440 likes | 774 Views
HADİYE CEMRE ALTINTAŞ ANAOKULU REHBERLİK SERVİSİ. HOŞ GELDİNİZ. Ç0CUKLARDA GÖRÜLEN DAVRANIŞ BOZUKLUKLARI. DAVRANIŞ BOZUKLUKLARI. KARDEŞ KISKANÇLIĞ SALDIRGANLIK YATAĞA İŞEME VE DIŞKI KAÇIRMA KORKULAR YALAN PARMAK EMME- TIRNAK YEME.
E N D
HADİYE CEMRE ALTINTAŞ ANAOKULUREHBERLİK SERVİSİ HOŞ GELDİNİZ
DAVRANIŞ BOZUKLUKLARI • KARDEŞ KISKANÇLIĞ • SALDIRGANLIK • YATAĞA İŞEME VE DIŞKI KAÇIRMA • KORKULAR • YALAN • PARMAK EMME- TIRNAK YEME
Kardeşler arası ilişkileri belirleyen iki önemli faktör vardır. DAVRANIŞ BOZUKLUKLARI • 1.Annenin tutumu • 2.Çocuğun sosyal yeri ve özellikleri(sıra,yaş,cinsiyet vb.) KARDEŞ KISKANÇLIĞI
Anne – çocuk arasında bir sevgi bağı vardır. Kardeşler arası ilişkilerin büyük kısmını anne-çocuk arasındaki sevgi bağı belirler. • Çoğunlukla çocuk, annenin sevgi dağıtımında kendisinin eksik bırakıldığı duygusuna kapılır. Bu da kardeşler arası rekabete yol açar.
Çocukluk problemlerini yeniden yaşayan veya evliliği iyi gitmeyen anne; • Aşırı şekilde çocuğa bağlanır. • Çocuklarından beklenti içine girer. • Sonuçta her çocuk bu beklentilere farklı karşılık verdiği için rekabet yaratır. • Çözüm : Anne yeterli uzaklık bırakan, çocuklarına sıcak anne sevgisini gösterebilen ve karşılık beklemeyen bir tutum sergilerse rekabet yaratmaz. • Kardeş ilişkilerinde babanın rolü azdır. Genelde; • Anne davranışını destekler. • Davranışın devamını sağlar. • NOT: Anne-baba kardeşlerden birini evin gözdesi yaparsa, kardeşler arası düşmanlık başlar.
Çocuklar arası problemlerin çözümünde; • Zeki, mantıklı, adil bir yol izlenmeli, • Çocuklar arasında dengeli ilişkiler kurulmalıdır. • Çocuklar arasında haklı ve haksızı ayırmak mümkün değilse; ya durumla hiç ilgilenmemek, ya da ikisini de cezalandırmak gerekir. Bu tek tarafı suçlamaktan daha iyidir.
Çocuklar genellikle yetişkinlerin yanında kavga ederler. Amaç dikkat çekmektir. Bu durumda; • Ya ilgisiz kalınır. • Ya da problemlerini dışarıda çözmeleri gerektiği kesin bir dille anlatılır.
Çocuğun doğuş sırası anne-baba ve kardeşler karşısındaki tavırlarını belirler. Şimdi bunları inceleyelim:
Büyük Çocuk: • Ailede iyi bir yere sahip olduğu düşünülür. (Kalabalık ailede bu geçersizdir.) • Anne sevgi ve ilgisi ona aittir.(Yeni bir kardeş gelinceye kadar) Kardeş gelince sevgi paylaşmak ve statü kazanmak için mücadele başlar. • İlk denemeler hep onun üzerinde yapılır. • Kardeş gelecekse, çocuk önceden hazırlanmalıdır. • Bebek doğunca taşıyabileceği kadar sorumluluk verilmelidir. • Küçük çocuğun yanında küçük düşürülmemeli, kıyaslama yapılmamalıdır. • Aşırı ayrıcalıklar verilmemelidir. • Yaşının üstünde davranışlar beklenmemelidir.
