280 likes | 1.12k Views
MAHMUT SAĞLAM TDE’İ MUALLİMİ. Servet-İ Fünûn. NE DEMEKTİR? İLİMLERİN ZENGİNLİĞİ. EDEBİYAT-I CEDİDE’NİN OLUŞUMU Recaizade Mahmut Ekrem ile Muallim Naci arasında geçen tartışma: ‘‘kafiye göz için mi, kulak için mi’’.
E N D
MAHMUT SAĞLAM TDE’İ MUALLİMİ
Servet-İ Fünûn NE DEMEKTİR? İLİMLERİN ZENGİNLİĞİ
EDEBİYAT-I CEDİDE’NİN OLUŞUMU • Recaizade Mahmut Ekrem ile Muallim Naci arasında geçen tartışma: ‘‘kafiye göz için mi, kulak için mi’’ Zerre-i nurundan iken muktebes Mihr ü mehe etmek işaret abes
"Eskİ-yenİ" tartIşmasI’nInbİtmeyeceğİnİ anlayan Recâîzâde Ekrem, artIkbİrekİpçalIşmasIyapmanInyollarInI aramaya başlamIştIR • Mekteb-i Mülkiye'den öğrencisi olan Ahmet İhsan Tokgöz derginin sahibir.
Recaizade, Ahmet İhsan ile anlaşarak,Galatasaray Lisesi’nden öğrencisi olan Tevfik Fikret’i ‘başyazarlığına’ getirmiştir. • Tevfik Fikret'in 256. sayıdan itibaren yazı işleri müdürlüğüne gelmesinden sonra bu dergi, tam bir edebiyat ve sanat dergisi olmaya başladı.
Bu sırada Mektep,Maarif,Hazine-i Fünun ve ma’lumat gibi dergilerde yazan birçok şair ve yazar Servet-i Fünun dergisi etrafında toplanmaya başlarlar.
SERVET-İ FÜNUN DÖNEMİ SANATÇILARI ALİ EKREM FAİK A. OZANSOY Hüseyin C. Yalçın HÜSEYİN SİRET Mehmet Rauf
Cenap Ş. Halit Ziya Hüseyin S. Yalçın SERVET-İ FÜNUN DÖNEMİ SANATÇILARI Süleyman Nazif Tevfik Fikret
ŞAİRLER’İN GENEL ÖZELLİKLERİ • 1865-1875 Yılları arasında doğmuş şairlerdir. • İstibdat Dönemi zorluklarını yaşamışlardır. • Orta tabakadan yetişmiş batı okullarında okumuş • şahsiyetlerdir. • Tek türde eser verme fikrini benimsemişler ve • uygulamışlardır • Arapça ve farsça kelimelerin çok kullanılmasından dolayı • eleştirilmişlerdir
CENAP ŞAHABETTİN’İN ESERLERİ (1870-1934) KÖREBE Nesr-i Harp,Nesr-i Sulh
Ve diğer eserleri: • ÖYKÜ: İhtizar (1909) Son Emel (1913) Bir Aşkın Tarihi (1915) İlk Temas, İlk Zevk (1922) Eski Aşk Geceleri (1927) • OYUN: Ferdi ve Şürekası (1909) Cidal (1911) Sansar (1920) • DÜZYAZI-ŞİİR: Siyah İnciler SÜLEYMAN NAZİF’İN ESERLERİ; Şiir: Gizli Figanlar, Firak-ı Irak, Batarya ile Ateş, Malta Geceleri Makale: Çal Çoban Çal
