180 likes | 229 Views
ANKARA İLİ ve ENERJİ. TMMOB Maden Mühendisleri Odası. GİRİŞ Sanayinin temel girdilerinden olan enerji, ulusların kalkınmalarında ve refaha ulaşmalarında büyük önem taşımaktadır. Sanayileşme ve kalkınma yarışında öne geçebilme çabasındaki uluslar, bu yarışta
E N D
ANKARA İLİ ve ENERJİ TMMOB Maden Mühendisleri Odası
GİRİŞ Sanayinin temel girdilerinden olan enerji, ulusların kalkınmalarında ve refaha ulaşmalarında büyük önem taşımaktadır. Sanayileşme ve kalkınma yarışında öne geçebilme çabasındaki uluslar, bu yarışta kendileri için en avantajlı hammadde ya da enerjinin arayışı içerisinde olmak zorundadırlar. Bu çerçevede, enerji kaynaklarına sahip bulunan ülkeler, yarışa bir adım önde başlamaktadırlar. Dünyada sık sık gündeme gelen enerji veya enerji hammaddeleri krizleri, ülkeleri, enerji politikalarını olası krizleri gözeterek planlamaya, kaynak kullanımındadikkatli olmaya ve ekonominin enerjiye olan bağımlılığını azaltacak önlemleri almaya yöneltmiştir. Bu sunumda Ankara’nın enerji potansiyelinin yanı sıra Ülkemizin enerji politikaları hakkında kısa bir değerlendirme yapılmaya çalışılmıştır.
Ankara İli genelinde Bilinen Enerji Kaynakları • Linyit Varlığı • Sahanın AdıT.Rezerv(Ton)Hukuki Durum • Beypazarı-Çayırhan 380.000.000 EÜAŞ Uhdesinde Özel sektör • tarafından İşletilmektedir. • Gölbaşı-Karagedik 20.000.000 Faaliyet Yok • Gölbaşı-Bahçeköy 1.000.000 Faaliyet Yok • Ayaş –Kayıbucuk 6.000.000 Faaliyet Yok • Şereflikoçhisar 5.000.000 Faaliyet Yok • Bu sahalara ilave olarak il genelinde değişik bölgelerde kömür varlığı • bilinmekle birlikte yeterli arama ve etüt yapılmadığından dolayı rezerv • bilgileri bulunmamaktadır. • İl genelinde diğer fosil yakıtlarla ilgili olarak günümüze kadar herhangi • bir varlık tespit edilmemiştir.
Ankara ili hidrolik enerji kaynakları açısından çok zengin bir bölge • değildir. Ancak var olan kaynaklar yeterince değerlendirilmiştir. • Sarıyar Barajı, 1950-1956 yılları arasında Sakarya nehri üzerinde inşa • edilmiş sulama ve enerji üretimi amaçlı bir baraj olup ülkemizin ilk • büyük Hidroelektrik Santralıdır. • Kesikköprü Barajı Ankara ilinde Kızılırmak üzerinde, sulama ve enerji • üretimi amacı ile 1959-1966 yılları arasında inşa edilmiş bir barajdır. • Ankara ili Kuzey Anadolu Fayının etki alanında olmasından dolayı • Jeotermal kaynaklar açısından zengin bir bölgedir. Ancak bu • kaynakların elektrik enerjisi üretiminde kullanılıp kullanılmayacağı • konusunda elimizde yeterli veri bulunmamaktadır.
Ankara ili genelinde faaliyet gösteren üretim santralları • Tesis AdıYakıt TürüKurulu Güç(MW) Hukuki Durum • Sarıyar Hidrolik 160,0 EÜAŞ • Kesikköprü Hidrolik 76,0 EÜAŞ • Yenice Hidrolik 37,8 EÜAŞ • Çayırhan Linyit 620,0 İ.H.Devir • Baymina D.Gaz 770.0 Y.İ. • Ayen Enerji D.Gaz N. Gas 41,0 Üretim Ş. • Zorlu Enerji D.Gaz N. Gas 50,3 Üretim Ş. • Esenboğa Fuel Oil 53,8 Üretim Ş. • A.Efes Bira Fuel Oil 3,8 Otop. • Ankara Şeker D.Gaz N. Gas 2,5 Otop. • Ankara Şeker D.Gaz N. Gas 6,3 Otop. • Belka Yenilenebilir-Atık 3,2 Otop. • Bil Enerji N. Gas 36,5 Otop. • ORS Rulman Fuel Oil 7,36 Otop. • ORS Rulman D.Gaz 12,4 Otop. • Samur Fuel Oil 7,36 Otop. • TOPLAM1834,52
Ankara ili genelindeki kurulu güç toplamı 1834,52 MW’ tır bu ise ülke • kurulu gücümüzün (40161 MW) % 4,5 ‘ine karşılık gelmektedir. • Hidrolik santrallar hariç bu santrallarıntamamı özel sektör eliyle • işletilmektedir. • Halen EÜAŞ tarafından işletilen hidrolik santrallar da özelleştirme • kapsamındadır. • Bir kamu yatırımı olan Çayırhan Termik Santralı İşletme Hakkı Devir • yoluyla 2000 yılında özel sektöre devredilmiştir.Alanında ilk olan bu • özelleştirilme modeli, iktidarlar tarafından çok fazla tercih • edilmemiş olacak ki, toplam 12 adet termik santralın ihalesi yapılmış • olmasına rağmen diğer santralların devri bir türlü gerçekleşmemiş ve • ihaleler iptal edilmiştir.
