1 / 29

Atatürk İlke İnkılapları ve Modern Türkiye’nin Oluşumu Ders II

Atatürk İlke İnkılapları ve Modern Türkiye’nin Oluşumu Ders II. Nizam-ı Cedit Hareketi’nden II. Meşrutiyete Kadar Süre Gelen Dönem. Atatürk İlke İnkılapları ve Modern Türkiye’nin Oluşumu Ders II.

elysia
Download Presentation

Atatürk İlke İnkılapları ve Modern Türkiye’nin Oluşumu Ders II

An Image/Link below is provided (as is) to download presentation Download Policy: Content on the Website is provided to you AS IS for your information and personal use and may not be sold / licensed / shared on other websites without getting consent from its author. Content is provided to you AS IS for your information and personal use only. Download presentation by click this link. While downloading, if for some reason you are not able to download a presentation, the publisher may have deleted the file from their server. During download, if you can't get a presentation, the file might be deleted by the publisher.

E N D

Presentation Transcript


  1. Atatürk İlke İnkılapları ve Modern Türkiye’nin Oluşumu Ders II Nizam-ı Cedit Hareketi’nden II. Meşrutiyete Kadar Süre Gelen Dönem

  2. Atatürk İlke İnkılapları ve Modern Türkiye’nin Oluşumu Ders II • Daha önceki derste belirttiğimiz üzere III. Selim, Nizam-ı Cedit isimli reform hareketi içerisinde aynı ismi taşıyan bir ordu kurmuştu. Bu ordu ile Osmanlı İmparatorluğu başarılı sonuçlar almıştı. Fakat Nizam-ı Cedit hareketine tepkiler gecikmedi. Özellikle de geri plana düşmek istemeyen yeniçeriler bu harekete oldukça fazla tepki gösterecekti. Hatta bir yeniçeri “Haşa Moskof olurum, Nizam-ı Cedid askeri olmam” diyerek Nizam-ı Cedit hareketine karşı olan tepkisini açıkça ifade etmekten çekinmiyordu. III. Selim, Sırp İsyanlarını engellemek ve Rusya’ya karşı yapılacak savaşta kullanmak için Nizam-ı Cedit ordusunu Rumeli’ye geçirmeyi düşünüyordu. Fakat bu girişim ile aslında kendi sonunu hazırlıyordu.

  3. III. Selim ve Nizam-ı Cedit Askerleri

  4. Atatürk İlke İnkılapları ve Modern Türkiye’nin Oluşumu Ders II • Rumeli’ye geçen Nizam-ı Cedit ordusuna halk tepki gösterince ordu geri dönmek durumunda kaldı. Bu şekilde yeniçeriler Nizam-ı Cedit hareketine karşı ilk başarılarını kazanmış oldular. Bir süre sonra İstanbul’a sıçrayan bu hareket İstanbul’da büyük bir yeniçeri isyanına sebep oldu. Padişahın ise bu yeniçerileri ezebilecek bir gücü yoktu. Zira yeniçeriler İstanbul’da çok güçlüydüler. Kendilerine elebaşı olarak Kabakçı Mustafa isimli bir yeniçeriyi seçtiler. At Meydanı’na yeniçerilerin yürümesiyle III. Selim reform hareketinden vazgeçtiğini ve Nizam-ı Cedit hareketini ilga ettiğini ilan etti. Fakat bu bile onun hayatını kurtaramayacaktı.

  5. Atatürk İlke İnkılapları ve Modern Türkiye’nin Oluşumu Ders II • Yeniçerilerin başlattığı isyan ile III. Selim tahttan indirilmişti.Onunyerine tahta yeniçerilerin desteğini alan ve reform hareketini devam ettirmeyecek olan IV. Mustafa geçti. Nizam-ı Cedit hareketi dağıtılmış ve yeniçeriler tekrar devlet içerisindeki hakim ordu gücü olmuşlardı. Kabakçı Mustafa, Boğaziçi kalelerinin muhafazasıyla görevlendirilmişti. Böylece III. Selim’in başlatmış olduğu reform hareketi başarısızlıkla sona ermiş olsa da on sekizinci yüzyılın başında başlayan bu reform süreci artık durdurulamaz bir hale gelmişti. Tahttan indirilen III. Selim sarayda hapsedildi ve IV. Mustafa yeniçerilerin kontrolünde iktidarına başladı. IV. Mustafa’nın saltanatı ile reform hareketleri büyük bir sekteye uğradı. Ayrıca padişahın yeniçerilerle yaptığı antlaşma ile de onlara çok büyük tavizler verilmişti. Mesela yeniçeriler son çıkan isyandan sorumlu tutulmayacak, ceza almayacak ve bunun karşılığında da isyan etmeyeceklerdi. Bu devlet için büyük bir tavizdi. Zira devlet açıkça yeniçerilere diş geçiremediğini göstermişti.

