430 likes | 782 Views
TİCARET HUKUKU BİLGİSİ . POLİÇE. POLİÇE. Ticari hayatımızda uygulama alanı sınırlı olmasına rağmen kanuni düzenlemede kambiyo senetlerine ilişkin temel hususların açıklandığı senet poliçedir. Poliçeye ilişkin düzenleme TTK md. 671-775’de yer almaktadır.
E N D
TİCARET HUKUKU BİLGİSİ POLİÇE
POLİÇE • Ticari hayatımızda uygulama alanı sınırlı olmasına rağmen kanuni düzenlemede kambiyo senetlerine ilişkin temel hususların açıklandığı senet poliçedir. Poliçeye ilişkin düzenleme TTK md. 671-775’de yer almaktadır. • Bu başlık altında poliçe bono ile farklı özellikleri dikkate alınarak açıklanmaya çalışılacaktır.
HUKUKİ NİTELİĞİ • Poliçe bonodan farklı olarak üç köşeli bir hukuki ilişki yaratır. Poliçe ilişkisinde düzenleyen, poliçeyi oluşturan kişi olarak ortaya çıkar. • Lehtar bono ilişkisinde olduğu gibi senet üzerindeki ilk alacaklıdır. Senet kural olarak düzenlenerek lehtara verilir.
HUKUKİ NİTELİĞİ • Poliçe ilişkisindeki üçüncü kişi muhataptır. Muhatap düzenleyen ile arasındaki karşılık (provizyon) ilişkisi sebebiyle, düzenleyenin talimatına uyarak senedi ödeyecek olan kişidir. Muhatabın varlığı bono ile poliçenin farkını oluşturur ve bu üçüncü kişiye ilişkin düzenlemeler bu başlık altında incelenecek temel hususları oluşturmaktadır. • Düzenleyen poliçe düzenleyerek bir taraftan lehtara poliçe bedelini muhataptan tahsil konusunda yetki vermekte, diğer taraftan muhataba lehtara ödeme yapma konusunda yetki vermektedir. Poliçenin bu şekilde çift taraflı yetkilendirme olması, bunun havale ilişkisi olarak nitelendirilmesi sonucunu vermektedir. • Bu ilişkinin normal olarak işlemesinin sonucunda, muhatap poliçeyi ödemeyi kabul etmek ve bilahare ödemek suretiyle, düzenleyene karşı karşılık ilişkisinden kaynaklanan yükümlülüğünü yerine getirmekte, diğer taraftan aynı ödeme ile düzenleyenin lehtara karşı olan yükümlülüğü de sona ermektedir.
TARAFLAR ARASINDA İLİŞKİ • Bu açıklamaya uygun olarak taraflar ve aralarındaki ilişkiler şu şekilde şemalaştırılabilir: • Düzenleyen >>> Muhatap arasında “karşılık” ilişkisi • Düzenleyen >>> Lehtar arasında “bedel” ilişkisi • Muhatap >>> Lehtar arasında “havale” ilişkisi • Poliçe bono gibi ödeme, kredi veya teminat fonksiyonu ile düzenlenebilir. Yukarıda kambiyo senetlerinin genel niteliklerine ilişkin yapılan açıklamalar, poliçe bakımından da geçerlidir.
POLİÇENİN ŞEKLİ ŞARTLARI • Bir poliçenin düzenlenmiş sayılması için gereken unsurlar kanunda belirtilmiştir (TTK md. 671). Bu unsurların varlığı poliçenin oluşması bakımından zorunludur. Poliçenin şartları iki ayrı tipte ortaya çıkar. Bunlardan bir kısmı zorunlu unsurlardın ve bulunmamaları geçersizliğe sebep olur. Bir diğer grup alternatif unsurlar olarak anılırlar ve bulunmamaları halinde, yine senette bulunan bazı bilgilerle tamamlanmaları mümkündür. Ancak bu ek bilgilerde de eksiklik bulunuyorsa, eksiklik tamamlanmış sayılamayacağından, geçerli bir poliçeden söz edilemeyecektir.
