310 likes | 703 Views
Ozan Örmeci. Bilkent Üniversitesi Siyaset Bilimi bölümünde doktora Tez konusu “Bir Türk Sosyal Demokratının Portresi: İsmail Cem” Popüler Kültür (2008), Ankara: Elips Kitap İttihat ve Terakki’den AKP’ye Türk Siyasal Tarihi (2008), İstanbul: Güncel Yayıncılık http://ozanormeci.blogspot.com/.
E N D
Ozan Örmeci • Bilkent Üniversitesi Siyaset Bilimi bölümünde doktora • Tez konusu “Bir Türk Sosyal Demokratının Portresi: İsmail Cem” • Popüler Kültür (2008), Ankara: Elips Kitap • İttihat ve Terakki’den AKP’ye Türk Siyasal Tarihi (2008), İstanbul: Güncel Yayıncılık • http://ozanormeci.blogspot.com/
CHP devlet kurucu bir partidir • CHP’nin 1. Kongresi sayılan Sivas Kongresi’nde Anadolu’da çeşitli yerlerde kurulmuş olan “Müdafaa-i Hukuk” cemiyetlerinin Mustafa Kemal tarafından “Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti” adı altında birleştirilmesi sonrası 9 Eylül 1923 tarihinde Atatürk önderliğinde “Halk Fırkası” ismiyle kurulan CHP; Meksika’nın PRI (Meksika Kurumsal Devrimci Partisi) ve Hindistan’ın Hindistan Kongre Partisi gibi “devlet kurucu” parti özelliğindedir.
CHP devrimci, çağdaşlaşmacı bir partidir CHP ve Kemalist Devrim’in 2 temel amacı; • Akıl ve bilim rehberliğinde tam bağımsız ve halk iradesine dayalı demokratik bir ulus-devletin yaratılması • Türkiye’nin çağdaş uygarlık seviyesini yakalaması hatta aşması
Kemalizm ve Altı Ok, CHP’nin ideolojik temelidir • 15 Ekim 1927 tarihinde 2. CHP Kongresi’nde “Cumhuriyetçilik”, “Halkçılık”, “Milliyetçilik” ve “Laiklik” CHP’nin dört temel ilkesi olarak benimsenmiş ve Mustafa Kemal Atatürk partinin değişmez Genel Başkanı olarak kabul edilmiştir. Altı Ok’un kalan ikisi olan “Devletçilik” ve “Devrimcilik” ise partinin üçüncü kongresi olan 10 Mayıs 1931 tarihli kurultayda parti programına eklenmiştir. 9 Mayıs 1935 tarihli dördüncü kurultayda partinin ismi Cumhuriyet Halk Partisi olarak değiştirilmiştir.
Milliyetçilik-Ulusçuluk • Milliyetçilik (Ulusçuluk): Yurttaşlık temeli etrafında herkese eşit haklar sunan bir ulus-devlet yaratılması. Atatürk milliyetçiliği; kana değil, bilince önem veren toprağa dayalı bir milliyetçilik anlayışıdır. “Ne Mutlu Türküm Diyene” sözü bunun en basit ve somut göstergesidir. Ulusçuluk; ümmetçilik ve ırkçılığın karşısında birleştirici, ilerici ve barışçı bir yapıdadır.
Cumhuriyetçilik • Cumhuriyetçilik Kemalizm’in demokrasi ile bütünleşen özelliğidir. Cumhuriyetçilik anlayışıyla siyasal iktidarın teokratik otoriteye ya da saltanat kurumuna verilmesi engellenmiş ve halkın kendi kendini yönetebilmesi amaçlanmıştır. Mustafa Kemal’e göre yeni Türkiye bir “halk devleti” olmalıdır. Bunun için devrimler halka yayıldıktan sonra çok partili bir demokrasinin inşa edilmesi zorunluluktur. 1930’larda tüm dünyada otoriter, faşist rejimler yaygın ve popüler hale gelmişken dahi Mustafa Kemal Serbest Fırka’nın kurulmasını isteyebilmiştir.