Çayırhan Termik santralı 1987 yılında üretim faaliyetlerine başlamıştır. Yine aynı dönemde TKİ OAL İşletmesi de 1. ve 2. ünitelerin kömür ihtiyacını karşılamak amacıyla , yer altı ve tam mekanize olarak ve 2.000.000Ton/Yıl kapasiteyle üretim faaliyetlerine başlamıştır. Santral 1988-1992 yılları arasında kapasite değerlerine yakın üretim yapmış ve yıllık ortalama 1.500.000 ton kömür tüketmiştir. 1985 ve sonrası yıllarda ülkemizde estirilen “özelleştirme” rüzgarlarından Çayırhan’ da payına düşeni almış , “karlılık ve verimlilik” gerekçeleriyle özelleştirme kapsamına alınmış ve İşletme Hakkı Devir yöntemiyle özel sektöre devredilmiştir. Yüklenici şirketin değişik platformlarda ve medya kanalıyla yapmış olduğu yayınlarda devirden sonra gerek kömür madeni ve gerekse de termik santral da verimliliğin çok arttığı savunulmaktadır.
Bir işletmenin karlılığı sadece yıl sonu hesaplarındaki gelir gider farkı ile • ölçülmemektedir. Bu tür işletmeler bulundukları bölgenin ekonomik ve • sosyal yapısına katkı sağladıkları ölçüde yararlı işletmelerdir. Ancak • gücünü yaptığı üretimden almayan bir işletmenin de ayakta kalamayacağı • yadsınamaz bir gerçektir. Bu anlamda ÇayırhanTermik Santralı ve bu • santrala kömür sağlayan kömür madeni, santral çalıştırıldığı sürece • hiçbir zaman verimsiz olmamıştır. • Devir sonrası; • Alım garantilerinden dolayı tesislerin zorunlu olarak çalıştırılmaya • başlanması • Çalışan sayısının azalması • İşçilerin emekliye ayrılmaya zorlanması ve yerlerine düşük ücretlerle işçi • alınmasından dolayı işçilik maaliyetlerinin düşmesi • gibi nedenlerle tesis yüksek kar marjlarında çalışmaya başlamıştır.
Bu bilgiler ışığında Ankara ili için aşağıdaki tespitleri • yapmak mümkündür. • Ankara ili genel olarak enerji hammaddeleri bakımından fakir bir bölge • olarak değerlendirilebilir. • Geleceğe yönelik olarak planlama yapılabilecek tek kaynak Çayırhan • havzasında bulunan linyit kömürü yataklarıdır. • Yine il genelinde varlığı bilinen ve rezerv etütleri yapılmamış sahalarla • ilgili olarak gerekli aramalar bir an önce yapılmalıdır. • Her fırsatta yinelediğimiz gibi ülkemizin tek güvenilir enerji kaynağı linyit • kömürü rezervleridir. Bu durum Ankara ili özelinde de kendini • göstermektedir.
DEĞERLENDİRME ve SONUÇ Dünya üzerindeki tüm ülkeler enerji maliyetlerini düşürmek amacıyla önceliği yerli kaynaklarına vermektedirler. Ülkemizde ise, kullanabilecek kaynaklar sınırlı olmamasına karşın, öncelik, yerli kaynaklara değil ithal kaynaklara verilmektedir. Ülkemizde doğal gaz yok denecek kadar az bulunmaktadır. Ancak, düşük kalorili olmakla beraber zengin linyit kömürü yataklarımız mevcuttur. Yine, yıllardır ihmal edilen aramalar ile yeni kömür yataklarının bulunup geliştirilmesi olasılığı yüksektir. Söz konusu yataklar atıl bekletilirken, elektrik üretiminde doğal gaza ağırlık verilmesi, ülkemiz sanayi sektörlerinin gelişmesi bakımından son derece sakıncalıdır.
Bir ülkede zengin kömür rezervlerinin bulunması, o ülke için enerji arz güvenliğinin sağlanması bakımından çok büyük bir avantaj anlamına gelmektedir. Dünyanın bilinen rezervlerin kullanım sürelerinin petrol için 40 yıl, doğalgaz için 67 yıl ve kömür için ise 164 yıl olduğu gerçeği göz önüne alındığında, elektrik üretiminde kömür kullanımının giderek daha da artacağı kolaylıkla öngörülebilir.