Ortanca Çocuk: • En şanssız ve en az ilgi gördüğünü düşünen çocuklardır. • Uyum ve davranış bozukluğu olan ve suçlu çocuklar genelde ortanca çocuklardan çıkar. • Diğer kardeşleri kadar yetenekli olmadığını düşünür, sürekli yarış içindedir. • Tepkici, başkaldırıcı olabileceği gibi ezik ve karamsar da olabilir. • Aile içinde bir yeri olduğunu hissettirmek gerekir. • Kaldırabileceği kadar sorumluluk verilmeli ve başarabileceği söylenerek buna inanması sağlanmalıdır. • Gereği kadar sevgi gösterilmelidir.
Küçük Çocuk: • Ailenin ilgi merkezidir. (İleride bunu çevresinden de bekler.) • Hep korunan kollanan çocuklardır. • Kendinden yetenekli kardeşlerinin yanında kendilerini yetersiz hissederler. • Büyük kardeş baskısı kalıcı davranış bozukluğuna neden olur. • Hep çocuk kalır, ben merkezci tavırlar geliştirebilir. • Kendi ayakları üzerinde durmasına izin verilmelidir. • Diğer kardeşlerin yanında küçük düşürülmemelidir.
DAVRANIŞ BOZUKLUKLARI SALDIRGANLIK Saldırganlık, çocuğun genellikle kendi akranlarına ve başkalarına vurması, ısırması, tekmelemesi, eşyaları fırlatması ve tükürmesi gibi zarar vermeyi hedefleyen davranışlarda bulunmasıdır. Saldırganlık çocuklarda belli dönemlerde normal bir tepki biçimi olarak kabul edilebilir.
Saldırganlığın Nedenleri • Saldırgan davranışların yetişkinler tarafından ödüllendirilmesi ve pekiştirilmesi. • Çocuğun yetişkinlerden gerekli anlayışı, sevgiyi ve kabulü görmemesi. • Televizyon ve bilgisayar oyunları, kitle iletişim araçlarının olumsuz etkisi.
Ana-babanın aşırı otoriter ve baskıcı tutumları, buna bağlı olarak yaşanan iletişim problemleri. • Çocuğun ana-babasından dayak yemesi. • Biyolojik olarak çocuğun beyin zarı iltihabı, beyin zedelenmesi gibi fizyolojik sorunlar yaşaması.
Nasıl Davranmalıyız? • Öncelikle ana-baba olarak çocuğa saldırganlık modeli olmayın. • Saldırgan davranışlara tolerans göstermeyin. • Saldırgan davranışları kesinlikle dayakla cezalandırmayın! Dayak atılan çocukta düşmanlık duyguları gelişir ve pekişir. • Çocuk sinirliyken onunla tartışmayın, sakinleşmesini bekleyin ve daha sonra yaptığı davranış ile ilgili konuşun. • Çocuğa sosyal gelişimine uygun çeşitli sorumluluklar verin. Böylece çocuğa başarma duygusunu yaşatmış olursunuz.
Çocuğa yaptığı bu davranışların dezavantajlarını gösterin. Saldırgan davranış göstererek isteklerini elde edemeyeceğini ona anlatın. • Çocuğun olumlu davranışını gördüğünüzde pekiştirin. Örneğin; arkadaşıyla oynarken, kavga etmediğinde ve bağırmadığında bunu sözel olarak ödüllendirin. Olumsuz davranışlarını görmezden gelin. • Çocuğun sportif faaliyetlerde bulunmasına ve belirli bir süre dışarıda oynamasına izin verin. Bu enerjisini boşaltmasını sağlayacaktır.
Çocuğun sergilediği saldırgan davranış başkalarının güvenliğini ciddi bir şekilde tehdit etmedikçe bu davranışın üstünde durup çocuğa baskı yapmayın. • Kızgınlıktan kurtulması için alternatifler bulun. • Çocuğunuzun gelişim dönemlerini ve bu dönemdeki ihtiyaçlarını iyi bilerek yerine getirin. • Ana-baba olarak saldırgan davranışlar karşısında sakin davranın; sert, duygusal tepkiler yerine ben dilini kullanın (“Böyle davrandığın için üzüldüm”.) • Çocuğa şiddet içeren televizyon programları seyrettirmeyin. • Çocuğunuzla mümkün olduğunca daha çok ve kaliteli zaman geçirin.
