E N D
GDO NEDİR? Genleri bir canlıdan alıp başka bir canlıya nakletme işine ‘Genetiği Değiştirilmiş Organizma (GDO)’ deniyor. Amaç sıcağa, soğuğa, böceklere ya da virüslere karşı dirençli yeni ‘tür’ler yaratmak. Kısacası açlığa çözüm. Çünkü GDO teknolojisiyle, çok daha fazla ürün elde edilmesi ve besin değerlerinin artırılması hedefleniyor. Ancak genetiği değiştirilmiş gıdaların sağlığa zararları tüm dünyada tartışma konuları arasında en önemli yer tutuyor. Farklı gen türlerinin karıştırılması yoluyla elde edilen yeni organizmalar, GDO karşıtlarınca, ‘Frankeştayn gıda’ olarak tanımlanıyor. GDO’lar üzerinde çok sayıda yöntem ve kimyasal madde kullanıldığı için daha çok az gelişmiş ve gelişmekte olan ülkeler üzerinde denendiği iddia ediliyor. Kısaca GDO'ların deneme laboratuvarları fakir ülkeler...
ANTİBİYOTİĞE DİRENCİ VE ALERJİYİ ARTIRIYOR • GDO'lu tohumlar, • antibiyotiklere karşı direnç, • ağır alerji, • uzun süreli hayvan deneylerinde organ hasarı, • organlarda küçülme, • kan biyokimyasında bozulma, • kısırlık, • ölü doğum oranında ciddi artış, • gelecek nesillerde boy ve tartı eksikliği gibi • olumsuzluklara yol açtığı ortaya çıkarıyor.
ANTİBİYOTİĞE KARŞI DAYANIKLILIK OLUŞTURMASI GDO lerin üretimi sırasında belirteç gen olarak kullanılan antibiyotik direnç genlerinin en büyük tehlikesi, ortamda bulunan bakteriler aracılığı ile yayılması.Bakteriler arasında doğal yollarla gen alışverişi yapıldığı biliniyor.Antibiyotik direnç genlerinin hastalık yapan mikroorganizmalar geçişi, bu bakterilerin neden olduğu enfeksiyonların kontrol altına alınmasımı güçleştiriyor. Bu tür ürünleri tüketen canlının sindirim sisteminde bulunan bakterilerin, o ürünün yapısında bulunan antibiyotik direnç genini alması mümkün.
TOKSİN (ZEHİRLEYİCİ ) ETKİLER • Araştırmalar GDO lu patateslerin fareler için toksik etki yaptığını, bağışıklık sisteminde bozukluklar,viral enfeksiyonlar gibi birçok etkileri olduğunu ortaya koyuyor.(1980 lerin sonunda bir Japon firması triptofan adlı bir aminoasidi bir bakteriye ürettirerek bbesin takviyesi olarak ABD de satışa sundu.Aylar içinde ürünü kullanan kişilerde sinir sistemini etkileyen, kas ağrıları ve kandaki bazı hücrelerin sayısında artış ile seyreden eozinofili-miyalji sendromu ortaya çıktı. Bu sorunları yaşayan 155 kişşide kalıcı hasar meydana geldi,37 hasta yaşamını yitirdi.Mayeno ve Gleich,1994 . Yapılan incelemne sonucu genetiği değiştirilmiş bakterideki artmış triptofan üretiminin toksik bir yan ürün oluşumuna yol açtığı ve sendromun toksik madde nedeniyle ortaya çıktığı anlaşıldı.)
