1 / 42

ÇOCUKTA GELİŞİM DÖNEMİ VE ÖZELLİKLERİ

ÇOCUKTA GELİŞİM DÖNEMİ VE ÖZELLİKLERİ. 3-4 YAŞ. MEHMET AKPINAR ANAOKULU REHBERLİK VE PSİKOLOJİK DANIŞMA HİZMETLERİ SERVİSİ. Semra PEKDAĞ Psikolojik Danışman.

yukio
Download Presentation

ÇOCUKTA GELİŞİM DÖNEMİ VE ÖZELLİKLERİ

An Image/Link below is provided (as is) to download presentation Download Policy: Content on the Website is provided to you AS IS for your information and personal use and may not be sold / licensed / shared on other websites without getting consent from its author. Content is provided to you AS IS for your information and personal use only. Download presentation by click this link. While downloading, if for some reason you are not able to download a presentation, the publisher may have deleted the file from their server. During download, if you can't get a presentation, the file might be deleted by the publisher.

E N D

Presentation Transcript


  1. ÇOCUKTA GELİŞİM DÖNEMİ VE ÖZELLİKLERİ 3-4 YAŞ MEHMET AKPINAR ANAOKULU REHBERLİK VE PSİKOLOJİK DANIŞMA HİZMETLERİ SERVİSİ Semra PEKDAĞ Psikolojik Danışman

  2. Her çocuk için birebir aynı olmasa da, sağlıklı çocuklar kendilerinden beklenen fiziksel ve motor gelişmeyi göstererek büyürler. Ancak bu arada sürekli değişen psikolojilerine de dikkat etmek gerekir. • Gerek okulda gerekse evde uygun biçimde çocuk eğitimi ve çocuk yetiştirme, çocuğun yaş gelişim özelliklerini dikkate almayı gerekli kılar. MEHMET AKPINAR ANAOKULU REHBERLİK SERVİSİ

  3. 3-4 Yaş Gruplarında Gözlenen Davranışlar (36-48 Ay) MEHMET AKPINAR ANAOKULU REHBERLİK SERVİSİ

  4. 2 yaş sonrası anneye ve çevreye olan bağımlılığın azaldığı dönemdir. Özellikle 3 yaşını bitirmiş çocukların büyük bir çoğunluğu artık kendi kendine yemek yiyebilmekte, tuvalet ihtiyacını giderebilmektedir.Öz bakım becerileri gelişmiş, anlaşılır bir dil kullanmaya başlamıştır.Anneler açısından işlerin kolaylaşmaya başladığı bir dönemdir.Canı yandığında, bir yeri ağrıdığında bunu rahatlıkla ifade edebilir, bir arkadaş veya bir oyun grubuna dahil olabilir, düzenli ve uzun süreli oyunlar oynayabilir.Tüm bu gelişmelerle birlikte annenin bebeklik döneminde gösterdiği aşırı ilgi ve koruyuculuğa da ihtiyaç kalmaz. MEHMET AKPINAR ANAOKULU REHBERLİK SERVİSİ

  5. Bu dönem bebeklikten çocukluğa geçiş dönemidir. • Çocuklar zamanla bağımsız davranışlar gösterirler. Kendi seçimlerini yapmak isterler. Kendi kendine yetebildiklerini ve ne kadar becerikli olduklarını kanıtlamak isterler. • Otoriteye karşı tepkili olabilirler. MEHMET AKPINAR ANAOKULU REHBERLİK SERVİSİ

  6. Bu yaş grubuna şöyle bir göz attığımızda en sevdikleri kelimelerin “hayır”, “ben”, “ben yapacağım” olduğunu rahatlıkla görebiliriz. • İnatçı ve kararlı tutumları, isteklerine “hayır” dendiğinde geçirilen öfke nöbetleri ve ağlama krizleri hep bu dönemin karakteristik özellikleridir. • 3 yaş grubu henüz bizim “paralel oyun” dediğimiz dönemdedir. Yani birbirleriyle oyun kurmaktan çok, oyuncağa yönelik oyunlar oynarlar. Diğer arkadaşları ile ancak elindeki oyuncak alındığında ilişki kurarlar. Zaman zaman paylaşma konusunda yaşadıkları zorlukları arkadaşlarına fiziksel zarar verme boyutuna da taşıyabilirler ( vurma, bağırma, ısırma vb. ). MEHMET AKPINAR ANAOKULU REHBERLİK SERVİSİ