DAVRANIŞ BOZUKLUKLARI • YATAĞA İŞEME (ENÜRESİZ) • DIŞKI KAÇIRMA (ENKOPRESİZ)
ENÜREZİS Çocuklarda görülen altını ıslatma bozukluğudur. Erkek çocuklarda daha sık görülür. Birincil ve İkincil enüresiz olarak ikiye ayrılır. Birincil enüresizde çocuk doğduğu andan itibaren hiç kuru kalmamıştır. İkincil enüresizde ise çocuk en az bir yıl kuru kaldıktan sonra tekrar yapmaya başlamıştır.5 yaşına kadar sorun olarak kabul edilmez. Enürezis; yalnız gece altını ıslatanlar, yalnız gündüz altını ıslatanlar, hem gece hem gündüz altını ıslatanlar, ara sıra altını ıslatanlar olmak üzere dört şekilde görülebilir.
Nedenleri: • Kalıtımsal olması. Genellikle %75 kalıtımsal olduğu bilinmektedir. • Organik bozukluklar: Mesane kapasitesinin yeterli olmaması, ağır uyku, böbrek ve bağırsak bozuklukları gibi. • Psikolojik faktörler, Kaygının bilinçdışı ifade edilmesi. • Travmatik yaşantılar. • Çocuğun sık sık üşütmesi. • Yanlış ve baskıcı tuvalet eğitimi verilmesi. Örneğin; Anne-babanın çocuğu zamanında tuvalete götürmemesi ve çocuk altına yaptığında dövülmesi, korkutulması gibi.
Enüresiz Konusunda Aileye Öneriler: • Öncelikle çocuğunuzu mutlaka bu konuda uzman bir doktora götürün. • Çocuğunuzun tıbbı tahlillerini mutlaka yaptırın ki sorunun biyolojik mi psikolojik mi olduğu anlaşılsın. • Çocuğunuza karşı kesinlikle baskıcı ve cezalandırıcı yaklaşmayın. • Onunla alay edip başkalarına söylemekle tehdit etmeyin. • Çocuğunuza bunun bir sorun olduğunu ama üstesinden gelinebilecek bir sorun olduğunu anlatın. Onu cesaretlendirin. • İletişiminizi güçlendirerek yaşadığı duyguları sizinle paylaşmasını sağlayın. • Çocuğunuzu başkalarıyla kıyaslamayın. • Önlem amacıyla da olsa kesinlikle bez bağlamayın. • Çocuğunuzun bu sorununu tüm yaşamına ve kişiliğine mal etmeyin. Kendine güvenini arttırmaya çalışın.
ENKOPRESİZ Çocuklarda görülen dışkı bozukluklarıdır. Çocuğun büyük dışkısını altına kaçırmasıdır. Enkoprezis erkeklerde daha sık görülür. Nedenleri: • Çocuktaki fizyolojik bozukluklar (Bağırsak işlevlerinde). • Çocuğun doğru tuvalet eğitimi almamış olması. • Anne-babanın özellikle annenin aşırı titiz davranması. Buna bağlı olarak çocuğa baskı uygulaması. • Psikolojik faktörler. Örneğin; Yeni bir kardeşin doğması gibi.
DAVRANIŞ BOZUKLUKLARI KORKULAR • Korku; canlı varlıkların, görünen ve görünmeyen tehlikeler karşısında gösterdikleri en doğal tepkidir. • Çocukluğun ilk yıllarında korkular çok fazladır. Çocuk çevresini tanıdıkça, beden gücü ve zihin yetenekleri geliştikçe, korkularını yener
Çocuklar için düşünülebilecek en büyük korku ana-babadan ayrı düşmek, ortalıkta kalmak korkusudur. Anaokulundan dönüşte anneyi evde bulamamak çocuk için katlanılması güç bir şeydir. • 6 yaşında korkularda artma gözlenir. Hayalet, cadı, hortlak, yangın, hırsız korkusu alevlenir. “karyolanın altında biri var” diye odalarında yatmak istemezler. • Filmlerden çok etkilenirler. bu yaşlardan sonra korkularda genellikle yatışma olur ama eski korkular arada bir depreşebilir yada yenileri ortaya çıkabilir. • Okul öncesi çocuğun doğal korkularından biride karanlık korkusudur. Onlar, düşlerden, hayaletlerden, duvardaki gölgelerden, hayvanlardan ve gök gürlemesinden korkarlar. Bunun için çocuğun yatağı güvenli bir yere konulmalıdır
Ülkemizdeki anne-baba, nine-dedeler korkuyu bir disiplin aracı olarak kullanırlar. “uyumazsan öcü gelir seni götürür” denince çocuğun sesi soluğu kesilir. Çocuğun içine iyice korku salınır.