  6. Atatürk İlke İnkılapları ve Modern Türkiye’nin Oluşumu Ders II • Fakat III. Selim’in reform hareketini destekleyenler de yok değildi. Zira padişahın dostları ve destekçileri vardı. Mesela varlığını ve gücünü III. Selim’e borçlu olan Rusçuk Ayanı Alemdar Mustafa Paşa bunlardan biriydi. Alemdar Mustafa Paşa’nın etrafında buluşan reform yanlıları ile bir ihtilal planlandı. Paşanın planı yeniçerileri korkutup sarayı ele geçirmek ve III. Selim’i yeniden tahta geçirmekti. Fakat Alemdar Mustafa Paşa’nın bu hareketine karşı IV. Mustafa’nın verdiği tepki mahpus sultanı idam ettirmekti. Bununla birlikte Alemdar Mustafa Paşa’nın darbesi başarılı oldu ve reform yanlısı paşa, çocuk yaştaki II. Mahmud’u tahta oturtarak sadrazam oldu ve reform hareketini başlattı. III. Selim’in tahttan indirilmesinden sorumlu olan isyanın başı Kabakçı Mustafa öldürüldü. Böylece reform yanlısı Alemdar Mustafa Paşa’nın nezaretinde II. Mahmud’un saltanatı başladı. Paşanın ilk icraatlarından biri devletin otoritesini yeniden tesis etmekti. Bunun için devlet içerisinde gittikçe feodalleşen yapı ile ortaya çıkan ayanlarla Sened-i İttifak sözleşmesini imzaladı. Böylece devlet bu feodal bireyleri resmen tanırken onlar da devlete itaat sözü verecekti.

  7. Atatürk İlke İnkılapları ve Modern Türkiye’nin Oluşumu Ders II • Bununla birlikte Alemdar Mustafa Paşa döneminde Sekban-ı Cedit isimli yeni bir ordu kurulmuş ve etkili olan ulemanın nüfuzu da kırılmıştı. Buradan paşanın, III. Selim reformlarını devam ettirmeye çalıştığı açıkça gözükmektedir. Fakat paşanın bu hareketleri tıpkı III. Selim döneminde olduğu gibi tepkiler almaktaydı. Özellikle de yeniçeriler, yine eski endişelerine kapılmışlardı. Bunun üzerine paşayı öldürmek isteyen yeniçeriler, 1808 yılında harekete geçtiler ve paşayı öldürdüler. Bunun üzerine tahta geçtiğinden beri Alemdar Mustafa Paşa’nın gölgesinde kalan II. Mahmud tam olarak idareyi eline alabildi. II. Mahmud dönemi ile reformlar kaldığı yerden devam edecek ve devlet daha önce emsali görülmemiş büyük bir değişim geçirecekti.

  8. II. Mahmud

  9. Atatürk İlke İnkılapları ve Modern Türkiye’nin Oluşumu Ders II • II. Mahmud, hem kendi döneminde hem de III. Selim döneminde yaşanılan olaylardan pek çok ders çıkarmıştı. Bu yüzden padişah reform hareketinde sabırlı olması gerektiğinin farkındaydı. Bununla birlikte ilk yaptığı gözlem, devletin gelişmesinin önündeki tek engel yeniçerilerdi. Zira onlar her türlü yeniliğe karşı çıkmaktaydılar. Ayrıca II. Mahmud, daha önce yeniçerileri kaldırmak isteyen II. Osman’ın ve onlara karşı bir alternatif oluşturmak isteyen III. Selim’in ve Alemdar Mustafa Paşa’nın kaderini de çok iyi bilmekteydi. O yüzden çok dikkatli olması gerekiyordu. Zira atacağı en ufak bir yanlış adım sonu olabilirdi. Yeniçeri ocağını kaldırmak için ilk önce devlete tam olarak hakim olmalıydı. Padişah da bunu 1826 yılına kadar yapmayı başardı. Yeniçerilere karşı alternatif olarak ilk önce Ekşinci Ocağını kurdu. Yeniçerilerin tepkisini çekmemek için de bu orduya yeniçeri komutanlarından bazılarını da bu ocağa sevk etti. Fakat eğitim ve talimi mecbur gören bu orduya yeniçerilerin tepkisi de gecikmedi ve yeniçeriler isyan ettiler. Bunun üzerine II. Mahmud kendisine bağlı olan bütün askerleri saraya çağırarak yeniçerilerin tamamen ortadan kaldırılmasını emretti. 1826 yılında kısa bir süre içinde yeniçeriler tamamen yok edildiler. Bu olaya hepimizin bildiği üzere Vak‘a-i hayriye denirdi.