  7. Hayali arkadaşları olabilir. Hayali oyun oynamak, çocukların insanlar, hayvanlar ve durumlar hakkında bildiklerini temsil etmede kullandıkları bir yöntemdir. Okul öncesi çocuklar hayal ürünü yaşantılardan hoşlanırlar. Kendilerini farklı rollerde hayal ederler- dansçı, doktor,süper kahramanlar... • Hayal ile gerçek arasında gidip gelirler. Bazen de ikisi arasındaki farkı ayırt etmekte zorlanırlar.!!!! Bu oyunlar çocukların yaşadıkları dünyayı anlamalarına yardımcı olur. • Farklı kimliklere bürünürler. • Farklı duygu ve davranışları keşfederler. MEHMET AKPINAR ANAOKULU REHBERLİK SERVİSİ

  8. Bazı renkleri doğru şekilde isimlendirebilirler. Bazı rakamları söyleyebilirler. Nesneleri doğru şekilde saymayı öğrenirler. • Oyuncakları sepete toplama gibi küçük sorumluluklar alabilir. •  Kendi kendine gayet iyi oynar fakat grup oyunlarında problemlerle karşılaşır. • Sürekli sızlanarak, ağlayarak ve sevgiyi garanti etmeye çalışarak duygusal açıdan güvensiz olduğunu gösterebilir. • Parmak emerek, tırnak yiyerek vb davranışlarla gerginliğini azaltmaya çalışabilir. MEHMET AKPINAR ANAOKULU REHBERLİK SERVİSİ

  9. * 3-4 yaşındaki çocuklar çizmeye ve boyamaya yatkın olurlar. Bu yönelime destek olabilirsiniz. Takım oyunlarına yönlendirebilirsiniz. Ritim duygusunu yeni yeni kazanan bu yaştaki çocuklara müzik dinletmek faydalı bir etkinlik olabilir.* Bilişsel, duygusal ve sosyal gelişim olarak 3-4 yaşı kapsayan iki yıllık yelpazedeki farklılıklarla birlikte bu yaş çocukları büyük ölçüde ben merkezcidir. MEHMET AKPINAR ANAOKULU REHBERLİK SERVİSİ

  10. Genelde neşeli olduğu, daha bağımsız, inatçı ve kendi isteği ile hareket etme değişimi gözlenir. • Aile içinde geçerli olan bazı kuralları, yavaş yavaş paylaşmayı, isteklerinin yerine getirilmesi için sabırlı olmayı öğrenmeye de başlar. • Yaşıtlarını veya yetişkinleri sürekli taklit eder, onların davranışlarını ve sözlerini tekrarlar. • Çevresi ile sözlü iletişim kurabilen, yaşıtlarıyla kısa süreli de olsa oynayabilecek şekildeki birlikteliği onun sosyalleşme yolundaki ilk gerçek deneyimleridir. MEHMET AKPINAR ANAOKULU REHBERLİK SERVİSİ

  11. * Paylaşma duygusunda artış gösterirler.Başkalarının duygu ve hareketlerini anlamaya başlarlar. Çocuklar istedikleri oyuncakları çekerek veya çığlık atarak istemek yerine, paylaşmaya teşvik edildiklerinde ve diğerlerinin de eşit hakkı olduğu öğretildiğinde oyuncağı kibarca isteyebilirler. * Genellikle kendi isteklerinin yerine getirilmesi ile ilgili talepler nedeniyle çıkacak, çocuklar arasındaki çatışmalar için bir yetişkinin rehberliğine her zaman ihtiyaç vardır. Bu çatışmalarda arkadaşlarına kabadayılık taslar, gözdağı verip sürekli böbürlenir. MEHMET AKPINAR ANAOKULU REHBERLİK SERVİSİ

