1 / 14

Türk Dili I

Türk Dili I. Bölüm - 13. Bölüm - 13. Kompozisyonda Anlatım Şekilleri ► Yazarın vermek istediği mesaja ve yazıların türlerine göre farklı anlatım biçimleri gelişmiştir. Bunlar verilmek istenen mesajın en etkili şekilde aktarılmasını sağlamaktadır.

Download Presentation

Türk Dili I

An Image/Link below is provided (as is) to download presentation Download Policy: Content on the Website is provided to you AS IS for your information and personal use and may not be sold / licensed / shared on other websites without getting consent from its author. Content is provided to you AS IS for your information and personal use only. Download presentation by click this link. While downloading, if for some reason you are not able to download a presentation, the publisher may have deleted the file from their server. During download, if you can't get a presentation, the file might be deleted by the publisher.

E N D

Presentation Transcript


  1. Türk Dili I Bölüm - 13

  2. Bölüm - 13 Kompozisyonda Anlatım Şekilleri • ► Yazarın vermek istediği mesaja ve yazıların türlerine göre farklı anlatım biçimleri gelişmiştir. Bunlar verilmek istenen mesajın en etkili şekilde aktarılmasını sağlamaktadır. • ► Bir paragrafta işlenen konuyu açmak, geliştirmek için bazı yollardan yararlanılabilir. Bu şekilde ifade edilen görüş ve fikirlerin inandırıcı olmasını sağlamak için kullanılan çeşitli yöntemlere düşünceyi geliştirme yolları denir. Türk Dili - I

  3. 13.1. Anlatım Biçimleri • ►Yazarın vermek istediği mesaja ve yazıların türlerine göre farklı anlatım biçimleri gelişmiştir. Bunlar verilmek istenen mesajın en etkili şekilde aktarılmasını sağlamaktadır. Belli başlı anlatım biçimlerini şu şekilde sıralayabiliriz: • ►Açıklama • Açıklama, herhangi bir şey hakkında okuyucuya (veya dinleyiciye) ayrıntılı bilgi (veya haber) vermek, bir şeyi öğretmek gerektiği zaman kullanılan bir anlatım biçimidir. Okuyucu veya dinleyicinin zihninde beliren kim, ne, nasıl, niçin, ne zaman gibi soruların cevapları açıklama yoluyla verilerek üzerinde durulan konu açıklığa kavuşturulur. Açıklama biçimi atasözleri, özdeyişler, seçme mısralar gibi özlü sözlerin yorumunda daha çok kullanılır. • ►Tartışma • Tartışma, herhangi bir konuda, okuyucuyu (veya dinleyiciyi) kendi gibi düşünmeye yönlendirmek ve onların yanlış kanaatlerini değiştirmek isteyen yazarların başvurduğu anlatım biçimidir. Türk Dili - I

  4. 13.1. Anlatım Biçimleri • ►Kanıtlama • Ortaya atılan herhangi bir konu, düşünce, görüş veya yargıyı okuyucuya kabul ettirmek için başvurulan anlatım biçimine kanıtlama denir. Bu anlatım biçimi daha çok makale, deneme, fıkra, eleştiri gibi yazılı türlerde kullanılır. • ►Hikâye Etme (Öyküleme) • Yaşanmış veya yaşanması mümkün olayların anlatıldığı hikâye, roman, tiyatro, hatıra, seyahat, biyografi gibi türlerde en fazla kullanılan anlatım biçimidir. Yaşanan veya tasarlanan olay, hikâye plânındaki sıraya göre birinci veya üçüncü kişinin ağzından yazılı veya sözlü olarak anlatılır. Bu anlatım biçiminde düşünceyle olay iç içe verilir ve her şey hareket hâlinde anlatılır. Hikâye etmede olay, temel unsur olarak kullanılır. Yer, zaman ve kahramanlar diğer unsurlardır. • ►Tasvir Etme (Betimleme) • Tasvir başlı başına bir edebî tür olmadığı hâlde roman ve hikâye gibi eserlerde olayların, varlıkların, mekânın anlatımında vazgeçilmez bir yoldur. Tasvirin başarısı yazanın iyi gözlem yapmasına, duyulardan olabildiğince yararlanmasına, kendinden bir şeyler katmasına ve planlı olmasına bağlıdır. İnsanı konu alan tasvire portre denir. Türk Dili - I