  10. Atatürk İlke İnkılapları ve Modern Türkiye’nin Oluşumu Ders II • Yeniçeri ocağının kaldırılmasından hemen sonra, Asakir-i Mansure-i Muhammediye (Hz. Muhammed’in zafer kazanmış askerleri) isimli batı tarzında yeni bir ordu kuruldu. Bununla birlikte, Osmanlı İmparatorluğu içerisindeki ilk laikleşme faaliyeti olarak değerlendirilebilecek bir şekilde Bektaşi Tarikatı’nın da faaliyetlerine son verildi. Zira yeniçerilerin bu tarikatla çok yakın ilişkileri vardı ve bu şekilde devlet ocağın yeniden canlanmasını engellemiş oldu. Bununla birlikte yeniçeri ocağının kaldırılması meselesi, askeri açıdan bakıldığında tarihçiler arasında her zaman tartışmalı bir konu olmuştur. Zira yeni kurulacak ordu daha sonra gireceği savaşlarda büyük bir başarı gösterememiştir. Asakir-i Mansure-i Muhammediye isimli ordunun asker ve gelirlerini karşılamak için Osmanlı İmparatorluğu içerisinde ilk nüfus sayımı yapıldı. Zira bu şekilde devlet içerisindeki erkek nüfusu tespit edildi ve mülk yazımı yapıldı.

  11. Atatürk İlke İnkılapları ve Modern Türkiye’nin Oluşumu Ders II • Yeniçeri ocağının kaldırılması ile pek çok reform hareketi başlamış oldu. Yüksek rütbeli ulema da devleti bu reform hareketlerinde destekledi. Devletle ilgili her türlü kararların alındığı divan-ı hümayun kaldırılarak yerine nazırlıklar (bakanlıklar) getirildi. Sadrazamlık başvekalete dönüştürüldü. Sadrazamın birçok yetkisi nazırlara devredildi. Mülkiyet hakkı bu dönemde geliştirildi. İlk öğretim mecburi tutuldu. Orta okul olarak adlandırılabilecek Rüşdiyeler açıldı. Pek çok meslek dalında yetişmiş eleman yetiştirebilecek okullar açıldı. Batı müziğinin öğrenilmesi için okul açılmıştır. Ayrıca bu dönemde Avrupa’ya Batı’yı öğrenmesi için öğrenciler gönderilmiştir. Bu öğrenciler geri döndüklerinde imparatorluğun kaderlerinde önemli bir rol oynayacaklardı. II. Mahmud döneminde kılık kıyafet alanında da büyük değişiklikler olmuştur. Asker ve memur için kavuk ve sarık yerine fes getirildi. Pantolon giymek zorunlu tutuldu. İlk resmi gazete olan Takvim-i Vekay-i 1831’de çıktı. Buradan çıkarmamız gereken II. Mahmud döneminde devletin daha önce emsali görülmemiş bir modernleşme içine girdiğidir. Zira bu reform hareketi Tanzimat, I ve II. Meşrutiyet ile devam edecek ve en nihayetinde de cumhuriyetini ilanı ile de son bulacaktır. Fakat ilk önce siyasi gelişmelere bir bakalım.

  12. Atatürk İlke İnkılapları ve Modern Türkiye’nin Oluşumu Ders II • II. Mahmud döneminde Osmanlı İmparatorluğu pek çok siyasi sorun ile uğraşmak durumunda kaldı. Bunlardan ilki Sırp İsyanı’dır. Özellikle Avusturya’ya karşı yapılan savaşlarda toprakları birer savaş alanı haline gelen Sırplar, Fransız İhtilali’nin getirdiği milliyetçi düşüncelerden etkilenerek Osmanlılara isyan ettiler. Bununla birlikte yine aynı düşüncelerden beslenen Yunanlılar da Osmanlı yönetimine isyan ettiler. Özellikle Batılı devletlerden büyük destek alan Yunanlılar, Osmanlı İmparatorluğu’ndan 1829 yılında, Rusya’nın Yunanistan’ın bağımsızlığı için yaptığı savaşı bitiren Edirne Antlaşması ile ayrılarak bağımsız bir devlet oldu. Yine aynı antlaşma ile Sırbistan’a özerklik verildi.