Poliçenin Zorunlu Unsurları • Bonoda olduğu gibi poliçede de bazı unsurlar zorunlu bazıları alternatif unsurlardır
“Poliçe” İbaresi • Bir poliçenin düzenlenmiş sayılması için, senet metninde “poliçe” ibaresinin bulunması gerekir. İbarenin senet metninde değil, başlığında veya senedin bir başka yerinde bulunması halinde, senet poliçe olarak kabul edilemez. • Yabancı dilde düzenlenen poliçe üzerinde belirtilen ibarenin o dilde yazılmış olması gerekmektedir. Eğer senet içinde birden fazla dil kullanılmışsa, temel iradeyi en doğru ifade ettiği kabul edilen “ödeyiniz” ibaresinin hangi dilde yazıldığına dikkat edilmesi gerekmektedir.
“Poliçe” İbaresi • Bu unsurda ortaya çıkan eksikliğin sonucu, senedin poliçe olarak kabul edilmemesidir. Ancak kanuni düzenlemede senedin emre olduğunun anlaşılması halinde, “emre yazılı havale” olarak kabul edildiği görülmektedir (TTK md. 826). • Emre yazılı havale kambiyo senedi fonksiyonlarının tümünü karşılamamaktadır. Kanunda özellikle İcra ve İflas Kanunu’nda yer alan takibe ilişkin hükümlerin emre yazılı havale bakımından uygulanmayacağı belirtilmektedir (TTK md. 829). • Bunun dışında emre yazılı havalenin kabul için ibraz edilemeyeceği, kabul edilmezse başvuru hakkının doğmayacağı, başvuru hakkının vadeden önce ortaya çıktığı hallerin uygulama alanı bulamayacağı hususları da açıklanmaktadır (TTK md. 827-828).
Belirli Bir Bedelin Kayıtsız ve Şartsız Havalesi • Bu hususta bono hakkında yapılan açıklamalar, poliçe bakımından da geçerlidir. Özellikle bedel, faiz kaydı ve kayıtsız ve şartsız olma konusundaki değerlendirmelere bakılmalıdır. • Poliçenin bir havale ilişkisi olması, ödemenin senedi düzenleyen kişi olan düzenleyen tarafından değil muhatap tarafından gerçekleştirilmesine sebep olmaktadır. Bu açıdan düzenleyenin bono ilişkisinde olduğu gibi “ödeyeceğim” açıklamasının poliçe üzerinde yer alması mümkün değildir. Poliçede düzenleyen muhatabın adını belirterek, poliçenin ödenmesini muhataba bildirmektedir. Bu sebeple poliçe üzerinde havale ilişkisini belirtecek tarzda “ödeyiniz” veya buna benzer nitelikte bir ibarenin bulunması gerekmektedir.
Muhatabın Adı ve Soyadı • Muhatap poliçede bedeli ödeyecek olan kişidir. Ödeyecek kişinin senet üzerinde yer alması, bu senedin poliçe olarak kabul edilebilmesi için zorunludur. Muhatabın ad ve soyadının yer almaması, poliçeyi geçersiz kılar. • Kanun her ne kadar muhatabın ad ve soyadının bulunması gerektiğini belirtmişse de, tüzel kişilerin de poliçede muhatap olmaları mümkündür. Yukarıda bono ilişkisinde lehtarın ad ve soyadına ilişkin yapılan açıklamalar, muhatabın ad ve soyadı bakımından da geçerlidir. • Muhatabın birden fazla olması mümkündür. Bu durumda her birinin ad ve adreslerinin yer alması gerekir. Birden fazla muhatabın varlığı halinde bunların her birine kabul için ibraz yapılmalıdır.
