E N D
YEREL YÖNETİMLER ÖLÇEK SORUNU Yerel yönetimlerde uygun büyüklük (optimum ölçek) tartışmasını farklı boyutları vardır. Ancak ana hatlarıyla bakıldığında bu tartışmanın iki temel boyutunun olduğunu söyleyebiliriz; 1-Hizmetlerle ilişkilidir. 2-Toplumla ilişkilidir. Kimi hizmetler görece daha küçük ölçekli yerel yönetimler tarafından başarılı biçimde yapılabilirken, bazı hizmetlerin etkinlik düzeyi çok daha büyük ölçekleri gerektirmektedir. Bu durumda birbirinden farklı nitelikteki çeşitli hizmetleri sunmakta yetkili kılınan bir yerel yönetimin büyüklüğünün ne olması gerektiği şeklindeki sorunun tek alternatifli bir cevapla karşılanması kolay değildir.
Birinci olarak bir ülkedeki yerel yönetimleri yeni baştan ve tümüyle buna göre bölüp, birleştirip dizayn etme lüksüne sahip değiliz. Zira yerleşmenin ve hizmetlerin niteliği kadar orada yaşayanların talepleride önemlidir. Dolayısıyla uygun büyüklüğü sağlamak adına toplumsal birimi bölme veya birleştirmek her zaman doğru bir politik tercih olmayabilir. İkinci olarak toplum durağan değildir, sürekli değişim halindedir. Artar, azalır ve nitelik değiştirir. Toplumsal bilimleri belli bir ölçekte dondurmak lüksüne sahip değiliz. Ancak bu iki temel boyutun varlığına rağmen özellikle küçük ölçekli yerel yönetimler konusunda yapılabilecek çeşitli alternatifler söz konusudur. Bunu da dört temel alternatifte söz edebiliriz:
1- Yerel yönetimlerin birbiriyle birleşmesi, birleştirilmesi ; Bu gönüllü birleştirmeyi teşvik etmek yoluyla olabilir. Çeşitli koşulların varlığı halinde birleştirmeye zorlamak ve merkezi yönetim eliyle birleştirmek yoluyla.2- Yerel yönetimler arasında ortak hizmet alanlarıyla ilgili konularda ortaklıklar, birlikler kurulmasını sağlamak ve buna imkan vermek.3- Yerel yönetimler yetki ve sorumluluklarının farklılaştırılması yerel yönetim sistemine çeşitli esneklikler kazandırılarak yapılabilir. 4- Küçük ölçekli yerel yönetimlere ilave desteklerde bulunmaktır. Bu destek belirli bir nüfusun altındaki yerel yönetimlere ilave destekler bulanmaktır.
BELEDİYE SAYILARINDA EN YOĞUN AZALMAYI YAPAN ÜLKELER ŞU ŞEKİLDE GRUPLANDIRILIR:% 80’in üzerinde azaltma yapan; Bulgaristan, Danimarka, İsveç, % 60’ın üzerinde azaltma yapan; Belçika, Almanya, İngiltere, % 40’ın üzerinde azaltma yapan; Avusturya, Çek Cumhuriyeti, Hollanda Ve Norveç.
Türkiyenin kentli nüfusu 1927’de % 16,4 iken bu oran 1950 yılına kadar ancak % 18,5’e çıkmıştır. Kentleşme hızının 1950’li yıllarda ivme kazanmaya başlamasıyla birlikte 1970 yılında % 33,3, 1990 yılında % 55,4, 2007 yılında % 73’e ulaşmıştır.
Bu dönemde kentleşme hızına paralel olarak belediyeleşme hızıda artmıştır. 1927 yılında 460 olan belediye sayısı 1960 yılında 995’e 1980 yılında 1725’e ulaşmıştır. Bu süreç 1990 yıllarında devam etmiş ve 1997 yılında 2835’e, 2005 yılında 3225’e yükselmiştir. En son olarak günümüzdeyse 2950’ye düşmüştür.
