880 likes | 1.73k Views
4.ÜNİTE İÇTİHAD. ÜNİTEMİZE HAZIRLANALIM. 1. İçtihat Kavramı. Diğer bir ifade ile İçtihat Kavramı. İçtihat, Yüce Allah’ın rızasına uygun olarak bizden istediği hususlarla ilgili hükümleri Kur’an ve sünnetten istinbat etmektir. (çıkarmaktır)
E N D
Diğer bir ifade ile İçtihat Kavramı • İçtihat, Yüce Allah’ın rızasına uygun olarak bizden istediği hususlarla ilgili hükümleri Kur’an ve sünnetten istinbat etmektir. (çıkarmaktır) • Hadislerde de içtihat, “hâkim ve yöneticinin doğru hükme ulaşmak için elinden gelen gayreti göstermesi” anlamında kullanılmıştır.(Müslim, Akdiye, 15; Ebu Davud, Akdiye, 1l; Tirmizî, Ahkâm, 3.)
Müçtehit / Fakih • İçtihat yapabilme ehliyetine sahip kimselere müçtehit (fakih) denilmiştir. • İçtihat, ayetler ve hadisler üzerinde düşünerek sonuçlar çıkarmaktır. Bu nedenle Allah (c.c.) Kur’an’da, birçok ayette, • اَفَلا تَعْقِلُونَAkıl etmez misiniz?”(Mü’minun, 10) • اَفَلا تَتَفَكَّرُونَ“ Hiç düşünmez misiniz?”(En’am,6)gibi ifadelerle Müslümanları düşünmeye ve tefekküre yöneltir.
BOŞLUK DOLDURMA… Fakîh / Müçtehid
Başka bir ayette de, • قَدْ فَصَّلْنَا الاَيَاتِ لِقَوْمٍ يَفْقَهُونَ • “...Düşünen insanlar için ayetlerimizi açıkladık.” (En’am,98) buyrulmaktadır.
Kur’an’da Müslümanların ihtilafa düştükleri konularda Kitap ve sünnete başvurmaları emredilmiştir.(Nisâ suresi, 59) • Bu emirlerle Yüce Allah Müslümanlardan, ayet ve hadisler çerçevesinde sorunlarına çözümler üretmelerini istemiştir. Bu da ancak içtihatla mümkündür. Peygamberimiz (s.a.v.) de, “Müçtehit, içtihad ederek bir hüküm verdiğinde, verdiği hüküm doğru ise iki sevap alır, hatalı ise bir sevap alır.”(Buharî, İ’tisam, 21.) buyurarak içtihadı teşvik etmiş ve önemine dikkat çekmiştir.
İkincisi ise, • Müçtehidin İslam dininin iki temel kaynağı olan Kur’an ve sünneti anlamak, yorumlamak ve bunlardan sonuçlar çıkarmak için çaba göstermesidir. Örneğin, “…Öyle ise sizden ramazan ayını idrak edenler onda oruç tutsun. Kim o anda hasta veya yolcu olursa (tutamadığı günler sayısınca) başka günlerde kaza etsin. Allah sizin için kolaylık ister, zorluk istemez…”(Bakara suresi, 185. ayet) ayetinde geçen “kolaylık ve zorluk” kelimelerinin anlamı üzerinde düşünen müçtehitler şöyle bir sonuca varmışlardır: Yolculuk esnasında insanlar kolayına geleni yapmakta serbesttirler. İsterlerse oruç tutarlar. İstemezlerse tutmazlar.
İçtihadın başka bir tarifi… • Hayatta karşılaşılan problemler ve onların dinî açıdan çözülmesi içtihatla gerçekleşir. Müçtehit karşılaştığı dinî sorunların çözümü için sahip olduğu yeteneği ve birikimi kullanarak çözüm bulmaya çalışır. İşte müçtehidin bu çabasına içtihat denir.
İçtihat nasıl yapılır? • Müçtehit karşılaştığı sorunlara çözüm bulmak için içtihat yapar. Öncelikle Kur’an ve sünnete başvurur. Bu kaynaklar üzerinde düşünür ve çözüme kavuşturmak istediği sorun ile ilgili delilleri tespit eder. Daha sonra dinin genel amaçlarını da dikkate alarak bu delilleri değerlendirir ve karşılaştığı sorunun çözümü ile ilgili hükmünü verir.
İçtihat sonucunda varılan hüküm, • Her ne kadar dinin temel kaynaklarından çıkarılmış ise de kesin ve tek doğru kabul edilmez. Çünkü içtihatla varılan sonuç sadece bir müçtehidin o konudaki görüşünü yansıtır. Aynı konu üzerinde bir başka müçtehit farklı bir sonuca ulaşabilir. Bu durum, aynı hastaya farklı doktorlar tarafından değişik tedavi usullerinin önerilmesi gibidir. Ayrıca nasıl ki bazen doktorların yanlış teşhis koymaları mümkünse müçtehitlerin de aynı konuda yanlış hüküm vermeleri mümkündür. Bu nedenle içtihat sonucunda varılan hükümler, bütün Müslümanlar için kesin ve bağlayıcı değildir.
İçtihatla varılan hükümlerin herkes için kesin doğruluk ifade etmemesi müçtehidin kendi görüşü olmasından kaynaklanır. • Bu nedenle içtihatla verilen hükümler o hükmü veren müçtehidin görüşü olarak yansıtılmalıdır. Allah’ın ve Peygamberin verdiği hükümler gibi değerlendirilmemelidir. İçtihat farklılıkları farklı mezheplerin ortaya çıkmasına zemin hazırlamıştır. İçtihat sonrası varılan görüşlerin toplamı demek olan mezheplerin, Hanefi, Şafii gibi şahısların isimleriyle anılması bu sebepledir.