Muhatabın Adı ve Soyadı • Poliçeyi ödeyecek kişilerin alternatif olarak gösterilmeleri mümkün değildir. Örneğin poliçe (A) tarafından kabul edilmez veya ödenmez ise (B)’ye başvurulması talebini içeren poliçe, geçerli değildir. • Düzenleyenin kendisini muhatap göstererek poliçe düzenlemesi etmesi mümkündür (TTK md. 673). Bu durumda ilişki bono ilişkisi gibi değerlendirilir. Çünkü bonoyu düzenleyen kişi de aynı zamanda ödeyecek olan kişidir. • Buna karşılık yine de böyle bir poliçe bono değildir, düzenleyenin sonradan poliçeyi kabul etmesi gerekir. Kabul gerçekleşmediği takdirde düzenleyen asıl borçlu değil, başvuru borçlusu sıfatıyla sorumlu olur ve bunun için başvurunun maddi ve şekli şartlarını oluşturan ibraz ve protestonun gerçekleştirilmesi gerekmektedir. Ayrıca düzenleyenin sorumluluğuna ilişkin zamanaşımı süresi de üç değil bir yıldır.
Lehtarın Adı ve Soyadı • Poliçenin kime veya kimin emrine ödeneceğinin poliçe üzerinde bulunması gerekir. Bu konuda bononun şartlarına ilişkin açıklamalar dikkate alınmalıdır.
Düzenleyenin İmzası • Poliçede düzenleyenin imzasının bulunması bir geçerlilik şartı olarak öngörülmüştür. Yukarıda kambiyo senetlerinde imzaya ve bonoda düzenleyenin imzasına ilişkin açıklamalar, düzenleyenin imzası bakımından da geçerlidir.
Düzenleme Tarihi • Poliçenin düzenlendiği tarihin senet üzerinde bulunması bir geçerlilik şartı olarak öngörülmüş bulunmaktadır. Bu hususta bonoda düzenleme tarihine ilişkin verilen açıklamalar incelenmelidir.
Düzenleme Yeri • Poliçenin düzenlenme yerinin poliçe üzerinde bulunması gerekir. Bu konuda bonoya ilişkin bölümde, bononun düzenleme yeri hakkında yapılan açıklamalar değerlendirilmelidir. • Bonoda düzenleme yerinin bulunmaması halinde düzenleyenin imzasının yanında yazılı bulunan yer, senedin düzenleme yeri sayılmaktadır (TTK md. 777). Poliçe ilişkisinde bu eksikliğin, düzenleyenin imzası yanında bulunan yer şeklinde doldurulduğu görülmektedir (TTK md. 672, f. 4).
Ödeme Yeri • Poliçenin ödeme yerinin bulunması kanuni bir zorunluluktur. Bu konuda bonoya ilişkin açıklamalar incelenmelidir. • Bono ilişkisinde ödeme yerinin bulunmaması halinde eksiklik, düzenleyenin adresi dikkate alınarak doldurulmaktadır. Poliçe ilişkisinde ödemeyi gerçekleştirecek kişinin muhatap olması sebebiyle, farklı bir sonuca varılması zorunludur. Bu sebeple ödeme yerinin eksikliği, muhatabın adının yanında gösterilen yerin ödeme yeri olarak kabul edilmesiyle doldurulmuştur (TTK md. 672, f. 3). • Yukarıda adresli ve ikametgâhlı bonoya ilişkin yapılan açıklamalar, poliçe ilişkisi bakımından da geçerlidir. Ancak bu ihtimalde farklılık düzenleyenin değil, muhatabın adresi dikkate alınarak değerlendirilmelidir.
3. Vade • Vade poliçede yer alması gereken unsurlardan biri olarak belirtilmektedir. Ancak bu unsur da alternatif unsur olarak düzenlenmiştir. Çünkü bulunmaması halinde poliçenin “görüldüğünde ödenecek” bir poliçe olarak hüküm ifade etmesine sebep olur (TTK md. 672, f. 2). • Bonoda vadeye ilişkin açıklamalar, poliçe ilişkisi bakımından da geçerlidir.