Kırsal ve kentsel idari birimlerin nüfus yapısı üç grup halinde incelenir;BİRİNCİ GRUP BÜYÜKŞEHİR BELEDİYELERİ:İkinci grup ülke nüfusunun % 36’sını teşkil etmektedir. Nüfus yoğunlukları ülke ortalamasının çok üstündedir. Oranları değişmekle birlikte ilk dört büyük il başta olmak üzere sürekli göç almaktadır.
İKİNCİ GRUP İL VE İLÇE BELEDİYELERİ:Ülke nüfusunun % 30’unu teşkil etmektedir. Nüfus yoğunlukları il ve ilçe bazında değişmektedir. Bu grupta bazı il ve ilçeler göç vermekte bazılarıysa göç almaktadır.ÜÇÜNCÜ GRUP KÖYLER VE BELDE BELEDİYELERİ:Ülke nüfusunun % 34’ünü oluşturmaktadır.Nüfus yoğunluğu çok düşüktür. Bu gruptaki yerleşimler başta köyler olmak üzere göç vermektedir. Bu göç büyük ölçüde birinci gruptaki büyük yerleşim merkezleri yönündedir.
KAMU YÖNETİMİ (KAYA) ARAŞTIRMASI 1989’da devlet planlama teşkilatının isteği üzerine Türkiye ve Ortadoğu Amme idaresi enstitüsü tarafından kamu yönetimi araştırması başlatılmıştır. Araştırmanın Temel Varsayımları Şunlardır: 1-Kırsal yörelerde yönetim boşluğu vardır. 2-Yetki ve görev dağılımı yönünden yerel yönetimler nüfus ölçütüne göre sınıflandırılmalıdır. 3-Yerel yönetimlerin karşılıklı anlaşma yoluyla bir hizmete ortaklaşa yönetmelerine yada bir birimin bir görevi diğerinin adına yapmasına olanak tanımalıdır. 4-Merkezi yönetim tarafından taşrada yürütülen temel hizmetler il ve ilçe yerel yönetimine devredilmelidir. 5-İlçe yerel yönetimi köylerin ve küçük belediyelerin yapamadıkları yada yapmaları rasyonel olmayan görevleri üstlenmelidir. İlçenin yerine getiremeyeceği büyük hizmetlerde ilin yardımcı olabileceği bir ilişki kurulmalıdır. 6-Köyler bir geçiş süresi sonunda belediye statüsüne kavuşturulmalıdır. 7-Büyük şehirler ve öteki belediyeler açısından kurumu güçlendirici yönetsel etkiliği, verimliliği ve halk denetimi ile katılımı sağlayacak düzenlemeler gerekmektedir. Bu bağlamda büyük kentlerde mahalle örgütünün işlev ve yetkiler açısından güçlendirilmesi benimsenmiştir.
Rapor belediyelerin beş grup halinde düzenlenmesini öngörmüştür; 1-2000’den az nüfuslu belediyeler, (köy belediyeleri) 2-2000-10000 nüfuslu belediyeler, (kasaba belediyeleri) 3-10000-100000 nüfuslu belediyeler, (ilçelerle ilişkili belediyeler) 4-100000’den fazla nüfuslu belediyeler, (ilçelerden bağımsız belediyeler) 5-Büyükşehir belediyeleri.
KALKINMA PLANLARININ KONUYA YAKLAŞIMLARI Ölçek sorunu ile ilgili kapsamlı yaklaşımlara ancak yedinci beş yıllık kalkınma planından sonra yer verilmeye başlanmıştır. Planda ilk defa ölçek sorununa açıkça değinilerek “ il, ilçe ve belediye kurulması için kriterler, yerleşmelerin ekonomik potansiyeli nüfus yapısı, tarihi, coğrafi ve kültürel özellikleri dikkate alınarak hizmetin götürülmesine optimal büyüklüğü sağlayacak şekilde belirlenecektir.” ilkesi getirilmiştir. “Mahalli idarelerin güçlendirilmesi” adıyla bilinen yasa tasarısı TBMM genel kuruluna kadar gelmesine rağmen yasalaşmamıştır.