DEĞERLENDİRELİMEbu Hanife şöyle demiştir: • Bizim içtihat yoluyla elde etmiş olduğumuz görüşümüz doğrudur; ama hatalı olma ihtimali de vardır. Diğer görüşler ise bizce yanlıştır; ama doğru olma ihtimali taşımaktadır. Bizim elde edebildiğimiz herhangi bir hüküm, bizce doğru olan en güzel görüştür. Kim bundan daha iyisini ortaya koyarsa doğru olan odur, biz de ona uyarız. • Hayrettin Karaman, İslam Hukukunda İçtihat, s. 149-150.
2. Hz. Muhammed’in İçtihada Verdiği Önem • Hz. Muhammed, Allah katından indirilen dinî hükümleri açıklayarak ve uygulayarak insanlara duyurmuştur. • Ancak, sorunların sınırsız, ayet ve hadislerin yorumlanmasıyla getirilen çözümlerin ise sınırlı olduğu bir gerçektir. Yeni durumları değerlendirebilme ve onlara uygun çözümler üretebilmenin önemli bir yolu da içtihattır.
Peygamberimiz hem kendisi bizzat içtihatta bulunmuş hem de yaşadığı dönemde sahabeye bunun kapısını açmıştır. • Örneğin, Hz. Peygamber, Yemen’e vali olarak gönderdiği Hz. Muaz b. Cebel’e, “Karşılaştığın bir soruna kitap ve sünnetten hüküm bulamazsan ne yaparsın?” diye sorması üzerine Hz. Muaz, “Allah’ın kitabında ve Resulullah’ın sünnetinde bulamazsam içtihat ederim.” şeklinde cevap vermiştir. Peygamberimiz de Hz. Muaz’ın bu açıklamasını takdirle karşılamıştır. Ayrıca Hz. Muhammed, sahabenin geliştirmiş olduğu birçok çözümü duyduğu zaman onaylamıştır. • Bunlar da takriri sünnet adı altında dinî çözümlerin bir parçası olmuştur.
Hz. Peygamber ve insanlar içtihatta hata yapabilirler.. • Kur’an’da Hz. Peygamberin bazı içtihatlarının ilahî rızaya uygun olmadığını bildiren ayetler vardır. Bedir esirlerine yapılan işlem,(Enfâl suresi, 67. ayet) • Tebük Seferi’ne katılmayanlara geçerli mazeretleri olmadığı hâlde izin verilmesi (Tevbe suresi, 43. ayet.) konuları buna örnektir. Bu durum, başta Hz. Peygamber olmak üzere, insanların içtihatta bulunabileceklerini ancak yaptıkları içtihatta doğru sonuca ulaşabilecekleri gibi hata da yapabileceklerini ortaya koymaktadır.
Peygamberimiz içtihadı teşvik etmiştir. • Hz. Peygamber, bizzat bulunduğu ortamda zaman zaman, ashabın kendi görüşü ile hükmetmesini istemiş, böylece onları eğitmiş ve yetişmelerini amaçlamıştır.
Örneğin, • Bir gün Hz. Peygambere iki davacı gelmişti. O da, sahabenin önde gelenlerinden Hz. Ukbe’ye, “Aralarındaki davayı sen hükme bağla.” buyurdu. Hz. Ukbe, “Siz burada iken nasıl hükmederim, Ey Allah’ın Resulü!” deyince, Hz. Peygamber, “Sen aralarında hükmet; isabet edersen sana on sevap, hata edersen bir sevap vardır.” buyurdu.(Dârekutnî, Sünen, C 4, s. 203; Ahmet b. Hanbel, Müsned, C 4, s. 205.) Görüldüğü gibi Hz. Peygamber içtihada izin vermekle kalmamış aynı zamanda onu teşvik etmiştir. Hata etme ve yanılma endişesinin, içtihadın önüne bir engel olarak çıkmaması gerektiğini vurgulamıştır.
3. Sahabe ve Tâbiin İçtihatlarından Örnekler • Hz. Peygamberin vefatı ile vahiy kesilmiş, sahabe bazı dinî sorunlar ile baş başa kalmıştı. Ancak onlar Hz. Peygamber ile olan uzun birliktelikleri sayesinde dinin esaslarını ve amaçlarını çok iyi kavramışlardı. Dinin temel kaynağı Kur’an’ı ve Hz. Peygamberin örnek çözümlerini en iyi bilenler onlardı. Ayrıca karşılaştıkları yeni sorunların üstesinden gelmek için içtihat yapmanın gereğini bizzat Hz. Peygamberden öğrenmişlerdi.
Boşluk doldurma istişare
Hz. Ömer, kıtlık yılında hırsızlık cezasını uygulamamıştır
Teravih namazının cemaatle kılınması • Teravih namazı, önceleri topluca kılınmaz, kimi evinde kimi mescitte kendi başına kılardı. Hz. Ömer, teravih namazının cemaatle kılınma uygulamasını başlattı. Nitekim bu uygulama, zaman içinde bir geleneğe dönüştü.
İçtihat faaliyetleri, tâbiin döneminde gelişerek devam etmiştir.
Hz. Ömer, içinde bulundukları yeni dönemin şartlarının değiştiğini, Hz. Peygamberdöneminden farklı hâle geldiğini düşünerek müellefe-i kulubden olanlara zekât mallarından pay ayırmamıştır. Ancak Ömer b. Abdülaziz, kendi döneminde şartların tekrar değiştiğini görünce bu kişilere zekât verilmesini istemiştir.