLANILAN TEMEL KAVRAMLAR Ekonomi nedir? Ekonominin çok sayıda tanımı yapılabilir. Bunlardan bazıları şu şekildedir. • Sınırlı kaynaklar ile sınırsız insan ihtiyaçlarını karşılanmak için çaba sarf eden bilim dalına “ekonomi” denir. • İş hayatındaki kişileri ve toplumu incelemek suretiyle maddi refahı artırma yolları arayan bilim dalına “ekonomi” denir. 4
Eğer insanlar gerek duydukları her şeyi elde edebilecek sınırsız kaynaklara sahip olsalardı, ekonomi gibi bir bilime ihtiyaç olmazdı. Çünkü ekonomi esas olarak miktarı kısıtlı olan şeylerle ilgilenir. 5
Ekonomi genel olarak ikiye ayrılır: • Kayıt Dışı EkonomiEkonomik faaliyetlerin, fiilen gerçekleşmiş olmasına rağmen, bu faaliyetlerle ilgili kayıtların tutulmaması olarak nitelendirilen kayıt dışı ekonomi, kamu idarelerinin denetimi dışında kalan her türlü ekonomik işlem ve faaliyetlerdir. 6
Kayıt dışı ekonomi, Türkiye gibi gelişmekte olan ülkelerin en önemli sorunlarından biridir. • Dünyada ve ülkemizde kayıt dışı ekonomi konusunda net rakamlar verilememekle birlikte tahminler yapılmaktadır. • Bu tahminlere göre, ülkemizde kayıt dışı ekonominin GSMH’ye* oranı yaklaşık olarak %30-35 civarındadır. • ABD, AB ve İngiltere gibi gelişmiş ülkelerde ise bu oran yaklaşık %10-15’dir. 7
Kayıt İçi EkonomiKayıt içi ekonomi, resmi kayıtlara giren, kanuni belgelerle belgelendirilen, yetkili kamu organlarınca normal kurallar çerçevesinde kontrol edilen ve milli gelir hesaplamalarında dikkate alınan ekonomik işlem ve faaliyetlerin tamamıdır. 8
İhtiyaç nedir? Karşılandığı zaman sevinç ve mutluluk veren, karşılanmadığı zaman acı ve üzüntü veren duygulara “ihtiyaç” denir. Önem düzeyine göre ihtiyaçlar ikiye ayrılır: • Zorunlu İhtiyaçlar : İnsanların yemek, içmek gibi devamlılık gösteren temel ihtiyaçlarıdır. • Lüks İhtiyaçlar : Karşılanmadıkları zaman, zorunlu ihtiyaçlar kadar acı vermeyen ihtiyaçlardır. İyi giyinmek, otomobil sahibi olmak gibi. 9
Ekonomik ihtiyaçlar, yer ve zamana göre büyük farklılıklar gösterebilir. • Örneğin gelişmiş ülkelerdeki bir işçi için otomobil satın almak doğal bir gereksinim olarak düşünüldüğü halde, az gelişmiş bir ülkedeki bir işçi için bu ihtiyaç lüks olabilir. 10
İhtiyaçların değişmesine neden olan diğer etkenler ise şu şekilde sıralanabilir; • Kişinin karakter özellikleri, • Fizyolojik etkenler, • Yaşanan doğal çevre, • Eğitim düzeyi, • Toplumsal etkenler, • Kültürel etkenler, • Politik etkenler, • İnançlar, vb. 11
Mal nedir? • İhtiyaçları karşılayan ve fiziksel özelliğe sahip olan temel unsurlara “mal” denir. • Diğer bir tanıma göre; insanların ihtiyaçlarını doğrudan veya dolaylı olarak karşılamaya yarayan her şeye “mal” denir. 12
Hizmet nedir? İnsanların soyut ihtiyaçlarını karşılayan ve insana fayda sağlayan kavrama “hizmet” denir. • Hizmetler de mallar gibi üretilebilirler. • Ancak hizmetler, mallar gibi stoklama özelliğine sahip değildir. • Hizmetlerin ancak süreleri uzatılabilir. • Hizmet yalnızca emek ile değil sermaye malları ile de sağlanır. 13
Fayda nedir? Bir mal veya hizmetin ihtiyaçları karşılama özelliğine “fayda” denir. • Her malın faydalı olması istenir. Ancak, bu her zaman mümkün olmaz. • Örneğin, sigaranın sağlığa zararlı olduğu bilindiği halde ekonomik anlamda fayda sağladığı için kıt mallara dahil edilir. • Televizyon, buzdolabı gibi cihazların madde olarak varlığı, sağladığı fayda olmasaydı hiç bir işe yaramazdı. 14