BT NİN ( BACİLLUS THURİNGİENSİS) ETKİLERİ • Tarımda uzun zamandır böcek öldürücü olarak kullanılan Bt spreyi toprakta parçalanıyor. Ayrıca tüketilen ürün yıkanarak Bt spreyinden arındırılabiliyor. Ancak Bt geni aktarılmış ürünlerde Bt toksininin parçalanması ya da ürünün yıkanarak temizlenmesi söz konusu değil. Bu durumda Bt toksini bütün etkisini ürün tüketilene kadar, hatta belki de tüketildikten sonra da sürdürüyor.Bt geni aktarılmış ürünlerin tüketiminde bireyin maruz kaldığı Bt toksini miktarı Bt spreyindekinin 10-100 katı. Hayvanlar üzerinde yapılan deneyler Bt toksininin memelilerde aktif olduğunu, sindirim sisteminde parçalanmadığını, bağırsaklarda bağlanabildiğini ve insan sağlığı açısından tehdit oluşturabileceğini ortaya koyuyor.( Filipinlerdeki bir Bt mısır ekim alanının yakınında yaşayan köy halkında solunum yolu, sindirim sistemi, cilt reaksiyonları ve ateşle seyreden hastalığın, mısırın polen saçtığı dönemde ortaya çıktığı fark edildi. Bu bireylerin kan örneklerinde Bt toksinine karşı antikorlar saptandı-Travik ,2004)
SAĞLIKSIZ HAYVANLAR VE HAYVANSAL ÜRÜNLER • Örneğin süt verimini arttırmak için ineklere GDÜ lü ürünler veriliyor. Bu hayvanların sağlıkları bozuluyor.Meme enfeksiyonları, rahim, sindirim sistemi bozuklukları, yumurtalık kistleri görülüyor. Gebelik oranı düşüyor.Antibiyotik kullanma sıklığı artıyor.Bilim insanları ayrıca iki tür potansiyel tehlikeye dikkati çekiyor; durgun virüsleri yeniden harekete geçmesi ve virüsler arasında yeni bulaşıcı diziler oluşturabilecek kombinasyonlar!...
Bitki hücresine yerleştirilen her gen bir protein üretiyor. Bu proteinler bugüne kadar insanın besin zincirinde yer almayan, her biri alerji yapabilecek potansiyele sahip kimyasal maddeler. Nitekim soya fasulyesine karşı alerjisi olmadığı halde 'raundupR' isimli herbiside dirençli soya fasulyesine alerjik olan insanlar vardır. Bu tür alerjilerle ilerde çok daha fazla karşılaşılacaktır. • - Bu yabancı genlerin sindirim sisteminde tümüyle metabolize edildiği iddia edilirdi. Gerek hayvan deneylerinde gerekse de insan çalışmalarında bu yabancı genlerin bazı fragmanlarının veya tümünün bozulmadan kalın bağırsağa kadar ulaşabildiği hatta kalın bağırsaktaki bakterilerin içine girip bakterilerin genetik yapısını değiştirdiği ve genin üretmekle yükümlü olduğu proteinin (toksin ya da herbisit direnci) üretildiği saptanmıştır.
FARELER ARTIK ÜREYEMİYOR ORGANLARI KÜÇÜLÜYOR • - Her ne kadar GDO'ların insanlar üzerindeki etkileri henüz bilinmese de hayvanlar üzerindeki etkileri belirlendi. İskoçya Rowett Enstitüsü'nden Dr Arpad Pusztai'nin GDO patates ile beslediği farelerin tümünün iç organlarında küçülme, sindirim sistemlerinde bozukluk, bağışıklık sistemlerinde çökme, kan yapılarında bozulma ve mide çeperlerinde kalınlaşma görülmüştür. • - Avusturya Tarım ve Sağlık Bakanlığı'nın finansmanı ile Viyana Üniversitesinin geçen yıl yaptığı bir çalışmada ise GDO gıdalarla beslenen farelerin üç, dört nesil sonra büyük ölçüde üreme yeteneklerini kaybettikleri belirlenmiştir.