  5. 13.1. Anlatım Biçimleri • ►Konuşmalı Anlatım (Diyalog) • Herhangi bir konu üzerinde iki veya daha çok kimsenin karşılıklı konuşturulduğu anlatım biçimine konuşmalı anlatım(diyalog) denir. Hikâye, roman, sohbet, fıkra gibi türlerde anlatıma canlılık kazandırmak ve okuyucunun dikkatini çekmek için yeri geldikçe konuşmalı anlatımdan yararlanılır. • ►Özlü Anlatım • Özlü anlatım, yorumlandığı zaman çok geniş anlamlar çıkacak bir konunun az, öz, açık olarak ifade edilmesidir. Okuyan veya dinleyen üzerinde çabuk, kesin ve güzel bir etki bırakan bu anlatım biçimine deyimlerde, atasözlerinde, özdeyişlerde ve bazı manzum parçalarda rastlanır. • ►Manzum Anlatım • Duygu, düşünce ve hayâllerin belli nazım türleriyle (genellikle) ölçülü ve kafiyeli olarak kulağa da hoş gelecek biçimde ifadesine manzum anlatım denir. Günümüzde, şiirlerde ve bazı tiyatro eserlerinde bu anlatım biçimi kullanılmaktadır. Diğerleriyle karşılaştırıldığında az olmakla birlikte manzum hikâyeler, masallar ve mektuplar da vardır. Türk Dili - I

  6. 13.2. Düşünceyi Geliştirme Yolları • ►Bir yazının bölümlerine paragraf denir. Her paragraf farklı bir konuyu ya da konunun farklı yönlerini ifade eder. Paragrafta işlenen konuyu açmak, geliştirmek için bazı yollardan yararlanılabilir. Bu şekilde ifade edilen görüş ve fikirlerin inandırıcı olmasını sağlamak için kullanılan çeşitli yöntemlere düşünceyi geliştirme yolları denir. • ► Örneklendirme • Söylenmek istenenin okuyucunun kafasında canlanması amacıyla, soyut düşünceleri somut hâle getirmektir. • ►Karşılaştırma • İki ya da daha fazla varlık veya kavram arasındaki karşıtlık ya da benzerliklerin ortaya konmasıdır. • ►Tanımlama • Bir kavramın ya da nesnenin ne olduğunu anlatmaya, belirgin özelliklerini ifade etmeye tanımlama denir. Tanımlama; kimdir, nedir? sorularına verilen karşılıktır. Türk Dili - I

  7. 13.2. Düşünceyi Geliştirme Yolları • ►Tanık Gösterme (Alıntı Yapma) • Ortaya atılan düşünceleri daha inandırıcı kılmak için bilindik kişilerin ya da o konuyla iglili çalışma yapmış olan araştırmacıların görüşlerinden faydalanmaktır. • ►Benzetme • Aralarında benzerlik ilişkisi bulunan iki kavram, nesne veya olaydan zayıf olanı kuvvetliye anlatıma güç kazandırmak amacıyla benzetmedir. • ►Sayısal Verilerden Yararlanma • Düşüncelerin daha inandırıcı olması için araştırma sonuçlarından, istatistik verilerinden yararlanma söz konusudur. Türk Dili - I