HALİT ZİYA UŞAKLIGİL’İN ESERLERİ(1869-1945) • ESERLERİ ROMAN: Nemide (1889) Bir Ölünün Defteri (1890) Ferdi ve Şürekası (1894-1985) Mai ve Siyah (1895-1988) Aşk-ı Memnu (1925-1987) Kırık Hayatlar(1924-1989) Sefile (1886) ÖYKÜ: Bir İzdivacın Tarih-i Muâşakası (1889) • Bir Muhtıranın Son Yaprakları (1889) • Küçük Fıkralar (3 Cilt) (1896) Bir Yazın Tarihi (1898-1988) Solgun Demet (1901) Sepette Bulunmuş (1920) Bir Hikâye-i Sevda (1922-1987) Hepsinden Acı (1934-1984) Onu Beklerken (1935-1940) • Aşka Dair (1935-1986) İhtiyar Dost (1939) Kadın Pençesi (1039-1987) İzmir Hikâyeleri (1950) Bir Şi'r-i Hayal (1914)Bir Hikaye-i Sevda (1922) ANILAR: Kırk Yıl (1936-1969) Bir Acı Hikaye (1942) Saray ve Ötesi (1942-1981) DENEME: Fransız Edebiyatının Numune ve Tarihi (1885) Hikaye ve Temaşa (1889) Yunan Edebiyatı (1912) Latin Edebiyatı (1912) Alman Tarihi Edebiyatı (1912) Fransız Tarihi Edebiyatı (1912) Sanata Dair (1938-1955) OYUN: Kabus (1959) Fürüzan (adapte, 1918)Fare(adapte, 1919
HÜSEYİN CAHİT YALÇIN(1874-1957) • ESERLERİ: ROMAN: Nadide (1891) Hayal İçinde (1901) ÖYKÜ: Hayat-ı Muhayyel (1899) Niçin Aldatırlarmış? (1922) Hayat-ı Hakikiye Sahneleri (1909) DİĞER: Kavgalarım (1910) Edebi Hatıralar (1935) • Siyasal Anılar (1975) Talat Paşa (1943) Türkçe Sarf ve Nahiv (1908) Benim Görüşümle Olaylar (4 cilt, 1945-47) Seçme Makaleler (1951)
GENEL ÖZELLİKLERİ • ‘‘Sanat için sanat’’ anlayışını benimsemişlerdir. • Eserlerde sosyal sorunlardan çok bireysel sorunlara • yönelme görülür.(Tevfik Fikret) • Süslü ve sanatlı dil vardır.Arapça ve Farsça kelimeler • ağırlıklıdır. "saat-ı semen fam" (yasemin renkli saat), • "berf-i zerrin fam" (altın renkli kar) • Aruz ölçüsünü kullanırlar.Konun yapısına göre birden • fazla kalıp kullanırlar.(cenap Şahabettin)
Fransız edebiyatına bağlı kalmışlardır. • roman ve hikâyede realizm ve natüralizm akımlarının; • şiirde ise sembolizm ve parnasizm akımlarının etkisi vardır. • Belli bir tabakaya,zümreye hitap ettikleri için • ‘‘SALON EDEBİYATI’’ oluşturmuşlardır. • Eselerinde mekan İstanbul’dur. • Aruz hariç divan edebiyatını reddetmektedirler • eskiye bağlı her şeyin atılması taraftarıdırlar. • Duygu ve hayal ürünlerini gerçeğe tercih etmişlerdir.
Kafiye sem içindir. • Sinestezi ve anjambman’larvardir. • Şiirde bütün güzelliğine önem verirler. • Sıfatlar çoktur, her sözcük en az bir sıfatla nitelendirilir. • Bağlaçlarla cümleleri uzatma, söz dizimini Fransızcaya • benzetme temel alınmıştır. • Batı şiirinin nazım biçimleri kullanılmıştır.