  12. Dili kullanması çevresi tarafından sunulan dil ortamı ile ilişkili olarak gelişir. Kullanılan dilin kalitesi, çocukla konuşma sıklığı, sorulara cevap verme veya soru sorma yoğunluğu, emir cümleleri değil, sıfatlar, zamirler gibi tanımlayıcı sözcüklerin kullanılması dil gelişimi için önemlidir. • Yetişkinlerden duyduğu, gördüğü iyi-kötü her şeyi taklit eder. • Dili bozuktur, küfredip, kötü sözler söyleyebilir. Başkalarına isim takar, arkalarından bağırır. • Neden kötü söz söylerler?:Çocuklar çevrelerine söyledikleri kötü sözleri, kızmak, engellenmek, öfke duygularının ifadesi yanında, tepkileri takip ederek dikkat çekmek, ilgi ihtiyacı, yetişkinliğe ulaşma kriteri olarak görme, yetişkinleri taklit etme, kendini güçlü, özgür hissetme ve tepki gösterme aracı olarak kullanırlar. MEHMET AKPINAR ANAOKULU REHBERLİK SERVİSİ

  13. Kötü sözler kullanan bir çocuğa ebeveynler nasıl yaklaşmalıdır? * Öfke ve düşmanlık dolu sözlerle model olmayıp, örnek olunuz.* Çevreden duymasını engelleyiniz.* Söylenen sözün anlamını ona açıklayınız.* Bu kelimeleri duymaktan dolayı rahatsızlığınızı dile getiriniz.* Duygularını başka türlü ifade etmesini sağlayınız.* Dikkat çekmek amacını taşıyorsa görmezden geliniz.* Şaşkınlıkla, kızarak ya da gülerek tepki vermeyiniz.* Başka aktivitelere yönlendiriniz.* Zaman ayırarak, olumlu ilişki kurun, cesaretlendiriniz.* Güzel konuşmalarını takdir edip, güzel konuşmalarının artmasını sağlayınız MEHMET AKPINAR ANAOKULU REHBERLİK SERVİSİ

  14. 4 yaş çocuğu isteklerinin anında yerine getirilmemesini anlayışla karşılamayı öğrenmeye başlar. O artık kendi dışındaki dünyanın kuralları olduğunu ve başkalarının hak ve istekleri olduğunu görür ve beklemeyi öğrenir. Buradaki temel ilke, çocuğun isteklerinin bazılarına er geç kavuşacağına inanmasıdır. • Bu dönemde çocuk kendisiyle oynayacak bir ya da iki arkadaşını seçmeye başlar. Önceleri seçtiği oyun arkadaşları her iki cinsten olabilir. Ancak 4 yaş sonuna doğru çocuk, oyun arkadaşlarını kendi cinsinden seçmeye özen gösterir. Çünkü sosyal baskı nedeniyle kendi cinsine uygun oyunlar oynamayı öğrenmelidir.

  15. Yakın geçmişteki olayları, deneyimleri, olup bitenler arasında ilişki kurarak anlatır. • Özellikle sevdiği insanlara karşı çelişkili duygular içindedir. Bu nedenle zaman zaman hem bedeniyle hem de sözle kızgın ve saldırgan olabilir. Toplum içinde bazen olumlu bazen olumsuz davranır. • Bu yaşlardaki çocuklar, yetişkinin isteklerini mantıklı olarak açıklamasını ister, kendi davranışlarını, yetişkinleri çekinmeden eleştirir, zaman zaman küfür sayılabilecek kelimeleri kullandığı, yetişkine karşı çıktığı gözlenebilir.” MEHMET AKPINAR ANAOKULU REHBERLİK SERVİSİ

  16. 3.5 yaşındaki bir çocuk 1.500 civarında bir kelime haznesine sahiptir. • Yoğun olarak sorular sorduğu bir dönemdir. • "Kim, nerede, neden" gibi sözcüklerle başlayan sorular bu sıralarda artış gösterir. • Onunla konuşmaya, "dün neler oldu, yarın ne olacak?" gibi sorular sormaya hazır olun. • Bu yaş çocuğuna, doğru ve yanlış kavramları verilmeye başlanmalıdır. • 4 yaşındaki çocuk özellikle aynı cinsten olan aile bireyiyle çatışma yaşar. MEHMET AKPINAR ANAOKULU REHBERLİK SERVİSİ