Halkçılık • Atatürk halkçılığı şu şekilde tanımlamıştır; “Bugünkü varlığımızın asıl niteliği milletin genel eğilimlerini ispat etmiştir. O da halkçılıktır, halk hükümetidir, hükümetlerin halkın eline geçmesidir”. Mustafa Kemal’in partisi olan CHP daha sonraları bu ilkeyi somutlaştırmış ve üç ana maddede toplamıştır. Bu maddeler siyasal demokrasi, yasalar önünde eşitlik ve dayanışmacılık anlayışıyla bir sınıfın diğeri üzerinde egemenlik kurmasına engel olunmasıdır. Kemalizm seçkincilik karşıtı, halkçı bir dünya görüşüdür. Atatürk’ün yaptığı yenilikler incelendiğinde Osmanlı döneminden kalma seçkin-halk ikilemini ortadan kaldırmaya çalıştığı görülecektir. Bu nedenle Mustafa Kemal sadece seçkinlerin anlayabildiği Arapça ve Farsça etkisindeki Osmanlıca’yı ortadan kaldırarak, Latin alfabesiyle yazılan ve halkın kolaylıkla öğrenebildiği Türkçe’yi resmi dil olarak benimsemiştir. • “Cumhuriyet bilhassa kimsesizlerin kimsesidir”
Devrimcilik • Devrimcilik; geçerliliğini yitirmiş köhne kuruluş ve düzenlemelerin yıkılarak yerine çağdaş yeni kurum ve düzenlemelerin kurulması demektir. Kemalizm dinamiktir; değişimlere, dönüşümlere açıktır. Bu nedenledir ki Mustafa Kemal Yakup Kadri ile yaptığı bir sohbette Kemalizm’in kalıplaşmış bir ideoloji olmasına karşı çıkmış ve böyle yapılırsa “donup kalınacağını” ifade etmiştir. Koşullara koşut olarak kurumların, düzenlemelerin ve düşüncelerin değişebileceğini Mustafa Kemal çok önceden görmüştür. Bu nedenle Ahmet Taner Kışlalı’ya göre Kemalizm’in devrimcilik anlayışı “sürekli devrim” anlayışını yansıtmaktadır.
Devletçilik • Osmanlı döneminde ticaretin yalnız gayrimüslimlerin elinde bulunması ve sosyal sınıfların tam anlamıyla oluşmamış olması nedeniyle çağdaş devletlerin sanayileşme anlamında yüzyıllarca yıl gerisinde kalmış Cumhuriyet’in izlemesi gereken ekonomi politikası devletçilik temelli milli bir karma ekonomidir. Ülkenin kalkınması için tek çare devletin ekonomide aktif bir rol üstlenmesidir. Devletçilik özel teşebbüsün karşısında değildir ancak onun zayıf kaldığı alanlarda devletin üretici güç konumunda bulunmasını savunur.
Laiklik-Sekülarizm • Laiklik yalnızca din ve devlet ya da dünya işlerinin birbirinden ayrılması demek değildir. Laiklik demokrasinin yani halk iradesine ve idaresine dayalı modern toplum yönetiminin temelinde yatan bir olgudur. Zira laiklik sayesinde teokrasiye dayalı ilahi meşruiyet yerini milli irade olarak da bilinen demokratik halk iradesinebırakmıştır. Sekülarizme dayalı olarak meşruiyetin kaynağı artık ruhban sınıflar, imparatorlar değil ulus-devleti oluşturan halklardır. Bu nedenle demokrasi-laiklik-halkçılık birbirleriyle yakından alakalı ve birbirlerini tamamlayan kavramlardır. Kemalist Devrim sırasıyla siyasal sistemi, hukuk sistemini, eğitim sistemini ve kültürü laikleştirmiştir. Onlarca Müslüman ülke içerisinde tek laik ve demokratik hukuk devleti olarak kalabilmiş Türkiye’nin başarısı da işte Mustafa Kemal’in bu ilerici uygulamalarından kaynaklanmaktadır. Mensup olduğumuz İslam dininin kendine özgü bir hukuk sistemi (şeriat) olmasının da etkisiyle Türkiye’deki laiklik bazı noktalarda İngiliz sekülarizmi ya da Fransız laikliğinden farklılık gösterir.