Poliçenin İhtiyari Unsurları • Poliçe üzerine konması zorunlu olmayan ancak kanunda konulmasına izin verilen bir takım kayıtlar bulunmaktadır. Bu kayıtlardan bir kısmı bonoya ilişkin açıklamalarda yer almaktadır. Bu açıdan sorumsuzluk kaydı, menfi emre kaydı ve protestosuz kaydı belirtilebilir. Bunlar hakkında yukarıda bono başlığı altında yapılan açıklamalar incelenmelidir. Diğer taraftan poliçe ilişkisi bakımından önem taşıyan diğer bazı kayıtlar da bu başlıkta incelenecektir.
Kabule Arz Yasağı • Düzenleyen poliçenin muhataba bir süre ibraz edilmemesini isteyebilir. Bu istek özellikle muhatapta henüz bir karşılığın oluşmadığı durumlarda ortaya çıkar. Örneğin karşılık muhataba gönder • ilen malların bedeli olarak ortaya çıkacaktır ve mallar henüz teslim edilmemiştir. Muhatap kendisine teslim gerçekleşmediğinden, kabul işlemini yapmaktan kaçınabilecektir. Bu temel ilişki sebebiyle düzenleyen poliçenin kabul için ibrazını, malların teslim edilmesini umduğu tarihten sonrasına ertelemek isteyebilir. • Kanun düzenleyene bu konuda imkân tanımış ve poliçe üzerine konacak bir kayıtla arzın belirli bir süreyle veya süresiz yasaklanmasına olanak tanımıştır (TTK md. 692).
Kabule Arz Yasağı • Ancak bu imkânın üç tür poliçe için kullanılması mümkün değildir. Bunlar ikametgahlı poliçe, adresli poliçe ve görüldükten belirli bir süre sonra ödenecek poliçedir. • Kabule arz yasağının sadece düzenleyen tarafından konulabileceği hüküm altına alınmıştır. Böyle bir kaydın ciranta tarafından konması, cirantanın sorumsuzluk kaydı koyması hükmünde kabul edilmektedir. • Poliçe üzerinde kabule arz yasağı bulunmasına rağmen poliçe kabul için arz edilir ve kabul edilirse, kabul geçerlidir. Buna karşın muhatap kabulden kaçındığı takdirde, hamil protesto düzenleyerek başvuru hakkını kullanamaz. Hamilin vadeyi beklenmesi ve ödememe halinde başvuru hakkını kullanması gerekir.
Kabule Arz Mecburiyeti • Poliçenin süre gösterilerek ve gösterilmeksizin kabule arz edilmesi mecbur kılınabilir (TTK md. 692). Kabule arz mecburiyeti sadece düzenleyen tarafından değil, cirantalar tarafından da konabilir. Ancak kabule arzı düzenleyen tarafından yasaklanan poliçelerde, cirantanın kabule arz mecburiyeti koyması yasaklanmıştır. • Kabule arz mecburiyeti düzenleyen tarafından konulduğu takdirde, aksine davranış başvuru hakkını düşmesi sonucunu doğurur. Ciranta tarafından konulan kayıt ise sadece bu ciranta bakımından geçerlidir. • Süreli arz mecburiyetinin konulduğu durumlarda, kabul için arzın bu sürede yapılıp yapılmadığı ancak kabul şerhinde yer alan tarihle belirlenebilir. Bu sebeple muhatap kabul şerhine tarih yazmamışsa, tarihin bir protesto ile belirlenmesi gerekir.
Poliçenin Unsurlarında Eksiklik ve Açık (Beyaz) Poliçe • Eksik ve açık bonoya ilişkin yukarıda yapılan açıklamalar, poliçe için de geçerlidir.