  13. Atatürk İlke İnkılapları ve Modern Türkiye’nin Oluşumu Ders II • Bu dönemde çıkan sorunlardan biri de KavalalıMehmed Ali Paşa İsyanı’dır. Mısır beylerbeyi olan Mehmed Ali Paşa, beylerbeyliği sırasında Mısır’ı modernleştirmiş ve Batı tarzında bir ordu kurmuştur. Özellikle Fransa’dan bu konuda büyük bir destek almıştır. Zira yeniçeri ocağını kaldıran II. Mahmud’un Yunan İsyanı’nı bastırmak için yeterli bir gücü olmadığından ötürü Mehmed Ali Paşa’dan yardım ister. Mehmed Ali Paşa da bu isyanı bastırması karşılığında Mora valiliğini istedi. Fakat Edirne Antlaşması ile Yunanistan bağımsızlığını kazanınca Mehmed Ali Paşa da bu sefer Şam Beylerbeyliğini istedi. Bu isteği kabul görmeyince Mehmed Ali Paşa Osmanlı İmparatorluğu’na isyan etti. Mehmed Ali Paşa’nın oğlu İbrahim Paşa ordusuyla Osmanlı topraklarına girerek Osmanlıları mağlup etmeyi başardı. Bunun üzerine Osmanlılar, denize düşen yılana sarılır felsefesi ile Ruslardan yardım istedi ve Ruslar donanmalarını İstanbul’a gönderdiler. Fakat bu durumdan endişelenen Fransa ve İngiltere hemen arabuluculuk yaparak Osmanlılar ve Mehmed Ali Paşa arasında 1833’te Kütahya Antlaşmasını imzalattılar. Fakat II. Mahmud, İngilizlere ve Fransızlara güvenmeyerek 1833’te Ruslarla Hünkar İskelesi Antlaşmasını imzaladı.

  14. Atatürk İlke İnkılapları ve Modern Türkiye’nin Oluşumu Ders II • Bu antlaşmaya göre Osmanlılar herhangi bir saldırı olduğu takdirde Ruslardan yardım alacaklardı. Boğazlar, başka ülkelerin savaş gemilerine kapanacaktı. 1839 yılında Mehmed Ali Paşa ile savaşlar yeniden başladı. Osmanlı ordusu Nizip Savaşı’nda yenildi. Hem Mehmed Ali Paşa’nın faaliyetlerinden, hem de Osmanlı-Rus ittifakından endişelenen Avrupalı devletler İngiltere’nin girişimiyle Londra’da bir toplantı yaptılar. Bu toplantı sonucunda, Mısır’ın özerk bir yapıya kavuşturulması ve yönetimin de Mehmed Ali Paşa’ya ve oğullarına bırakılması kararı verildi. Rusya’nın boğazlar üzerindeki tahakkümünü kırmak için 1841’de batılı devletlerce düzenlenen Boğazlar Sözleşmesi’ne göre de boğazlar Osmanlı egemenliğinde kalıp barış halinde hiçbir savaş gemisinin geçmemesi kararlaştırıldı. Modernleşme çabalarına rağmen, Osmanlı İmparatorluğu’nun kendi eyaletiyle bile başa çıkamadığı ve bir isyanın nasıl bir uluslar arası krize dönüştüğü burada açıkça gözükmektedir.

  15. Atatürk İlke İnkılapları ve Modern Türkiye’nin Oluşumu Ders II • Modernleşme hareketlerine geri dönelim. II. Mahmud’un ölümünden sonra çıkan oğlu Abdülmecid, tahta çıktıktan sonra Londra elçiliğinden dönen Mustafa Reşid Paşa’nın etkisinde kaldı. Mustafa Reşid Paşa büyük reformlar öngörmekteydi. Reşid Paşa’nın padişaha verdiği telkinler ile büyük bir reform süreci olan Tanzimat dönemini resmen başlatacak olan Gülhane-i Hatt-ı Hümayun, yani Tanzimat Fermanı 1839 yılında Gülhane Parkı’nda ilan edildi. Bu fermana göre kanunlar yeni oluşturulacak olan bir mecliste halkın can, mal ve namus güvenliğini garanti altına alacak şekilde yapılacaktır. Osmanlı tebaasının kanun önünde eşitliği ve özel mülkiyetle miras bırakabilme hakları devlet tarafından garanti edilmiştir. Artık herkes gelirine göre vergi verecektir. Rüşvet ve adam kayırma kaldırılmış ve herkesin suçlu buluncaya kadar özgür olacağı bir sistem getirilmiştir. Vergiler eşit ve düzenli bir şekilde toplanarak askerlik işleri belirli bir düzene sokulacaktı. Ayrıca mahkemeler de açık bir şekilde yapılacaktı. Ayrıca bu dönemde pek çok yeni kanunname hazırlanmıştır. Ayrıca ilk Türk medeni kanunu diyebileceğimiz Mecelle de Tanzimat döneminde oluşmuştur. Eğitim alanında da büyük yenilikler yine Tanzimat döneminde yapılmıştır. Mesela ilk üniversite olan Darülfünun ve bugün Galatasaray Lisesi olarak bilinen Mekteb-i Sultani de Tanzimat döneminde kurulmuştur.