SİZCE NAZIM BİÇİMİ,KAFİYE ŞEMASI NE OLABİLİR? NAZIM ŞEKİLLERİ A • Dağılır yele karşı altın saçları Uçuşurdu bin bir büklüm içinde. Bir hoş ışık vardı gözlerinde Pırıl pırıl, sönmüş o zamandan beri. • Bir iyilik sarardı yüzünü bazanBilmem,belki bana öyle gelirdi. Ben,o sevdadan can atan deli Nasıl yanıp tutuşmazdım o zaman. • Yürüdü mü yerden kurtulurdu sanki Melekler öyle yürüse gerek.Sözleri Bir başka türlüydü insan sözlerinden. • Gökte bir ruhtu o,bir canlı güneşti. Öyle gördüm ben;öyle değilmiş şimdi. Yay gevşemiş,ne çıkar,yara gitmez gönülden. B B 4 A A B B 4 A C C SONE 3 D E E 3 D
? Bu kadar uzak mıydıGit git bitmiyor yolGörünmüyor dağın ardı Oysa bilmem kaçyılBu yollardan yürünmüşŞimdi sanki bir masal Bu dilsiz dağ ve taşNerde saklar kuşlarıHangi gizle sarmaş dolaş Anlamak zor susuşları. A 3 B A B 3 C B C TERZA-RİMA 3 D C 1 D
Yüzünde hasta-i sevdâ gibi melâletvar, Nedir bu hâl-i perişanın ey hilâl-seher? • Sabâh-ı feyz-i bahâridemübtesemezhârÇemen çemen mütemevvicnesîm-i anber-bâr: Niçin? ben anlamadım kimden etsem istifsâr? Yüzünde hasta-i sevdâ gibi melâlatvar! • Dem-i seherde yanında şu parlayan ahterHazan içinde solan bir çiçek gibi dil-berSürûrfec ile şâdân iken bütün yerler, Nedir bu hâl-i perişanın ey hilâl-i seher? ? A 2 B A A A A 4 B B B B 4 TRİYOLE
Yine kış,Yine şems-i mesâda, ah o bakış,Yine yollarda serseri dolaşanAşiyansız tuyûr-ı pür-nâliş...Tehi kalan ovalarSükût eder sanılır mevsimin gumûmuylaHarab olan sarı yollarda kalmamış ne gelen,Ne giden,Şimdi yalnız kavâfil-i evrâkMütemâdi sürüklenir bir uzakUfk-ı pür-ıztırâb u nevmide.Yine kış, yine kış,Bütün emelleri bir ağlayan duman sarmış... ? SERBEST MÜSTEZAT
Elhan-ı Şita • Bir beyaz lerze, bir dumanlı uçuş,Eşini gaib eyleyen bir kuşgibi karGeçen eyyâm-ı nev-bahârı arar. • Ey kulûbunsürûd-ı şeydâsı,Ey kebûterlerinneşîdeleri,O bahârın bu işte ferdâsı:Kapladı bir derin sükûta yerikarlarKi hamûşâne dem-be-dem ağlar. • Ey uçarken düşüp ölen kelebek,Bir beyaz rîşe-i cenâh-ı melekgibi karSeni solgun hadîkalarda arar. • Sen açarken çiçekler üstündeUfacık bir çiçekli yelpâzeNa'şın üstünde şimdi ey mürdeBaşladı parça parça pervâzekarlarKi semâdan düşer düşer ağlar. • Uçtunuz, gittiniz siz ey kuşlar;Küçücük, ser-sefîd baykuşlargibi karSizi dallarda lânelerde arar. • Gittiniz, gittiniz ey mürgan,Şimdi boş kaldı ser-te-ser yuvalar,Yuvalarda -yetîm-i bî-efgan:- Son kalan mâi tüyler kovalarkarlarKi havâda uçar uçar ağlar. Elhan-ı Şita’nın kalıpları 1. Feilâtünmefâilünfeilün(fâilâtün) ( fâlün)2.Mefûlüfâilâtümefâilüfâilün3.Mefûlümefâîlümefâîlüfeûlün
ROMAN • Yazar okuyucu ile roman arasına girmemektedir.Kahramanlar hakkında bilgi • vermez. Bundan dolayı Servet-i Fünun romanı Tanzimat romanından daha • sağlam bir tekniğe sahiptir. • Baskıcı siyasi ortamda yaşamalarından dolayı ferdi konular işlemişlerdir. • İlk başlarda romantizmden etkilenmişler,sonradan realizmi venaturalizmi • benimsemişlerdir. • Servet-i Fünun döneminin en başarılı romancısı Halit Ziya • Uşaklıgil'dir. • Mehmet Rauf romanlarında bireylerin iç dünyasını ve romantik aşkları konu • edinmiştir.Toplumsal öğeler çok az yer alır, genellikle psikolojik içeriklidir. • Dil çok ağırdır.Arapça,Farsça kelimeler vardır. • Determinizm felsefesi vardır.