1930’larda Kemalizm CHP kurucu ve tek parti özelliği nedeniyle farklı toplum katmanlarından (tüccar, serbest meslek erbabı, din adamı, toprak ağası) üyelere sahipti. CHP içerisinde çoğulcu bir yapıyı barındırıyordu. Bu özellikle daha sonraları demokrasiye geçişi kolaylaştırmıştır. CHP’deki farklı gruplar; • Bürokratik grup: İsmet İnönü, Recep Peker gibi isimlerin başını çektiği bürokratik grup Ülkü Dergisi etrafında kümelenmiş ve Büyük Buhran sonrası devletçi ekonomi görüşlerin ağır basması neticesinde partide ön planda olmuşlardır. Ülke demokrasiye hazır hale gelene kadar reformların katı bir şekilde sürmesini savunmuşlardır. • İş Bankası grubu: Celal Bayar’ın başını çektiği bu grup liberal düşünceleri ve toprak reformu karşıtlığıyla bilinirdi. 1920’lerde Bayar grubu partide daha güçlüydü ama Büyük Buhran sonrası zayıfladılar. 2. Dünya Savaşı sonrası bu grup Demokrat Parti’yi kurdu. • Cumhuriyetçi Muhafazakarlar: İsmail Hakkı Baltacıoğlu ve Peyami Safa gibi popüler isimleri de bulunan Cumhuriyetçi Muhafazakarlar anti-modernist gerici bir tutum benimsememiş ve daha çok modernist radikalizm ve muhafazakarlık arasında bir orta yol bulmaya çalışmışlardır. • Kadro Hareketi’nin görüşlerine yakın sosyalist grup.
CHP demokrasiyi getiren partidir • 1945 yılında çok partili rejime geçiş için uygun bir ortam bizzat CHP ve İsmet İnönü tarafından yaratılmıştır. Toprak reformu aleyhtarlığı nedeniyle CHP’den kopan “dörtlü takrir” grubu Demokrat Parti’yi kurmuştur. Cumhurbaşkanı İsmet İnönü “12 Temmuz Beyannamesi” olarak da bilinen 12 Temmuz 1947 tarihinde yaptığı konuşmada “CHP ve DP arasında bir taraf tutamayacağını” belirterek Türkiye’nin çok partili rejime geçmesinin en büyük mimarı olmuştur. 1950 seçimlerinde de DP iktidarı CHP’den almıştır. 1950 seçimlerinde DP başa geçince İnönü “bu yenilgi en büyük zaferimdir” diyor çünkü demokrasiye geçilmesinden gurur duyuyor.
Türkiye’nin Demokrasiye geçişi • 3 çeşit demokratik dönüşüm vardır; “ruptura” (kesin kopuş), “pactada” (sözleşmeli, anlaşmalı geçiş) ve “reforma” (reform yoluyla geçiş). Türk demokratikleşmesi İsmet Paşa ve CHP’nin gayretleriyle gerçekleşmiştir ve reforma modeline uygundur. Buna göre muhalefette ve iktidarda ılımlılar ön planda olur ve iktidar muhalefetten güçlü olursa reform yoluyla demokrasiye geçilebilir.
Ortanın Solu hareketi ve CHP’nin sosyal demokrasiye evrimi • 27 Mayıs sonrası Türkiye’de önü açılan sol düşünce ve artan sendikal-sosyalist hareketler CHP’yi toplumsal dinamikler doğrultusunda bir değişime zorluyor. • Genel Başkan İsmet İnönü’nün Temmuz 1965’de gazeteci Abdi İpekçi’ye verdiği mülakatta açıkladığı ve o günden sonra tartışılmaya başlanan "ortanın solu" görüşü, 18 Ekim 1966 tarihli kurultayda partinin resmi politik çizgisi olarak kabul edildi. • Partinin genç ismi Bülent Ecevit ortanın solu hareketinin lideri olarak sivrilmiş ve “Ortanın Solu” kitabında hareketin temel niteliklerini özetlemiştir.
“Ortanın Solu” Projeleri • Toprak Reformu: Özellikle Güney Doğu Anadolu bölgesinde şeyhlik, ağalık ve aşiret düzeninin karşısında köylünün topraklandırılarak ekonomik ve demokratik kalkınmanın gerçekleşeceği savunuluyor. • Köy-kentler: Köyden kente göç ve sağlıksız kentleşmeye karşı kırsal alanda modern, demokratik köyler yaratma projesi. • Halk Sektörü: Halka kredi sağlanması, üretimin desteklenmesi, küçük ve orta ölçek üreticilerin ezilmesinin engellenmesi. • Sendikalar ve meslek örgütleriyle yakın ilişkiler. • 12 Mart muhalefeti.