Korkutma yönteminin hiç kullanılmadığı evlerde sık görülen aşırı koruyucu ve kollayıcı tutumdur. Bu tutumla yetişen çocuğa “aman düşersin” gibi çocuğun çevresinin tehlikelerle dolu bir yer olduğu inancı aşılanır. Bu çocuk her şeyden korkar,ürker.
Çocuğa uygulanan bir başka sindirme yöntemi de “beni üzersen hastalanıp ölürüm, annesiz kalırsın” gibi sözlerle çocuğu bir yandan suçlama bir yandan da sindirme yöntemidir
Nasıl Davranmalıyız? • Bir çocuk karanlıktan korktuğunu söylediğinde onun korkusunu kabullenip kendisine yardım etmemiz gerekir. Bir gece lambası, yanık bırakılan bir lamba kokusunu yenmesine yardımcı olur. • Çocuğunuzun korkuları karşısında sert tepkilerden kaçınınız.”erkek çocuk korkar mı?” “koskoca çocuk olacaksın” gibi sözler korkuyu azaltmaz. • Korkularından dolayı çocuğu ayıplamak ve utandırmaktan kaçının. Korkularıyla alay edip korkunun üzerine gitmeyin. • Korkuların nedenlerini araştırın. Ev içinde korkutucu tutum olup olmadığına bakın. Çocuk oyundan ve arkadaştan yoksunsa bunlara olanak yaratın • Aşırı koruyucu tutumları gevşetin. Kendi işini kendisinin görmesini sağlayın
Bir korkuyu başka bir korkuyla yenmeye çalışmayın. Örneğin karanlıktan korkan bir çocuğu karanlık bir bodruma sokmaya çalışmayın. • Korkuyu yavaştan ele alın. Sudan korkan bir çocuğu bağırtarak suya sokmak yerine çocuğu su kıyısında oynamaya bırakın
Çocuğunuzu korkutan olayları canlandırın. “eğer olursa” oynayın ve kaybolma,trafik kazası durumunda çocuğun yapması gerekenleri konuşun. • Çocuğunuz kötü rüyalar görürse, yastığın öbür yüzünü çevirin.(Bu yüzde güzel rüyalar var deyin.)
DAVRANIŞ BOZUKLUKLARI • YALAN Yaşamın ilk 5 yılında çocuğun yalan söylemesi konusunda endişe etmeye gerek yoktur. Gerçeğe sadık kalma çocukta giderek gelişen bir olgudur.
Nedenleri: • Baskıcı ve otoriter anne-baba tutumları. • Anne-babanın olumsuz model olması. • Ailenin, çocuğa üstesinden gelemeyeceği sorumluluklar yüklemesi. • Aile kurallarının çok katı olması. • Çocuğa şiddet uygulanması. • Ailenin çocukla olan iletişiminin bozuk olması. • Çocuğun sık sık eleştirilmesi ve başkalarıyla kıyaslanması. • Çocuğun mükemmelliğe zorlanması.
Çocuğun başkalarının hayranlığını kazanmak istemesi. Örneğin; Arabaları olmadığı halde arkadaşlarına arabalarının olduğunu söylemesi gibi. • Bazen de çocuğun özlemlerini dile getirmek istemesi. Örneğin; Babası ölen bir çocuğun babasının seyahate çıktığını söylemesi. • Çocuğa aşırı karışıldığı ve baskı yapıldığı zaman çocuk yalan söyleyebilir • Toplum içinde çok heyecanlanan bir çocuk, bildiği bir şiire bilmiyorum diyerek yalana başvurabilir.
Yalan Konusunda Aileye Öneriler • Eğer anne-baba olarak yalan söylerseniz, çocuğunuzda yalan söyleyecektir. • Çocuğunuza aşırı tepki göstermeyin ve ağır cezalar vermeyin. Aksi takdirde çocuğunuz cezadan kurtulmak için yalan söylemeye devam edecektir. • Çocuğunuza üstesinden gelemeyeceği sorumluluklar vermeyin. • Yumuşak ve hoşgörülü olun. • Kurallarınızı çocuğunuzun yaşamını fazla sınırlandırıcı ve baskıcı olabilecek şekilde koymayın. • Çocuğunuzu başkalarına karşı kullanmayın. Örneğin; Bir babanın telefon çaldığında kendisi için “yok” dedirtmesi.