SEKİZİNCİ BEŞ YILLIK PLANININ TEMEL YAKLAŞIMLARI ŞUNLARDIR: 1-Kaynak israfına yol açarak verimliliği olumsuz etkileyen küçük ölçekli ve çok sayıda birimden oluşan mahalli idare sistemi ıslah edilecektir. 2-Tek tip belediye modelinden vazgeçilerek belde, ilçe, il ve turistik yöre belediyeleri için birbirinden farklı kuruluş gelir, görev ve çalışma esasları oluşturulacaktır. 3-Kaynak ve görev paylaşımı yönünden büyükşehir belediyesi modeli yeniden değerlendirilecektir. 4-Mahalli idare birliklerinin idari ve mali yapıları güçlendirilerek verimli hizmet üretebilme özelliğine kavuşturulacaktır. 5-Mahalle muhtarlıklarının işlevi arttırılacak dönüşümlü olarak belediye meclislerine üye olmaları sağlanacaktır. 6-İl özel idaresi ilin ihtiyaçlarını ve kaynaklarını planlayan, il içindeki mahalli idari birimleriyle bağlantısı olan ve bu birimler arasındaki işbirliği ve koordinasyonu sağlayan bir yapıya kavuşturulacak ve bu görevleri ilçe düzeyinde örgütleyen “ ilçe yerel yönetimi modeli” oluşturulacaktır.
KENTSEL YOĞUNLUK ALANLARINA YÖNELİK DÜZENLEMELER BÜYÜK ŞEHİRLERİN KURULMASI VE YENİDEN YAPILANDIRILMASI: Kentsel yoğunluk alanların ilk önemli müdahale 1980 askeri darbesinden sonra meydana gelmiş ve büyük kentlerin etrafında yeren küçük belediyelerin sayıları milli güvenlik konseyi tarafından azaltılmıştır. Bu kararın uygulanması sonucunda, Türkiye de belediyelerin sayısı 1980 yılında 1700 iken 1981 yılında 1580’e düşürülmüş 150 kadar köyün tüzel kişilikleri kaldırılmıştır. 1984 yılında çıkarılan 3330 sayılı yasa kentsel yoğunluk bölgelerinde bulunan belediyeler görev farklılaştırılması ve koordinasyon ihtiyacını gidermek üzere belediye sınırları içinde birden fazla ilçe bulunan belediyelerde büyükşehir belediyesi kurulmasını öngörmüş ve belediyeler arasında iki kademeli bir sistem kurularak yerel kamusal hizmetler büyüklüğüne göre büyükşehir yönetimi ve belediye kademeleri arasında paylaştırılmıştır.
2004 yılında gerçekleştirilmiş olan 5216 sayılı yasa ile yasa büyükşehirlerin tanımı değiştirilmiş ve genişletilmiştir. Buna göre büyükşehirlerin kurulması için büyükşehir sınırları içinde en az üç ilçe veya ilk kademe belediyesi bulunması şartı getirilmiştir. Ayrıcı nüfus ve uzaklık ölçütleri getirilerek belediye sınırları içindeki ve bu sınırlara en fazla 10.000 metre uzaklıktaki yerleşim birimleri dahil toplam nüfusu 75.0000’den fazla olan il belediyelerine fiziki yerleşim durumları ve ekonomik gelişmişlik düzeyleri de dikkate alınarak kanunla büyükşehir belediyesine dönüştürebileceği hüküm altına alınmıştır. Büyükşehir ölçeği konusunda en radikal değişikliklerden biride bu kanunun yürürlüğe girdiği tarihte büyükşehir belediye sınırlarının İstanbul ve Kocaeli ilinde il mülki sınırları ile çakıştırılmasıdır. Diğer taraftan nüfusu 1.000.000’a kadar olan büyükşehirlerde yarıçapı 20 km , nüfusu 1.000.000’dan 2.000.000’a kadar olan büyük şehirlerde yarıçapı 30 km, nüfusu 2.000.000’dan olan fazla büyükşehirlerde yarıçapı 50 km olan dairenin sınırının oluşturulmasıdır.
