780 likes | 1.24k Views
ERCİYES ÜNİVERSİTESİ EĞİTİM FAKÜLTESİ TÜRKÇE ÖĞRT. GONCA KIRBAŞ 1090320121. FAZIL HÜSNÜ DAĞLARCA. FAZIL HÜSNÜ DAĞLARCA. HAYATI YAZIN HAYATI ESERLERİ RÖPORTAJI ŞİİRLERİNDEN BAZILARI ÖDÜLLERİ. HAYATI.
E N D
ERCİYES ÜNİVERSİTESİEĞİTİM FAKÜLTESİTÜRKÇE ÖĞRT. GONCA KIRBAŞ1090320121
FAZIL HÜSNÜ DAĞLARCA • HAYATI • YAZIN HAYATI • ESERLERİ • RÖPORTAJI • ŞİİRLERİNDEN BAZILARI • ÖDÜLLERİ
HAYATI • 26 Ağustos 1914 yılında İstanbul'da doğdu. Süvari yarbayı Hasan Hüsnü Bey'in oğludur. • İlk öğrenimini Konya, Kayseri, Adana ve Kozan'da; orta öğrenimini Tarsus ve Adana ortaokulundan sonra girdiği Kuleli Askeri Lisesi'nde tamamladı (1933). • 1935'te piyade subayı göreviyle Doğu ve Orta Anadolu'nun, Trakya'nın pek çok yerini dolaştı.
HAYATI (devam) • Ordudaki hizmeti on beş yılı doldurunca, ön yüzbaşı rütbesiyle askerlikten 1950'de ayrıldı. • 1952-1960 yılları arasında Çalışma Bakanlığı'nda iş müfettişi olarak İstanbul'da çalıştı.
HAYATI (devam) • Buradan ayrıldıktan sonra İstanbul Aksaray'da Kitap kitapevini açtı ve yayıncılığa başladı. • Dört yıl Türkçe isimli aylık dergiyi çıkardı. (Ocak 1960Temmuz 1964). • İlk yazısı 1927'de Yeni Adana gazetesinde yayınlanan bir hikâyedir. 13 yaşında öyküsü öğrenciler arasında yapılan yarışmada birinci oldu
HAYATI (devam) • İstanbul dergisinde 1933'te çıkan "Yavaşlayan Ömür" adlı şiiriyle adını duyurmaya başladı. • Varlık, Kültür Haftası, Yücel, Aile, İnkılapçı Gençlik, Yeditepe ve Türk Dili dergilerinde şiirleri çıktı. • Bugüne kadar kendisine bir çok ödül verilen şair 1967'de ABD'deki Milletlerarası Şiir Forumu tarafından "Yaşayan En İyi Türk Şairi" seçilmişti.
YAZIN HAYATI Hayat hikayesinde belirtildiği gibi, daha 13 yaşındayken bir gazetenin öykü yarışmasını kazanan Dağlarca, sonradan şiire döndü ve 1933′de “Yavaşlayan Ömür” adlı şiiri İstanbul dergisinde yayımlanınca yazın alanına girdi.
YAZIN HAYATI(devam) • Daha sonra 1934 ′te Varlık ’ta yayımlanan dört şiiri ile dikkati çekmiştir: “Sandallar - sayı 223, Göçsem - sayı 24″, “Bu Dağlar - sayı 26, Arkasından - sayı 35″. İlk kitabı Havaya çizilen Dünya’dır. 1935-1936 yıllarında Dağlarca Varlık ve Kültür Haftası dergilerinde daha olgunlaşmış ürünlerini vermeye başlamıştır.
YAZIN HAYATI(devam) İlk kitabında yer alan şiirlerdeki özgün benzetme ve metaforlar, özgün ve yoğun şiir dünyasıyla büyük bir şiir yeteneği olduğunu kanıtlamıştır. Dağlarca'nın ilk şiirlerinde simgeci ve sezgici öğelerle Necip Fazıl mistisizminden etkilenmeler (Geceler, v.b.) görülüyor
YAZIN HAYATI(devam) • Dağlarca'da (Çocuk ve Allah'ta daha yoğun biçimde gördüğümüz) gizemci öğeler, Necip Fazıl'dakinden farklı olarak, bir yöntemin ya da dünya görüşünün değil, duyarlılıkların, şairin ruhsal durum ve psikolojisinin sonucudur.
