1 / 26

“ Önde zeytin ağaçları arkasında y â r Sene 1946 Mevsim Sonbahar ............... "

“ Önde zeytin ağaçları arkasında y â r Sene 1946 Mevsim Sonbahar ............... " Bedri Rahmi.

celina
Download Presentation

“ Önde zeytin ağaçları arkasında y â r Sene 1946 Mevsim Sonbahar ............... "

An Image/Link below is provided (as is) to download presentation Download Policy: Content on the Website is provided to you AS IS for your information and personal use and may not be sold / licensed / shared on other websites without getting consent from its author. Content is provided to you AS IS for your information and personal use only. Download presentation by click this link. While downloading, if for some reason you are not able to download a presentation, the publisher may have deleted the file from their server. During download, if you can't get a presentation, the file might be deleted by the publisher.

E N D

Presentation Transcript


  1. “Önde zeytin ağaçları arkasında yâr Sene 1946 Mevsim Sonbahar ............... " Bedri Rahmi

  2. …Zeka, Aydınlık, beceri ve el sanatları tanrıçası Minevra (Tanrıça Athena’nın Latince adıdır) ile Deniz tanrısı Neptün (Poseidon), Atina şehrinin tanrıçası olmak için Olimpos Tanrısı Jüpiter’in düzenlediği yarışmaya katılırlar. Jüpiter, Atina şehrini, kendisine insan soyu içeren yararlı hediyeyi sunana vereceğini ilan eder. Neptün, Atina akropolünün üstünde tuzlu bir göl (deniz) oluşturur . Minevra ise bir zeytin ağacı...Minerva, bu bitkinin, insanlığın yaralarını iyi edecek bir merhem, lezzetli ve bol enerjili bir besin maddesi ve karanlıkları aydınlatacak bir alev olduğunu söyler. Jüpiter, Atina’nın yönetimini, denizden daha yararlı olan zeytin ağacını kendisine sunan Minevra’ya verir. Persler, Atina’ya saldırdıklarında akropoldeki zeytin ağacını yakarlar, ne var ki, ağaç bir gecede tekrar filizlenip ölümsüzlüğünü kanıtlar. Yunanlılar da zeytini koruyucu ve kurtarıcı bilmiş, zeytin ağacına tapınmışlardır.

  3. Zeytin ağacına kutsal kitaplarda da yer verilmektedir. • Çünkü Allahın Rab seni iyi diyara, akar vadiler, derelerde ve tepelerde çıkan pınarlar ve kaynaklar diyarına; Buğday ve arpa ve asma ve incir ve nar diyarına, zeytinyağı ve bal diyarına götürüyor, öyle bir diyar ki, orada yoksullukla ekmek yemiyeceksin.“ (Tevrat). • Kudüs’teki Zeytindağı’nda sekiz koca zeytin ağacının İsa Peygamber’in çarmıha gerilişine tanık olduğuna inanılır. İncil’de İsa’nın buradan gökyüzüne çıktığı yazar. Hristiyanlıkta yeni doğanlar saf zeytinyağı ile vaftiz edilmektedir. • “Allah su ile size ekinler , zeytin ve hurma ağaçları, üzümler ve çeşitli meyveler yetiştirir. “ (Nahl suresi 16/11). • “Sina Dağı’nda yiyenlere yağ ve katık olan zeytin ağacını var ettik. “(Mü’minun Suresi 23/20) • “Allah yeryüzü ve gökyüzünün nûru olandır. Sanki minber üzerine konmuş bir çerağdır. Billur bir kandil içinde yıldız gibi parlamaktadır. O çerağın yağı mübarek bir ağaçtan çıkar. O mübarek ağaç, öyle bir zeytin ağacıdır ki; ne doğuda ve ne de batıda bulunur. O çerağın yanına ateş dokunmasa bile, kendi kendine uyanıp nûr saçar. Çünkü, O, nûrların üstünde bir nûrdur. Allah insanları o nûr ile doğru yola iletir. “ (Nûr Suresi 24/35).