Büyükşehirlere yönelik son düzenleme 5747 sayılı “Büyükşehir belediyesi sınırları içerisinde ilçe kurulması ve bazı kanunlarda değişiklik yapılması hakkında kanun” ile gerçekleşmiş ve temel bazı düzenlemeler yapılmıştır. Bunlardan ilki büyükşehir sisteminde yapılan köklü düzenlemeyle alt kademe belediyelerinin kaldırılması diğeri ise büyükşehirlerde temel kademe olarak ilçe belediyelerinin belirlenmesi ve buna bağlı olarak büyükşehirler bünyesinde yeni ilçe belediyelerinin kurulmasıdır. Buna göre yapılan yasal düzenlemelerle 242 kademe belediyesinin tüzel kişiliği sona erdirilmiş ve büyükşehirde 43 yeni ilçe oluşturulmuştur. Ayrıca ilk kademe belediyelerinden 32’si yeni büyükşehir ilçe belediyesine 8’i ise büyükşehir kapsamından çıkarılarak belde belediyesine ve köye dönüştürülmüştür. Küçük belediyeler grubuna giren belediyeleri yakından incelediğimizde 2000-5000 arası nüfus grubunda da büyük bir birikme olduğu görülmektedir. Buna göre bu grupta bulunan küçük belediyelerin toplam belediye sayılarına oranı % 48 iken bu grubunu toplan belediyeler nüfusuna oranının % 8,8 olduğu görülmektedir.
Belediye yerleşimleri ve ölçekleri konusunda 2002 yılında yapılan alan araştırmasında küçük belediyelerle ilgili olarak araştırma sonuçları elde edilmiştir. Küçük belediyelerin önemli bir kısmı büyük belediyelerin (ilçe, il, büyükşehir ) etrafında kümelenmiştir. Küçük belediyelerin bir çok yerel kamu hizmetine yürütemedikleri görülmektedir. Küçük belediyelerde teknik eleman istihdam etme kapasitesi çok düşüktür. Küçük belediyelerde katılım ortamı halkın katılım kapasitesi ve belediyelerin katılım ortamı yaratma kapasitesi çok düşüktür. Küçük belediyelerin mali yapıları büyük ölçüde genel bütçe vergi gelirlerine bağımlıdır. Öz gelir elde etme kapasitesi düşüktür. Cari harcamalar bütçe içinde çok büyük pay tutmaktadır.
BELEDİYE OLABİLMENİN YENİ KRİTERLERİ: Yeni belediye yasası belediye olabilmek için gerekli nüfus eşiğini 2000’den 5000’e çıkararak köyün alanını genişletirken belediyelerin ölçeğini büyültmek istemiştir. Ancak yeni yasadaki tek kriter bu değildir. Belediye reformu bir yerde belediye kurulabilmesini çok daha katı sağlıklı kurallara bağlamıştır. 5000 nüfus eşiği belediye kurabilmek için gerekli pozitif kriterdir. Yasa bu kritere 4 tanede negatif kriter eklemektedir. Buna göre; İçme ve kullanma suyu havzalarında Sit alanlarında Diğer koruma alanlarında Meskun sahası kurulu bir belediyenin sınırlarına 5000 metreden daha yakın olan yerleşim yerlerinde belediye kurulması yasaktır.
Yapımda Emeği Geçenler • Bertuğ KÖMÜRCÜ • Ceyhun ATA