YAZIN HAYATI(devam) • Bu anlamda, Dağlarca'nın bu dönemini 'sezgicilik' kavramıyla tanımlamaya çalışmak daha doğru olur. • İlk örneklerini Havaya Çizilen Dünyada gördüğümüz bu özgün şiir dünyası, Çocuk ve Allah'ta büyük bir yoğunluktadır.
YAZIN HAYATI(devam) • Çocuk ve Allah kitabında, varlığın gizlerinin araştırılışı, çocukluk dünyası, insan yaşamının nice ince ayrıntıları, genellikle klasik kıta biçimlerinde ve uyaklı şiirlerle, o güne kadar şiirimizde örneği bulunmayan yeni ve eşsiz güzellikte imgelerle, kişisel yaşamın en uzak anılarından, çağrışımlarından kaynaklanan derin ve içten bir lirizmle, az rastlanır bir gözlem ve anlatım gücüyle yansıtılmıştır.
YAZIN HAYATI(devam) • Bu özellikleriyle, Çocuk ve Allah, yayınlanışından bu yana, etkileri kuşaktan kuşağa süren bir şiir dünyasının kitabı olarak, (kimi şiirlerdeki özürlü dizelere, uyak uğruna yapılmış izlenimi veren kimi dizeler ve kimi zorlama uyaklara, kimi yerde yalınlıktan uzaklaşan, çok kişiselleşen simge ve tanımlara karşın) şiirimizin baş yapıtlarından biri olmuştur.
YAZIN HAYATI(devam) • Her kitabında yeni konulara ve yeni söyleyiş özelliklerine açılan, bu anlamda da şiirimizde (ancak Nâzım Hikmette görebildiğimiz) bir üretkenliğin ve kendini yenileme başarısının temsilcisi olmuştur.
YAZIN HAYATI(devam) • Dağlarca, Toprak Ana’da köylü konuşma dilini araştırarak ve onu kendi şiir potasında yoğurarak, köylü yaşamının atmosferini, bir destan bütünlüğü içinde, doğasıyla, insanlarının düşünce ve anlatım biçimleriyle, bu yaşamın kıraç ve tekdüze rengiyle yansıtmayı başarmış, öykünmeden ve özentiden uzak, içten bir memleketçi, toplumcu şiir kurabilmiştir. Batı Acısı Batı'yla bir hesaplaşmadır.
YAZIN HAYATI(devam) • Dağlarca, halk şiiri ve hece öğelerinden, türkülerden, tekerlemelerden yararlanarak yazdığı şiirlerin yer aldığı Horozla, yurtseverliğin, toplumsal adaletsizliğe karşı oluşun ve antiemperyalizmin, en güncel konularda da yüreklice konuşmanın seçkin örneklerini vermiştir.
YAZIN HAYATI(devam) • Dağlarca'nın güncel toplumcu şiirlerinin ses tonu ve söyleyiş özellikleri de ilk kez bu kitaptaki şiirlerinde belirmektedir. • Kimi zaman aşırı denebilecek dil ve kavram soyutluklarına karşın, her yeni kitabıyla dilci ve düşünür şair kimliği büyüyen, çağdaş şiirimizi (belki yine Nâzım Hikmetle karşılaştırılabilecek kadar çok sayıda) yeni ses ve söyleyiş olanaklarıyla zenginleştirmiştir.
YAZIN HAYATI(devam) • Dağlarca, halk şiiri ve hece öğelerinden, türkülerden, tekerlemelerden yararlanarak yazdığı şiirlerin yer aldığı Horozla, yurtseverliğin, toplumsal adaletsizliğe karşı oluşun ve antiemperyalizmin, en güncel konularda da yüreklice konuşmanın seçkin örneklerini vermiştir.
YAZIN HAYATI(devam) • Fazıl Hüsnü Dağlarca (akıl almaz çoklukta ürün veren bir sanatçılığın kaçınılmaz özrü olan —özde ve biçimde— bazı tekrarlara ve yapıtları arasında düzey farklılıklarına karşın) bilinçaltının ve sezgilerin derinliklerinden, kişinin ve toplumun en güncel sorunlarına kadar, insan, evren, zaman, doğa, varlık, yokluk, tarih ve toplum konularında ölçüsüz genişlikte bir içerik zenginliğine sahip ve buna bağlı olarak da çağdaş şiirimize niceliksel ve niteliksel olarak büyük anlatım olanakları kazandıran şiirleriyle, son yüzyıl Türk şiirinin dünya ölçüsünde büyük değerlerindendir.