POLİÇEDE KABUL • Düzenleyen muhatapta bulunan karşılığı üzerinde, poliçe düzenleyerek tasarruf eder. Poliçenin havale niteliği, lehtarı tahsil konusunda, muhatabı ise ödeme konusunda yetkilendirme sonucu doğurur. • Buna karşın muhatap sadece poliçenin düzenlenmesi ve tedavüle çıkartılması neticesinde sorumlu hale gelmez. Çünkü muhatabın kambiyo senetlerinde sorumluluğun kaynağı olan imzası, poliçe üzerinde bulunmaz. İşte muhatabın sorumluluğunun ortaya çıkması için senet üzerinde imzasının bulunması gerekir.
POLİÇEDE KABUL • Poliçenin sorumluluk oluşturmak için muhatap tarafından imzalanması işlemi poliçenin kabulü olarak isimlendirilmektedir. Kabul sadece poliçe ilişkisinde ortaya çıkabilir. Bonoda üçüncü kişi olan muhatabın yokluğu kabulü imkânsız kılmaktadır. • Kaldı ki düzenleyen kişinin aynı zamanda kabul eden gibi sorumlu olduğu kanunda belirtilmektedir (TTK md. 779). Çek ilişkisinde ise kabul yasaklanmış bulunmaktadır (TTK md. 784).
POLİÇEDE KABUL • Kabul poliçenin muhatap tarafından ödeneceği konusunda açıklık kazandırır. Muhatap kural olarak düzenleyen ile arasındaki karşılık ilişkisi sebebiyle poliçeyi kabul eder. • Ancak taraflar arasında herhangi bir karşılık ilişkisi bulunmasa bile poliçenin kabul edilmesi muhatabı sorumluluk altına sokar. Senet üzerindeki tüm diğer sorumluluklar gibi kabul sorumluluğunun da mücerret olduğu, diğer bir ifadeyle temel ilişkinin sakatlığının kabulü geçersiz kılmayacağı belirtilmelidir.
POLİÇEDE KABUL • Düzenleyen ile muhatap arasında bir karşılık ilişkisi bulunmasına rağmen muhatabın kabul zorunluluğu bulunmamaktadır. Düzenleyen tarafından kendi üzerine çekilen poliçeyi kabul etmeyen muhatap, hamile karşı herhangi bir sorumluluk altına girmez. • Buna karşılık düzenleyen ile aralarındaki temel ilişkiden kaynaklanan bir sorumluluk ortaya çıkabilir. Bu sorumluluk kambiyo senetleri hukukuna tabi bir sorumluluk değildir.
Kabule Arz • Kabulü elde etmek için senedi elinde bulunduran kişinin senedi muhataba sunması gerekir. Bu sunma işlemi kabul için arz olarak adlandırılır ve kanunda özel düzenlemeye tabi tutulmuştur. • Poliçe kabul amacıyla muhataba arz edilir. Kabule arzın muhatabın ikametgâhında yapılması gerekir.
Kabule Arz • Kabul için ibraz zorunluluğu sadece kabulün mecburi kılındığı veya görüldüğünden bir süre sonra ödenecek vadeli poliçelerde ortaya çıkar. Bu son tip poliçede vadenin belirlenmesi bakımından kabule arz zorunluluğu getirilmiştir. Bunlar dışında hamilin vadeye kadar bekleyerek poliçeyi doğrudan ödenmek üzere arz etmesi mümkündür. Ancak hamil bakımından poliçeyi vade öncesinde kabul için arz ederek muhatabın kabulünü alması faydalıdır. Zira böylelikle başvuracağı bir senet sorumlusu kazanmış olacaktır. • Kabule arz işlemi poliçenin düzenlenmesinden itibaren yapılabilir. Ancak poliçe düzenlenmeden muhatabın kabulünün alınması, kabulün geçerliliğini etkilemez. Benzer olarak açık poliçenin kabul edilmesi de mümkündür.