Ortanın Solu sloganları - Halk için halkla beraber - İnsanca bir düzen kurmak için halktan yetki istiyoruz • Ne ezilen, ne ezen, insanca hakça bir düzen • Bu düzen değişmelidir • Toprak işleyenin, su kullananın
Demokratik Sol • 12 Mart sonrası yıldızı iyice parlayan ve 14 Mayıs 1972 tarihli unutulmaz kurultayda Genel Başkanlıktan ve partiden istifa eden İsmet İnönü’nün yerine seçilen genç ve idealist Bülent Ecevit’in Genel Başkan olması sonrası ortanın solu demokratik sola dönüşüyor. • 1974 tüzüğü ve 1976 CHP programında demokratik sol şekilleniyor. • CHP bu dönemde Sosyalist Enternasyonal’e de üye olmuş ve çağdaş bir sosyal demokrasi anlayışı benimsemiştir. Evrensel sosyal demokrasi ilkeleri doğrultusunda özgürlük, eşitlik, dayanışma, emeğin üstünlüğü, gelişmenin bütünlüğü ve etkinliği ile demokratikleşme ilkeleri de Altı Ok’un yanı sıra CHP programında yer almıştır. • Sosyal demokrasi ilkeleri Altı Ok’a karşıt değil, onu tamamlayan özellikler olarak nitelendirilmiştir.
CHP iktidarda • 1973 genel seçimlerinde CHP oyunu yüzde 39,3’e çıkarıyor ve büyük oy kaybı yaşayan AP’nin (% 29,8) önünde seçimden birinci parti olarak çıkıyordu. Koalisyon ortağı bulamadığı için başlarda hükümeti kuramayan sosyal demokratlar, 1974 yılında Deniz Baykal’ın çabalarıyla kimilerince “tarihi yanılgı” olarak nitelendirilen CHP-MSP koalisyonunu gerçekleştiriyor ve nihayet iktidara gelebiliyordu. Bu hükümette sosyal demokrat hareketin sonraki yıllarda da önemli isimleri olacak Deniz Baykal, Önder Sav gibi isimler de genç yaşlarına karşın bakanlık koltuğuna oturuyorlardı.
CHP’nin icraatları • 1974 genel affı: 12 Mart sonrası travma geçiren sosyal gruplar ve özellikle gençlerin sisteme dönmesi amaçlanıyor. • Kıbrıs Barış Harekatı: EOKA’cı generallerin yaptığı faşist darbe sonrası Kıbrıslı Rum grupların başlattığı saldırılar dayanılmaz bir hal alınca Türkiye garantörlük hakkını kullanarak adaya müdahale ediyor ve Ecevit bir anda “Kıbrıs fatihi” oluyor. • Koalisyon hükümeti başarılı ancak MSP ve CHP özellikle laiklik konusunda sorun yaşıyorlar. Erbakan’ın kaprisleri nedeniyle Ecevit koalisyonu bozmak durumunda kalıyor. 1. MC hükümeti kuruluyor, toplumsal kutuplaşma ve şiddet MC döneminde hızla artıyor.
1977 • 1977 seçimleri öncesi büyük bir Anadolu turuna çıkan Ecevit, Başbakan Demirel’in suikast uyarılarına rağmen seçim öncesi finali de Taksim Meydanı’ndaki coşkulu mitingde yapıyordu. “Halk düzeni değiştirmeye karar verdi, dursam beni aşar” diyen Ecevit’in CHP’si, 1977 seçimlerinde tarihinin en yüksek oyunu alıyor (% 41,4) ancak koalisyon ortağı bulamıyordu. • 2. Milliyetçi Cephe hükümetinden sonra CHP Cumhuriyetçi Güven Partisi ve bağımsızların da desteğiyle iktidara geliyor. • Ancak artan ekonomik sorunlar, ambargolar ve iç çatışmalar nedeniyle CHP programını uygulama şansı bulamıyor ve sadece birkaç ay iktidarda kalabiliyor. • Parti içerisinde Ecevit-Baykal rekabeti var.
12 Eylül ve sonrası • Halkçı Parti (Necdet Calp) 1983 seçimlerine girebilen tek partidir ve % 30,5 oy alarak ANAP’ın ardından 2. parti olmuştur. • SODEP (Erdal İnönü) • DSP 1985’te Halkçı Parti ve SODEP, SHP (Sosyal Demokrat Halkçı Parti) adı altında birleşiyor. Ecevitler birleşmeye yanaşmıyor. SHP’nin ilk Genel Başkanı Aydın Güven Gürkan olurken, Haziran 1986’da yapılan birinci olağan kurultayda Aydın Güven Gürkan, Erdal İnönü lehine adaylıktan çekiliyor ve sosyal demokratların büyük bölümü ikinci defa İnönü ismi altında buluşuyorlardı. “Aslan sosyal demokratlar” sloganı bu dönemde ilk kez kullanılıyor.