  16. Atatürk İlke İnkılapları ve Modern Türkiye’nin Oluşumu Ders II • Kısa bir süre için daha siyasi meselelere geri dönelim. Hünkar İskelesi Antlaşması’ndan sonra Osmanlı-Rus ilişkileri yeniden gerginleşmeye başlamıştı. Özellikle de Rusya, Karadeniz’e ve boğazlara hakim olmak bu şekilde Akdeniz’e inebilmeyi hedefliyordu. Osmanlı İmparatorluğu’nu paylaşmak için İngiltere’ye başvursa da Güneşin Batmadığı İmparatorluk, o günkü çıkarları gereği bu teklifi reddetti. Rus elçisi Prens Mençikof’un Ortodoks Kilisesi için haklar istemesi ve Babıali’nin de bunu reddetmesi üzerine, Rusya savaş ilan ederek Eflak ve Boğdan’ı işgal etti. Her ne kadar Osmanlılar Silistre’de Ruslara karşı zafer kazanmış olsalar da Ruslar, Sinop’taki Osmanlı donanmasını yok etmeye muvaffak oldular. Osmanlılar, Fransa, İngiltere ve Sardunya Krallığı’nın da yardımını alarak Rusya’yı Kırım Savaşı olarak adlandırılan bu savaşta mağlup etmeyi başardı. 1856’da yapılan Paris Antlaşması’na göre Osmanlı İmparatorluğu Avrupa Devletler Konseyi üyesi sayılacak, Avrupa devletler hukukundan yararlanacak ve toprak bütünlüğü Avrupalı devletler tarafından korunacaktı. Karadeniz tarafsız bir hale getirilecek ve Boğazlar da Londra Antlaşması’nın hükümlerine göre kullanılacaktı. Osmanlılar bu savaşta toprak kazanmadıkları gibi kaybetmediler de…

  17. Atatürk İlke İnkılapları ve Modern Türkiye’nin Oluşumu Ders II • İngilizler ve Fransızlar bu savaşa girmeden önce Osmanlı topraklarındaki Hıristiyanlar için bazı imtiyazlar istemekteydiler. Nitekim Paris Antlaşması sırasında yapılan konferanslar sırasında bu konuda antlaştılar. Buna göre Osmanlı İmparatorluğu’ndaki Hıristiyanların hakları yeniden belirlenecekti. Bunun için 1856’da Islahat Fermanı ilan edildi. Islahat fermanı kimseye dini açıdan baskı yapılmamasını öngören, herkesin dinini özgürce yaşayabilmesini sağlayacaktı. Islahat Fermanı’na göre Hıristiyanlar ve Müslümanlar kanun önünde eşit haklara sahip oldular. Hıristiyanlar da devlet memuru olabilecek, istedikleri okullara gidebileceklerdi. Bu ferman ile din ve ırk farkı göz ardı edilmeden yeni bir Osmanlı toplumu yaratmak istendi.

  18. Atatürk İlke İnkılapları ve Modern Türkiye’nin Oluşumu Ders II • Bu ferman vasıtasıyla, Avrupalı devletlerin, azınlık haklarını bahane ederek, Osmanlıların iç işlerine karışmalarının (ki bunun örneğini Yunan isyanı ve Kırım Savaşı’ndan önceki Ortodokslar meselelerinde gördük) önüne geçmeyi planlıyordu. Fakat beklenen tesir gerçekleşmedi. Avrupalı devletler fermanın vaat ettiği hakların verilmesi için müdahalelerde bulunmaya devam ettiler ve bu durumu istismar ettiler. Osmanlı toplumundaki Müslümanlar ise Hıristiyanlar ile eşit seviyeye gelmekten memnun olmadılar. Mesela, artık Hıristiyanlara “gavur” demek yasak olduğundan dolayı bu sözcüğü kullananlar tutuklanıyordu. Görevli zabit ise, bu suçu işleyenlere “Kırk defa dedim gavura gavur demeyin diye” demiştir. Bu da o döneme ait ilginç bir nottur. Hıristiyanlar ise kendilerine verilen hakları yeterli bulmuyorlardı. Sonuç olarak Islahat Fermanı kimselere yaramadı.