YAZIN HAYATI(devam) • Dağlarca, üretkenliğini peş peşe yayımladığı kitaplarla sürdürürken Varlık, Yenilik, Kültür Haftası, Yücel, Aile, Gençlik, Türk Dili, Çağrı, Ataç, Yön, Yeditepe, Devrim gibi dergilerde şiirlerini yayımladı.
YAZIN HAYATI(devam) • Onun sanat anlayışını şu cümlesi özetler: • "Sanat eseri hem bir saat gibi içinde bulunduğumuz zamanı, hem de bir pusula gibi gidilmesi gereken yönü işaret etmelidir."
ESERLERİ 1934 Havaya Çizilen Dünya 1940 Çocuk ve Allah 1943 Daha 1945 Çakırın Destanı 1945 Taş Devri
ESERLERİ(devam) 1949 Üç Şehitler Destanı 1950 Toprak Ana 1951 Aç Yazı 1951 İstiklâl Savaşı Samsun‘dan Ankara 'ya 1951 İstiklâl Savaşı-İnönüler
ESERLERİ(devam) 1951 Sivas‘ lı Karınca 1953 İstanbul Fetih Destanı 1953 Anıtkabir 1955 Asu 1957 Delice Böcek
ESERLERİ(devam) 1958 Batı Acısı 1958 Mevlâna'da Olmak - Gezi 1961 Hoo‘ lar 1961 Özgürlük Alanı 1961 Cezayir Türküsü
ESERLERİ(devam) 1962 Aylam 1963 Türk Olmak 1964 Yedi Memetler 1965 Çanakkale Destanı 1965 Dışardan Gazel
ESERLERİ(devam) 1965 Kazmalama 1965 Yeryağ 1966 Vietnam Savaşımız 1967 Açıl Susam Açıl 1968 Kubilay Destanı
ESERLERİ(devam) 1968 Haydi 1969 19 Mayıs Destanı 1970 Hiroşima 1970 Dört Kanatlı Kuş 1971 Malazgirt Ululaması
ESERLERİ(devam) 1971 Kuş Ayak 1972 Haliç 1973 Bağımsızlık Savaşı-Sakarya Kıyıları 1973 Bağımsızlık Savaşı-30 Ağustos 1973 Bağımsızlık Savaşı-İzmir Yollarında
ESERLERİ(devam) 1971 Kuş Ayak 1972 Kınalı Kuzu Ağıdı 1973 Gazi Mustafa Kemal Atatürk 1974 Arka üstü 1976 Yanık Çocuklar Koçaklaması
ESERLERİ(devam) 1977 Horoz 1977 Balina ile Mandalina 1977 Hollandalı Dörtlükler 1979 Yaramaz Sözcükler 1979 Göz Masalı
ESERLERİ(devam) • 1978 Yazıları Seven ayı 1979 Çukurova Koçaklaması 1980 Şeker Yiyen Resimler 1981 Cinoğlan 1981 Hin ile Hincik
ESERLERİ (devam) 1981 Güneş Doğduran 1981 Çıplak 1981 Yunus Emre'de Olmak 1981 Nötron Bombası 1982 Koşan Ayılar Ülkesi
ESERLERİ(devam) 1985 Dişiboy 1985 İlk Yapıtla 50 Yıl Sonrakiler 1986 Takma Yaşamalar Çağı 1990 Uzaklarla Giyinmek 1992 Dildeki Bilgisayar
Dağlarca: Şiir mucizedir ROPÖRTAJI Vehbi Koç Ödülü'nün bu yılki sahibi Fazıl Hüsnü Dağlarca, 'Şiir büyük bir gramer mucizesidir. Şiir tüm ülkelerin ilk sesidir. Ama Türkiye'ye gelince iş değişir. Ülkemiz uzun süre kendi dilinden yoksun bırakıldı' diyor.
ROPÖRTAJ (devam) İSTANBUL Türk şiirinde koca bir çınar Fazıl Hüsnü Dağlarca, 91 yaşında koca bir çınar... Vehbi Koç Vakfı, bu yıl edebiyat dalında düzenlediği Vehbi Koç Ödülü'nü Dağlarca'ya layık görerek bu koca çınarı yaşarken onurlandırdı.