TÜRKİYE'DE ZATEN VAR, RAFLARDAKİ EN AZ 900 ÜRÜNDE MEVCUT • Avrupa Birliği ülkelerinin bir çoğunda yasaklanmış olan bu ürünleri, Türkiye'de insanlar farkında olmadan tüketiyor. Uzmanlar, şu anda raflarda yer alan en az 900 üründe, GDO’ların kullanıldığını söylerken, ODTÜ'de yapılan bir çalışma farklı illerden alınan 28 domatesten 22'sinin genetiğinin değiştirilmiş olduğunu gösteriyor. • Türkiye'ye 2003 yılında toplam 1.818.131 ton mısır ABD ve Arjantin’den girdi. Yine 2003 yılında toplam 813.635 ton soya ABD ve Arjantin’den girdi. Arjantin ve ABD'de yetiştirilen mısır ve soyanın %70'den fazlasının transgenik olduğu bilinen bir gerçek. Oysa, Türkiye'ye transgenik ürünlerin ve tohumlarının girmesi yasak. • Ancak rakamsal gerçekler, Türkiye'ye GDO’lu ürünlerin üstelik devlet eliyle sokulduğunu ortaya çıkarıyor. Türkiye, ithal edilen herhangi bir ürünün genleriyle oynanıp oynanmadığını gümrükte analiz edecek laboratuvarlara sahip değil.
HANGİ ÜRÜNLER GDO LU OLABİLİR? • Pek çok GDO lu ürün var;Mısır, patates, domates, pirinç, soya, buğday, kabak, balkabağı, ayçiçeği, yer fıstığı, bazı balık türleri, kolza, kasava, papaya.Bunların dışında çalışmala,rın devam ettiği ürünler var;Muz, ahududu, çilke, kiraz,ananas, biber, kavun, karpuz, kanola.Üretimi sırasında GDO kullanılmış pek çok ürün var,Mısır ve soya genleri ile oynanan ürünlerde ilk sırayı aldıklarında bu bitkilerden üretilen yan ürünlerin de GDO lu olma riski var.*Mısır ve soyadan üretilen yağ, un, nişasta,glikoz şurubu, sakkaroz, fruktoz içeren gıdalar günlük tüketim maddeleri arasında yer alıyor. Örneğin,;Bisküvi, kraker, kaplamalı çerezler,pudingler, bitkisel yağlar,bebek mamaları, şekerlemeler, çikolata ve gofretler,hazır çorbalar,mısır ve soyayı yem olarak tüketen tavuk ve benzeri hayvansal gıdalar ile pamuk GDO lu olma riski taşıyor.* Sadece mısırdan üretilen ve çeşitli gıdalarda bileşen veya katkı maddesi olarak kullanılan yan ürün sayısı 700'ü, soyadan üretilen türevlerinin sayısı ise 900'ü buluyor. Yani bu yan ürünleri içeriğinde kullanan her bir işlenmiş ürünün GDO'lu olma riski bulunuyor.
ÖZELLİKLE SOYA, SUCUK, PİZZA GİBİ KIRMIZI ETLİ ÜRÜNLERDE • Soya ve mısırın kullanıldığı yerleri düşündüğümüzde herkesin GDO'lu ürünleri tükettiği aşikâr. • Soya; soya yağı, • Sucuk, salam, sosis, • Pizza, hamburger gibi • Kırmızı etli ürünler ve et suyu tabletlerinde, köfte, • Soya etli kıyma, soya unu, • Fındık, fıstık ezmesi, • Süt tozu, • Kozmetik sanayiinde, • hayvan yemlerinde, • mısır ise; mısırdan elde edilen nişasta bazlı tatlandırıcılarda, mısır yağında, bebek mamalarında, hazır çorbalarda ve yine hayvan yeminde kullanılıyor.
TÜRKİYE'DE DENETİM YOK! • GDO lu tohum yasaklanmış olsa da bu tip ürünlerin ithalatının kontrolü yok ve girişler sadece beyana dayalı...Gen aktarılmış ürün yetştiriciliği yasak, Bakanlık kontrollü olarak bazı sahalarda GDO lu bitki yetiştiriciliği yapıyor.GDO içeren ürünlerin Türkiye'ye ithali serbest.Türkiye'de GDO içeren ürünleri satılma riski çok yüksek. Çünkü bu konuda yasal düzenleme yok. Riski en yüksek olan ürünler içeriğinde mısır ve soyadan elde edilen yan ürünleri içerenler. Çünkü Türkiye mısır ve soya ithalatının büyük bölümünü, en büyük GDO lu mısır ve soya üreticileri olan ABD ve Arjantin'den alıyor.