SHP Dönemi • 1987 seçimlerinde SHP % 24,8 oyla ANAP’ın ardından 2. parti oluyor. • 1989 yerel seçimlerinde sol rüzgarları esiyor ve SHP % 28,7 oyla birinci parti oluyor. Ama İSKİ skandalı ve belediyelerin kötü yönetimi SHP’nin oyunu ileride çok düşürecektir. • SHP ANAP iktidarı döneminde “gölge kabine” oluşturuyor. • 1990 SHP Güney Doğu Raporu hazırlıyor ve Kürt realitesini tanıdığını belirtiyor. Raporda ayrıca demokratik-kültürel haklar ve bölgeye yönelik kalkınma politikaları önerileri var. Son derece iyi niyetli bir proje ancak DEP’le yapılan seçim ittifakı partinin imajını son derece zedeliyor. • 1991 genel seçimlerinde SHP % 20,8 oyla DYP ve ANAP’ın ardından 3. parti oluyor ancak DYP-SHP koalisyonu kuruluyor. • Parti içerisinde İnönü-Baykal rekabeti son derece şiddetli. İnönü 3 kurultayda da yerini korumayı başarıyor. • 1992 yılında Deniz Baykal ve İsmail Cem “Yeni Sol” adlı kitaplarını yazarak yeni solun programını ortaya koyuyorlar. 1992’de CHP yeniden kuruluyor ve Deniz Baykal CHP’nin genel başkanı oluyor. • Sivas Katliamı, artan dinci baskılar ve aydınlara yönelik suikastlar sosyal demokratları endişelendiriyor.
Soldaki bölünmüşlük • CHP • SHP • DSP Soldaki bölünmüşlük nedeniyle 1994 yerel seçimlerinde İstanbul ve Ankara belediyeleri güçlenen Milli Görüş hareketine kaptırılıyor. Tayyip Erdoğan ve Melih Gökçek belediye başkanı oluyor. Solda birlik olmuş olsa belediyeler asla kaptırılmayacaktı. DYP-SHP koalisyonu değişen liderlere rağmen devam ediyor. Birçok demokratikleşme reformu gerçekleştiriliyor.
Solda birleşme • 1995 yılında Murat Karayalçın liderliğindeki SHP ile Deniz Baykal liderliğindeki CHP, CHP adı ve Hikmet Çetin liderliği altında birleşiyor. Birleşme sonrası kurultayda Baykal Karayalçın’ı yenerek yeniden CHP Genel Başkanı oluyor. • Göreve gelir gelmez “işçinin yanındayız” mesajları vermeye başlayan ve Başbakan Tansu Çiller’in uygun gördüğü neo-liberal reform programlarını reddeden Deniz Baykal, adı bir çok skandala karışmış İstanbul emniyet müdürü Necdet Menzir’in görevden alınması konusunda da Çiller’i köşeye sıkıştırıyor ve istediklerini almayı biliyordu. Baykal’ın baskıları neticesinde Türk-İş toplusözleşmeleri sorunu çözülüyor ve Menzir görevden alınıyordu. Baykal bu başarıları anlatarak kısa sürede “neler yaptığımızı gördünüz, bunlar CHP iktidarının fragmanlarıdır” diyordu. • Gümrük Birliği antlaşması yapılıyor (AB süreci açısından olumlu ancak reel ekonomiye bazı zararları oluyor. Sol içerisinde halen tartışmalı bir konu).
1995 seçimleri • Ecevit Baykal’ın birleşme ve seçim ittifakı önerilerini reddediyor. CHP % 10,9, DSP % 14,6 oy alıyor. Refah Partisi 1. parti oluyor. Refahyol koalisyonu kuruluyor. • CHP Refahyol’un kökten dinci uygulamalarına karşı büyük tepki gösteriyor. Ayrıca Susurluk kazası sonrası ortaya çıkan karanlık ilişkilere CHP’nin sert muhalefeti partiye ilgiyi arttırıyor. • 28 Şubat dönemi yaşanıyor. • CHP oylarında artış gözlemleniyor ancak Anasol-D hükümetini Baykal’ın bozması tepki çekiyor. Seçim öncesi Ecevit azınlık hükümeti kuruyor. PKK lideri Abdullah Öcalan’ın yakalanması DSP’yi bir anda iktidar adayı haline getiriyor. CHP oyları DSP’ye kayıyor. • CHP-DSP arasında ayrıca Fethullah Gülen meselesinde anlaşmazlık var. Ecevit “inançlara saygılı laiklik” adını verdiği anlayışıyla Gülen hareketine daha yakın duruyor.