Dünya toplam kanıtlanmış kömür rezervi 909 milyar ton civarındadır. Toplam rezervin %76’sı ABD, Rusya, Çin, Hindistan ve Avustralya olmak üzere toplam 5 ülkede, %97’si ise toplam 20 ülkede bulunmaktadır. Dünya elektrik enerjisi üretiminde kömür yaklaşık olarak%40 oranında kullanılmaktadır. Kömür rezervleri bakımından en zengin 20 ülkenin elektrik üretimindeki kömür kullanımı ise ortalama %46’dır. Söz konusu 20 ülke içerisinde 10’u elektrik üretiminde kaynak kullanımının en az yarısından fazlasını kömür kaynaklarına dayandırmıştır. Bu 20 ülkenin önemli bir bölümünde doğal gaz kullanımı istisnadır. Görece yüksek oranda doğal gaz kullanan ülkeler sırasıyla; Türkiye %43,5, Rusya %43, Pakistan %36, Ukrayna %32, Macaristan %30 ve Endonezya %22’dir (IEA 2002).
Bu ülkelerden; Rusya’nın 82 yıl, Ukrayna’nın 61 yıl, Endonezya ve Pakistan’ın 35 yıl kendilerine yetecek doğal gaz kaynakları bulunmaktadır. Bununla beraber, ülkemizde önemli sayılabilecek bir doğal gaz rezervi yoktur. Ülkemizde ise, 2005 yılı sonu itibariyle, elektrik enerjisinin sadece %19’u yerli kömürlerden üretilmiştir. Söz konusu dönemde Türkiye elektrik üretiminin %43,5’i ithal doğalgazdan, %25,6’sı hidrolik kaynaklardan, %6,2’si ithal kömürlerden ve %5,4’ü ise diğer kaynaklardan üretilmiştir. Yukarıda aktarılan verilerin ışığında bakıldığında, Türkiye’nin, kömür bakımından zengin ülkeler arasında yer almasına rağmen, elektrik üretiminde kaynak kullanımı bakımından, önemli ölçülerde farklılık göstermektedir. Söz konusu ülkelerin hemen tamamının, bir diğer yerli kaynağın ağırlıklı kullanımı söz konusu değilse, yerli kömürlerinin kullanımına yönelmiş oldukları görülmektedir..
Santral amaçlı linyit üretimindeki düşüşler nedeniyle, ülkemizdeki linyit işletmeleri, üretim kapasitelerinin son derece altında üretim yapmak zorunda kalmakta, bu durum üretim maliyetlerini olumsuz etkilemektedir. Ülkemizde, kamu ruhsatlı sahalardaki yıllık toplam 66.500.000 ton düzeyindeki linyit üretim kapasitesi kullanma oranı, 2004 yılında %50’nin altına düşürülmüş bulunmaktadır.
SONUÇ • Ülkemizin ihtiyacı olan enerjinin, yerli kaynaklarımızdan karşılanması • öncelikli hedef olmalıdır. Doğal gaz ağırlıklı enerji politikalarından • vazgeçilmeli, linyite dayalı termik santral projeleri süratle devreye • alınmalıdır. • Ülkemizde enerji üretimi %55-60 oranında dışa bağımlıdır. İthal edilen • doğalgazın %65'i elektrik üretiminde kullanılmaktadır. Bu kullanımın, • ülkemizin elektrik üretimi içerisindeki payı %40'ın üstündedir. Doğalgaz • üreticisi ülkelerde bile görülmeyen bu oranlar süratle düşürülmeli, öncelikle • kömür ve diğer yerli kaynakların kullanımı artırılarak, ülkemizin dışa • bağımlılığı, çıkabilecek muhtemel krizleri önleyecek ölçülere getirilmelidir. • .
Ülkemizde linyit üretimi ve termik santrallardan enerji üretimi E.Ü.A.Ş. • ve T.K.İ. Tarafından yürütülmektedir. Birbirinden bağımsız olarak çalışan • bu Kurumlar birleştirilerek üretim ve yatırım planlamaları tek elden • yapılmalıdır • Enerji Piyasası Kanunu'na dayanarak, Enerji Piyasası Düzenleme • Kurulu kamunun enerji yatırımı yapmasına olanak tanımamaktadır. • Enerji bir kamu hizmetidir. Sürdürülebilir kalkınmanın ve arz • güvenliğinin sağlanması için enerji planlaması, yatırımı ve üretiminin • kamu tarafından yapılmasının önündeki yasal engeller ortadan • kaldırılmalıdır.
Elektrik üretiminde yerli kaynaklarımızın potansiyeli tam olarak • değerlendirilmeden, toplam elektrik üretimine %4-5 oranında katkı • sağlaması öngörülen nükleer santral projelerinin gündeme alınmaması • gerekmektedir. • Temiz kömür teknolojilerinin kullanımı teşvik edilmelidir. Isıl değeri • düşük, kül, nem ve kükürt değerleri yüksek olan kömürlerimizin • iyileştirilmesi, dolayısıyla çevreye daha az zarar vermesinin sağlanması • ve ithal kömürlerle rekabet koşullarının oluşturulması amaçlarıyla temiz • kömür teknolojilerinin kullanımı yaygınlaştırılmalıdır.
MADEN MÜHENDİSLERİ ODASI AHMET SARDAR