1.12k likes | 1.35k Views
SANAT & İNSAN Estetiğe Giriş. Irwin Edman. 1896–1954). Hazırlayan Aziz Balkan. Sanat denilince,güzel sanatlar anlaşılması tesadüf değildir.
E N D
SANAT & İNSAN Estetiğe Giriş Irwin Edman 1896–1954) Aziz Balkan Sunumları
Hazırlayan Aziz Balkan Aziz Balkan Sunumları
Sanat denilince,güzel sanatlar anlaşılması tesadüf değildir. Resim,heykel, müzikte madde öyle ince ve açık şekilde kullanılmış, uysal bir hale getirilmiş; Orada karma karışık bir âlemi istenilen şekle sokan bir sanat denen şey vardır. Aziz Balkan Sunumları
SANAT VE TECRÜBE: Tecrübe eşyayı gözle görüp, elle tutmaktan başlar, gözle görülmez, elle tutulmaz soyut fikirleri bulmaya ve düzenlemeye kadar gider. Aziz Balkan Sunumları
Hazla ürperen beş küçük duyunun, harekete geçerek, kasılan adalenin, hırslı ve huzursuz ellerin, bir şeyler söylemek isteyen dillerin, düşünmeye zorlanan zihnin uyarılışı ve davranışıdır. Aziz Balkan Sunumları
Bir bütün olarak hayat :gayeli ve gayesiz olabilir. Bir kâbus veya tatlı bir rüya olabilir. Filozoflar ile şairler, zaman zaman bu teorilerden birini veya diğerini benimsemişlerdir. Aziz Balkan Sunumları
Tecrübe ,bir yönü ile bir an, bazıları için birömür boyunca, durulukcanlılık, şiddet ve derinlik kazanabilir. Tecrübeye böyle bir canlılık ve açıklık vermek sanatın işidir. Aziz Balkan Sunumları
Sanat sadece heykel, resim, müzik değildir. Sanat: Hayatı anlayan zekânın, onu ilgi çekici engüzel şekle sokması demektir. Aristo’nun dediği gibi tecrübenin alanı hayatın bütünüdür. Aziz Balkan Sunumları
Hayat şartları bilhassa birlikte yaşama şartları, hem kararsız, hem karmaşıktır. Hayatın bütünü ile uğraşan sanatçı, evrensel despot, evrensel dahi yani hem Göte, Newton, İskender olması hem de Beethoven olması gerekir. Aziz Balkan Sunumları
Hayat sanatı, bir tarih, bir olay değil, bir emeli sanata çevirme öngörüşüdür. Aziz Balkan Sunumları
Sanatçı ne kadar bütünü sezdirebilse de gerçekten tecrübeye parça parça şekil vermek zorundadır Şu kulağımıza çarpan sesler, dikkat etmediğimiz veya işitmek istemediğimizde gürültüdür. Aziz Balkan Sunumları
Çevremizdeki renk ve şekiller, ya zevkten yoksundur ya da onların farkında bile olmayışımızdır. Şu işittiğimiz kelimeler harekete geçmemiz için bir işarettir. Aziz Balkan Sunumları
Medeniyetin kendisi bir sanat eseridir. İnsanın içinde yaşamak zorunda olduğu dünya ile otomatik davranışlar, rastgele isteklerle dolu iç dünya.. Aziz Balkan Sunumları
Bir değneği kırmak bir kulübe üye olmak, bir gökdelen veya bir katedral yapmak, bir kanun ya da bir ahlak yasası hazırlamak, elbise dokumak, madeni topraktan çıkarmak, senfoni yazmak birer sanat örnekleridir Aziz Balkan Sunumları
Günlük hayat çoğu zaman yarı sersem şekilde yaşanır. Çoğu zaman hayat, uyanık iken görülen rüya olarak tasvir edilir. Hayat insanların çoğu için ağır bir uyuşukluk halidir. Gözleri vardır görmezler, kulakları vardır duymazlar. Ancak bazı bedeni hazlar onları yarı şuurlu otomatik davranışa sürükler. Aziz Balkan Sunumları
Nasıl oluyor da bir sanatçı tecrübeyi, hem sakin, hemde şiddetli, alışılmış, hem de yadırganır bir hale getirebiliyor. Aziz Balkan Sunumları
Dünyayı çekici hale getirmek için sanatçı ne yapıyor. Sanat hayatımızda ne gibi rol oynuyor da kendine has bir büyü bir haz kaynağı gözü ile bakıyoruz Aziz Balkan Sunumları
Alışkanlıklarımız ve içgüdülerimiz çevremizdeki bunca olay ve eşyaya rağmen sadece isteklerimize erişecek, ihtiyaçlarımızı giderecek kadarını görür, ve işitir. Aziz Balkan Sunumları