  19. Atatürk İlke İnkılapları ve Modern Türkiye’nin Oluşumu Ders II • Tanzimat Fermanı devrim niteliğinde reformlar getirmiş olsa da istenen başarıyı getirememişti. Zira devlet içerisindeki halkların eşitliğinin sağlanmasının sorunları çözeceği sanrısı tam ters bir etki yapmıştı. Islahat Fermanı da bu etkiyi hızlandırmıştı. Siyasi istikrarsızlık, dış müdahaleler, saray harcamalarının artması ve Kırım Savaşı’nda alınan dış borçlar ve borçların artması toplumda büyük bir hoşnutsuzluk yaratmış hatta 1859’daki Kuleli Vakası ile Abdülmecid’i tahttan indirme teşebbüsü de olmuştur. Fakat bu girişim netice vermemiştir. Abdülmecid’in ölümünden sonra tahta çıkan Sultan Abdülaziz döneminde ise reform hareketleri bütün hızıyla devam edecektir.

  20. Atatürk İlke İnkılapları ve Modern Türkiye’nin Oluşumu Ders II • Fakat Abdülmecid dönemini kapamadan önce isterseniz Yeni Osmanlılar Cemiyeti’ne bir bakalım. Mustafa Reşid Paşa’dan sonra devlet içerisinde Fuad ve Ali Paşalar etkin olmaya başlamışlardı. Bu dönem içerisinde yeni bir aydın grubu devlet içerisinde türemişti. Batı’da eğitim görmüş, pek çoğu tercüme odasında yetişmiş olan bu aydınlar, kendilerine Yeni Osmanlılar demekteydi. Aralarında, Namık Kemal, Ali Suavi ve Ziya Paşa gibi kimseler de bulunmaktaydı. Bu aydınlar devletin kurtuluşunun meşrutiyet, yani padişahın yanında bir de parlamentonun kurulması ile gerçekleşeceğine inanmaktaydılar. Zira kendilerine göre bu sistem ile halk seçim ile parlamenterleri seçecek ve düzenlemeler meclis ve padişah onayıyla gerçekleşecekti. 1865 yılında Belgrat Ormanı’nda bu cemiyet kurulmuştur.

  21. Atatürk İlke İnkılapları ve Modern Türkiye’nin Oluşumu Ders II • Fakat Ali Paşa buna büyük bir tepki gösterdi. Özellikle de daha önce bahsettiğimiz Kuleli vakası bu tepkilerin büsbütün artmasına sebep oldu ve Yeni Osmanlıların pek çoğu İstanbul’dan sürüldüler. Fakat daha sonra Mustafa Fazıl Paşa vasıtasıyla Paris’e ve oradan da Londra’ya geçmişler ve burada faaliyetlerine başlamışlardır. Mustafa Paşa daha sonra Avrupa seyahatine çıkan padişah Abdülaziz ile görüşerek Yeni Osmanlılar cemiyetinin meşruiyetini sağlatabilmişti ve kendisi de bu cemiyetin başına getirildi. Bu cemiyet Avrupa’da gazeteler çıkardı. Mesela Namık Kemal Londra’da Hürriyet Gazetesi’ni çıkardı. Ali Paşa’nın ölümünden sonra cemiyet mensupları çıkarılan genel af vasıtasıyla İstanbul’a dönmüşlerdi. Abdülaziz Han bu af ile kendi sonunu hazırladığından haberdar değildi. Cemiyet faaliyetlerine İstanbul’da da devam etti. Özellikle de Namık Kemal’in Vatan Yahut Silistre isimli oyunu Osmanlı İmparatorluğu içerisinde vatanseverlik duygularının perçinleşmesini sağladı. Bu faaliyetler ile meşrutiyet isteği daha da yaygınlaştı.

  22. Atatürk İlke İnkılapları ve Modern Türkiye’nin Oluşumu Ders II • Ayrıca Yeni Osmanlılar, meşrutiyet ilan edildiği takdirde Avrupalı devletlerin, Osmanlı İmparatorluğu’nun iç işlerine karışmalarının önüne geçileceğini savunmaktaydı. Kısa bir süre içerisinde devlet adamları da bu fikirleri benimseye başladı. Bunun yanı sıra fikri altyapılarını oluşturan Yeni Osmanlılar halkın desteğini almaya da muvaffak oldular. Fakat Yeni Osmanlılar meşrutiyetin, Sultan Abdülaziz’in saltanatında gerçekleşmeyeceğini düşünüyorlardı. Bunun için padişahı tahttan indirmek ve yerine meşrutiyeti ilan edecek yeni bir padişah getirilmeliydi. Bunun yanı sıra, Bulgaristan ve Bosna Hersek’te yaşanılan isyanlar vasıtasıyla Rusya halkları Slav ırkına mensup olan bu milletlerin haklarını korumak bahanesiyle Osmanlıların iç işlerine karışmakta ve hatta savaş tehdidinde bulunmaktaydı. Bunun üzerine Yeni Osmanlılar gereken desteği alarak Sultan Abdülaziz’i tahttan indirerek yerine V. Murad’ı padişah ilan ettiler. Bu hadiseden beş gün sonra Sultan Abdülaziz, bugün cinayet mi yoksa intihar mı olduğu hala tartışılan bir biçimde öldü.