  17. Genellikle 3 yaşlarındayken tuvaletlerini yapabilirler. Tuvaletini yapmayı öğrenmek bazı çocuklarda daha uzun sürebilir, bu gibi durumlarda paniklememelisiniz. Bu süreçte, eğer küçük bir kardeşi olursa, tuvalet alışkanlığını kazanması biraz daha yavaş olabilir. • Tek bir bakış açısından problemlere yaklaşabilirler. Bu yaştakiler, bazı zorluklarla karşılaştıklarında soruna tek bir açıdan yaklaşırlar. Farklı açılardan bakma henüz gelişmemiştir. Karar vermeden önce problemin farklı yönlerini görebilme becerisi, 7 yaşına kadar tam anlamıyla gelişemez. MEHMET AKPINAR ANAOKULU REHBERLİK SERVİSİ

  18. Bu yaş, bilişsel kapasitesi sebebiyle anne babanın onayının ve sevgisinin öneminin keşfedildiği bir yaştır. Çocuk anne ve babasının tepkilerini takip ederek, onların hoşlandıkları ve hoşlanmadıkları şeyleri anlamaya çalışır. Özellikle 4 yaş çocuğu ebeveynini mutlu etmek için çaba gösteren bir çocuktur ve onların kendisine olan sevgisini kaybetmekten ötürü kaygılanır. Dolayısıyla bu dönemde ebeveynin “böyle yaparsan seni sevmem ama” gibi şartlı sevgi tepkileri çocuğu (her yaş döneminde olduğu gibi) oldukça olumsuz etkiler. Sevgi ve onayın yitirilişi üzerine tehdit kullanılmamalıdır. MEHMET AKPINAR ANAOKULU REHBERLİK SERVİSİ

  19. Yapı özelliği olarak çok duygusal olan ve her olaydan çabuk etkilenen çocuklar kaygılı tepkilere yatkındırlar. Hastaneye gitmek, yolculuğa çıkmak, arkadaşı ziyarete gitmek, eve misafir getirmek çabuk duygusal dalgalanmalara sebep olur. Bu durumda anne ve babanın tepkilerine bakmak gerekebilir. Çünkü kaygı bulaşıcıdır. Annenin ve babanın duygu durumunun sağlamlığı ya da zafiyeti çocuğa direk yansır. Duygu durumu dalgalanmalı bir annenin diliyle yaptığı telkinler genelde işe yaramaz. Çocuk özellikle anne ve babanın duygu durumunu dolaysız bilir, hisseder. MEHMET AKPINAR ANAOKULU REHBERLİK SERVİSİ

  20. Artık çocuğum büyüdü, derdini anlatabiliyor, kendini ifade edebiliyor dediğiniz bir anda çocuğunuz tekrar bebeklikte yaptığı davranışları sergilemeye başlayabilir. Bu davranışın iki temel sebebi olabilir: • Birinci nedeni, kıskançlık; özellikle de kardeş kıskançlığıdır. • İkinci nedeni ise, annesinin ilgisini tekrar kendi üstüne çekmek istemesidir. • Her iki durumda da çocuk bir güvensizlik duygusu yaşamakta ve bu eksikliği gidermek için savunma mekanizmalarını harekete geçirmektedir. • Kıskançlık, yetişkinlerde bile ciddi bir sorun olurken 3 – 4 yaş gibi küçük bir yaş grubunda görülmesi çok normaldir.Temelinde ilginin odak noktası olmak, çevrenin dikkatini çekmek, onay görmek ve beğenilmek duyguları yatar. MEHMET AKPINAR ANAOKULU REHBERLİK SERVİSİ

  21. İLGİ VE YETENEKLER Çocuklar, doğduklarında genlerinde bulunan yeteneklerle dünyaya gelirler. Sahip oldukları bu yetenekler işlenmeyi bekleyen cevherler gibidir ve yeteneklerin bir çoğu dört yaşına gelmeden kaybolup gider. Çocuklarımızda bulunan bu cevherleri çoğu zaman gözden kaçırır, fark etmeden kaybolup gitmesine seyirci kalabiliriz. MEHMET AKPINAR ANAOKULU REHBERLİK SERVİSİ