ROPÖRTAJ(devam) Dağlarca, önceki akşam Koç Üniversitesi Sevgi Gönül Oditoryumu'nda yapılan törende 100 bin dolarlık çek ve ödül plaketini alırken yaptığı konuşmada şiirin bir gramer mucizesi olduğunu söyledi ve sitem etti: "Şiir bütün ülkelerin ilk sesidir, Türkiye'ye gelince iş değişiyor çünkü ülkemiz kendi dilinden uzun süre yoksun bırakıldı. Genç şairlere tavsiyem, dilin gramerini hep yaşasınlar ve Türklüklerine şükretsinler. Benim şiir çalışmalarımın izi budur."
ROPÖRTAJ(devam) Sürekli olarak kendisini aramasının ve bulamamasının nedenini, "Bir şiiri yazmayı bitirdiğim zaman geriye dönüp hangisi diye seçemiyorum" diye açıklayan Dağlarca, "Geceleri başka bir yaşamın beni çağırdığını duyarak uyanıyorum. Bu başka yaşam şiirdir" dedi.
ROPÖRTAJ(devam) Dağlarca'ya göre Vehbi Koç Vakfı'ndan aldığı ödülün yeri ayrı: "Bu ödül aldığım en az 200 ödülden çok daha başka. Çünkü daha öncekiler edebiyat içindeki kişilerin, sanatçıların seçmeleriyle kazanılmıştı. Bu ömrümde kazandığım ilk halk ödülüdür. Vehbi Koç iğne ucuylu biriktirdiği, hepsi de Türkiye'ye uygarlık yolu açmış çabalarıyla, bu çabalardan kazandıklarıyla yurdumuzda deyim yerindeyse ilk sivil armağanı kurmuştur.
ROPÖRTAJ(devam) Resmi olmayan bir armağan. Daha önceki armağanların ulaştıkları yerler bu dediklerimi doğrulamaktadır. Koç'un ülkemizin şimdilik Nobel'i sayılan bu ödülü nasılsa bana verilmiştir. Bu halk ödülünü evimde, en güzel yere koyacağım. Ve bundan sonraki çalışmalarımı onun öğüdü doğrultusunda yapacağım."
MUSTAFA KEMAL ’İN KAĞNISI (devam) Yediyordu Elif kağnısını Kara geceden geceden Sanki elif elif uzuyordu inceliyordu Uzak cephelerin acısıydı gıcırtılar İnliyordu dağın ardı yasla Her bir heceden heceden
MUSTAFA KEMAL ’İN KAĞNISI(devam) Mustafa Kemal´in Kağnısı derdi kağnısına Mermi taşırdı öteye, dağ taş aşardı Çabuk giderdi, çok götürürdü Elifcik Nam salmıştı asker içinde Bu kez herkesten evvel almıştı yükünü Doğrulmuştu yola, önceden önceden
MUSTAFA KEMAL ’İN KAĞNISI(devam) Öküzleriyle kardeş gibiydi Elif, Yemezdi, içmezdi, yemeden içmeden onlar Kocabaş çok ihtiyardı çok zayıftı Mahzundu bütün Sarıkız, yanı sıra Gecenin ulu ağırlığına karşı, Hafiftiler, inceden inceden
MUSTAFA KEMAL ’İN KAĞNISI(devam) İriydi Elif kuvvetliydi kağnı başında Elma elmaydı yanakları, üzüm üzümdü gözleri Kınalı ellerinden rüzgar geçerdi daim Toprak gülümserdi çarıklı ayaklarına Alını yeşilini kapmıştı, geçirmişti Niceden niceden
MUSTAFA KEMAL ’İN KAĞNISI(devam) Durdu birdenbire Kocabaş, ova bayır durdu. Nazar mı değdi göklerden, ne? Dah etti, yok. Dahha! dedi, gitmez. Ta gerilerden başka kağnılar yetişti geçti gıcır gıcır Nasıl durur Mustafa Kemal´in Kağnısı Kahroldu Elifcik, düşünceden düşünceden
MUSTAFA KEMAL ’İN KAĞNISI(devam) Aman Kocabaş, ayağını öpeyim Kocabaş, Vur beni, öldür beni, koma yollarda beni. Geçer, götürür ana çocuk mermisini askerciğin Koma yollarda beni, kulun köpeğin olayım Bak hele üzerimden ses seda uzaklaşır Düşerim gerilere iyceden iyceden