  23. Atatürk İlke İnkılapları ve Modern Türkiye’nin Oluşumu Ders II • Fakat V. Murad’ın sağlığı yerinde değildi. Abdülaziz taraftarlarının Meclis-i Vükela’yı basarak pek çok nazırı öldürmesi ile padişahın sağlığı daha çok bozuldu. Sonuç olarak kısa süre içerisinde yeni padişahın, padişahlık görevlerini yerine getiremeyeceği ve meşrutiyeti ilan edemeyeceği anlaşıldı. Bu da Abdülaziz’in tahttan indirilme gerekçesini hükümsüz kılmaktaydı. Yeni Osmanlıların düşüncelerini benimsemiş olan Mithat Paşa bunun üzerine, V. Murad tahttayken, Şehzade Abdülhamid ile bir görüşme yapmıştı. Şehzade bu görüşmede anayasa ve meşrutiyet fikrine sıcak baktığını ve tahta geçeceği zaman meşrutiyeti ilan edeceğine dair söz vermişti. Kanun-ı Esasi’nin ilan edileceği ve devlet işlerinde sadece konuyla ilgili devlet adamlarının oyunun alınacağı sözü verildi. Bu döneme kadar devlet içerisinde pek çok siyasi ve iktisadi bunalım baş göstermişti. Zira isyanlar büyümüş ve içinden çıkılmaz bir hale gelmişti. Ayrıca siyasi istikrarsızlık da büyümüştür. Daha önceki slaytta da belirttiğimiz üzere Bulgar İsyanı’ndan dolayı Osmanlı İmparatorluğu’na karşı savaş tehdidinde bulunan Rusya ancak bir reform hareketi ile savaştan vazgeçeceğini söylemiştir. Bunun yanı sıra bir de Girit Meselesi gündeme gelmiştir.

  24. Atatürk İlke İnkılapları ve Modern Türkiye’nin Oluşumu Ders II • Netice olarak V. Murad tahttan indirilmiş ve yerine meşrutiyeti ilan edeceğini söz veren II. Abdülhamit padişah olmuştur. Yeni Osmanlılara yakın olan Mithat Paşa da padişahın sadrazamı olmuştur ve meşrutiyet ilan edilmiştir. 23 Aralık 1876 (Bu tarihi bilmeniz önemli, Zira ilk Türk Anayasası’dır) tarihinde ilk Osmanlı Anayasası ilan edilmiştir. Bu şekilde Osmanlı İmparatorluğu’nda mutlak monarşi yerini anayasal monarşiye bırakmıştır. Devlet içerisinde padişahın yetkileri ilk defa parlamento tarafından sınırlandırılmıştır. Bu anayasa ile devlet daha liberal bir yapıya kavuşmaktaydı. Artık herkes isteklerini söyleyebilecektir. 11 bölüm ve 119 maddeden oluşan bu ana yasanın en önemli maddelerine bir göz atalım. Zira bu şekilde Lale Devri’nden beri başlayan reform hareketlerinin nereye vardığını görebiliriz.

  25. Atatürk İlke İnkılapları ve Modern Türkiye’nin Oluşumu Ders II • Osmanlı İmparatorluğu çok yapılı bölünmez bir devlettir. Başkenti İstanbul’dur. • Padişahlık, halifelik ile birlikte Osmanoğulları ailesinden en büyük evlada aittir. • Hükümet üyelerinin atanması, azledilmesi, siyasi antlaşmalar yapmak, savaş veya barış ilanı, yasaları uygulamak, af çıkarmak, meclisin toplanması ve meclisin tatil edilmesi padişahın hakkıdır. • Osmanlı İmparatorluğunun tebaası, din, dil, ırk mezhep ayırt etmeksizin Osmanlı halkı sayılır ve tüm bireyler güvence altına alınan bireysel özgürlüklerini yaşayabilirler. • Devletin üst düzey görevlileri ile hükümet üyeleri padişah tarafından atanır. Hükümet sadrazam başkanlığında çalışarak iç ve dış sorunlar hakkında karar alır. • Genel meclis Heyet-i Ayan (Ayan Meclisi) ve Heyet-i Mebusan (vekiller meclisi olarak iki kısımdan oluşurdu. Meclisin üçte birini oluşturan ayanları padişah tayin ederdi. Meclisi mebusan ise her elli bin erkek oyunun bir mebus seçmesi vasıtasıyla gerçekleşirdi. • Padişah polis soruşturması sonucunda güvenilir olarak görmediği kimseleri sürgüne yollayabilirdi.