  22. İLGİ VE YETENEKLER Bu dönemdeki gözlemin önemini anlatmak için var olan yaratıcılık yeteneğinin hiçbir zeka testi ile ölçülmesinin mümkün olmadığını da bilmek ve yaratıcılığı destekleyerek geliştirmek adına aşağıdaki konulara önem vermek gerekmektedir: *Merak uyandırmak*Esnek olmak*Kendini anlamasına yardımcı olmak*Sorulara karşı duyarlı olmak*Yaratıcılığı  ödüllendirmek*Aşırı korumacı davranışlardan kaçınmak*Cinsiyet ayrımcılığı yapmamak MEHMET AKPINAR ANAOKULU REHBERLİK SERVİSİ

  23. 3-4 YAŞ ÇOCUĞUNDA CİNSEL GELİŞİM MEHMET AKPINAR ANAOKULU REHBERLİK SERVİSİ

  24. Çocuk üç yaşına geldiğinde kız-erkek ayrımlarını fark etmeye ve cinsellik ile ilgili sorular sormaya başlar. Çocuklar bu yaşta vücutlarını tanımaktadırlar. Bu doğal bir gelişimdir. Anne-baba paniğe kapılmamalı çocuğun sorduğu sorulara doğru cevaplar vermelidir. Cevaplar ayrıntılı, uzun, çocuğun kavrayamayacağı kadar karmaşık olmamalıdır. Sadece çocuğun sorduğu kadarı anlatılmalıdır. Çünkü çocuk her yaşta farklı sorular sorarak meraklarını giderecektir. MEHMET AKPINAR ANAOKULU REHBERLİK SERVİSİ

  25. Bu dönemde kız çocukların fiziksel gelişimi erkek çocuklara oranla daha hızlıdır. • Çocuklarda yaklaşık olarak 3-4 yaşlarında başlayan cinsel kimlik gelişimi ve cinsel farklılıklara dönük merak duyguları 5-6 yaşlara gelindiğinde ciddi sorularla doruk noktasına ulaşır. MEHMET AKPINAR ANAOKULU REHBERLİK SERVİSİ

  26. Çocuklar bu yaşlarda birbirlerinin vücutlarını merak ederler. Açıp bakmak isterler. Aileler böyle bir sahne ile karşılaştıklarında kızıp çocuğu azarlamamalı "merak ettiğin şeyleri bana sorabilirsin" demelidirler. • Özellikle çocukların anne babanın odasında yatması sakıncalıdır. • Okul öncesi çağda yoğun olan cinselliğe ilgi ilkokulun başlamasıyla azalır. MEHMET AKPINAR ANAOKULU REHBERLİK SERVİSİ

  27. ÇOCUKLARDA MASTÜRBASYON • Çocuk önce tesadüfen cinsel organını fark eder ve oynar. Bunu gören anne veya baba çocuğa kızar, ayıplar ve bunu yasaklar. Bu durumda çok yoğun baskı yoksa çocuk sürekli olmasa da arada sırada oynamaya devam eder. Ancak annenin ve babanın baskısı çok sert ve katı ise çocuk bu defa gizlice ve daha fazla yapmaya başlar. • Çocuklarda bu yaşlarda görülen bu durum ebeveynlerin sandığı kadar korkulacak bir durum değildir. MEHMET AKPINAR ANAOKULU REHBERLİK SERVİSİ

  28. Özellikle tek başına bırakılan , alt temizliğini öğrenmesi için uzun süre çamaşır giydirilmeyen çocuklarda daha sık görülür. Kendisiyle konuşulmayan, ilgilenilmeyen, aile içinde yalnız büyüyen çocuk bu boşluğu kendi kendini uyararak doldurmaya çalışır. • Emziği bırakmaya zorlanan, yeni kardeşi olan çocuklarda bu durum görülebilir. • Çocuğu korkutup yıldırmakla bunun önüne geçilemez. • Bu durumun üzerine fazla gidilmezse, anne baba çocukla ilgilenmeye ona zaman ayırmaya başladıklarında bu olay kendiliğinden kaybolacaktır. MEHMET AKPINAR ANAOKULU REHBERLİK SERVİSİ