Kabule Arz • Kabulün yapılabileceği sürenin sonu, kabule arz mecburiyeti konulmuş olup olmadığına göre değerlendirilir. Eğer bu yönde bir kayıt konulmuşsa, kayıtta belirtilen tarihe kadar kabule arz işlemi yapılmalıdır. Bu yönde bir kayıt yoksa vadenin belirleniş şekli kabule arz süresini de ortaya çıkartmaktadır. • Belirli gün ve düzenlenme tarihinden belirli bir süre vadeli poliçelerin vadeye kadar (TTK md. 691), görüldüğünde veya görüldükten bir süre sonra ödenecek poliçelerin düzenleme tarihinden itibaren bir yıl (TTK md. 693, f. 1) içinde kabul için arzı gerekir. Özellikle vadede yapılan kabule arz sonrası, kabule arz değil ödememe protestosunun düzenlenmesi gerektiği kabul edilmektedir.
Kabule Arz • Poliçe kabul edilmek üzere muhataba teslim edilmelidir. Muhatabın poliçe üzerine imza atabilmesi için, poliçeyi eline alması gerekir. Ancak diğer taraftan poliçenin muhataba terk edilmesi, tamamen onun zilyetliğine bırakılması da doğru değildir. • Önemli olan muhatabın poliçeyi imzalayabilecek kadar elde tutmasıdır. Eski düzenlemede poliçenin muhatabın eline verilmesinin gerekli olmadığı yönündeki doktrinde eleştirilen ifade, yeni kanunda poliçenin muhataba bırakılmasının gerekli olmadığı şeklinde düzeltilmiştir.
Kabule Arz • Muhatap düşünme süresi istiyorsa, hamilin bu süreyi tanıması zorunludur. Kanunda bu süre takip eden iş günü olarak belirlenmiştir (TTK md. 694). Bu durumda poliçenin muhatapta kalması söz konusu değildir. Hamil takip eden ilk iş günü poliçeyi tekrar ibraz etmelidir. • Poliçe muhatap tarafından hamile iade edildiğinde, kabul beyanından dolayı sorumluluk oluşmuş olur. Çünkü muhatap poliçeyi geri vermeden önce kabul beyanını çizebilir. Kanun bu konuda bir karine koymuş ve kabul beyanının çizilmesi halinde bunun vadeden önce yapılmış sayılacağını açıklamıştır (TTK md. 699).
Kabule Arz • Muhatap böylece tedavülde bulunan senetten haberdar olur ve kabul beyanını koyduktan sonra vade konusunda hazırlığını da yapabilir. • Poliçenin hamil veya herhangi bir zilyet tarafından kabule arz edilebileceği kanunda öngörülmüştür (TTK md. 691). Bu düzenlemeden kabul beyanında bulunacak muhatabın, kabul için ibraz eden zilyedin meşru hamil olduğunu araştırma yükümlülüğünün bulunmadığı ve düzenleyen ile arasındaki ilişkide bunu gerekçe gösteremeyeceği anlaşılmaktadır. • Birden fazla muhatap bulunduğunda, poliçenin bunların her birine kabul için ibraz edilmesi gerekmektedir. Birden fazla muhataptan herhangi birinin kabulden kaçınması halinde, başvuru hakkının doğacağı kabul edilmektedir.
Kabulün Şekli • Kabulün şekli kanunda belirlenmiştir (TTK md. 695). Buna göre muhatabın poliçeye “kabul edilmiştir’ veya benzer bir ibare yazarak imzalaması gerekir. İmza konusunda genel açıklamalar incelenmelidir. • Uygulamada kabul beyanı poliçenin ön yüzünde ve sol kenara yazılmaktadır. Ancak bu husus kanuni bir zorunluluk değildir. Poliçenin arka yüzünde, alonj üzerinde veya ön yüzde başka bir yere yazılmış olması da mümkündür.