Asla çocuğunuzu başkalarıyla kıyaslamayın. • Çocuğunuzla iletişiminiz olumlu olsun. Böylece çocuğunuz yalana başvurmak zorunda kalmaz. İsteklerini, beklentilerini, sıkıntı ve kaygılarını sizinle rahatça paylaşabilir. • Çocuğunuza kesinlikle “yalancı” etiketi yapıştırmayın. Aksi takdirde çocuk bu etiketin gerektirdiklerini yerine getirerek yalana devam eder. • Çocuğunuza doğruyu söyletmek için; "Doğru söylersen ceza vermeyeceğim" dedikten sonra, çocuk doğruyu söyleyince aşırı tepki vermek ya da şiddet uygulamak çocukta yalanı pekiştirir. Bu nedenle verdiğiniz sözleri yerine getirin ve çocuğunuzu cezalandırmayın.
DAVRANIŞ BOZUKLUKLARI • PARMAK EMME- TIRNAK YEME
PARMAK EMME • Parmak emme, normal çocuklarda herhangi bir psiko-patalojik etken olmaksızın 3-4 yaşlarına kadar görülen bir olgudur. Genellikle 18. ay dolaylarında sıklaşan parmak emmenin 4 yaşına doğru kaybolması beklenir. Araştırmalar en geç 5-6 yaşlarında sona erdiği takdirde parmak emmenin zararının olmadığını, ancak süre gelmesi halinde dişlerde deformasyona neden olabileceğini kanıtlamışlardır. Çocuklarda parmak emme oranı okula başlandığında hızla azalır. Sürekli parmak emme alışkanlığı da psikolojik sorun ve gerginliklerin bir sonucu olarak gelişebilir.
Nasıl Davranmalıyız? • Sabırla karşılamalı ve sürekli ilgilenmekten kaçınılmalıdır. • Aile içinde sürekli bu alışkanlığı konu ederek çocuk sürekli eleştirmemelidir
TIRNAK YEME Tırnak yeme alışkanlığı psikolojik kökenlidir. Kendini gergin, sıkıntılı ve öfkeli hisseden çocuğun bunları dışa vurumu olarak kabul edilir. Kişilik olarak hassas ve sinirli çocuklarda daha sık görülür. Ergenlik döneminde artabilir. Bunun nedeni ergenlik döneminden kaynaklanan gerginlik ve bu dönemde ergen için önemli olan çevre tarafından kabul ve onay görme çabasıdır.
Nedenleri: • Çocuğun kendisini güvende hissetmemesi. • Baskıcı, cezalandırıcı anne-baba tutumları. • Ailede başka tırnak yiyenin olması. • Ev veya okul ortamındaki gerilim. • Çocuğun ihtiyacı olan güven ve sevgiyi alamaması. • Çocuğun korku, stres, öfke ve heyecan durumlarına maruz kalması.
Nasıl Davranmalıyız? • Çocuğunuza karşı baskıcı ve eleştirel yaklaşmayın. 3–4 yaşına kadar görmezlikten gelin. • Çocuğunuza tırnak yediği için şiddet uygulamayın. • Çocuğunuza ellerini meşgul edecek uğraşlar verin. • Bu davranışı söndürmek için alternatifler üretin. • Çocuğunuzu bu alışkanlığın üstesinden gelebileceğine inandırın.
Çocuğunuzun hangi durumlarda tırnak yediğini belirlemeye çalışın. Ör: Gergin olduğunda veya korktuğunda tırnaklarını yiyorsa sakinleştirme yoluna giderek tırnak yemesini engelleyebilirsiniz. • Çocuğunuzun kendisine olan güvenini pekiştirin. Başarılı olduğu alanlara dikkatini çekin. • Çocuğunuzun tırnaklarını derin kesin. • Çocuğunuzu korku, kaygı yaratacak durumlardan uzak tutun. • Çocuğunuza azarlamak, korkutmak, ceza vermek gibi zorlayıcı yöntemler uygulamayın.
BAŞAK KAYHAN KATILDIĞINIZ İÇİN TEŞEKKÜR EDERİZ