  4. ZEYTİNCİLİĞİN TARİHÇESİ

  5. ZEYTİN AĞACI İLK KEZ NEREDE ORTAYA ÇIKTI? • Anadolu • Suriye • Girit adası • Kuzey Kafkasya, İran • Aşağı Mısır • Sudan • Etiyopya

  6. BULGULAR • Kuzey Afrika, İspanya ve Ege Adaları’nda M.Ö.12 bin-37 bin arasında tarihlenen fosilleşmiş yabani zeytin yaprakları, dalları ve zeytin daneleri bulunmuş. • Cezayir’in Orta Sahara’daki Tassili ve El Hoggar yakınlarında gün ışığına çıkartılan ve M.Ö. 5000 ve 2000 yıllarına ait olduğu sanılan mağara resimlerinde zeytin dalından taçlar giyen insan tasvirleri bulunmuş.

  7. Zeytin ağacı ilk kez ne zaman ve nerede ekonomik önem kazanıp, günlük yaşamda yer almış? • Loussert ve Brousse ‘Zeytin ağacı’ isimli ortak yapıtlarında ‘Zeytinciliğin genişlemesi Doğu’dan Batı’ya başladı ve buradan tüm Akdeniz havzası çevresine yayıldı’ görüşünü savunuyorlar. • Dünya Zeytin Ansiklopedisi yazarlarından Jose M. Blasquez ‘Zeytin yetiştiriciliği yaklaşık 6000 yıl önce Anadolu’da başlamıştır’ diyor.

  8. Yapılan bir incelemede ‘Yakındoğu topraklarındaki kazılarda ortaya çıkan zeytin çekirdeklerinin zeytin kültürünün yaklaşık 6000 yıl önce Doğu Akdeniz bölgesinde başladığını düşündürtüyor’ denmektedir.

  9. Türkiye (M.Ö.4000) • Suriye (M.Ö.4000) • Lübnan-İsrail (M.Ö.4000) • Mısır (M.Ö. 1500) • Yunanistan (M.Ö. 1500) • Libya (M.Ö. 600) • İtalya (M.Ö. 600) • Tunus (M.Ö. 600) • Cezayir (M.Ö. 600) • Fransa (M.Ö.400) • İspanya (M.Ö.1000) • Fas (M.Ö.600)

  10. Zeytin ağacının Akdeniz’den dünyaya yayılışı: • Amerika’nın keşfinden sonra İspanyol ve Portekiz göçmenler Kaliforniya’ya zeytin ağaçlarını götürmüşlerdir. 1560 yılında Meksika’da ilk zeytin ağaçlarının yetiştirildiği bilinmektedir. 1800’lü yıllarda San Diego’da zeytinyağı üretiminin yapıldığına dair bulgular vardır. • İtalyan göçmenleri de zeytin ağacını Avusturalya’ya taşımışlardır. 1805 yılında Sidney’de ilk zeytin ağaçları yetiştirilmeye başlanmıştır. • Fransız ve Portekiz rahipler de Japonya’ya zeytin ağaçlarını götürmüşlerdir. • Çin ve Hindistan’da da günümüzde zeytin yetiştiriciliği yapılmakta , hatta Hint zeytinyağlarının oldukça iyi kalitede olduğu bilinmektedir.

  11. Anadolu’daki bulgular • Ege’de İzmir Urla Limantepe höyüğünde yapılan arkeolojik kazılarda geçmişi M.Ö.3000-2000 yıllarına dayanan zeytincilikle ilgili ilkel buluntular ayrıca daha sonraki çağlara ait zeytinyağı depoları gün ışığına çıkarılmıştır. • Akdeniz kıyısında ortaya çıkarılan ve Genç Tunç çağına ait olduğu düşünülen (M.Ö.1300’ler) batık teknede nar, üzüm, incir ve bademin yanı sıra zeytin de bulunmuştur. • Hititler’den kalan çivi yazılı tabletlerde M.Ö.2000-1300’ler arasında Anadolu’da zeytincilik yapıldığı anlaşılmaktadır. • Hititler’in dinsel törenlerinde tarım ve bitki tanrısı Telipinu’ya ‘Kızgınlığının geçmesi ve yeniden dönmesi’ amacıyla sunulan adaklar arasında üzüm, nar ve incir gibi bereketi simgeleyen adaklar arasında ‘hani içinde yağ olan’ diye tanımlanan zeytin ve zeytinyağı da yer alıyordu. Küçük Asya’nın güney kıyılarından zeytinyağı gereksinimini karşılayan Hititler’in kil tabletlerinde ayrıca, gıda maddelerinin satış fiyatlarına konulmuş narhlara göre zeytinyağının fiyatının iki misli olduğu anlaşılmaktadır.