Kıymet nedir? Bireylerin kişisel ihtiyaçlarına, gelir ve kültür düzeylerine göre mal ve hizmetlerden sağlayacakları faydaya verdikleri öneme “kıymet” (değer) denir. • Tüketiciler mal ve hizmetlere, onların kendilerine sağladıkları fayda oranında değer (kıymet) verirler. • Bazı durumlarda, faydası çok olan bir takım mal ve hizmetlere az, faydası düşük olan mal ve hizmetlere ise daha fazla önem verildiği görülür. 15
Servet nedir? • Bireylerin ve toplumların sahip olduğu mal stokuna “servet” denir. • Her ulusun ekonomisi, önceki dönemlerde topladığı mallardan oluşan küçük veya büyük bir mal stokuna sahiptir. Buna “ulusal servet” denir. • Her ülke ekonomisinin amacı; stoklanabilecek mallarının miktarını artırarak, geleceğini güvence altına almaktır. 16
B- ÜRETİM VE ÜRETİM ELEMANLARI Üretim nedir? Hammaddeleri mamul mallara çevirmek amacıyla, üretim elemanları bir araya getirme süreci ve işlemine “üretim” denir. • Ekonomide ihtiyaçlarımızı gideren mal ve hizmetlerin sürekli bulunabilmesi ve onlardan yeterli faydayı elde etmemizin temeli üretime dayanmaktadır. • Her bir üretim elemanın miktarı sınırlı olduğu için, üretilebilecek şeylerin de bir sınırı vardır. 17
Üretim Elemanları Nelerdir? • Para, ekonomik bir kaynak değildir, yalnızca bir semboldür. Kendi başına herhangi bir fayda sağlamaz. • İnsanların ihtiyaç duyduğu mal ve hizmetlerin üretiminde kullanılacak kaynaklara üretim elemanları diyoruz. 18
Başlıca Üretim Elemanları Şunlardır: • TOPRAK (DOĞA), • SERMAYE, • GİRİŞİMCİ (MÜTEŞEBBİS), • EMEK (İŞ GÜCÜ), • TEKNOLOJİ (ÜRETİM YÖNTEMİ). 19
1-TOPRAK (DOĞA) • İnsani olmayan, yeryüzünün altında ve üstünde bulunan bütün doğal kaynakları içerir. • Tarımsal arazi, inşaat arazisi, madenler ve cevherler, nehirler, ormanlar, okyanuslar ve atmosfer ile buralarda bulunan her türlü kaynak akla gelmelidir. 20
2-SERMAYE • Halk dilinde sermaye, kişilerin tüm varlıklarını içine alan servet karşılığı olarak veya çoğu kez “para” anlamına gelir. • Ekonomistler ise, sermayeyi tanımlarken, para anlayışından uzaklaşarak, daha çok mal ile ilgili anlam yüklemişlerdir. • Ekonomi biliminde sermaye; doğada serbest biçimde bulunmayan sonradan üretilen üretim araçları olarak da tanımlanır. 21
Hukuki bakımdan sermaye; harcanmasına gerek kalmadan gelir sağlayabilen unsurlardır. • Örneğin, elimizdeki bir tahvil, herhangi bir faaliyet yapmadan bir süre sonra belirli bir getiri sağlayacaktır. • Asıl önemli olan nokta, ekonominin konusu olan sermayenin para olarak ifade edilebilen bir unsur olmadığıdır. Ancak, paranın satın alabileceği mal ve hizmetler sermaye olarak kabul edilmelidir. 22
3-GİRİŞİMCİ (MÜTEŞEBBİS) • Bir ekonomik faaliyeti düşünen, plânlayan ve etkin bir şekilde yürüten, diğer üretim faktörlerini bilinçli bir şekilde koordine ederek üretime katan güce “girişimci” (müteşebbis) denir. • Diğer bir tanıma göre ise; parasını kâr getireceğini düşündüğü bir projeye yatırarak risk alan kişiye “girişimci” (müteşebbis) denir. 23
4-EMEK (İŞ GÜCÜ) • Çalışanların, bir işte ortaya koydukları bedensel veya zihinsel çabalara “emek” (işgücü) denir. • Üretim faktörleri arasında en önemlisidir. Çünkü, emek (insan) olmadan diğer üretim faktörlerinin hiçbir anlamı yoktur. 24
5-TEKNOLOJİ (ÜRETİM YÖNTEMİ) • Çok sayıda tanımı olmakla birlikte, ekonomistler teknolojiyi; • “Yeni bir mal üretme, bilinen malları geliştirme yöntemi” veya, • “Mal ve hizmetleri üretmek için uygulanan her türlü yöntemler” olarak tanımlamaktadır. 25