  26. Atatürk İlke İnkılapları ve Modern Türkiye’nin Oluşumu Ders II • Bütün çelişkilere rağmen Kanun-ı Esasi ile Osmanlı İmparatorluğu’nda yeni bir dönem açılmıştır. Her ne kadar padişahın hala geniş yetkileri olsa da padişahın bir ölçüde denetlendiğini görmekteyiz. Ayrıca temel hak ve özgürlükler anayasa vasıtasıyla teminat altına alınmaktaydı. Fakat kısa süre içerisinde görülecektir ki bu anayasa da istenen sonucu vermeyecektir. Zira Avrupalılar hala Osmanlıların iç işlerine karışmaya devam edeceklerdir. Fakat 1856 yenilgisinin öcünü almak isteyen Rusya’nın 1877-1878 yılında başlattığı savaş ile Sultan II. Abdülhamid mevcut siyasi ortamın meclis çalışmalarına izin vermemesinden ötürü meclisi kapatarak Kanun-ı Esasi’yi askıya aldı. Bu şekilde I. Meşrutiyet dönemi bir yıl gibi kısa bir süre içerisinde sona ermişti. Sultan Abdülhamid dönemini incelemeden önce 1877-78 Osmanlı Rus-Savaşı’ndan kısaca bahsedelim.

  27. Atatürk İlke İnkılapları ve Modern Türkiye’nin Oluşumu Ders II • Bulgaristan ve Bosna isyanlarından bahsetmiştik. Rusya bu devletlere özerklik verilmesini ve Sırbistan ve Karadağ’ın topraklarının genişletilmesini istiyordu. Bu durum için İstanbul’da toplanan konferans her ne kadar dağılsa da Rusya bu kararların uygulanması için ısrarcı oldu. Fakat Osmanlılar bunu kabul etmeyince Ruslar Osmanlı İmparatorluğu’na savaş ilan ettiler. 1877-78 yılları arası süren savaş Osmanlılar için felaketle sonuçlandı. Zira Ruslar Çatalca’ya kadar geldiler. Savaş sonrasında imzalanan Yeşilköy Antlaşması’na göre büyük bir Bulgaristan Prensliği kurulacak, Bosna-Hersek’e özerklik verilecek, Sırbistan, Romanya ve Karadağ müstakil birer devlet haline gelecek, Kars, Ardahan ve Batum Ruslara bırakılacak, Osmanlı İmparatorluğu Rusya’ya savaş tazminatı ödeyecek ve Girit ve Ermenilerin oturduğu yerde ıslahatlar yapılacaktı. Fakat büyük devletlerin araya girmesi ile bu antlaşma uygulanmadı. Onun yerine 1878’de imzalanan Berlin Antlaşması’na göre Romanya, Karadağ ve Sırbistan bağımsız olmuş, Batum, Ardahan ve Kars Ruslara bırakılmıştı. Bosna ve Hersek Avusturya yönetimine verilecek, Bulgaristan’da özerk bir prenslik kurulacak, Doğu Rumeli de padişahın atayacağı Hıristiyan bir vali tarafından yönetilecekti.

  28. Atatürk İlke İnkılapları ve Modern Türkiye’nin Oluşumu Ders II • Bu antlaşmadan sonra II. Abdülhamit yönetimi eline aldı ve 33 yıl devleti tek elden yönetti. Abdülhamit devletin daha fazla küçülmesini engellemek için denge politikası güttü. Osmanlı İmparatorluğu’nu paylaşmak için Avrupalıların uzlaşamamalarından faydalanmayı bildi. Ayrıca reformlar bu dönemde de devam etti. Eğitim, hukuk ve sanat alanında pek çok ilerleme gösterildi. Özellikle de ulaşım alanında pek çok gelişme oldu. Demiryolları alanında pek çok atılım gerçekleşti. Fakat bu dönem aynı zamanda bir baskı dönemi olarak da bilinir. Özellikle basına uygulanan sansür ile basının gelişmesi engelleniştir. Fakat yine de bu dönemde sansüre rağmen çıkan gazeteler ve dergiler Osmanlı İmparatorluğu içinde okuma alışkanlığını yaygınlaştırmıştır.

  29. Atatürk İlke İnkılapları ve Modern Türkiye’nin Oluşumu Ders II • Gelecek derste II. Meşrutiyetten Kurtuluş Savaşı’na kadar olan sürece değineceğiz. Ayrıca ilgilenenler için Tanzimat Fermanı ile ilgili bir makale de koyuyorum. Sınavda bu makaleden sormayacağım, merak etmeyin : ) Hepinize mutlu günler.

More Related