  8. 13.3. Örnek Metinler • ► Açıklama • Çekim edatları ait oldukları isimlerin umumiyetle hâl eki almış şekilleriyle kullanılırlar. Her edat isim ve zamirle birleşirken değişik hal ekleri ister. Bu husus bir yandan edatın menşei ile bir yandan da mana ve fonksiyonu ile ilgilidir. • Necmettin Hacıeminoğlu, Türk Dilinde Edatlar, İstanbul: Milli Eğitim Bakanlığı Yayınları, 1992, s. 3. • ►Tartışma • İstanbul’da bir üniversite kütüphanemiz bir de evkaf idaresinde şu bu kütüphane var. Ayrıca ufak tefek teşekküllerin ufak tefek kütüphaneleri… Nerede Milli Kütüphanemiz? Devlet merkezimizde halka açılabilmiş tek kütüphane olmayışına ne diyelim? • (Necip Fazıl Kısakürek, Tanrı Kulundan Dinlediklerim) Türk Dili - I

  9. 13.3. Örnek Metinler • ►Tanık Gösterme • "Nüzhetü’l-Müştak"a göre, Oğuz boyları Görgüz Gölü çevresinde oturmaktaydılar. İdrisî, suların Askaruz’un kuzey yamaçlarından alan yirmiye yakın nehrin Görgüz’e aktığını belirtir. • S. G. Agacanov, Oğuzlar (Çev.: Ekber N. Necef-Ahmet Annaberdiyev), İstanbul: Selenge Yayınları, 2010, s. 101. • ►Örneklendirme • Çokluk eki diğer Türk lehçelerinde olduğu gibi Tatar Türkçesinde de –lar, -ler’dir: kitaplar, bolıtlar (bulutlar), başkalar, şeherler. • Tatar Türkçesinde çokluk eki –lar, -ler burun ünsüzleri m, n ve ŋ’den sonra gelirse –nar, -ner biçimine girer: urmannar (ormanlar), kiyimner (giyimler), taŋnar (tanlar). • Ahmet Buran-Ercan Alkaya, Çağdaş Türk Lehçeleri, Ankara: Akçağ Yayınları, 2006, s. 173. • ►Karşılaştırma • Dediğim gibi döğüş horozu olarak ilk defa gördüğüm bu hayvanlar ne garip şeylerdi! Her birinin göğsünde, kel kafalardaki boşluklar gibi derilerinin kırmızı çıplaklığını arz eden yoluntular vardı. Kiminin bir gözü akmış, kiminin gagası kırılmış, kiminin bir kanadı kopuk… Horozun kibrit kutusu kadar suratında bir güzellik var mıdır bilmem ama tabiî horozlara nazaran döğüş horozlarının yüzlerinde, eli bayraklı Kasımpaşa cadısının çirkinliğ ve yırtıklığı vardı. • (Necip Fazıl Kısakürek, Tanrı Kulundan Dinlediklerim Türk Dili - I

  10. 13.3. Örnek Metinler • ►Hikâye Etme (Öyküleme) • Vapurdan benim alakamı çekecek, üzerinde üç dakika meraklanacağım hiç kimsenin çıkamadığı günler olur. Ama böyle günler vapurdan çıkanların üzerinde düşünmek istemediğim günlerdir… O gün öyle bir günümdü. Hiçbir yüzde düşünemiyorken hallacın kirişinden bir Orta Çağ ok atıcısına, oradab harp çalan mızıkacılara, oradan da bir ok hızı ile nur yüzlü kirişin sahibine kafam takıldı. Kısa boyluydu. Ayağında lacivert Karamürsel kumaşı bir potur vardı. Ceketini sırtına almıştı. • (Sait Faik Abasıyanık, Hallaç) • ►Benzetme • Karo beyine gelince, bakınız, o bir Selçuklu sultanıdır. Çelebi, zarif, nazik… Aksi gibi. Tekel damgasını da hep onun üstüne vururlar. Buna rağmen öylesine asil ve kibar bir havası vardır ki, bu damga bile onu çirkinleştirmez, inadına daha bir açar, daha bir sevimli yapar. Öyle ki, damgası olmayan bir karo beyi görürsek, bayağı yadırgar, bir eksiklik duyarız. • (Haldun Taner, Konçinalar) Türk Dili - I