  29. KORKULAR • Bu yaş korkuların sıkça görüldüğü bir yaştır. Bu korkularını tanımlamakta güçlükler yaşar. • Çocuğun güçsüzlüğü ve bilmediklerinin çokluğu korkuları arttırabilir. • 3 -4 yaş çocuğu daha çok annesinden ayrılmaktan, ondan uzak kalmaktan korkar. Ancak, yavaş yavaş ölümü algılamaya başladığından annesinin gidip de dönmeyebileceği gerçeğini kavramaya başlar. “Kaybetme” ve “ayrılık” korkusunu daha ciddi yaşamaya başladığı bir dönem olabilir. Bu dönem içinde ebeveynlerin sık sık gitmeyeceklerini, gitseler de döneceklerini, çocuklarına uygun bir dille anlatmaları yerinde olur. MEHMET AKPINAR ANAOKULU REHBERLİK SERVİSİ

  30. KORKULAR Hırsız, canavar, karanlık korkuları, sebebi belliymiş gibi görünen zarar görme kaygılarıdır. Çocuk kendisine ya da yakınlarına bir şey olacağından korkar. Kaybetme korkusuna çok benzer olan bu duygu durumu çocuğun kendisini dış dünyadan gelebilecek tehlikelere karşı çok aciz hissetmesiyle de ilgilidir. Çocuk kendi başına bir şeyler başarabildiğinde, kendisini sevindiren bir şey yaptığında, bir durumu kontrol edebildiğinde ve değişim sağlayabildiğinde, kendi yeteneklerine, güçlerine inanmaya başlar ve özgüven oluşturur. MEHMET AKPINAR ANAOKULU REHBERLİK SERVİSİ

  31. KORKULAR • Ebeveynlerin kızdıklarında veya kırıldıklarında çocuklarına “sen beni böyle üz, ölürsem görürsün”, “hasta ediyorsun beni”, “ölsem de kurtulsam”, “bıktım sizden” gibi cümleler kullanması çok yıkıcı hasarlar vermektedir. Bu dönemde çocuk düş ile gerçeği tam ayırt edemediğinden bunları gerçek zannedip çok ciddi kaygı atakları yaşayabilir. • Bazı ebeveynler belirli bir takım nesneleri çocuğu korkutmak ve bazı davranışlarından vazgeçirmek için kullanırlar. “Köpek gelsin de yesin seni”, gibi cümlelerle çocuğun korkularını körüklerler. Bu çocuğun sebebi belli olmayacak şekilde kaygı duymasını sağlamakla kalmaz, ebeveynine olan güvenini de sarsar. MEHMET AKPINAR ANAOKULU REHBERLİK SERVİSİ

  32. KORKULAR • Bu yaş döneminde çocukların hayal güçleri de oldukça güçlü olduğu için yaşadıkları korkularla ilgili çeşitli sorular sorabilirler. Sizden aldıkları cevaplardan ya da çevrede duydukları ya da gördükleri olaylardan etkilenerek kaygı uyandırabilecek düşünceler içine girebilirler. Sağlık, ölüm ya da canlarının acıması ile ilgili yeni korkular üretebilirler.  • Bu durumda çocuğu dinlemek, korkusunun nedenini anlamaya çalışmak ve sakinleştirmek gerekmektedir. • Çocuk çevresini tanıdıkça, beden gücü ve zihin yetenekleri geliştikçe, korkularını yenmeye başlar. MEHMET AKPINAR ANAOKULU REHBERLİK SERVİSİ

  33. KEKEMELİK Küçük yaşlardaki kekemeliğin nedeni çocuklardaki düşünme ve konuşma hızını ayarlayamamalarından kaynaklanır.Ancak kekemeliğin bir sorun olarak ortaya çıkmasındaki en önemli etken yetersiz sevgi,ilgi ve ayrımcılıktır.Bununla beraber bazı travmatik durumlar,kazalar,aşırı korkular da kekemeliğe yol açabilmektedir.Bazen çocuk kekeme olan bir bireyi taklit edebilir.Özellikle yeni konuşmaya başlayan çocuklarda görülebilir.Kendi dil gelişimini henüz yeni yeni oluşturmaya başlayan çocuk doğru konuşmanın nasıl olabileceği konusunda bocalayabilir ve eğer yakın çevresinde kekeme birisi varsa onu model alabilir. MEHMET AKPINAR ANAOKULU REHBERLİK SERVİSİ