1999 seçimleri • DSP son gelişen olayların da etkisiyle % 22,2 oy alarak birinci parti oluyor ve 136 milletvekili çıkarıyordu. Baykal CHP’si ise, aldığı % 8,72 oyla Cumhuriyet tarihinde ilk kez Meclis dışında kalıyordu. MHP bu seçimde aldığı %17.98 oyla yeni Genel Başkanı Devlet Bahçeli ile büyük bir çıkış gerçekleştiriyor, Fazilet Partisi %15.39, ANAP %13.22 ve DYP %12.03 oyda kalıyordu. DSP-MHP-ANAP koalisyonu kuruluyor ve Bülent Ecevit yeniden Başbakan oluyordu. • Deniz Baykal istifa ediyor, yerine Altan Öymen genel başkan oluyor. • 1999 Helsinki Zirvesi’nde Türkiye AB tam üye adayı oluyor. İsmail Cem Dış İşleri Bakanı olarak oldukça popüler. • 1999 ve 2001 ekonomik krizleri • Kemal Derviş modeli (tartışmalı bir konu; kimilerince finans sistemi ve mali disiplini sağlıyor ancak düşük kur, yüksek faiz modelinin üretim ekonomisi yaratmasının imkansız olduğu söyleniyor) • Koalisyon ve DSP’nin dağılması, YTP kuruluyor, Derviş CHP’ye geçiyor. • Halk meclisteki partilere öfkeli meclis dışındaki CHP ve AKP’ye şans tanıyor.
2002 seçimleri ve CHP muhalefeti • AKP % 34,28, CHP % 19,39 • CHP AB demokratikleşme reformlarına destek, siyasal tavizlere karşıt bir politika izliyor • 2004 sonrası ve özellikle Cumhurbaşkanlığı seçimlerine gidilirken AKP’nin giderek artan kadrolaşma ve baskı politikalarına karşı laiklik vurgusu ön plana çıkıyor • Ayrıca terörün artması üzerine AKP’nin politikaları eleştiriliyor. • Cumhuriyet mitingleri • 2002-2006 dünya ekonomik sisteminde benzeri görülmedik bir şişme dönemi, Türkiye’ye sıcak para yağıyor. AKP belediyeler eliyle bir rant ve sadaka düzeni kuruyor ve 2007 seçimlerine laiklik tartışmalarına rağmen oldukça güçlü giriyor • Cumhurbaşkanlığı seçimi 367’ye takılıp gerçekleşmiyor • 27 Nisan muhtırası (tarihimizdeki 2. önemli 27 Nisan, ilki 27 Nisan 1909 II. Abdülhamid’in tahttan indirilmesi)
2007 seçimleri • AKP % 46,66, CHP-DSP % 20,85 • Abdullah Gül Cumhurbaşkanı oluyor. AKP’nin kadrolaşma ve baskı politikaları şiddetleniyor. Medya ve devlet kadroları yeniden tanzim ediliyor. • CHP terör konusunda kendisine gelen tepkilere göğüs gererek Kuzey Irak’a müdahaleyi savunuyor. ABD ile ilişkilerin yeniden ve daha dengeli bir şekilde tanzim edilmesi öneriliyor. • Laiklik meselesi unutulmuyor ancak yolsuzluklar konusu ön plana alınıyor. Kemal Kılıçdaroğlu belgeli muhalefetiyle sivriliyor. • Amacı ve kapsamı belirsiz Ergenekon soruşturması soru işaretleri doğuruyor. • AB tam üyeliğine evet ancak tavizlere hayır politikası devam ettiriliyor. • Küresel mali krizin etkisiyle AKP’nin ekonomi politikasının yanlışlığı ortaya çıkıyor. Toplam borç 520 milyar doları buluyor. • Son anketlerde (SONAR, A&G) AKP oyları düşüşte, CHP çıkışta ancak henüz iktidar hedefi hala netleştirilmiş değil.