  11. 13.3. Örnek Metinler • ►Tanımlama • Eş görevli ya da birbirleriyle ilgili sözcükleri, sözcük öbeklerini, özellikle tümleçleri bağlamaya yarayan, bunlar arasında anlam ve kimi zaman biçim bakımından bağlantı sağlayan öğelere bağlaç denir. Büyük çoğunluğu yabancı kökenli olan, aşağıda teker teker inceleyeceğimiz ve, veya, veyahut, ya da, fakat, meğer, zira, madem, hem..hem gibi bağlaçlar dilimize Arapça ve Farsçanın etkisiyle girmiştir. • Doğan Aksan, Sözcük Türleri II (Bağlaç, Ünlem, Eylem), Ankara: Türk Dil Kurumu Yayınları, 1976, s. 11. • ►Sayısal Verilerden Yararlanma • 1771’den 1990 yılı başlarına kadar Türkiye’ye Bulgaristan’dan 1.991.700, eski Yugoslavya’dan 1.192.000, Yunanistan’dan 1.284.600, Romanya’dan 500.100, Kıbrıs’tan 45.200, Azerbaycan’dan 87.000, Kuzey Kafkasya’dan 866.000, Kırım’dan 2.120.000, eski SSCB’den 25.000, Doğu Türkistan’dan 28.000, Afganistan’dan 4.350 kişi olmak üzere toplam 8.143.950 kişi göçmüştür. • Nevzat Özkan, Türk Dilinin Yurtları, Ankara: Akçağ Yayınları, s. 21. Türk Dili - I

  12. 13.3. Örnek Metinler • ►Tasvir Etme (Betimleme) • Mehmet anlatırken güneş batıyordu. Adanın kıyıları, yarları diklemesine denizden çıkıyor, evreni saran kızıllık ortasında dev gibi bir orgun ateş sütunlarını andıran boruları uluyordu. Otuz mil eninde bir dalga, dünyanın bütün okyanuslarını dolaşıp geliyormuş gibi davranarak, harlayan köpüklerinde taşıdığı gök gürültüsünü, adanın kıyılarına serdi. En esrarlı mağaralarına dek zangır zangır titreyen ada, müziğini kıpkızıl bulut halinde göklere verdi. Martı alayları adanın üzerinde kıvılcımlar gibi savruluyordu. • (Cevat ŞakirKAbaağaçlı, Denizkızı Adası) Türk Dili - I

  13. 13.3. Örnek Metinler • ►Diyalog • Katıla katıla güldü: • - Kim duysa şaşıyor. Bu eylülde on ikiyi bitiriyorum hâlbuki. • - Yani, torna tesviyeye ait her işi yapabilir misin? • - Ne var yapamayacak? Babamın atölyesi vardı eskiden. Sabahları okula giderdim, öğleden sonra da atölyeye. • - Kaça kadar okudun? • - İlkin dördüne kadar. • - Sonra? • - Sonra annem öldü. İki kardeşimle ortada kaldık. Babam da kötü bir kadının peşine takılınca… • (Orhan Kemal, Harika Çocuk) • ►Necip Fazıl vapurla Karaköy’e geçerken, yanına biri yaklaşıp: • -Üstad, peygamberlere ne diye gerek duyuldu, biz kendimiz yolumuzu bulabilirdik. • Necip Fazıl okuduğu kitaptan başını kaldırmadan: • -Ne diye vapura bindin ki, yüzerek geçsene karşıya! Türk Dili - I

  14. 13.3. Örnek Metinler • ►Özlü Anlatım • Bir gün Namık Kemal’e sorarlar: • - Sizin en yakın dostunuz ve en yakın düşmanınız kimdir? • Namık Kemal: "Benim" der. • ► Manzum Anlatım • Bahtın kaldırımlara düştüğü günden beri • Erimiş ruhlarınız bir derdin potasında. • Senin gölgeni içmiş onun göz bebekleri • Onun tası erimiş senin kafa tasında. • (Necip Fazıl Kısakürek, Kaldırımlar) Türk Dili - I

More Related