  12. Hititlerden yüzyıllar sonra İonyalıların büyük olasılıkla M.Ö.VI. yüzyılda Klazomenai kentinde kurdukları blok kayalara oyulmuş üç gözlü yağ ayrıştırma düzeneğiyle çalışan ve işleme kapasitesi nedeniyle ihracata yönelik olduğu tahmin edilen bir zeytinyağı işliği bulunmuştur (Urla’da)

  13. Ünlü matematikçi ve filozof Thales meteorolojik verileri değerlendirerek zeytin ürününün çok bol olacağını kestirdiği bir yıl, aylar öncesinden Miletos ve Sakız Adası’nda birçok yağhaneyi önceden kiralayarak, gerçekten çok verimli geçen hasadın ardından iyice zenginleştiği de VI. Yüzyıldan beri anlatılmaktadır. • Marmara Denizi’nin güneyinde eskiden Misya denilen bölgede , günümüzde sofralıkları ile ünlü Erdek ve Edincik kasabalarının çok yakınında bulunan Antik Kozikos kentinde zeytinyağı üretimiyle ilgili bulgular bulunmaktadır. • Karadeniz kıyısında Zonguldak yakınında Kurucaşile’de bulunan oluklu yuvarlak taş, burada Helen, Roma, Bizans ve Osmanlı dönemlerinde zeytin hamurunun ayakla çiğnendiğinin ya da ilkel bir ahşap presle sıkıldığının kanıtıdır.

  14. Bizans döneminde zeytincilik • Zeytinyağı Bizanslılar döneminde de az bulunan değerli bir yağdı. Marmara Bölgesi’nde üretilen zeytinyağlarının imparatorluk dışına çıkması yasaktı. • Osmalılarda zeytincilik • Osmanlılar döneminde zeytinyağının cami kandillerinde aydınlatma aracı olarak kullanıldığı bilinmektedir. • Osmanlı döneminde Ayvalık, Edremit ve Midilli adası’nın yağlarından üretilen sabunlarının çok ünlü olduğu bilinmektedir.1870’lerde kamalı ahşap cendereler, kollu ahşap sonsuz vidalı veya çıkırıklı metal vidalı mengene baskı yöntemi ile sıkan ilkel yağhanelerin yerini giderek buhar sonra da elektrik enerjisi kullanan hidrolik presli fabrikalar almaya başladı.

  15. Cumhuriyet Dönemi zeytinciliği • Zeytincilik Cumhuriyet sonrası ülkemiz tarımının en önemli dallarından biridir. • Zeytinciliğimizdeki gelişme Atatürk’ün 1929 yılında Yalova Millet Çiftliği’ni ziyareti sırasında, o zamanki çiftlik müdürü Necati Turgay ile yaptığı bir görüşme sonucu başlamıştır. • Atatürk çiftliği gezerken, çiftlikteki bakımsız , harap ve verimsiz zeytin ağaçlarını gördüğünde • “-Müdür nedir bu zeytin ağaçlarının perişan hali? “ • diye sormuş, bu soru müdür tarafından • “-Paşam bu zeytin ağaçlarının dilinden anlayan yoktur, baktıramıyoruz “ şeklinde yanıtlanmıştır. Bunun üzerine Atatürk, • “- Öyleyse İtalya’ya ziraatçiler gönderiniz, hem de en kısa zamanda uzmanlar yetiştiriniz, OLMAZ BU KADAR AYIPTIR! “ direktifini vererek zeytinciliğimizde kalkınma yaşanmasını sağlamıştır.