Kabulün Şekli • Kabul beyanında tarihin yer alması gerekli değildir. Bu durumun istisnası görüldükten belirli bir süre sonra ödenecek poliçelerdir. Bunlarda vadenin belirlenmesi, ancak kabul beyanının tarih içermesi ile mümkün olur. Muhatap bu durumda kabul beyanına tarih atmaktan kaçınırsa, hamilin durumu bir protesto ile tespiti gerekmektedir. • Ancak muhatabın kimliğinin bilinmesi karşısında, kanun muhatap tarafından ön yüze atılan imzanın kabul hükmünde olduğunu da belirtmiştir. Bu şekilde atılan bir imzanın, aval olarak anlaşılması da mümkün değildir. Arka yüzde yer alan açıklama içermeyen imzanın ise kabul olarak yorumlanması mümkün değildir. • Kabulün temsil yoluyla gerçekleşmesi mümkündür. Bu konuda öncelikle temsile ilişkin genel açıklamalar değerlendirilmelidir. Bu durumda temsil ilişkisinin senetten anlaşılması gerekir. Temsil yetkisini belirtmeksizin muhatap adına ön yüze imza atan kişi, kabul beyanında değil aval beyanında bulunmuş olarak sayılır.
Kabulün Kayıtsız ve Şartsız Olma Zorunluluğu • Tüm diğer kambiyo taahhütleri gibi kabulün de kayıtsız ve şartsız olması gerekir (TTK md. 696). Kanunda kabul bakımından konulabilecek iki şart bulunmaktadır. Bunlardan ilki kısmi kabuldür. Bu durumda hamil kabul edilmeyen kısım için başvuru hakkını kullanabilecektir. Yine kanunda ödeme yeri değişikliğinin konulmasına izin verilmektedir (TTK md. 697). • Poliçede kabul beyanına konan şart hakkında diğer kambiyo taahhütlerinden farklı bir çözüm benimsenmiştir. Buna göre kayda ve şarta bağlanmış kabul geçersiz olmakla birlikte, kabul edenin yazdığı şartlar kapsamında sorumluluğunun doğduğu hüküm altına alınmıştır. Bu düzenlemenin sonucunda hamilin bir taraftan kabul edilmeme sebebiyle başvuru hakkını kullanabileceği, diğer taraftan kabulden belirtilen şartlara göre muhataba başvurabileceği belirtilmektedir.
Kabulün Sonuçları • Kabul beyanı muhatabı poliçenin asıl borçlusu durumuna sokar. Buna bağlı olarak kabul eden muhatap, poliçeyi vadesinde ödemek yükümlülüğü altına girer. Bu yükümlülüğünü yerine getirmediğinde poliçe bedeli, faiz, masraf ve komisyonla birlikte kendisinden istenebilecektir. • Asli senet borçlusu olması sebebiyle başvuru hakkının düşmesine yol açan sebepler, kabul edenin sorumluluğunu ortadan kaldırmayacaktır. Bu açıdan ödeme için arzın veya protesto çekilmesinin ihmal edilmiş olması halinde bile kabul edenin sorumluğu sürecektir. • Kabulün diğer kambiyo taahhütleri gibi mücerret nitelik göstermesi, kabul edenin düzenleyen ile arasındaki temel ilişkiden doğan savunmaları, hamile karşı ileri sürmesini de sınırlayacaktır.
Kabul Etmemenin Sonuçları • Poliçenin kabul edilmemesi, muhatabın poliçeden dolayı sorumluluk altına girmemesi anlamına gelmektedir. Kabul etmeyen muhatabın vadede ödeme yapması da olağan olmadığından, hamilin durumu risklidir. Bu risk sebebiyle vadenin gelmemiş olmasına rağmen, hamilin başvuru borçlularına başvurma imkânı tanınmıştır. Bu amaçla hamilin kabul etmeme protestosu çekmesi gerekmektedir. • Hamil kabul etmeme durumunda protesto çekmeyerek vadeyi beklemeyi de tercih edebilir. Bu ihtimalde vadede ödeme için ibrazın ardından, ödememe protestosu çekerek başvuru borçlularına başvurabilecektir. • Muhatabın kabulden kaçınması, düzenleyen ile aralarındaki karşılık ilişkisine aykırılık oluşturabilir. Bu durumda düzenleyenin genel hükümlere göre muhataba başvurması mümkündür. Buna karşın kambiyo senedine dayanması mümkün değildir, zira muhatabın poliçe üzerinde imzası bulunmamaktadır.