Girişimcinin Özellikleri Nelerdir? • İşletmenin kurulma kararını verir. • İşletmeyi bizzat yönetir veya yönetecek olanları tayin eder. • İşletmede alınan kararların sonucuna katlanır ve bu kararların riskini taşır. • İşletmenin nasıl yürütüleceğini planlar, işletmenin sürekliliğini ve kârlılığını sağlamak yönünde etkin kararlar alır. • İşletmenin sürekliliğini sağlamak için yeni pazarlar bulur. 26
C-TÜRKİYE’DE SANAYİ HAREKETLERİ Sanayi nedir? • İşletmelerin, makineler kullanarak, mekanik ve kimyasal metotlarla, çeşitli maddelerden mal ve hizmet üretmeleri faaliyetlerine “sanayi” (endüstri) denir. • Hammaddelerin değişikliğe uğratılması yoluyla, maddi servetler üretilmesine yarayan iktisadi etkinliklerin tümüne “sanayi” (endüstri) denir. 27
Sanayi Hareketlerinin Safhaları • Ülkemizde sanayileşme hareketlerinin başlangıcı, temeli ve alt yapısını oluşturan, sanayimizin gelişmesine yön ve hız veren faaliyetleri şu şekilde sıralayabiliriz: • KÜÇÜK SANAYİ (EL SANAYİ), • EV SANAYİ, • İMALAT SANAYİ, • BÜYÜK SANAYİ. 28
1-Küçük Sanayi (El Sanayi) • Sanayileşme hareketinin ilk safhası ve başlangıcı sayılmaktadır. • En belirgin özelliği; üretimin sınırlı sayıda ve el becerileriyle yapılmasıdır. • Sermayesi ve işçisi az olan küçük işletmeler şeklindedir. 29
Tüketici kitlesi azdır. Bu bakımdan fazla gelişme gösterememiştir. • Sanayideki büyük gelişmeler, rekabet ve teknik gelişmelere ayak uyduramadıkları için genellikle faaliyetlerini devam ettiremezler. 30
2-Ev Sanayi • Müteşebbisler adına ve onların verdikleri araç-gereçlerle evlerde yapılan faaliyetleri kapsamaktadır. • Sanayideki büyük gelişmeler, rekabet ve teknik gelişmelere ayak uyduramamaları sonucunda genellikle faaliyetlerini devam ettiremezler. 31
3-İmalat Sanayi • Sanayi denince genellikle akla imalat sanayi gelir. • Fabrikalaşmanın yeni başladığı, ancak yetersiz kaldığı dönemlerde, üretimin bir kısmı el emeği ile yapılmaktaydı. • Ancak, Cumhuriyet döneminden günümüze kadar imalat sanayinde ciddi gelişmeler olmuştur. 32
İmalat sanayi üç ana bölümde incelenebilir: • Tüketim Malları Sanayi, • Ara Mallar Sanayi, • Yatırım Malları Sanayi. 33
4-Büyük Sanayi • Büyük çaptaki ekonomik faaliyetleri ifade eder. • Kısaca, üretim araçlarının üretilmesidir denebilir. • Büyük sanayi, tüketiciye en uzak ve tüketim malları üreten sanayi dallarını besleyen grup niteliğindedir. 34
Türkiye’de Sanayi Hareketleri Cumhuriyet Öncesi Dönemde Sanayi Hareketleri • 16-17. yüzyıllarda Osmanlı İmparatorluğu, sanayi yönünden dünyanın ileri gitmiş ülkelerinden birisi olarak görülüyordu. • Bazı lüks maddeler hariç, bütün sanayi ürünleri İmparatorluk sınırları içinden karşılanıyordu. 35
Özellikle, çinicilik, dokumacılık ve gemi yapımı gibi sanatlar çok ileri bir düzeye yükselmişti. • Tekstil ürünleri, silahlar, deri ve cam eşya ihraç ediliyor ve tersanelerde Venedikliler için savaş ve ticaret gemileri yapılıyordu. 36
Osmanlı İmparatorluğu devrinde göze çarpan sanayi faaliyetleri şu şekilde özetlenebilir: • Kömür ve Tersane İşleri, • Savaş Sanayi, • Dokuma ve Halı Sanayi, • Maden Çıkarılması, • El Sanatları, • Mimari, vb. 37
Osmanlıda Sanayinin Gerilemesi • Osmanlı İmparatorluğu sanayisi, 19. yüzyılın başlarına kadar, kendi yağı ile kavrulmuştur. • Ancak, 18. yüzyılda İngiltere’de başlayan ve diğer Batı Avrupa ülkelerine de yayılan sanayi atılımına çeşitli nedenlerle ayak uyduramayınca, imparatorluğun ev ve el imalatına dayanan küçük sanayi kuruluşları yavaş yavaş kapanmaya başlamıştır. 38