  16. Zeytinciliğimizi kalkındırmak üzere Atatürk’ün gösterdiği bu hedef doğrultusunda açılan sınavı kazanan ve 1931 yılında Halkalı Ziraat Mektebi Âli’sinden mezun dört genç zeytincilikmütehassısı olarak yetiştirilmek üzere üç yıllığına İtalya’ya gönderilmiştir. Bu arada Yalova Çiftliği’ndeki 4000 bakımsız zeytin ağacı da İtalya’dan getirilen Petrini adındaki bir zeytincilik teknisyeninin rehberliğinde bakıma alınmış; çiftlik bünyesindeki zeytinlik de yine İtalya’dan ithal edilen 6000 adet yeni çeşit zeytin fidanları ile birlikte bir koleksiyon bahçesine dönüştürülmüştür. Tarım Bakanlığı da hızla İzmir, Balıkesir, Aydın ve Muğla illerinde olmak üzere 4 adet ‘Zeytincilik Mıntıka Mütehassıslığı’ oluşturmuş ve uzmanlaşarak 1934 yılında yurda dönen bu dört genç oluşturulan merkezlere yönetici olarak atanmıştır. Bunu izleyen yıllarda da bir yandan zeytincilik uzmanlarının yurt dışında yetiştirilmeleri sürdürülürken, diğer yandan da bu merkezlere bağlı ilçeler düzeyinde gerekli teşkilatlandırmalar gerçekleştirilmiştir.

  17. Bu kapsamda ilk iş olarak her ilçeye kendilerine ‘Zeytin bakım Fen memuru’ unvanı verilen ziraat teknisyenleri , o zaman için aynı konumdaki diğer devlet memurları 40 lira maaş alırken, 108 lira gibi dolgun bir maaşla atanmıştır. Böylece fen memurlarının çalıştığı ilçeye bağlı her zeytinci köyde en az 15 gün kalarak, zeytin üreticisi için özel kurslar açmaları ve bu kurslarda başarı gösteren üreticilere de ‘Budama Ustası Belgesi’ verilerek tüm zeytinliklerin kurs görmüş ustalar tarafından budanması sağlanmıştır. Köylerde başlayan bu hızlı gelişme kısa sürede yeni gereksinimleri de birlikte getirmiş, zeytinlikleri ile barışan üretici kesim, aldığı olumlu sonuçlarla birlikte , sürekli aşılı fidan ve ürün değerlendirmeye yönelik yeni teknik bilgiler de talep etmeye başlamıştır.

  18. Aşılı fidan üretmek ve bilimsel gelişmeleri izleyerek yurda aktarmak üzere, 1937 yılında günümüzdeki Bornova Zeytincilik Araştırma Enstitüsü oluşturulmuştur. Bu arada Mıntıka Zeytincilik Mütehassıslığı Teşkilatı Mensupları da sorumlusu oldukları köyleri sürekli dolaşarak üreticinin her türlü sorununa çözüm üretmeyi sürdürmüştür. Söz konusu elemanlar tüm yoğun çalışmalarına karşın ülkemiz dağlarının yabani zeytin fidanları ile dolu olduğunu ve hatta delice şeklinde adlandırılan bu ağaçların sayısının kültüre alınmış olanlar kıyasla 3-4 kat fazla olduğunu saptamışlardır. Bu saptamadan sonra, 3573 sayılı ‘Zeytinciliğin ıslahı ve yabanilerin aşılattırılması hakkında kanun’ yürürlüğe konmuştur. Bu yasada sadece zeytin üretimine ilişkin önlem ve yaptırımlar değil, zeytinin yağa ya da salamuraya işlenmesi sırasında uygulanacak teknoloji yönünden asgari belirleyici hükümlere de yer verilmiştir.

  19. Yapılan bütün bu çalışmalarla 1935-1946 yılları arasında ülkemizin yağ üretimi% 212 ‘lik bir artış göstererek 19 290 tondan 40 875 tona ulaşmıştır. 1950 yılında zeytin bakım fen memurları il teknik ziraat müdürlüklerine bağlanınca, yapılan çalışmalar da hız kaybetmiştir. Yine 1960 yıllara kadar gelişme sürmüş ve 1949 yılında 28 milyon olan ağaç varlığımız 1959 yılında %89 luk bir artışla 54 milyona ulaşmıştır. Ancak ağaç başına yağ verimi ortalama 1.6 kg ‘dan 1.35 kg’ a kadar düşmüştür. Bu da yıllık 13 bin 500 ton yağ kaybı anlamına gelmektedir. 1969 yılındaki ağaç varlığımız 73 milyona ulaşmış ve yılık zeytinyağı üretimimiz 100 bin tonu geçmiştir. 1980 li yıllarda ise ağaç sayısı ve dane verimi artırılmak yerine pek çok üretici zeytinlerini sökerek arazilerini başka amaçlarla kullanmaya başlamıştır.

More Related