  34. KEKEMELİK *Organik bir rahatsızlığın olmaması halinde bu tarz bir bozukluk psikolojik kökenli olarak değerlendirilir. * Konuşmada bozukluk,tekrarlamalar ve bocalamalarla kendini gösterir ve yaklaşık olarak 3-4 yaş civarında başlar.Ancak net olarak kekemelik tablosu 5-6 yaşlarda kesinlik kazanır. MEHMET AKPINAR ANAOKULU REHBERLİK SERVİSİ

  35. ALT ISLATMA • Normalde çocukların çoğu hem tuvalet eğitiminin etkisi hem de mesane kapasitesinin gelişmesi sonucu 2-4 yaş arasında idrarlarını hem gece hem de gündüz tutmayı becerirler. • Gece altını ıslatma çoğu zaman mesane gelişimindeki gecikmenin bir sonucudur, bu nedenle de yaşla sıklığı azalır. • Üç yaşındaki çocukların %40’ı altını ıslattığı halde bu oran 5 yaşında %20’ye, 6 yaşında %10’a düşmektedir. MEHMET AKPINAR ANAOKULU REHBERLİK SERVİSİ

  36. ÇALMA • Sahiplik duygusu çocuğun doğuştan getirdiği bir nitelik olmadığından zamanla kazanılan bir davranış kalıbıdır. 5-6 yaşlara kadar bu soyut kavramları bilmeyen çocuklarda çalma olayını bildiğimiz çalma eylemi olarak değerlendiremeyiz. • Çocuk başkasının ve kendisinin olanı net olarak ayırt edemeyebilir. Kendi odası,eşyaları,kendine ait bir dolabı olması çocukta kendisinin ve başkasının kavramlarını öğrenmesinde çok etkilidir. MEHMET AKPINAR ANAOKULU REHBERLİK SERVİSİ

  37. YALAN • 5 – 6 yaşlara kadar  çocukların bilinçli yalanlarından söz edilemez. Gerçeklik olgusu büyüdükçe kazanılan bir farkındalıktır. Bu kadar küçük yaş gruplarında çocuklar hayalciliklerinin verdiği bir yapıyla bir takım şeyler uydurabilirler. MEHMET AKPINAR ANAOKULU REHBERLİK SERVİSİ

  38. Bütün uyum ve davranış bozukluklarında en önemli faktör çocuğun ailesiyle ya da çevresiyle yaşadığı çatışmalardır. Çok ilgili aileler, ya da ilgisiz aileler de benzer sorunları yaşayabilmektedir. İlgisiz kalmak kadar aşırı bir ilgi  ve sevgi göstermek de bir çok problemi beraberinde getirebilmektedir. Aslında temel sorun her şeyin doğru kararını bulabilmektir. MEHMET AKPINAR ANAOKULU REHBERLİK SERVİSİ