Bu duruma, kapitülasyonlar ve uygulanan yetersiz sanayi politikaları da eklenince, çöküşün önü alınamamıştır. • Yapılan reklamlar ve batı kültürünün etkisiyle yabancı mallara karşı olan talebin artması da bu süreçte etkili olmuştur. • Avrupa giysilerinin devlet tarafından resmen kabul edilmesi sonucunda, pamuk ve ipek sanayi büyük zarar görerek çok sayıda tesis kapanmıştır. 39
Gerekli kredilerin sağlanamaması ve bu krediyi sağlayacak milli bankaların bulunmaması da sürecin hızlanmasına katkıda bulunmuştur. • Sonuç olarak; Türkler, sanayini kurabilecek ve devam ettirebilecek bilgi ve beceriye ulaşamamış, bundan dolayı da büyük sanayi kuruluşları kurmak mümkün olmamıştır. 40
Cumhuriyet Döneminde Sanayi Hareketleri • Türkiye Cumhuriyeti Devleti, Osmanlı’dan ekonomik olarak iflas etmiş bir ülke devraldı. • Ülke ekonomisi; insan gücü, sanayi, tarım, dış borçlar, ulaşım, milli üretim vb. konularda perişan bir durumda idi. • Mevcut kaynaklar önemli ölçüde ordunun emrine verilmiş ve savaşlar sonucunda bu kaynaklar da tükenmişti. 41
Ülkemiz, tüm kaynakları tükenmiş, sanayisi olmayan, tarım alanında çok geri, yoksul bir ülke görünümünde idi. • Mevcut işletmelerin çoğu yabancıların elindeydi ve bu sermaye sahipleri de ülkeyi terk ediyorlardı. • Ülkenin bu olumsuz ortamdan kurtulması için nasıl bir ekonomi programı uygulanacağını belirlemek amacıyla 17 Şubat-4 Mart 1923 tarihleri arasında “İzmir İktisat Kongresi” düzenlendi. 42
İzmir İktisat Kongresi’nde Alınan Kararlar • İzmir İktisat Kongresine; çiftçi, sanayici, tüccar ve işçi temsilcilerinden oluşan 1135 delege katıldı. • Kongrede özetle şu kararalar alındı: • Özel girişimcilerin desteklenmesi, • Yatırımcılara kredi sağlayacak bankaların kurulması, • Hammaddesi yurt içinde olan endüstri kollarının kurulması, • Günlük tüketim mallarına öncelik verilmesi, • Önemli kuruluşların millileştirilmesi ve limanlarımızda kabotaj* hakkımızın kullanılması. 43
Cumhuriyetin ilk yıllarında ekonomik alanda atılan bazı adımlar şunlardır: • Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk bütçesi, 1 Mart 1924’de 120 milyon Lira olarak yürürlüğe girmiştir. • 3 Ağustos 1924’de “Türkiye Cumhuriyeti” sözcükleri ile 10 kuruşluk ilk madeni para basılmıştır. • “Türkiye Cumhuriyeti” sözcükleri ile basılan ilk altın para ise 5 Ekim 1925’de basılan 5 Lira’dır. 44
1924 yılında 1 Amerikan Doları 167 Kuruş, 1 Alman Markı ise 44 Kuruş idi. • 1924’te Zirai Birlikler ve Zirai Kredi Kooperatifleri yasaları çıkarıldı. • Tarım Kredi Kooperatifleri, Ziraat Okulları ve Yüksek Ziraat Enstitüsü açıldı. • Mahsulün onda birinin vergi olarak ödenmesi demek olan “aşar vergisi” 1925 yılında kaldırıldı. 45
1925'te çıkarılan bir kanunla köylülere bedelini yirmi yılda ödemek üzere toprak dağıtıldı. • 1926 yılında çıkan bir yasa ile tarım işlerinde kullanılacak makineler için teşvikler ve istisnalar uygulandı. 46
Ekonomik gelişim açısından ulaşım ağının kurulması gerekiyordu. Yabancıların elinde bulunan demiryolları devletleştirilerek, yeni demiryollarının yapımına önem verildi. 47
1926’da ‘Kabotaj Kanunu’ çıkarılmış ve kabotaj hakkı yabancıların elinden alınarak, Türk deniz ticaretinin ve taşımacılığının gelişmesi sağlandı. 48
1933’de Denizyolları İşletmesi kuruldu. • 1937’de deniz işletmeciliği ve bankacılık işletmelerine yardımcı olmak amacı ile Deniz Bank kurulmuştur. 49
6 Ekim 1926 Kayseri’de açılan uçak fabrikası, 1934’de 6 avcı uçağı üretti ve bu uçaklardan biri 50 dakikada Ankara’ya uçtu. • 1929’da İstanbul–Berlin arasında tarifeli uçak seferleri başladı. • Yurt içinde ise ilk olarak, 1933’de Ankara–İstanbul arasında tarifeli uçak seferleri başladı. 50