Bir köpek için et yenecek nesne, kedi kovalanacak nesnedir. Yorgun insan için iskemle oturacak yer, susuz insan için su –akışı şırıltısı berraklığı ne olursa olsun-içilecek şeydir. Aziz Balkan Sunumları
Günlük hayatlarında insanlar, asgari ile ilgilenirler. Bu asgari onun istek ve ihtiyaçları hatırlatır, gerisi unutulur ya da aldırış etmez. Aziz Balkan Sunumları
Tecrübeyi canlandırarak çekici hale getirmek sanatçının başlıca görevidir. Şair, heykeltıraş, mimar, maddeye öyle bir şekil verir ki göz duraklamak zorunda kalır. Kulak dinlemek ister. Aziz Balkan Sunumları
İskemle oturacak yer olmaktan çıkar, renk mihrabı haline gelir. Önümüzdeki çehre ikna edilecek, hüküm altına alınacak veya unutulacak bir şey değil, bakılacak bir şeydir. Aziz Balkan Sunumları
Ressamlar bazen tablolarında ölü noktalardan, renginin donukluğundan, şeklin aykırı, soğuk olduğundan bahsederler. Tecrübe ölü noktalarla doludur. Ona hayat veren sanattır. Aziz Balkan Sunumları
Yaygın bir sanat hayatın bütününü canlandırsa idi ;ufak tefek gündelik işler zorunluluklar ne kadar zevkli olurdu. Başkaları ile münasebetlerimiz dostluğa, sevgiye benzer bir vasıf taşırdı Aziz Balkan Sunumları
. Ele aldığımız her işi bir sanatkârın eserini yaparken duyduğu istekle yapardık. Karşımıza çıkan her şey, müzik, resim, şiir gibi olurdu. Aziz Balkan Sunumları
Yaşamak, sanat zevki haline dönüşürdü. Her işimize bir sanat havası, zevki ve hazzı sinerdi. Böylece yaşamak hem düzenli, hem coşkun, hem de hür hale gelirdi. Aziz Balkan Sunumları
Sanatçı için sanat: tahammül edilemez gerçekler dünyasından tahammül edilebilir, güzel bir renk, ışık, ses âlemine gerçekle ilişkisi bulunmayan hayal bölgesine kaçıştır. Aziz Balkan Sunumları
Müzik, şiir, resim ve roman vasıtasıyla birçok sanatsever içine düştükleri sevgi bağlarının yokluğundan sıyrılarak haz verici bir âleme sığınırlar. Aziz Balkan Sunumları
Romanların sayfalarına dalıp giden kızcağız, prenslerin, düşeslerin, sinema yıldızlarının refah içindeki hayatına girer, onların yerine kendisini koyar, güzelliğe ve hürriyete kavuşur. Aziz Balkan Sunumları
Güzel sanatlara duyulan ilgi, hayata bir nevi sırt çevirmedir. Bir tabloyu incelemek gündelik alışkanlıklardan sıyrılmak demektir. Bir natürmorttaki elmanın rengine dalmışsanız, artık o elma aç iken yenen değil, taşıdığı canlılık ile görülecek şeydir. Aziz Balkan Sunumları
Kısa misafirlikte hayatımız ışık, renk, müzikle dolar. İnsan :güzel gördüğünce,güzel yaşadığınca insandır. Aziz Balkan Sunumları
Ahenkli bir müzik, şirazesi bozulmuş zamanlardan bizi uzaklaştırır. Mermerin hareketsiz güzelliği, bir tablodaki güzellikler bizi alır sonsuz âlemine götürür. Aziz Balkan Sunumları
Musiki bize günlük hayatımızda tadamayacağımız heyecanlar tattırır. Bir şeyin güzelliğine dalan kişi, kendi ruhunu unutmuş, sanat dünyasına ermiştir. Aziz Balkan Sunumları
Günlük hayatın içinde eli kolu bağlı pısırık ruh,güzel sanatların yüceltilerinde ateşi parlatacak bir kıvılcım bulur. Hapsedilmiş ihtirasların nasıl taştığını görmek için orkestra salonundaki orkestranın coştuğu anlarda insanların yüzüne bakmak yeterlidir. Dinleyicilerin söyleyemediklerini müzik söyler.(S:11) Aziz Balkan Sunumları
Güzel sanatların çalışma alanlarını teşkil eden iki organ vardır. Göz ve kulak. Diğer uzuvlardan farklı iki duyu organdır. Aziz Balkan Sunumları
Günlük hayatta nesnelerin rengi ,ressamın ana maddesidir. Günlük konuşmalarda ritim ve ton müzik sanatının kaynağıdır. Sanatta duyular bizi faaliyete sürükleyecek yerde hazza sürükler Aziz Balkan Sunumları