POLİÇENİN TEDAVÜLÜ • Poliçenin tedavülü ciro yoluyla olur. Ciro yukarıda bono bahsinde incelenmiştir. Burada yer alan açıklamalar poliçe bakımından da geçerlidir.
POLİÇEDE AVAL • Yukarıda avale ilişkin verilen açıklamalar poliçe ilişkisi bakımından da geçerlidir. Ancak poliçe ilişkisinde bonodan farklı olarak kim lehine verildiği belirtilmeyen avalin, düzenleyen lehine verilmiş olduğu esası getirilmiştir (TTK md. 701, f. 3).
POLİÇEDE ÖDEME • Poliçenin ödenmesi bakımından bononun ödenmesine ilişkin ilkeler geçerlidir. Ancak poliçe ilişkisinde asli borçlu muhatap olduğundan ödeme için ibrazın buna yapılmasa gerekmektedir.
POLİÇEDE BAŞVURU HAKKI • Bonoda başvuru hakkına ilişkin açıklamalar poliçe ilişkisi bakımından da geçerlidir. Ancak poliçe ilişkisinde kabulün varlığı, vadeden önce başvuru hakkını ortaya çıktığı hallerde değişiklik gerçekleştirmektedir. Gerçekten yukarıda kabul bahsinde incelendiği gibi, muhatabın kabulden kaçınması, hamilin başvuru hattının doğması sonucunu vermektedir. Poliçe bakımından başvuru hakkının vadeden önce doğduğu başka bir hal, kabule arzı yasaklanmış poliçelerde düzenleyenin iflasıdır (TTK md. 713). • Poliçe ilişkisinde asıl borçlu kabul edendir. Düzenleyen başvuru borçlusudur. Bu sebeple düzenleyene başvurabilmek için başvuru hakkının maddi ve şekli şartlarının yerine getirilmesi gerekmektedir. • Başvuru hakkının doğması ve kapsamı konusunda bono hakkında yapılan açıklamalar dikkate alınmalıdır.
POLİÇEDE ZAMANAŞIMI • Poliçede zamanaşımı konusunda bonoda yapılan açıklamalar dikkate alınmalıdır. Ancak üçlü ilişkinin tarafları da dikkate alınarak zamanaşımı sürelerinin tekrar edilmesi doğru olur: • Hamil tarafından kabul edene karşı açılacak davalarda ve yapılacak takiplerde zamanaşımı süre üç yıldır. Bu süre vadeden itibaren başlar. Bu zamanaşımı süresi aynı zamanda başvuru borçlusu olup ödeme yaparak kabul edene başvuran alacaklılar bakımından da uygulanacaktır. • Hamil tarafından düzenleyen de dahil olmak üzere tüm başvuru borçlularına karşı açılacak davalar ve takipler bakımından zamanaşımı süresi bir yıldır ve bu süre protestonun düzenlenmesinden veya protestodan muafiyet kaydı bulunuyorsa vadeden itibaren başlar. • Bir başvuru borçlusu tarafından bir diğer başvuru borçlusuna karşı açılacak dava ve takipler bakımından zamanaşımı süresi altı aydır ve bu süre alacaklı durumundaki başvuru borçlusunun ödeme yaptığı veya bononu kendisine karşı dava ve takip yoluyla ileri sürüldüğü tarihten itibaren başlar.