GIDA SEÇİMİNDE NELERE DİKKAT ETMELİ? • Ürünleri dış görünüşünden anlamaya imkan yok.Bu nedenle riski azaltmak gerek. • Yukarıdaki "Hangi ürün GDO lu olabilir ?" bölümünü iyi okuyun. Böylecerisk gruplarını tespit edersiniz. • Organik ürünler yemeye dikkat edin.Bu ürünlerin üretiminde ekolojik sertifikalı tohumluk kullanılır. Her organik veya ekolojik denen üğrüne itibar etmeyin.Mutlaka sertifikasını görmek isteyin. Alışveriş yaptığınız marketlerde organik ürün talep edin. • Gıdaları mevsiminde tüketin. Mevsimi dışında yetiştirilen sebze ve meyveler için doğal olmayan zorlama yöntemler kullanılmaktadır. Doğal yöntemlerin kullanılmadığı seralarda çok fazla tarım ilacı kullanıldığını da unutmayın. • Gıdalarınızı yerel olanlardan seçin.ABD veya Arjantin gibi dünyada en çok GDo üreten ülkelerden gelen ürünlerin GDO lu olma riski yüksek. Ülkemizde üretilee ve kaynağını bildiğimiz ürünler tüketerek yerel çeşitlerin korunmasına da katkıdabulunun. Ayrıca dünyanın farklı bölgelerinden gelen ürünlerin ulaştırılması için harcanan yakıtın yarattığı kirliliği unutmayın.
GIDANIZIN KONTROLÜ İÇİN NE YAPABİLİRİSİNİZ? • 1. Bilgi edinme hakkınızı kullanın.Günlük olarak en çok tükettiğiniz gıdaların, şüphe duyduğunuz tohum ve yemlerin listesini çıkararak Tarım ve Köyişleri Bakanlığı'na Tarım İl ve İlçe Müdürlükleri kanalıyla bu gıdaların GDO lu olup olmadığını sorabilirisniz. Bilgi Edinme Yasası'na göre yetkililer size 15 gün içerisinde konuyla ilgili bilgi vermek zorundalar. Başvuruyu yapan şahıslar www.adalet.gov.tr/gercek.doc , tüzel kişiliklerse www.adalet.gov.te/tuzel.doc adresindeki başvuru formunu kullanabilir.2. Alışverişlerde mağazaların dilek şikayet kutularına malların üzerine GDO lu olup olmadığını belirten uyarılar konmasını talep edin.Gıda firma tüketici servisinden de bunu talep edin. Bütün bunlar kamuoyu yaratmanıza sebep olur. Israrlı talebiniz gündem ve arz yaratır.3. Şüphe duyduğunuz ürünlerde bizzat Ankara İl Kontrol Laboratuvarı ( 0 312 315 00 89 ) ya da Bursa Gıda Merkez Araştırma Enstitüsü' ne ( 0 224 246 47 21)analiz ettirebilirsiniz. Ancak analizler ücret mukabili yapılıyor.4. GDO ya Hayır Platformu'nun "YAŞAM PATENTLENEMEZ" başlıklı kampanyasına imzalarınızla destek verebilir, kampanyada gönüllü olarak yer alabilirsiniz.
Tüketici Hakları Derneği'nin isteği ile Ankara Tarım İl Müdürlüğü ve İsviçre'deki laboratuvarlarda yapılan analizlerde farklı firmalara ait, mısır unu, soya etli kıyma, yemlik mısır, soya ve mısır karışımı tavuk yeminin GDO’lu olduğu belirlendi.