Hayatımızın günlük akışında hep buhranlar içinde yaşamıyoruz. Birçok kimselere, hislerinin ne olduğunu edebiyat öğretir. Deliliğin bile abuk sabukta olsa bir düzeni vardır. Mutlak kaos mevcut değildir. Aziz Balkan Sunumları
Sanat eserinde duygular, bir takım ölçülü, belli kalıplara dökülerek daha derin daha zengin bir surette aydınlığa kavuşmuştur. .Tatlı başıboş hayallerimiz ölçülü mantıklı bir düzen altına alınmıştır. Aziz Balkan Sunumları
Bütün güzel sanatlar şu veya bu yoldan hayatı yorumlar. Mikel Ancelo veya Rodin’in heykelleri, Beethoven, Debussynin temel vasfı tecrübenin(hayatı) yorumlanmasıdır. Aziz Balkan Sunumları
Birçok kimse için sanat: sadece duyulara hitabeden, uyaran hazlardan ibarettir. Birçokları için sanat: dünyayı kendisine göre aydınlattığı bir dildir. Aziz Balkan Sunumları
Bazılar için sanat: tecrübeyle duyuları baştan çıkaran, hisleri harekete geçiren ifade vasıtasıdır.(S:16) Aziz Balkan Sunumları
Eksiksiz bir medeniyet mükemmel bir zekâ demektir. Medeniyet ne kadar başıbozuksa, rast gele istekler,mantıksız alışkanlıklar o nispette hayatımıza hâkim olur. O toplumda devlet yönetimi toplu yaşayış sanatı hala şaşılacak kadar ilkeldir. Öyle bir toplumda aklın yerini peşin hüküm, üstünkörü iş, özel menfaatler, aslı esası olmayan korkular hayatımızı tehdit edip durur. Aziz Balkan Sunumları
Erken dönemde Zekâ, insanlık tarihinde hayvani davranışların yerini almaya sanatla tabiata yön, şekil vermeye başlamıştır. Bir değneği kırmak, ateş yakmak, Mağara açmak bunların hepsi işlenmemiş dünyaya insanın müdahalesidir. İnsanın araç olarak kullandığı sanatın ilk örnekleridir. Aziz Balkan Sunumları
Öyle görülüyor ki:ilkel hayat didinerek yapmak zorunda olduğu şeylere faydasız bir güzellik çekici bir süs eklemeye zaman buldu. Çömlekler, sepetler yapılmakla kalmadı güzel şekillere de sokuldu. Aziz Balkan Sunumları
Mağara açıldıktan sonra içine güzel resimler de yapıldı. Rengin ve çizginin verdiği zevkle baştan çıkan sanatçı, kendini bunlara kaptırdı. İlkel çömlek, sepet işinde sanatçı ile zanaatkâr bir birine karıştı. Aziz Balkan Sunumları
Akla dayanan bir medeniyette evler, sağlam olduğu kadar sevimlidir, kıyafetler soğuktan koruduğu gibi güzeldir. Hayatımızdaki evlerin güzellikten uzak, köprülerin anıtsal olmaması sadece iki yakayı birleştiren yol gibi düşünülmesinin binlerce sebebi vardır.. Aziz Balkan Sunumları
Sanayinin hâkim olduğu medeniyet, güzellikten ziyade, faydaya önem vermesi; Kasvetli sanayi şehirleri bu ayrılığın tanıklarıdır Aziz Balkan Sunumları
Güzel sanatlarda örneğini bulmak için, Elgin mermerden yontulmuş bir atlıya, Yunan tapınağına, Schubertin kuartetine gitmek gerekir. Bunlarla ekmek pişirilmez, karın doymaz ama ruh doyar. . Bunlara sağladıkları faydaya bakarak değil, duyuları, hayali doyurmalarına, renklerine, biçimlerine, uyandırdıkları duygu düşüncelere bakarak değerlendirilir. Adı hiç bilinmeyecekte olsa,sanayiden ayıran taklit edilmez bir vasıftır. Aziz Balkan Sunumları
Dünyada fayda ve güzellikleri ayırt eden sayısız örneklerle doludur. Avrupadaki müzeler, galeriler baştanbaşa Yunanın ince çeyizleri ile kaşıklar, tabaklar, küpler, kalkanlar kılıçlar ile doludur. Bunların hepsi kullanılmak üzere yapılmıştır. Zamanımız insanı, bunların o zamanında günlük kullanışlarına değil, süs bakımından mükemmelliğine takılmaktadır. Onlar sadece güzellikleri için yapılmış gibi bakıyoruz.(S:20) Aziz Balkan Sunumları