  39. Bir gün susmayı öğrendim. Öyle bir sustum ki belki sonsuza kadar susacaktım. Çünkü susmak benim küçücük dünyamda babamla kurduğum iletişim tarzıydı. Babam akşamları eve yorgun dönerdi. Ben bütün gün evde sıkılır, onun gelişini iple çekerdim. Daha o kapıdan girer girmez boynuna atılır onunla oynamak isterdim. Babam sarılır, öper sonra da, hadi odana git, derdi. Yemek hazırlanınca annem çağırır bu defa masada bir araya gelirdik babamla. Onlar annemle konuşurken ben araya girer, sesimi duyuramayınca da bağırırdım. Babam sinirlenir, 'Bütün gün insanlara kafa patlatmaktan bunaldım, birde sen kafamı ütüleme!' derdi. Annem de 'Bütün gün zaten seninle uğraştım, bir çift laf da mı konuşturtmayacaksın babanla?' diye çıkışır, beni odama gönderirdi. Çaresiz bir şekilde boynumu büker odama yani hapishaneme doğru yol alırdım. Babam arkamdan, 'Bizim bir odamız bile yoktu, her şeye sahip, hâlâ ne istiyor anlamadım.' diye bağırmaya devam ederdi. 'Keşke benim de bir odam olmasaydı, keşke bizim de evimiz bir odalı olsaydı da hep birlikte otursaydık' derdim içimden; ama yüksek sesle söylemeye cesaret edemezdim. Yemekten sonra babam kanepeye uzanır, eline kumandayı alır, televizyon seyrederdi. Beni yanına çağırır biraz severdi. Onun izleyeceği önemli birşey varsa beni adeta yerimden bile kıpırdatmazdı. Azıcık hareket edip koşup oynamaya çalışsam oda hapsim yeniden başlardı. Bir gün anladım ki susunca babamla daha iyi anlaşıyoruz. Bu defa susarak yapabileceğim oyunlar geliştirmeye başladım.

  40. Önce resim yaparak başladım işe. Babam çizdiğim resimleri çok beğeniyor; 'Bak, böyle uslu uslu oyna işte.' diyordu. Babam bazen göz ucuyla bakıyor, resimle ilgili bir şey sorsam afallıyordu. Ama bana kızarak beni artık odama göndermiyordu. 'Son günlerde ne de akıllandı benim oğlum.' diye komşulara anlatıyordu annem halimi. Resimlerim arttıkça ortalık dağılmaya başladı. Annem 'Odanı topla!'diye odama kapattığında işe nereden başlayacağımı bilemiyordum. Ben bunlarla uğraşırken zaman geçiyor; ama odamı toparlamayı beceremiyordum . Annem odama gelip 'Bak sana resim yapmayı yasaklayacağım. ' dedi bir gün. Susuyor olmamı usluluk olarak değerlendiren ailem resim yapmayı da elimden alırsa ben ne yapacaktım? Bu düşüncelerle bir aile tablosu yaptım. Babam eve gelince uygun zamanı kolladım. Her zamanki gibi yemekler yendi, odaya geçildi. Babam oturur oturmaz çizdiğim resmi getirdim. Babam baktı. Hım, dedi 'Çok güzel olmuş. Bu adam benim herhalde.' dedi. Ben 'Hayır o adam değil, bu çocuk sensin.'dedim. O 'Hayır, bu adam benim, bu çocuk sensin, bu küçük kız da arkadaşın.'dedi. Ben yine 'Hayır, o büyük adam benim, bu küçük adam sensin, bu küçük kız da annem.' dedim. Babam benimle uğraşmaktan vazgeçip: 'Peki neden bizi küçük çizdin?' dedi. Heyecanla başladım anlatmaya. Ben büyüyüp adam olacağım. İş bulup çalışacağım. Siz yaşlanıp küçüleceksiniz. Beliniz bükülecek, komşumuz Ahmet amca ile Ayşe teyze gibi küçücük kalacaksınız. Ben işten geldiğimde yorgun olacağım. 

  41. Siz benimle konuşmaya çalıştığınızda işyerinde kafam şişmiş olacağından sizi duymayacağım bile. Siz benimle bir şeyler paylaşmak istediğinizde 'Hadi odanıza çekilin de kafa dinleyeyim.' diyeceğim. Ve bir de bağıracağım 'Her şeylerini alıyorum. Sıcacık odaları da var, daha ne istiyorlar' diye. Annemle babamın gözleri fal taşı gibi açılmıştı. Duyduklarına inanamıyorlardı .. Bana sarılıp beni öyle içten bir okşayışları vardı ki sonsuza kadar konuşsam hiç bıkmadan dinleyecekler gibiydi. Farkında' Olmalı İnsan... Kendisinin, Hayatın Olayların, Gidişatın Farkında Olmalı. Ömür Dediğin Üç Gündür, Dün Geldi Geçti Yarın Meçhuldür, O Halde Ömür Dediğin Bir Gündür, O Da Bugündür.

  42. TEŞEKKÜRLER

More Related